18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 1326 MART 2019 SALI Türkiye’ye ilk kez gelen Fransız oyuncu Julien Allouf, Nâzım Hikmet’in şiirlerini seslendirecek Julien Allouf’un anlatımıyla “Bir Garip Yolculuk” yarın saat 19.00’da Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak. Allouf ile Nâzım Hikmet’in şiirlerine yaptığı yolculuğu konuştuk. ‘Nâzım Hikmet bir savaşçı’ Fransız Kültür Merkezi’nde yarın müzikal bir yolculuk yaşanacak. Bu müzikalin adı “Bir Garip Yolculuk”... Nâzım Hikmet’in şiirini Fransız oyuncu Julien Allouf seslendirecek. Macar müzisyen Csaba Palotai ise giratıyla eşlik edecek bu yol culuğa... “Bir Garip Yolculuk” ile Nâzım Hikmet kendi hayatının içinden bizi geçmeye davet ediyor; arzuları, başarısızÖZNUR lıkları, zaferleri, çelişkiOĞRAŞ ÇOLAK leri ve onu asla terk etmeyen heves ve daha iyi bir yarın olduğuna inancıyla. Müzikal, yarın saat 19.00’da Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak. ‘Saman Sarısı’... ... “büyük korkundaydı ayrılık birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın oysa beni seviyorsun ama bunun farkında değilsin ayrılık bunu farketmeyişindeydi senin...” “Bir Garip Yolculuk” Nâzım Hikmet’in bildiğimiz “Saman Sarısı” şiiri... Bu uzun aşk şiiri, savaş sonrasında, bir yolculukta sevdiği kadına Vera’ya yazılmış... İlk kez böyle bir etkinlik yapacak olan Allouf’un ise Türkiye’ye ilk gelişi... Bu benim için Türkiye’yi keşfetme fırsatı aynı zamanda diyen oyuncu, “Nâzım Hikmet’i okumak için burada bulunmaktan daha iyi ne olabilir ki! Bir süredir yazılarını derinlemesine inceliyoruz ve bugün İstanbul’a, topraklarına, “Bir Garip Yolculuk” eserini sahnelemek üzere gelebildiğimiz için çok mutluyuz” diyor. Allouf ile Nâzım Hikmet’in şiirlerine yaptığı yolculuğu konuştuk. n Nâzım Hikmet’i nasıl keşfettiniz ve nasıl bir şair olarak tanımlıyorsunuz? Blaise Cendrars’ın Sibirya Ekspresi düzyazı metinleri üzerinde çalışırken “Bir Garip Yolculuk” ve Nâzım Hikmet’i keşfettim. Bu iki şairin, hafıza egzersiziyle yazdığı ve tren seya hatini anlatan bu iki metin arasında bariz bir çağrışım vardı. Bir taraftan yüzyılın başında, Rusya’yı kateden genç Cendrars, diğer tarafta ise daha yaşlı bir adamın, İstanbul’da başlayan, savaş sonrası Avrupa, Moskova ve 1961’de Küba’ya kadar uzanan göçebeliğinin öyküsünü keşfettim. Bu şekilde onun yazısının muazzam duygusallığını, ve aynı zamanda adalet ve özgürlük için yaşamı boyunca sürdürdüğü mücadelenin inanılmaz gücünü keşfettim. Mücadele konulu şiirlerden çok bahsediyor, ben de ilk defa böyle serbest yazım, bu denli kararlılığından ve bunu hayatıyla ödeyen bir şairden bu kadar etkilendim. Sorunuzu, kısaca, yanıtlamak gerekirse, Nâzım Hikmet’i bir savaşçı olarak görüyorum. Keşfetmek... Julien Allouf n Nâzım Hikmet’in şiir lerinin hepsini bilir misi yen ile üzerinde çalıştığım, Blaise niz? Yani bu projeden önce de okur Cendrars’ın Sibirya Ekspresi düz muydunuz? yazı metinlerinin  yansıması olarak Hayır. Muhtemelen bütün şiirleri keşfettim. O dönemde beraber çalış ni bilmiyorum ve “Bir Garip Yolcu tığım gitarist, bir gün provaya geldi luk” onun okuduğum ilk eseri. Beni ğinde “Bunu oku, inanılmaz olduğu çalışmalarının geri kalanını keşfet nu göreceksin! Mutlaka bir şey yap meye yönlendiren de o oldu. malıyız!” dedi. Bu konu uzun sü n Peki bu proje nasıl oluştu? Ne re kafama takıldı ama geçen yıla ka den Nâzım Hikmet? dar tamamen başka bir şeye yoğun Bu metni, ilk defa bir müzis laştım.  Bu kez fotografik alanda, başka bir projeye aksettirmeye karar verdik. Dört yıl boyunca, gitgide daha fazla artan endişe iklimini ve parçalanmayı fotoğraflamak için Avrupa’nın 28 başkentine seyahat ettim. Bu proje, 1929 krizi ile 1945’e kadar Avrupa’yı sarsan tarihi olayları ile 2008’in ekonomik krizi ve bugün tüm Avrupa’da milliyetçiliğin yükselişi arasında bir paralellik görme endişesinden doğdu. Bütün bunları adlandırmak için mücadele ediyordum ve bu nedenle, bu 28 başkentin günlük hayatını ve sokaklarını kendim algıladığım biçimiyle fotoğraflamaya karar verdim. Bu EUROPIA sergi projesini geçen sezon La Comédie de Reims’de hayata geçirdik ve birden “Bir Garip Yolculuk” projesi yeniden gündeme geldi. Bu proje hakkında ne söyleyeceğimi, karşılaşacağım sorunlarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum ama bu şiirin anısı hep belleğimdeydi. Taşıdığı serbest nefes. Bugün bizde eksik olan mücadele azmi. Ve proje çok hızlı bir şekilde kendiliğinden oluştu. Müzikle eşlik etmeye karar verdik. Ve kendimizi ona teslim etmeye. Bir çeşit rehber olarak gördüm. Her durumda tutkulu ve umut dolu bir önermeye ihtiyacım vardı. ‘MERAK DUYGUSUNA HAYRAN KALIYORSUN’ n Nâzım Hikmet’in şiirini okurken neler hissediyorsunuz? Tutkulu, umutlu... Ah! Sanırım bu soruyu biraz öngörmüştüm !!. Özetlemek gerekirse, ekibin diğer üyeleriyle, ne zaman yazılarına tekrar dalsak, yaşadıklarından çok etkilenmiş, hapiste geçirdiği senelere rağmen hayata karşı hep muhafaza ettiği merak duygusuna hayran kalıyoruz, her seferinde daha tazelenmiş ve mutlu hissediyoruz. ‘Bir Garip Yolculuk’ta ne anlatacaksınız seyirciye... Bunu öğrenmek için gelip bizi seyretmelisiniz ... Müzikalde “Bir Garip Yolculuk” dışında başka şiirine yer verecek mi siniz? “... sözün kısası yoldaşlar bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım başımdan neler geçer daha kim bilir.” Doğu Berlin, Eylül 1961 Mamut Art Project’e geri sayım Sanat kariyerinin başında olan bağımsız yeteneklerin çalışmalarını destekleyen ve bu yeteneklerin koleksiyoner, küratör, galeri, kültürsanat kurumları ve sanatseverlerle buluşmasını sağlayan Mamut Art Project, 37 Nisan tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek. Mamut’un 7. edisyonunda 1350 başvuru arasından seçilen 50 sanatçının 600’den fazla eseri sergilenecek. Motivasyon, kolektif güç, farkındalık, cesaret, ilk adım, üretken olma gibi kavramları; tek dozluk “shots” konuşmalara dönüştüren Mamut Art Project, bu yıl “Mamut Shots” adı altında Art Unlimited Genel Yayın Yönetmeni Merve Akar Akgün işbirliğinde bir konuşma serisi sunacak. Burçak Bingöl, Erdil Yaşaroğlu, Kürşat Başar, Mirgün Cabas, Memed Erdener, Tuğçe Tuna ve Tuğ Börte İpek, Unutulan Yüzler rul Tülek’in kısa hikâyeler paylaşacağı Mamut Shots; 6 Nisan 17:00’da KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek. Ayrıca çocukları sanatla buluşturma imkânı sunan Mamut Çocuk Atölyeleri de; The Nest işbirliği ile 67 Nisan tarihlerinde KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek. l Kültür Servisi Galata’nın değişimleri konuşulacak Galata, mimarlık alanında uluslararası bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. University of Parma ve Özyeğin Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenecek olan “International Urban Design Workshop Urban Facade İstanbul Waterfront” başlıklı etkinliğe başta İtalya olmak üzere yurt dışından çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katılacak. 30 Mart’a kadar sürecek etkinliğe ayrıca Sapienza University of Rome, University of Naples Federico II, Department of Architecture University of Florence, Universita degli Studi Mediterranea di Regio Calabria gibi uluslararası üniversite ve kuruluşlar da destek verecek. l İHA PopArtIst’te yeni etkinlik Ortaköy’deki Ruby’de ikincisi yapılacak PopArtIst’in bu haftaki konukları Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin genç sanatçıları Cangül Gügük, Ayşe Şener, Betül Bolat, Kadir Çelik, Furkan Akhan ve Bulgaristan’ın sanat tarihini şekillendiren Plovdiv şehrinden Daniel Ivanov olacak. Saat 18.00’de başlayacak etkinlikte, ressamların eserlerine Ali Kuriş, Sina Gürtuna ve gitar performansıyla Cenk Engin eşlik edecek. l Kültür Servisi ‘Seçim Karikatürleri’ bu sergide Bakırköy Belediyesi Ergin Gülen Mizah Müzesi, “Seçim Karikatürleri Sergisi” ile farklı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Sergi; 26 Mart Salı günü saat 16.00’da karikatüristler, sanatseverler ve Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu’nun da katılımıyla açılacak. 6 Nisan Pazar gününe kadar açık kalacak sergide; yerli ve yabancı sanatçıların orijinal ve kopya eserleri yer alacak. l Kültür Servisi Atilla Mayda’ya veda 80’li yıllarda tüm Türkiye’de tanınan TRT’nin usta ritim saz sanatçılarından Atilla Mayda, 80 yaşında yaşamını yitirdi. Bir süredir hastanede tedavi gören sanatçının ölüm haberini, ses sanatçısı ve yazar Onur Akay şu sözlerle duyurdu: “Küçüklük yıllarımda aynı apartmanda oturduğumuz ve komşumuz olan usta ritim saz sanatçısı Atilla Mayda’yı kaybettik. 80’li yıllarda ‘Ve Atilla Mayda’ ve ‘Haydaaa Atilla Mayda’ replikleri ile tüm Türkiye’nin tanıdığı bir isim olmuş, ismi dönemin komedyenlerinin repliklerinde ve halkın dilinde şaşırma ifadesi olarak dolaşıyordu.” Usta sanatçı dün Ankara Karşıyaka Mezarlığı Camii’nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazı sonrası, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. l Kültür Servisi hScayoatttıWnıaklkayebretti Gerçek ismi Scott Engel olan müzisyen, besteci ve prodüktör Scott Walker 76 yaşında hayatını kaybetti. Kendisi gibi takma soyisim olarak Walker’ı seçen iki müzisyenle birlikte hayata geçirdiği The Walker Brothers, Amerika’da kurulduktan sonra 1965’te İngiltere’ye taşınmış ve “The Sun Ain’t Gonna Shine (Anymore)” ve “Make It Easy On Yourself” gibi hitler yaratmıştı. 1967’de ilk solo albümünü yayımlayan Scott Walker, peş peşe üç albüm kaydettiği solo kariyerinde beklediği başarıyı yakalayamayınca The Walker Brothers’la tekrar yollarını kesiştirdi. Kariyeri boyunca Nick Cave, Bat For Lashes ve Pulp gibi isimlerle işbirlikleri yapan Scott Walker’ı kendisi için bir ilham kaynağı olarak tanımlayan müzisyenler arasında Thom Yorke, Steven Wilson, Julian Cope, Antony Hegarty ve Noah Lennox gibi isimler yer alıyor. l Kültür Servisi Baba Sahne’de ‘Don Kişot’um Ben Cervantes’ten Bulgakov’a uzanan uzun bir yol Don Kişot’un yolu. Cervantes, 1605’te başladığı romanını 1615’te tamamlamış ve 1616’da da ölmüş. Bulgakov ise Don Kişot’un sahne uyarlamasını 1938’de yapıyor ve ölümünden bir yıl sonra, 1941’de Puşkin Tiyatrosu’nda oynanıyor oyun. Bulgakov’un “Usta ve Margarita”sında olduğu gibi, ezilenin hikâyesi şeklinde yorumlanır sıklıkla “Don Kişot” uyarlaması da. Dolayısıyla güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir dünya hali. Bir yol hikâyesi Mancha’lı asilzade Quijano (Don Kişot) benliğinde türlü renkler barındıran bir kahraman. Aslında, onun için “yersiz ve zamansız kahraman” demek yanlış olmaz. Cervantes’in o kocaman romanında olduğu gibi, Bulgakov’un ustalıklı uyarlamasında da komedi, ironi, fantezi ve gerçek iç içedir. Bu durumu “bulanıklık” olarak da tanımlar bazı incelemeciler. Bir gelgit söz konusudur Don Kişot’un o çok yönlü, çok inişli çıkışlı ve de çok derin dünyasında. Sancho Panza’nın yalınlığı, hoşgörüsü, duyarlılığı, belki biraz da saflığı ve tabi ki sevecenliği onu Don Kişot’un ayrılmaz bir parçası kılıyor. Böylelikle, her anlamda zengin ve gülümseten – güldüren bir yol hikâyesi çıkıyor karşımıza. Hemen belirteyim, bu yol hikâyesinin baş kahramanları da Ozan Güven ve Günay Karacaoğlu. Toplumsal eleştiri Elbette sadece Don Kişot ve Sancho Panza’nın komedi ya da fars unsurlarıyla bezeli serüveni değil öne çıkan. Satır aralarında işlenen sosyal ve siyasal eleştiridir olayın özünü oluşturan. Hayali bir aşk uğruna arşınlanan yollardan, tek başına yel değirmenlerinin karşısına dikilmekten, şövalyelerden, düellolardan ve de kabaran öfkelerden – yatışan öfkelerden, hülyalardan ibaret değildir Don Kişot’un ve onu adeta tamamlayan Sancho Panza’nın dünyaları... Bunların hepsi bir mücadeleyi simgeler. İspanya’nın Altın Çağ’ında Cervantes nasıl sakınmadıysa dilini, Stalin Rusyası’nda da Bulgakov, aynı şekilde sakınmamıştır. Yola çıkarken şöyle seslenir Don Kişot: “Duydum almış başını gitmiş/ Kibir, her yerde açgözlülük/ Bu kadar insan açlıktan bitmiş/ Geçer akçe olmuş yüzsüzlük...” Görüldüğü gibi, Don Kişot sadece düşleri ya da yine bu düşlerin bir parçası olan sevdasıyla değil, toplumun çöküş haliyle de dertlidir. “Dulcinea” şarkısındaki “kitaplarım da yakılsa” sözleri de bir gerçeği vurgular. Her devirde var olan baskı rejiminedir bu gönderme. Don Kişot’un, ölüm döşeğinde, hayallerinin peşinden gitse de gerçeği hep bildiğini itiraf etmesi onun bilgeliğinin işaretidir. Kendi yarattığı gerçekten yaşadığı dünyanın gerçeğine geçiştir… Başarılı bir çalışma Baba Sahne’de Emrah Eren’in dinamik ve de abartıya kaçmayan, zaman zaman sahneyi seyirciyle bütünleştiren yorumunda, yukarıda da belirttiğim gibi, Don Kişot rolünde Ozan Güven ve Sancho Panza’da Günay Karacaoğlu’nu büyük bir keyifle izliyoruz. Birbirini tamamlayan ve komedi dozunu daima dengede tutan bir ikili. Sadece onları mı? Hayır. Don Kişot’un kimi zaman hayali, kimi zaman gerçek dünyasının diğer kahramanları da Nazlı Tosunoğlu, Ömür Arpacı, Serhan Ernak, Nur Erkul, Dilşad Bozyiğit, Diren Polatoğulları, Enis Aybar, İbrahim Aladağ, Tuğba Eskicioğlu, Kamran Velicanov bu dengeyi tutturuyorlar... Tempolu bir reji, tempolu oyunculuklarla bütünü tamamlıyor. O günlere, bu günlere göndermeler yapan şarkı sözleri (Genel müzik prodüktörü Can Şengün), Barış Dinçel’in esnek sahne tasarımı, Sadık Kızılağaç’ın kostüm tasarımı, Yakup Çartık’ın ışık tasarımı ve Orçun Okurgan’ın koreografisi “Don Kişot’um Ben”i başarılı kılıyor. TüPrIkniykeM’yeagretIlinyoI r Latin müziği, lounge, Avrupa Klasik Müzi ği ve cazı da kapsayan geniş müzik repertuvarında eserler seslendiren Pink Martini, mayıs ayında dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye gelecek. “Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass”, “Joy to the World”, “1969”, “A Retrospective”, “Get Happy”, “Dream A Little Dream” ve “Je Dis Oui” albümleriyle bilinen, albümleri altın ve platin plak kazanan topluluk 14 Mayıs’ta Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu; 16 Mayıs’ta İstanbul Volkswagen Arena; 17 Mayıs’ta İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu; 18 Mayıs Adana Çukurova Üniversitesi Açıkhava Tiyatrosu; 20 Mayıs’ta Ankara Congresium ve 21 Mayıs’ta Konya Selçuklu Kültür Merkezi Anadolu Oditoryum’unda dinleyicisiyle buluşacak. Konser biletlerini Biletix’ten temin edebilirsiniz. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle