23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 21 MART 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Savunmasız cezaAçlık grevindeki tutuklu avukatlar duruşmaya katılmadı, diğer avukatlar savunma yapmadı ‘ANTER’İ JİTEM ÖLDÜRDÜ’ Yeşil, Eymür’le görüşmek istemiş Alican Uludağ 1996 Kasım ayında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ile MİT adına son telefon görüşmesini yapan emekli MİT görevlisi H.K, tanık olarak çağırıldığı Musa Anter cinayeti ve JİTEM Ana Davası’nda mahkemeye yazılı dilekçe gönderdi. Yeşil’i en son 29 Kasım 1996’da gördüğünü belirten H.K, 29 Kasım’dan sonraki hafta da Yeşil’in MİT’i arayarak Mehmet Eymür ile görüşmek istediğini anlattı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık emekli Albay Savaş Gevrekçi ve Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ile avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, SGK’den gönderilen yanıtta Mahmut Yıldırım’ın herhangi bir sağlık kaydının olmadığının, Emniyet Genel Müdürlüğü yanıtında ise Yeşil’e ilişkin herhangi bir koruma kararının bulunmadığının bildirildiğini açıkladı. Tanık olarak duruşmaya çağrılan MİT görevlisi H. K. ise MİT aracılığıyla gönderdiği dilekçede, 1996’da Yeşil ile telefonla yaptığı görüşmesine ilişkin şunları kaydetti: “MİT teftiş kurulu soruşturma raporundaki Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’la ilgili beyanlarım nedeniyle ifademe başvurulmak istenmiştir. Rapordaki telefon görüşmeleri Yeşil’i son gördüğüm tarih 29 Kasım 1996’dan sonraki hafta içerisinde gerçekleşmiştir. O dönem Yeşil, Mehmet Eymür ile görüşmek için Eymür’ü aramaktaydı ancak ulaşamadığından ve santral bu aramaları bana bağladığı için Yeşil’le görüşmek durumunda kaldım. Yeşil, Eymür ile görüşmek istediğini ancak ulaşamadığını söyledi. Ben de bu durumu Eymür’e ileteceğimi kendisine ilettim. Yeşil ile o dönemde sadece bu kapsamda görüştüm ve bu görüşmelerin tamamını Mehmet Eymür’e sözlü olarak ilettim. Devamında ne tür gelişmeler yaşandığından haberdar değilim. Bu görüşmelerden sonra Yeşil’le bugüne kadar bir iletişimim olmamıştır.” ‘Celil kod adlı A.Ö’ Emekli Astsubay Hüseyin Oğuz da SEGBİS aracığıyla tanık olarak dinlendi. Davanın sanıklarından itirafçı Abdulkadir Aygan’ı tanıdığını belirten Oğuz, Yeşil’in Mahmut Yıldırım olduğunu ilk kez kendisinin açıkladığını anlattı. Aygan’ın kendisine anlatımlarına değinen Oğuz, “O dönemde JİTEM’de Celil kod adlı Binbaşı A.Ö. vardı. İlk kez burada açıklıyorum. Celil kod bugüne kadar hiç ifadeye çağrılmadı. Eğer ifadesi alınırsa bütün faili meçhul cinayetler çözülür” dedi. Musa Anter’in kaçırılarak öldürülmesi olayında Yeşil ile birlikte A.Ö’nün olduğunu iddia eden Oğuz, “Bu olayı JİTEM yaptı” dedi. Vedat Aydın ile Binbaşı Cem Ersever’in infazlarında da A.Ö. ismini veren Oğuz, Ersever cinayetinde dönemin Ankara İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı olan Ali Öz ve Jandarma İstihbarat’ta görevli H. Kenan Yılmaz’ın rol aldığını öne sürdü. Malatya’da bir gece nöbetçi subayının yanında Yeşil’i gördüğünü anlatan Oğuz, “Bıyığı aşağı doğru sarkıktı. Nöbetçi subaya dedim ki bu tipi bozukları buraya alma. Yeşil’in gelmesinden önce iki kişi, Malatya’da öldürülmüştü” diye konuştu. l ANKARA KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi 6’sı tutuklu 20 avukatın yargılandığı davada mahkeme ceza yağdırdı. Tutuklu avukatların ve müdafilerinin katılmadığı duruşmada kararı açıklayan mahkeme, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’ya “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla 11 yıl 3 ay, 18 sanık avukatı da 3 yıl ile 18 yıl arasında değişen hapis cezalarını verdi. 6’sı tutuklu , 6’sı tutuksuz, 8’i hakkında da yakalama kararı bulunan 20 avukatın “Terör örgütü üyeliği” ve “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçlamasıyla yargılandığı dava İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Kampusunda görüldü. Davaya açlık grevinin 56. gününde bulunan tutuklu sanık avukatlar katılamazken, tutuksuz avukatlar Ahmet Mandacı ve Zehra Özdemir duruşma salonunda hazır bulundu. Müvekkillerinin duruşmaya katılamaması gerekçesiyle sanık avukatları da duruşma salonuna girmedi. Mahkeme başkanı Mandacı ve Özdemir’in savunma yapmasını istedi. Mandacı avukatlığını eşinin yaptığını, eşinin de doğum sebebiyle hastanede olduğuna dair raporunun olduğunu belirtti. Özdemir de avukatı Bahattin Özdemir’in davada kısıtlama kararı olduğunu, bu aşamada savunma yapamayacağını ifade etti. Kararını açıklayan mahkeme heyeti Selçuk Kozağaçlı’ya 11 yıl 3 ay, avukat Barkın Timtik’e 18 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Heyet, “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla avukatlar Ebru Timtik ve Özgür Yılmaz’a 13.5 yıl, Behiç Aşçı ve Şükriye Erden’e 12 yıl, Aytaç Ün ÇHD’li avukatların davasında gizli tanığın 141 davada gizli tanık olduğu ortaya çıktı sal, Engin Gökoğlu ve Süleyman Gökten’e 10.5 yıl, Aycan Çiçek ve Naciye Demir’e 9 yıl, Ezgi Çakır’a 8 yıl hapis cezaları verildi. Mahkeme heyeti, avukatlar Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal, Yaprak Türkmen 3 yıl 9 ay, Ahmet Mandacı ve Zehra Özdemir 3 yıl 1.5 ay hapis cezası verdi. 141 davanın tanığı! Mahkeme heyeti, tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Engin Gökoğlu, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, avukatlar Ebru Timtik, Özgür Yılmaz, Şükriye Erden, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek ve Naciye Demir hakkında daha önce çıkarılan yakalama kararının devamına ve tutuklanmalarına karar verildi. Heyet avukat Ezgi Çakır’ın ise ev hapsine hükmederken, avukatlar Oya Aslan ve Günay Dağ’ın ise dosyalarının Sanık avukatları kararın ardından açıklama yaptı. ayrılmasına karar verdi. Sanık avukatları kararın ardından duruşma salonlarının önünde açıklama yaptı. ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil verilen kararın hukuka uygun olmadığına dikkat çekerek, “Gözaltı, tutuklama ve yargılama sürecinin tamamı hiçbir şekilde hukukla ilgili değildi ve burada bir yargılama faaliyeti yürütülmüyordu. Yargılama adı verilen işlemleri yürütenler de hâkim değildi” diye konuştu. CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise sanık avukatlara karşı düşman ceza hukuku uyguladığını belirterek, “Düşman ceza hukukunun uygulandığı bir mahkeme tarafından verilen karar adil bir karar değildir. Adil yargılama ve masumiyet ilkesi ihlal edildi” dedi. Davada gizli tanık skandalı da yaşandı. Avukatlara dava açılmasında kilit rol oynayan gizli tanık İ.Ö’nün 141 ayrı davanın gizli tanığı olduğu ortaya çıktı. Silahlı yağma, bıçaklı saldırı gibi suçlardan hükümlü olan İ.Ö. SEGBİS ile dinlendiği duruşmada, “Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum” ifadelerini kullanmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet 4 akademisyene hapis cezası kararı Barış Akademisyenleri Taylan Tarhan, Tuna Kuyucu ve İlker Birbil’e 15’er ay hapis verilerek kararlarda hükmün açıklanmasını geri bırakıldı. Aynı mahkeme, Nevin Zeynep Yelçe’ye 2 yıl 6 ay hapis verdi. Barış İçin Akademisyenlerin bildirisini imzaladıkları için “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görüldü. Mahkeme, Taylan Şahan Tarhan, Tuna Kuyucu ve İlker Birbil’in “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 15’er ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi. Kararda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Aynı mahkemede akademisyen Nevin Zeynep Yelçe’ye ise aynı suçlama kapsamında 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yelçe’nin ertelenmeyen mahkumiyet kararı, itiraz yoluyla İstinaf Mahkemesi’ne taşınacak. l Haber Merkezi TTB yöneticileri ikinci kez hâkim karşısında ‘Hazır mütalaa’ itirazı reddedildi “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklaması nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla haklarında dava açılan Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 20162018 dönemi Merkez Konsey üyeleri, ikinci kez hâkim karşısına çıktı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davaya Avrupa Hekimler Daimi Komitesi Önceki Dönem Başkanı Jacques de Haller, Dünya Tabipler Birliği Genel Sekreteri Otmar Kloiber ve çok sayıda tabip odası üyeleri de destek verdi. Avukat Ziynet Özçelik, “Geçen celse; savcı, flash disk çıkardı ve ‘mütalaa hazır’ dedi. Sayın Savcı’nın yargılananların ve bizlerin suça karşı açıklamalarının ar dından mütalaa hazırlayacak vakti yoktu. Savcı sizin huzurunuzda ve bizim huzurumuzda önceden hazırlanan bir belgeyi sunmakta sakınca görmedi” diyerek, savcının değiştirilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Özçelik’in savcıya ilişkin talebini oybirliğiyle reddetti. Avukat Mustafa Güler de iddianameyi eleştirerek, “Erişim engeli bulunan sitelerden talimat alındığını iddia ediyor” dedi. Mahkeme heyeti, duruşmayı 3 Mayıs’a erteledi. l ANKARA/Cumhuriyet T.C. İSTANBUL 14. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2016/791 KARAR NO: 2018/241 Davalının dosyada mevcut adreslerinden kendisine tebligat yapılamaması üzerine, davacı Gülşen Yerlikaya vekili Av.Ayhan Aközek tarafından davalı OSMAN YERLİKAYA aleyhine mahkememizde açılan Boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda 03/04/2018 tarih, 2016/791 esas, 2018/241 karar sayılı ilamı ile; HÜKÜM: 1 Davanın KABULÜ İLE; GİRESUN İli, GÜCE İlçesi, GÜCE MERKEZ MAHALLESİ Köyü/mah. Cilt 30, hane 67’de nüfusa kayıtlı, MUSTAFA YAŞAR ve SAFİYE’den olma, 01/03/1977 doğumlu, 36244455542 T.C kimlik nolu davacı GÜLŞEN YERLİKAYA ile aynı hanede nüfusa kayıtlı AHMET ve KAŞKAL’den olma 02/03/1972 doğumlu, 36295453894 T.C kimlik nolu davalı OSMAN YERLİKAYA’nın M.K. 166/1 maddesi uyarınca BOŞANMALARINA, 2Müşterek çocuk Osman ve Gülşen’den olma 19/08/2000 doğum tarihli Nazım Yerlikaya’nın velayetinin davacı anneye verilmesine, 3Velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davalı babanın her ayın 1 ve 3. haftası cumartesi günü saat:10.00’dan pazar akşam saat:18.00’e kadar,her yılın dini bayramların ikinci günleri saat: 10.00’dan üçüncü günü saat:10.00’a kadar, her yılın 1 Temmuz saat:10.00’ dan 15 Temmuzsaat:18.00’e kadar birlikte olmaları sureti ile şahsi ilişki tesisine, 4Müşterek çocuk yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400,00TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleşmesinin ardından nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, 5Davacı eş yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 500,00TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleşmesinin ardından nafakanın 100,00TL indirilerek 400,00TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6M.K. 174 maddesi gereği davacının maddi manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 10.000,00TL maddi 15.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7Davacının ziynet eşyasına ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 8Alınması gereken 35,90 TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı olmak üzere toplam 71,80TL Harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına 9Suç üstü ödeneğinden karşılanan 172,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 10Davacı taraf kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği 2.180,00TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11Kararın kesinleşmesinin ardından arta kalan gider avansının ilgilisine iadesine, karar verilmiş olup, işbu hükmün ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra başlamak üzere İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAFA müracaat edilmediği takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 05/03/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 967691) T.C. REYHANLI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN (AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA) ESAS NO: 2016/699 Esas KARAR NO: 2019/25 DAVALI: Ahmet BERMEDA Suriye Uyruklu Davacı Hatice BERMEDA tarafından davalı Ahmet Muaviye BERMEDA aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılamasında; davalının bilinen adreslerine yapılan tebligatların bila ikmal iade döndükleri ve davalının diğer adresleri meçhul olduğundan davalıya kararının ilanen tebliğine karar verilmiştir. Mahkememizce verilen 16/01/2019 tarihli ve 2016/699 Esas 2019/25 Karar sayılı karar ile davacı Hatice BERMEDA (07/02/1965 doğumlu, Dip ve Bedriye kızı) ile eşi Ahmet Muaviye BERMEDA’nın (Suriye uyruklu) boşanmalarına karar verilmiş olup anılan kararın işbu ilanın yayımlandığı tarihten itibaren yedi gün sonra davalıya tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 25/02/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 967524) T.C. İSTANBUL 4. AİLE MAHKEMESİ’NDEN / BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2017/933 Esas DAVALI: İBRAHİM ÇALIŞKAN Beyazlar Mah. 12019 Sok. No:33 D:2 (Babası Hasan Çalışkan İle Beraber İkamet Etmektedir.)Şahinbey/ GAZİANTEP Davacı, RANA ÇALIŞKAN ile Davalı, İBRAHİM ÇALIŞKAN arasında mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davası nedeniyle; Davacı RANA ÇALIŞKAN tarafından davalı İBRAHİM ÇALIŞKAN aleyhine açılan davada davacının Alman Federal Cumhuriyetinin Schorndorf Sulh Hukuk MahkemesiAile Mahkemesinin 7F 114/05 dosya nolu, 18/10/2005 kesinleşme tarihli nesebinsoybağının reddi kararının Türkiye Cumhuriyeti’nde tanınmasına ve ve nüfusa tesciline karar verilmesini talep ettiği bildirilmiştir. Davalının ilan tarihinden itibaren HMK. 122. maddesi gereğince 2 hafta içinde cevap dilekçesi verebileceği hususu ilanen tebliğ olunur.18/03/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 967245) Derin kültürel farklılıklar... Nerede bugün, nerede Atatürk Yeni Zelanda’da bir alt insan türünün yaptığı katliamın üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri ortalığı karıştırdı. Bu tür konuların seçim kampanyalarında kullanılmasının tehlikeleri üzerine yazmak bile gereksiz. Cumhurbaşkanı’nın mitinglerinde katliamın görüntülerini yayımlaması ne kadar asla desteklenecek bir durum değilse ve bir Cumhurbaşkanı’na ve Türkiye’ye asla yakışmazsa, kitlesel katilin İstanbul üzerine söylediği sözleri birinci derecede ciddiye alarak “Çanakkale’yi unutmayın, bekliyoruz gelin” mealinde sözler söylemesi de, Avustralya ve Yeni Zelanda’da hiç de hoş karşılanmadı. Büyükelçilerimizden açıklama istediler. Erdoğan’ın ortalama AKP seçmeni üzerinde kalıcı etkilerinden biri de fırsatını buldukça ve özellikle seçim zamanları dünyaya karşı sert sözler söylemesi, kafa tutması, tabir caizse posta koyması. Hollanda ve Almanya’ya karşı geçen 2017 seçimlerini anımsayın, Almanya’nın ne Naziliği kalmıştı ne soykırımcılığı.. Hollanda bir bakanı ülkeye sokmamıştı.. Sonra Almanya ve Merkel’i övme dönemine girildi.. Ama herhalde 1 puana yakın bir oy getirdi “posta koyan dünya lideri” tavrı. İstanbul’u işgale geliyorlar sanki  Şu sözler RTE’nin: “İstanbul’u Konstantinopol yapamayacaksınız. Dedeleriniz geldiler, burada olduğumuzu gördüler, kimi ayakta kimi tabutta geri döndüler. Aynı niyetle gelecekseniz sizi de bekleriz. Sizleri de dedeleriniz gibi uğurlayacağımızdan hiç şüpheniz olmasın... Yeni Zelanda hesap sormazsa biz sormasını biliriz..”  Sanki İstanbul’a karşı bir Haçlı Seferi düzenlendi! Buna karşılık Yeni Zelanda’nın müthiş başbakanının yaptığını anımsayın. Parlamento Kuran ile açılıyor, karikatüristleri, Yeni Zelanda bayrağındaki gümüş eğreltiotu simgesini, yapraklarını ibadet eden Müslümanlara benzetiyor; 50 yaprak, hayatını kaybeden 50 kişiyi temsil ediyor: Üstelik Başbakan caninin ismini bile ağzına almayacağını ve silah yasasında değişiklik yapılacağını açıklarken, RTE katliam sahnelerini seyrettiriyor.  Bizler ise bir cani üzerinden iç hesaplar ve seçmen politikası yapıyoruz. Ata ne demişti?  Madem yeniden Çanakkale Savaşı’na girdik, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında Anzak annelerine yazdığı mektubu anımsamalıyız: “Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Ülkemizi o kadar da eleştirmeyelim. Dünyada bugüne kadar hiçbir liderin ağzından dökülmemiş sözleri dile getirmiş ve hâlâ dünyayı bir sevgi ve barış bayrağı gibi dolaşan bir büyük lider çıkardık, bizim özümüz ve Türkiye’nin kuruluşu bu sözler üzerindedir ve hiçbir güç bu durumu ne derse desin değiştiremeyecektir.  Geçici olan değil, kalıcı olan bizimdir, yürüyüş meşalemizdir.  ‘BAHRİYE’ Elfin Tataroğlu “Aydınlanma yolunda bir ömür: Bahriye” kitabını, roman tadında ama biyografik bir kitap olarak yazdı. Sağ olsun. 1990’da evine gönderilen bombalı paketle aramızdan ayrılan ilahiyatçı Prof. Dr. Bahriye Üçok’un “nasıl yaşadı”ğını anlatıyor Tataroğlu, tüm değerleri ve güzellikleriyle. Birçok değerli hayat ve çok değerli örnek bir mücadele kadını! Bahriye Hanım’a ölüm, Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu hukukçu Prof. Dr. Muammer Aksoy’un öldürülmesinin ardından gelmişti. Bu alçakların hiçbiri bulunamadı; ama inanıyorum ki katiller devletin arşivlerinin bir karanlık dosyasında açıklanacağı zamanları bekliyor. 1990’lı yılların cinayetleri hiçbir zaman unutulmayacak. Elfin Tataroğlu’nun merakla ve su gibi okunan kitabı, aynı zamanda bir ulusça borcumuzu da yerine getiriyor. Asi Kitap yayımladı, 275 sayfa. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle