18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 21 MART 2019 PERŞEMBE TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Aydınlanma ve laiklik Laiklik, aydınlanma hareketinin özünde olan bir kavramdır. Laiklik olmadan aydınlanma olmaz. Aydınlanma o nedenle ortaçağdan çıkışı temsil eder. Ortaçağ siyasetin, devletin, hukukun, eğitimin, bilimin, sanatın, felsefenin ve sosyal yaşamın dinin emrine girdiği bir dönemdir. Aydınlanma ise insanların dinlerin kölesi olmaktan çıkmasıdır. Laiklik dinin, siyaset, devlet, hukuk, eğitim, bilim, sanat, felsefe, sosyal yaşam üzerinde hegemonya kurmaması, bu alanlara müdahale etmemesi ve bu koşulla dini inanç ve ibadet özgürlüğünün güvence altına alınmasıdır. Laiklik bir uzlaşma formülüdür. Laiklik bir taraftan dini ortadan kaldırmaz, bir taraftan da dine bir sınır çeker. Ortaçağ antilaik teokratik bir yapıdır. Bizans İmparatorluğu da ortaçağda gelişen yapılanmalardan birisidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük hatası, söz konusu Bizans yapılanmasının Müslüman bir versiyonu olması ve bu yapılanmayı ortaçağ sona erdikten sonra da sürdürmeye çalışmasıdır. Avrupa “Rönesans” ve “Aydınlanma” olarak adlandırılan, yani 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ki dönemde, bilimde, felsefede, sanatta ve siyasette devrim niteliğinde gelişmelerin altına imza atarken, Osmanlı bu dönemde, yüzlerce yıl sürecek uzun bir kış uykusuna dalmıştır. Avrupa’da bu dönemde Kopernik, Kepler, Galilei, Newton gibi bilim insanları; Bacon, Hobbes, Locke, Berkeley, Hume, Descartes, Spinoza, Leibniz, Kant, Rousseau gibi filozoflar; Da Vinci, Raffaello, Botticelli, Michelangelo gibi ressamlar ve heykeltraşlar ortaya çıkarken, Osmanlı bu alanlarda uyumuştur. Kuzey Amerika’da 1776’da ve Fransa’da 1789’da, monarşinin, feodalizmin ve teokrasinin yıkılmasının yolunu açan iki büyük siyasi devrim gerçekleşirken, Osmanlı 20. yüzyıla kadar bu devrim sürecinin de dışında kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919 yılından itibaren gerçekleştirdiği devrimler, 1789 Fransız devriminin Osmanlı’daki gecikmiş bir yansımasıdır. Günümüzde, Türkiye Cumhuriyeti’nin geri kalmışlığının en büyük nedeni, Osmanlı İmparatorluğu’nun geri kalmışlığıdır. Değişim, dönüşüm ve devrim bir anda olan şeyler değildir. Bunun için uzun süren bir birikim ve altyapı gereklidir. Avrupa bugünlere yaklaşık 500 yıllık bir birikimin sonucunda gelmiştir. Bu birikime katkı yapanlar büyük bedeller ödemiştir, bu süreç son derece sancılı geçmiştir. 700 yıllık bir kaybı 100 yılda telafi etmek olanaklı değildir. Aslında aydınlanma hareketi Antik Yunan döneminde, MÖ 7. ve 6. yüzyılda Batı Anadolu’da başlamıştır. Miletos antik kentinde, “mitos”tan “logos”a, yani söylenceden akıl yürütmeye, kavramsallığa ve kuramsallığa geçiş süreci başlamıştır. Miletos’ta Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes, daha sonra Klazomenai’de Anaksagoras, Ephesos’ta Herakleitos gibi filozoflar bu süreci başlatmışlardır. Burada felsefe ve bilim alanında ortaya konan çalışmalar daha sonra antik Atina kentine geçmiş Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikuros, Zenon gibi filozoflar ve bilim insanları, MÖ 5., 4. ve 3. yüzyıllarda, felsefenin ve bilimin gelişmesine büyük katkılar sağlamışlardır. Felsefe ve bilim buradan, Batı’ya ve doğuya yayılmıştır. Bizans’ta yaklaşık 1000 yıl boyunca bir Sokrates, Platon ve Aristoteles çapında önemli bir filozofun çıkmamış olması tesadüf değildir. Osmanlı’da da 700 yıl boyunca, ortaçağ standartlarında önemli sayılabilecek olan Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd çapında bir filozofun bile çıkmamış olması da tesadüf değildir. Teokratik emperyal bir zihniyetten böyle şeyler zor çıkar. O nedenle günümüzde gelişen neoOsmanlıcılık, asrın en büyük safsatalarından, hurafelerinden ve saçmalıklarından birisi olarak kalmaya mahkumdur. “Aydınlanma Nedir?” ve “Felsefe ve Laiklik” başlıklı seminerlerim YouTube’da yayınlanmaktadır. Bu konuda ayrıntılı bilgiler bu yayınlardan edinilebilir. 21 MART 2019 SAYI: 34133 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:35 05:21 05:46 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:00 13:17 16:41 06:45 13:01 16:26 07:07 13:24 16:49 Akşam 19:23 19:08 19:30 Yatsı 20:43 20:26 20:47 Bugün sizlerle sanat dünyamızın oluk oluk kanayan, derin ve ölümcül bir yarasını paylaşacağım. Çağdaş sanatçılarımız, yıllardır korkunç bir komplo ile karşı karşıyalar. Bu dramatik konuyu bir makaleye sığdırmak kolay olmasa da, bir özetini aktarmak istiyorum. Bunu hem Türk çağdaş sanat ortamında sayfayı açan ilk sanatçılardan biri, hem meslek örgütümüz UPSD’nin 13 yıldır başkanı, hem de UNESCO nezdinde resmi partner sorumluluğu üstlenen Uluslararası Sanat Dernekleri’nin Dünya Başkanı olarak yapacağım. Atatürk’ten özlü sözler alıntılayarak sanatçıya destek olduğunu sanan iyi niyetliler dikkatle okusun... Sanatta Avrupa’nın aksine, devlet desteği ile buluşamayan sanatçılarımız, bireysel veya kurumsal koleksiyonerler sayesinde zor da olsa işlerini satarak, bin bir zorluk ortasında bir varoluş savaşı veriyorlar. Sanat, ekonomi kötü giderken, insanların özellikle daha da uzak durmayı seçtikleri bir alan. Buna rağmen, her sanatçı, ister genç ister kariyerli, bu dünyanın en zor mesleklerinden birini yapmaya devam etmek için büyük savaş verir. Bu zor ve çok pahalı işi yapan sanatçılarımız, başka bir inanılmaz tuzağın ortasında buluyorlar kendilerini. Medeni ülkelerde müzayedeci olmak için hukuk ve sanat tarihi alanında diplomalara sahip olmak lazımdır ve bunun üzerine de en zor imtihanlara girilir. Türkiye’de ise, mesela menkul kıymetler borsasında dikiş tutturamamış olmak, eskicilik, halı ticareti veya antikacılıktan gelmek yeter de artar bile! Doğru dürüst denetleme veya kanun yoktur! Bu müzayedeciler, mesleklerini doğ diye suratlarına haykırabiliyor lar. Ekmeklerini kendileri de sanattan kazanan bu adamlar, ülkede sanatı üreten en say gın ünlü sanatçılara sanki sa vaş açmışlar ve bundan hiç Sanatçıların yüzleri kızarmıyor! Ayrıca bu vahşi kapitalist tavırları göstererek yalnız sanatçı ve galerici cankurtaranı: sini değil, sattıkları eserleri ellerinde bulunduran koleksiyonerleri de korkunç bir şekilde mağdur ediyor EPİVERON lar: Onlar, mesela bir resmi piyasaya vererek en az 100 kazanmalıyken, eline 17 lira tutuşturulup evine ru dürüst yapmak yerine, sürümden çok hızlı para kazanmak için, “ellerine düşen” resimleri, değerinin onda birine veya beşte birine piyasaya koyarak, bu yolluyorlar! Sorsanız, “Efendim serbest piyasa, bütün dünyada böyle!”. Gerçeklerin ise bununla hiçbir ilgisi yoktur! Batı dünyası, kuşaklardır bilinçle sanat top sanatçıları “iki paralık” etmiş oluyorlar. layan, asırlardır binlerce müzesi olan, Daha düne kadar bin bir zorlukla yü medya organları sanatla dolup taşan rüttükleri sanat hayatlarında, galerilerde sergi açan, koleksiyonerlere resim bilinçli sanatseverler ve kurumların dünyasıdır. Batıda önüne gelen, iddia satan, kimileri 7080, kimileri 5060 ya veya at yarışı bahsi oynatır gibi “müza şında, Türkiye’nin en saygın sanatçıları, yedecilikcik” yapamaz! Sanata ve sa birden kariyerlerinin yok sayılması teh natçıya minimum bir saygı gösterilir. likesi ile karşı karşıya kalıyorlar! Gale Sonuçta bu resimler bin bir fark riler sergilerini iptal ediyor, kimi kolek lı yolla, tehlikeli sanat aracılarının eline siyoncular bu sanatçıları resmen taciz geçer. Mesela topluma hizmet ama etmeye girişiyorlar! “Bana bu resmi 10 cıyla bir hastaneye resim bağışı ya liraya sattınız, bakın müzayedede 2 lira! pan ressamlar, altı ay sonra bu eser Siz adam mı kazıklıyorsunuz?” Bu de lerini değerlerinin onda birine müzaye rece ciddi kavgalar yaşanıyor. Bu ko delerde görmektedirler! Yaptıkları iyilik, nuda hiçbir yetkisi olmayan, çoğu do kendilerine karşı bir ölüm fermanı ola nanımsız tüccarlar, en saygın sanat rak dönüş yapmıştır! Böylece o ressa çıları biçip budarken hiçbir ikaz dinle mın “tüm eserleri artık onda bir değe miyorlar. Noterden gelen ihtarnamele rine düştü!” şeklinde bir algı yaratılmış re aldırmıyorlar, mantık olarak konuyu olur. Bu, kirli dünyanın, sanatçıya reva anlatan sanatçıların nazik ve düşünce gördüğü affedilmez bir muameledir! ye davet eden telefonlarını birkaç kere Müzayedelerin çekici görünmek için den sonra açmıyorlar. Hukuk boşlukla bir eseri piyasa satış değerinin 1/3 rını bildiklerinden “İstersen yargıya git!” oranında daha düşük bir fiyatla sun ması kabul edilebilir bir rakamdır. Bu herkesi kollayan bir ortalamadır. Ama değerinin yüzde onunaon beşine sunulan bir eser, kendine güveni olmayan ve eğitimsiz genç işinsanlarından oluşan alıcıya mesaj gibidir: “Bu resmi almayın, herkes bundan kaçıyor” Bu şahıslar ne yazık ki sanat piyasasına hisse senedi piyasası gibi bakarlar. Birbirleriyle sanat üzerinden akıllı ticaret rekabetine girişme meraklarından, işin sanatsal boyutu ile hiç ilgilenmezler. Onların hedefi, bozuk düzenden nasibini almaktır. Hangi sanatçıyı niçin sevdikleri, en çok beğendikleri eserlerin hangileri olduğu gibi temel konular gündemlerine gelmez. Dedikodu ile resim alıp, dedikodu ile satarlar. Özgüvenleri yoktur, çünkü bilgi donanımına zaman ayırmazlar ve bunu örtmek için fuardan fuara gezerek hava atarlar. Başkanı olduğum UPSD, burada ancak basit bir özetini yaptığımız tabloya karşı birkaç ay önce yeni bir mücadele başlattı: “EPİVERON” (Eser Piyasaya Veriliş Onayı). Bu belge, sanatçıgalericikoleksiyoner ilişkisini en sağlıklı hale getiren bir girişim. Ayrıca EPİVERON, hazırlandığı her eser için “müzayede çıkış fiyatı alt birimi” getirmekte, bu şekilde sanatçıyı ve koleksiyoneri korumaktadır. Artık bu ülkede, koleksiyoner ve sanat kurumu olarak sanata en ufak saygısı olan herkes, EPİVERON belgesi olmayan bir eser alıp satmamalıdırlar! EPİVERON belgesi olmayan bir eser almakla, sigortasız işçi çalıştırmanın bir farkı yoktur! Şu andan itibaren bu kaideye riayet edenler ve etmeyenler, Türk çağdaş sanatını koruyanlar ve onu sülük gibi sömürmek isteyenler olarak ikiye ayrılmış olacaklardır! Tahkikat başlatılmadıAlbay İrevül hakkında açılan soruşturma iddiaları yalanlandı Adem Huduti’ye verilen hapis cezası az bulundu HÜSEYİN HAYATSEVER Askerlik Şubesi Başka İstanbul Avcılar’da düzenlenen Çanakkale Zaferi’ni anma etkinliğinde yapılan nı Albay Önder İrevül, duayı yapan öğretmenin yanına gidip “Mustafa Kemal Atatürk’ü duada Atatürk’ün adı anılma duydun mu sen hiç? dığı için salonu terk eden As Önder İrevül Ona niye Fatiha oku kerlik Şubesi Başkanı Albay madın?” diyerek salo Önder İrevül hakkında “idari nu terk etti. Albay İrevül hak tahkikat” başlatıldığı iddiasının kında idari tahkikat başlatıldı doğru olmadığı bildirildi. ğı iddia edilmişti. Cumhuriyet’in Çanakkale Zaferi için İstan ulaştığı güvenlik kaynakları bul İl Milli Eğitim Müdürlü “durumun incelendiği” bildirir ğü tarafından Barış Manço Kül ken başlayan bir idari tahkika tür Merkezi’nde düzenlenen, tın olmadığı öğrenildi. Avcılar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin organize ettiği an ‘Herkes haddini bilecek’ ma programında gerginlik yaşan Albay İrevül, 18 Mart günü dı. Şehitler adına okunan duada akşam saatlerinde sosyal med Mustafa Kemal Atatürk’ün adının ya hesabından “Başta Ebedi Baş hiç anılmaması üzerine, Avcılar komutanım Gazi Mustafa Kemal Şırnak ve İstanbul’da şehit acısı Şırnak’ın Silopi ilçesi yürütülen operasyon sırasında, PKK’li teröristlerin daha önce araziye tuzakladığı el yapımı patlayıcının (EYP) infilak ettirilmesi sonucu Jandarma Astsubay Çavuş Burçin Damcı (29) şehit oldu. Damcı için dün Şırnak 23’üncü Piyade Tümen Komutanlığı’nda tören yapıldı. Törene, Vali Mehmet Aktaş, 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tuğgeneral Halil Soysal, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Selçuk Yıldırım ve silah arkadaşları katıldı. Daha sonra şehit Damcı’nın cenazesi, memleketi Ordu’ya uğurlandı ve ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından şehitliğe defnedildi. Öte yandan, İstanbul Bağcılar’daki birliğinde er olarak görev yapan Sertaç Yavuzeş (25), kullandığı aracın devrilmesi sonucu şehit oldu. Araçta bulunan 2 asker ise yaralandı. Antalya’nın Güzeloluk Mahallesi’nde oturan Sertaç Yavuzeş’in babası Muzaffer Yavuzeş, oğlunun 9 aylık asker olduğunu söyledi. Yavuzeş’in cenazesi, bugün düzenlenecek törenin ardından Güzeloluk Mezarlığı’nda toprağa verilecek. l Haber Merkezi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve rahmete kavuşmuş kahraman gazilerimizi 33 yıldır aynı üniformayı giymenin onuruyla saygı ve minnetle anıyorum. Eğer benim bulunduğum mekânda Atatürk’ün adını anmaktan imtina edersen, hele hele Çanakkale Zaferi yıldönümünde ve şehitleri anarken, yanına gelir gözüne baka baka sorarım: Sen Atatürk diye bir adamı duydun mu? Herkes hakkını hukukunu, haddini hududunu bilecek” mesajını paylaştı. Albay İrevül, olayın kamuoyunda duyulması sonrası kendisine gelen destek mesajları için de “İnanılmaz mahcup ediyorsunuz..Bir şey yapmadım. Sadece Harbiyeliyim” yazdı. l ANKARA İstanbul’da IŞİD’li tutuklandı İstanbul’da terör örgütü IŞİD’e yönelik operasyonda gözaltına alınan ve ibadethanelere sansasyonel eylem hazırlığında olduğu ileri sürülen şüpheli tutuklandı. Yeni Zelanda’da iki camiye yapılan saldırı sonrası IŞİD’li bir şüphelinin, örgütten gelen “Sinagog ve kiliselere bombalı ve silahlı saldırı düzenleyin” talimatı doğrultusunda eylem planladığı istihbaratı üzerine çalışma başlatan TEM ekipleri, çeşitli adreslere 17 Mart’ta baskın düzenledi. Maslak’ta eylem hazırlığında olduğu iddia edilen S.M. adlı IŞİD’li gözaltına alındı, mahkemece tutuklandı. l AA [email protected] [email protected] Adem Huduti Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Malatya’daki FETÖ’nün darbe girişimi davasında 15 yıl hapis cezası verilen dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile ilgili hükmün bozulmasını istedi. Başsavcılığın tebliğnamesinde, suç tarihinde 2. Ordu Komutanı olan sanığın, Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayınlanan “Sıkıyönetim Mesaj Emri”nde “2. Ordu Komutanlığı görevine devam” şeklinde tekrar görevlendirildiği, “Sıkıyönetim Mesaj Emri” sanıklar Mustafa Serdar Sevgili, Zeki Karataş, Bahadır Erdemli ve Eyüp Kök tarafından kendisine iletildiğinde mesajın kanunsuz olduğunu anlamasına rağmen ordu komutanı olarak darbenin önlenmesine yönelik herhangi bir emir ve talimat vermediği aktarıldı. l MALATYA / AA BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Sonsuz tek kablolu teleferik türü. 2/ Yi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 V AKANÜV İ S 2 ALARA ATE 3 NAVAR İ N M 4 Y G AT KA yeceği ortaklaşa 5 A Y A K A M E D sağlanan toplantı. 3/ Büyükbaş hayvanlara verilen ortak ad... “Hintki 6 DE ESPER İ 7 ATAŞE ŞAR 8 YET İ FULE 9 I RAKS AMA K razı” da denen bir meyve. 4/ Rütbesiz asker... Gümüş elementi nin simgesi... Sezen Aksu’nun bir şarkısının ve albümünün adı. 5/ Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı... Bir soru sözü. 6/ Ayın ve kimi yıldızların dolayında ki ışık çevresi... Eski dilde su. 7/ Bir nota... Urartular döneminde Van’a su getirmek için yapılmış ünlü kanal. 8/ Karakter... İnsan dış kısı. 9/ İşlerinde yalnızca kazanç elde etme düşüncesiyle hareket eden kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tek tek olgulardan genel önermelere varan yöntem. 2/ Geciktirilmiş borçlar için kulla nılan bir sözcük. 3/ Parlak kırmızı renkli bir süs taşı... Hollanda’nın plaka imi... Utanma, hayâ. 4/ Kahraman, yiğit... Kâğıtları bir arada tutmak için kullanılan çengel. 5/ Sembol... Mert, kalender ve babacan kimse. 6/ Bir işi yerine getirme... Yurdumuzda bir petrol böl gesi. 7/ Çin felsefesinde yaşamın bütün yönle rini kapsayan iki karşıt güçten eril olanı... Bir düğmeyi ya da agrafı tutmaya yarayan küçük halkacık. 8/ Açık deniz... “ çıkınca ortaya mazi silinmeli” (Tevfik Fikret). 9/ Yerkabuğu nun içindeki ısıyla ilgili olan. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle