23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 521 MART 2019 PERŞEMBE Beka sorunu varsaUzmanlar seçim sürecinde Cumhur İttifakı’nın söylemlerini değerlendirdi: TBMM’de tartışılır ECE PİROĞLU Uzmanlar, yerel seçimlere giderken iktidar ka bakıma tek yönde bir medya or Türkiye 31 Mart’ta daha öncekilerden çok farklı bir atmosferde nadının muhalefeti savunma yapmak zorunda bırakmak için yapay gündemler oluşturduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet dusuyla muhalefetin artma eğiliminde olan potansiyelini etkisizleştirmektir. Elindeki medya olanaklarını kullanarak top yerel seçimlere gidiyor. İlk kez ittifakların yarıştığı yerel seçimlerde projeler yerine “beka” tartışması üze Sistemi’ni değerlendiren Prof. Kalaycıoğlu, “Az gelişmiş bir siyasal sistem” derken, siyaset bilimci Dr. Peköz, seçim söylemleri için “Vahim lumun dikkatini yapay sorunlara yönlendirmeyi hedefliyorlar. Bunun için muhalefete yönelik söylemlerinin sınırlarını en rinden hedef alınan muhalefet partisi ve adayları ko Prof. Kalaycıoğlu bir yola girmiş durumdayız” ifadelerini kullandı Dr. Mustafa Peköz uç noktaya çıkartarak, muhalefeti savunmaya zorlayarak tek nuşuluyor. Prof. Dr. Ersin rar alma etkinliğini toplayan ken Kalaycıoğlu, özetle şun yönlü çatışmalı rekabeti istedi Kalaycıoğlu, yerel seçimleri değerlen bir yeni bir siyasal uygulama içerisi ları kaydetti: ği gibi yönlendirmeye çalışmaktadırlar. dirirken “Adeta 2017 Referandumu’nu yaşıyoruz. Bekanın tartışılacağı yer TBMM. Bu söylemler yapay bir gündem oluşturmak için ifade ediliyor ve merkezileşmenin yaratmış olduğu çarpık bir siyasal ilişki ağının ortaya çıkarmış olduğu tuhaf bir sonuç karşımızda” ifadelerini kullandı. Siyaset bilimci yazar Dr. Mustafa Peköz de “İktidar bloğu, elindeki medya olanaklarını kullanarak toplumun dikkatini yapay sorunlara yönlendirmeyi hedefliyor. Bunun için muhalefete yönelik söylemlerinin sınırlarını en uç noktaya çıkartarak muhalefeti savunmaya zorluyor. Toplumun dikkati ekonomik, toplumsal kriz, işsizlik gibi faktörlerden muhalefetiktidar arasındaki çatışmaya yönlendirmektir” dedi. Prof. Dr. Kalaycıoğlu, 2017’deki anayasa değişikliğinin ardından Türkiye’nin yürütme içinde bir tek Cumhurbaşkanlığı’nda en fazla ka ne girdiğini söyledi. Kalaycıoğlu “Gelişmiş bir siyasal sistem yapısına doğru yol almak yerine, bunu terk ederek az gelişmiş bir sistem yapısına doğru yol almaya başladık. Merkezde yürütmenin, yürütmenin içerisinde de Cumhurbaşkanlığı’nın bulunduğu bir yapı nedeniyle, maalesef yerinden yönetim ve mahalli yönetimlere fazla bir manevra alanı kalmıyor. Seçim kampanyası sırasında gördüğümüz gibi, büyük ölçüde yerel yönetimlerde görev almaya talip olan adaylar ve onların gündemi değil, merkezi hükümetin, aşırı merkeziyetçi yapının öncelikleri gündeme ağırlığını koydu, onlar tartışılmaya başlandı. Bir tür, yeniden 2017 Referandumu’nu yaşarmışız gibi havaya bürünüldü. Bekanın tartışılacağı yer öncelikle TBMM” dedi. Seçim meydanlarında kullanılan sert söylemlerin Türkiye’yi tehlikeli bir noktaya götürdüğüne dikkat çe ‘Vahim bir yola girdik’ “Kullanılan söylem ve yapılan isnatları, söyleyenlerin ispat etme hakkı veya sorumluluğu yok. Onun için bu dayandıkları isnatlar gerçek mi, değil mi hiçbir şekilde anlaşılamıyor. Burada inanan inanacak, inanmayan inanmayacak. Gerçekle bağlantısını bu kadar koparmış bir siyasetçi ve seçmen diyaloğu varsa ülkede, bunu istediğiniz yere çekip götürebilirsiniz. Vahim bir yola girmiş vaziyetteyiz.” Dr. Mustafa Peköz de “İktidar bloğu” olarak nitelendirdiği Cumhur İttifakı’nın seçimlerde istediği sonuçları alamayacağı endişesiyle muhalefete yönelik psikolojik savaş başlattığını kaydetti. Peköz, şöyle konuştu: “Burada izlediği iki yöntem var. Birincisi, elinde bulundurduğu medyatik aygıtlarla, psikolojik savaşı üst boyuta çıkartarak etki alanını genişletmek. Bir Böylelikle seçimlere iki haftadan az bir zaman kalmışken, toplumun dikkatini ekonomik, toplumsal kriz, işsizlik, gibi faktörlerden muhalefetiktidar arasındaki çatışmaya yönlendirmektir. ” Sosyolojikpolitik değerlerle ekonomik sorunlar arasında sıkışmış bir seçmen kitlesi bulunduğuna dikkat çeken Peköz, “Seçmen kitlesinin yüzde 15’ini halen ‘gri alan’ olarak tanımlanan ‘kararsızlar’ grubu oluşturuyor. Önümüzdeki on gün içerisinde eğer ‘Cumhur İttifakı’ bu kesimi yeniden ikna ederse bugünkü statüsünü veya gücünü korur. Tersine muhalefet, ortaya koyacağı ikna edici ve gerçekçi projelerle toplumun alt katmanlarını etkileyecek güvenilir politikalar oluşturursa ‘gri alanı’ oluşturan kitleyi etkileyebilir. Muhalefet bunu başarırsa 1 Nisan 2019 sabahı Türkiye’nin sistem içi politik denkleminin yeniden dizayn edilmesinin önü açılmış olur” diye konuştu. Sorunlara gerilim örtüsüYerel yönetim uzmanı Dr. Taşcıer, yerel seçimlerde oluşturulmak istenen atmosferi değerlendirdi: Dr. Ali Mert Taşcıer, “Gerçekler domates, biber, patlıcan. Yaratılmak istenen algı savaş, çöküş, beka. Bu iki gerilim arasında bir seçim geçecek” değerlendirmesini yaptı MAHMUT LICALI 31 Mart yerel seçimlerine kısa bir süre kala iktidar ile muhalefetin söylemlerini değerlendiren yerel yönetim uzmanı Dr. Ali Mert Taşcıer, yaratılmak istenen algıyla gerçeklerin birbirinden çok farklı olduğunu belirterek “Gerçekler domates, biber, patlıcan. Yaratılmak istenen algı savaş, çöküş, beka. Bu iki gerilim arasında bir seçim geçecek” değerlendirmesini yaptı. Dr. Taşcıer, muhalefet ve iktidarın seçim kampanyalarını değerlendirdi. İktidarın anket sonuçları olumsuz geldikçe beka sorunu vurgusunun dozunu artırdığına işaret eden Taşcıer, şunları dile getirdi: “Ne yani Mansur Yavaş kazanırsa Suriye savaş mı açacak bize? Ya da Alper Taş alırsa sebze meyve üretimi mi azalacak? CHP iktidara gelirse yağmur yağmayacak, verim olmayacak demeye benziyor bu mantık. Halbuki kentlere ihanet ediliyor. Yağma düzeni gibi bir durum söz konusu. Yerel ekonomi halka dönük değil, genel iktidarın tutunması için kullanılıyor. Bekayla ne ilgisi var bunun? Ekonomi dibe vurmuş, halk her gün fakirleşiyor. Çözüm olarak algı yaratmaya dönük siyaset izleniyor.” Yerel seçimlerin bir genel seçim provası olabileceğine işaret eden Taşcıer, AKP iktidarında metal yorgunluğunun yaşandığını; iktidarın seçim manifestosuyla 17 yıldır gerçekleştirdiklerinin çeliştiğini ifade etti. Taşcıer, iktidarın İstanbul’da “yatay şehirleşmenin yapılacağı” söyleminin kentin silüetini bozan gökdelenlerle, Ankara’da da “belediye kaynaklarının doğru kullanılacağı” söyleminin ise milyonlarca TL harcanan ANKAPARK’la çeliştiğine ve seçmenin bu çelişkiyi sorguladığına işaret etti. Yerel seçimlerin ideoloji temelli olup olmayacağı konusuna değinen Taşçıer, şunları dile getirdi: “İYİ Partili’ler, Beyoğlu Belediyesi başkan adayı olarak ÖDP’nin başındaki isme oy verecek. Ama madalyonun öteki yüzü ya da konunun ikinci aşaması aslında farklı bir şey diyor. Bu seçimler tam da ideolojik içeriğe sahip. CHP’nin yerel seçim manifestosuna nasıl ‘ideolojik değil” diyebiliriz? Tam da sosyal devletin ya da sosyal demokrat belediyeciliğin örneklerini görüyoruz” diye konuştu. l ANKARA Taş, pazar esnafının dertlerini dinledi CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan adayı Alper Taş, dün gazeteci Gülten Aydın’ın cenaze törenine katıldıktan sonra Beyoğlu’nda esnafla bir araya geldi. Alper Taş, Yahya Kemal Mahallesi’ndeki ve Hacıahmet Pazarı’ndaki esnafı ziya ret ederek, sorunlarını dinledi. Hacıahmet Pazarı’nda balık satan esnafa, tezgâhtaki balıkların fiyatını soran Taş, “Balık yemeği özledik” dedi. Pazarda alışveriş yapan bir kadın yurttaş Taş’ın yanına gelerek, “Pazardaki fiyatları ucuzlatın” diyerek isyan etti. Alper Taş da yurttaşa, “Benim şuan yetkim yok. Ben daha seçilmedim. Seçilmemiz dahilinde sizlere fiyatlar konusunda yardımcı olacağız” diye konuştu. Kadın yurttaş ise “inşallah seçilirsin” diyerek destekleyeceğini söyledi. l İç Politika Yenimahalle Belediye Başkanı Yaşar, sanayi sitesini ziyaret etti ‘En önemli sorun ekonomi’ Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Ülkede şu an en önemli sorun ekonomi ve istihdam sorunudur. Vatandaşın gündeminde beka sorunu değil, pahalılık ve işsizlik var” dedi. Örnek Sanayi Sitesi’ni ziyaret ederek, esnaf ve işçilerin sıkıntılarını dinleyen Yaşar, “10 yıldır sürekli esnafın ve sanatkârın yanındayım. Son dönemde görüştüğüm tüm sanayi esnafı benzer sıkıntıları dile getiriyor. Ülkede şu an en önemli sorun ekonomi ve istihdam sorunudur. İnsanları birbirinden ayıracak, düşman edecek söylemleri terk edip, birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek bir dil kullanılması gerekiyor. Barış ve huzurun olmadığı bir ortamda ne ekonomi düzelir, ne gelişmişlik sağlanır. Vatandaşın gündeminde beka sorunu değil, pahalılık ve işsizlik var” dedi. l ANKARA MGK’den Yeni Zelanda vurgusu Bildiride, “İslam ve Müslüman düşmanlığına çeşitli gerek çelerle göz yumulmasının, benzer saldırılara zemin hazır layacağı uyarısında bulunulmuştur” ifadeleri yer aldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan lamada; terör örgütlerine karşı sürbaşkanlığında Saray’da 4 bu dürülen mücadele hakkında kurula çuk saat süren Milli Güvenlik Kuru bilgi sunulduğu aktarıldı. 31 Mart’ta lu (MGK) toplantısı sonrası yayımla yapılacak seçimlerin, huzur ve güven nan bildiride; Yeni Zelanda vurgusu içinde gerçekleştirilmesi için yetki yer aldı. Bildiride, “Giderek şiddet ve li kurumlarca alınan tedbirlerin göz teröre dönüşen İslam ve Müslüman den geçirildiği belirtildi. Suriye’nin düşmanlığına çeşitli gerekçelerle göz siyasi birliği ve toprak bütünlüğü yumulmasının, benzer saldırılara ze çerçevesinde tüm terör örgütlerinden min hazırlayacağı uyarısında bulu temizlenmesine devam edileceği ve nulmuştur” ifadeleri yer aldı. Güney sınırları boyunca oluşturul MGK ardından yapılan yazılı açık maya çalışılan terör koridoruna asla izin verilmeyeceği ifade edildi. Münbiç ve Fırat’ın doğusunun terör örgütlerinden temizlenmeden bölgede istikrarın sağlanmasının ve göç hareketliliğinin durdurulmasının mümkün olmayacağı kaydedildi. Yeni Zelanda’da masum insanların yalnızca inançlarından dolayı hunharca katledildiği terör saldırısının şiddetle kınandığı açıklamada, “Türk düşmanlığı da ihtiva ettiği anlaşılan İslam karşıtı ırkçı zihniyeti besleyen iklimin, bireysel ve organize unsurlarının deşifre edilerek kararlılıkla üzerine gidilmesi gerektiği ifade edilmiştir” ifadeleri yer aldı. l ANKARA Yasaklanmalı: Silah varsa patlıyor! Günlerdir bütün dünyaya “lider nasıl olunur”u anlatan bir kadın var medyada. Üzüntüsü gerçekti. Acıyı paylaşması gerçekti. Teröriste muamelesi gerçek ve oy için değil, adalet için. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’den bahsediyorum. Konuşmasına “Selamün Aleyküm” diye başlıyor. Tıpkı taziyeye gittiği katliam yakınlarının yanında başına bir şal örterken onlarla empati yaptığı gibi. Yoksa ne Müslüman, ne Arap, ne Hıristiyan. Ve saldırgan için ne diyor? “O bir terörist, o bir cani. Kötülükle meşhur olmak istediği için ona bu fırsatı vermeyeceğim. Onun ismini anmayacağım!” Ayrıca yine kötülüğünü yaymak istediği için, üzerine yerleştirdiği kameradan bütün katliamı canlı olarak Facebook üzerinden yayımlayan teröristin planını bozmak amacıyla videoyu paylaşmak, yayımlamak yasaklanıyor. Tabii Yeni Zelanda da. Bizde ne yazık ki yerel seçimde kullanmak üzere bizzat Cumhurbaşkanı mitingde yayımlıyor o görüntüleri, hatta teröristin manifestosundan bazı sözleri bile tekrarlıyor, ölenlerin anısına saygı gösterilmiyor. Amacı ana muhalefet partisi genel başkanına laf söylemek. Neymiş, Müslüman geçinenlerin yaptığı terörden bahsetmişmiş. İki askerimizi canlı canlı yakan teröristler Müslümanlık adına yapıyordu bu vahşeti. Kafa keserken de tekbir getiriyorlardı. Kimse unutmasın: Müslümanı ille de ırkçı, Hıristiyan Avustralyalı faşistler öldürmüyor. İranIrak Savaşı tarihte değil, daha dün oldu. Suudluların Yemen’deki katliamı ise hâlâ sürüyor. Suriye’de Müslüman Müslümanı öldürdü. Tıpkı yüzyıllar önce Hıristiyanların birbirine yaptığı gibi, Müslümanlar da birbirini Şii, Sünni diye boğazlıyor. Ne yazık ki Müslümanlar da terör için, Paris’te yaptıkları gibi masum insanları katlediyor. Din ya da mezhep farklılığı bahane, terörün dini, milliyeti, vicdanı yok! Medeniyetler çatışması Kendi gibi olmayanı yok etmek, varlığına el koymak, dünya politikası oldu tarih boyunca. “Yurtta barış, dünyada barış”a uyulsa keşke. Yeni Zelanda, halkımın yarısının nerede olduğunu bilmediği bir yer. Huzur ve barış içinde yaşanan, kendi halinde bir ülke. Bütün yakınlığımız, Çanakkale Savaşı’nın anma törenine katılan Anzaklılardır. Gelibolu’ya gelen torunları, bu topraklarda yatan dedelerinin anısına Şafak Ayini yapar. Şimdi ortak bir yanımız daha oldu: Okyanusun içinde bir ada kıtaya sığınmış Müslümanlar, camide ibadet ederken bir cani, çok önceden bir bilgisayar oyunu gibi planladığı katliamla elliden fazlasını katletti. Irkçı, beyaz bir faşist, bir İslam düşmanı. Kin ve nefretini adım adım beslemiş. Balkanlardan, Türkiye’den geçtiği dönemde Ayasofya’daki minarelere takmış, kendini bir tür Haçlı gibi görmüş. Tek başına mıydı, organize bir hareket miydi henüz bilinmiyor ama ana fikrin organize olduğu belli. “Bu bir medeniyetler çatışması projesi” diyen de var, “Viyana’ya kadar gideriz” diye yanıt veren de. Ülkesindeki savaştan kaçıp huzur bulmaya gittiği Hıristiyan ülkede şeriat kurallarının uygulanmasını isteyen de! Silaha erişim yasaklansın İşin bir de silahlanma yanı var. Tüm dünyada kendi başına hareket eden terörist manyaklar, katliam yaparken kullandıkları silahlara çok kolay ulaşıyor. Avustralyalı saldırgan, kullandığı yarı otomatik AR15 silahı internet üzerinden satın almış. Bu kadar basit! Tıpkı Norveç’teki gibi, tıpkı lisedeki arkadaşlarını öldüren ABD’li gençler gibi. Türkiye’de de silah satın almak çok kolay. O yüzden birçok kadın, ayrılmak istedikleri erkekler tarafından kolaylıkla katlediliyor. Bu olay üzerine Yeni Zelanda Başbakanı Ardern, yarı otomatik silahların yasaklanması konusunda tüm kabinenin uzlaştığını ve yasanın çıkarılacağını söylüyor. Ne ki öldürmek için yarı otomatik silaha gerek yok. Av tüfeğiyle bile yapılabiliyor! Her türlü silahlanmaya HAYIR! Seçim yasakları bugün başlıyor Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 31 Mart yerel seçimleri için belirlediği propaganda serbestliği ve seçim yasakları bugün başlıyor. Bu sabah başlayacak yasaklar, oy verme gününden önceki gün (30 Mart Cumartesi) saat 18.00’de sona erecek. Genel yollar üzerinde, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesisler ile ilçe seçim kurullarının gösterdiği meydanların dışında toplu olarak sözlü propaganda yapılamayacak. Açık yerlerde, güneşin batmasının ardından ikinci saatin sonundan güneşin doğmasına kadar toplu olarak sözlü propaganda yasak olacak. Siyasi partilerin ve adaylarının seçim büroları saat 09.00’dan 23.00’e kadar halka açık faaliyette bulunabilecek. Adaylar ve partiler yazılı basında ilan ve reklam yoluyla ya da internet sitesi açarak propaganda yapabilecek. Propaganda için kullanılan el ilanları ve diğer her türlü matbuat üzerinde Türk bayrağı ve dini ibareler bulundurulamayacak. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle