18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 2 MART 2019 CUMARTESİ 11 Pilav değil plan2000’li yılların başında riskli bina sayısı 1.6 milyondu, şimdi sayısını bile bilmiyoruz Ülkede, hakiki anlamda ilk yerleşim için kurallı nâzım planları, iklimin 196163 anayasası ile demokrasiden yana estiği günlere rastlamıştı. O gün yapılan planlarda ne Karadeniz sahillerinde yapılaşma izni vardı ne de özellikle İstanbul’da tarihi ve doğal yapıyı bozacak yapılaşmaya... İstanbul için de ne rastlantıdır değil mi? Cumhuriyet kuruluş yılları sonrası, ilkeli nâzım planların hazırlanması 196163 demokrasiye açılım anayasası ile yasaların yürürlüğe girme süreçlerinin sonrasında gündeme girmiş. Cumhuriyet’te profesyonel gazeteciliğe başlamamın ilk yıllarında, İstanbul Nâzım Planı çalışmalarının yapıldığı merkezde, İstanbul’un nâzım plan haritalarını haberleştirme şansını yakalamıştım.. Özetle İstanbul’un, sadece güzelim doğa yapısının, o zaman için zengin ormanlarının, kıyılarının korunması için değil.. Binalara, temel olacak toprak yapısı, hava akımları, tüm doğal karakteristik nitelikleri, korunması zorunlu tarihi yapıları, kültürel birikimlerinin de korunması için çaba sarfedilecekti. Asla ve de katiyen Karadeniz kıyılarının açık sahillerinde yapılaşma akıldan bile geçirilmeyecekti. Şehir kaçınılmaz büyümesi, kentleşmesinde bir yanı ile Kocaeli’ne, diger yanı ile Tekirdağ’a doğru yatay büyüyecekti. Yıkyap tutkunları Elbette nâzım plana göre, dünyanın gelişmiş bütün uygarlıklarının ürünü kentleşmelerde olduğu üzere, kent merkezlerinin tarihi yapılaşmasına dokunulmayacaktı. Görgüsüzce kentlerin uygarlaşmasını görenler, göremeyenlere de “rant, kısa dönemli vurgun olarak, yıkyap” tutkularının uzun dönemde kendilerinin kısa dönemli kazançlarını da öğretmekle yükümlüydüler. Oysa gelişmiş uygar hem de liberalizmi kutsayan siyasetler, Viyana’nın, Londra’nın merkezlerini oldukları gibi korumuşlardı. Dönemin nâzım plan bürosu kadroları, elbette rant, vurgunla çekici siyasetin büyüsünden kurtulamayan kamu yönetimi erklerinden odaklanarak, planlamanın ilkelerini bozan uygulamalardan dertliydiler. Örneğin kıyıların kamuya açık olması il Liberalzimde kutsanan serbest piyasa düzeni, demokrasiye, insan haklarına, uygarlığa açılabildiği ölçeklerde, insanı ve çevreyi katletmeyecek bu alanda ödün verilmeyecek nâzım planlar yapmış. Ancak ülkede, 2000’li yılların başında 1.6 milyon olan riskli bina sayısını bugün bilmiyoruz bile. Mete Akalın (sağda) ile Nüsret Suna (solda) istanbul’daki deprem tehlikesi ile ilgili Şükran Soner’in sorularını yanıtladı. kesi İstanbul’da çok yerde, en çok da Kumburgaz gibi örneklerde kıyıya apartman dikilmeleriyle ayaklar altındaydı. Kum yeniden ürer O tarihlerde geçerli tek tesellilerini, “Üzülme Marmara kıyıları, şiddetli lodosların katkılarıyla, kıyı şeridinin derin olmaması sayesinde de, yakın zaman dilimleri içinde yeniden güzelim ince kumsallarını üreteceklerdir. Yeter ki çarpık siyasi rant, vurun, kıyı kapatma kültürünü aşalım..” olarak açıklamışlardı. Olmadı, olamadı en ağır, en çarpık boyutlarıyla, siyasal kimliğinin güç 20 yıldır stoklar taranamadı Mete Akalın: 1999 depreminin ertesi gününden başlayarak, İstanbul’daki yapı envanterinin çıkarılması önceliğimiz var. İstanbul bölgelere ayrılarak, inşaat mühendislerinin öncülüğünde, gerekirse ön gözlem konusunda hızlı eğitimden geçirilmiş mühendislikmimarlık öğrencilerinin de katkılarıyla yaratılacak ekiplerle bina stoklarının taranması seferberliğini hep istedik. Aradan geçen 20 yılda bu başarılamadı. Çoğu yerde deprem riski taşıyan, hemen yıkılması gereken yapılar yerine, rant sağlanacak bölgelere yönelindi. Kentsel dönüşüm, rantsal bölüşüme dönüştü. lenmesini inşaatla büyüyen saltanata bağlamış 16 yıllık iktidarlarındaki İstanbul kentleşmesinin ürkütücü büyümesindeki yapılaşmalarda yüzleşildi.. Nelerin olup bittiğine yeni tehditlerin boyutlarına zum yapan, meslek örgütlerinin bilimsel verilere dayalı raporlarını elbette paylaşacak yerimiz yok. Ancak kendiliğinden çöken yapılar gerçeği ile yüzleşmenin de utancı içinde, yaklaşan İstanbul depremlerindeki yıkımlara da en hazırlıksız yakalanma koşullarında.. Mete Akalın ile Nüsret Suna’nın sorgulamalara verdikleri kimi kısa anlamlı yanıtlarla nokta koymak istedik... T.C. ÇATALCA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2019/47 Davacı KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ tarafından isim ve hisseleri gösterilen davalı aleyhine açılan Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescil talepli davada, davacı KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ tarafından İstanbul İli, Çatalca İlçesi, Kaleiçi Mahallesi 202 ada 94 parsel sayılı taşınmazın ifrazında oluşan 202 ada 113 parsel sayılı taşınmazın TAMAMININ kamulaştırılmasına karar verilip, Kamulaştırma Kanunu uyarınca tüm işlemlerin tamamlandığı ancak taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı belirtilerek kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili talep edilmiş olup kamulaştırma ile ilgili diğer bilgiler aşağıda gösterilmiştir. 1)Kamulaştırılan taşınmaz malın tapuda kayıtlı olduğu yer, mevkii, pafta, ada, parsel numarası, yüzölçümü, vasfı: İstanbul İli, Çatalca İlçesi, Kaleiçi Mahallesi 202 ada 94 parsel sayılı taşınmazın ifrazında oluşan 202 ada 113 parsel sayılı taşınmaz 2)Taşınmaz maliki (DAVALILAR): YASEMİN ÖZTÜRK, AZMİ ÖZTÜRK, SULTAN KARADORUK arasında mahkememizde görülmekte olan Kamulaştırma Bedel Tespiti ve Tescil davası nedeniyle; 3)Kamulaştırmayı yapan idarenin adı: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 4)Davalılar 2942 sayılı kanunun 4650 sayılı yasayla değişik 14. maddesi uyarınca tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilirler. 5)Açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6)2942 sayılı kanunun 4650 sayılı yasayla değişik 14. maddesinde öngörülen 30 günlük yasal süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararını aldıklarını belgelendiremedikleri takdirde kamulaştırma işlemi keşinleşecek ve mahkememizce tespit edilecek kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edilecektir. 7) Mahkemizce tespit edilecek kamulaştırma bedeli hak sahipleri adına Vakıfbank Çatalca şubesine yatırılacaktır. 8)Davaya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerin ÇOK ACELE mahkememize yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir. Keyfiyet 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 5. maddesi ile değişik 10/4 maddesi uyarınca duyurulur. 18/02/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 956294) T.C. BİSMİL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2018/859 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Diyarbakır İli Bismil İlçesi Şahintepe Mahallesi PARSEL NO: 11 YÜZÖLÇÜMÜ: 166.00 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: Halime EROĞLU KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: DSİ Genel Müdürlüğü Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2018/859 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 955979) T.C. BİSMİL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/824 Esas KAMULAŞTIRMA İLANI KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Diyarbakır İli Bismil İlçesi Aşağısalat Mahallesi ADA NO: 120 PARSEL NO: 11 YÜZÖLÇÜMÜ: 7.107,71 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: Mehmet Oğlu BEKİR KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: DSİ Genel Müdürlüğü Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2018/824 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 07/02/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 956001) T.C. BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2015/416 Esas KARAR NO: 2015/562 Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/11/2015 tarih 2015/416 Esas ve 2015/562 Karar sayılı ilamı ile ilgili Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 22/11/2018 tarih 2016/1342 Esas ve 2018/8068 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına karşı tebliğden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay nezdinde karar düzeltme yoluna gidilebileceği ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 956423) T.C. BİSMİL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2018/962 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Diyarbakır İli Bismil İlçesi Gündiabdi(Arıkgöl) Mahallesi ADA NO: 151 PARSEL NO: 1 YÜZÖLÇÜMÜ: 178.933,07 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: Kerem BİTEN KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: DSİ Genel Müdürlüğü Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2018/962 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 07/02/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 955993) T.C. BİSMİL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2018/872 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Diyarbakır İli Bismil İlçesi Şahintepe Mahallesi PARSEL NO: 39 YÜZÖLÇÜMÜ: 236.00 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: Edip ÇELEBİ ve diğerleri KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: DSİ Genel Müdürlüğü Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2018/872 Esas Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 955954) T.C. BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/631 Esas KARAR NO: 2019/21 Davacı HANIM TÜRKYILMAZ tarafından BEYKOZ NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ aleyhine mahkememizde açılan Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: “Davanın KABULÜNE, Sivas İli, Kangal İlçesi, Kavak Köyü cilt n:86 Hane n:18 BSN:382’ de nüfusa kayıtlı 53116586814 TC. Kimlik nolu Hanım Türkyılmaz’ın nüfus kayıtlarında “HANIM” olan adının “HANDE” olarak DEĞİŞTİRİLMESİNE, nüfus kütüğüne değiştirilmiş bu haliyle KAYIT VE TESCİLİNE” teblig yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 22/02/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 956427) Silivri sahilleri rant uğruna aşırı yapılaşmaya maruz kaldı. Göç tersine çevrilmeli Göçü tersine çevirecek dinamizim yaratmak dışında bir çıkış yolu görünmüyor. Mete Akalın, İstanbul’u gökdelenler, su emecek toprak bırakmayacak şekilde betonlaşma, İstanbul’a sıkıştırılmış yıkımı bekleyen çaresizler için değil sadece, ülkenin tüm yaşayanları için krizler üreten sorunlar bütünlüğü içinde, insan, çevre odaklı habitat ruhuna sığınıyor. Yer kazanma adına, söyleşinin bütünlüğü içinde buluşulmuş konuları, soruları farklı gündem başlıklarını da atlayarak farklı kimi satırbaşlarına öncelik vermede yarar var.. n Kamu yararı adına, insan odaklı planlama çok ama çok önemli. Habitat raporunu hazırlayan ekibin içinden olarak, tezimizi tekrarlamak istiyorum. Kentlere yoğun akım yerine bunun tersine dönüştürülmesi. Kentlerin doğru bir kırsal kentleşme planlamasıyla oralara doğru yönlenmesi. Şimdi yeniden aynı şeyi düşünüyoruz. Sokaktaki insanımızla konuşuyoruz. Onlar da İstanbul’da kilitlenmiş trafik içinde şoförlük yapmak yerine, şehrine, köyüne dönüşü yeğliyorlar. 1950’li yıllarda bile TMMOB çatısı altında Türkiye’yi planlayacak bir yapılanma gereksiniminin altı çizilmişti. Bence ülkeyi halk yararına planlama yükümlülüklerimiz günümüz için çok daha da yaşamsal. 1960 yılında kurulan DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) 2011 yılında kapatıldı. n İstanbul’da beklenen depreme dönersek, bir an önce sağlıklı bir yapı envanterinin çıkarılmasına ilişkin çalışmaları istemek çok daha yaşamsal. Doğru yapı envanterleriyle en acillerine öncelik verilerek yeniden yapılanma ile ancak depreme, en az zararlı yıkıma hazırlanabiliriz. İlerlemiş teknoloji biliminin de katkılarıyla var olan yapı stoklarında güçlendirme çalışmalarına hız vermeliyiz. Elbet ilk yılların uygulamalarında güçlendirmeler alanında da çok büyük teknik yanlışlar, olumsuz katkılar, pahalıya yanlış güçlendirmelerin bedelleriyle yüzleştik. Haksız kazançlarla bilime ters işler kimi örneklerde de yarar yerine zarar getirdi.. n Son söz olarak göçü tersine çevirecek bir danimizim yaratabilmenin dışında bir çıkış yolu göremiyorum. Habitat ruhundan çok uzağa düşmüş durumdayız. Nâzım plan döneminden bu yana, en son İstanbul Mastır Planı da rafa kaldırıldı. Sahte mühendis enflasyonu Rant üzerinden inşaatla büyüyen ekonomik modelden, siyasetten, öncelikle inşaat sektöründe rant getirisinin götürüye dönüşmesi çıkmazındayız. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nüsret Suna’nın depremsiz yıkımlar travmasının yaşandığı günümüzde yaklaşan İstanbul depremi tehdidine karşı alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: n İstanbul’da her gün bir yenisi ile yüzleştiğimiz, kaçak yapıların kendiliğinden çökmesi örnekleriyle, ileri teknolojili büyük yatırımlarda da yine çok yönlü denetim kaçakları, ucuz taşeronluk altyapı çalıştırma ağları içindeki yıkım örnekleriyle yüzleşmekteyiz. Bunun odağında bilinçli bir şekilde mühendisliğin itibarsızlaştırılması olgusu var. İmar barışı çıkarıldıktan sonra da ruhsatların üzerindeki mühendislik imzaları kaldırıldı. İşin esas sahibi de ortadan kalktı. Bina yapıldıktan sonra mühendisin haberi olmadan bu yapı üzerinde yapılanların denetimi de tümden ortadan kaldırıldı. Yapı sahipleri istedikleri tasarruflara sahipler. Ortalık sahte mühendislerden bile geçilmiyor. n 20 yıl sonra elimizde hiçbir şey yok. Depremden sonra yapılmış master planlar, üniversitelerin katıldıkları değerli çalışmalar vardı. En baştan yapılması olmazsa olmaz yapı envanterleri bilinmiyor. Riskli bina yapısı sayısı 1 milyon 600 bin civarı olarak biliniyordu. 2001 yılında da yapılmayan, ya da bizim için bilinmeyen envanterlere göre riskli yapılar öncelik sıralamasına göre yıkılıp yenilenecekti. Güçlendirilmesi olabilecekler güçlendirilecekti. 20 yıl önce yapılması gerekenler yapılmış olsaydı, Kartal’daki, benzeri Zeytinburnu ve her yerde yaşanan çökmeler olmayacaktı. 20 yılda İstanbul yaşanabilir bir kent olacaktı. n İstanbul’da deprem kapıya dayanmış, yıkılması yaşamsal yapı stokunda yüz binlerle artışlar olmuş. Bütün bunları yıkıp yapacağız demek hayal. En acil yıkılması gerekenler öncelik verilmiş olarak, yine yapı stokunun belirlenmesi, ona göre yola çıkılması koşuluyla bu kez rantvurgun odaklı olmamak koşulu ile, depreme en acil en hızla hazırlanmanın yollarını koşullarını üretmek zorundayız. Acil yıkımı zorunlu yapılaşma gerçeğinin koşullarında, büyük bilgi birikimi ile tersine kaynak israfı gerçeği ile yüzleşmiş olarak siyasi iktidarın rant gerçeğini tersine çevirmek zorundayız. Rantın getirisinin götürüye dönüşmesi çıkmazından çıkmak noktasındayız. Demokrasiyi oturtma, teknolojide en donanımlı sürecin gerçekleriyle sil baştan öncelikleri belirlemek noktasındayız. İstanbul’da 2 milyona ulaştığı söylenen yapı stoku gerçeği için de rantsal dönüşüme karşı savaşmak zorundayız.. B İ TT İ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle