14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 318 MART 2019 PAZARTESİ HEKİMLER: MESLEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ Hastane işletme hastalar müşteri Hekimler ve sağlık çalışanları, sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve eşit verilmesini talep etti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) çağrısıyla, 14 Mart Tıp Bayramı Haftası kapsamında bir araya gelen hekimler ve sağlık çalışanları, beyaz önlükleri ile Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünden Kadıköy İskele Meydanı’na “14 Mart Büyük Hekim Yürüyüşü” gerçekleştirdi. “Ülkemize, mesleğimize, geleceğimize sahip çıkıyoruz” diyen hekimler, “Herkese eşit, ücretsiz sağlık hizmeti verilmesini talep ediyoruz” taleplerini yinelediler. Yürüyüşe CHP milletvekili Dr. Ali Şeker, HDP Milletvekili Oya Ersoy, DİSK Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de katılırken çevredeki yurttaşlar da alkışlarıyla destek verdi. Sağlıkçılar, İskele Meydanı’nda hayatını kaybeden meslektaşları için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, sağlıkta yaşanan sorunlara dikkat çekerek “Maalesef hastaneler bugün işletmeye, hastalar müşteriye çevrilmiş durumda. Sağlık kurumları parçalanıyor, yok ediliyor. Üniversite hastaneleri ekonomik olarak çökertilmekte. Gelecekte tıp eğitimi alanların ve hastaların ciddi sorunlar yaşayacağı anlamına geliyor. Ne yazık ki sülükcüler, hacamatçılar takdir görmeye başlamıştır. Bilim dışılığa karşı olmak için buradayız. Herkese eşit, ücretsiz sağlık hizmeti verilmesini talep ediyoruz” dedi. ‘Sahip çıkıyoruz’ TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ise özetle şunları kaydetti: “14 Mart 1919’da İngiliz işgalindeki İstanbul’da, bu işgale karşı bir harekât başlatmak isteyen Tıbbiyeli Hikmet, 14 Mart 1919’da Haydarpaşa’da bir toplantı düzenledi. Bu toplantıya öğrencilerle beraber hocalar ve doktorlar, asistanlar da katıldı. Bağımsızlık ve özgürlük patlaması bu şekilde başladı. Bu sene 100’ncü yılı. Bizim için çok önemli. Biz Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşlarının yolundan devam etmek istiyoruz. Bizler de 100 yıl önce olduğu gibi bugün de ülkemize, mesleğimize ve geleceğimize sahip çıkıyoruz.” Etkinlik, balonların uçurulmasıyla son buldu. l İSTANBUL / Cumhuriyet hMeaptebmenaitmikleBydmbaaiiarlrglitınınişecdmmiaoaasltdıinkuın Şu F tipi İslamcılar Gömleğin ilk düğmesini yanlış mı ilikliyoruz? Sonunda hatamız boğazımıza dayansa bile hâlâ akıllanmıyor muyuz? FETÖ ile mücadelenin miladını iktidar belirledi! Onlara göre 1725 Aralık’tı. Örgütün, AKP ile resmen karşı karşıya geldiği gündü. Haliyle, “paralel devlet”in yurttaşlara karşı işlediği suçlar değil, “AKP’nin meselesi” davanın kendisi haline geldi. Bakın, bugün bir yandaşın FETÖ saflarında işlediği günahları karşısına çıkarın, yanıtı hazır: “Ama bu 1725 Aralık’tan önceydi!” Farkında mısınız, Hrant Dink’in katliyle hesaplaşma ya da Ergenekon kumpasının nihayete erdirilmesi bir türlü bitmiyor. MİT TIR’larını durdurarak iktidarın moralini bozanların yakasına yapışılıyor da Balyoz’da yüzlerce subayı bir günde boğazlayanların defteri dürülemiyor. Makamında yaka paça derdest edilen İlhan Cihaner, Tahşiye davasının istisnai hızla bitirilmesini “AKP’nin kendisinin doğrudan içinde olmadığı bir tek dava” diyerek açıklıyor. Nisan 2009’da neler oldu? Bugün, Cumhuriyet gazetesindeki haberde, ilk düğmeyi 1725 Aralık iliğine sokmanın sonuçlarından birini göreceksiniz. Ergenekon davasının emektar avukatı Celal Ülgen haber vermese farkında olmayacaktık. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, komuta kademesiyle birlikte henüz görevdeyken hakkında soruşturma açılmış. Yetmemiş, adının karşısında “şüpheli” yazan evrak Ergenekon dosyasına sokulmuş. Peki neden? 14 Nisan 2009 gününü hatırlıyor musunuz? Başbuğ, o gün Harp Akademileri’nde doktrinini şu ifadelerle anlatmıştı: “Bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak TSK’yi görmektedir. Bunun için de, her fırsattan istifade ederek, destekleyicilerinin de yardımıyla TSK aleyhine faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bu yapılanlara karşı, hukuk devleti kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük yanılgıdır.” Kastedilen “cemaat”in FETÖ olduğu malum. TSK komutasının kendisine karşı hazırlandığını gören Fethullahçılar “baskın basanındır” yaptı. Güneydoğu gazisi avukat Serdar Öztürk’ün ofisine giren polisler, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” denilen uyduruk belgeyi buldu. Öztürk, davalarda kumpasları gördüğü için ofisinde tek bir CD ya da flash disk tutmuyordu. Ancak FETÖ’cü polisler böyle kritik bir belgenin fotokopisini, nasıl oluyorsa masanın üstünde “elleriyle koymuş gibi” bulmuşlardı! Fethullahçı polislerin liberal vitrini Taraf, 12 Haziran 2009 günü olayı duyurdu. Fotokopi belgede tarih yazmıyordu. Ama onlar nedense “Nisan 2009” dediler. İlker Başbuğ’un Akademi’de konuştuğu dönemdi. Fethullah Gülen’in 6 Nisan 2009 tarihindeki sözleri de ne kadar ilginçti: “Mesela Tahşiye diye bir şey icat edebilirler. İyi organize edebilirlerse bunları belki hakiki Müslümanlarla kitap okuyan Müslümanların içine sokmaya çalışabilirler. Onları güçlendirmek için ellerine silah da verebilirler.” Kendilerine yapılacak tasfiyeyi belli ki önceden haber alıyorlar, süreci karalayarak kurtulmaya çalışıyorlardı. Uydurdukları sahte belgenin adını da “AKP’yi ve Fethullah Gülen Cemaati’ni Bitirme Planı” olarak duyurdular. Kurdukları ittifakın altını çiziyorlardı! İslamcı MazlumDer görevde  Genelkurmay Savcılığı, fotokopi belgeyle ilgili takipsizlik kararı verdi. Tam da bu dönemde, 26 Haziran 2009’da, Meclis’te bir yasal düzenleme yapıldı. Hem askerlerin Fethullahçıların elindeki Özel Yetkili Mahkemelerde yargılanmasına izin veriyor, hem de sivillerin askeri mahkemelerde sanık olmasının önünü kesiyordu. FETÖ, kendisine yapılacak operasyonu önce sahte belgeyle yargıda, sonra AKP eliyle Meclis’te durdurdu. Ve yeni bir süreç başladı. 30 Eylül 2009’da Zekeriya Öz’e isimsiz bir ihbar mektubuyla ıslak imzalı kumpas belgesi gönderildi. Ardından 23 Ekim 2009’da Fethullahçı medya  “aranan belge bulundu” diyerek ortaya çıktı. 30 Ekim’de ise savcılığın önünde İslamcı MazlumDer vardı. 12 kişilerdi. Adem Çevik, “Lanet Cunta Sürgüne, Darbe=İşgal, Darbe=Virüs, Domuz Gribinden Ölümcüldür” yazılı bir bez giymişti. Başbuğ ve TSK komutasını hedef alan açıklama yaptılar. Ardından savcılığa girip, Taraf başta olmak üzere Fethullahçıların yayımladığı haberlere dayanarak TSK komutasının yargılanmasını isteyen dilekçeyi verdiler. Halihazırda görevde olan Genelkurmay Başkanı’nın karşısında “şüpheli” yazan 7 sayfalık dilekçeyi sanki Zekeriya Öz eliyle yazmış gibiydi. Başsavcılığın Öz’e ulaştırdığı dilekçenin ardından Başbuğ için soruşturma başlatıldı. Söz konusu evrakı Ergenekon davası klasörlerine koyan Öz’ün niyetini Celal Ülgen o günlerde fark etmişti. Bu, “İlker Başbuğ’u yargılayacağız” mesajından başka bir şey değildi. Nitekim öyle de oldu. Ne ilginç, kendilerine “insan hakları örgütü” diyorlar. Ancak onlara göre “İslamcı” iseniz insansınız. Fethullahçıların Silivri’de öğüttüklerinin ya da cihatçıların Suriye’de kestiklerinin pek de hakkı yok. MazlumDer, o gün karıştığı işleri bugün “28 Şubat edebiyatı” üzerinden sürdürüyor. Biz mi? Hâlâ gömleğin ilk düğmesindeyiz. “1725 tabusu” önümüzde durdukça “paralel” düzenle hesaplaşamıyoruz. İslamcıları Zekeriya Öz’ün kapısına gönderen, Meclis’te Fethullahçıları kurtarma yasası çıkaran, tarikatları Gülen’in etrafında buluşturan ağı açığa çıkarmadan buzdağının sadece suyun üstündeki parçasını görebiliyoruz. Şu ilk düğmeyi açarak işe başlayalım mı? Dört çocuğunu ÇEKİP ALDI Ankara’da, 4’ü çocuk 8 kişilik Suriyeli ailenin yaşadığı evde çıkan yangında baba Amar Nerabi, mahsur kalan 4 çocuğunu, binaya dayanan merdivenden sarkıtarak kurtardı. El ve ayaklarında yanıklar oluşan baba, hastaneye kaldırıldı. İtfaiye ekiplerinin müdahalesi ile söndürülen yangında ev kullanılmaz hale geldi. Polis inceleme başlattı. l DHA LEYLA KILIÇ Bahçeşehir Koleji Eskişehir Kampusu’nda 11. sınıf öğrencisi olan İpek Arslantaş, kimya mühendisi bir annenin ve uçak mühendisi bir babanın çocuğu. 2018 yılında Moskova’da düzenlenen Urfodu Uluslararası Bilim Temelleri Bilgi Yarışması’nda matematik alanında Türkiye’yi temsil eden Arslantaş, yarışmayı birincilikle bitirdi. Matematikle okulda başarı sağlamak için ilgilenmediğini, hayatı boyunca iç içe olmak istediğini belirten Arslantaş, “Matematiği seviyorum ve matematikle uğraşmak bana eğlenceli geliyor. Öyle geniş bir alan ki, öğrendikçe daha çok merak ediyorum” dedi. Gelecek planlarını sorduğumuz İpek özetle şöyle konuştu: “Hayatımın geri kalanında da yapacağım mesleğin matematikle iç içe olmasını istiyorum. Severek yapacağım bu meslek için önemli adım olan üniversitede ise seçtiğim alanda en faydalı eğitimi veren yerde okumak istiyorum. Bunu da Türkiye ile sınırlandırmak istemiyo İpek Arslantaş rum. Matematik hep benimle. Yaptığım her işin içinde matematiğin olacağından hiç şüphem yok. Amerika’daki iyi eğitim veren üniversitelerden birinden kabul almak istiyorum. Matematikle iç içe olan ve muhtemelen mühendislik dallarından olan bir bölümde okuyacağım.” Bürokrasi Mersin’de faciaya neden oldu Kardeşi kurtuldu, Bahar aranıyor ABİDİN YAĞMUR Mersin’de sel tehdidine karşı ıslah edilmesi için üstü açılan fakat güvenlik önlemi alınmadan bırakılan Çavuşlu Deresi bir çocuğun kaybolmasına neden oldu. Devlet Su İşleri ile Mersin Büyükşehir Belediyesi, 3 mahallenin ortasından geçen derenin etrafında güvenlik önlemi almak için topu birbirine attı. 17 ay boyun ca, yaklaşık 4 metrelik dere yatağının etrafında herhangi bir güvenlik önlemi alınmadı ve korkulan oldu. Geçen aylarda görme engelli bir yurttaşın düştüğü dereye son olarak 14 yaşındaki Bahar Orman ile 9 yaşındaki kardeşi Hediye Orman düştü. Çevrede bulunan yurttaşlar 14 yaşındaki çocuğu kurtardı ancak 9 yaşındaki çocuk akıntıya kapılarak gözden kayboldu. Arama çalışmaları sürüyor. abidin yağmur Çavuşlu Deresi’nin mahallelerden geçen kısmında derenin her iki yanında da işlek caddeler yer alıyor. Araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu bu caddeleri çocuklar da okula ya da bakkala giderken kullanıyor. Bu fotoğraf bir yıl önce Gündoğdu Mahallesi’nde çekilmişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle