23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kultur@cumhuriyet.com.tr Ressam öTzeghüdriltüakltmınedkaâkni ıG‘BdSeüMaıshzlPeeleçaarnheyrnsmisümsie’z’erta’atgeüldainslrıi açıldı Ressam Mehmet Güleryüz’ün “Sızlanmalar Bahçesi” (Le Jar la paylaşılabilen bir bağımsızlık ve özgürlük alanı. Güleryüz, “70’li yıllarda polis bu özgür ve din des Plaintes) adlı desen açık mekânı her an basarak işgal sergisi Paris’teki Galeri Cyril Guernieri’de, önceki gün, zi CEREN ÇIPLAK DRILLAT edebiliyor, zapturapt altına alabiliyordu. Ama siyasette olduğu yarete açıldı. Mehmet Güler gibi sanatta da bir özgürlük dal yüz, 2018 yılı sonunda, yine aynı ga gası vardı; talepler, yerleşik düzene leride, Fransa’da kaldığı son dönem meydan okuma vardı. Bugünse bahçe lerde yaptığı yağlıboya resimlerini mekânı dünyanın her yerinde küçül “İçeriden” başlıklı sergisiyle izleyi mekte. Sızlanma, tehdit altındaki bu ciyle buluşturmuştu. bahçenin sızlanması” diyor. Güleryüz, “Sızlanmalar Galeri Cyril Guernieri, bahçeden Bahçesi”ndeki çizginin enerjisinden gelen “sızlanmalar”ın çoğunlukla işi yola çıkarak “mücadele” tanımını ye tilemeyecek kadar kısık sesli yakın niden açıyor. “Sızlanmalar Bahçesi”, malar olduğunu ancak kişilerin yüz Güleryüz’ün, 70’li yıllarda gerçekleş lerinde okunabildiğini belirtiyor: “Bu tirdiği “Bitkiler Bahçesi”( Le Jardin bahçe aynı zamanda içimizdeki bah des Plantes) adlı desen serisinden çenin, başka deyişle bize temel sağ adını alıntılıyor. layan ve üzerinde kişiliğimizin geliş Paris’teki “Luxembourg me imkânı bulduğu, yabancılaşma Bahçesi”nde, 70’li yıllarda, araların nın kafeslerinin bertaraf edilebildiği da Güleryüz’ün de olduğu üniversi mahrem toprağın tastamam imgesi te öğrencileriyle çatışan çevik kuv dir. Nihayet bahçe, Güleryüz için de vet... Kafese konulmuş hayvanla senin kendisidir. O en mahrem ya rın aslında çaresizlik içindeki çırpı şantılarını ve dünyaya dair deneyim nışlarının sergilendiği “Bitkiler Bah lerini, içerisi ile dışarısını, çizginin çesi” (Le Jardin des Plantes) ve “Ge simyaya özgü titreşimiyle kaynaştı zi Parkı”ndaki direniş... Tüm bu bah rır. Böylelikle bu iki gerçekliğin kav çelerdeki deneyim, desenlere yansı şağında, özgürlüğünün eksiksiz ifa yor... Belki de bu deneyimlerden ötü de bulduğu bir üçüncümekân oluş rü Güleryüz, bahçeyi “Daimi tehdit turur. Bu mekân sanatın mekânıdır. altındaki özgürlük mekânı” olarak ta Onun sanatının. Bizleri, eşiğini aşma nımlıyor. ya davet ettiği bu mekân için ‘Ben bu Güleryüz için bahçe her şeyden ön bahçede yaşıyorum’ der.” ce nefes alınan bir yer. Başkalarıy (Sergi, 6 Nisan’a dek sürecek.) ‘Çizgi, sese benzer’ Mehmet Güleryüz: “Benim için desen ile müzik arasında doğrudan bir ilişki var. Desen pratiğim bana çizginin sese, şarkıya çok benzer olduğunu gösterdi. Çizdiğim her çizginin müzikalitesini ararım. Her çizgi kendi titreşimi, kendi tını karakteri olan, ritimlerle oynayarak uzayan bir ses gibidir. Bazı desenler bir sonat gibidir, bazılarıysa balad, konçerto ya da lied’e benzer… Desen bir müziktir, ayrıca koreografidir de, çünkü işin içinde beden vardır. Her çizgiyi kışkırtan, kendi yönelimselliği ve kendi enerjisi olan bir jest vardır. Yaptığınız deseni duymanız gerekir.” Hep Kitap’ta önemli ayrılık Yayınevi Hep Kitap’ın genel yayın yönetmeni Deniz Yü olsun istemiştim, oldu. Bir hayal kuralım istemiştim, kurduk. ce Başarır, görevinden ayrıldı Ve o hayal, yayıncılık dünyasın ğını açıkladı. Başarır yazılı açık da çok sağlam bir rüzgâr estir lamasında, “Bu maceraya çık di... Ayrılıklar hep hüzünlüdür mama vesile olan herkese, her malum, ama bu sefer benim ne kadar giderayak kırgın ve için daha da hüzünlü. Çünkü kızgın olsam da teşekkür borç vadesi dolmuş bir ilişki değil, luyum. Hep Kitap’ın bağlı oldu yarım kalmış bir aşk bizimkisi... ğu Teas Yayıncılık Şirketi ye Aslında bu mektup, üzüntümü ni bir yapılanmaya gidiyormuş. paylaşmaktan ziyade sizlere de Bu yeni yapılanmanın zihniyeti, Deniz Yüce Başarır teşekkür etmek için yazıldı. Bü davranışı ve bana aktarılış bi tün üzüntüler bir gün geçiyor çimi hoşuma gitmedi. Ve ayrılmaya karar ya da en azından azalıyor. Ama dostluklar verdim” ifadelerini kullandı. kalıyor, eğer sahip çıkılırsa... Lafı uzat Başarır’ın vedasının satır başları şöyle: mayalım, şöyle yapalım mı? Hep kitap’ın “2 yıl 10 ay önce başlayan bir maceranın emeğim geçen son kitabını, 300’üncü ki benim için sonu geliyor bugün. Hep kitap tabını, sevgili Gül İrepoğlu’nun Kavuşmak adını bulmak için yaptığım listeler defte romanını alın, sayfalarını açın ve yarım rimde hâlâ. Hikâyemizi anlatan bir isim kalan aşklara bir selam çakın!” Ankara’da ‘Sanat Günleri’ Türkiye’nin ve dünyadaki birçok ülkeden galerilerin, sanatçıların, sanatseverlerin, kurum ve kuruluşların Ankara’da bir araya geldiği “Art Ankara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı”, 14 Mart’ta ziyarete açıldı. 14 ülkeye ait farklı galerilerin, 41 ülkenin 750’den fazla sanatçısının 3.500’ü aşan eserle katıldığı ve bu yılki ana temasının “Kadın” olarak belirlendiği fuarda, kadınla ilgili çeşitli projelerin hayata geçirildiği standlar da yer alıyor. Fuar 17 Mart’a kadar ziyaret edilebilir. CI’da yeni isimler Bu yıl 14’üncüsü yapılacak Contemporary İstanbul’un yeni ekibinde kimlerin yer alacağı belirlendi. Contemporary Istanbul’un sanat direktörlüğünü bu yıl Anissa Touati ve Plugin, sergisinin küratörlüğünü ise Esra Özkan üstleniyor. Türkiye’de bir ilkin gerçekleştirileceği “Recent Acquisitions I / Collectors’ Stories” sergisinin küratörlüğü ise Hasan Bülent Kahraman tarafından yapılacak. Kahraman’ın üstlendiği sergi Türkiye’nin önde gelen koleksiyonerlerinin son dönemde satın aldıkları sanat eserlerini CI’19 fuar alanı içerisinde bir araya getirecek. Contemporary İstanbul sanat fuarının 14. bu yıl 1215 Eylül 2019 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Kadınlar için sahnedeler İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası klarnet grup şefi Ayşegül Kirmanoğlu, Tekfen Filarmoni Orkestrası üyesi viyolonist Dç. Bahar Biricik ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano ASD elemanı Prof. Gülden Teztel’den oluşan Trio Avrasya; Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadınlar için sahnede olacak. 17 Mart Pazar günü 16.00’da Girgin Piyano ve Sanat Galerisin’de dinleyiciyle buluşacak. 1316 MART 2019 CUMARTESİ Tıbbiyeli Hikmet Tıbbiyeli Hikmet, Askeri Tıbbiye delegesi olarak gittiği Sivas Kongresi’ndeki bağımsızlıkçı tavrıyla tarihe geçen, öğrenciyken Kurtuluş Savaşı’na katılan, Ankara’da tifüs aşısının ilk üretimlerine katılıp aşıyı kendisinde deneyen, gençliğin, hekimliğin kıvancı Dr. Hikmet Boran’dı (19011945). Geçen yıl Balıkesir Tabip Odası’nın düzenlediği Atatürk’ten Tıbbiyeli Hikmet’e: Bir Ulusun Kurtuluş Destanı konulu toplantıya birlikte gittiğimiz dostum Dr. Nedim İnce, Savaştepe’de 2017 Tıp Bayramı’nda Sıtkı Akkay ve Tıbbiyeli Hikmet Parkı açıldığını söyledi. Bu, anlamlı bir sahiplenme örneğiydi. Hikmet’in kongredeki konuşmasının ve Mustafa Kemal’in yanıtının kaidede yer aldığı bir büstün de Tabip Odası’nın çabasıyla açıldığını öğrenmiştim. Açılışta, Oda Başkanı Dr. Necdet Uçan, “Tıbbiyeli Hikmet Savaştepelidir. Hepimizin bildiği sunucu Orhan Boran’ın babasıdır” demişti. “Savaştepe” deyince aklıma oradaki Köy Enstitüsünün müdürü, Büyük Oğul Efsanesi’nde “Çanakkale ve Suriye cephelerinde savaşan, ateşi ve ihaneti gören delikanlı” diye yazdığım Sıtkı Akkay gelirdi. Tıbbiyeli Hikmet’in romanı B. Suat Çağlayan’ın Tıbbiyeli Hikmet romanını merakla, coşkuyla okudum. PostaTelgraf memuru, Kafkasya göçmeni Safer’le Melahat’ın çocuğu Hikmet, Kilesun’da (Savaştepe) ortaokulu bitirince Balıkesir Lisesi’ne kaydolur. Orada “Özgürlüğün Kâbesi” Selanik’ten gelen sınıf arkadaşlarından Balkan bozgunuyla ilgili birçok şeyi öğrenir. En iyi arkadaşı Tahir’i görmeye gelen kız kardeşi Zeliha ile tanışır ve aralarında sıcaklık başlar. (Hemşire Zehra’yla inişli çıkışlı ilişkileri roman boyunca sürer.) Çanakkale’ye giden, aralarında Tahir’in de olduğu Balıkesir Liseli 16 çocuğun şehit olduğu haberi gelir. Hikmet, Askeri Tıbbiye’ye girer, orada en iyi arkadaşı (ileride kız kardeşi Nimet’le evlenecek olan) Yusuf olur. İşgal altındaki İstanbul’da yurtsever edebiyatçı Hayriye Melek’le Hikmet’in sohbetleri roman boyunca sürer. Askeri Tıbbiye Müdürü Doktor Yarbay Hulusi Bey (Parmaksız Talat) ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Akil Muhtar Bey’in, Tıbbiye’deki yurtsever çalışmaları da roman boyunca aktarılır. Okulun en etkin öğrencisi Hikmet, delege seçilir ve resmi üniformasıyla gittiği Sivas Kongresi’ndeki sözleriyle iz bırakır: “Paşam, delegesi bulunduğun Tıbbiyeliler, beni buraya bağımsızlık davamızı başarma yolundaki çalışmaya katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, her kim olursa olsun karşı koyar ve onları kınarız. Olmayacak şey ama... manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi bile reddeder, ‘Mustafa Kemal vatan kurtarıcısı değildir’ deriz.” Mustafa Kemal’in yanıtı kongrenin noktasıdır: “Evlat müsterih ol... Gençlikle kıvanç duyuyor, gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak bile mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya bağımsızlık ya ölüm!” Hikmet’in sonraki yaşamında İbrahim Tali, Sakallı Celal, yurtsever sanatçı Münevver Sedar’la ilişkilerinin izleri derindir. Mazhar Müfit’in, savaştan sonra Tıbbiyeli Hikmet’i soran Mustafa Kemal’in, “öldü” yanıtını alınca, “Ne! O çocuk öldü ha!.. Çok üzgünüm arkadaşlar. Aldığım kötü bir haber nedeniyle yemeğe devam edemeyeceğim...” diyerek sofrayı terk etmesini anlattığı tanıklığı da tarihten bir izdüşüm... HHH Sağlığa gönül verenlerin Tıp Bayramı kutlu olsun. Bugün saat 14.00’te Niyazi Altunya ve Mustafa Gazalcı’yla Manisa’da, Eğitimİş, Eğitim Sen ve YKKED şubelerinin düzenlediği İlköğretmen Okullarından Eğitim Fakültelerine konulu toplantıda olacağız. Güç Başar Gülle ‘Reverse Perspective’ (TMC) İlk albümünde çaldığı udu bir caz triosu içine yerleştiren Güç Başar Gülle, OsmanlıTürk müziğini bugüne ait bir anlayışla işlemişti. Uzun süreli ortağı kontrbasçı Volkan Hürsever ile birlikte gerçekleştirdiği ikinci albüm “BenSiz” ise (klasik, latin, flamenko ve caz) gitarıyla yaşadığı hayatın özetiydi. Yaratıcı müzisyen kimliğinin yanı sıra eğitmen sıfatının da altını kalın çizen Güç, üçüncü albümü “Reverse Perspective” ile Türk müziği, caz ve klasik batı müziği üçgenindeki bilgi birikimini ve yorum gücünü o da perspektif kurallarının sanata giydirilmiş bir deli gömleği olduğuna hükmetmiş ki tersine geçirilmiş bir perspektiften baka rak sergiliyor, elinde yine gitar. Saksofonda Tamer Temel, kontrbasta Apostolos Sideris, davulda Cem Aksel var. Toplamda yarım saati bulmayan beş parçanın ilkinde Miles’ın Charlie Parker hakkında “zaten öyle çalacaktı çünkü babası tap (ayak) dansçısıydı” cümlesinden hareketle beste lemiş. “Light & Shade”in ilham kaynağı ise sanat tarihindeki form arayışları olmuş. “Silent Steps” adından da anlaşılacağı üzere John Coltrane’in Giant Steps’ine gönderme. Teoriyle hayat arasında nota döşeyen Güç, bize müziğin kuru teoriden öte ve daha fazla bir şey olduğunu yeniden öğretiyor. muratbeser@muratbeser.com Fetiblue Band ‘Kuş Ekmeği’ (Lin Records) Şehrin civcivli geceleri… Kahramanımız delişmen, enerjik ve özgür, topa gelişine vuran gözü kara bir delikanlı. Ağzında sigara, elinde şişe. Rock bar şarkılarında tasvir edilen dünyada ne varsa hepsi tamam, Fetiblue’nun ilk albümünde. Bu anlamda tam bir tür albümü. Tür mü? Tabii ki Blues Rock. Şarkı söyleyen gitarcı Feti Çağlayan (namı diğer Fetiblue), kısa zaman evvel “Resurrection” adında bir single çıkarmıştı. Sözü ve müziği kendine ait olan 10 şarkılık albümü “Kuş Ekmeği” ise kısa zamanda oluşmuş, ama yılların birikimiyle. Komşusuna hızlıca resim yapan Picasso’nun verdiği yanıttaki gibi “5 dakika değil, 40 yıl artı 5 dakika.” Geçmişinde Ankara, İs tanbul, Amerika; Yavuz Çetin ve Kerim Çaplı ile sahne maceraları biriktiren 44 yaşındaki Feti, ilk gençlik dö nemine has yakıcı bir duyguyla çalıyor. Yaşadığı dünyanın dışına taşmayan bir sahicilik içinde anlattığı kısa hikâyelerde çizdiği bu karakterler tıpkı kendisi gibi doğal, samimi ve sıcak. Fiyakalı dostları (gitarcı Cem Tuncer ve Süleyman Bağcıoğlu, basçı Çağlayan Yıldız ve Efecan Tuncer, klavyeci Ercüment Orkut, saksofoncu Engin Recepoğulları, tromboncu Bulut Gülen, trompetçi Barış Doğukan Yazıcı, solist Fatma Baba, davulcu Ediz Hafızoğlu) da öyle... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle