17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber TASARIM: İLKNUR FİLİZ Sesimiz duyuluyorsaSilivri Cezaevi’nde açlık grevinin 13. gününde olan avukat Selçuk Kozağaçlı: açlığa katlanmak kolay Ankara Barosu Cezaevi Sorunları İzleme Komisyonu ile Avukat Hakları Merkezi’nden bir heyet hafta sonunda Silivri ve Tekir Ankara Barosu avukatlarının ziyaret ettiği Kozağaçlı, yargılandıkları davanın gerçek bir yargılama olmadığını belirterek buna dikkat çekmek için açlık grevinde olduklarını söyledi. dağ cezaevlerinde DHKP/C üyeliği iddiasıyla tutuklanan rında yürütülen yargılama nuna kadar kullanacağız” dedi. ve açlık grevinde olan avukatlarla görüştü. nın gerçek anlamda bir yargılama olmadığını, o yüzden Ne olmuştu? Tutuklu avukat Selçuk de “açlık grevine başlamak Çağdaş Hukukçular Derneği üye Kozağaçlı, “Sesimizin yerine neden mahkeme ka si ve Halkın Hukuk Bürosu çalışanı duyulduğunu bildikten rarının beklenmediği” şek 17 avukat, 12 Eylül 2017 tarihinde sonra, açlığa katlan lindeki bir sorunun yerin DHKP/C üyeliği iddiasıyla tutuklan mak kolay” dedi. de olmadığını kaydeden Ko mıştı. Bir yıl sonra 1014 Eylül 2018 Ankara Barosu Ce zağaçlı, “Bu şekilde muame tarihlerinde yapılan ilk duruşmala zaevi Sorunları İzleme le edilmeyi kabul etmi rında tahliye edi Komisyonu’ndan avukatlar Sercan Aran, Selçuk Kozağaçlı yoruz. Türkiye’de yargı düzeni yok. Buna dikkat len avukatlardan 6’sı tahliye kararı Fatih Gökçe, Yıldıray Çıvgın ve Er çekmeye çalışıyoruz” dedi. nın üzerinden 24 can İpekçi ile Ankara Barosu Avukat Hakları Merkezi’nden avukatlar Anıl Adalete olan açlık saat geçmeden savcının itirazı üzeri Arman Akkuş, Ömer Faruk Yazmacı, Silivri 9 Nolu Cezaevi’nde açlık ne yeniden tutuk Nihat Cankoçak, Berna Yanar, Ber grevinde olan diğer tutuklu avu lanmıştı. Avukat şan Kayıkçı ve Erkan Çiftçi DHKP/C kat Behiç Aşçı, “Bizim açlık grevi Ahmet Mandacı ise üyeliği iddiasıyla tutuklanan ve açlık miz, tarihsel olarak adalete olan daha sonra ev hap grevinde olan avukatlarla görüştü. Si açlığımızdır. Binlerce yıldır halklivri 9 Nolu Cezaevi’ndeki görüşme lar açlık çekiyor” diye konuştu. Behiç Aşçı si ile tahliye edilmişti. Halen ÇHD sırasında avukat Selçuk Kozağaçlı, Yaşanan hukuksuzluklar karşısında Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın haksızlıklara karşı seslerinin duyul sessiz kalmalarının mümkün olma da aralarında yer aldığı avukatların ması için direndiklerini belirtti. Açlık dığını vurgulayan avukat Behiç Aş tutukluluğu devam ediyor. 24 Ocak grevinin 13. gününde olan Kozağaç çı, “Bu nedenle de direnme hakkımı Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde aç lı, seslerinin duyulacağını bildikleri zı kullanmaya karar verdik. Öncelik lık grevine başlayan tutuklu avukat ni ifade ederek, “Sesimizin duyulma le adaletsizliğe boyun eğmemek için lar, 18 Mart 2019 tarihinde yapılacak sı için mücadele eden, bizlerle daya açlık grevindeyiz. Bu hakkımızı nasıl duruşmaya kadar açlık grevine de nışma içerisinde olan herkese teşek ve ne şekilde kullanacağımıza bizler vam edeceklerini açıklamışlardı. kür ediyoruz” diye konuştu. Hakla karar veririz. Direnme hakkımızı so l ANKARA/Cumhuriyet Erdem, eşi ve çocuğuyla görüşebilecek Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve 8 gündür “Adalet Orucu”nda bulunan CHP PM üyesi Eren Erdem’in eşi Nuray Erdem ve oğlu Ali Erdem’in pasaport engeli kaldırıldı. CHP’nin eski İstanbul milletvekili Barış Yarkadaş da sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile “Sekiz gündür açlık grevi yapan arkadaşımız Eren Erdem’in bir talebi karşılandı. Eren’in eşi Nuray ile oğlu Ali’nin pasaport engeli kaldırıldı. Eren’in eşi ve oğlu artık Türkiye’ye gelebilecek. TBMM Başkanvekili Levent Gök, uzun bir süredir konuyu takip ediyordu” dedi. l İç Politika Öztürk davasında vahim iddia ‘MİT, 6 ay işkence yaptı’ ALİCAN ULUDAĞ İçişleri Bakanlığı tarafından “Aranan Teröristler” listesinde “turuncu” kategoride yer alırken Lübnan’da yakalanarak Türkiye’ye teslim edilen ve hakkında DHKP/C yöneticisi olmak suçundan dava açılan Ayten Öztürk’ün yargılanmasına başlandı. Öztürk’ün duruşmaya getirilmediği davada avukatı Murat Yılmaz, müvekkilinin 8 Mart 2018’de Lübnan’da yakalanarak 13 Mart’a MİT’e teslim edildiğini belirtti. Yılmaz, “Ayten Öztürk, 28 Ağustos 2018’e kadar Ankara’da bilinmeyen bir merkezde işkence gördü. Savcı ve hâkim, sorgusunda Ayten’in yaralarına bakmak istemedi, gözlerini kaçırdılar” iddiasında bulundu. Mahkemeye getirilmedi Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanık Ayten Öztürk getirilmedi. Mahkeme heyeti, cezaevi yönetiminin “personel eksikliğini” gerekçe göstererek Öztürk’ü Ankara Adliyesi’ne getirmediğini tutanağa yazdırdı. Ancak Ayten Öztürk, SEGBİS yoluyla da duruşmaya bağlanamadı. Bağlantıda sorun olduğunu bildiren mahkeme başkanı, davaya üç avukat sınırlaması koydurdu. Ayten Öztürk’ün avukatı Yılmaz, müvekkilinin 8 Mart 2018’de Lübnan Havalimanı’nda yakalandığını ve 13 Mart 2018’de MİT’e teslim edildiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ‘İşkence gördü’ “Bu aşamadan itibaren müvekkilimin gözleri bağlandı. Uçakla bilinmeyen bir yere götürüldü. Müvekkilim, polislere teslim sürecinde buranın Ankara olduğunu anladı. Müvekkilimin anlatımına göre kendisine 28 Ağustos 2018’e kadar 6 ay boyunca işkence yapıldı. Falakaya yatırıldı, Filistin askısında kaldı, elektrik verildi. Daha sonra Ayten, Yapracık’ta TEM’e teslim edildi. Polisler, ‘Biz bir ihbar üzerine Yapracık denilen yere gittik, bir tarlada Ayten Öztürk’ü yanında iki bavulla yakaladık’ diye tutanak tuttular. Bu tutanak gerçeğe aykırıdır. Ayten, ‘Beni, MİT işkence yaptıktan sonra Yapracık’a götürdü, orada siyasi şube polislerine teslim etti’ dedi. Ayten, işkence gördükten sonra 42 kiloya kadar düştü. Ben vücudundaki işkence izlerini gördüm. Ayten, bunu sorguda savcıya da göstermek istedi. Ancak savcı gözlerini kaçırdı. Sorgu hâkimi de işkence izlerine bakmak istemedi.” Avukat Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı da müvekkilinin duruşmaya getirilmeyerek gizlendiğini belirterek, “Vücudundaki 898 yarayı gördüm. Vücuduna dokunmaya korktum. Islak, kuru yaralar vardı. Ankara’da bir işkence merkezi var. Kontrgerillanın mı MİT’in mi bilmiyoruz” iddiasında bulundu. Duruşmaya bitiren mahkeme, Öztürk hakkındaki dosyanın İstanbul’a gönderilmesine karar verdi. Mahkeme, Öztürk’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi. l ANKARA ‘Tatsız’ ayrımcılıkŞeker fabrikasında çalışan Alevi işçinin camiye gitmediği için işten atıldığı iddia edildi ZEHRA ÖZDİLEK Dünyaca ünlü şeker ürünleri firmasının İstanbul’daki fabrikasında 3 yıldır çalışan Veli Erdoğdu(40) adındaki bir işçi, önce camiye çağrıldığını sonra da Alevi olduğunu söylemesi üzerine “Cemevine gidiyorsun” tepkisiyle karşılaşarak vardiya amiri tarafından işten çıkarıldığını iddia etti. Gazetemize konuşan Erdoğdu, başka bir işçinin kendisini bir cemaatin sohbetine çağırdığını kendisinin reddettiğini belirterek, “Benim Alevi olduğumu herkes biliyor. Bu arkadaş daha önce de beni cemaat sohbetine çağırdı ama ben yine reddetmiştim. Tartışma sonrasında işten atılan ben oldum” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise “Hangi mezhepten, hangi dinden, hangi düşünceden olursa olsun hiç kimse en temel hakkı olan çalışma hakkından edilemez” diye konuştu. ‘Cemaatçiler çağırıyordu’ İstanbul Hadımköy sanayi bölgesinde yer alan fabrikada çalışan Veli Erdoğdu, uzun süredir cemaat mensubu insanlar tarafından dini sohbete çağırıldığını belirterek, en son çağrıldığında tartışma çıktığını söyledi. Erdoğdu tartıştığı arkadaşının kendisine “Cemevine gidersin ama” dediğini belirterek, “Ben ‘her Veli Erdoğdu kesin inancı farklı sen oraya gidersin ben buraya’ dedim. Arkadaş bu defada ‘cemevinde mum söndürüyorsunuz’ deyince tepki gösterdim. Tek gıdaİş Sendikası temsilcisine söyledim. O arkadaş da beni vardiya amirlerine şikâyet etmiş. ‘Bana vurdu, biz buraya dayak yemeye mi geldik. Camilerimize küfrediyor’ demiş. Beni ısrarla dini sohbete çağıran kendisi ama beni suçlu duruma düşürdü” dedi. Vardiya amirlerinin kendisini çağrıp olayı anlatmasını istediğini dile getirerek şöyle devam etti: “Arkadaşa vurmadığımı kamera kayıtlarına bakılmasını istediğimi söyledim. Onlar da orada kamera olmadığını söyledi. Bir tane çocuk da olaya şahit oldu. Benim suçumun olmadığını söyledi. Fakat çocuğu korkutmuşlar şimdi konuşmuyor. Olaydan 3, 4 gün sonra gece vardiyasına gittim, beni içeriye almadılar. Çıkışımı vermişler. Beni hiç dinlemediler. Servise dahi bindirmediler taksiyle gönderdiler. Tazminatsız atıldım. Arabuluculuğa başvurdum. Elimden geldiğince işe iade ve diğer haklarım için uğraşacağım. Tabii bir yanda da iş bulup hemen çalışmaya başlamalıyım.” Tekgıdaİş’ten açıklama İddiaları sormak için telefon ile ulaştığımız fabrika yetkilisi konu hakkında sendikaları Tekgıdaİş Sendikası’nın bir açıklama yaptığını söyledi. Tekgıdaİş İstanbul Avrupa Yakası Şube Başkanı Turgay Koç işçinin Alevi olduğu için değil, çalışma arkadaşını darp ettiği için işten atıldığını söyledi. Hâkim zihniyetin anlayışı CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise “Bu anlayış iktidarın yani hâkim zihniyetin anlayışı. Hangi mezhepten hangi dinden, hangi düşünceden olursa olsun hiç kimse en temel hakkı olan çalışma hakkından edilemez. Maalesef bu hem özelde hemde devlette çalışanlara yapılıyor. İşçi arkadaşımızla konuşacağız. Bun Meclis’e taşıyacağız. Gerekirse firmanın yetkilileri ile görüşeceğiz” diye konuştu. l İSTANBUL ‘Sahte belgelerle mahkum edildik’ Beraatla sonuçlanan “Balyoz davası”nda sanıklara kumpas kurdukları iddiasıyla gazeteciler Mehmet Baransu, Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Yıldıray Oğur ve firari sanık Tuncay Opçin’in yargılanmasına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Hasta olduğu için duruşmaya gelmeyen Mehmet Baransu’ya tepki gösteren davanın müştekilerinden emekli Amiral Hasan Hoşgit “Bavuldan casusluk gelmiştir. Baransu niye gelmedi? Geçmiş olsun, kolay değil Silivri’de yatmak. Ben 3 buçuk yıl yattım” dedi. Müştekilerden emekli Albay Suat Aytın ise “Taraf gazetesi tarafından bu harekât planı dışında ve tamamen sahte oluşturulmuş harekât planı manşetlere taşınarak yargılanmamız ve mahkum edilmemiz sağlandı” diye konuştu. Sanık Baransu’nun tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 22 Mart’a erteledi. l Haber Merkezi Kumpas davasında savcıdan mütalaa İzmir’deki ‘Askeri Casusluk’ soruşturması kapsamında, FETÖ üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiası ile açılan davada, 91 sanığın yargılanmasına dün İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma savcısı 91 sanıktan 31’inin “görevi kötüye kullanma” ve “terör örgütü üyesi olma” suçundan cezalandırılmasını, 39’unun beraatını, 18 firarinin ise dosyasının ayrılmasını istedi. Aralarında eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay ile eski Batman Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan’ın da bulunduğu 3 sanığın ise “görevi ihmal” ve “silahlı terör örgütü üyesi olma” suçundan cezalandırılmasını istedi. Duruşma 6 Şubat’a ertelendi. l DHA Eski Yargıtay üyesine 10 yıl hapis Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından eski Yargıtay üyesi İbrahim Kır’a “FETÖ üyeliğinden” 10 yıl hapis cezası verildi. Darbe girişimi sonrası meslekten atılan ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin yargılanmasına devam edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından Yargıtay Genel Kurul Salonu’nda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi İbrahim Kır, avukatı ve yakınları katıldı. Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Kır, hakkındaki suçlamaları reddetti. Mahkeme oybirliği ile aldığı kararda Kır için “FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezasına hükmetti. Heyet, sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine ve sanık hakkında tutukluluk şartlarının devam ettiğine karar verdi. l ANKARA/Cumhuriyet 95 ŞUBAT 2019 SALI Salda Gölü’ne kıymayın... Çocukluğum Burdur Yeşilova’da Salda Gölü’ne 15 kilometre mesafede Güney Kasabası’nda geçti. 1971’deki Burdur depreminden sonra annem babamın, “Bu çocuklar okumalı” kararıyla Nazilli’ye göçtük. Oradan üniversite için İzmir’e... Yüzmeyi, kamyon iç lastiğinin yardımıyla Salda Gölü’nde öğrendik. Berrak suda ayaklarımızı bir ayna gibi izleyişimiz, kıyıda bulut beyazı kumlar, çam ağaçlarının suya uzanan dalları, Sultanpınarı’nın ağustostaki buz gibi suyu hâlâ belleğimdedir. Türkiye’nin en derin gölü Salda’da akıntı da çok güçlüydü. Su sığ yerlerde bile kendine doğru çekerdi. Bize, sığ suda bile dikkat etmek gerektiğini öğretti. Kıyıya yakın adacıklar günün her saatinde görüntü, renk değiştirirdi. Sodalı suyu yutmak da kötü gelmezdi.  Çıplak ayakla koşu yarışması yapmak, yarışı bitirince yatağa uzanır gibi kendini suya bırakmak ne doyumsuz güzellikti... Nasıl da enerji veren bir yorgunluktu... HHH Salda’nın ana geçiş yolları üzerinde olmayışı, şanssızlıktan çok şansı oldu. İmar saldırılarından korundu. Kuytuda kaldı.  İletişim çağı Salda’yı da kapsama alanı içine kattı. Artık daha çok kişi haberdar. Her yıl yüz binlerce insan görmeye geliyor. İyi ediyor ama, çevreye gereken özeni göstermeme huyumuz, ciddi bir kirlilik tehdidi yaratıyor.  Salda 2873 sayılı Milli Parklar Yasası kapsamında özel koruma altında. Tabiat parkı. Bugüne kadar kirlilik tehdidi dışında sorun olmadı.  Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın, “Salda Gölü’nü millet bahçesi yapacağız” açıklaması sağduyulu herkesi ürküttü. Burası zaten doğal park, niye millet bahçesi yapacağız diyorsunuz? Millet bahçelerini kim yapıyor? TOKİ... Bu kurumun ana işi beton. Böylece ana hedef de ortaya çıkıyor.  Dünyanın ikinci en derin gölü Salda’ya, Dünyada Mars’ın yüzeyine benzeyen iki yerden biri Salda’ya, sadece burada yaşayan kuş ve bitkilerle çevrili Salda’ya kıymayın... Gölün dibinden yükselen dağ Eşeler Yaylası’na çıkar. Yaylayla barışık bu göle büyük bir iyilik yapın, hiçbir şey yapmayın! HHH Ahh çocukluğum... Toroslar’ın koynundaki bu göller yöresinin dağlarından kekik kokusu, ovalarından keklik ötüşü yayılırdı. Pınarlarından akan suda elinizi 2025 saniyeden fazla tutamazdınız, öylesine soğuktu. Beyaz yaban karanfili sadece buraya özgü. O yüzden literatürdeki adı, dianthus burdurensis. Bir çiçek vardı; köküyle alıp kapıya astığınızda 67 yıl canlı kalır, havadan beslenir, mevsimi gelince açardı. Adı gurbet çiçeği... Yöreye özgü yayla çayı, kekiklerle dağda biterdi. Sobanın üstünde demlendikçe odaya yayla kokusu yayılırdı... Salda Gölü ve çevresine büyük bir iyilik yapın; hiçbir şey yapmayın! Bu doğa bize büyüklerimizden miras değil, çocuklarımızdan ödünç... İnsan çocuğuna ait bir şeye zarar verir mi! Şık Barkın Şık’ı andık Gazetemizin Ankara Bürosu’nda savunma muhabiri olarak görev yapan arkadaşımız Barkın Şık ölümünün 4. yılında ailesi ve dostları tarafından mezarı başında anıldı. Barkın Şık’ın eşi Elçin Ergün Şık, annesi Zehra Şık ve muhabir arkadaşları Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenen anma töreninde Şık’ın mezarına kırmızıbeyaz karanfiller bıraktı. Türfent’e destek Üç uluslararası ifade özgürlüğü kuruluşu, “örgüt üyeliği” gerekçesiyle 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan ve bin gündür tutuklu bulunan gazeteNedim Türfent ci Nedim Türfent’e destek olmak için bir mektup yazdı ve imza kampanyası başlattı. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), PEN International ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) imzasını taşıyan mektupta, “Sadece gazeteci olarak işini yaptığını biliyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılacak başvuruna destek vereceğimizi bilmeni istiyoruz” ifadelerine yer verildi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle