17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: FUNDA YAŞAR ER 94 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ Türkiye ile AB ilişkilerinde ‘sıcak mesajlar’ veren Büyükelçi Christian ASLAN PAYIBerger, Suriyeli mülteciler için yapılan mali yardımı anlattı EĞİTİME Suriyeli mülteciler için 3 milyar Avro’luk ikinci dilimin 3’te 1’inin Suriyeli çocukların eğitimine ayrılacağını söyleyen Berger, “Zira kayıp bir neslin ortaya çıkmasını hiçbirimiz tolere edemeyiz” dedi. AB yardımları için Kızılay Kart örneğini veren Berger, bu karta aylık 120 TL yüklendiği bilgisini verdi. THAZAL OCAK ürkiye Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini değerlendiren AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, ikili ilişkiler bakımından oldukça zor bir dönemden geçildiğini ancak yanlış anlamaların karşılıklı olarak ortadan kaldırılmaya çalışıldığını söyledi. “İkili düzeyde birtakım ilişkilerin geliştirilmesi anlamında ciddi çabalar sarf edildiğini görüyoruz” diyen Berger, 2019 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ve Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın katılacağı bir toplantı önerildiğini açıkladı. Berger, vize serbestisi konusunda “Her ne kadar bu kaydedilen ilerleme yeterli hızda olmasa da aslında bu alanda sürekli bir şeyler gerçekleşiyor” diye konuştu. AB’nin “demokratik, istikrarlı ve ekonomik bakımdan refah içerisinde bir Türkiye” görmek istediğini, bunun AB’nin de menfaatine olduğunu söyleyen Berger, sorularımıza şu yanıtları verdi: n 2019, ABTürkiye ilişkileri açısından ne getirecek? Önümüzdeki koca bir yılın nasıl geçeceğini kestirmek oldukça zor. Şu anda neredeyiz, hangi noktadayız ve ne tür hedefleri gerçekleştirmeyi planlıyoruz? Bu açıdan bakınca oldukça zor bir dönemden geçilmekte olduğunu söyleyebiliriz. 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından 2017 de zor bir yıl oldu ama artık ikili ilişkilerin geliştirilmeye çalışıldığını, temas ve görüşme trafiğinin arttığı bir dönemde olduğumuzu görüyoruz. Yanlış anlamaların karşılıklı olarak düzeltilmeye, ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz. Cumhurbaşkanı ve diğer siyasi yetkililerin yaptıkları açıklamaları görüyoruz. AB üyeliğinin Türkiye için hâlâ stratejik bir hedef olduğu söyleniyor. İkili düzeyde birtakım ilişkilerin geliştirilmesi anlamında da ciddi çabalar sarf edildiğini görüyoruz. Üye ülkelerle yaşanan birtakım siyasi gerginliklerin azaltılması ve ortadan kaldırılması için ikili ilişkilerin geliştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Örneğin Hollanda Büyükelçisi yeniden Ankara’da görev yapmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’ya gitti. Avusturya Dışişleri Bakanı buraya geldi, Türk Dışişleri Bakanı Viyana’ya gitti... Komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, genişleme sürecinde olan ülkeler bakımından temel ilkelerimizden biri. Dolayısıyla Yunanistan ve Kıbrıs gibi siyasi birtakım gerginliklerin yaşandığı ülkelerle de ilişkilerin güçlendirildiğini görmek istiyoruz. Ayrıca AB Komisyonu’nun yıllık Türkiye raporunda altı çizilen, özellikle temel hak ve özgürlüklere ilişkin konularda bakanlıklardan birtakım işaretler, taahhütler geldiğini görüyoruz. Reform Eylem Grubu, 3 yıl sonra geçen ağustos ayında yeniden bir araya geldi ve ikinci toplantısını aralık ayı başında yaptı. Tespit edilmiş olan alanlara ilişkin ne tür çalışmalar yapılması gerektiğine dair planlar hazırlıyor. Bu yılın ilk yarısında da yeniden toplanmaları bekleniyor. 2019 yılında yüksek düzeyde toplantılar düzenlenmesini bekliyoruz. Bunlardan ilki ulaştırma alanında şubat ayı başında gerçekleştirilecek. Eylül sonunda ekonomiyle ilgili yüksek düzeyli bir toplantı yapılacak. Ortada somut bir tarih olmasa da Ortaklık Konseyi toplantısının da yapılması planlanıyor. Bu konsey, AB Türkiye ikili ilişkileri bakımından önemli çalışmalar yürütüyor. Ayrıca AB Komisyonu Başkanı Juncker ve Avrupa Konseyi Başkanı Tusk’la birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılacağı bir toplantının yapılması da muhtemel. SERBEST VİZE ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR n Vize serbestisine ilişkin bir gelişme var mı? Vize konusuyla ilgili aslında sürekli ilerleme kaydedildiğini söyleyebiliriz. Her ne kadar bu kaydedilen ilerleme yeterli hızda olmasa da aslında bu alanda sürekli bir şeyler gerçekleşiyor. Teknik düzeyde bir takım ilişkiler yürütülüyor. Onun dışında ilgili mevzuatın incelenmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Türkiye’nin bu alanda yürüttüğü çalışmalar yakınen takip ediliyor. Kalan kriterlerin yerine getirilmesine ilişkin çaba gösterildiğini bili yoruz. Yıllar önce AB ile Türkiye arasında ortak bir şekilde üzerinde anlaşmaya varılan 72 tane kriter vardı. Bunlardan da 68 tanesi yerine getirilmişti. Aralık ayında da Reform Eylem Grubu çalışmaları sonucu yapmış oldukları açıklamada bu kriterlerden 1 tanesini daha yerine getirdiğini ifade etmişti. Bu da biyometrik pasaportların hazırlanmasıyla ilgili. Hâlâ yapılacak çok şey var. Dışişleri Bakanlığı’nın kalan kriterlerin yerine getirilmesi için çalışma grupları oluşturulması yönündeki kararını da memnuniyetle karşılıyoruz. Muhataplar 2019’da değişecek 4 Berger, 2019 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ve Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın katılacağı bir toplantı önerildiğini açıkladı. Vize serbestisi için de “sürekli bir şeyler gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı. Berger, muhabirimiz Hazal Ocak’ın sorularını yanıtladı. n Türkiye ve Avrupa’da yaklaşan seçimler var. Bu durum ilişkileri etkiler mi? Türkiye’de mart ayının sonunda belediye seçimleri yapılacak. Gündem yerel seçimlere odaklanacak. Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu yeniden seçilecek. Kasım ayında ise Komisyon, Konsey ve AB Parlamentosu’nun başkanları görevi devralacak. Gündem biraz değişecek. Özellikle AB’deki muhatapların değiştiği bir yıl olacak. Ancak AB’nin değişmeyecek şekilde sürekli görmek istediği şöyle bir manzara var: Demokratik, istikrarlı ve ekonomik bakımdan refah içerisinde bir Türkiye... Bu AB’nin de menfaatine olan bir durum. 4 Hem Türkiye’de hem de AB’de seçimler olduğuna dikkat çeken Berger, mayıs ayında Avrupa Parlamentosu’nun yeniden seçileceğini 2019’un Türkiye için AB’deki muhatapların değiştiği bir yıl olacağına dikkat çekti. Hukuk ve reform çabalarını not ettik n Türkiye’nin tam üyelik hedefi sürüyor mu sizce? Türkiye’nin karnesini özellikle insan hakları ve ifade özgürlükleri açısından nasıl değerlendirmek lazım? Bu yönde çok güçlü ve net açıklamalar var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve diğer politikacılar, AB üyeliğinin Türkiye’nin stratejik hedefi olduğuna dair açıklamalar yaptı. AB yetkililerinin ise insan hakları ve temel haklarla ilgili hususlarda yaptıkları açıklamalar var. AB temsilcilerinin 2016 yı lında gerçekleşen darbe girişiminin ardından yapmış oldukları birtakım açıklamalar var. Bu açıklamalarda dile getirilen eleştirilerden bir kısmı OHAL uygulamasıyla ilgiliydi. Dolayısıyla da bu reformların gerçekleştirilmesine ilişkin çabaları, hukukun üstünlüğü ve insan hakları eylem planının gözden geçirilmesine ilişkin çabaların önemli olduğunu düşünüyoruz ve bunları not ettik. Ayrıca OHAL kaldırıldığına göre artık bu hususların ele alınması gerektiği konusunda da birtakım eleştiriler var. Kızılay Kart yardımı n AB’nin Suriyeli göçmenlerle ilgili tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Öncelikle bu konuda biraz geçmişe gidelim isterseniz. Türkiye ve AB, başta doğu sınırları olmak üzere bütünleşik sınır yönetimi dahil göç yönetimi konusunda aslında uzun zamandır birlikte çalışıyor. Suriye’den Türkiye’ye yönelik göç akımıyla ilgili 2016 yılında bir anlaşmaya varılmıştı. Bu anlaşma, Suriyeli göçmenlere ve göçmenlere ev sahipliği yapan Türkiye’deki toplumlara yönelik mali yardım sağlanmasını öngörüyordu. Anlaşmaya göre 3 milyar Avro sağlanacaktı ve gerekmesi halinde ikinci bir 3 milyar Avro’nun daha tesis edilmesi kararlaştırılmıştı. Zamanlı ve kararlaştırılan programlara uygun olarak ilk 3 milyar Avro’yla ilgili olarak tüm gerekli imzalar atılmıştı. Ama tabii ki bu bir defada 3 milyarın ödenmesi şeklindeki bir an laşma değildi. Proje bazında bu miktarın sunulması ve projelerin hayata geçirilmesiyle birlikte ödemelerin yapılmasını içeriyordu. Bu yönde somut örnekler vermek mümkün. En yaygın örneklerden bir tanesi Kızılay Kart. Bu içerisine nakit yüklenebilen bir kart. Suriyeli mültecilerin hepsinin bu kartı almaya ve bu karttan yararlanmaya hakkı var. Aylık 120 TL bu karta yükleniyor. Mart 2018’de de ilave yardım yapılmasına ihtiyaç olduğuna ilişkin bir anlaşmaya varıldı. Komisyon ikinci bir 3 milyar Avro’luk mali yardımda bulunma konusunda karar aldı. Bu defa bu mali yardım çerçevesinde sosyo ekonomik gelişime destek verilmesi, bu anlamda da özelikle eğitime odaklanılması planlanıyor. Bunun amacı, iyi bir eğitim alan çocuklara geleceklerine dair bir şans, umut sunulması. Bu çocukların sokaklardan uzak kalmasının sağlan ması, suç örgütlerinin ellerine düşmesenin önlenmesi, tehlikeli radikal düşüncelerden uzak tutulabilmesi... Zira kayıp bir neslin ortaya çıkmasını hiçbirimiz tolere edemeyiz. Dolayısıyla da sözünü ettiğimiz fonların 3’te 1’i eğitime ayrılacak. İkinci dilim kapsamında sağlanacak fon çerçevesinde hayata geçirilecek ilk proje Milli Eğitim Bakanlığı’yla birlikte uygulanacak ve tam da bu konuyla alakalı. Okulların, öğretmenlerin desteklenmesi, ailelerin çocuklarını okula göndermelerinin ve çocukların kaliteli bir eğitim almasının sağlanması için hayata geçirilen bir proje. 3 milyarlık ikinci dilim kapsamında, 20 Aralık tarihinde Milli Eğitim Bakan Yardımcısı’yla 400 milyon Avro tutarında desteğin aktarılması üzerine bir anlaşmaya vardık. Ayrıca okul yapımı için gerekli alanların yaratılması için 100 milyon Avro’luk bir tutar daha sağlanacak. ORTAK OPERASYON MASADA Rusya ile İdlib pazarlığı HÜSEYİN HAYATSEVER Suriye’de son dönemde terör örgütü Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) güç kazandığı İdlib’e Türkiye ve Rusya tarafından ortak operasyon iddiaları uluslararası medyada yer alırken, Moskova’yı ziyaret eden Milli Savunma Bakanlığı heyetinin dönüşünün ardından Ankara’dan “terörün her türlüsü ile mücadelede karşılıklı işbirliği” mesajı gelmesi dikkat çekti. Rusya’nın Türkiye’ye İdlib’e ortak operasyon teklifi masada dururken, Münbiç ve Fırat’ın doğusuna odaklanan Ankara’nın, İdlib operasyonuna, Moskova ile pazarlıklarda kullanacağı bir koz olarak baktığı belirtiliyor. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde kurulmasını teklif ettiği “güvenli bölge” konusunda tartışmalar sürerken, Türkiye ile Rusya arasında sıcak gündem maddesini ise İdlib bölgesi oluşturuyor. Suriye’nin Hatay sınırında yer alan İdlib’te terör örgütü El Nusra’nın çatısını oluşturduğu HTŞ, “ılımlı” olarak adlandırılan grupların kontrolündeki bölgeleri de ele geçirerek, İdlib’in yüzde 70’ini kontrol eder duruma geldi. Teklif doğrulandı Geçen hafta Rus basınında, Türkiye ve Rusya’nın İdlib’e ortak operasyon düzenleyebileceği yönünde haberler yer aldı. Rusya’nın İdlib’e, “Türkiye ile birlikte ortak operasyon düzenlemek istediği” Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından da doğrulandı. Çavuşoğlu, geçen hafta verdiği bir mülakatta, “Rusların (İdlib’de) ortak harekât teklifi var. ‘Bunları burada temizleyelim’ diyor” ifadelerini kullandı. Ankara’dan bir askeri heyet, 31 Ocak’ta, Rusya’ya gitti. 2 Şubat’ta tamamlanan görüşmelere ilişkin Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, heyetlerin İdlib başta olmak üzere Suriye’deki son gelişmeleri değerlendirdiği belirtilirken, “Her türlü provokasyona rağmen, barış ve istikrarın sağlanması için İdlib’de sürdürülen işbirliğinin önemine ve devamına vurgu yapıldı” denildi. Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda YPG ve IŞİD’den kaynaklanan güvenlik kaygılarının giderilmesi konusunda Rusya ile anlayış birliği içinde olunduğu da belirtilirken “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde terörün her türlüsü ile mücadelede karşılıklı işbirliğinin önemi bir kez daha teyit edildi” ifadelerine yer verildi. Görüşme 14 Şubat’ta Türkiye, bir yandan ABD’nin çekilme kararının ardından Münbiç ve Fırat’ın doğusuna odaklanmışken, Rusya ile de İdlib konusunda pazarlıklar sürüyor. Türkiye’nin, daha önce yeni bir göç akımı olabileceği gerekçesiyle karşı çıktığı İdlib operasyonuna yeşil ışık yakıp yakmayacağı belirsizliğini koruyor. Ancak HTŞ’nin bölgede son dönemde güç kazanması, İdlib’e yönelik bir operasyon olasılığını artırıyor. Konunun, 14 Şubat’ta, Rusya’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılımıyla gerçekleştirilecek zirvede ele alınması bekleniyor. l ANKARA Alt düzeydeERDOĞAN’DAN SURİYE AÇIKLAMASI: görüşmeler var Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin olarak “Suriye ile alt düzeyde bir dış politika yürütülüyor. İstihbarat örgütleri ‘illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız’ havasında olamaz. Liderler çoğu zaman devreden çıkabilirler, istihbarat örgütleri bunu değerlendirir. Düşmanımız dahi olsa ipi tamamen koparmayacaksınız. Olur ki o ip size bir gün lazım olabilir” diye konuştu. Erdoğan, Suriye politikasında koalisyon güçlerine güvenmeyeceklerini dile getirdi. Erdoğan, dün akşam katıldığı TRT ortak yayınında Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Erdoğan, “Ayn el Arab’dan, Kamışlı’ya giden koridoru güvenli bölge olarak ele alıyoruz. Şu an Münbiç’te sıkıntı var. Buraya YPG yani PKK girdi” dedi. Rusya’ya temaslarda bulunan Türk heyetinden bilgi aldığını dile getiren Erdoğan, “Görüşmelerde olumlu bir gelişmenin olduğunu öğrendik” ifadesini kullandı. ABD’nin Suriye’den çekilme kararına da değinen Erdoğan, “Birileri ABD’nin çekilmesini kaşıma durumunda kalıyor tabii bunlar da sürüncemede kalıyor. Umarım bu kısa zamanda olur. Münbiç’te 90 gün neredeyse 9 ay oldu, çıkmadılar. ‘Niye çıkmıyorsun?’ deyip de operasyon yapacak durumda değilsiniz. Çünkü hepsinin bir maliyeti var” şeklinde konuştu. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesiyle ilgili, Erdoğan, “Belki bu 22 kişinin içinden hayatta olmayanlar da olabilir. Bazı duyumlarımız var, belki bazılarını götürmüş de olabilirler, trafik kazası kurbanları falan da olabilir” dedi. Erdoğan, Yeni Askerlik Yasası’na ilişkin bir soru üzerine “3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor” yanıtını verdi. l Haber Merkezi 198 bin kaçak göçmen CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, göçmen kaçakçılığına ilişkin verdiği soru önergesine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan yanıt geldi. Bakan Soylu’nun açıkladığı veriler Türkiye’de yasadışı yollarla giren göçmen sayısının son 4 yılda yaklaşık yüzde 35 oranında arttığını gösterdi. Türkiye’ye 2015 yılında 146 bin 485 göçmenin yasadışı yöntemlerle girdiği belirlenirken, 2018 yılında bu rakam 198 bin 247’ye çıktı. Veriler incelendiğinde en çok yakalananların sırasıyla Suriye, Afganistan ve Pakistan uyruklu düzensiz göçmenlerden oluştuğu belirlendi. 2015’te 279, 2016’da 192, 2017’de 56, 2018 yılında ise 11 Ekim tarihine kadar 82 kişinin Türkiye’yi deniz yoluyla terk etmeye çalışırken yaşamını yitirdiği de ifade edildi. l MAHMUT LICALI/ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle