17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 4 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET kültür Bir köpek kuaförünün hayatına odaklanan ‘Dogman’ adlı film realist anlatımıyla dikkat çekiyor İki köpeğin hikâyesi Çağdaş İtalyan sinemasının Paolo Sorrentino ile birlikte önde gelen yaratıcılarından biri Matteo Garrone. Sorrentino, İtalyan sinema geleneğinde daha çok Fellini çizgisinin devamı gibi görülürken, Garrone ay nı gelenekte Rosi ve De Sica gibi ustaları yankılıyor. Garrone’nin, adı olmayan ama Roma’nın kenar mahallelerinden biemrah ri gibi algılanan bir bölgekolukısa de dükkân işleten bir köpek kuaförünün hayatına odaklanan son filmi “Dogman” realist anlatımıyla dikkat çeken ama içerdiği masalsı unsurlarıyla bir fabl gibi de izlenebilecek bir yapım. Marcello’nun hayatı köpekler, arada bir görüp, birlikte dalışa gittikleri küçük kızı ve zaman zaman halı sahada maç yaptığı çevredeki diğer esnaflar arasında geçmektedir. Her ne kadar köpekleri çok sevse de (aynı tabaktan makarna yiyecek kadar) dükkândan kazandığı para ona yetmediği için, ufak miktarlarda kokain satarak ya da arada bir hırsızlık yapan arkadaşlarına şoförlük yaparak kızını tatile götürecek parayı temin etmek adına suça da bulaşmakta çekingen değildir. İşte o arkadaşlarından biri de herkese yaka silktiren ve şuursuz aşırılıklarıyla yerel mafyayı dahi sinirlendirmeyi başaran iri kıyım Simone’dir ve Marcello ile aralarındaki tuhaf dostluk ilişkisi yavaş yavaş her ikisinin de yaşadıkları çevreden soyutlanmalarına yol açacaktır. Şiddetin yükseldiği bir finale doğru ilerleyen film bu ikisinin son bir hesaplaşmasına da sahne olacaktır. Sürprizlerle dolu Garrone’nin senaryosu karakterlerin geçmişine dair hemen hiç ipucu vermiyor. Marcello’yu (ya da onun antagonisti Simone’yi) verili bir zamanda ve verili bir çevrede tanıyıp onun çok Matteo Garrone’nin ilk gösterimini Cannes’da yapan ve başrol oyuncusuna ödül getiren son filmi “Dogman” haftanın öne çıkan filmlerinden da derinlikli olmayan dünyasına hızlı bir giriş yapıyor ve çok da sebepsonuç ilişkilerine takılmadan durumlar karşısındaki tepkileriyle onu değerlendiriyoruz. Film boyunca onu tarttığımız durumlar bir yandan kişiliğinin karmaşıklığını, bir yandan da gerçek bir olaydan hareketle yazılan senaryonun asıl zenginliğini yansıtıyor; çizgisel ve tahmin edilebilir bir senaryo akışı yerine neredeyse Brechtiyen ve süprizlerle dolu bir bir hikâye çıkıyor ortaya. Soygundan kaçarlarken hırsızlardan birinin evdeki küçük köpeği çok havladığı için buzdolabına kapattığını duyunca eve dönüp yakalanma pahasına onu hayata döndürmek için uğraşması, ya da mafya tetikçilerinin kurşunlarına hedef olan Simone’yi annesinin evine götürüp tedavi etmeye çalışması gibi durumlar ona duyduğumuz em patiyi (ince bir mizahın da etkisiyle) katlayan şeyler. Benzersiz performans İlk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yapan “Dogman” haftanın öne çıkan filmlerinden. Onu öne çıkaran yanı ise her şeyden önce başrol oyuncusunun benzersiz performansı. Marcello Fonte’ye Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandıran performansı, bir başka İtalyan oyuncuyu, yıllar önce “Il Postino” (“Postacı”) ile hayranlığımızı kazanan ve ne yazık ki çok erken hayata veda eden Massimo Troisi’yi aklımıza getirdi desek yalan olmaz; Fonte de tıpkı Troisi gibi incelikli, ölçülü, abartısız ve son derece samimi bir oyunculuk sunuyor. Karakterin dönüşümünü köşeli ve keskin bir şekilde değil de, Marcello’nun içine dönerek ve psikolojisini bakışlarla, küçük jestlerle ve eskisinden farklı seçimlerle desteklediği dengeli bir tarzda sergilemesi Fonte’nin ustalığının göstergeleri şüphesiz. Öte yandan tamamen içgüdülerinin yönlendirmesiyle yaşayan ve saatli bomba misali hiç kestirilemeyen bir karakter olan Simone rolünde de Edoardo Pesce çok sağlam bir performans sergiliyor. Birbirinden çok farklı iki karakteri (belki de iki farklı cins köpeği!) canlandıran bu oyunculardan biri diğerini yarı yolda bıraksa muhtemelen film de çökerdi, o kadar iyiler cidden. Garrone’nin sezgisel ve o yüzden de bir hayli riskli senaryosu Fonte ve Pesce sayesinde perdede boyut kazanıp hayat buluyor, bunu da teslim etmek gerek. Son bir not: “Dogman”, tahmin edebileceğiniz üzere, Cannes’da Palm Dog ödülünü de aldı. FİLMİN NOTU: 8/10 ‘Yazan Çizen Behiç Ak’ Gazetemiz karikatüristi Behiç Ak, 40 yıllık emeğini sergiliyor... Gazetemiz çizeri Behiç Ak, gazetemizde ve çocuk kitaplarında yer alan seçmelerden oluşan sergisiyle, Ankaralı sanatseverlerle buluşacak. Ak’ın 30, 40 yılı aşkın süredir oluşturduğu eserlerden bir seçmenin yer alacağı sergide, her bir karikatür, “güncel olaylardan yola çıkılarak, genel eleştirileri” barındırıyor. Sergi, bugün, Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde açılıyor. 27 Şubat’a değin görülebilecek sergi için Ak, “Benim karikatürlerimdeki eleştiriler, daha yapısal tarzda eleştirilerdir. Güncelden yola çıkarak, genel olanların eleştirisi... Burada göreceğiniz karikatürler de onlar. Kısa vadeli, güncel itişip kakışmaların ötesinde, uzun vadeli eleştirilere yönelmek amacıyla yapılan eserler... Bunlar asında tüm insanlığı ilgilendiren eleştiriler. Örneğin, 1990’lı yıllarda çizdiğim bir karikatür, bugün hâlâ geçerliliğini koruyor. Günlük polemiklerin ötesine taşan karikatürler her biri” yorumunu yapıyor. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Sessiz Fırtına’ Mustafa Öneş anıldı Fotoğraf: Kadir İncesu GÜLÇİN GÜLAN sazı ile Öneş’i yâd etti. Giresun’da 1935 yılında doğan 82 yaşında hayata veda eden eleştir Canberk, Giresunlu aydın Hasan Basri Öneş’in kardeşi, Naim Tirali’nin arkadaşı olan, yaşamı şiir kılan üs men, şair, 55 yıllık dostu şair Egemen lubuyla, ikinci yeninin dışında du Berköz’ün deyişiyle, “ Sessiz Fırtına” ran, 20. yy Türk şiirinin Behçet Neca ölümünün ikinci yılında Bostancı Ha tigil, Cahit Külebi gibi şairlerinin de tay Restoran’da eserleriyle anıldı. vamı kabul edilen Mustafa Öneş’in, Mustafa Öneş, Nâzım Hikmet şii “Ben eleştirmenden önce şairim” dedi ri üzerine yazdığı ilk kitabı ile Memet Fuat’ın yayımladığı “Yeni Dergi’nin Eleştiri Yarışması”nda birinci olmuş, ğini söyledi. Canberk, 1966’da Memet Fuat’ın yüreklendirmesiyle başladığı, ‘Tılsımlar...şairi, yazarı iyi gözlemleyerek yaptığı, “2007 Memet Fuat Eleştiri Ödülü” nü ise, “Şiir Kuşatması” (Say Yay.) adlı eleştiriinceleme kitabı ile almıştı. Eleştiri yazılarının olduğu ilk ki aldığı felsefe eğitiminden de beslenen bütünlüklü eleştiri ve incelemeleriyle aralarında kendisinin de olduğu şairlere, Türk edebiyatına önemli katkılarda Gölgeler...’ tabı 1996’da çıkan “Şair/Şiir Yazıları” (Oğlak Yay.) ve üçüncüsü ise, bulunduğunu anlattı. Yirmi yaşından beri arkadaşı olan Rabia Çalışkan’ın yeni sergisi “Tılsımlar... Gölgeler...” 15 Şubat’ta 2011’de basılan “Şiirsiz” (Pia Yay.) idi. Tülay Ferah ile birlikte yayımladıkları, desenleriyle bezeli şiir kitabı “Tekne Kazıntısı”(Pia Yay.) ise 2013’te basılmıştı. Uğurtan Atakan’ın sunduğu, edebiyat dostu Mehmet Ali Işık’ın ev sahip Tosuner de, hata ya da haksızlık yapmaktan çekinen, ince eleyip sık dokuyan bu nedenle de çok yüksek olan birikiminin ancak pek azını kitaplaştıran Öneş’in adaletsizlikten de nefret ettiğini, Türkiye’nin onur konuğu olduğu, 600 ismin devletçe götürüldüğü 2008 Kriştina Sanat Merkezi’nde açılacak. Rabia Çalışkan resimlerinde “zaman’’ konusunu tamamen kendine has bir üslupla anlatır. Burçları, doğum haritalarını, burç sembollerini ve Osmanlı takvim sayfalarını bulunduğu mekâna bolluk ve bereket getiren Ebabil Kuşlarını, son dere liğindeki anmaya aralarında Necati To Frankurt Kitap Fuarına davet edilme ce modern, bugünün hatta gelece suner, Eray Canberk, Nalan Çelik, Tü mesini hiç hazmetmediğini açıkladı. ğin trend kadınları ile Şimdi’ye ya lay Ferah, Gülderen Canyurt, Günel Al Çelik ve Feray ise, dergi sayfaların ni An’a taşır. Zamanın yalnızca Şim tıntaş, Adil İzci, Mustafa Yılmaz, yazarlarımız Hikmet Altınkaynak ve Sadık Aslankara’nın da olduğu dostları katıldı. Şiirlerinin okunduğu, eleştiri yazılarının değerlendirildiği, anıların paylaşıldığı etkinlikte Muzaffer Özdemir de da kitaplaşmayı bekleyen Türkiye Yazarlar Sendikası tarafından korunmaya alınan yazılarının derlenmesi, yüzlerce desen çizilmiş kibrit kutularının sergilenmesi için girişimlerin sürdüğünü açıkladılar. di An’da vuku bulduğunu, geleceğin An’ın izdüşümü olduğunu anlatır. Resimlerinde hem Batı astrolojisinden hem de Osmanlı astrolojisinden “Yıldıznameden’’ öğelere yer verir. Astrolojinin dört elementi “ateş, toprak, hava ve su” resim lerinde renkleriyle yer bulur. Ça İRANLI SANATÇILAR BAHARİYE’DE lışkan, evrenin zıtlıklarla var olduğunu, aydınlıkkaranlık, iyilikkötülük, sıcaksoğuk... biri olmadan diğerinin varlığından haberdar olamayacağımızın farkındadır. Işık ve Bahariye Sanat Galerisi 612 Şubat tarihleri arasında “Fotoğraf Sergisine” ev sahipliği yapacak. Hamed Rasti, Ali Sabokbar, Samira Boveiri, Shahram Jafari, Hattef Hosseini, Davoud İzadpanah, Afsaneh Chehresa, Morteza Nikoobazl, Nıma Kouchak Shooshtari adlı Gölge’nin farkında olup ışığı beslemek, iyiliği çoğaltmak, güzellikleri korumak, olumlu enerjinin tüm evrene yayılmasını sağlamak için yapar resimlerini. Sergi 17 Mart’a kadar görülebilir. İranlı sanatçıların yapıtlarının yer alacağı sergide yaklaşık l Kültür Servisi 23 fotoğraf sanatseverle buluşacak. l Kültür Servisi Amerikan Sinema Kurgucuları Ödülleri verildi En iyi filmler, ‘Bohemian Rhapsody’ ve ‘Sarayın Gözdesi’ 2019Amerikan Sinema Kurgu cuları Ödülleri’nde kaza nanlar belli oldu. Film ka tegorisinde Freddie Mer cury biyografisi Bohemian Rhapsody ve Yorgos Lant himos imzalı The Favou rite (Sarayın Gözdesi) öne çıkarken, dizi kategorile rinde The Marvelous Mrs. Maisel ile Escape at Dan ‘Bohemian Rhapsody’ nemora ödülleri kucakladı. 2019 Ameri TELEVİZYON ÖDÜLLERİ kan Sinema Kurgucuları Ödülleri’nde film kategorisinde Bohemian Rhapsody ve The Favourite (Sarayın Gözdesi), dizi kategori n En İyi Kurgulanmış Ticari Televizyon Dizisi (Drama): “Killing Eve” – “Nice Face” (Gary Dollner) n En İyi Kurgulanmış Ticari Olmayan Televizyon Dizisi (Drama): “Bodyguard” – “Episode 1” (Steve Singleton) sinde ise The Marvelo ‘Sarayın Gözdesi’ n En İyi Kurgulanmış Ticari Te us Mrs. Maisel ve mini di levizyon Dizisi (Komedi): “Atlanta” zi Escape at Dannemora dikkat çekti. – “Teddy Perkins” (Kyle Reiter) FİLM ÖDÜLLERİ n En İyi Kurgulanmış Film (Drama): n En İyi Kurgulanmış Ticari Olmayan Televizyon Dizisi (Komedi): “The Marvelous Mrs. Maisel” – “Simone” (Kate “Bohemian Rhapsody” (John Ottman) Sanford) n En İyi Kurgulanmış Film (Komedi n En İyi Kurgulanmış Mini Dizi ve veya Müzikal): “The Favourite” (Yorgos ya TV Filmi: “Escape at Dannemora” – Mavropsaridis) n En İyi Kurgulanmış Animasyon Film: “SpiderMan: Into the SpiderVerse” (Robert Fisher, Jr.) n En İyi Kurgulanmış Belgesel: “Better Days” (Malcolm Jamieson & Geoffrey Richman) n En İyi Kurgulanmış TV Belgeseli: “Robin Williams: Come Inside My Mind” (Greg Finton & Poppy Das) “Free Solo” (Bob Eisenhardt) l Kültür Servisi ‘III. Richard’ yine sahnede... William Shakespeare’in yapıtı “III. Richard” bugün ve yarın saat 20.30’da Kumbaracı50’de sahnelenecek. İktidar hırsını konu alan oyunun yönetmeni Yiğit Sertdemir. Çevirisi Bülent Bozkurt’a ait oyun tek perde. Oyunda, Burakhan Yılmaz, Cemre Gümeli, Ceren Sevinç, Deniz Gürzumar, Eren Demirbaş, Erkan Baylav, Feride Çetin, Tolga Bayraklı, Yeşim Sarı, Yiğit Sertdemir rol alıyor. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle