17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: elif tokbay TASARIM: emine bilget 34 ŞUBAT 2019 Pazartesi 180/9 0 190/8 0 100/3 0 170/1 0 0 180/4 0 100/ 4 0 20/ 1 1 0 130/3 0 200/8 0 120/2 0 140/2 0 160/1 3 0 50/ 1 0 200/1 1 0 80/4 0 10/ 3 0 50/3 0 110/ 4 0 60/0 0 130/4 0 60/ 3 0 130/2 0 TARİHTE BUGÜN 1923: Lozan Konferansı, Batılı başdelegelerin uzlaşmaz tutumları nedeniyle kesildi. 1947: Hatay’da yer adlarının Türkçeleştirilmesi kararlaştırıldı. 15 yıllık kıyakYargıtay,rezidanscinayetisanığınıncezasınıindirecekskandalbirkararaimzaattı Murat Akar’ın, dövüp 2 gün hastaneye götürmediği Ayşe Atasayar’ı kasten öldürmekten al dığı 25 yıl hapis cezası bozuldu. Yargıtay, “kasten yaralama sonu cu ölüme neden olma” suçundan hüküm kurulmasını istedi Yargıtay 1. Ceza Dairesi, başkentte bir rezidansta, ismi Fatih Projesi yolsuzluğuna da karışan Murat Akar tarafın dan dövülerek öldürüldüğü belirlenen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) çalışanı Ayşe Atasa yar cinayetine ilişkin davada, vahim bir ka rara imza attı. Yüksek mahkeme, Atasayar’ı dövdükten sonra 2 gün hastane ye götürmeden ölümünü bekle yen Akar hakkında “kasten öl dürme” suçundan verilen 25 yıl Alican uludağ hapis cezasını, sanık lehinde bozdu. Yargıtay, sanık Akar’ın, cezasını neredeyse yarı yarıya indirecek olan “kasten yara lama sonucu ölüme neden olma” suçundan hüküm kurulmasını istedi. Yerel mahkeme, Yargıtay’ın kararına uyarsa, sanık Akar, 8 ile 10 yıl arasında hapse mahkum olacak. Yargıtay’ın bozma kararından sonra davanın 6 Şubat’ta, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüleceğini açıklandı. l ANKARA DÜŞEN KAR çatıYI ÇÖKERTTİ 7 ya1 röalülı Bitlis’te bir kafenin teras çatısı bitişikteki 5 katlı apartmanın çatısından düşen kar nedeniyle çöktü. Olayda 22 yaşındaki Tayfun Sulak öldü, 3’ü asker 7 kişi yaralandı. Olay, dün saat 14.30 sıralarında Hüsrevpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. Bir kafenin teras çatısı, üzerinde biriken kar yağışı nedeniyle çöktü. Bu sırada terasta bulunan 8 ki şi enkazın altında kaldı. İhbar üzerine bölgeye arama kurtarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Enkazın altından 1 kişinin cesedi çıkarıldı. Yaralı kurtarılan 7 kişi ise ambulansla hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı. Olayla ilgili açıklama yapan Bitlis Valisi ve Belediye Başkan Vekili Oktay Çağatay “İl merkezinde Sina Kafe’nin dış kısmına doğru açılmış ve sonradan oluşturulmuş bir yapının çatısı, 5’inci kattan düşen karın ağırlığına dayanamayarak çökmüş. Müşterilerden 22 yaşındaki bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaralılardan 3’ü bölgede askerlik yapan çocuklarımız, onların da diğer vatandaşlarımız gibi sağlık durumları iyi. Hepsi bugün taburcu olacak vaziyette” dedi. l DHA Ayşe Atasayar, 13 Haziran 2015’te, sevgilisi Murat Akar tarafından kullanılan rezidansta ölü bulundu. Atasayar’ın vücuduna ve kafasına aldığı darbeler sonucu beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdiği belirlendi. Yapılan araştırmada, Atasayar’ın sevgilisi Akar tarafından darp edildikten sonra, sürekli fenalaşmasına karşın 2 gün boyunca hastaneye götürülmediği anlaşıldı. Araç derede kayboldu: 4 çocuk aranıyor Çanakkale’nin Ezine ilçesinde bir otomobilin, dereye uçarak suda kaybolduğu öne sürüldü. İhbar üzerine harekete geçen polis, AFAD ve Sahil Güvenlik ekipleri aracın ve içindekilerin bulunması için çalışma başlattı. Vali Yardımcısı Cezmi Batuk, “Dün (önceki gün) saat 22.00 civarında araçla buraya gelmişler. Dereden geçmeye kalkmışlar ve yakınlarıyla bir telefonla irtibata geçmişler. ‘Motorla gelip, bizi kurtarın’, en son alınan ifade o. İlk etapta 2 kişi düşünüyorduk; ama 2 aile daha çocuklarının kayıp olduğunu söylüyor. Çocuklarımız çok küçük, genç yaşta” diye konuştu. l DHA Sağlıkta şiddetinDOKTORUN KAPISINI KIRDI izleri Burun ameliyatından komaya Adana’da Leyla Sönmez (24), özel bir hastanede yapılan burun estetiği ameliyatının ardından kan kusmaya ve karın ağrısı çekmeye başladı. 3 gün sonra fenalaşan genç kız, götürüldüğü hastanede komaya girdi. Sönmez’in ailesi, hemşirelerin “Kızınız naz yapıyor. Bir şeyi yok. Yakında taburcu edeceğiz” dediğini söyledi. Ameliyatı yapan Prof. Dr. M.S.A. ise açıklama yapmadı. l DHA Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde boğaz ağrısı şikâyetiyle hastaneye getirdiği kardeşinin yatırılmasını isteyen ağabey, buna gerek olmadığını söyleyen doktora saldırdı. Hasta yakını odaya giren doktorun kapısını yumruklayarak kırdı. Güvenlik görevlileri ve hastane polisinin araya girmesiyle etkisiz hale getirilen hasta yakını, gelen polis ekibi tarafından gözaltına alındı. l DHA Yargının 1 numaralı tarikatı Soğuk bir şubat günüydü. Tam 8 yıl olmuş. Ortalığa saçılan Amerikan kriptolarını okuyor, Barış Pehlivan’la hazırladığımız kitabı bitirmeye çalışıyordum. Ben yazarken Fethullahçı polisler takip ediyordu. Çok az kalmıştı. Gün doğarken kapı çalındı. Hapse düştüm. Maltada Barış Pehlivan’la karşılaştık. “Artık kitabı çıkarabilir miyiz” dedi. “Baştan başlarız” dedim. Başladık. Bir yılda birbirimizi görmeden, iki ayrı hücrede bitirdik. 7 sene önce şubat ayında raftaydı. Biz, insanların kitabevinden çektiği fotoğraflarla anlıyorduk. Nedenini bilmiyorum, bir hücrede aynı kitaptan iki tane bulundurmak yasaktı. Elimizde birer kitabımız vardı. Gazetelerin manşetlerinde okuyorduk. Şimdiki Cumhurbaşkanı, zırhlı aracını verdiği savcı Zekeriya Öz’ün sırtını sıvazlıyordu. Adalet Bakanı, devletin içindeki F Tipi örgütlenme sorulunca “öyle bir şey olabilir mi” diyerek gülüyordu. Pensilvanya, bakanlardan ve vekillerden geçilmiyordu. “Ne istediniz de vermedik” çağıydı. Yakışıklı olanları damat, iri olanları general, ütülü gömleği olanları vekil yaptılar. Her şey veriliyordu. Zor olan yalnız içerisi değildi. Kitapların basılmadan toplatıldığını gördük. Hatta baskınlarla bilgisayarlardan silindiğini. Daktiloların F tuşu basmıyordu. Çoğu uzak dururken, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin sahibi Haluk Hepkon, etrafımızı saran silahlı jandarmaların üzerinden uzattı kitap teklifini. Yalnız değilsiniz, dedi; yanımızdaydı.  Yine bir şubat ayı... Siz bu yazıyı okurken ben belki bir kitabevinin önünden geçiyorum. ‘Metastaz’ çıktı. 8 yıl önce devleti esir alan kanserin bugüne yansımasını anlatıyor. Makbul tarikatlar, yasaklı olanlar. Yargıda olanlar, poliste örgütlenenler. Parayla adaleti satın alanlar, mahkemelerin arka kapısından çıkanlar. Fethullahçılar onu seviyordu “Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi” diyor ya Akif, şimdi “tekerrür çağı”ndayız.  En eski günahlar en yeni yollarla işleniyor. ‘Metastaz’ geçen hafta matbaadaydı. Televizyonlar ise “Zühtü Arslan Anayasa Mahkemesi Başkanı oldu” diye haber veriyordu. Sahi nasıl oldu? Arslan’ı AYM’ye atayan Gül değil miydi? Bugünlerde Gül’ün atamalarına hep şüpheyle bakılmıyor mu? 2009 yılında FETÖ’cülerin cirit attığı Polis Akademisi’ne Zühtü Arslan’ı başkan yapmamışlar mıy dı? Fethullah Gülen’in resmi sitesinde halihazırda Arslan’ı savunan bir yazı durmuyor muydu? FETÖ’nün Zaman gazetesinde Arslan’ın yazılarını okumuyor muyduk? Zühtü Arslan, şimdilerde Hükümet medyasında “Sorosçu” diye yerden yere vurulan TESEV’in “Almanak Türkiye 2005: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” başlıklı raporuna bir bölüm yazmamış mıydı? Avrupa’nın fonuyla hazırladığı “Dinlerarası İlişkiler: Seküler ve Demokratik Bir Sistemde Barış İçinde Bir Arada Varoluş Arayışı” projesi hepimize aynı şeyi çağrıştırmamış mıydı? Anayasa Mahkemesi, dershanelerin kapatılmasına dair yasayı iptal ederek FETÖ’cüleri sevindirirken, iptal oyu verenler arasında Arslan yok muydu? Öyle ya AYM; Can Dündar ve Erdem Gül için “hak ihlali” kararı verince Erdoğan “saygı duymuyorum” diye ayağa kalkmamış mıydı? Peki neden Arslan’ın AYM Başkanlığı’nı sessizce geçiştirdiler? AYM Başkanı hangi cemaatten? Eski Akit yazarı Faruk Köse 3 yıl önce yanıtını verdi: “Zühtü Abiyi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden tanırım. Milli Görüş / İskenderpaşa çizgisinden gelir. Zühtü Bey’le Hak Yol Vakfı’na bağlı evlerde bir yıl kaldık. O mezun oldu, biz devam ettik. Paralel iması gerçeği yansıtmıyor.” Devamını bir başka Akitçi Serdar Arseven getiriyordu: “İmam Hatiplidir”, “Hak Yol evlerinde kalmıştır”, “Ensar ruhludur, Ensar camiasına destek vermiştir”, “Birçok ortak dostumuz bunu söyledi”. Zühtü Arslan şu sıralar en makbul olan “Hak Yol/İskenderpaşa Cemaati” referansıyla başına geleceklerden kurtulmuştu. FETÖ döneminde TSK ile kavga ederek yükselen “hızlı liberal” Arslan, yeni dönemde Cumhurbaşkanı karşısında eğildiği pozuyla çıktığı tepeden aşağıya düşmüyor. ‘Metastaz’ kitabında, FETÖ davalarında “Hak Yolcuyum” savunmasının ne kadar popüler olduğunu yazdık. İskenderpaşa Cemaati mensubiyetini ifade eden “Hak Yolcuyum” lafı kimileri için bir tür kurtuluş kapısı gibi görünüyor. Umutsuzluk mu? Asla! 94 yıl önce “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur” diyen devrimciden feyz alanlar için, son gibi görünen yeni bir başlangıçtır sadece... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle