17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
bilim ve teknoloji Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1523 ŞUBAT 2019 CUMARTESİ RobotlardanEğitimi eğlenceli hale getiren bu yeni arkadaşlar bir yandan da tartışma konusu öğretmen olur mu? Hayatımızın neredeyse her alanına giren robotlar, çocuklar için öğretmenlik görevini bile üstlenmeye başladı. Bu durum tartışmaları da beraberinde getiriyor. Robotlar, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi öğretmenlikte de işgücü olarak insanların yerini almaya başlıyor. Eğitim alanında kul lanılan robotlar, çocukların çok aşa malı problem çözmesini ve temel ma tematik becerilerini kolayca öğrenme lerini sağlayabiliyor. Bununla da kal mıyor, yeni dil öğrenmelerini ve daha fazla kitap okumalarını, hatta okuduk larını daha iyi anlamalarını da sağla yabiliyor. Bunun en büyük nedeni ola rak da robotların, çocuklara sevimli ve eğlenceli gelmesi gösteriliyor. Yani eğitimi eğlenceli hale getiren çalışma arkadaşı edinmiş oluyorlar. Ancak uzmanlar, bu robotların olumlu yanlarıyla birlikte olumsuz yanlarının olduğuna da dikkat çekiyor. Dikkat dağıtma veya ilgiyi derste toplayamama bunlardan bazıları. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) sosyal robotik araştırmacısı Cynthia Breazeal ve ekibi, robotların öğrencilerin öğrenmesine nasıl yardımcı olabileceğini araştırıyor. Çocukların robotlara “özel bir ilgisi” olduğunu söyleyen Breazeal, adeta evcil hayvan gibi sevimli ve hatta kucaklanabilecek bazı robotlar yük bir pazar oluştuğunu ve bu durumun, büyük bir yutturmacayı da beraberinde getirdiğini söylüyorlar. Yine de araştırmalar, robotların öğrencilerin yeni beceriler edinmeleri, disiplinli çalışma alışkanlığı edinmeleri ve öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmelerine yardımcı olabileceğini gösteriyor. Örneğin çocukların ikinci dil öğrenimi. Belpaeme, Avrupa’daki göçmen çocukların ikinci dil öğrenmelerine nasıl yardımcı olabileceğini araştırıyor. İngilizce konuşan robotların, Japonya’da 500 pilot sınıfa girmesi planlanıyor. Bu ve buna benzer daha birçok gelişme var. üzerinde çalışıyor. Belçika’daki Gent Üniversitesi’nden sosyal robot uzmanı Tony Belpaeme’nin de belirttiği gi Robotlar insanların yerini mi alıyor? bi çocuklarla konuşabilecek, onları Hollanda’da Tilburg dinleyebilecek ve derin öğrenme saye Üniversitesi’nde sosyal robotik ve dil sinde edindiği bazı bilgileri aktarabi gelişimi araştırmacısı Paul Vogt, bu lecek, değerlendirebilecek sosyal ro robotların insan öğretmenlerin yerine botlar bunlar. geçmediğini üstüne basa basa vurgu Olumlu ve olumsuz görüşler luyor. Onların kalabalık sınıflarda öğrencilere birebir ilgi gösterebileceği Breazeal ve Belpaeme gibi araştır ni ve bu yanıyla onları birer yardım macılar, robotlarla çocuklar arasında cı olarak nitelendirmenin daha doğru ki “sosyal” bağı güçlendirecek robot olacağını düşünüyor. lar üzerine çalışıyor. Ancak karşı gö Kimi bilim insanları ise robotla rüşler de var. Kimi uzmanlar robot rın üretiminde düşünüldüğü kadar ların eğitimde kullanımıyla ilgili bü yüksek maliyetlerin söz konusu ol madığını vurguluyor. Sözgelişi, Yale Üniversitesi’nden Brian Scassellati ve meslektaşları, Keepon adlı bir eğitim robotunu 200 dolara mal ettiklerini söylüyor. Robotların okul çalışmalarını daha eğlenceli veya ilgi çekici hale getirebileceği de konuşuluyor. Belpaeme, “Çocuklar öğrenmekten hoşlanıyorsa daha fazlasını da öğreneceklerdir. Bu kadar basit.” diyor. Wisconsin’deki Madison Üniversitesi’ndeki araştırmacıların, çocukların evde daha fazla okumasını desteklemek için geliştirdikleri Minnie isimli robot bunun bir göstergesi. Geçtiğimiz ağustos ayında Science Robotics’te duyurulan bu robot, çocuğun sesli bir şekilde okuduğu kitap hakkında yorumlar yapıyor ve hikâyelere duygusal tepkiler gösteriyor. Bunun da çocuğun okuduğunu anlamasını destekleyen bir aktivite olduğu düşünülüyor. Tartışma ve çalışmalar gün geçtikçe artıyor. Robotların çocukların eğitimi için iyi mi yoksa kötü bir uygulama mı olduğunu ise zaman belirleyecek. Batuhan Sarıcan Kaynakça: http://www.pewresearch.org/facttank/2017/10/04/6keyfindingsonhowamericansseetheriseofautomation/ https://www.sciencenews.org/article/robotsarebecomingclassroomtutorswilltheymakegrade Robotların İYİ oldukları alanlar: n Satranç, yılan ve merdiven gibi yapısal oyunlar oynatmak n Temel matematik becerileri veya yabancı dil kelime bilgisini öğretmek n Yüksek sesle okunan kitaplara hazır cevaplar verebilmek n Önceden kaydedilmiş hikâyeleri okuyabilmek Robotların Kötü oldukları alanlar: n Açık uçlu, yoruma açık konuşmalar n Fen laboratuvarı deneyleri gibi fiziksel aktiviteler için el becerisi yoksunluğu n İlginin dersten robota kayması n Öğrencinin dikkatinin dağılmasına uzun vadede engel olamamak Bayer’den girişim destek programı Bayer’in girişimcilik ekosistemini desteklemek amacıyla küresel olarak yürüttüğü Girişim Hızlandırma Programı Grants4Apps (G4A) Türkiye ayağının başvuruları 28 Şubat tarihinde sona eriyor. Geçtiğimiz yıl ilk kez Türkiye’de düzenlenen G4A Turkey; bu yıl kapsamını genişleterek insan ve hayvan sağlığının yanı sıra tarım ve çevre sağlığı alanlarında iş ve teknoloji çözümleri sunan girişimlere odaklanıyor. Özel bir jüri tarafından seçilecek girişimler, 60 bin TL değerinde hibe ile ödüllendiriliyor ve kazanan girişimciler 100 gün süreli çalışma ortamı ve mentorluk eğitimi imkânıyla destekleniyor. Hayat bulan fikirler Gilead Sciences Türkiye’nin 6 yıldır sürdürdüğü destek programı, “Hayat Bulan Fikirler” 7’nci kez yeni projelerin hayata geçirilmesini sağlayacak. “Desteklenen her iyi fikir, hayatı değiştirir” diyerek yürütülen programa son başvuru tarihi 31 Mayıs 2019. 2019 yılında proje kapsamında yaklaşık 100 bin dolar katkı sağlanacak. Başvurular programın internet sitesi www.hayatbulanfikirler.com aracılığıyla online olarak kabul edilecek. Projeler kendi alanında deneyimli ve bağımsız jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek ve kazananlar düzenlenen ödül töreni ile açıklanacak. İntihar eden tüberküloz mikrobu Tüberküloz (verem) insanlığın yaşamış olduğu en büyük salgınlardan biri olarak bilinir. Avrupa’da Orta Çağ’dan, 20. yy’a kadar her beş kişiden biri tüberküloz kurbanı olmuştu. Hastalık günümüzde bile hâlâ tamamen ortadan kalkmış değil ve hâlâ dünya genelinde 10 ölümcül hastalıktan biri. Özellikle de gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık olarak 1 ila 2 milyon kişi tüberküloz yüzünden yaşamını yitiriyor. Gerçi hastalık etkeni olan Mycobacterium tuberculosis antibiyotiklerle başarıyla tedavi edilebiliyor. Ancak ilaçların her yere ulaşmaması ve dirençli köklerin artışı yüzünden bakteriyle mücadele o kadar da kolay değil. İntihar sistemi Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’ndan (EMBL) bir ekip, tüberküloz mikrobunun antitoksinsistemleri üzerinde çalışıyor. Bu bağlantı aslında biliniyordu. Tüberküloz mikrobu gibi bakteriler, kendileri için de zehirli olan toksinler üretir. Normal koşullarda bunlar antitoksinle nötrleştirilir. Fakat stres durumlarında özel enzimler antitoksinleri indir gedikleri için zehir etkili olabiliyor. Bunun sonucunda ise bakterilerin büyümeleri engellenebiliyor. Sistemin yapısını öğrenerek onu manipüle etmeyi hedefleyen araştırmacılar toksinantitoksin çiftinin kristal yapısını incelediler. Sonuçlar zehir ve panzehirin, çift halka biçiminde büyük bir kompleks olduğunu gösterdi. Diğer analizlerle de sistemdeki toksinin NAD+ ismindeki hücresel bir metabolizma ürününü indirgediği ve bakterilerin hayatta kalabilmeleri için bu ürüne ihtiyaçları olduğu anlaşıldı. Bu intihar sisteminden yeni bir tüberküloz ilacının geliştirilmesinde yararlanılabileceğini düşünen uzman lar, farelerle gerçekleştirdikleri ilk deneylerden başarılı sonuçlar aldılar. Araştırmacılar tüberküloz hastalarında toksinantitoksin sistemini bozarak, hücre intiharına yol açabilecek molekülleri bulabilirlerse bir ilaç geliştirebileceklerine inanıyorlar.Öte yandan toksinantitoksin yapısının kolay kolay kırılamayacağı da anlaşılmış. Sistemin yapısı o kadar sağlam ki kırılmaya izin veren bir giriş noktasının bulunması çok zor görünüyor. An NAD+ Phosphorylase Toxin Triggers Mycobacterium tuberculosis Cell Death, Molecular Cell, 18.02.2019. Kahve telvesi ağır metalleri yutuyor Kahve tüm dünyada sevilen bir içecek ve tahminlere göre yılda yaklaşık 6 milyon ton kahve telvesi çöpe gidiyor. Oysa kullanılmış kahve son derece yararlı. Kahve telvesi zengin bir mikrop dünyasına yaşam alanı sunar, öğütülmüş kahve gübre ve hayvan yemi takviyesi olarak kullanılabilir. Hatta metan ve diğer maddeleri soğurabilme özelliğine de sahip. Cenova Teknoloji Enstitüsü’nden Asmita Chavan kahve telvesinin soğurucu etkisini daha da iyileştirmenin yolunu buldu. Öğütülmüş kahve polimer köpüğü ile birleştirildiğinde içme suyundaki ağır metalleri temizliyor, hem de gayet etkili bir şekilde. Chavan ve ekibi önce ağırlığının yüzde 60’ı öğütülmüş kahveden oluşan gözenekli biyopolimer köpüğü üretti. Bu süngerimsi malzeme parçalara bölündükten sonra, her parça farklı yoğunlukta cıva, kurşun veya çeşitli ağır metaller içeren su örneklerine bırakıldı. Kahve süngerinin 30 saat içinde durgun sudaki kurşun ve cı vanın yüzde 99’unu temizlediği görüldü. Akan suda emici etki azalsa da, sudaki kurşunun da yüzde 67’si temizlendi. Kahvenin temizleyici etkisini araştırmacılar iki noktaya bağlıyor. Ağır metal iyonları kimyasal açıdan kahve taneciklerinin yüzey özellikleriyle benzerler. İkinci olarak da öğütülmüş kahve, süngeri iyice gözenekli hale getiriyor ve soğurma yetisini güçlendiriyor. Bu biyolojik elastom köpüğü, salt öğütülmüş kahveden daha iyi soğurma sağlıyor. Kaynak: http://pubs.acs.org/doi/ abs/10.1021/acssuschemeng.6b0109 bilimin merceğinden Bilimde Başarı ve YÖK Times Higher Education her yıl eğitimde en başarılı üniversiteleri sıralar. Ve her zaman ABD üniversiteleri açık ara öndedir. Onu İngiltere izler çoğu zaman. Tanol Türkoğlu’nun 10 maddede Dijital Kültür yazılarında bu hafta bilgisayar eğitiminde en iyi 10 üniversite sıralaması var. Sol sayfada göreceksiniz. Üniversitelerin bilim ve teknoloji üretebilmesi için gerekli olan başlıca unsur “bağımsız çalışma”dır. Farklı fikirlerin özgürce tartışılabildiği, akademik yükselmede liyakatın önemli olduğu, toplumsal sorunlara yanıtın akademik çevrelerde de aranabileceği ve çözümlerin geliştirileceği alanlardır. Türkiye’nin, dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamalarında bırakın üst sıralarda olmayı basamaklarda yükselişe bile geçememesinin arkasında yatan en önemli unsurlar bunlardır. Birkaç gün önce patlak veren olaydan küçük bir örnek: YÖK’ün 2016 yılında yayımladığı “Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi”ni “cinsiyet eşitliği toplumsal değerlere uygun değil” gerekçesi ile geri çekmesi. Kendi koyduğu belgeyi geri çekmesinin ana nedeni de hükümete yakın medyada bu belge aleyhine yazıların çıkmış olması. Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde küresel ligde en altlarda olan bir ülke. Bu, kadın cinayetlerinden tutun, kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesine, kadının ekonomide olması gerektiği kadar yer alamamasına, “aynı işe eşit ücrette” kadının daima dezavantajlı durumda olmasına kadar bir dizi toplumsal sorunu da beraberinde getiriyor. Yüksek Öğretim Kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliğine özen gösterilmesinin bir tutum belgesi ile meşruiyet kazandırılması önemli ve iyi bir gelişmeydi. YÖK Başkanı Yekta Saraç 2016’da Özgecan Aslan’ın katledilmesi üzerine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için üniversitelerin kadın rektörleri ile bir araya gelmiş ve sonunda bahsettiğimiz belge yayımlanmıştı. Türkiye’nin genelinde var olan kadın sorunu şüphesiz akademide de var. Kadın akademisyenler için “görünmez cam duvarın” varlığını kimse yadsıyamaz. YÖK Yönetim Kurulu’nun mevcut yapısına bakınca belgenin geri çekilmesine üyelerin neden onay verdiğini anlamamak mümkün değil. 21 üyenin içinde gerçekten bilim ve akademi dünyasının içinde olanların sayısı sadece birkaç tane. Eski bakan, siyasetçi, Maliye Bakanlığı’nda bürokrat, hukuk danışmanı, Arap Dilleri Bölümü, Fars Dilleri Edebiyatı, İlahiyatçı...Bunun ötesinde bir iki tıp alanından, bir iki de mühendislik fakültelerinden üyeler. Hadi onları anladık, peki neden hiçbir üniversiteden buna bir tepki gelmedi. Bu kabullenme niye? “Aman zaten o kadar üzerimizde baskı var, bu önemsiz olayı kaşımayalım, başımız durduk yere ağrımasın” düşüncesi ise tutulan yol doğru değil. Üniversiteler, kadın erkek ayırım göz etmeksizin akademisyenler, hatta öğrenciler kendileri üzerinde uygulanan her türlü oyuna, baskıya baş kaldırmadıkça bu düzen böyle sürecek. Bu da böyle biline... ÇYDD’nin 30. Yılı Bu ülkede eğitim, özellikle de kız çocuklarının okumaları için 30 yıldır büyük mücadele veren bir sivil toplum kuruluşu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği. Onlarca soruşturma geçirmesi, haksız gözaltılar, yalan kampanyalar, iftiralara karşın dimdik ayakta durmasını bildi. Direndi. Bugün 30. yaşını kutluyor. Biz de kendilerini... İyi ki varsın ÇYDD. Özlem Yüzak Geleceğinize bir bilet Arçelik, yurtdışında öğrenim gören Türk öğrencilere Türkiye’nin inovasyon ve yaratıcılık potansiyeline katkıda bulunmaları için imkân yaratmaya devam ediyor. Yaz döneminde 2’nci kez düzenlenecek “A Ticket For Your Future” programı için başvurular alınmaya başlandı. 1 Nisan’a kadar devam edecek başvuru sürecinin ardından yapılan değerlendirme sonrasında dünyanın dört bir yanında, mühendislik ve teknoloji bölümlerinden son sınıf ve lisansüstü seviyesinden okuyan Türk öğrenciler, 16 Temmuz 2 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek “A Ticket For Your Future” programına davet edilecek. Programa katılan öğrenciler Arçelik’in yeni nesil ArGe Merkezi Garage’da alanında uzman liderlerle tanışıp yeni fikir ve projeler geliştirecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle