17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 23 ŞUBAT 2019 CUMARTESİ HAFTA SONU Anadolu’da unutulmaya yüz tutmuş müzikleri kayıt altına alıyor Ahmet Karakaş, çoban düdüğü çalıyor. Sümbül Dağı’nın eteğindeki kent HAKKÂRİ KEzögyilekröinyp..e. şinde Halk müziği sanatçısı Emre Dayıoğlu 30 yaşında. Antalya Kaş Turan Erdoğan Yılmaz Fen Lisesi’nde müzik öğretmenliği yapıyor. Boş vakitlerinde ise Anadolu’da köy köy gezip unutulmaya yüz tutmuş halk müziklerini kayıt altına alıyor. 8 yıl önce başlamış bu işe. Bu süreçte kayıt hazal altına aldıklarınocak dan 40 kişi yaşamını yitirmiş. Teyzelerle, amcalarla, ninelerle şarkı söylüyor, sonra da iletişimi kesmiyor. Arşivi çok geniş. Anadolu’nun her bölgesine gitmek istediğini söyleyen Dayıoğlu’nun en büyük hedefi ise Türkiye’ye mal olmuş bir sanatçı olmak. Dayıoğlu “Anadolu insanının masum ve samimi duruşu, müziğine ve çalgılarına yansıyor halen. Her biri benim annem gibi, babam gibi, dedem gibi, ninem gibi...” diyor. Müzik çiçekleri n Kendinizi biraz tanıtır mısınız? 1988 yılında Antalya’da doğdum. Aslen Antalya’nın Kaş ilçesindenim. Müzik öğretmeniyim. Okuldan arta kalan boş zamanlarımda imkânlarım dahilinde köy köy gezip müzik çiçekleri topluyorum. Anadolu’nun arı müziği, beni en derin etkileyen müzik türü, hatta yaşam türü diyebilirim. Çünkü köylere gittiğim zaman sadece müzik kaydetmekle kalmıyorum. O köyün insanlarıyla kaynaşıyorum, dost, ahbap, arkadaş oluyorum. Bana evlerini açıyorlar. Tabii ki müzikle kurduğum köprü sayesinde beni kendi köylüleriymişçesine hemen kabulleniyorlar. Anadolu insanının masum ve samimi duruşu, müziğine ve çalgılarına yansıyor halen. Her ne kadar unutulmaya yüz yutmuş diye lanse edilen bir müzik türü olsa da, Anadolu halkları yaşadıkça, süregelecek bir müzik türü ve yaşam biçimi özelliğini koruyacaktır. n Halk müziğiyle ne zaman tanıştınız? Sizin için halk müziğini özel kılan ne? Küçük yaşlarda müziğe ilgi duydum ben de her çocuk gibi. Yöredeki sipsi, üçtelli ve kabak kemane gibi çalgılarla icra edilen müzikler beni okulöncesi çağlarımda bile cezbediyordu. Yöre halkından biri olduğum için halk müziğiyle zaten hep iç içe büyüdüm. Halk müziği halkın sevinçlerini, üzüntülerini, acılarını, dert ve sıkıntılarını barındırdığı için bana daha içten geldi. Bu yüzden halk müziği benim için özeldir. Halk müziğinin gerçek üreticileri köylerdeki def çalan teyzelerimiz, üçtelli çalan amcalarımız, ağıt yakan ninelerimiz, sipsi çalan dayılarımız, kabak kemane çalan emmilerimizdir. Bu naif ve doğal insanlar ‘Türkiye’nin her tarafı müzikle kaplı’ diyen müzik öğretmeni Dayıoğlu, kendini Türkiye’nin çeşitli yörelerindeki bilinmeyen unutulmayan müzikleri bulmaya adamış. Afyon Dinar Yıprak Köyü’nde bir kına törenindeki köy çocuklarıyla birlikte. la yüz yüze tanışıp, onların çıraklığını yapmak, onların bir nevi müzik öğrencisi olabilmek benim için büyük şans oldu. Halkın ürettiği müzik olduğu için halk müziği benim için çok kıymetli. Arşivim var n Anadolu’yu köy köy gezip unutulmaya yüz tutmuş halk müziklerini kayıt altına alıyorsunuz. Bir arşiviniz var mı? Evet, artık köylerde kaydettiğim efsane müziklerden oluşan bir müzik arşivim var. Bu kaydettiğim çok kıymetli insanların videolarından bazılarını zaman buldukça sosyal medyaya yüklüyorum ki benim gibi ilgisi olan insanlar da faydalansın, öğrensin, izleyince duygulansın diye. Malum, kaydettiğim insanlar yaşça büyük insanlar olduğu için, onlar toprağın altına girmeden en azından sosyal medyada kıymet görmesini sağlamak benim için büyük bir maneviyat ve gurur oluyor. İnanır mısınız 30 yaşındayım daha. 78 yıldır köylere gidiyorum. Kayıt altına aldığım insanlardan şu ana kadar 40 tanesi vefat etmiş. İşte benim kaydettiğim videoları önce o insanların ailelerine sonra da bizlere kültürel ve müzikal bir miras olarak kalıyor ve zaman geçtikçe de kıymeti fazlalaşıyor. Anadolu’nun her bölgesine gitmek istiyorum. Aslında ben müziği öğrenmek için müzik öğretmenliği okumuştum, fakat mesleğim benim için köylerde olağanüstü bir öğrenme sürecini başlattı. Antalya Elmalı ilçesi Akçaeniş Köyü’nde Ali Pala’yla Türküler suyumuz, toprağımız kadar kıymetli n Anadolu’da karşılaştığınız halk müziğiyle ilgili neler söylemek istersiniz? Türkiye’nin 3 tarafı sularla kaplı, fakat 4 tarafı müzikle çevrili. Müzik Türkiye’nin suyu kadar, havası kadar, toprakları kadar kıymetli. Halk tüm yaşantısını, ayrılıklarını, hasretini, özlemini, acısını müziğe zengin bir şekilde dökmüş. Belli ki çok duygusal bir coğrafyanın insanlarıyız. Ben genç kuşakta çok yoğun bir halk müziği ilgisi görüyorum. Müzik hepimizin ortak paydası. Yerel müziklerimizin kolay kolay unutulacağını sanmıyorum. Gençlerimiz kendi müziklerini bilmiyor diye isyan eden bir zihniyet olmaktansa, gençlere bu müzikleri tanıtan etkinlikler yapmak, konserler, etnik müzik festivalleri düzenlemek gerektiğinin kanısındayım açıkçası. Ayrıca halk eğitimi merkezlerinin bölgede yaşayan halk sanatçılarını tespit edip, o sanatçılara usta çırak eğitim metoduyla dersler verdirmesi gerekiyor. n Hedefleriniz var mı? Ulusal ve uluslararası festivallerde yer alsam da ülkeme mal ol muş bir sanatçı olmak istiyorum. Bestelerim var. Albüm yapmak, kalıcı müzik eserleri bırakmak istiyorum. Şu an köylerde öğrendiğim türkülerden ve kendi bestelerimden oluşan 2 adet farklı albüm repertuvarım hazır. Tabii ki imkân bulup stüdyo aşamasına geçmeyi hayal ediyorum. En nihayetinde öğretmenim, aile geçindiriyorum. Hayatın gerçekleri var bildiğiniz gibi. Müzik benim için güneşin her gün yeniden doğuşu gibi. Müzik, Türkiye için dünya için en büyük birleştirici güç bence. Hangi sosyal sınıftan hangi görüşten olursak olalım, dinlediğimiz müzikler aynı ya da benzer oluyor. Ülke çapında özellikle gençlerin katılacağı halk müziği ve halk çalgıları festivalleri düzenlemek istiyorum. Çok hayalim var. Şimdilik bunları saymış olayım. Hepsini sayacak olursam bütün gazeteyi kaplar, aman diyeyim. Müzik, sınırsız dalları olan kocaman bir ağaç olsun, bizler de hepimiz bu ağacın gölgesine uzanalım. Çocuklar, gençler, büyüklerimiz, kısaca herkes... Müziğin sesi sarsın hepimizin yüreğini. Kentte, yılın en az altı ayı kayak yapmak mümkün. 3. Hakkâri Kar Festivali 3 Mart’ta yapılacak. MEHMET KIZMAZ Hakkâri’de hiçbir ev yoktur ki pencereden Sümbül Dağı görülmesin. Güneş, kente Sümbül Dağı’ndan doğuyor. Sabah uyanıyorsunuz, perdeyi aralıyorsunuz Sümbül Dağı. Maç yapıyorsunuz, pikniğe gidiyorsunuz, caddede turluyorsunuz Sümbül Dağı... Hakkâri’nin neresine giderseniz gidin, kentte ne yaparsanız yapın bütün heybetiyle tam karşınızda. Dağın eteklerindeki Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne ait Merza Stadyumu Hakkâri merkeze 5 dakika mesafede. Kentte onu aşkın yerel futbol takımı ve yerel lig var. Her hafta cumartesi ve pazar günleri kendi aralarında bu sahada maç yapıyorlar. Saha her gün açık. Kent halkı da burada yürüyüş yapabiliyor. ‘En yaşanılabilir yer’ Beden eğitimi öğretmeni Gökhan Erdem, 26 yaşında. Hakkâri’de doğmuş, büyümüş, okumuş. Üniversite için kentten ayrılmış. Sonra geri dönmüş. Hakkârispor’da futbol oynuyor. Kentin dağ manzarasını sorunca, “Bu soru artık kaderimiz gibi. Sormayan yok. Sümbül Dağı’yla iç içeyiz. Buralı olmayana şaşkınlık verebilir. Ama o bize biz ona çok alışkınız” diyor. Hakkâri’yi bilmeyenlere şunları söylüyor: “Her ilde, her yerde olduğu gibi buranın da kendine has özellikleri, güzellikleri var. İnsanlar buraları gelip görebilirler. KPSS’den 88 puan aldım. Bölümümde Türkiye 44.’sü oldum. İlk tercihim Hakkâri’ydi. Benim için dünyanın EMİN NOYAN en yaşanılabilir yeri burası.” Kentte, kışın kar kalınlığı yak laşık dört metreyi buluyor. Yılın en az altı ayı kayak yapmak mümkün. Hakkâri merkeze 20 dakika uzakta, 2 bin 800 rakımında, Merga Bütan Kayak Merkezi var. Milli Eğitim, maddi durumu kötü, kayak sporundan habersiz çocuklar için kurslar düzenliyor. Her gün ilk ve ortaokul çağındaki 50 çocuk, kayak merkezinde karın keyfini çıkarıyor. Üç saatlik genel eğitimle başlayan etkinlikler 17.00’ye dek sürüyor. Gökhan Erdem de atanmadan önce çocuklara kayak eğitimi vermiş. Erdem, “Hakkâri’de kayak merkezine muazzam bir ilgi var. Çok başarılı sporcular çıkıyor. Cumartesi ve pazar günleri, pistte yer bulamıyorsunuz ki aynı şekilde kiralanacak kayak takımı da kalmıyor. 7’den 70’e herkes geliyor. Aileler bir tarafta piknik, bir tarafta da sporunu yapıyor. Tabii bazen de halay çekiliyor” diyor. Hakkâri, çevre illerden, başta fotoğraf tutkunları olmak üzere binlerce yurttaşın da ilgisini çekiyor. Ayrıca 3 bin 487 rakımlı Sümbül Dağı’na tırmanmak da mümkün. Yüzölçümünün yüzde 87.5’i dağlardan oluşan Hakkâri, “Dağların şehri” tabirinin hakkını veriyor. Golf dede mirası olcay büyükTAŞ Spor turizminde önemli bir Uçak krizi ve terör saldırıları nedeniyle zor za yatırım olarak hayata geçirilen tesis için Özdemir, “6 bin 200 metrekarelik kapa manlar geçiren turizm sek lı alanın yanı sıra 3 adet ha törü yeni yeni toparlanma vuz, koşu parkurları, atle ya başlamışken bu kez de tizm sahaları tenis kortla Antalya’da yaşanan hor rı, tırmanma duvarları, çok tumlarla sınanıyor. Her ne Elif Özdemir amaçlı açık spor sahası ve kadar deniz, kum, güneş çok amaçlı açık yeşil saha le kendisine haklı bir yer edinse lar söz konusu. de turizmde farklı yatırım alanla “Dünya Yüzme Şampiyonası, rına yönelen grupların biraz daha Dünya Dans Sporları Federasyonu şanslı olduğunu dile getiren Özal Turnuvaları, Gloria Ironman 70.3 tın Holding Yönetim Kurulu Üye gibi birçok önemli etkinliğe ev sa si ve Gloria Sports Arena Proje Yö hipliği yapan Gloria Sports Arena neticisi Elif Özdemir, bu yıl üçün profosyonel sporcu takımlar için cüncünü düzenledikleri golf turnu benzersiz bir deneyim sunuyor” vası ve105 bin metrekarelik doğa bilgisini veriyor. harikası üzerine kurulu olan Gloria Sports Arena ile fark yarattıklarını dile getiriyor. Olimpiyata madalyalı sporcuların da gelerek antreman yaptıkları otel, Özdemir’in verdiği bilgiye göre, 50’den fazla branşta spor yapma imkânı ve 100 odalı oteli ile profesyonel sporcu takımların çalışması için avantajlı olanaklar sunuyor. Ülke golf sporunun gelişmesine emek veren dedesi merhum Nuri Özaltın anısına düzenlenen golf turnuvasını gözleri parlayarak anlatan Elif Özdemir, bu yıl üçüncüsü düzenlenen turnuvaya önümüzdeki yıl katılmak için ciddi biçimde ders aldığını ve artık iyi bir oyuncu olduğunu anlatıyor. Gloria Hotels & Resorts, bu yıl 3. Bu deney buz gibi... Tesis açıldığından beri 91 ülkeden 15 bin den fazla misafir konakladığını alnatan Özdemir, “20162017 yıllarında Gloria Sports Arena’yı tercih eden 57 sporcu ve 13 takım olimpiyatlarda Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nda toplam 86 madalya aldı”ğını aktardı. Tesisin en dikkat çekici unsurlarından biri ise egzersiz ve antrenmanlarla yüksek kas yüküne maruz kalan sporcuların performansını iyileştirmek için kullanılan Soğuk Oda (Ice Lab). 10,65 ve 110 dereceye sahip üç kabini bulunan Ice Lab, yoğun antrenman temposundan sonra vücudun yenilenme süresini kısaltıp ağrıların giderilmesine, kro kez düzenlenen turnuvada 7 ülke nik uyku problemlerinden, yaşlan den 194 sporcu bir araya geldi. maya karşı bir çok faydası bulunu Ancak grup, dünyada ikin yor. Ice Lab, aynı zamanda fizyote ci, Avrupa’da ve Türkiye’de ilk rapi hastalarının iyileşme sürecinde olan Gloria Sports Arena, Antal de kullanılıyor.  ya Belek’te “hepsi bir arada” kon 13 dakika boyunca 110’da ka septiyle sporseverlere 2015’ten lan sporcular sonrasında kendileri itibaren hizmet vermeye başlıyor. ni dinç hissediyor. 1997’de açılan Gloria Golf Club ülkenin ilk 45 delikli golf sahası olma özelliğine sahip. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle