24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 8 ARALIK 2019 PAZAR TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN MUZAFFER İZGÜ’NÜN ‘AMAN BAŞKAN DUYMASIN’ ADLI OYUNUNA ENGELLEME Eyvah, Başkan duymuş! KÜLTÜR Görülmüştür! Masamın üzeri onlarla dolu... Özenle açıyorum zarfları. İçinden tek sayfa çıkıyor. Önlü arkalı yazılmış, inci gibi dizilmiş yazılar... Sıkışık sıkışık harfler... Tek satıra sığdırılması gereken ne çok sözcük, ne çok duygu, ne çok düşünce, ne çok özlem, ne çok hasret, ne çok, ne çok, ne çok, ne çok... Özenle her birini okuyorum. Kimi adımla sesleniyor: “Sizi tanımasam da çoktandır tanır gibiyim...” Kimi “Sayın”la başlayıp soyadımla sürdürüyor... Kimi önce kendini tanıtıyor: “Ben bir halk sanatçısıyım, müzisyenim... Adım...” Kimi önce adresini belirtiyor: “Size Burhaniye T Tipi Hapishanesi’nden yazıyorum...” , “Size Silivri Kapalı CİK’ten...” , “Size Kocaeli, Kandıra F tipi...” “Size Ödemiş T Tipi Kapalı ve Açık...” Hepsinin ortak yanı o yuvarlak damga! GÖRÜLDÜ ya da GÖRÜLMÜŞTÜR damgası... Okudukça gözyaşlarıma hâkim olmaya çalışıyorum. Kimi kendi adına, ya da Grup Yorum adına yazıyor... Kimi koğuş arkadaşları adına... O kadar çoklar, o kadar çoklar ki... Sağlık sorunları dinmiyor En çok sağlık sorunlarını dile getiriyorlar. Hastaneye götürülmek istemediklerini, çünkü her gidişin, dönüşün işkenceye dönüştüğünü, muayenede bile kelepçeli olduklarını anlatıyorlar... İçerideki hastaları anlatıyorlar... Belboyun fıtığı, astım, sedef, şeker, hepatit B, felç, kalp krizi, şeker koması, kanser... Psikolojik hastaklıklar... Selahattin Demirtaş’a yapılanı düşünüyorum. O bile 7 gün boyunca hastaneye götürülmediyse, bilincinin kapanmasına rağmen götürülmediyse kim bilir adını sanını bilmediklerimize neler yapılıyor! En kahredicisi: içerideki bebekleri, çocukları... Hayır en acısı, keyfi cezalandırmalar... Hapishaneden hapishaneye değişen, günden güne değişen, yetkililerin söylemlerine, politik ortamın değişen havasına göre değişen uygulamalar... Keyfiyet!! Hapishaneden gelen mektuplara yanıt verememenin, çare bulamamanın, dertlerini giderememenin ağırlığı omuzlarıma çöküyor. Bu mektupları yayımlamaya kalksam (hangi birini) değil bu sayfa, tüm gazetenin sayfaları yetmez... Anneler ve bebekler Ama eğer siz bu konularda duyarlıysanız, (ki Cumhuriyet okurları öyle olmak zorunda) sizlere önerim www.gorulmustur.org sitesine girip dolaşmanız. Mahpus mektuplarının ve sanatsal ürünlerinin daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi için kurulmuş bir web sitesi. Hem paylaşım, hem mahpus ailelerine moral verme hem de okuyucuları mektup yazmaya teşvik etme amacıyla kurulmuş. Site aynı zamanda bir arşiv işlevi görüyor. Hapishaneden gelen mektupları, fotoğrafları, şiiröykü, resimkarikatür çalışmalarını arşivliyorlar. Örneğin, Gazel Bulut adlı hapisteki bir annenin, kendi bebeğine hasretken, hapisteki başka bebekler için hazırladığı “Damlayan Masallar” (Ceylan Yayınevi) kitabı “Görülmüştür” grubunun katkısıyla çıkmış ortaya... Hapishanelerde anneleriyle birlikte kalan 800’den fazla bebek, anneleri hapishanelerde olduğundan onlardan ayrı büyümek zorunda kalan yüzlerce çocuk için hazırlanmış bir masal kitabı... ‘Burda Neler Yok’ Ülkemin hapishaneler coğrafyasında koskoca bir dünya var... Ve “dışarıdakiler” eğer “içeride” bir yakınları yoksa, o dünyaya çok uzak... Bu yazı en iyisi 25 yıldır hapiste olan, “içeride” şairliği öğrenen İlhan Sami Çomak’ın bir şiiriyle bitsin. Hapse düştüğünde 21 yaşında bir öğrenciydi. Şimdi 46 yaşında. Bu yıl Sennur Sezer Ödülü’nü kazanan “Geldim Sana” kitabından “Burda Neler Yok” başlıklı şiiri: “bahçe duvarını aşıp okulu asan çocuklar yok / kelimelerden dostluk yapan insanın iyilik bağı yok / taş atmak için taş yok / çiy toplayan çiçekler ve haritadan taşacak nehirler yok / simit kokusunun kalabalığı çağıran tazeliği yok / feragatiyle insan güzelliğiyle kadın yok / çimenlere uzanıp göğün sadakatini deneme imkânı yok/ lamba gibi mum da yok / karanlık yok karanlık hiç yok / mevsim dönümleri ve ay tutulması yok / toprak yok bitkinin güzellik edası yok / kedinin patisi atın terleyen hızı yok / rüzgârın havalandırdığı perde üzümün çürüyen salkımı yok / ayrı kaldı hayat güneşten. Burda yön yok / ama vardır bir çıkış hep vardır!” Evet. Mutlak vardır! um:ag Araştırmacı Gazeteci Adaylarını Bekliyor. Dünyada ve Türkiye'deki güncel haberleri izleyen ve sorgulayan, gazetecilik meslek ilkelerine saygılı, toplumsal duyarlılık ve sorumluluk taşıyan Uğur Mumcu'nun gazetecilik çizgisini devam ettirecek gazeteciler yetiştirmek amacıyla Araştırmacı Gazetecilik Kursu düzenlenecektir. 30 yaşını aşmamış, üniversite (4 yıllık fakülte) mezunu gençler arasından yüz yüze görüşmeler sonucunda seçilecek adaylara, karşılıksız bursla 3,5 ay kurumsal eğitim veriliyor ve eğitimi başarıyla tamamlayanlara, medya kuruluşlarında mesleki deneyimlerini geliştirme olanağı sağlanıyor. Son Başvuru Tarihi 13 Aralık 2109 Ayrıntılı bilgi ve başvurularınız için: www.umag.org.tr egitim@umag.org.tr Tel: 0312 417 77 20 Ankara Birlik Tiyatrosu’nun Malatya’da sergileyeceği Muzaffer İzgü’nün “Aman Başkan Duymasın” adlı oyunu “tadilat” bahanesiyle engellendi. İsyanını Twitter’dan “Ne Oynayalım Beyler?” İstanbul’da oyna, Ankara’da oyna, ama Anadolu’ya çıkma! Oyunun adını beğenmediler mi, ne mahkemenin beraat kararı ne de Muzaffer İzgü adı durdurabilir. Ne Malatya EğitimSen’in gücü ne de oyunun biletlerini satın alan 600’ün üzerinde seyirci. Kaçıncı yüzyılda yaşıyo ruz? Hâlâ bir tiyatro oyununu yasaklamaktan medet uman bir zihniyet” diye seslendirdi yönetmen Gül Göker. Ve utancını özetledi: “Ömrümün 45 yılı bu karanlıkla boğuşmakla geçti. Koltuklarınızı ve makamlarınızı, hukuku tanımayarak yasaklarla mı koruyacaksınız? Kültür Kongre Merkezi, Malatya halkı için açılmadı mı? Aynı salonda 11 Aralık’ta oyun var. 12 Aralık’ta oyun var. 17’sinde konser var ama 15 Aralık’ta ‘Aman Başkan Duymasın’ oyununun sergilenece ği gün tadilat var! Siz inandınız mı? Ne oynayalım beyler, bari liste verin onları oynayalım. Kentleri belirleyin, dışına çıkmayalım. Bunları dile getirmekten utanç duyuyorum. Türk tiyatrosu adına, bu ülkenin yüz akı Muzaffer İzgü adına utanıyorum!” Genco Erkal ise Gül Göker’in isyanına “Bu sesi herkes duysun, Başkan da duysun. Bu çağda yasakçı kafalar utanç veriyor, tiyatrodan kimseye zarar gelmez” diyerek destek verdi. Türkler de ağaç süslerdiÇam ağacı süslemek Hıristiyan âdeti, dini bir ritüel değil, kültürel pratiklerin yansıması ‘KUTLANMAMALI’ DIYENLER ‘KUTLANABILIR’ DIYENLER Noel’in kutlandığı 25 Aralık’ın İsa’nın doğum günü olduğu mevcut İncil’lerin hiçbirinde yok. MUSTAFA K. H ERDEMOL er yıl aralık ayının değişmez polemiği, yılbaşı kutlamaları ve ağaç süs lemeleri. Yılbaşının Müs lümanlarca kutlanması nın gereksizliği tartışma ları başladı bile. Çünkü Noel’in de, ağaç süsleme nin de Hıristiyan gelene ği olduğu inancı yaygın. Oysa Hıristiyanlık ta da Noel ağacı süslemesi nin olmadığı söylenir. 1500’le rin başından beri Almanya’da Mar tin Luther’in etkisiyle Protestan Hı ristiyanlarda “İsa’nın doğumu şerefi ne” bu tür ağaç süslemesine rastlanı yor ama mevcut üç İncil’de de İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu ifade eden tek bir sözcük yok. Hıristiyanlık önce si Roma’da Satürnila kış festivalinde putperestlerin âdetiydi bu. Dini sembol değil Hıristiyanlıkta olup olmaması bir yana ağaç süslemesine asıl Türklerde rastlanır. Çünkü Türkler ağacı kutsal kabul ederdi. Dede Korkut’ta “bir ağacın kökleri dipsiz, yani yeraltı âleminin en derin noktasına kadar gider, oralardan haber getirir” diye yazar. En büyük Türk kültürü araştırmacısı Profesör Bahaeddin Ögel de Türk Mitolojisi’nin ikinci cildinde bir süs leme biçimi olan ağaçlara bez bağlamadan söz eder. Başkurt Türklerinde her kabilenin orman içinde kutsal bir ağacı vardı, dallarına dilek ifade eden takılar asılırdı. Noel ağacı süslemesinin ilk örneğidir bu. Bir Müslümanın evinde Noel ağacı bulundurmasının, üstelik ağaca büyük önem verilen İslamiyet açısından, kesilmesinin dışında bir sakıncası yok. Hıristiyanlıkla bağı olsa da artık günümüzde dini bir sembol olmaktan çıkmış bir ritüeldir Noel ağacı süslemesi. Çünkü bu artık Hıristiyanın inandığı dinden çok, var olan diğer inançlarının ya da pratiklerinin bir ifadesi. Bu nedenle hangi dinden olursa olsun, İslam ülkelerinde az da olsa bu ritüel uygulanıyor. Karşı çıkanlar Tüm bunlara rağmen bunun bir Hıristiyan adeti ol duğu ve kutlanmaması gerektiğini söyleyenler var: Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız, “Müslümanların arasında yılbaşına dair kutlamalar batıldır”; “Müslüman haramı nasıl taklit edebilir?” diye sorarak şunları söylüyor: “Ben mümin kardeşlerime yılbaşı kutlamayın demiyorum, diyemem, utanırım bunu söylemeye, namaz kılan, oruç tutan birine yılbaşı bize aittir diyemem.” Yasin Gündoğdu da Youtube’da yayımlanan bir video sohbetinde “Peygamberimiz kim kime benzerse ondandır” diyor ve yılbaşı kutlamalarının haram olduğunu belirtiyor. İlahiyatçı Osman Ünlü de “Gayri müslimler gibi davranmak imanı tehlikeye sokar” diyerek yaklaşıyor Noel ya da yılbaşı kutlamalarına. Prof Abdülaziz Bayındır ise “Biz kimseye benzememeliyiz, başkası bize benzesin” diyerek kutlamalara karşıtlığını belirtiyor. Türklerin Nahıl’ı var Tarihçi yazar Sinan Meydan, “Türkler Müslüman olmadan önce yılbaşı kutlardı. Türklerde ağaç kutsaldır, sadece yılbaşlarında değil, önemli günlerde de ağaç süslerlerdi. Avrupa’nın süslü Noel ağaçlarına karşılık Türklerin Nahıl’ı vardı” diyor. Yazar, Türk mitolojisinde ağaç süslemenin Şamanlıktan geldiğini, Cumhuriyetle birlikte miladi takvim kullanılınca yılbaşı kutlamalarının da başladığını anlatıyor. İsmail Beniderya Araştırmacı “Dini inancımızda başka inançlara saygı duymak vardır. Ben içki içenin de, başını örten ya da açanın da toplumdan dışlanmasına, ayrımcılığa tabi tutulmasına karşıyım. Birbirimizin gönlünü kırmamak gerekiyor, ki böyle günler, yani Noel, Kurban ya da Ramazan bayramları bunun için iyi bir fırsattır. Noel’i de, bayramları da, Aleviyle, Sünniyle birlikte kutlamak gerekir. Özellikle şu global dünyada Müslüman, Yahudi, Hristiyan olan, başka mezhepten olan, dinsiz, ateist bir arada yaşamak zorundayız. Yasaya da saygı duyulmalıdır, kutlamaya da. Bir de Noel denince kimilerinin aklına gelen şu içki de özendirici olmamalı haliyle. Hz İsa’nın doğum gününe bizim de kutlu olsun dememiz gerekir. Kadir Akaras Ehlibeyt Âlimleri Derneği Genel Başkanı Yılbaşı kutlamasına vb. yaklaşımımız Hz. Ali’nin düşüncesi doğrultusundadır. Hz.Ali’nin hilafeti döneminde Mısır’a vali olarak atadığı Maliki Ejder’e yazmış olduğu ahitnamede şöyle bir cümle geçer: “Malik gittiğin beldede insanlar farklı inanışlara, kültüre sahip olabilirler. Dine taban tabana zıt olmadığı sürece o inanışlara, kültüre dokunmayın. Birlikte yaşayın.” Kullandığımız takvim Miladi takvimdir. Bu takvimin yılbaşını doğal olarak kutlarız, tabii kutlamada dinimize aykırı şeyler, örneğin içki ve kimi haramlar söz konusu olmadığı sürece kutlanmasında bir beis görmüyoruz. Toplumumuzun yüzde 98’i Müslüman olduğu halde Miladi takvim kullanıyor, bunu özümsemişiz, ama bunun yılbaşını benimsememişiz. Öte yandan kullanmadığı Hicri takvimin yılbaşını kutluyor. Bu da bir çelişkidir. Haram içinde olmadığı sürece Noel’in de Yılbaşı’nın da kutlanmasında dinen bir sakınca yoktur. Sonuçta polemik bu bilgilerden habersiz sürüyor. İslam Ansiklopedisi’nin ilgili bölümündeki şu bilgi son derece aydınlatıcı: “Kuranıkerim’de şecer veya şecere kelimesi hem ağaç hem de genel olarak bitki anlamında olmak üzere yirmi altı yerde geçmektedir. Bu anlamdaki kullanılış hadislerde de görülür. Bırakın dallarını süslemeyi, “zeytin ağacı üzerine yemin” bile edilebileceği belirtiliyor verilen bilgide. Kuran’da, Noel’de süslenen çam ağacına ilişkin bir ifade yok. Belki de asıl tartışılması gereken Noel ya da yılbaşı dahil tüm bu özel günlerin ticari pazarda bir karşılığının olması. Tüketim toplumunun içinde kutsalı da barındıran her değerin paraya dönüştürülüyor olması. Handke’ye Nobel verilmesine tepki Türkiye, 2019 Nobel Edebiyat Ödülü’nün 1990’lı yıllarda Yugoslav Savaşları’nda Sırpların yanında yer alan ve Bosna’da yaşanan soykırımın sorumlularından eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç’e destek açıklamaları yapan Avusturyalı Peter Handke’ye verilmesine sert tepki gösterildi. Edebiyat Ödülü’nün Handke’ye verilmesine yönelik tepkiler büyüyor. Yarınki ödül töreni öncesinde sosyal medya hesabından açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Bu akıl dışı ve utanç verici karardan geri dönülmelidir. Nobel Komitesi, vicdanı olmayan birine nasıl ödül verebilir? Yeni soykı rımları özendirmek için mi?” dedi. Milli Savunma Bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada “Nobel Edebiyat Ödülü’nün Bosna soykırımının canisi, masum Boşnak kardeşlerimizin katili, Miloseviç’in en büyük destekçisi ve soykırımın inkârcısı Handke’ye verilmesini en sert şekilde kınıyoruz. Vicdan sahibi her insanı derinden yaralayacak, Nobel ödüllerini bir kez daha tartışmalı hale getirecek bu hatadan bir an önce dönülmesini bekliyoruz” denildi. Bosnalı sivil toplum kuruluşları, yarın gece Stockholm’de, yazara ödül veren İsveç Kraliyet Akademisi’ne yönelik protesto gösterisi organize ediyor. l Haber Merkezi Gökhan Özoğuz Gökçe Bahadır Gökhan, ‘Kendi Yolumda’ filminde kendisini oynuyor Yoluna gitmek kolay mı? “OSes Türkiye” yarışmasından çekildikten sonra hayranlarının özlediği Athena’nın Gökhan’ı ile “Ufak Tefek Cinayetler” dizisinden sonra yeni bir projede rol almayan Gökçe Bahadır, “Kendi Yolumda” filminde buluştu. Çekimlerine Adana’da başlanan filmin öyküsü, Gökhan’ın bir oto tamircisinde rastlayıp sesini beğendiği tamirci çırağı gence şarkıcı olmasını tavsiye etmesi, gencin ise ona “Sen de benim gibi bir tamirci çırağı olsaydın Athena’nın solisti olabilir miydin” sorusuyla başlar ve Gökhan’ın rüyalarıyla devam eder. Rüyasında Gökhan, bu kez kendisi tamirci çırağıdır! Müzik, komedi ve dram ögeleriyle süren filmin çekimleri 5 hafta sürecek. Filmin mart ayında vizyona girmesi bekleniyor. Genç müzisyenler Red Bull’la ses veriyor Yeni nesil sahneden müzisyen ve grupların müzikseverlere ulaştığı performans videoları serisi olarak doğan “Red Bull Music Warm Up”, bu yıl da sesini duyurmak isteyen genç müzisyenlere destek oluyor. Proje kapsamında biri üniversiteliler arasından seçilen dört genç müzisyen veya grup, birer video klibe kavuşacak. Gelecek vaat eden dört müzisyenin Red Bull Music Warm Up yolculuğunu ve onların kliplerini çok yakında RedBull.com adresinden takip etmek mümkün. Elikbank’la okur buluşması Yazar Gülşah Elikbank, bugün 16.0018.00 saatleri arasında, Kadıköy’deki Akademi Kitabevi Cafe’de yeniden basılan kitabı Uykusuzlar’ı imzalayacak ve okurlarıyla söyleşi yapacak. arastırmacıgazeteciilan2019.indd 1 11/16/2019 3:41:06 PM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle