19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 31 ARALIK 2019 SALI EDİTÖR: CAFER KURT HABER RTÜK, Akit TV’nin Cumhuriyet ve Işık Kansu’ya yönelik tehdidi için işlem yapmadı RTÜK tehditleri ‘duymadı’ Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) son bir yılda yine yandaş kanallar için çalıştı. Yayınlardaki kadına yönelik şiddet, istismar ve birçok konuda yurttaşların binlerce şikâyetini görmezden gelen RTÜK, kanallardaki muhalefete yönelik küfürleri ve tehditleri de yıl boyunca OZAN “ihlal yok” kararı ile geÇEPNİ çiştirdi. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, Üst Kurul’un 2019 yılındaki faaliyetleri raporlaştırdı. Rapora göre, binlerce şikâyete karşın yandaş kanallarla ilgili yalnızca dört dosya Üst Kurul gündemine getirilirken, hazırlanan raporlarla yayınlar aklandı. Rapora göre, yayın içerikleri kapsamında en çok ceza FUL TV logo Yandaş kanallardaki kadına yönelik şiddet, istismar ve birçok konuda yurttaşların binlerce şikâyetini görmezden gelen RTÜK, Akit TV’nin Cumhuriyet gazetesi ve Işık Kansu’ya yönelik tehdidini işleme koymadı. suyla yayın yapan “Mücahid Cihad Han ile Metafizik aleme Yolculuk” programına kesildi. RTÜK’ün yurttaşların “büyü bozma, cin çıkarma vs. sebeplerden dolayı paraları alınmak suretiyle dolandırıldıkları” şikâyetleri nedeniyle “dini duygularının istismar edildiği kanaati” ile programa 50’den fazla ceza kestiği belirlendi. Taşcı’nın raporuna göre, yandaş kanallara yönelik şikâyetler cezasız kaldı. RTÜK, 24 TV’de CHP milletvekili Dr. Ali Şeker’e yönelik küfrü eleştiri sınırları içinde değerlendirerek yaptırım uygulamadı. ATV’de yayınlanan Esra Erol programında en fazla şikâyete konu olan dört bölüm tek raporda değerlendirilerek aklandı. Beyaz TV’nin “Beyaz Futbol” programında sunucunun küfrü de “ihlal yok” kararı ile cezasız bırakıldı. TGRT Haber kanalında “Medya Kritik” programının 11 ayrı bölümü ayrı ayrı şikâyet konusu olsa da raporlar birleştirilerek tek bir cezaya dönüştürüldü. Akit TV’nin Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’na katılanlara yönelik hakaretleri önce aklandı, itirazlar üzerine yayın durdurma cezası verildi. A Haber’de yayınlanan “Canan Barlas ile Gündem” programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaretler AKP’li üyelerin oyçok luğu ile “ihlal yok” kararı ile görmezden gelindi. ‘Şikâyetler, uyarı verilmeden kapatıldı’ RTÜK’ün 2019 faaliyetlerini değerlendiren Taşcı, “Toplumun geniş bir kesiminde rahatsızlık yaratan ve tepkisine neden olan diziler ve yayınların büyük çoğunluğu havuz medyasında yer alıyor. Herkes görüyor, duyuyor, rahatsız oluyor, tepki gösteriyor, bir tek RTÜK harekete geçmiyor. Sonuç gelen raporların hiçbirine bırakın cezayı uyarı bile verilmeden kapatıldı. Niye; damadın kardeşinin, kaynının televizyonu vs. diye” diye konuştu. Taşcı, Akit TV’nin Cumhuriyet gazetesi ve yazarı Işık Kansu’ya yönelik “bomba” tehdidini görmezden geldiğini belirterek “RTÜK duymuyor bile” dedi. l ANKARA MUHALEFETE YÜKLENEN ERDOĞAN, ITIRAZ DILEKÇELERINI GÖRMEZDEN GELDI: İSTESELER DE İSTEMESELER DE ‘KANAL İSTANBUL’U YAPACAĞIZ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesine yönelik tüm Türkiye’den yönelen itirazları görmezden gelerek, “Artık isteseler de istemeseler de Kanal İstanbul’u yapacağız” dedi. Erdoğan, dün Saray’daki Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Bilim Ödülleri Töreni’ne katıldı. Hafta sonu tanıtımına katıldığı yerli otomobile ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, “Milletimiz de Türkiye’nin otomobiline tüm kalbiyle sa hip çıkmıştır. Başta şahsım olmak üzere, siparişleri de almaya başladık. Devrim otomobilinin önünü kestiler ama inşallah ‘devrin otomobili’nin önünü kesemeyecekler” dedi. 1994’te İstanbul’a belediye başkanı olduğu zaman Kanal İstanbul projesi üzerinde çalışmaya başladığını söyleyen Erdoğan, “Binali Yıldırım’la birlikte kendisi Ulaştırma Bakanı olduğunda süratle dedik ki ‘Kanal İstanbul’u hayata geçireceğiz.’ Kanal İstanbul’la birlikte biz bir şeyi ispat ediyorduk, o da neydi? Bir İstanbul Boğazı’nın bırakın ihtiyaca cevap vermeyi, sürek li olarak kazalarla, sürekli olarak oradaki tehditler ve Montrö’nün ayrı bir siyasi tehdidi... Bize çok daha farklı bir burada yatırım gerekir dedik. İstanbullulara defaatle bu projeyi takdim ettim. Ne yazık ki hâlâ anlamayanlar, anlamak istemeyenler var. Bunu birinci köprüde, ikide, üçte, Marmaray’da, Avrasya Tüneli’nde, Osmangazi Köprüsü’nde yaptılar. Biz artık isteseler de istemeseler de Kanal İstanbul’u yapacağız” diye konuştu. Erdoğan, Kanal İstanbul’un ya milli bütçe ya da yapişletdevret ile yapılacağını anlattı. l ANKARA/Cumhuriyet Moldova ile Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı ‘FETÖ okullarının devrini bekliyoruz’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Moldova Cumhurbaşkanı Igor Dodon, baş başa gerçekleştirdikleri görüşme ve başkanlık ettikleri Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, Moldova’da özerk statüde bulunan Gagauz Yeri’nin başkenti Komrat’ta başkonsolosluk açılacağını açıkladı. Moldova’nın, FETÖ iltisaklı kişilerin iadesi bağlamında Türkiye’ye destek verdiğini kaydeden Erdoğan, “Ülkedeki FETÖ okullarının Türkiye Maarif Vakfı’na devredilmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet YENI KARARLAR Ailelere kömürü PTT dağıtacak MUSTAFA ÇAKIR Hükümet ihtiyaç sahibi ailelere kömür yardımında değişiklik yaptı. Kısmen bankacılık hizmetinden, tanzim satışa kadar birçok görev verilen PTT, bundan böyle ihtiyaç sahiplerine kömürü de taşıyacak. Ayrıca artık sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarınca belirlenen ailelere doğrudan kömür yardımı da yapılabilecek. Ortaya çıkan bedel ise eskiden olduğu gibi yine Hazine tarafından karşılanacak. İhtiyaç sahibi ailelere yapılacak kömür yardımlarını düzenleyen Cumhurbaşkanı kararı yayınlandı. Karara göre ihtiyaç sahiplerine, dağıtılacak kömürler PTT tarafından taşınacak. Kömürler ise Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından karşılanacak. PTT tarafından doğrudan kömür teslim edilmesi öngörülen ailelerin kimlik, adres, iletişim, miktar ve kömür teslimine ilişkin diğer bilgileri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından PTT’ye bildirilecek. Kömür tesliminden doğan vergi ve harçlar eskiden olduğu gibi yine TKİ ve TTK tarafından ödenecek. l ANKARA iAnBa’nyceı kaaztaıllıımyor İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) desteği ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ile birlikte gerçekleştirdiği kamuoyu yoklaması sonuçlarına göre, halkın yüzde 60’ı Türkiye’nin AB üyesi olmasını destekliyor ancak yalnızca yüzde 23’ü Türkiye’nin AB üyeliğinin gerçekleşeceğine inanıyor. Türkiye’nin AB üyesi olacağına inananların oranı ise yüzde 2015 yılında yüzde 30, 2016’da yüzde 36 ve 2017’de yüzde 31 olarak ölçüldü. İKV’den yapılan açıklamaya göre, AB üyeliğine destek yüzde 66 ile en fazla Türkiye’nin güneydoğusunda, yüzde 59 ile en düşük olarak Türkiye’nin kuzeydoğusunda kaydedildi. Katılımcılar arasında kadınların yüzde 64’ü, erkeklerin ise yüzde 57’si AB üyeliğini destekliyor. AB üyeliğini en fazla destekleyen yaş grubunu yüzde 66 ile 1824 yaş grubu oluşturuyor. Eğitim düzeyine göre yüzde 67 ve yüzde 66 ile en fazla destek lise ve üniversite mezunlarından geliyor. Üyeliğidesteğin arkasında ekonomide iyileşme, özgürlük ve serbest dolaşım yatıyor. l Haber Merkezi Yargının hali 2019 yılı biterken verilen iki mahkeme kararı, Türkiye’de “yargı reformu” tartışmalarına ışık tutmak ve ülkemizde yargının durumunu göstermek açısından son derecede önemlidir. Tarih sırasıyla gidelim: 10 Aralık 2019’da Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) iki yılı aşkın süredir Gezi davası dolayısıyla tutuklu bulunan (ilk 16 ay boyunca hangi nedenle tutuklu olduğu da bilinmiyordu) iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğunun Ankara’nın da uyma yükümlülüğü altında olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 18. maddelerinin ihlali olduğunu, bu yolla muhaliflere gözdağı verilmesi amacının güdüldüğünü, tutuklunun serbest bırakılması gerektiğini hükme bağlamıştı. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin amir hükmü gereğince Türkiye ihlali gidermek üzere, tutuklunun derhal bırakılması için gerekli işlemleri yapmak zorundaydı. Ama gelin görün ki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davasının 24 Aralık’ta yapılan dördüncü duruşmasında, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Böylelikle Türkiye, dünya kamuoyunun gözündeki, altına imza koyduğu sözleşmeleri ve kendi anayasasını hiçe sayarak insan hakları ihlallerini hiç fütur etmeden sürdüren ülke konumunu biraz daha pekiştirmiştir. HHH Bu olayın üstünden daha bir hafta geçmeden İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Emin Çölaşan, Necati Doğru, Metin Yılmaz, Yücel Arı ve Gökmen Ulu’nun da bulunduğu Sözcü’nün bazı yönetici, yazar ve çalışanlarına, “hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 1 yıl 3 ay ile 3 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları vermiştir. Duruşmayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, karar hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle dile getirmiştir: “Bu davanın açılış biçimi, 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ne düşürülmesi, böyle bir sonucun zaten baştan habercisiydi. Bu heyet, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeyken Selahattin Demirtaş’a ceza verdi. Sonra bu heyet, olduğu gibi 37. Ağır Ceza heyeti yapıldı. Bu kez ÇHD üyesi avukatlara çok ağır cezalar verdi. Yine bu heyet, Canan Kaftancıoğlu’nu çok ağır şekilde cezalandırdı.” Her iki yargı kararı da, 2019 Türkiyesi’nde yargının artık bir adalet arama mercii olmadığının, insanları korkutmak, sindirmek ,susturmak amacıyla kullanılan bir otomatik cezalandırma aracı olduğunun çarpıcı kanıtlarıdırlar. Her iki karar da izan sahibi kişilerin vicdanlarını ve mantıklarını isyan ettirir. Bu isyan, daha “örgütün üyesi olmamakla birlikte...” diye başlayan tümcenin ilk sözcüğünde bayrağını açtırır. Bu mantık, “iktidara karşı olan, her türlü kötülüğün sorumlusudur; FETÖ bana karşı, bunlar da beni eleştirirken FETÖ’ye yardım etmiş oluyorlar” gibi abes bir mantığın ürünüdür. Bu iki taze karar, iktidarın allayıp pullayarak sunduğu, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun “Türkiye’nin demokrasiden sapmış olduğunu ileri sürenlere verilmiş tokat gibi” bir karşılık oluşturduğunu iddia ettiği yargı reformunun gerçek niteliğini de tartışma götürmez bir açıklıkla bir kez daha gözler önüne sererken, bağımsız olmayan yargıda reformun hiçbir anlam taşımadığının da çarpıcı bir örneğini oluşturmuştur. Bu arada yargının İstanbul kanadındaki önde gelen kimi figürleri, bağımlı yargının zaman içinde, bağımlı olduğu odakları da müşkül durumda bırakacak davranışlar içine de girebileceğinin örneklerini veriyor. Şimdiye dek, hep bağımlı yargıdan yakınanlar, yakında içinde, zulme biraz da kendi tuzu biberiyle katkıda bulunmak isteyen, başına buyruk türlü “fief”lerin bulunduğu, daha kaotik bir ortamla karşılaşmaya hazır olmalıdırlar. İktidarın, zaman zaman amacı aşabilecek olan bu başıbozuk güçlerden yakınma hakkı yoktur. Çünkü bunları yargının başına musallat eden bizzat kendisidir. Mesaj paylaşımına 86 tutuklama İçişleri Bakanlığı Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezinin (GAMER) verilerine göre, Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin sosyal medyada kara propaganda yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 636 kişiden 86’sı tutuklandı. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturmak için 9 Ekim’de başlattığı Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin sosyal medya hesaplarından kara propaganda yaptığı, güvenlik güçlerinin itibarını zedelemek için kaynaksız ve yalan paylaşımlarda bulunduğu, terör örgütü propagandası yaptığı iddia edilen 636 kullanıcı hakkında işlem yapıldığı öğrenildi. Adliyeye sevk edilen zanlılardan 86’sı tutuklanırken, 249’u adli kontrol şartıyla olmak üzere 550 şüpheli serbest bırakıldı. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle