28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 331 ARALIK 2019 SALI 90/5 0 150/8 0 100/7 0 90/3 0 80/5 0 30/0 0 10/ 5 0 30/1 0 140/4 0 100/3 0 40/1 0 100/4 0 70/3 0 170/1 0 0 90/3 0 30/ 2 0 50/1 0 130/0 0 80/4 0 120/1 0 90/6 0 150/4 0 TARİHTE BUGÜN 1879: Thomas Edison, ilk elektrik lambasının kullanımını gündelik yaşama soktu. 1921: Mustafa Kemal, Çerkez Ethem güçlerinin dağıtılması için Batı Cephesi Komutanlığı’na talimat verdi. İktidarın Demokratik Parlamenter Rejimi lağvetmesi ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı altında “Kuvvetler Ayrımını” ortadan kaldırarak “Tek Kişi Yönetimi”ne geçmesi beni yeni yılda Noel Baba’dan çok genel ve çok mütevazı dileklerde bulunmaya yöneltti. HHH Ben herkese, kendime davranılmasını istediğim gibi davranıyorum. 1) Yeni yılda, herkesin de bana ve herkese, “kendisine davranılmasını istediği gibi” davranmasını diliyorum. HHH Ben herkesin inancına, inançsızlığına, kimliğine, kimliksizliğine, dinine, imanına, dinsizliğine, imansızlığına, ırkına, milliyetine, kökenine, ırksızlığına, milliyetsizliğine, kökensizliğine, kendime istediğim saygıyı gösteriyorum. 2) Yeni yılda herkesin de bana ve herkese “kendisinin kimliğine istediği saygıyı” göstermesini diliyorum. HHH Ben tanımadığım insanlara “Sen” diye hitap etmem, kabalık yapmam, asla küfür ve hakaret etmem, hata yaptığım zaman özür dilerim. 3) Yeni yılda insanların da ğe, dogmatizme kar şıyım. Bütün eğitim yaşamım boyunca bilgi aktarmaktan ön ce, düşünmeyi, araş tırmayı, sorgulamayı, araştırmayı öğretme Noel Baba’dan ye çalıştım. 5) Yeni yılda evlat yeni yıl dileklerim larımıza ezberci bir yöntem kullanılmamasını ve dogmatik bana ve herkese “kaba dav bir eğitim verilmeme ranmamasını, hakaret ve küfür sini diliyorum. etmemesini” diliyorum. HHH HHH Ben haysiyetime, onuruma ve Ben hem Cumhuriyet gazetesin özgürlüğüme düşkünüm. Herkesin de köşe yazarı, hem TELE 1 kana haysiyetine, onuruna ve özgürlü lında televizyon yorumcusu ola ğüne de aynı derecede saygılıyım. rak, eleştirilerimi genel ve anonim 6) Yeni yılda herkesin, ama yapmaya özen gösterir, mecbur özellikle de bize hizmet için olmadıkça özel isim pek kullan seçtiğimiz yöneticilerin, benim mam; belli kişileri, grupları, kimlik ve herkesin haysiyetine, onu leri hedef gösteren nefret söylem runa ve özgürlüğüne saygılı ol lerine ise tümüyle karşıyım. masını diliyorum. 4) Yeni yılda kimsenin, özel HHH likle de köşe yazarlarının, tele Her devletin en önemli iki gö vizyon yorumcularının, Cum revi vatandaşları için güvenlik ve hurbaşkanının ve başka dev adaleti sağlamaktır. let görevlilerinin, kimseye veya 7) Yeni yılda devletin be hiçbir gruba ya da kimliğe kar nim ve herkes için aynı düzey şı, hedef gösterir bir biçimde de yüksek güvenlik sağlaması nefret söylemi kullanmaması nı, özellikle kadın cinayetlerini, nı diliyorum. çocuk tecavüzlerini, doktorla HHH ra, yazarlara yapılan saldırıları Ben bir eğitimciyim. Ezbercili önlemesini... 8) Benim ve herkes için, her yerde, her zaman temel hak ve özgürlükleri korumasını... 9) Bütün yargılamaları insan haklarına saygılı bir biçimde adil olarak yapmasını... 10) Bana ve herkese, her zaman, her yerde, “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”nin güvencelerini sağlamasını diliyorum. HHH Evet, sevgili okurlarım, benim yeni yılda Noel Baba’dan dileklerim bunlar: Evimizde bir şömine var; Noel Baba bu armağanları bana getirmiş mi diye 1 Ocak sabahı onun içine umutla bakacağım: Şöminenin içinde bu armağanları mı bulacağım... Yoksa o korkunç ses Noel Baba’yı da korkutup kaçırdığı için, sadece Demokratik Cumhuriyet’in külleriyle mi karşılaşacağım? HHH ŞÖMİNEDE SADECE BİR AVUÇ KÜLLE BİLE KARŞILAŞSAM, DEMOKRASİ DENİLEN O ANKA KUŞUNUN, KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞDUĞUNU BİLEREK, YENİ YILDA DA DEMOKRATİK CUMHURİYET İÇİN UMUTLA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİM! TORBALI’DAKİ CİNAYETLER Tahliye olup öldürmüş İzmir’de ilçe sağlık müdürü Mehmet Park ve gasp ettiği doktorun eşi Hatice Gülcemal’i silahla öldürdükten sonra kaçarken bir polis memurunu ağır yaralayan şüpheli, polisin operasyonuyla yaralı olarak yakalandı. Zanlının, cezaevinden yeni tahliye olan Enver Yıldız (30) olduğu tespit edildi. Torbalı ilçesinde ilk cinayet, pazar akşamı saat 21.30 sıralarında Ertuğrul Mahallesi’nde bulunan evde meydana geldi. Zanlı Enver Yıldız’ın önce Park’ın evine gittiği, para istediği, alamayınca çıkan arbedede Park’ı öldürdüğü öğrenildi. Polis, 600 metre ileride ikinci bir cinayet haberi daha aldı. Şüpheli, sokakta karşılaştığı Harun Gülcemal’i silahla tehdit ederek ondan da para istedi. Dr. Harun Gülcemal’i tehditle evine kadar götüren zanlı, direnen eşi Hatice Gülcemal’i öldürdü. Silah zoruyla ATM’ye gittiklerini ve zanlıya çektiği parayı verdiğini anlatan Dr. Gülcemal, ifadesinin sonunda sinir krizi geçirdi. Hatice Gülcemal’in meme kanseri nedeniyle tedavi gördüğü öğrenildi. Polis 4 kişiyi daha gözaltına aldı. l İZMİR / Cumhuriyet 11 öğrenci sınıf öğretmeninden taciz nedeniyle şikâyetçi Ya ortayaoldu,öğretmen6yıl çıkmayanlarboyunca görevdeydi Amasya’da bir ilkokulda sınıf öğretmeni olarak görev yapan Ahmet B isimli öğretmen hakkında 11 öğrenciye yönelik cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla iddianame düzenlendi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan çocuklar öğretmen Ahmet B’nin sınıfı kız ve erkek diye ikiye SEYHAN ayırarak cinsel organAVŞAR larına dokunduklarını, bazen ise laboratuvarda kendilerine dokunduğunu iddia ederek şikâyetçi oldu. İddiaya göre istismar olayı 2013 yılında mağdur çocuklar 4. sınıfa giderken yaşandı. Ola yın gerçekleştiği tarihin üzerinden ise 6 yıl geçti. Ahmet B öğretmenlik yapmaya devam etti. Mağdur öğrencilerden bazıları yaşadıkları olayı ailelerine anlattı. Konu yargıya taşındı. Gözaltına alınan Ahmet B. nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. ‘Korkup ağladım’ Soruşturma aşamasında mağdur çocukların tek tek ifadeleri alındı. Mağdur çocuk Z.B., “Derste yanımıza oturur, bizi sıkıştırırdı. Kolumuza, boynumuza, bacaklarımıza ve göğsümüze dokunurdu. Teneffüslerde yanımıza yanaşır öperdi. Bizi laboratuvara götürüp kapıyı kilitler di. Orada ders yapmazdık. Bazı arkadaşlarla orada yalnız kalırdı. Bir görüşmemizde kapıyı kilitleyip ışığı söndürdü. Eteğimin altından elini iç çamaşırımın içine soktu. Korkup ağladım. Bizleri kucağına sık sık oturturdu” dedi. Mağdur çocuk N.A. ise “Elini iç çamaşırıma sokmak istedi. Ulaşamayınca elbise üzerinden dokundu” ifadelerini kullandı. Şüpheli, hakkındaki suçlamaları reddetti. Yürütülen soruşturma sonunda 6. celsede sanık, mağdur beyanları, araştırma hastanesinden alınan psikolojik rapora rağmen mahkeme tarafından tahliye edildi. l İSTANBUL anlaşma sağlandı Sivil mareşalin fotoğraf makinesiyle güreşleri İstanbul Modern Sanat Müzesi’nden bir davetiye geldi. Değerli dostum, şair ve fotoğraf sanatçısı rahmetlik Lütfi Özkök’ün “Portreler” sergisini açmışlar. 3 Mayıs 2020’ye kadar açık. Lütfi Özkök dünyanın en büyük portre (sanatçı portresi) fotoğrafçısıydı. Nobel alanlar sanki onun tekelindeydi. İsveç memleketinin Stockholm kentinde yaşardı. AnneMarie ile evliydi ki uzun hikâyedir. Sergide benim de fotoğrafım varmış: Tek ve Bülent Ecevit’le birlikte. Bir de kitap yayımlayacaklarmış. Benim de bir yazım varmış kitapta, Lütfi Özkök hakkında. Onu da göndermişler. Bende yoktu. Yazıyı Pomak Ecesi Ülker’e ve birkaç günlüğüne gurbetten bizi görmeye gelen Tanbey’e okudum. “Yılbaşı yazısı için kıvranıyordun. Neşeli bir yıl sonu yazısı” dediler. Yazıyı bu nedenle okuyorsunuz: HHH Sivil mareşalin fotoğraf makinesiyle güreşleri (Ağustos 2003) Bülent Ecevit’in, Adalet Partisi’nden ayrılan on kadar milletvekili ile birlikte hükümet kurmaya hazırlandığı günlerdeydi. Mevki Ankara! Sezer ve Orhan Duru telefon ettiler, elbette Sezer telefon etti: “Öözdeemirr!” dedi, “Burada Lütfi Özkök var, öğle yemeğine bize gelin!” Mevki Çankaya, Birinci ve Üçüncü Basın siteleri. Birinci Basın Sitesi’nden Üçüncü Basın Sitesi’ne yemeğe gittik. Mevsim galiba kış. Ama Lütfi Özkök atletli idi ya da bir kalorifer radyatörünün üzerinde bir atleti kurumaktaydı. Sezer’in böyle laubali bir duruma nasıl izin verdiğini bugün elbette anlıyorum. Lütfi Özkök yapması gerekenleri çok doğal yapar. HHH Lütfi Özkök, o gün Bülent Ecevit’in fotoğraflarını çekecekti. Politikacı olduğu için değil elbette şair olduğu için, meslektaş oldukları için... Bülent Ecevit’ten telefon bekliyordu. O gün Lütfi ile neler konuştuk anımsamıyorum ama Aragon’u, René Char’ı, Marguerite Duras’ı, Beckett’i mutlaka konuşmuşuzdur. Beklenen telefon nihayet geldi. Lütfi Özkök, Bülent Ecevit’e, aralarında bendeniz de olmak üzere, evdeki hazirunun adlarını saydı. Ecevit, “Özdemir İnce de gelsin!” demiş. HHH Lütfi(m) Özkök, fotoğraf makinelerinden önce çamaşır zembilini hazırladı: Birkaç atlet, bir gömlek. Bunun üzerine “Hamama mı giriyoruz?” diye sordum. “Görürsün, onun gibi bir şey!” dedi. Ecevit’in gönderdiği açık renkli parti otomobiliyle Çevre Sokak’taki CHP merkezine gittik. Ecevit bizi çalışma odasının kapısında karşıladı. Çok düşünceli, dahası kaygılıydı. AP’den ayrılanlarla hükümet kurmalı mıydı? Bunun karar evresindeydi. Ama sanat ve edebiyat, özellikle şiir konuştuk çay içerken. Sonra Lütfi Özkök çalışmaya başladı. Önce kazağını çıkardı. Gömlekle kaldı. HHH Elinde fotoğraf makinesi, kırbaçlanan zenci köle gibi eğilip kıvranıyor, rakibine künde atan güreşçi gibi geriliyor, basket çemberinden ribaund alıyor, kaleci olarak tam doksana uçuyor ama temelde bir güreşçi gibi davranıyordu. Bizim güreşçilerin dediği gibi, “iyi kurra çekmese” de rakibinin sırtını mindere yapıştırıyordu. O devindikçe bedeninden fışkıran terler Toros sellerine dönüşüyordu. İki oflayıp bir pufladıktan sonra, elindeki peştamal gibi mendille terini siliyordu. Çalışma sırasında iki kez mola alıp atlet fanila değiştirdi. Terli fanilaları bir küçük poşetin içine koydu. Ecevit’in yanında birkaç saat kaldık. HHH Sezer ve Orhan Duru konutuna gelince, Lütfi doğruca banyoya yürüdü ve bana başıyla “Gel!” diye işaret etti. Poşetten atlet fanilalarını çıkardı. Çamaşır teknesine sıkarmış gibi sıktı. Şarıl, şarıl! “Alın teri” deyiminin en somut görüntüsüydü. İnsan bedenindeki enerjinin sanata dönüşümünün en somut kanıtıydı gördüklerim. Neden Lütfi(m) Özkök? Çünkü mektuplarını “Lütfün” diye imzalar. HHH Yazı bu kadar. Gerçekten bu akşam 2020 yılına giriyoruz. Ben de 84’üncü yaşımla tanışacağım. Bu akşamı, mümkün olsaydı, yanlarında yaşlandığım dostlarımla, arkadaşlarımla kutlamak isterdim: Mekân değiştirenler: (“Ana” dediğim) Nezihe Meriç, Salim Amca Şengil, Bülent Ecevit, İzgan Bazoğlu, İlhan Berk, Orhan Peker, naif ressam Meccani Fahir Aksoy, Cemal Süreya, Edip Cansever, Sevgi (Nutku, Sabuncu, Soysal), Yannis Ritsos, Alain Bosquet, Yevgeni Yevtuşenko, Lubomir Levçev… Sevgi, salonun ortasında Fahir’i leğene oturtup güzelce yıkardı!.. Doğa Koleji artık İTÜ Vakfı’nın Aylardır maaş alamayan öğretmen ve velilerin eylemleri nedeniyle zor günler geçiren Doğa Koleji, İTÜ Vakfı’nın oldu. İTÜ Vakfı ile Doğa Koleji arasında 18 Aralık’tan itisaren yapılan devir görüşmelerinde sona gelindi. İTÜ’den konuyla ilgili yapılan açıklamada şöyle denildi: “Doğa Koleji, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ailesi bünyesinde yer alacak. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Karaca’nın yönettiği süreç, Doğa Koleji’nin borçlarının yapılandırılması ve Doğa Koleji’nin tamamen İTÜ’ye geçmesi konularında uzlaşma ile sonuçlanmıştır. Şimdi çocuklarımızın geleceklerini düşünme ve öğretmenlerimizle birlikte kaybettikleri zamanı telafi etme vaktidir. Vakıfbank, Ziraat Bankası, Denizbank ve Garanti Bankası’nın katkılarıyla gerçekleşen borç yapılandırması ve devrin gerçekleşeceği yapı en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılacaktır.” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle