24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 133 ARALIK 2019 SALI Engellilere eğitim ve teknoloji desteği 12 yıldır engelli bireylerin hayata eşit ve aktif katılımı için sivil toplum kuruluşlarına destek vermeyi ilke edinen Sabancı Vakfı, “Eğitim hakkı tartışılamaz” diyerek düzenlediği Filantropi seminerinde yardımlarının bu konudaki örneklerini sergiledi. Seminerin açılışında sahne alan engelli ve engelsiz iki dansçıdan oluşan Infinite Flow Dans Grubu’nun performansı büyük ilgi gördü. 2015 yılında dansçı ve felç geçirmiş Marisa Hamamoto ile 2005 yılında bir trafik kazasıyla belden aşağısı felç olan Adelfo Cerame Jr. ta rafından sahnelenen dans performansı izleyicilerden büyük alkış aldı. “Eğitimde Görme Engelliler Derneği” bünyesinde oluşturulan Engelsiz Nota Kütüphanesi ise görme engelli müzisyenlerin çalacakları veya söyleyecekleri eserlerin Braille veya dijital olarak erişilebilir olmasını sağlıyor. Sekizinci sınıf öğrencisi Selin Alara Örnek tarafından görme engelli bireyler için geliştirilen yeni nesil robot rehber köpek IC4U2 ise görme engellilerin sesli komutlarını algılayarak hareket edebiliyor ve “uyarma” görevi yapıyor. Katılımcıların deneyimine sunulan inovasyonlardan biri de otizmli çocuklar için kişiselleştirilmiş öğrenme kartları Tolkido oldu. Can Yıldız’ın otizmli bir birey olan kuzeninin dil ve konuşma eğitiminde gördüğü aksaklıklardan hareketle kurduğu Tolkido, ailenin, veya eğitimcinin çocuğun ihtiyacına göre kişiselleştirebileceği kartlar ile kartları seslendirmek için bir kutu ve çevredeki nesnelerin tanıdık bir sesten dinlenmesini sağlayan etiketler üretiyor. Bu sayede çocuğun dil ve konuşma eğitimi oyunlaştırılırken ailede sürece de dahil oluyor. Marisa Hamamoto ve Adelfo Cerame Jr. aynı sahnedeydi. Yoksa engel Şair Melih Cevdet Anday heykeli yakıldı Şairin heykeli yangına kurban Beşiktaş Akaretler’de bulunan Şairler Parkı içerisindeki Melih Cevdet Anday heykeli 30 Kasım Cumartesi akşamı kimliği belirsiz 4 kişi tarafından yakıldı. Kısa süre içerisinde yakalanan 4 kişinin heykeli yanlışlıkla yaktığı ortaya çıktı. İddiaya göre, parkta ısınmak isteyen 4 kişi ateş yaktı. Ateşe atılan maddelerden dolayı alevler, 2002 yılında hayatını kaybeden şair Melih Cevdet Anday’ın heykeline sıçradı. Anday’ın heykeli itfaiye ekiplerince kısa süre içinde söndürüldü. Olay yerine yakın bir noktada bulunan 4 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Olayın ardından heykeli yapan Metin Yurdanur da sosyal medya hesabından üzüntüsünü dile getirdi: “Nazım Hikmet Sofya’dan isimli şiirinde şehirlerin, caddeleri değil anıtını diktiği şairleriyle büyük olduğunu söyler bize. 25 yıl önce yapmış olduğum, Şairler Parkı’nda yer alan Melih Cevdet Anday heykelinin dün gece yakıldığını öğrendim. Bu olaydan derin üzüntü duyuyorum” ifadelerini kullandı. bizCdbü“haAtSşnrasüainypmsrpaıteıkeouslrarplıtgınrlhİekuıayrenl,eiru askdGekBivonüyloreadonokrarrnluıcesonelıurmaa’l”unar,dlnrıuuenızniaça, miyiz? Bugün Dünya Engelliler Günü... Bu bir kutlama günü değil. Bugün engelli haklarının korunması ve yaşamın içinde olduklarını kabullenmenin günü. Bugün onlar için biz de varız diye haykırmanın günü. Kulakla rımızı tıkamadan, gözlerimizi kapamadan onların haklarını sonuna kadar savunmanın ve korumanın günü bugün. Çünkü ÖZNUR unutmamalıyız ki yarın OĞRAŞ ÇOLAK biz de engelli olabiliriz.  Hatta tıpkı Christopher Boone gibi dünyaya gözlerini açabilir çocuklarımız... Önceki gün seyrettiğim oyunda Asperger sendromlu Christopher Boone’un hikâyesi anlatılıyordu. Oyun Christopher’ın iç dünyasını, korkularını, mutluluklarını, başarılarını ve acılarını konu alıyordu.  Biliyoruz ki otizm bir engel değil, bir spektrum bozukluğu ve davranış değişikliği. Ancak bunu söylemek bile dışlayıcıdır. Otizmli bireyler, engelli değil, onlara başka bir yer tanıyalım derken bilinçaltında engelli bireyleri dışlayıcı bir tutuma girmiş olmuyor muyuz?   Evet, çok ince bir çizgi... Mark Haddon’un “Süper İyi Günler” adlı kitabından aynı isimle sahneye uyarlanan oyunun yönetmenliğini Nedim Saban üstleniyor. Oyunun 16 yaşındaki başkahramanı ise Christopher Boone... Saban, “Sahnede bakın bu çocuk matematik dehası, bakın bizim çözemediğimiz problemleri çözüyor derken, oyun kahramanımızın taşıdığı ‘savant’ sendromunu yüceltiyoruz! Onu Albert Einstein ile aynı noktaya koyarken eve hapsolmuş, eğitim hakkı elinden anlamış nice bireyi de dışlıyoruz. ‘Daha çok eser olmalı’ Çok hassas dengeler bunlar! Bu konuda yapılan her film, her oyun kendi gerçeğini yansıtıyor ama başka bir gerçeği de dışlıyor. Bugüne kadar Yağmur Adam’da yansılananı gerçek sanıyorduk, şimdi ‘Süper İyi Günler’ ya da ‘Mucize Doktor’ belirleyici olmalı. Her insan gibi her sanat eseri de biricik” diyor ve ekliyor Saban “Bu nedenle de, TBMM’den aldığım davette komisyon üyelerine belirttiğim gibi, bu konuda daha çok sanat eseri yaratılmalı. Ve tırnak içinde bir normalleşmeden söz ediyorsak, tırnak içindeki kahramanlık öykülerimizde de engellerle yüzleşmeye, hayatın gerçek yüzünü göstermeye, sağlıklı bir kuşak algısı yarat Christopher Boon’u Emir Özden’in canladırdığı oyunda, Suna Keskin, Ayça Erturan, Korel Cezayirli ve Didem İnselel rol alıyor. mak yerine çok yönlü insanların oluş turduğu bir mozaik yaratmaya dikkat etmeliyiz. Hepimiz her an engelli ola biliriz ya da engellerle karşılaşabiliriz. Engellerimizden dolayı engellenmedi ğimiz günlerin sevdasıyla, benim için çok özel bir anlam taşıyan bu özel gü nü kutlamak istiyorum.”   Yani uzun lafın kısa sı, hoşgörü, acıma gi bi kavramları rafa kal dıralım, izlediğimiz bütün filmleri geri sarıp bugünü bir başlangıç sa yalım. Sokakta yü rürken, toplu taşı ma kullanır ken sade ce bugün değil, her gün, yaşa mın her noktasın da unutmayalım ve son olarak kendimi ze bu soruyu soralım, Yoksa engel biz miyiz? İdil Biret, Zeynep Oral ve Metin Akpınar. Leyla Gencer belgeselle anıldı 20. yüzyılın en önemli opera sanatçılarından Leyla Gencer’in hayatını ve sanatını konu alan ilk belgesel “Leyla Gencer: La Diva Turc” önceki akşam (pazar) Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda İstanbullularla buluştu. Senaryosunu gazetemiz yazarı Zeynep Oral’ın yazdığı belgesel gösterimine Metin Akpınar ve İdil Biret de katıldı. Filmin gösteriminden önce Leyla Gencer’in anısına düzenlenen mini konserde üç soprano; Özgecan Gençer, Hale Soner ve Ayten Telek’e, piyanoda Fügen Yiğitgil eşlik etti. Belgesel gösteriminden sonra Zeynep Oral ve Selçuk Metin sahnede soruları yanıtladı. ‘İstikrarlı Hayal’e ödül Gaye Su Akyol, son albümü “İstikrarlı Hayal Hakikattir” ile İngiliz müzik dergisi Songlines’ın “En İyi Sanatçı” ödülüne değer görüldü. Akyol, sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu: “Bu ödülü Türkiye’de ve dünyada özgürlük, barış ve eşitlik için mücadele eden halkıma ve tüm insanlara, içinde doğdukları ülkenin gerçekleri dolayısıyla on kat fazla çalışmak zorunda kalan tüm sanatçılara ve ‘istikrarlı hayal hakikattir’e inanan hayalperestlere adıyorum!” Klasik balenin en güzel masalı Uyuyan Güzel büyüledi İstanbul Devlet Opera ve Balesi, klasik balenin en çok sevilen eserlerinden biri olan “Uyuyan Güzel” balesiyle seyircisini yine mutlu etti. Aralık ayında da haftada bir seyircisiyle buluşacak Çaykovski’nin kooreograf besteci işbirliğinin en güzel örneklerinden biri olan Uyuyan Güzel’de Prenses Aurora’yı Büşra Ay, Prens Florimund’ u Erhan Güzel, Carabosse’u İlke Kodal, Leylak Perisi’ni Melike Koper, Prenses Florine ve Mavi Kuş’u Ami Naito ve Hasan Topçuoğlu oynuyor. Yüz yıllık uykuya dalan güzel bir prensesin öyküsünü anlatan klasik bir Avrupa masalı olan “Uyuyan Güzel’’ 3, 5, 10, 12 Aralık saat: 20.00’de ve 7 Aralık saat: 16.00’da Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde izleyicilerin karşısında olmaya devam edecek. İnsanı robotlaştırırken robotları insanlaştırma Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) ile Maltepe Üniversitesi (MÜ) birlikte düzenlediği 31. İstanbul Semineri “Robotlar Çağında Felsefe ve Eğitimi” ana temasıyla yapıldı. TFK Başkanı İoanna Kuçuradi konuşmasında şiddetin artmasının nedenleri üzerinde dururken azalması için eğitimde yapılması gereken değişiklikleri anlattı. “İnsanları robotlaştırma, robotları da insanlaştırma çabaları, eğitimde çocukların bilgisel yeteneklerini geliştirmeye çalışırken etik yeteneklerinin geliştirilmesi için çaba gösterilmemesi ve bir şeyler yapmak isten diği zaman da etik değerler adına kültürel değer yargılarının öğretilmesi, özgürlüklerin yanlış anlaşılması” olarak üç temel probleme dikkat çekti. Malte pe Üniversitesi’nden Kutlusoy ise tüm eğitimöğretim süreçlerinde teknolojnin ağırlıklı ve geniş kapsamlı olarak kulanılması gerektiğini belirtirken örnek olarak, Maltepe Üniversitesi’ndeki “Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin hem sınıfta hem de uzaktan eğitimin bir arada yürütüleceği bir sistem olan Blackboard Ultra’yı tüm derslerde yetkin bir biçimde kullanma çalışmalarını verdi. Kutlusoy, “Bu durum ‘felsefe öğretiminde en genel anlamıyla bilgisayar teknolojisinin kullanımı’ konusunu tartışma gündemine taşıyor” dedi. Tiyatro Festivali’nde Studio Oyuncuları ve ‘Io’ İKSV’nin artık her yıl düzenlediği bir Tiyatro Festivali’ni daha geride bıraktık. Yerli ve yabancı prodüksiyonlarla başarılı bir olaydı 23. İstanbul Tiyatro Festivali... 13 Kasım’da Studio Oyuncuları yapımı “IO” ile başladı ve son günlerinde yine “IO” ile selam etti seyirciye... Studio Oyuncuları sürekli yeni arayışlar içinde olan bir topluluk. Bu anlamda, Şahika Tekand’ın yaratıcı ve toparlayıcı gücü yadsınamaz. Topluluğun klasik ve çağdaş metinler üstüne yaptığı çalışmalar, ışık ve sahne tasarımının metnin ayrılmaz bir parçası olarak kullanımı, hareket ve dil uyumu farklı bir yere oturtuyor Studio Oyuncuları’nı. “Oidipus Nerede?”, “Oidipus Sürgünde,” “Euridike’nin Çığlığı,” “Karanlık Korkusu,”, “AntiPrometheus” gibi oyunlarda antik metinler üzerinden kendi okuma biçimiyle ilerliyordu Şahika Tekand. “IO” ise Tekand’ın tragedya formunda yazdığı bir oyun. ‘Sorular Saldırıyor Sakin Suskunluğuma’ “IO” mitlerle, güç kavramıyla, insan doğasıyla hesaplaşıyor. Gücün altında ezilen, suskunluğu yeğleyen toplumların kaybolmuşluklarını irdeliyor. Sorguluyor. Oyunun başında, IO’nun zorlu ve zorunlu sürgün hikâyesi kendi tarafından dile getirilir. Zeus’un tutkusu ve Hera’nın hışmıyla yaşadığı topraklardan koparak oradan oraya savruluşunu sorgular genç kadın. Kader olarak kabul etmez yaşadıklarını. “Biz insanız” diyen Koro ise onu dinlerken huzursuzdur. Çünkü, “silinmiş ve karanlık hafızaları” yüzleşmek istemez IO’nun sorularıyla, onun adalet arayışıyla. Olympos’daki güç odaklarının sınır tanımaz öfkesidir o insanları tedirgin eden. Metin sürekli olarak sorgular. Yunan mitolojisindeki Nehir Tanrısı İnakhos’un kızı IO’nun savruluşlarını bugünün dünyasında yorumlar. İçinde yaşadığımız dünyaya, içinde yaşadığımız topluma ve sisteme yöneliktir eleştiriler... Oyunda, Koro ile IO arasındaki tartışma dikkat çekicidir. Bir yandan dinledikleri karşısında uyanmaktadır Koro ama, öte yandan da bu uyanışın sancısını çekmektedir: “Duruyordu her şey durmaktan memnun / Dingin bir teslimiyetle huzurun kollarında / Şimdi ise sorular saldırıyor sakin suskunluğuma / Bir çatlak arayıp dalmak için aklıma.” Kudret, şiddet ve aşağılama Kim nasıl engellenecektir IO’nun başkaldırışını? Kratos (Kudret) ve kızkardeşi Bia (Şiddet) devreye girecekler ve gözdağı vererek, tehdit ederek, genç kadını ihanetle suçlayarak susturmaya çalışacaklardır. Oyunun temel hareket noktalarından biridir insanın çevresinde olup bitenleri sorgusuz sualsiz kabul etmek yerine düşünmenin gücüne kapıları (en azından) aralaması. Çark dönmektedir; Gözdağı ve şiddetin işe yaramadığı noktada kaypak yapısıyla Hermes gelir. IO’nun şimdi içinde bulunduğu bu durumun; kendi topraklarına dönmüş olmasının Zeus ve Hera’dan gelen bir lütuf olduğunu söyler tanrıların ulağı... IO’nun tek yapması gereken susmak ve Olympos eteklerinde yaşamını sürdürmektir. Susmak; bir anlamda indirgenmek... IO ise adalet istemekten vazgeçmeyecektir. İnsanları aydınlatmak mı? Prometheus ne diyecektir bu duruma? Genç kadın oradan oraya koşarken, karaları, denizleri aşarken Prometheus’tur onu sözleriyle yatıştıran, ona umut veren. İnsanlara ateşi verdiğinde onları aydınlatacağına inanmıştır ama sonuç farklı olmuştur. Sesini duyuramaz insanlara artık. IO’ya son söylediği ise insanın ancak kendi iradesiyle kurtulacağıdır. İktidar bir kez daha Prometheus’u susturacaktır. Cezası budur... Aynı şekilde IO’yu da... Yoruma dair notlar Verda Habif’in dramaturji çalışması Şahika Tekand’ın güçlü metnini besliyor. Yazar dramaturg işbirliğinin olumlu bir sonucu. Kendi içinde sorgulayan, çelişkilerini aşamayan Koronun mekanik, hızlı ve uyumlu hareketi, ses kullanımı; ki, bu Şahika Tekand rejisine ve ışık tasarımına özgü, oyuncuyu zorlayan ama sahne dili açısından sağlam güçlü bir bütün oluşturuyor. Esad Tekand’ın yalın sahne tasarımı, kullandığı yükseltilerden aşağıya, IO’ya sesleniş ayrıca etkileyici. Hepsi de Olympos’un elçileri olan kişiler ve IO ile yaşanan yüzleşmeler. Metne boyut katan oyunculuklar: Şahika Tekand (IO), Gökhan Küçük (Kratos), Gizem Bilgen (Bia), Deniz Karaoğlu (Hermes), Yiğit Özşener (Promethesu) ve de çok iyi çalışmış/çalıştırılmış olan Koro’nun lideri Nilgün Kurtar ve Anıl Albayrak, Huriye Aliefendioğlu, Selinay Duman, Aren Fındık, Mehmet Genç, Verda Habif, Altay İcimsoy, Bilal İnal, Betül Ingın, Seda Kandemie, Buket Koyuncu, Gökhan Özcan, Can Özmen, Cihat Parıltı, Bulut Sezer, Burcu Şahin, Onur Tanyeri, Gizem Tileyoğlu, Nazlı Mercan, Burak Zafer... Bugünlere çok şeyler söyleyen bir yapım. Umalım sezon içinde sıklıkla seyirciyle buluşsun “IO.” Sinemanın ‘Bilinmeyen’leri Akbank Sanat’ta 6. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri, 57 Aralık arasında Akbank Sanat’ta izleyiciyle buluşacak. Ana teması “Bilinmeyen” olarak belirlenen festivalde, sinemanın ilk dönemi, o dönemin insanlık tarihi için bilinmeyenleri ve bilimkurgu türünün ilk örnekleri yer alacak. Filmlere canlı müzik eşlik edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle