18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 113 ARALIK 2019 SALI Fakirleştiren büyümeEkonomi, üç çeyrek yaşanan daralmadan sonra üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 0.9 büyüdü Türkiye ekonomisi, 2019’un ilk 9 ayında 54.7 milyar dolar küçüldü. 1 yılda kişi başına yaklaşık 817 dolarlık fakirleşme oldu. Yatırımlar yüzde 12.6 küçüldü. Uzmanlara göre, düşük büyüme değerleri Türkiye’de yoksullaşmanın sürdüğünü gösteriyor. Baz etkisi ve borçlanma faizlerindeki gevşemenin nedeniyle özel tüketim harcamalarında gözlenen toparlanma ve kamu harcamalarının katkısıyla ekonomi 2019 üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.9 büyüdü. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.4 arttı. Buna göre çeyreklik bazda büyüme devam etti, ancak önceki iki çeyreğin gerisinde kaldı. GSYH mevsim ve takvimden arındırılmış olarak ilk çeyrekte yüzde 1.7, ikinci çeyrekte ise yüzde 1 büyümüştü. Harcamalar yöntemiyle ba En fazla katkı iç tüketimden QNB Finansbank Başekonomisti Erkin Işık, büyüme verisi sonrası notunda yıllık bazda özel ve devlet tüketiminin büyümeye olumlu katkı yaptığını, yatırımların ise ikinci çeyreğe göre daha az daraldığını belirtti. Işık, çeyreklik olarak da en fazla katkının iç tüketimden geldiğini ancak perakende satış verilerindeki yavaşlamaya paralel olarak katkısının zayıfladığını söyledi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, veri sonrası Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Dördüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, büyüme ivmemizin artmaya devam ettiğini gösteriyor. Yüzde 5’lik büyüme hedefimiz için sanayi katma değerini artırmaya, yatırımlar tarafındaki toparlanmayı hızlandırmaya, üretim ve istihdam odaklı sektörleri güçlendirmeye odaklanacağız” dedi. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Alkin, “İnşaat faaliyetiyle Türkiye’nin bir yere varamayacağını, sanayiye, üretime, katma değer yaratan sektörlere önem verilmesi gerektiğini söylüyorduk. Rakamlar, inşaata dayalı büyümenin bizim başımıza ne tür sorunlar açacağını da gösterdi” dedi. kıldığında büyümeye en büyük katkı, kamu harcamaları tarafından geldi. Kamu harcamaları üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 7 büyürken, iç talep de üç çeyreklik daralmanın ardından yüzde 1.5 büyümeyi başardı. Yatırımlar çöktü Ancak yatırımlarda daralma trendi üçüncü çeyrekte de devam etti ve yatırım tarafında yüzde 12.6’lık küçülme kaydedildi. Böylece yatırım tarafında gözlenen daralma trendi beşinci çeyreğine girmiş oldu. Sektörel bazda bakıldığında ise en hızlı büyüme yüzde 3.8 ile tarım sektöründe gerçekleşti. En sert daralan sektör ise bir kez daha inşaat oldu. İnşaat sektörü yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7.8 küçüldü ve aralıksız daralma trendini beşinci çeyreğine taşıdı. 54.7 milyarlık küçülme Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın üçüncü çeyreğine (temmuzeylül) ilişkin gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH tahmini, bu yılın üçüncü 3 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11.5 artarak 1 trilyon 145 milyar 99 milyon lira olarak gerçekleşti. GSYH cari fiyatlarda dolar bazında 2018’in ilk üç çeyreğinde 602 milyar 829 dolarken bu yılın aynı döneminde 548 milyar 83 dolara geriledi. Yani 2019 yılının ilk 9 ayında Türkiye ekonomisi 54.7 milyar dolar küçüldü. Son 1 yılda kişi başına gelir 817 dolar düştü. Kişi başı gelir ise yaklaşık 8 bin 815 dolara geriledi. İhracat eksiye döndü Talep unsurlarının büyümeye katkısına bakıldığında ise ihracatın katkısı 2019 ikinci çeyrekte yüzde 5.7 iken üçüncü çeyrekte eksi yüzde 0.2’ye döndü. Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) büyüme hedefi 2019 için yüzde 0.5, 2020 ve 2021’de yüzde 5 öngörüldü. l Ekonomi Servisi Yatırım durdu, işsizlik artıyor Uzmanlara göre Türkiye işsizliği ve yoksulluğu artıran düşük büyüme sürecinde. n TÜSİAD Başekonomisti Zümrüt İmamoğlu: Krizde toplam yüzde 4 küçüldük, son üç çeyrektir yüzde 3.1 büyüdük. Başladığımız noktaya henüz dönemedik. Son çeyrekte yakalayabiliriz ama 1.5 yılımızı kaybettik, hemde pek çok hasarla. Şirket bilançoları ve finans sektöründe yarattığı izdüşüm için çözüm yaratmadan sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme mümkün değil. Ekonomik sorunlarımızın çözümü ucuz finansman değil, reform. n Ekonomist Uğur Gür ses: Açıklanan GSYH verisi gösteriyor ki, Türkiye bu hali ile yüksek büyüme patikasına geri dönemez. İşsizliği ve yoksulluğu artıran “çok düşük büyüme sürecinde” olduğumuz çok açık. Bunun adına mecalsiz (sürünen) büyüme denir. Yatırımların durduğu, hanehalkı tüketiminin güçsüz kaldığı herhangi büyük bir ekonomi kamu harcamaları ile yol alamaz. Bu, “takatsiz büyüme” olur. n Dr. Mahfi Eğilmez: Bü yüme patikasına dönüş iyi bir gelişmedir. Bununla birlikte bu dönüşün faiz indirimleri, kredi destekleri gibi tüketimi teşvik edici düzenlemelerle desteklenerek ortaya çıkmış olması sürdürülebilirliği konusunda kuşku yaratıyor. Her türlü teşviğe karşın yatırım yapmaya istek yok. Kamu kesimi harcamalarındaki ciddi artışlar gibi bazı hamleler büyümeyi teşvik etse de bütçe dengesini tehdit etmekte ve sonuçta tek seferlik gelirler yaratılarak sorun geçici olarak çözülmeye çalışılmakta. Bütçede dramatik sapma İmalatta iyileşme görünmüyor İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye ve İstanbul İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) kasım ayında 49.5 değerini aldı. Eşik değer olan 50.0’a yaklaşan PMI, sektörün faaliyet koşullarında yavaşlamaya işaret etti. Müşteri talebinde kırılganlıkların sürmesine bağlı olarak yeni siparişler yavaşlamaya devam etti. Önceki iki ay üst üste yaşanan istihdam artışının ardından firmalar kasımda işgücü sayılarını azalttı. Girdi maliyetleri enflasyonu kasımda son 58 ayın en düşük seviyesine düştü. İhracat yüzde 1.14 azaldı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde (TİM) açıkladığı kasım ayına ilişkin dış ticaret verilerine göre ihracat, kasımda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.14 azalarak 16 milyar 214 milyon dolar oldu. İhracat, ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.53 azalmıştı. İthalat ise yine geçen yılın kasım ayına göre yüzde 11.44 artarak 18 milyar 166 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocakkasım dönemindeki dış ticaret açığı ise 27 milyar 85 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. l Ekonomi Servisi KAÇAK ARTTI Marka Koruma Grubu Sözcüsü Aslıhan Aydınlık, son dönemde kaçak ürünlere yönelimin arttığını söyledi. Aydınlık, inşaat sektöründe ihraç edilen malzemelerde sahte ürünlerin olumsuz imaj yarattığını gördüklerini, özellikle dış cephe ile fayans malzemelerinde sahte ürünlerin yoğunlaştığını belirtti. Aydınlık, inşaat sektöründe ihraç edilen malzemelerde sahte ürünlerin olumsuz imaj yarattığını gördüklerini, özellikle dış cephe ile fayans malzemelerinde sahte ürünlerin yoğunlaştığını anlatarak, devletin uğrayacağı vergi kaybı başta olmak üzere sahte, kaçak ürün ticaretinin tüketiciye, perakendeciye, üreticiye, tasarımcıya etkilerini, tüketicinin sahte ürün alma eğilimi üzerinden ölçen bir çalışma yapacakları nı bildirdi. Sigara fiyatlarının artması ne deniyle, açık tütün ve kaçak ürünlere ilginin arttığını dile getiren Aydınlık, kaçak sigara nedeniyle bu yıl 8 milyar liralık vergi kaybının tahmin edildiğini vurguladı. Aydınlık, önlem alınmazsa 2020’de vergi kaybının artarak 12 milyar liraya ulaşmasının tahmin edildiğini kaydederek, tüketicinin ucuz diye daha zararlı kaçak açık tütüne yöneldiğini dile getirdi. Deri sektöründe üreticinin çanta, cüzdan gibi ürünlerde kendi markasıyla turistlere satış yapmak istediklerini anlatan Aydınlık, “Çin sahte üründe dünya pazarında bir numara. Çin ile Hong Kong piyasanın yüzde 75’ine hâkim. Türkiye ikinci sırada” dedi. l Ekonomi Servisi TÜSİAD EAF’nin raporuna göre, 2019 bütçesinde büyük sapmalar var. 2018 yılı bütçe başlangıç ödenekleri de 68 milyar TL aşıldı. TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Koç Üniversitesi TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), bütçe hedefleriyle gerçekleşmeler arasında büyük farklara ve bunun sonuçlarına dikkat çekti. 2018 bütçesinin tamamı ve 2019 ile ilgili ilk 5 aylık sonuçların değerlendirildiği yeni “Merkezi Yönetim Bütçesi Takip Raporu”na göre, belirsizlik ortamında oluşturulan 2019 mali yılı bütçesinde Yeni Ekonomi Program (YEP) öngörülerine kıyasla büyük sapmalar oluştu. 2018 mali yılı bütçe başlangıç ödenekleri yaklaşık 68 milyar TL aşıldı. 2019 için yıllık açığın 80.6 milyar TL hedeflendiği, buna karşın ilk 5 aylık açığın 66.5 milyar TL olarak gerçekleştiği hatırlatılan rapora göre, parametrelerde gerçekleşen büyük sapmalar bütçenin karar alıcılara yön gösterme özelliğini sınırlıyor, kamu bütçesinin özel sektöre yön gösterme özelliğini ortadan kaldırıyor. Bu nedenle iktisadi birimler fiyatlama davranışlarını Orta Vadeli Program verilerine göre değil, kendi beklentilerine göre oluşturuyor. Zaten Hazine ve Maliye Bakanlığı açıkladığı ilk 10 aylık bütçe sonuçları da bu raporu teyit eder nitelikte. Raporda, 2018 bütçesiyle ilgili de sürekli bir defalık gelirlere başvurulduğu, vergi gelirleri performansı açısından en olumsuz yıllardan birinin yaşandığı, son üç yılda üç adet yeniden yapılandırma kanunu yürürlüğe sokulduğu bunlardan tahsilatın 25.2 milyar TL olduğu vurgulandı. Saydamlık gerekli Raporda, Hazine’nin nakit borçlanmasının yanı sıra özellikle “nakit dışı borç yaratma” eğilimi incelemeye alınıyor. Bu sistemle, kamu bankalarına, Türkiye Varlık Fonu bünyesinde oluşturulan Piyasa İstikrar ve Dengeleme Fonu üzerinden bir dizi karmaşık işlem sonucu aktarılan devlet tahvilleri yolu ile bilanço düzeltme imkânı sağlanıyor. Klasik bütçe açığının yanına “artırılmış/genişletilmiş açık” tablosu eklenmesine öneren raporu göre, eğer bu yapılsaydı ilk 5 aylık bütçe açığı 24.5 milyar lira (24 Nisan’da ihraç edilen tahvil) ilaveyle 91 milyar liraya çıkacaktı. l Ekonomi Servisi ‘Cennetin anahtarı’ efsanesi nasıl çöktü? “Sıcak tartışma gündemimizin başlığı ‘TürkiyeNATO ilişkileri neden gerildi’ sorusuna yanıt aramak değil mi?” Sorgulamanızı, itirazınızı duyar gibiyim.. Çünkü cumartesi günü gazetemizde yayımlanan, “Bir bilge iktisatçımız” Korkut Boratav’ın üç kuşağa yayılmış, liberallerin de şapka çıkarmak zorunda kaldıkları sosyalist bakışlı politik iktisatçı analizlerini, anılarını bir sayfada toparlamaya çalışırken öylesine dağılmıştım ki.. 10. sayfanın sekreterya çalışmaları, birinci sayfa haberlerinin çalışmalarının bile gerisine düşmüş, ucu ucuna yetişmişti. Günümüz sorgulamalarına dönük olarak da en çarpıcı öncelik alınması gereken ayağındaki, bugünkü başlığa aldığım sorgulamaların gerek AmerikaAvrupa, gerekse Türkiye ayağında yaşananların içinden hocanın saydığı anlamlı satırbaşlarından, içime sığmayacak kadar çok eksik kalmıştı. Bu yazıya girmeye çalışırken bir kulağım NATO toplantısı tartışmalarında.. “askeri güçle caydırıcılık ile ekonomik caydırıcılık savaşları ilişkilerinin bağlarının altını çizen..” saptamalar, örneklemeler peşpeşe sıralanıyor.. Korkut Boratav Hoca, “cennetin anahtarları” efsanesinin çökmesinde iki kanaldan beslenen gelişmeleri anımsatıyor. “Önce Güney coğrafyasında huzursuzluk başladı. Latin Amerika neoliberal model nedeniyle 1980 sonrasıda on kayıp yıl yaşamıştı. Tepkiler iktidarlara taşındı, 1999’da Chavez’in iktidara gelmesi, 2015’te Brezilya’daki sivil darbe, Arjantin’de finans kapital burjuvazinin saldırısı arasında iktidarların değişimi.. Güney Amerika’ya ‘pembe dalga’ damgasını vurmuştu. Bu solcu iktidarlar, neoliberal modelin bölüşüm kurallarını reddettiler, sınıf dengelerini değiştirdiler” diyor. İkinci muhalefet akımını ise 20072008’de Batı’yı sarsan büyük finans krizinin tetiklediğini söylüyor. HHH Güney krizi klasik iktisat düşüncesine fazla yansımıyor. Otuz yıl boyunca iktisat öğretimini biçimlendiren Batı dünyasındaki neoklasik, neoliberal politikalar, Marksist iktisat yaklaşımları üniversitelerin dışında tutuluyor. Ancak yaşamın gerçekleri, emperyalist sistemin yarattığı düzen, hegemonyanın Amerika’nın tekelinde, kontrolünde kalmasına artık güvence sağlayamayınca, Çin’e bakarak devletin varlığı, sermaye hareketlerinin kontrolü gibi politika araçlarının yeniden tartışılmalarını gündeme taşıyor. Trump’ın temsil ettiği anti neoliberal çizgi tuhaftır. Egemen sermaye çevrelerinin kırk yıl boyunca benimsediği neoklasik doktrine (küreselleşmeye) karşıtlık.. Ancak, siyaset düzleminde sola değil, neofaşist bir harekete dönüşüyor. Yani neoliberalizmin öncesi olan refah devletine dönüşü hedeflemiyor. Çünkü sermaye hâkimiyeti kargaşa içindedir, burjuvazinin farklı kanatları ağlaşıp duruyor. Trump’ın yürüttüğü ticaret savaşlarından zarar gören Amerikan sermaye çevreleri, kazançlı çıkanlara göre daha fazla. Trump basit, ilkel bir siyasetçi olarak bir de sadece seçim kazanmaya odaklanıyor. O zaman tabanı oluşturan eski mavi yakalıların savrulduğu tutucu değerlerle (göçmen karşıtlığı, elit bürokrasi düşmanlığı) birleşiyor. Panzehiri sadece sosyalizm olabilir. Neofaşist savrulmalar Amerika’yı da, Avrupa’yı da çözüme götüremez, kargaşaya götürür. Boratav Hoca, gelinen noktada Amerika’nın üniversitelerinde ekonomi eğitiminin de çok boyutlu savrulmalarını, en kalitelileri dışında kalanların öğrenci bulamama gerçeği ile karşı karşıya kaldıklarını, ders programlarının çarpıcı boyutlarda ağırlıklarının değiştirilmesi ile yüzleşildiğini, “gerçekçi olmayan iktisat eğitimi istemiyoruz” sloganları ile öğrencilerden de tepkilerin yükseldiğini anlatıyor. Türkiye’nin durumuna geçiş yaptığında, Erdoğan liderliğindeki iktidar ortaklıklarının önceleri, önceki dönemin krizinden göreceli çıkış yıllarının nimetlerinden fazlasıyla yararlandıklarını, 201015 sürecinde, Fed’in muslukları sıkma niyeti karşısında, son üç yılda neoliberal kurallara sadakat konusunda bocalamalar yaşandığının altını çiziyor. Ama seçeneksiz olduğunu söylüyor. Aşırı dışa bağımlılık içine sürüklenmiş olması nedeniyle de kararsızlık içinde debelendiğini belirtiyor. Türkiye’nin 20 yıllık neoliberal yürüyüşünde halkın tüketiminin gelirinden fazla artırılması, sermaye birikiminin sabit kalması sonucunu “Cennetin anahtarı, sermaye birikimi büyümeyi değil, tüketimi, borçlanmayı yükseltti. Bu kapkaççı devletçilik..‘sahte cennetin’ anahtarlarını da atmayı gerektirecek...” diyor... KKTC’de Burger King dönemi KKTC’deki ilk restoranını 1999’da açan Burger King, Rum tarafının baskısı nedeniyle restoranlarını Burger City adıyla işletiyordu. Şirket, Girne’deki boğazda açtığı son şubesini “Burger King” adıyla işletmeye karar verdi. KKTC’deki Burger City isimli restoranların tümünün tabelalarını, mönülerini ve standartlarını Burger King olarak değiştireceği belirtildi. Burger King’in Türkiye franchise’ı TAB Gıda, markanın dünyadaki en büyük işletme hakkına sahip şirket. Kıbrıs’ın kuzeyinde, Türkiye’ye bağlı Burger King’lerin açılmasına karar verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle