18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 29 ARALIK 2019 PAZAR TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER/YORUM Boyun eğme örgütlen ! Sevgili okurlarım, hep birlikte bir yılı daha bitirdik. Kim bilebilir daha kaç gün doğumu, daha kaç günbatımı göreceğiz? Kim bilebilir? Böyle söze başlayınca hüzünlü, karanlık bir yazı yazacağımı düşündünüz, öyle olmayacak. Aksine sizlere rengârenk bir günden söz edeceğim, beni sevince boğan, 68 yılının o güzel günlerine götüren, umudu yeniden yanı başıma çağıran bir günden. Bostancı Gösteri Merkezi’ndeyim, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) yeni yılı kutlama ve yeniden umudu yaşatma şenliğindeyim. Az önce gencecik liselilerle yürüdüm, kızlar ne kadar güzeldi; erkekler ne kadar şefkatli. Ve ellerindeki kızıl bayraklar epeydir görmediğim bir kızıl deniz oluşturuyordu. Merkezin içi daha da güzeldi. Stadyum gibi büyük bir alan kırmızı bayraklarla donatılmıştı. Her şey kırmızıydı, kızıldı. Kutlama töreni başladı, çok şükür, çok şükür sahnede sunucu yoktu. Gittiğim festivallerde, toplantılarda bu sunucu meselesini takıntı yapan biri olarak (sunucular sunucu olduklarını unutup esas oğlan ya da esas kız olmayı seviyorlar) bu durum çok hoşuma gitti. Töreni Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Yapıcılar Orkestrası açtı ve ardından işin en şenlikli kısmı başladı: Sahnenin iki yanında kurulmuş dev barkovizyonlarda İstanbul’un kadın erkek işçileri, öğrenciler, işsizler konuşmaya başladı. Öyle sakin, öyle alçakgönüllü konuşmalar kulağıma geliyordu ki, bugünlerde işçilerle ilgili bir seri yazı dizisi yapmaya anında karar verdim. Gencecik, gülümseyen yüzüyle bir kafe çalışanı şöyle diyordu: “Benim çok bir şey istediğim yok, çalışma saatlerim belli olsun, emeğimin parası vaktinde ödensin ve ben küçücük evime gittiğimde, kitabımı, gazetemi gönül rahatlığıyla okuyabileyim. Yanında sıcak bir kahvede iyi olur.” İşçilerin konuşmaları devam ediyor, kıvır kıvır saçlı genç bir kadın “Ben” diyor, “hiçbir şey bilmiyormuşum. Her yerde çalıştım, çalışmaktan yılmam; tuvalet de temizledim, yemek de yaptım. Son işim tekstildeydi. Biz, para yetmediği için sürekli avans çekeriz, bir gün patron hepimizi çağırdı ‘Şu kâğıdı imzalayın!’ diye emir verdi. Kâğıtta avans için çektiğimiz para tazminat olarak görünüyordu ve bizi işten çıkarıyordu. Şaşırmıştık, bir iki kişi imzaladı ve birden arkalardan bir ses geldi: ‘İmzalamayın!’ Daha da şaşırmıştım ama imzalamadık. Bizi uyaran arkadaş daha sonra yanına avukatları da alarak patrona dava açtı. Bu arada onun için komünist diyorlardı ama iyi bir insandı. Dürüsttü. Sonunda patron hem bizleri işe geri aldı, hem de mağduriyet parası ödedi. Böylece partimle tanıştım, önce ben gittim semt evlerine sonra kocamı ikna ettim. Hiç olmadığım kadar mutluyum çünkü semt evleri sayesinde ilk kez kocam ve çocuklarımla birlikte bir film izledim. Çocukluğumda babam bizi sinemaya götürür ve mutlaka frugo alırdı, ben de çocuklarıma frugo aldım.” Konuşmalar devam ederken şair Nihat Behram bu kör düzene karşı duyduğu öfkeyi, zamansız ölümlerin getirdiği acıyı anlatan şiiriyle gençlere sesleniyor: Boyun Eğme! Yırt üstündeki karanlık örtüyü! Ve bir kadın çıkıyor sahneye, adı Gürcan Koç. Bilenler biliyor ama ben onu çok geç tanıdım, kusur bende. Bu Gürcan acayip bir şarkıcı. Önce diktatör Salazar döneminde Portekiz partizanlarının yürüyüş marşını Portekizce öyle içten, öyle çığlık çığlığa söylüyor ki bu kızıl alanda hemen yanı başımızda partizanlar yürüyor, şarkının Türkçe sözleri barkovizyonda, dayanmak mümkün değil, hep birlikte söylüyoruz. Sonra Portekiz Komünist Parti Başkanı’nın sesi duyuluyor. Hepimize Portekiz’den selam yolluyor. Gülcan şimdi komik ve neşeli bir Kazan şarkısına başlıyor, hani kalkıp oynamak var. Bu Kazak kızı nasıl da işveli ve Rusya’dan selamımız var. Ardından Latin Amerika’ya geçiyoruz ve hepimizin bildiği Comandante CHE Guevara marşı başlıyor. Şimdi hangi ulus bize seslenecek derken, Enver Aysever “Memleket Nâzım Hikmet” diyerek söze başlıyor ve görüntüler eşliğinde Komünist Nâzım Hikmet’i anlatıyor. Ne zaman Nâzım Hikmet’in yaşamöyküsünü duysam gözyaşlarıma engel olamam. Şimdi de olmuyorum. Şimdi sahnede birlikte dava yarıştırdığımız sevgili dostum Orhan Aydın var ve yumruklarını sıkmış Nâzım Hikmet’in “Seni düşünüyorum TKP’m Benim” şiirini okuyor. Salon coşmuş, sıra konuşmacılarda. Konuşmacılar Kemal Okuyan ve Aydemir Güler son derece sade, neden bir işçi partisine ihtiyaç vardır ve sloganların önemini anlatıyorlar ve bütün salon söz veriyor: “2020’de daha çok direniş, daha çok işçi katılımı, daha çok semt evleri ve daha çok çalışmak için!” Efendim, arada direnişlere gidin, kutlamalara gidin, inanın içiniz ısınacak. Ben herkese neşeli ve aşk dolu bir yıl diliyorum. 29 ARALIK 2019 SAYI: 34416 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:49 06:32 06:53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:21 13:11 15:30 08:03 12:55 15:17 08:21 13:18 15:45 Akşam 17:50 17:38 18:05 Yatsı 19:17 19:03 19:28 Sivri rugan topukları kaldırımı kaplayan incecik kar tabakasını mıhlayarak yürürken “Biliyordum” diye söyleniyordu içinden. “Bu yılbaşını çıkarmayacağımızı biliyordum…” Bir önceki yıla da aynı korkuyla girmişti. Bir öncekine de. Böyle böyle, yıllardır her yılbaşı muhteşem bir kavgayla tazelenen, çünkü her yılı ‘O’nu yitirmek ihtimaliyle bitirip, yenisini ‘O’nu kazanmak sevinciyle başlatan bir aşktı, Onlarınki. Bu yıl da gelenek değişmemiş ve ikisinin de aslında gitmek istemediği bir davet öncesi, ‘kravatın/saçın/sen karışma’ bağlamında bulmuşlardı, ayrılık oyununun leziz ürpertisini. İki bin yıllık kentin mazide kalan haşmetine özlem duyan azınlığın suni teneffüsle ‘bohem’ yaşadığı daracık sokaklar, bir yılbaşı gecesi daha yalnızlığını kucaklıyordu. Açılıp kapanan kapılardan taşan insan mırıltıları, pencerelerden fışkıran müzik gürültüleri arasında yürüdü, yürüdü ve ses soluk çıkmayan ilk camekânın önünde durup ışıklı tabelayı okudu: ‘Sıkıntı Var’ ya da ‘Sıkıntı Bar’. V ile B harfinin iç içe geçtiği tasarım, yoruma açıktı. Eve dönüşü O’nu meraklandıracak kadar geciktirmek oyununu ayakları donmadan sürdürmek istiyorsa, durak bu duraktı. Uğursuz bir gıcırtıyla açılan kapıyı itip içeri girdi. HHH Beş masadan ikisinde birer müşteri, önlerindeki içki bardaklarına ba ‘Bilmem’ diye ke keledi. ‘Yani, sanmı yorum. Daha önce de olmuştu… ’ Daha önce de sı kıldım, diyemedi. Kadın, bilge bir nezaketle başını sal Yılbaşı sıkıntısı ladı: ‘Hangi sıkıntıyı istersiniz?’ İyice dağıldığı nı görünce, barın ar karak oturuyorlardı. kasındaki listeyi işa Meyhanenin dibinde, duvara da ret etti: yanmış esneyen garson, içeri gir ‘Buradan seçebilirsiniz!’  diğinde yerinden kıpırdamadı bile. O ana kadar fark etmediği kara Tam tersine, gözlerini kaçırıp uzun tahtada, bir dizi sıkıntı sıralanmıştı. uzun esnedi. Zaten üzerindeki gri Yalnızlık…37 TL. Ayrılık…28 TL. önlükte de kocaman harflerle, ‘Sıkılı İhanet…40 TL. Umutsuzluk… 55 TL. yorum’ yazıyordu. Vicdan… 35 TL. Kırgınlık…25 TL. İçinden gülmek geldi ama içerde Şımarıklık… 30 TL. kilerin sıkıntısına saygısızlık etme ‘Bunların içinde ne var’ diye so mek için kendisini tuttu, boş masa rarken buldu kendisini, çekingen bir lara sahne yüksekliğinden bakan bar sesle. taburelerinden birine ilişti. Barmaid omuzlarını silkti. Zamanın dışına düşmüş gibi do ‘Kendi imalatımız sıkıntı kokte nuk mekânın içindeki tek hareket, ylleri. Siz adını koyun, ya uyar, ya barın gerisinde bardak yıkayıp kuru uymaz…’ lamakta olan orta yaşlı kadın ve tek Tam, ‘Benim sıkıntım yok ki!’ di ses, bulaşık şıngırtısıydı. yecekken kendini tuttu. Hem yer Onu fark etmemiş gibi işine de siz, hem de aptalca olurdu. Ama vam eden barmaid, nihayet kendi ağzından çıkacak ‘yalnızlık’, ‘ayrılık’, sinden yana dönmeye karar verdi ‘ihanet’ gibi bir sipariş de gülünç ğinde, taktığı mor önlükte aynı ibare geliyordu doğrusu. yi gördü: Sıkılıyorum. ‘Basit bir içecek, viski, cin tonik fa ‘İlk kez mi sıkılıyorsunuz?’ lan yok mu?’ diye kaçmaya çalıştı. Afalladı. Tüm işaretlere rağmen, Kadının yanıtı sert ve kesindi: orta yaşlı barmaid’den ‘Ne içersiniz’ ‘Yok!’ sorusunu beklemiş, kadının onun sı ‘Bir Yalnızlık verin bari’ kıntısına ortak olma merakına şaşır derken kendi sesini duyduğuna mıştı. inanamıyordu. Orta yaşlı barmaid, yalancı der gibi şöyle bir baktı, eğilip barın altındaki dolaptan değişik renkli şişeler çıkardı. Meyhaneye tam bir sessizlik hâkimdi. İki müşteri yine önlerindeki bardaklara bakıyor, garson durduğu köşede tırnaklarını gözden geçiriyordu. Barmaid etiketsiz şişelerden birer ölçü içki döktüğü karıştırıcıyı sallarken, o kötü bir büyüyü bozmak istermiş gibi yüksek perdeden sordu: ‘En çok hangi sıkıntı içiliyor?’ Kadının epeyce geciken yanıtı ders verir gibiydi. ‘Yalnızlık. Ama önce hepsinden denemiş olurlar.’ Daha fazla dayanamadı. Yalnızlığına hazırlanan kokteyli beklemeden, dışarı attı kendisini. Sıkıntı Bar’dan koşar adımlarla kaçarken, anlatacağı müthiş öyküyle yeniden kazanacağı O’nu düşünüyordu. 2020 uğur yılı, Nar Yılı olsun! Değerli okurlarım, gülmeyi çok seven ben, nedense tarihçemde eğlendiğim bir yılbaşı gecesi anımsamıyorum! Belki bazılarınızla aynı kaderi paylaşıyoruzdur ve onları gülümsetirim umuduyla; yeni yılınızı okumuş olduğunuz tuhaf öykümle kutluyorum. 2019’un son gecesini izleyen 2020, artık Nar Yılı olsun, hepimize müjdeler ve sevinçler getirsin, ülkemizi düze çıkarsın, ışığa taşısın… Hiçbir şeyden çekmediler, hırsız politikacılardan çektikleri kadar... kurulacak fabrikalarda yılda en az 100 bin adet üretilecekti. Sonunda çareyi buldular: Başlangıçta iki renkte ola “Ülkenin en zengin adamını cak. Kırmızısı Türkiye pazarı seçelim, kurtulalım.” için, gri renkli modeli ise Av Ya o da çalarsa? rupa için tasarlanmıştı. Ama Çalmaz! Çok göz önünde olacak. Cesaret edemez.. Meşguliyetle tedavi olmadı. Siirtli Jet Fadıl otomo HHH bil projesinin birileri tarafın İtalya’da Berlusconi iktidara dan engellendiğini NTV’ye böyle geldi. seansı başlıyor. yana yakıla anlatmıştı. 12 milyar dolar serveti ile ülkenin Resmi Gazete’de otomobilin (05.06.2015) en zengin adamıydı. konfigürasyonu yayımlanıyor. Fab Kimdi bu birileri? Üç kez iktidar oldu. rikasından tek satır bahis yok. Ama Umarız eski Siirt Bağımsız Millet Reyiz’in “aile dostu” oldu. 4 bin 323 kişi istihdam edilecek de vekili Jet Fadıl, eski Siirt Milletvekili Bilal’in 10 bin kişilik düğününde niyor. Erdoğan’ı kastetmiyor. nikâh şahidi bile oldu. (2003) “Neden, 4 bin 333 kişi değil” di Gerçi kimseden korkusu yok. Sonrada türlü yolsuzluklar ve re ye soran yok. Tutuklandı. 2 bin 447 yıl hapis şit olmayan kızlarla âlem yapmak Kimse “fabrikasız otomobil cezası ile yargılandı. Sonra da tah gibi rezaletler nedeniyle koltuğun mucizesi”ne saygısızlık etmek is liye oldu. dan oldu. temiyor. “Her Müslümana Maldivler’de Reyiz de ilişkisini kesti. Prototipi İtalya’da üretilmiş. Ne Ucuza Villa!”gibi bir çılgın bir proje HHH redeyse tıpatıp aynısı 2017’de nin sahibiydi. Reyiz’in alkışlanacak bir hasleti Şanghay Oto Fuarı’nda teşhir edil Ama Reyiz, daha da çılgın Kanal de ilişki kesmek. On sekiz yıldır iliş miş. (https://www.autocar.co.uk/ İstanbul projesiyle yanına Katarlıla ki kesip duruyor. Fethullah musi carnews/motorshowsshanghai rı ve Suudileri de alarak çok şükür beti ile bile ilişkisini kesmişti. autoshow/pininfarinaand Jet Fadıl’ın önünü kesti. Ama bir huyu var. İlişkiyi neden hybridkineticgrouprevealtwo HHH kestiğini açıklamıyor. (Tam tersi, evsuvs) Pahalılık, işsizlik, dursuz durak örneğin “Ne istedi de vermedik?” Ama motoru bile birkaç yıl son sız zamlar hiç kuşkusuz vatandaş diye kendisi açıklama istiyor.) ra üretilecek otomuzun kadranına ları hasta ediyor. Kendi elcağızıyla seçtiği sayısız Cumhurbaşkanlığı simgesi konu Hasta garantili şehir hastaneleri bakanıyla, bizim Melih Gökçek, İs yor. Reyiz direksiyona geçiyor. de zaten bunun için. tanbullu Kadir Abi ve daha birçok Ücret ödemeden Yavuz Sultan Aslına bakarsanız, Kanal İstan belediye başkanı ile de ilişkiyi kes Selim Köprüsü’nden geçiyor. bul ve “Yerli Milli Oto” gibi projele mişti. HHH rin amacı da bu. Halkımıza uygula Ama neden kestiğini hiç açık Bütün bunlar Jet Fadıl’ın belki de nan bir tür “meşguliyetle toplu te lamadı. “Etkin pişmanlık” göster ortalıktan çekilmesinin sonucu. davi yöntemi”. medi. Siirtli işadamı Fadıl Akgündüz, Geçiş garantili köprüler, tünel ve Bunu acaba, seçimleri kaybet 1999 yılında Lütfi Kırdar Kongre ve ya Marmaray projeleri, Araplara pa tikten sonraki adli sürece mi bıra Sergi Sarayı’nda ünlü isimlerin de saport garantili TOKİ tapuları, uçuş kıyor? katıldığı bir tanıtım kampanyası ile garantili havalimanları... HHH “Türkiye’nin İlk Dünya Otomobili”ni Tek eksiğimiz “Tutuklu ve Süreci beklerken, millet sıkılma dünyaya tanıtmıştı. mahkum garantili cezaevleri”. sın diye olacak neredeyse her gün Daha sonra da bu “milli otomobi Onu da Reyiz’in KHK’leriyle anın türlü çeşitli etkinlikler düzenliyor. limizi” Cenevre Otomobil Fuarı’nda da çözebiliyoruz. Kanal İstanbul’a ait maketli da görücüye çıkardı. HHH mültivizyonlu televizyon program Osmanlı Devleti’nin 700. kuruluş Yeni yıla tam tekmil bir rehabili ları bitiyor. yıldönümüydü. “İmza 700” adı veri tasyona tabi durumda giriyoruz. İlk yerli ve milli otomobilin tanıtım len bu otomobil, Siirt ve Batman’da Kutlu olsun! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] TÜRKİYE’DEN ABD’YE TEPKİ Kemal Arıkan’ın katili, ABD’de serbest bırakıldı Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı, 1982’de şehit eden Hampig Sasunyan, tutuklu olduğu Kaliforniya eyale tinde şartlı tahliye edildi. Terör örgütü ASALA, yurtdışındaki Türk diplomatlarına yönelik 1970’lerde başlayan ve 1980’lerde devam eden çok sayıda saldı rı gerçekleştirmiş, saldırılar neticesinde 31’i diplomat 58 Türk vatandaşı şehit olmuştu. O dönem Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolo su olan Kemal Arıkan, 28 Ocak 1982’de, Er meni Soykırımı Ada let Komandoları üyesi Hampig Sasunyan ve Krikor Saliba tarafın dan uğradığı suikast sonucu şehit edilmiş ti. Katliamı Ermeni te rör örgütü ASALA üst lenirken, faillerden Sasunyan ömür bo Kemal Arıkan yu hapis cezasına çarptırılmıştı. Sasunyan, 2006’dan itibaren 5 kez şartlı tahliye talebin de bulunmuş, talepler Türkiye’nin de girişim leri ile reddedilmişti. Ancak, Sasunyan, 27 Aralık’ta, bu kez şartlı tahliye edildi. ‘Hukuk ayıbı’ Cumhuriyet’e konuşan eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, ABD Kongresi’nin kabul ettiği sözde “Ermeni Soykırımı” kararının, Sasunyan’ın tahliyesi gibi sonuçlara yol açtığını belirterek “Bu bir anlamda, bir katilin ‘ataları soykırıma uğradığı’ gerekçesiyle işlediği cinayetin meşru sayılması anlamına geliyor. 1970’li ve 1980’li yıllarda Türk diplomatlarına karşı gerçekleştirilen Ermeni katliamlarının tekrarlanması, teşviki noktasında da bir hukuk ayıbı olarak kayda geçmelidir” dedi. ABD Kongresi’nin kabul ettiği sözde “soykırım” kararının, nefret suçlarını işleyenlere cesaret verdiğini kaydeden Gürkan, “Katilleri de cinayete teşvik ediyor” ifadelerini kullandı. TBB Başkan Yardımcısı avukat Hüseyin Özbek, ABD Kongresi’nin kararı sonrasında, şartlı tahliyenin kabul edilmesinin “Amerika’da hâkim olan atmosferi ve ABD’de Türkiye’ye yönelik bakışın değiştiğinin göstergesi” olduğunu kaydetti. Özbek, “Karar, aynı eylemi gerçekleştirmeyi düşünenler için caydırıcı değil, cesaretlendiricidir. Türk temsilcilerine yönelik fiziki saldırıların başlama endişesini doğuruyor” dedi. Dışişleri: İtiraz edilecek Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklamayla tahliyeye tepki gösterdi. Kaliforniya Valisi’nin onayına tabi ve temyize açık bulunan kararın kuvvetle kınandığı ve reddedildiği belirtilen açıklamada, “Türkiye, son derece tehlikeli bir emsal teşkil edecek olan bu vahim karara karşı tüm itiraz yollarını kullanacaktır” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet İngiltere’de YPG soruşturması İngiltere’de terör örgütü YPG’ye katılan bir kişinin ailesine yönelik “teröre mali yardım ve destek” soruşturması açıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, soruşturmaya ilişkin, “İngiltere makamlarının YPG/PKK’ye aktarılan mali desteği kovuşturma kararını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Terör örgütü YPG’ye katılan İngiltere vatandaşı Dan Newey’in babası Paul Newey, 11 Aralık’ta gözaltına alındı. Dört gün sorgulanan baba Newey, daha sonra kefaletle serbest bırakıldı. Newey, İngiltere’de YPG’ye katılan birinin ailesinden gözaltına alınan ilk kişi oldu. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle