18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 21 ARALIK 2019 CUMARTESİ HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY Ernst Fraenkel’in 1941’de yayımlanan kitabının adıdır İkili Devlet. Dilimize henüz kazandırılmamış olması eksikliktir. O anıt kitapta Fraenkel, Almanya’da Hitler’in iktidarının başlarında adım adım nasıl bir ikili devlet ve hukuk düzeni inşa ettiğini anlatır. Bir yanda yürürlükteki kuralların işlediği bir normatif hukuk düzeni vardır, diğer taraftaysa iktidarın kendisi ve hedefindeki gruplar için geliştirdiği bir istisna alanı. Bu “yürürlükteki hukuktan muaf” yapı, adım adım alanını mevcut hukukun alanına doğru genişletebilir. Bu genişleme sonucunda da fiili ve istisnai olmaktan çıkıp kurala dönüşebilir. Ya da Fraenkel’in yaklaşımında olduğu gibi, iki alan birlikte varlığını sürdürebilir. Buna ikili devlet ve aslında çifte hukuk düzeni diyebiliriz. Aynı düzeyde olmamakla birlikte, AKP’nin 17 yıllık pratiğinde de devlet teorisi açısından benzer zorlamalar, ilginç taktik benzerlikler var. 2007 sonrası iktidarın Gülenci yapı ortaklığıyla başlattığı Ergenekon, Balyoz, KCK, OdaTV kumpas davalarını hatırlayalım. Mahkemelerin adı neydi? Özel yetkili mahkemeler. “Derin devleti temizliyoruz, darbecilerle mücadele ediyoruz. Dolayısıyla normal hukuk düzeni ve onun sağladığı güvenceler bu sanıklara uygulanamaz. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.” Mantık buydu; her türlü hukuksuzluk ya da çifte hukuk görüntüsü, böyle meşrulaştırıldı. Böyle böyle fiili olan, hukuki olanın yerine geçmeye başladı. Korku iklimi, istisnadan kurala doğru genişletildi. 2014 sonrasına geldik. Ortada anayasa değişikliği yok, sistem hâlâ parlamenter sistem. Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi, devleti bütün organlarıyla birlikte Saray etrafında tekelleştirmeye başladı. Fiiliyat ile yürürlükteki hukuk yine bir “ikili devlet” görüntüsüyle çıktı karşımıza. En sonunda şu cümle döküldü Erdoğan’ın ağzından: “İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şim İkili devlet, çifte hukuk di yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir.” Nitekim ardından anayasa değiştirildi, mühürsüzce elbette. 15 Temmuz geldi, iktidar yaklaşık iki yıl sürecek bir OHAL ilan etti. Fiili olan, yine yürürlükteki hukukun önüne çıkarıldı. Bazılarına işliyordu tek taraflı kararnameler, bazılarına işlemiyordu. İşlememenin, istisnanın kuralı, hukuka bağlılıktan öte, iktidara bağlılık ve kullanışlılıktı. Kurulan istisnai düzen, OHAL kaldırıldıktan ve Haziran 2018 seçimleri kazanıldıktan sonra da adım adım var olan hukuk düzeni aleyhine genişletti kendisini. Muhalif siyasetçilere, belediyelere yargı ya da kayyım yolu açılırken, iktidar belediyelerine ya da vekillerine sadece istifa kuralı, yani yargılanmama muafiyeti getirilmesi bu “ikili devlet” görüntüsünün bir yanıydı. Ya da örneğin bir kişi mahkemelerden, yani normatif hukuk alanından beraat alsa bile, yürütmenin bu kişi hakkındaki “iltisaklıdır” düşüncesi işe iadesini engelleyebilirdi. Yani ikili devlet, son aşamada yargıdan çok yürütmenin hüküm verdiği devlet düzeninin işaretiydi. Dinsel ile laik hukuk ikiliği mi? Gelelim son örneğe. 14 Aralık günü Resmi Gazete’de, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun “Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Etik Kurallar” başlıklı kararı yayımlandı. Perşembe günü de gazetemizin manşetinde Işık Kansu imza sıyla okudunuz haberi. Önemliydi. Kamu adına görev yapacak denetçilerin bağlı bulunduğu etik kurallar dine dayalı olarak açıklanıyor, denetçilerin Allahu Teâlâ’ya karşı sorumlu oldukları vurgulanıyordu. Yeni bir ikili devlet, çifte hukuk zorlamasına işarettir. Önce mevcut hukukta bir ikilik ya da istisna alanı yarat; ardından bu fiili ve istisnai alanı adım adım yürürlükteki hukukun alanına doğru genişlet. Üstelik bu kurul kararıyla da sınırlı değil gözlemimiz. Anayasa hukuku profesörü Kemal Gözler hocanın kişisel internet sitesindeki “İlahiyatçı Hukuk Doçentleri Geliyor (mu?)” başlıklı incelemesi de resmi tamamlıyor. Gözler’in aktardığı üzere, 2018 ve 2019 yıllarında hukuk alanından doçentlik başvurusu yapılmasına dönük kriterlerde önemli değişiklikler gerçekleştirildi. Önce, hukuk alanından doçentlik başvurusu yapabilmek için hukuk fakültesi mezunu olma şartı kaldırıldı; ardından da 2019’da Hukuk Temel Alanı altına “İslam Hukuku Bilim Alanı” eklendi. Kemal Hoca’nın makalesinden, iktidarın asıl meselesinin özellikle ilahiyat fakültelerinde görev alan ve islam hukuku, fıkıh alanlarında uzmanlaşan kişileri adım adım hukuk fakültelerine yönlendirmek ve hukuk alanını akademik olarak dinselleştirmek olduğu sonucu çıkıyor rahatlıkla. Yani “ikili devlet” ve “çifte hukuk” adım adım kurala dönüşmek için sistemli hamlelere girişiyor. Sözün özü: Müslüman bir vatandaş ihlas, takva sahibi olmak, yaptığı işlerde Allah korkusuyla hareket etmek gibi en temel dinsel kuralları zaten inancı gereği bilir, bunları devletin ya da bir kurulun hatırlatmasına gerek yok; ancak iktidarın meselesinin bu olmadığı, yine bir ikilik yaratmaya çalıştığı açıktır. Bu niyetten dönülmelidir. Kamu görevinde kurallar dinsel ve laik hukuk ikiliği çerçevesinde zorlanmamalı, hukuk herkes için demokratik ve laik bir zeminde işlemelidir. Türkiye’nin gerçek ihtiyacı budur. ‘Harcayın’ talimatıMEB, imam hatiplere yıl sonu için ‘ödenek’ yazısı gönderdi Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, imam hatiplere ödeneklerin yıl sonundan önce harcanması için talimat verdi. Bakanlık, ödeneklerin “gecikmeye mahal vermeksizin harOZAN canmasını” istedi. ÇEPNİ MEB, öğretmen ve personel maaşlarının ödenmesi dışında yatırıma bütçe bulamazken imam hatiplere para aktarmaya devam ediyor. Ekonomik kriz nedeniyle tasarruf tedbir leri kapsamında ciddi kesintiler yaşayan bakanlık, imam hatiplere ödenekleri harcama çağrısı yaptı. ‘Pay azalmasın’ MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından resmi yazı ile verilen talimatın nedeni bir sonraki yıl bütçesinden imam hatiplere ayrılacak payın azaltılmaması için olduğu öğrenildi. Bakanlığın diğer genel müdürlükler üzerinden okullara bütçeye ilişkin benzer bir talimat vermemesi de dikkat çekti. MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz tarafından tüm imam hatiplere iletilen “Gönderilen Ödeneklerin Harcanması” başlıklı ve 13 Aralık tarihli yazıda yıl sonuna kadar yapılması gerekenler sıralandı. Yazıda, “Anadolu İmam Hatip Liseleri ile imam hatip ortaokullarına ‘donatım ödenekleri’, ‘küçük onarım ödenekleri’, ‘kira, telefon ve internet ödenekleri’, ‘yurtiçi geçici görev yolluğu ödenekleri’ ve ‘mal ve malzeme alımı’ için gönderilen ödeneklerin 18.12.2019 tarihine kadar harcanması gerekmektedir” denildi. l ANKARA Volkan Yılmaz ‘Seri yatırım’ mesajı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un köylerinde yaşanan su sorununa ilişkin “Hem biz kendi siyasi bağlantılarımızı hem kendileri kendi siyasi bağlantılarını aktararak bunun Ankara’daki çözümüne uğraşacağız” dedi. Ekrem İmamoğlu, dün Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ı ziyaret etti. Silivri ile 14’üncü ilçe belediyesi ziyaretini gerçekleştiren İmamoğlu, basına kapalı olarak Silivri’nin sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçti. Sunumun ardından İmamoğlu, gazetecilere toplantıya ilişkin açıklama yaparak “Silivri’nin bütün analizini çok iyi bir şekilde önümüze servis ettiler. Ortak projelerimiz var. Köy kalkınmaları konusunda ortak konuları konuştuk. 2020’de çok seri bir Silivri hizmet planını öngörüyorum” dedi. Gazetecilerin “Su meselesi konuşuldu mu” sorusuna da İmamoğ lu, “Konuşuldu. Başkanımız geçmişteki köy statüsüne geçilmesi konusunda ısrarcı. Tabii burada bir kanuni engel var. Ankara’da bir kanun çıktı. Yani bizim köyümüzü, kırsalımızı mahalle kabul edip şehirle aynı statüye oturttu. Buna da İSKİ bu şekilde karar alıyor. Hem biz kendi siyasi bağlantılarımızı hem kendileri kendi siyasi bağlantılarını aktararak bunun Ankara’daki çözümüne de uğraşacağız” diye konuştu. İmamoğlu ve Yılmaz, daha sonra beraberlerindeki heyet ile birlikte Silivri’de saha incelemelerinde bulundu. Taziye ziyareti İmamoğlu, eşini yitiren Esenyurt kurucu belediye başkanı Gürbüz Çapan’ı önceki gün evinde ziyaret ederek başsağlığı diledi. Çapan’ı eski Dışişleri Bakanı ve eski CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın da ziyaret etti. Gürbüz Çapan da taziyeleri kabul etti. l İç Politika HDP’li başkanA gözaltı Diyarbakır Sur Belediye Eş Başkanı Filiz Buluttekin ve HDP’li Meclis Üyesi Yılmaz Eken, haklarındaki terör soruşturması kapsamında evlerine yapılan baskın sonucu gözaltına alındı. Buluttekin’in avukatı ve aynı zamanda yakını olan Sertaç Buluttekin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, gözaltı işlemi sırasında müvekilinin eşinin ve 10 yaşındaki çocuğunun kafasına polislerce silah dayandığını ileri sürdü. Belediye binsaına girmek isteyen HDP Milletvekili Remziye Tosun ile beraberindeki HDP’liler ise polis ekipleri tarafından uzaklaştırıldı. l İç Politika Şeri karar tepkisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz” çıkışının ardından Resmi Gazete’de “Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Etik Kurallar” içinde yer alan “şeri fıkıh” kararı yayımlanmasına tepkiler sürüyor. İzmir Barosu, yaptığı açıklamada, “Şeri hukuk özleminin bir tür nabız yoklaması, provası olan bu metin, derhal ortadan kaldırılmalı” ifadeleri kullanıldı. Ankara Barosu da yayımlanan metne tepki gösterdi. Baro tarafından yapılan açıklamada, “Dini hükümleri gündelik yaşayışa yaygın kılma arzusunda olanlar şunu bilmelidir ki, içinde bulunduğumuz çağ ve insanlık onuru bizleri laik bir Cumhuriyet’in zerresinden vazgeçmemek için yeminlerimizle birlikte görevli kılmıştır” denildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle