18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 911 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA Adalet sınavı veremediEski adalet bakanı da dahil yargıda söz sahibi olan isimler arabulucu bile olamadı Çok sayıda siyasetçi, yargı mensubu ve akademisyenin girdiği ve soruların önceden belli bir kesime dağıtıldığı iddia edilen arabuluculuk sınav sonuçları dün açıklandı. Adalet Bakanlığı’nın 24 Kasım’da gerçekleştirdiği ve binlerce adayın katıldığı arabuluculuk sınav sonuçla rı açıklandı. 27 bin 537 kişinin katıldığı arabuluculuk sınavına giren eski Adalet Bakanı Bekir SEYHAN Bozdağ’ın sınavdan AVŞAR 72 alarak başarısız olduğu ortaya çıktı. 91 ve üstünde puan alan 6 bin 271 adayın kazandığı arabuluculuk sınavına çok sayıda akademisyen, yargı mensubu ve siyasetçi katılmıştı. Haftalardır sınav sorularının önceden iktidara yakın isimlere dağıtıldığı iddia ediliyordu. Adalet Bakanı’nın talimatıyla sınav sonuçları dün açıklandı. Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın sınavdan 72 puan aldığı ortaya çıktı. Bozdağ’ın puanının ya VEKİLLER DE BARAJI GEÇEMEDİ EMİNE KAPLAN Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı 2019 yılı arabuluculuk sınav sonuçlarına göre, sınava giren AKP’li milletvekilleri baraj puanı olan 91’e ulaşamayarak ilk 5 bine giremedi. AKP’de en yüksek puanı 90 ile Kırıkkale milletvekili Ramazan Can’ın aldığı öğrenildi. Can, 90 puan almasına karşın 1 puanla 5 bin kişinin arasına giremedi. Sınava giren AKP’li milletvekilleri arasında Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz da yer aldı. Sınavda 74 pu an aldığı ileri sürülen Yavuz’un durumuyla ilgili sosyal medyadaki esprili paylaşımlar, parti kulislerinde de vekiller arasında da en çok konuşulan konuların başında yer aldı. Yavuz espri konusu Milletvekilleri, birbirlerine “Ali İhsan Yavuz’un 74 puanla sınavdan kaldığı ifade ediliyor. Eğer doğruysa bu sınav iptal olur. ‘Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu’ der, bu sınavı yeniletir bu adam” paylaşımını göstererek espri yaptı. l ANKARA nında ise “başarısız” ibaresi yer aldı. Konuya ilişkin ulaştığımız Bozdağ’ın danışmanı Bilal Çetin ise, “Bekir Bey arabulucu sınavına kesinlikle girmedi” dedi. Ancak sınav sonuç belgesini paylaştığımız Çetin, daha sonra telefonlarımıza yanıt vermedi. Sınavada başarısız olan isimlerden birinin de Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın bağlı bulunduğu Hukuk İşleri Genel Müdürü Hakan Öztatar olduğu ve 88 puanla başarısız sayıldığı öğ renildi. Sınavda 9 bin 557’nci olan Öztatar’ın, kişisel veri sayılan TC kimlik numarasının çalındığını iddia ederek bilgileri bulup paylaşanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağı belirtildi. Çiçek yalanladı Öte yandan sosyal medyada eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in 100 tam puan alarak birinci olduğu iddia edildi. Ancak Çiçek sınava girmediğini açıkladı. l İSTANBUL Bakanlık topu üniversiteye attı Adalet Bakanlığı Sözcüsü ve Strateji Geliştirme Başkanı Ertuğrul Çekin, arabuluculuk sınavında usulsüzlük yapıldığı iddiaları için “Bakanlığımızın bu süreçlerde bir rolü bulunmamaktadır” dedi. Bakanlık Sözcülüğünün kurulması ve bu göreve getirilmesinin ardından Ankara Hakimevi’nde ilk basın bilgilendirme toplantısını dün düzenleyen Çekin, arabuluculuk sınavının Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi tarafından yapıldığını anımsatarak “Eğitimler, bünyesinde hukuk fakültesi bulunan bazı üniversiteler ve Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir. Sınav sorularının hazırlanması ve yürütülmesi, ilgili üniversite tarafından gerçekleştirilmiş olup Bakanlığımızın bu süreçlerde bir rolü bulunmamaktadır” dedi. Çekin ayrıca şiddete maruz kalan kadınlarla ilgili tedbir kararlarını hızla alacak ihtisas mahkemeleri kurulacağını da açıkladı. Ordu’da üniversite öğrencisi Ceren Özdemir’in açık cezaevinden firar eden bir hükümlü tarafından öldürüldüğüne işaret eden Çekin, “Ordu Cumhuriyet Başsavcılığınca hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılması ve açık ceza infaz kurumundan firar etmesi konusunda idari soruşturma başlatılmıştır” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Müebbetlik sanık firarda Disko’da işkence davası yeniden başladı, müebbet hapis cezası verilen sanık ortada yok. ALİCAN ULUDAĞ KKTC’de 2011 yılında askerlik görevini yaparken, “disko” olarak nitelendirilen disiplin koğuşunda gördüğü ağır işkenceler sonucu yaşamını yitiren er Uğur Kantar davası, askeri mahkemelerin kapatılmasının ardından Ankara’daki sivil mahkemede yeniden görülmeye başlandı. Askeri Mahkeme’nin işkence suçundan müebbet hapis cezası verdiği sanıklardan Ayhan Arslan’ın firari durumda olduğu ortaya çıktı. Kıbrıs Girne Askeri Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda, sanıklar Ayhan Arslan ve Fırat Keser, işkence suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Askeri Mahkeme, iyi hal indirimi yaparak, cezayı müebbet hapse çevirdi. İki sanık tahliye edildikleri için cezaların infazı gerçekleştirilemedi. Mahkeme, cezaevi müdürü Ayhan Şentürk’e görevi kötüye kullanma suçundan ceza vererek, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetti. Mahkeme diğer sanıklar Özkan Belmen ve Ahmet Yurdusevdi’nin beraatına karar verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanıklar için iyi hal indirimi yapılmasını bozma nedeni yaptı. Yargılama başladı Davanın ilk duruşması geçen hafta cuma günü Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Kantar ailesinin avukatlarından Teoman Özkan, müebbet hapis cezası verilen sanıklardan firari Arslan hakkında tutuklama kararı verilerek kırmızı bülten çıkarılmasını istedi. Mahkeme kırmızı bülten çıkarılması ve müebbet hapis cezası verilen sanıklar için tutuklama talebini reddedip iki sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunmasına hükmetti. l ANKARA Akademisyenden ‘sosyal medya’ cezası isyanı Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oktay Gökdemir, sosyal medya yazıları ve paylaşımları nedeniyle üniversite tarafından sözleşmesinin yenilenmemesi üzerine dün Buca Edebiyat Fakültesi önünde akademisyenler ile öğrencilerin de destek verdiği bir basın açıklaması yaptı. Sözleşmesinin yenilenmeyerek üniversiteden uzaklaştırılmasını eleştiren Gökdemir, yargıçların bile beraat verdiği konularda üniversite yönetiminin soruşturma açıp ceza yağdırdığını söyledi. Doç. Dr. Gökdemir, “Bugüne kadar asla pes etmedim, bundan sonra da etmeyeceğim” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet KURTULUŞ ARI 1017 ARALIK İNSAN HAKLARI HAFTASI ‘İnsan, haklarıyla insandır’ İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 1017 Aralık Dünya İnsan Hakları Haftası’nın açılışını Fatih’te bulunan Sultanahmet Meydanı’nda basın açıklamasıyla yaptı. İnsan Hakları Haftası nedeniyle dün Sultanahmet Meydanı’nda bir araya gelen grup, “Halklarla, emekle, çevreyle barış. Barışı istemek hak; konuşmak ifade özgürlüğüdür. Barış için özgürlük, eşitlik, adalet”, “İn san, haklarıyla insandır”, “Irkçılık ve ayrımcılık insanlık suçudur”, “Örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılar son bulsun” döviz ve pankartları taşıdı, “Herkes farklı, herkes eşit” sloganları attı. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Türkiye, kaldırıldığı söylense de yapılan pek çok düzenleme ile kalıcılık kazandırılan bir OHAL rejimi ile yönetiliyor. Bu durum günlük hayattan siyasete kadar her alanda hukuki, siyasal, eko nomik, sosyal ve kültürel bir çöküşe yol açmaktadır” dedi. TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise “Her yıl açıkladığımız, insan hakları ihlalleri raporlarının sayfaları ve içindeki tespit ettiğimiz hak ihlalleri giderek artıyor. İnsanın özne olduğu bir dünyayı hayal ediyoruz. Bunun için de hep mücadele ettik, edeceğiz” dedi. İHD ve TİHV, İnsan Hakları Haftası boyunca çeşitli etkinlikler yapacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet Polis şiddeti dersiAYM, Berkin’in cenazesinde müdahaleyi kötü muamele yasağını ihlal saydı ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), Berkin Elvan’ın cenaze töreni sonrasında Taksim’e yürümek isteyen gruba müdahale eden polisin, uyguladığı güç kullanımı ile “kötü muamele yasağını” ihlal ettiğine hükmetti. Gezi Parkı Direnişi sırasında polisin attığı gaz bombası fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan için cenaze töreni düzenlendi. Törenin ardından Taksim Meydanı’na yürümek isteyen gruba, polis müdahale etti. Bu sırada 1957 doğumlu Hasan Fırat, plastik mermileri nedeniyle yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Fırat’ın şikâyetini değerlendiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, polislerin görevlerini yaptığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Fırat, bunun üzerine AYM’ye başvurdu. AYM, yaptığı değerlendirme sonucunda Fırat’ın anayasada güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vererek, başvurucuya 10 Yüksek Mahkeme, TOMA’ya ait görüntülerin silindiğini belirten Emniyet’e “görüntüleri saklamalıydı” uyarısı yapıp savcılığı soruşturmayı özenle yürütmemekle eleştirdi. bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Kararın gerekçesinde, şöyle denildi: “Kötü muamelenin neden kaynaklandığının araştırılması hususunda yeterli çaba gösterilmemiş, soruşturmanın seyri bakımından önem taşıyan polis memurlarının ifadelerinin alınması için adım atılmamıştır. Olayda TOMA’larda görüntü alan cihazlardan, kapasite yetersizliği gibi nedenlerle kayıt elde edilemediği bildirilmiştir.” Kamu makamlarının olay yerini gören kamera, MOBESE, KYGS kayıtları ile TOMA’larda bulunan video görüntülerinin temin edilip saklanmasına yönelik gerekli tedbirleri alması gerektiği belirtilen kararda, şu değerlendirme yapıldı: “Bundan imtina edilmesi, devletin toplumsal olaylarda yaralanan göstericilere yapılan müdahalenin kaynağını ve nedenini açıklama yükümlü lüğünü ortadan kaldırmaz. Toplantı ve gösteri yürüyüşü esnasında yaralanan başvurucunun kolluk ya da üçüncü kişilerin müdahalesi sonucunda mı yaralandığı aydınlatılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.” Savcılığa eleştiri Takipsizlik kararının Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın hazırladığı rapora dayandırılmasının, soruşturmanın bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürdüğü ifade edilen kararda, “Soruşturma mercii tarafından olayın sebebini aydınlatmak için atılması gerekli adımların eksik bırakıldığını ve soruşturmanın özenle yürütülmediğini gösteren bu tespitler, kötü muamele iddiasına konu olayların incelenememesine neden olmuştur” denildi. l ANKARA AİHM: KAVALA DERHAL SERBEST BIRAKILMALI Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Gezi Parkı davasının tek tutuklu sanığı olan ve 771 gündür cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala’nın başvurusu hakkında ihlal kararı verdi. Yargılanma ve tutuklanmanın politik saik taşıdığına hükmeden mahkeme Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını istedi. Kavala’nın avukatları kararı tercüme ederek tahliye başvurusunda bulanacaklarını açıklarken, Türkiye’nin üç ay içerisinde karara itiraz ederek davayı Büyük Daire’ye taşıma hakkı bulunuyor. Anadolu Kütür Yönetim Kurulu Kavala, 771 gündür cezaevinde. Başkanı Kavala’nın avukatları 8 Hazi ran 2018’de uzun tutukluluk gerekçesiyle AİHM’ye başvurmuştu. Karara AİHM’nin Türk yargıcı Saadet Yüksel şerh koydu. İkinci ihlal kararı Mahkeme, Selahattin Demirtaş’tan sonra Türkiye hakkında 18. maddeden ikinci ihlal kararını vermiş oldu. Twitter üzerinden açıklamalarda bulunan Demirtaş’ın avukatı Ramazan Demir, “Yargılamaların ve tutuklamaların politik saik taşıdığı tekrar ifade edilmiş oldu. Bakalım Kavala’nın kararını uygulamamak için de neler yapılacak” yorumunda bulundu. l Haber Merkezi yor. ABD’nin Exxon Mobil, Fransa’nın Total, İtalya’nın Eni, İngiltere’nin BG, Gü ney Kore’nin Kogas, İsrail’in Delek Dril Libya girişimi  ling Group, Katar’ın Katar Peroleum şirketleri devrede. ve ötesi... Özellikle Mısır açıklarındaki kaynaklarla ilgili kazan T ürkiye’nin 27 Kasım’da açıkladığı Libya ile münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması, bizim de yeri geldikçe vurguladığımız Doğu Akdeniz’deki zararlı yalnızlığımıza son verebilecek bir girişim. Ancak her şey değil... Libya boyutundan başlayalım... Ülke fiilen ikiye bölünmüş durumda. Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından da kabul gören yönetimle anlaşma imzaladı. Ancak bu hükümetin karşısında uluslararası alanda da gücü olan başka bir yapı var.  Libya’da Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra yaşanan karmaşada Türkiye’nin 15 milyar doları kaldı. Bu anlaşmanın devamında Libya’nın da huzura kavuşmasını, iki ülke ilişkilerinin rayına girmesini dileyelim.  Burada önemli olan Türkiye’nin Akdeniz’de karşılıklı bir hat çizmeye başlamış olması. Zira bu hattın devamında öteki ülkelere karşı da elini güçlendirmek olacak. HHH Ankara’da Libya anlaşmasının ardından bölgeye ilişkin daha farklı bir hareketlilik var. Bunun ayrıntılarına geçmeden önce tabloyu özetleyelim. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu 2010 yılında raporu yayımladı: “Doğu Akdeniz’de Kıbrıs, Suriye, Lübnan, Filistin ekseninde 1.7 milyar varil petrol, 3.45 trilyon metreküp doğalgaz rezervi saptanmıştır. Girit Adası ve Nil Deltası hattında da hidrokarbon ca dönüştürülebilir adımlar hayli ilerledi. Sürecin en kazançlı ülkelerinden biri olan Mısır, İsrail’le de gazın Asya pazarına ulaştırılmasıyla ilgili ayrı görüşmeler yapıyor.  Bu denklemde iki ülke yok: Türkiye ve Suriye. Suriye, 1970’li yıllardan beri Moskova ile Akdeniz’e ilişkin de beraberlik yaşıyor. Yukarıda özetlediğimiz gelişmelerin ardından 2017 yılında Şam’la Moskova Doğu Akdeniz’de Suriye’nin hak iddia edebileceği alanlarda birlikte çalışmak için anlaştı. HHH Türkiye ise Doğu Akdeniz’de gaz hareketliliğinin başladığı 2003’ten bu yana gereken adımları atmadı ya da geç kaldı. Kıbrıs açıklarında sondaj ve araştırma gemileri bayrağımızı dalgalandırdı, ama BM katında kabul gören MEB anlaşmaları yoktu. Gelinen noktada Libya ile bir adım atıldı. Bunun arkasının gelebileceği konuşuluyor. Türkiye, Mısır, İsrail ve Lübnan’la değişik düzeylerde görüşüyor.  Madalyonun öbür yüzünü çevirince bu ülkeler de çıkacak gazı Batı’ya pazarlamak için Türkiye’ye gereksinim duyuyor. Aksi halde gazı Avrupa’ya ulaştırmanın maliyeti katlanacak. Bu adımların sonuç vermesini dilerken AKP’ye bir anımsatmamız var: diplomasiyi kesinlikle ihmal etmesin. Türkiye, diplomasiyi öte kaynakları bulunmaktadır.” lenmenin çok zararını gördü. Halen Akdeniz’in dibinde Libya’da ne olursa olsun taraf ki kaynaklar bakımından genel tutmaktan çok birleştirici olma durum şu: ya özen göstermek gerekiyor. Mısır, İsrail, Ürdün, Lüb Bir de Lozan Antlaşması nan, Filistin, Yunanistan ve var. Ümit Yalım’ın uzun süre Kıbrıs Rum Yönetimi ortakla dir üzerinde durduğu, kendi şa kurdukları Doğu Akdeniz sini adadığı Ege’deki ada var Gaz Forumu, geçen temmuz lıklarımız da göz ardı edilme da Mısır’da yaptığı toplantının meli. Yalım’a göre, Girit çev ardından 2020’nin ilk ayların resindeki adalardan 5’i Lozan da yeniden bir araya gelecek. Antlaşması’nın 12. madde Bu ülkeler 2003’le 2014 yılla si uyarınca Türkiye’nin. Libya rı arasında yaptıkları ikili, üçlü ile yapılan anlaşmanın bu ko anlaşmalarla fiili bir kader birli nuda hak kaybı yarattığına dik ği yaptılar.  kat çekiyor. Bu işbirliğine uluslararası 450 bin kilometrekarelik enerji şirketleri de eşlik etti. Za “mavi vatan”da başımızı kum ten onların içinde olmadığı be dan çıkarıp çok yönlü bakma raberlikler uzun ömürlü olmu nın vaktini fazla geçirmeyelim. CHP’DEN 2019 İNSAN HAKLARI KARNESİ ‘Bireysel başvuruların yüzde 96’sı reddediliyor’ CHP’nin hazırladığı “İnsan Hakları ve Türkiye” adlı rapora göre Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan her 100 bireysel başvurudan 96’sı çeşitli kararlarla reddedildi. Raporda, AYM’ye 20122018 arasında toplam 172 bin 380 bireysel başvuru yapıldığı, söz konusu başvuruların yalnızca 7 bin 149 hakkında en az bir hakkın ihlali yönünde karar verildiği belirtildi. 2019’da AİHM, Türkiye’nin işkence kötü muamele yasağını 17, özgürlük ve güvenlik hakkını 15, ifade özgürlüğünü 22, örgütlenme özgürlüğünü 7, özel yaşama saygı hakkını 31, adil yargılanma hakkının 34 kez ihlal ettiği yönünde kararlara imza attı. 1987’den beri AİHM’nin Türkiye hakkında toplam 3 bin 128 ihlal karar verdiği dikkate alındığında; 2019 yılı içinde verilen 126 ihlal kararı 32 yılında verilen toplam ihlal kararla rının yüzde 4’ünü oluşturdu. Olağanüstü hal dönemiyle ilgili oluşturulan OHAL Komisyonu’na yapılan 126 bin 200 başvurudan 92 bininin karara bağlandığı, ancak yalnızca 8 bin 100 başvurunun kabul edildiği de kaydedildi. ‘Türkiye düşüşte’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Türkiye’de son yıllarda artan hak ihlallerinin birçok konuda yaşanmaya başladığına işaret etti. Gökçen, “Demokraside, internet özgürlüğünde, basın özgürlüğünde düşüşteyiz” değerlendirmesini yaptı. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının son yıllarda iki kat arttığına işaret eden Gökçen, “AİHM’ye Türkiye’den yapılan başvurulardan esastan incelenenlerin çok büyük bir çoğunluğunda ihlal kararı çıkmaktadır” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle