18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 11 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Gençlerin ruh sağlığına büyük tehdit: Sosyal medya YAZAR: LEAH ASMELASH, CNN ÇEVIREN: M. BIROL GÜGER Lancet Child ve Adolescent Health (çocuk ve ergen sağlığı) dergisinde yayımlanan bir araştır ma kapsamında, İngiltere'de yaşayan 13 ila 16 yaşlarında yaklaşık 10 bin çocukla röportaj yapıldı. Araştırmacı lar, bu çalışma neticesinde, özellikle kız öğrencilerin maruz kaldıkları si ber zorbalıklar yoluyla ruh sağlıkları nın zarar görebileceğini, uyku düzen lerinin bozulabileceğini ve fiziksel et kinliklerini azaltmala rının çeşit li başka so runlara yol açabilece ğini tespit etti. Çalışma nın öncü lerinden, Leah Asmelash UCL Great Ormond Street Ço cuk Sağlığı Enstitüsü'nden Prof. Dr. Russell Viner, basına yaptığı açıkla mada, sosyal medyanın kendisinin zarar vermediğini ancak sık kullanı mın, gençlerin zararlı içeriğe, özel likle de siber zorbalığa maruz kal ma olasılığını arttırdığını, uyku ve egzersiz gibi zihin sağlığı üzerinde olumlu etkisi olan faaliyetleri de kı sıtladığını belirtti. Fiziksel aktivite artmalı Araştırma bir yönüyle, sosyal medyanın kendisinin ruh sağlığı bozuklukları için suçlanamayacağını, ancak bireyleri uyku ve fiziksel etkinlikten uzaklaştırması sebebiyle yaşam kalitesini azaltabileceğini, bunun da beraberinde ruh sağlığı bozuklukları ge Birçok araştırma, yoğun sosyal medya kullanımının gençlerde depresyona yol açtığına işaret ediyor. Ancak, İngiltere’de yapılan güncel bir çalışma, bu faaliyetin uzmanların düşündüğünden daha karmaşık sonuçlar verebileceğini savunuyor. GÜNDE ÜÇ KEREDEN FAZLASI SIK KULLANIM Araştırma, 20132015 yılları arasında yılda bir kez, hedef kitleden gençlerle yapılan görüşmeler neticesinde gerçekleştirildi. Facebook, Instagram, WhatsApp, Twitter ve Snapchat de dahil olmak üzere sosyal medya araçlarını kullanma sıklıklarını bildiren gençlerin bu araçları günde üç kereden fazla kullanmaları “çok sık kullanım” olarak sınıflandırıldı. Katılımcıların sosyal medya araçlarında ne kadar zaman harcadığını dikkate almayan araştırmacılar, gençlere ruhsal sıkıntıları, yaşam kaliteleri, yaşam memnuniyetleri, mutluluk ve kaygı gibi duygu durumları hakkında sorular yöneltti. tirebileceğini ortaya koydu. Surrey Üniversitesi'nde klinik psi koloji dersleri veren Bob Patton'a göre bu durumda, yaşam kalitesi veya ruh sağlığını geliştirmek için sadece sosyal medya kullanımını azaltmaya odaklanan stratejilerin işe yaramaması muhtemel. Patton'a göre, “Siber zorbalığa karşı dayanıklılığı artırmanın yanı sıra daha iyi bir uyku ve fiziksel faaliyeti teşvik etmek için stratejiler oluşturmak, hem fiziksel hem de psikolojik zararları azaltmak için faydalı olabilir.” Araştırmacılara göre, erkeklerin zi hinsel sağlıklarındaki bozulmaların başka nedenlerden kaynaklandığı görülüyor, bu nedenle o alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. İki cinsiyette farklı etki Yürütülen araştırmanın sonucunda, her iki cinsiyette de “çok sık sosyal medya kullanımı'nın ruhsal sorunlara yol açtığı ortaya çıktı. Ancak kız öğrenciler üzerindeki etki erkeklere oranla çok açıktı, zira sık sosyal med ya kullanımı ile ruhsal sorunların artışında doğru orantı tespit edildi. Kızlarda, ruhsal bozukluklara yol açan etkenlerin başında yaklaşık yüzde 60 ile düşük uyku kalitesi ve siber zorbalığa maruz kalmanın olduğu görülürken, fiziksel faaliyetlerde azalma daha az rol oynamakta. Erkeklerde ise çok sık sosyal medya kullanımının ruhsal sorunların oluşumuna etkisi yalnızca yüzde 12'lik bir dilimde kendini gösteriyor. Yüksek sıklıkta sosyal medya kullanımı, çeşitli araştırmalar netice sinde ruhsal ve zihinsel sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. Örneğin henüz geçen ay Kanada’da yapılan bir araştırma, bu tarz yoğun kullanımın, ergenlerde artan ruhsal çöküntü belirtileri ortaya çıkardığını ortaya koydu. İngiltere'de yapılan bu son çalışma da şunu ortaya koymuştur ki, yukarıda sözü edilen ruhsal sorunlara neden olan sosyal medyanın kendisi değil, gençlerin yoğun sosyal medya kullanımına maruz kalmalarının ardından uyku düzenlerini bozmaları ve fiziksel faaliyetlerini azaltmalarıdır. Belçika'daki Ghent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ann DeSmet, bunun önemli bir ayrım olduğunu savunuyor. DeSmet'e göre, gençler hem sağlıklı bir yaşam sürer hem de siber zorbalığın önüne geçilebilirse sosyal medyanın, sosyal etkileşimleri teşvik etmek gibi olumlu etkileri daha çok ön plana çıkabilir. www.cumhuriyetkitap.com.tr’de %70’e varan indirimler sizi bekliyor! ‘NATO’NUN BEYIN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞTI’ DIYEN MACRON’U BEKLEYEN SON FARKLI MI? Macron’u Fransa’da nasıl bir gelecek bekliyor? 23.15 TL 13.89 TL 23.15 TL 13.89 TL 13.89 TL 8.33 TL 16.67 TL 10.00 TL Satış Noktaları İstanbul Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 / Şişli 0212 343 72 74 Ankara Güvenevler Mah. Güneş Cad. / Kavaklıdere 0312 442 30 50 DR. ERHAN AKDEMIR ANADOLU ÜNIVERSITESI 7Mayıs 2017’de Emmanuel Macron'a Elysee Sarayı'nın kapısını açan yol, seçmene verdiği değişim sözüydü. Bu değişimin altındaki en önemli madde ise Macron’un Fransa için ne yapacağını anlatıyor olması değil, Fransa’da insanların fırsatları nasıl yakalayacağını anlatıyor olmasıydı. Macron, bu yaklaşımıyla elde ettiği yüzde 64.16 oyla cumhurbaşkanlığı ipini göğüslemişti ve ilk açıklamasında ülkeyi yeniden birleştirme sözü vermişti. Öte yandan, Macron'un uygulamayı planladığı sosyal politikalar ise sol sosyalist kesimler tarafından Fransız sosyal sistemine karşı savaş açmakla eleştiriliyordu. Macron’un eski yatırım bankacısı kimliği ve kamu sektörünü yıkacak radikal programları da sol sosyalistler tarafından Macron’a yöneltilen eleştiriler arasındaydı. Ama “Fransa siyasetine yeni bir soluk getirme” söylemi bu eleştirilerin dikkate alınmasının önüne geçmişti. Bununla birlikte Fransız seçmeninin dörtte biri sandığa gitmemiş ve Macron’a oy verenlerin önemli bir kısmı da oy vermesinin sebebini aşırı sağcı Marine Le Pen iktidarını engellemek olarak dile getirmişti. Etki devam ediyor Bugün Macron’un eleştirildiği noktalara dönüp bakıldığında ise o gün göz ardı edilen söylemler olduğu dikkat çekmektedir. Bu eleştiriler Macron iktidarının güvenirliliğini ve meşruluğunu ciddi şekilde sorgulatmaktadır. Ekonomi bakanı olduğu dönemde de politikaları protestolara neden olan Macron’un 20172022 döneminde kamu harcamalarını azaltma, işsizliği yüzde 10’dan yüzde 7’ye indirme ve gelir vergisini düşürme önemli vaatleri arasında yer alıyordu. Ancak, seçim sonrası süreçte Macron’un kamu sektörünü hedef alan politikaların hayata geçiyor olması ve sosyal adaletsizliği giderecek politikaların hayata geçmiyor oluşu Macron iktidarının sağlık durumunu ciddi şekilde tehdit etmektedir. Macron iktidarının sağlık durumunun iyiye gitmediğine yönelik ilk sinyal ise Kasım 2018’de yelekliler hareketinden İç politikada oldukça sıkıntılı günler geçiren Macron, dış politikada da kullandığı söylemler ve takip ettiği politikalarla önemli müttefikleri ile ilişkilerinde kalıcı hasarlar bırakabilir. geldi. Fransa'nın siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamını kimsenin öngöremediği ölçüde derinden sarsan sarı yelekliler hareketi geçim derdine, hayat pahalılığına ve akaryakıt üzerindeki tüketim vergilerine zam kararına bir tepki olarak doğdu. Asgari ücrete 100 Avro zam yapılması ve ayda 2 bin Avro’dan az kazanan emeklilere getirilen sosyal güvenlik vergisi zammının iptal edilmesiyle gösteriler oldukça hafiflemiş olsa da hareket yine de bir yılı aşkın bir süredir Fransız siyaseti üzerindeki etkisini devam ettirmektedir. Söz konusu gösterilerin ortaya çıkışına dair burada dikkat çekmemiz gereken bir diğer noktada Macron’un AB ve dış politika ile ilgili söylemleri ve bu söylemlere ilişkin ABD’nin yanıtlarıdır. Macron cumhurbaşkanı seçilmeden önce de seçildikten sonra da AB'nin kendisini yenilemesi gerektiğini, bu yönde de en önemli alanın Avrupa’nın kendisini savunması doğrultusunda kendi ordusunu hayata geçirmek olduğunu savunmuştur. Bu yöndeki en somut teklifini ise Kasım 2018’de açıklamıştır. ABD Başkanı Donald Trump ise Macron’un Rusya, Çin ve hatta ABD’den korunmak için Avrupa ordusu kurulması önerisine tepki göstermiş ve öneriyi “rencide edici” olarak nitelendirmişti. Ardından da Fransa’da Sarı Yelekliler hareketi ortaya çıkmıştı. Dikkat çeken detay Macron iktidarının sağlık durumunun iyiye gitmediğine yönelik daha güçlü sinyal ise emeklilik reformunu protesto amacıyla 5 Aralık’ta başlayan genel grevlerdir. Emekliliğe puan bazı getirilmesini içeren reformla, karışık emeklilik sisteminin birçok meslek dalı için özel düzenlemelerle basit hale getirilmesi amaçlanıyor. Ancak planlanan reformla, halihazırda 62 olan emeklilik yaşı da daha ileri tarihlere çekilerek, insanların daha uzun süre çalışmaları öngörülmektedir. Söz konusu emeklilik reformuna tepki amacıyla düzenlenen genel grevler özellikle ulaşım, eğitim ve sağlık hizmetlerini olumsuz etkiliyor. Yaklaşık 50 kentte düzenlenen protesto gösterilerine katılanların sayısı ise 800 binin üzerindedir. Ancak burada yine dikkat çekmemiz gereken bir durum bulunmaktadır. O da söz konusu eylemlerin Macron’un The Economist dergisine kasım ayında verdiği röportajında, NATO’nun ABD ile yaşanan sorunlar nedeniyle “beyin ölümünün” gerçekleştiği yorumunu yapmasından sonra başlamasıdır. Macron, röportajda Avrupa ülkelerini NATO müttefiklerini savunmak için artık ABD'ye güvenemeyecekleri konusunda uyararak ABD yönetiminin kendilerine “sırt çevirdiğini” kaydetmiştir. Macron’un bu açıklamalarına ABD Başkanı tepki göstermiş, ardından da Fransa yeni kitlesel gösterilere tanık olmaya başlamıştır. ‘Beyin ölümü’ tehlikesi Netice itibarıyla, iç politikada oldukça sıkıntılı günler geçiren Macron, dış politikada da kullandığı söylemler ve takip ettiği politikalarla önemli müttefikleri ile ilişkilerinde kalıcı hasarlar bırakabilecektir. Fransa’nın AB’de yeniden sözü geçen ve oyun kurucu aktör olabilmesini arzulayan, ama gerçekte Almanya karşısında bu üstünlüğe sahip olamayan, bununla birlikte Avrupa dışında Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki etkinliğini ve gücünü de uzun zamandır yitirmiş olan Fransa’nın ABD ile olan ilişkisinde de ABD çıkarlarını tamamen zedeleyen politikalar takip ettiği ve söylemlerde bulunduğu görülmektedir. İçeride yaşanan kitlesel olaylar Fransa’da Macron’a olan güveni dibe çekerek meşruiyetinin ve güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açacaktır. Bu tür bir sorgulama ise “emaneten” aldığı oyların kendisine tepkiye dönüşmesine, o da Macron döneminin “beyin ölümünün” gerçekleşebileceği anlamına gelecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle