19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 24 KASIM 2019 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/yorum Kahvelerdeki ‘yeni yoksullar’ İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da nereye gitsem ülkenin dört bir yanında dağ, taş kahve olmuş. Örneğin yolumun üstünde iki kilometrelik bir alanda bugün saydım, tam yirmi bir kahve var. Kimi pembe pembe yapma çiçeklerle süslenmiş, kimi çok sade, kimi adını “Kaybedenler Kulübü” koymuş, ama sonuçta hepsi kahve. İki öğrencimle yolda yürüyorum, artık birer genç kadın oldular. “Bu ne” diyorum, “Her yer kahve” diye gülerek yanıtlıyorlar. “Hocam ülkede o kadar çok işsiz var ki, tek eğlence kahveye gitmek, bir çay içip üç saat aynı masada oturuyorsun, ayrıca internet bedava.” Kahvelere bakıp yürüyorum, vay canına ne kadar genç insan elinde cep telefonu, önünde bir kahve fincanı oturup duruyor. Kendi kendime ülkede yeni bir yoksul sınıfı oluşmuş diye düşünüyorum. Bu yoksul sınıf, “zincirlerinden başka kaybedecekleri olmayanlar” değil, bunlar çok şey kaybedecek olanlar ya da kaybetmişler. Özal döneminde başlayan, daha sonraki iktidar tarafından (o sırada ülkeye bol miktarda yabancı para girmişti) aşırı desteklenen tüketim, en sonunda yepyeni bir yoksul kesimi oluşturmuş. Bu yoksul sınıfının ideali, adaları gören bir evde oturmak, son model bir araba edinmek, çocuklarını daha ilkokuldan özel okullarda okutmak, mutlaka bir köpek almak, bütün bir yıl çalıştıktan sonra taksitle her şey dahil otellerinde sıkıntıdan patlamak, pazar sabahları organik olduğunu sandıkları köy kahvaltılarına yumulmak ve bunları Instagram’da paylaşmak. Ama işler onların istedikleri gibi gitmiyor, yabancı yatırımcı istikrar görmediği ülkemizden elini ayağını çekti, on yılda tek bir fabrika kurmayı düşünmeyen, olanları da özelleştiren iktidar politikaları sadece gerçekten yoksulluk sınırının altında yaşayanları değil, işlerini garanti gören, ceplerinde en az üç tane kredi kartıyla gezen beyaz yakalıları da yoksullaştırmaya başladı. Bir örnek bankacılık sektöründe, düzenleme adıyla tam 12 bin çalışan işten atılmış. Sadece bu sektörde. Ne zaman, nasıl iş bulacakları da belli değil. 2014’teki gibi yeniden anne baba kucağına sığınmalar başlayacak. Hayatı boyunca yoksul olanlar, içinde bulunduğumuz krizi daha kolay atlatacaklar. Çünkü uzun zamandır elektriklerinin kesik olmasına, çocuklarının aidat ödeyemedikleri için devlet okullarından bile atılmasına alışıklar. Sonuçta hep öyle yaşadılar. Ama yeni yoksullar için yoksulluk dayanılmaz bir şey. Hele de tek eğlenceleri olan Instagram’da paylaşılan kına gecelerini, çocuk mevlitlerini, şen şakrak yemek masalarını gördükçe, yoksulluğun acısını daha çok hissediyorlar. İktidar politikalarını sorgulamaktan, neden yoksullaştıklarını bir türlü anlayamadıklarından bu durum daha da yoğun bir kriz yaşatıyor ve olay “ben başaramadım”a dönüşüyor. Bir ay içindeki intihar vakalarına baktığımızda alışılmış yoksul intiharları değil, orta sınıf intiharlarıyla karşılaşıyoruz. Bu bize bir şey söylüyor. Bakın, 1.3 milyon haneye epostayla icra takibi gönderilmiş. Şimdi detaylara bir bakalım. Sanat okullarından, imam hatiplerden umudu olmayan orta sınıf, çocuklarını illa ki üniversiteli yapmak istiyor. Eh ülkenin her yeri de apartmanlardan bozma üniversite dolu. Çocuk birine giriyor, ama ailenin çocuğu her yıl en az 30 bin lira vererek okutacak parası yok. Gelsin kredi. Ve çocuk üniversiteden mezun olur olmaz bu krediyi ödemesi gerek. Eh kaç kişi üniversiteyi bitirdiğinde iş buluyor, bulsa bile asgari ücreti anca alıyor, bu hangi borcu ödemeye yeter. Aile, yedek evi varsa satıyor, baba arabasını satışa çıkarıyor, ne için, evde oturan, işsiz gencin bir zamanlar kolayca alınan kredi borcunu ödemek için. Sonuç, kahvede pineklemekten, internette gezinmekten, cebinde yemek parası olmayan, bunu anasından babasından isteyen gençlerin intiharları. Öte yandan kronik işsizlik, insan beyninde yaşamamız için gereken bazı hormonların salgılanmamasına neden oluyor, bunu bilmek yetmiyor, önlem almak nasıl olacak? Bunca genç işsizle ülke nereye varacak? Bunu kimseler bilmiyor. Üstelik bu ülkenin direniş geleneği beyaz yakalılara, uyduruk üniversitelerde okuyanlara, plaza işçilerine öylesine uzak ki, direnmeyi, dayanışmayı maalesef bilmiyorlar. Bu durumu daha da vahimleştiriyor. Bir kısmı içe dönerek kendini yok sayıyor, bir kısmı artık her köşe başında satılan gayet ucuz uyuşturucularla (uyuşturucu kullanımı bir çeşit intihardır) günü geçirmeye çalışıyor, büyük kısmı da yurtdışına gitti. Kahvelerdeki durum bu. Çözüm mü? Ben bir zamanlar devrime inanan biri olarak bu kaosu daha uzun yıllar yaşayacağımızı düşünüyorum. Umut bazen işe yaramaz, belki umutsuzluk bizi kendimize getirir. Bilmiyorum. 24 KASIM 2019 SAYI: 34381 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:25 06:08 06:29 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:54 12:56 15:24 07:36 12:40 15:12 07:55 13:03 15:38 Akşam 17:47 17:34 18:01 Yatsı 19:1 1 18:57 19:21 Tarih 19 Ekim 2015. Yer Atatürk Havalimanı. Saat 00.15. İki Rus yolcu, tuvalette asılı bir kadın bulduklarını ihbar ediyorlar. Polis, bölmenin kilitli kapısını levye ile açıp cesedi buluyor. Kadın tuvaletine girdiklerine göre kendileri de kadın iki Rus yolcunun, polisin levyeyle girebildiği kilitli bölmede ceset olduğunu nasıl anladıkları meçhul... Ama cesedin öyküsü, polis kayıtlarına mevtanın ayakkabı bağcıklarıyla kendisini astığı biçiminde geçiyor. Açılan soruşturma, intihar tespitiyle kapanıyor. Derken bazı kaynaklardan haberler sızıyor. Cesedi bulan iki Rus yolcunun neyin nesi, kimin fesi olduğu araştırılıyor mu, bilmiyoruz. Ama sızan haberlerden, bu yolculardan birisinin ölen kadının güzergâhını izlediğini, tıpkı onun gibi Londra’dan uçağa binip İstanbul aktarmalı olarak Erbil’e gittiğini öğreniyoruz. Tabii ölen kadın gidemiyor. İstanbul aktarması sırasında aniden canından bezip “intihar eden” mevtanın adı Jacqueline Anne Sutton. 50 yaşında eski bir BBC çalışanı. BBC’den ayrıldıktan sonra “kâr amacı gütmeyen bir İngiliz kuruluşu” olan Savaşta ve Barışta Muhabirlik Enstitüsü’nün (The İnstitute for War and Peace Reporting) Irak masası şefi oluyor. Bir önceki şefi de Sutton’dan altı ay önce bomba yüklü bir araçla Bağdat’ta öldürülen Londra merkezli enstitünün, Hollanda’da, eşi Emma Hedvig Christina Win berg, İstanbul’a Beyoğlu’nda ofis ve Büyükada’da ev tutacak kadar yerleşmişler. Türk çe biliyorlar. İn Casus kazanı Türkiye gilizce, İsveçce, Arapçayı su gibi konuşuyorlar. Be yaz Baretliler’in ku Avusturalya’da ve Avrupa’nın diğer bazı ülkelerinde irtibat büroları var. rucusu olarak tanınan James Le Mesurier, Kosovo’da da bulunmuş. Son ilgi alanı Suriye. Kâr amacı gütmeyen Suriye Başkanı Beşşar Esad, İn şirketler! Tarih 11 Kasım 2019. Yer Beyoğlu ilçesi. Eski İngiliz istihbarat subayı, MI6 ajanı James Gustaf Edward Le Mesurier sokakta ölü bulunuyor. Adının uzunluğu sizi şaşırtmasın, casuslukta işe yarar. Bazen ikinci adını kullanır şahıs, bazen üçüncü. Gerçek ve kod adlarını “yukarıdakilerden” bir ya da iki kişi bilir. James, işini iyi yapan biri. Raslantıya bakın ki o da “kâr amacı gütmeyen” Hollandalı bir vakıf için çalışıyor: The Mayday Rescue Foundation. Bu vakfın İstanbul ve Suriye’de şubeleri var... giliz ajanın ölümünden sonra alışılmadık bir şey yaptı. Uzun açıklamalarda bulundu. “Bu elbette istihbarat servislerinin işi. Ama hangi istihbarat servislerinin? Genel olarak Batılı istihbarat servisleri, Türk istihbaratı veya diğer bölge ülkelerinin istihbarat servisleri, egemen ülkelerin servisleri değil, CIA’nın birimleridir. Bu birimler, tek bir sahibe bağlı olarak, birbirleriyle koordinasyon içinde çalışıyor” dedikten sonra: “Türk istihbaratının bu işi yabancı istihbarat servislerinin talimatı üzerine gerçekleştirmiş olmasının çok muhtemel olduğunu” iddia etti. Raslantı işte, James’in üçüncü eşi de aynı vakıftan. Bu “hayır” vakfının görünürdeki amacı “doğal ve Parçalara ayrılamayan casuslar intihar eder savaş felaketlere uğramış bölgeler Aslında Esad’a, açıklamala deki halklara yardım.” rı doğrultusunda Suriye istihbara James ve adı kendisininki gibi tı Muhaberat’ın şimdi kiminle iç içe epeyce uzun olan İsveçli diplomat olduğunu sormak gerekirdi. Bizzat Esad’ın hangi tek sahibe bağlı olduğunu da... Çünkü İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Başkanı Thomas Georg John Tugendhat da Le Mesurier için: “Suriye’de insan haklarını kahramanca savunması ona pek çok düşman kazandırdı ve Rus yetkililer onu sık sık terör örgütleriyle ilişkili olmakla suçladı” demişti. Başka bir deyişle, gerek Jacqueline Anne Sutton, gerekse James Le Mesurier’i pekala Ruslar da ortadan kaldırmış olabilirdi... Belki Le Mesurier, belki eşi, belki de ikisi birden çift taraflı casusluk yapıyor, hem Anglosaksonlara hem Ruslara oynuyorlardı! Daha önce de söyledim, yazdım: Türkiye yıllardır kaynayan bir casus kazanı, değerli okurlarım. Yabancı istihbaratçılar, Le Mesurier gibi “eski” subay ya da eşi gibi “eski” diplomat olmadıkları zaman çoğunlukla Anne Sutton gibi gazeteci kimliği altında cirit atıyor, bazen de aralarında hesaplaşıyorlar. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı ve nerede hangi makalesinin yayımlandığı bilinmeyen gazeteci nişanlısını anımsayın... Hepsi “kâr amacı” gütmeyen bir kuruluş çalışanı. Büyük istihbarat örgütlerinin kendi aralarında “centilmenlik anlaşmaları” vardır. Bizim istihbaratçıların, elbette ki son üç cinayette hiçbir dahli olamaz. Ama “intihar” tespitlerinde payları olduğu kesin! Rahmi Turan’ın sicilinde “şok haber” yapmak var: Sakallı bebek doğdu! vurma meraklısı bir partili! Ne partili imiş be?! Bir “tüyo” ile Rahmi Bey’i tu Erdoğan’ın sicilinde zağa düşürdü. CHP’nin içine el atmak var: Bu arada hem Muharrem Ertuğrul Günay, Savcı Sa İnce’yi hedef tahtasına koydu ran vb. hem de Cumhurbaşkanı’nı.. CHP’nin sicilinde kaset var: Ama arada eğer o meçhul Baykal’a komplo ve istifası. Kılıçdaroğlu’nun sicilinde Kurtar bizi İnce! CHP’li ortaya çıkmazsa en gafil avlanan Kılıçdaroğlu oldu. HHH kurultay için ince hesap var. inandım ve yazdım, hata yapmışım, Rahmi Turan, “Hata yaptım. “Saray’a gideni biliyorum!” pişman oldum. İnce ve Cumhurbaş Yanıldım!” dedi. HHH kanı haklıdır. Ben de bunu düzeltmek Hata yapmak ve yanılmak moda. Olayın tarafları mükemmel bir cina için gerekeni yapacağım.” Bu modayı en üst düzeyde ve fır yetin muhtemel failleri gibi... HHH sat çıktıkça içeride ve dışarıda uygu Hepsi kuşku çekiyor, ama suçla Özür dilediğine göre, “düzeltmek layan ise AKP lideri Tayyip Bey. mak için elde hiç kanıt bulunmuyor. için” yapacağı başka şeyler de ol Belli ki CHP lideri de zaman zaman İma edilenin Muharrem İnce oldu malı: bu modadan etkileniyor. ğunu düşünenler çoğunluktaydı. 40 gün boyunca gün aşırı Muhar Yanlış belediye başkanı veya Ama çok benzemezli CHP’nin “ön rem İnce’yi ve Tayyip Erdoğan’ı öven Cumhurbaşkanı adayları buluyor ve de gelenleri” tanımına, isteyen istedi başyazılar yazmak mesela?! millete “Tıpış tıpış oy vermeye gide ği ismi yerleştiriyordu. CHP lideri için de bir şeyler yap ceksiniz!” falan diyor. Zaten istenen tam da bu. malı. Olabilir. Çünkü CHP’deki kurultay mücade Çünkü, “Saray’a giden CHP’liyi bi Hiç kimse mükemmel değil! lesi, Türkiye’deki iktidar olma müca liyorum!” dediğine göre, onu da iste Atatürk’ün bile hataları vardı. delesinden daha vahşi olabiliyor. meden işin içine çekmiş oldu. HHH AKP iktidarı ise ülkeyi yönetilemez HHH Yine de Sözcü Başyazarı Rahmi hale getirdiği için, tek alternatif olan Rahmi Bey, yanıldığını kabul edip Bey, her usta ve deneyimli gazete CHP’de kargaşa yaratmak derdinde. özür diledi. ci gibi son tahlilde hata yaparken bile Saray’daki sır CHP’li fırtınasının Geriye o can alıcı soru kaldı: tedbiri elden bırakmamış. özeti bu. “Haber kaynağı” kim? Yaptığı hatayı, köşesinin ve yazısı HHH Mesleğin dünyaca kabul görmüş nın sınırları içine hapsetmiş. (TV’deki “Biliyorum” açıklamasın ahlak ilkesidir: Yoksa yanlışını “Saray’daki Sır dan sonra, CHP liderine soran so Haber kaynağı açıklanamaz. CHP’li” diye gazetesinin manşetine rana: Pekiyi, yirmi yıldır tanıdığı ve çok ve bütününe bulaştırabilirdi. Madem biliyordun da niye disip güvendiği o gazeteci kim? HHH line verip partiden attırmıyorsun?) HHH Aslında “Cumhurbaşkanlığımı orta HHH Bir mesleki gerçektir: ya koyuyorum!” diyen Reyiz de haya Rahmi Turan 80 yaşında. 57 yıllık “Gazetecinin haber kaynağı, gaze tının kumarını oynadı. gazeteci. Türk basınının halen etkini, teci olmaz, olamaz.” Ya Muharrem İnce çıkıp da ye en kıdemlisi ve en “yaratıcı” olanı. Kardeşi bile olsa olmaz. (Bunu en min billah ederek “Evet, Saray’a gidip Sıfırdan 9 ayrı gazete çıkarmış, iyi kardeşi rahmetli Örsan Öymen ben görüştüm. Bana yardım sözü de hepsini de en yüksek tirajlara ulaş tarafından hep anlatılan Altan Öy verdi!” derse Cumhurbaşkanlığı bo tırmış. Tirajların Efendisi, Manşetle men Ağabeyimiz bilir..) şaldı demektir. rin Efendisi diye hakkında yazılmış ki HHH İnce, böyle bir yalan söyleme ce taplar var. 40 yaşında karateye baş Meğer Rahmi Bey’e “Saray tüyö sareti gösterirse tek aday olarak layıp siyah kuşak sahibi olmuş bir sü” sızdıran o kaynağın da bir kayna Cumhurbaşkanı olacaktır. sporcu. ğı varmış. Yalanı da “ülkenin yüzde 100 çı HHH Ama o kaynak ise ne dost ne de karına olacağı” yalan sayılmaya Dün, bir süredir sağlık nedeniy gazeteci imiş. caktır. le bulunduğu Londra’dan dürüstçe Dün ortaya çıkan gazeteci Talat HHH açıklama yaptı: Atilla’ya göre “Bir CHP’li imiş!” Yoksa bu olay, eski CHP lideri De “Külliye’ye giden Muharrem HHH niz Baykal’a yapılan komplo gibi so İnce’dir. Kaynağa güvendiğim için Yani doğru ise bir taşla birkaç kuş nunda “kim yaptı”ya gidecektir! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] CUMARTESİ ANNELERİ İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri, eylemlerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesi önünde devam etti. ‘Bu ülkede adalet yok’ Cumartesi Anneleri, 765. hafta eylemlerinde 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren için adalet taleplerini yineledi. Basın açıklamasını okuyan Cumartesi İnsanı Sebla Arcan, Hayrettin Eren’in gözaltına alındığında 26 yaşında olduğunu belirterek “Hayrettin Eren, 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul Saraçhane’de buluştuğu arkadaşı ile gözaltına alındı ve Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Hayrettin, Siyasi Şube’nin alt katındaki hücrede ağır işkence altındayken kapıda bekleyen annesine ‘Gözaltında böyle biri yok’ denildi. ‘Oğlumun arabası burada kendisi nasıl yok?’ deyince tartaklanarak dışarı atıldı. Hayrettin Eren, 12 Eylül’ün ünlü işkence merkezi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de kaybedildi” dedi. Kardeşi İkbal Eren de “Bu ülkede adalet yok. Babamın Hayrettin ile verdiği dilekçe hiç işleme konulmamış üstelik savcı, sen bu davadan vazgeç yoksa diğer çocuklarından da olursun dedi. Babamın içini bu çok acıtmıştı. Babalarımız, annelerimiz bu karanlık içinde iğne ile kuyu kazmak gibi adaleti ararken gözlerini yumdular. Buradayız, ne kadar engellensek de sevdiklerimizi bulma mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. F Oturumu’nun 400. haftası Öte yandan F Oturumu’nun 400. haftasında ise hapishanelerde 1333 ağır hasta mahpus olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, hasta mahpusların hastane, revir gibi sağlığa erişim hakları engellendiği ve kelepçeleri çıkarılmayarak muayene ve tedavilerinin yapıldığı belirtildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI CUMOK’un kuruluşunun 24. Yıldönümünü, yazarımız Mine KIRIKKANAT ile kutluyoruz. Geleneksel yemekli toplantımız, 7 Aralık 2019 Cumartesi, saat: 19.30’da Kadıköy Aden Otel Marmara Salonunda gerçekleşecektir. Sen gelmezsen bir eksiğiz! Lütfen yer ayırtınız! İletişim Bilgi: 0532 391 11 27 0535 412 68 68 0533 472 77 23 0532 281 54 54 www.cumokistanbul.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle