24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 1319 KASIM 2019 SALI Tiyatro ile soluklanan bir güzel insan... Uzamda ve zamanda sürekli parlayan bir yıldız... Hayatı tüm renkleriyle, iniş ve çıkışlarıyla yakalamış ve de sahnenin merkezine yerleştirmiş güçlü bir sanatçı: Yıldız Kenter. O ‘Yıldız’da hep aşk vardı Bir yıldız kaydı tiyatro dünyamızdan Tiyatroya adanmış bir hayat... Tiyatro ile soluklanan bir güzel insan... Uzamda ve zamanda sürekli parlayan bir yıldız... Hayatı tüm renkleriyle, iniş ve çıkışlarıyla yakalamış ve de sahnenin merkezine yerleştirmiş güçlü bir sanatçı: Yıldız Kenter. Burada Yıldız Kenter’in sahnede harikalar yarattığı, seyirciyi adeta büyülediği, koltuklarına çivilediği oyunlarından uzun uzun söz etmeyeceğim. “Çöl Faresi,” “Salıncakta İki Kişi,” “Sandalyeler”, “Ders”, “Nalınlar” ya da “Pembe Kadın...”, “İçerdekiler,” “Vanya Dayı,” “Martı,” “Günden Geceye” ya da “Ben Anadolu”, “Kraliçe Lear,” “Hep Aşk Vardı.” Ve, zihinlerimize kazınan daha pek çok oyun. Kenter Tiyatrosu Bernard Shaw, “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı katlanılmaz kılardı dünyayı” der. Evet, sanatçı olmak, hele de Yıldız Kenter gibi bir sanatçı olmak bir ayrıcalıktır. Ama Yıldız Kenter’in hayatı, ışıl ışıl bir yıldız olduğu için değil; bu ülkenin kültür ve sanatla pek de barışık olmayan ikliminde bir özel tiyatronun mücadeleli tırmanışını yansıttığı için de önemlidir. O, adeta tırnaklarıyla kazıyarak, sanatçılığının ötesinde, çok önemli bir adım atarak, ilk özel tiyatro binasını, Kenter Tiyatrosu’nu inşa etmek için 1960’larda elini taşın altına koyan kişidir. Elbette tüm bu uğraşlarında en büyük destekçisi Müşfik Kenter olmuştur. Şükran Güngör ve Kamran Yüce sacayağını tamamlayan isimlerdir. Ama kabul etmek gerekir ki Kenter Tiyatrosu’nun temelini atan kişi Yıldız Kenter’dir. Ne var ki; Shakespeare’in sözleriyle “Şölenlerimiz, oyunlarımız bitti artık!” diyerek bir kocaman nokta konmuş gibi sanki her şeye uzunca bir süreden beri. Yıldız Kenter’i kahreden bir boşluk, bir sessizlik hâkim Kenter Tiyatrosu’nda. İnanıyorum ki ilgili bakanlıklar / yerel yönetimler “Kenter Tiyatrosu” adını yaşatacaktır bundan böyle. Bu, bir zorunluluktur kanımca. Sanatçı olmak Tiyatroyla kuşatılmış bir yolda ilerlerken Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu süreç de önemli bir köşe taşıdır Yıldız Kenter’in hayatında. Bir Cumhuriyet kadınıdır Yıldız Kenter. Atatürk Türkiyesi’nde Ankara’da geçen parasız ama mutlu bir çocukluk, Ankara Halkevi günleri, konservatuvarda birbirini izleyen başarılar, Londra’da parlak bir tiyatro eğitimi, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda aynı parlaklıkla devam eden oyunculuk yılları. Kardeşi Müşfik Kenter ile birlikte yuvadan kopuş ve İstanbul’a geliş. 1959’da, Karaca Tiyatro’da, “Salıncakta İki Kişi” ile hiç dinmeyecek olan alkışların başlangıcı... Nasıl unutulur Vedat Nedim Tör’ün güzellemesi? “İstanbullular! Sevinin...Övünün...Bayram edin. Şehrimizin kültür kesafetini yükselten iki artist kazandık: Kenter kardeşler...” Yıldız Kenter, benim gözümde yetişmesi kolay olmayan nadide bir ağaç gibidir. Yeşil dallarıyla narin ama kökü sağlam bir ağaç. Bu dallar onun kıymetli öğrencilerine, yetiştirdiği sanatçılara ve seyircilerine uzanıyor.. ‘Tiyatro Benim Hayatım’ Yıldız Kenter’e duyduğum hayranlıkla ve de tiyatromuz adına bir sorumluluk olduğunu düşünerek yazdığım Yıldız Kenter biyografisi “Tiyatro Benim Hayatım” ne güzel ki bana bu kıymetli sanatçıyı, bu değerli insanı çok yakından tanıma fırsatı verdi. Onunla sıkça buluşmak, onu dinlemek, dinlerken öğrenmek, düşünmek, hüzünlenmek, gülmek, yeniden başlamak... Anneler, babalar, kardeşler, evlatlar ve tabii ki hepsini kucaklayan tiyatro... Yıllar içinde filmler çevirmişti, dizilerde rol almıştı, ödüller kazanmıştı Yıldız Hanım ama, onun dünyası sahneydi, tiyatro sahnesi... Çocukluğundan beri alkışlanmayı, alkışı çok sevdiğinden söz etmişti bir keresinde... Şu noktada söyleyecek başka söz bulamıyorum ve sadece “Alkışlarımız Yıldız Kenter”e diyorum... Bu kez hüzünlü alkışlarımızla kapanıyor perde... “Tut elimden yaşam, lışma azmiyle sarıldınız. tut, bırakma bırakma...” Dün gece gökyüzü yine Sevgili Yıldız Kenter, yıldızlarla doluydu. Şunlar sahnede bu tümceyi söy yeteneğiniz ve yaratıcılığı lediğiniz an, sesiniz , yüzünüz, bedeniniz, sahnede var olma biçiminiz bir kez ZEYNEP ORAL nız için... Bunlar hocalığınız, yetiştirdiğiniz öğrenciler için... Şu ileridekiler daha bir bütün oldu ve o güne dinmeyen enerjiniz, direnciniz dek sizden izlediğim seksen ka ve cesaretiniz için... Bir avuç yıl dar oyunda canlandırdığınız tüm dız da aydın bilinciniz ve savaş o kadınların özüne dönüştü. İs larınız için parlıyordu. tanbul Tiyatro Festivali’ndeydi. Onlara baktıkça iyi ki varsınız Kendi yazdığınız ve oynadığınız diyordum ve hep diyeceğim. “Hep Aşk Vardı” oyunundaydı. Sanata, tiyatroya ve yaşa Hem annenizi, hem kendinizi, ma sımsıkı sarıldığınız; ufkumu hem de kızınızı oynuyordunuz... zu açtığınız; duygu ve düşünce Oynamıyor, oluyordunuz. dünyamızı çoğalttığınız; hayat “Tut elimden yaşam, tut, bı larımıza dokunduğunuz için size rakma” yakarışını, yüreğim, ha minnet duyuyorum. Biz, ölüm fızam, anında “tut elimden ti lü izleyicileri sanatın gücüne yatro, tut, bırakma”ya çevirdi. inandırdığınız , yaşamı ve tiyat Çünkü, yaşamla tiyatroyu birbi royu yücelttiğiniz ve her ikisini rinden hiç ayırmadınız! de olağanüstü bir şölene dönüş İkisini hiç ayırmadığınız için tüğünüz için... Arkadaşınız ol bütün o karakterler onca sahi ma fırsatını bana verdiğiniz , en ciydi. Hayat verdiğiniz tüm o ihtiyacım olduğu anlarda ba kadınlara sonuna dek inandık. na yol gösterdiğiz, yoluma ışık Onlarla ağladık, güldük, öfkelen tuttunuz için... Bir efsane, bir dik, sevdik, coştuk, çoğaldık... anıt sanatçı olmanın görke Onların düşleriyle kanatlandık. miyle, afacan bir çocuk, göz Her sanatçının yıldızının parla leri parlayan bir genç kız, sıra dığı anları vardır. Sizin yıldızınız dan bir kadın olabilme gücü hep parladı. Çünkü yaşama da, nüzle, yaşamımızı eşsiz bir se tiyatroya da aşkla, tutkuyla, bil rüvene dönüştürdüğünüz için giyle, birikimle, hep ama hep ça teşekkür ediyorum. HER ZAMAN DUYARLI BİR SANATÇI... Usta oyuncu Yıldız Kenter, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan o tarihteki Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay için destek eylemlerine gelmiş ve Balbay’ın yazılarını okumuştu. ‘SONSUZ SAYGI VE SEVGİYLE...’ n KEMAL KILIÇDAROĞLU: Türk tiyatrosunun usta ismi Yıldız Kenter’in vefatından dolayı derin üzüntü duydum. Yıldız Kenter’e Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve sanat camiasına başsağlığı diliyorum. n DEMET AKBAĞ: Yıldız Kenter canım hocam, ustam, Türk tiyatrosuna ve bizlere verdiğin emek için binlerce teşekkür. Adın gibi yıldızlar içinde uyu. Sonsuz saygı, sevgiyle... n ŞEBNEM SÖNMEZ: Canım hocam sana asla ihanet etmedim, etmeyeceğim. n ERKAN CAN: Hocam ruhunuz şad olsun. Yıldızınızın ışığı bizim yolumuzu hep aydınlatacak. n TİLBE SARAN: Yıldız Hoca gibi değerler kaybolmaz, bizim bir düşüncemizde, bakışımızda, duruşumuzda saklanırlar. İlkeler kaybolmaz, biz kaybetmedikçe. Usta tiyatrocu Jale Birsel yaşamını yitirdi Usta oyuncu Jale Birsel, Yıldız Kenter’in sınıf arkadaşıydı. Usta tiyatrocu Jale Birsel, dün İzmir’de 92 yaşında hayatını kaybetti. Birsel, önceki gün yaşamını yitiren duayen sanatçı Yıldız Kenter’in de sınıf arkadaşıydı. Birsel’in geçen ay yakalandığı zatürree nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Birsel’in eşi şair Salah Birsel de 1999 yılında yaşamını yitirmişti. Jale Birsel, 1949 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro yüksek bölümü başarıyla bitirdi. Hemen ardından “Yalancı” adlı oyunundaki Beatrice rolüyle Devlet Tiyatrosu’nda yerini aldı. 38 yıl boyunca verilen her rolün üstesinden gelip seyircilerin, alkışlarını ve beğenilerini kazandı. Canlandırdığı birbirinden tamamen bağımsız farklı roller onun işinde ne kadar usta olduğunun göstergesiydi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle