22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kültür TASARIM: BAHADIR AKTAŞ yenI bbıırr ıuşmık,utBakırköyBelediyeTiyatroları’nınGenelSanatYönetmeniTurgayKantürkileyenidönemikonuştuk. Bakırköy bir sanat semti. Sokaklarında, caddelerinde yürürken sanatçıları görebileceğiniz nadir semtlerden biriydi bir zaman lar... Çeşitli politik nedenlerle ya da yönetimlerle semt yavaş yavaş sa nattan uzaklaşıyor gibi görünse de bence bu mümkün değil. Çünkü sa natla içe içe yaşamayı benimsemiş Bakırköylülerin buna izin verme gibi bir niyeti yok. Ve Bakıröy Belediye Tiyatroları... Türkiye’nin ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK üçüncü ödenekli tiyatrosuna da sahip ve bir il çe belediyesinin oluştur duğu tiyatro olması nedeniyle ülke nin diğer kent ve ilçelerinde kurul muş ya da kurulabilecek olan tiyat rolar açısından iyi bir örnek teşkil etti bugüne kadar. BBT’nin kurulduğu günden bu güne düzenli olarak oyunlarını ta kip etmiş bir Bakırköylü olarak hâlâ unutamadığım hatta bir kaç kez sey rettiğim oyunları bile var. 2001 yı lında sahnelenen “Rumuz Gonca gül”, sonraki yıllarda “İvan İvono viç Var mıydı? Yok muydu?”, “Bahar Noktası” gibi unutulmaz oyunlara imza atmış bir tiyatro BBT... Şimdi ise tiyatronun yeni Ge nel Sanat Yönetmeni Turgay Kantürk’ün göreve gelmesiyle, biz Bakırköylüler heyecanla yeni sezo nu bekliyoruz. Yeni bir ışık, yeni bir umut ile... Kantürk ile 28 yılını ge ride bırakan ve bir semt tiyatrosu olan BBT’deki yenilikleri konuştuk. n BBT kurulduğu günden bu güne oradasınız, bu güne kadar olan yönetim şeklini nasıl değer lendiriyorsunuz? Yaklaşık 28. yılını geride bırakan Bakırköy Belediye Tiyatroları (BBT) ödenekli tiyatro modelinin ülkemizdeki üçüncü örneğiydi. İlk ilçe tiyatrosu olma özelliğine de sahipti BBT. Geçen bu süre içinde BBT çeşitli krizler, doğal olmayan sanat yönetmeni değişimleri, kadrolu sanatçıların atılmaya çalışılması ve yakın zamanda da konukların işten çıkarılmalarıyla sıkıntılı zamanlar yaşansa da sanatsal üretimini en zor zamanlarda bile ısrarla sürdürdü. Bölge halkına ve ulusal tiyatro bilincine katkı yapmaya özen gösterdi. Bunca yıl içinde farklı yönetimler ve anlayışlarla, bir çok yönetmelik değişimine rağmen, bu yönetmeliklerin yasal çerçeveleriyle sınırlanmış sanatsal anlayışlar zaman zaman zor anlar yaşanmasına neden olsa da, insanı insanla anlatan tiyatro sanatını sürdürülebilir kılmak için çaba sarf eden yönetimler BBT’nin kurumlaşmasına büyük katkılarda bulundular. n Siz nasıl bir yönetim anlayışını benimsiyorsunuz? BBT’nin yaklaşık 30. yılına gelirken yaşanması ve yapılması gereken kurumumuzun kendini temize çekmesidir. Geçmişteki hatalardan ve uygunsuz icraatlardan ivedilikle kurtularak, tiyatro sanatının ve bir kurum tiyatrosu olan BBT’nin günümüz koşullarına uyarlanarak yönetilmesi, sanatsal ve yönetsel çalışmaların, öncelikle engelleyici mevzuatlarla değil, özgürleştirici çalışma koşullarının sürekliliğinin oluşturulması gerekmektedir. Genç ve dinamik sanatçılarımız ve özverili bir çalışma geleneğinden gelen teknik ekibimizin uyumlu çalışması öncelikli hedeflerden biridir. Geçen bunca yıllık süreçte oluşmuş olan mevcut seyirci potansiyelinin üzerinde bir kitleye ulaşılması hedeflenmekle birlikte, bir bölge hatta semt tiyatrosu olduğumuzu unutmadan, zamanla değişen seyircimizin yeni isteklerine de karşılık vermek, bu seyirci çeşitliliğini, özellik SEZON OYUNLARI... n Bu yıl yeni oyunlar görebilecek miyiz? Tiyatroseverleri neler bekliyor bu sezon? Yeni projeler, oyunlar ve çalışmalardan bahseder misiniz? Yeni oyunlarımız birer birer perde açmaya başladı. Öncelikle çocuk oyunu eksiğimizi gidermek için iki çocuk oyununu ve bir büyük oyunu çıkarmayı öngördük. İlk iki oyunumuz perde açtılar bile. A.C. Carpentier’in Uzaklardan Gelen Sandık oyununu Burak Dur yönetti. Bir diğer çocuk oyunumuz Barbro Lingren’in yazdığı Küçükbey’in Öyküsü’nü de Ercan Koçak yönetti. Büyük oyun olarak da Peter Quilter’in yazdığı ve Nazlı Gözde Yolcu’nun dilimize çevirdiği Tuhaf Bir Miras Hikâyesi’ni Yelda Baskın yönetiyor. Bu oyun da 1 Kasım’da izleyicilerle buluşacak. Yeni yılla birlikte başlayacak olan önemli gördüğümüz bir proje de Okuma Tiyatrosu Birimi. BBT Repertuvar Kurulu’nun önerdiği oyunları seyircili okumalarla deneyimleyerek ve destekleyerek, repertuvar çalışmalarına da katkıda bulacaktır bu birim. HEYECAN VERİCİ PLANLAR n Bu yıl büyük bir produksüyon ya da benim merak ettiğim yerden sorayım bir Shakespeare seyredebilecek miyiz? Şartlar elverdiği ölçüde yeni ve büyük yapımlara da yönelebiliriz. Buna yönelik hazırlık ve planlamalarımız var. BBT’ye yakışır yapımlarla, heyecan verici metinler ve yönetmenlerle BBT ekibini bulunduğu yerden daha ötelere taşıma amacındayız yönetim olarak. Ne yazık ki tüm bu düşleri, ayağımızı yere basarak ve planlayarak gerçekleştirmek zorundayız... le genç seyircilere ulaşmada ve çocuk tiyatrosundaki eksiklerimizi tamamlayacak çalışmalar yapmak amacındayız. n BBT’de geçen yıl (sezon sonu bir oyun dışında) hiç yeni oyun sahnelenmedi. Ödenek yokluğundan söz ediliyor. Bu sezon nasıl bir yol belirlediniz, planlarınız nedir? Belediye Başkanımız sayın Bülent Kerimoğlu ve çalışma arkadaşlarıyla, öncelikli olarak ülkenin ve belediyelerin içinde bulunduğu sıkıntılı ekonomik koşulların elverdiği ölçüde uyumlu bir çalışma yapmaya ve tiyatronun bu dar boğazdan olabildiğince az yara alarak çıkmasını sağlamaya çalışıyoruz. Öz kaynaklarımızı ve yaratıcı ekiplerimizi kullanarak bir oyun çeşitliliği sağlamak ve geçmişten kalan oyunlarımızla uyumlu bir repertuvar oluşturma gayretindeyiz. Bir Cumhuriyet Kadınının Arşivi İş Bankası Yayınları, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Özel Arşivler Katalog Dizisi’nin üçüncü kitabı olan “Bir Kadın Arşivini Okuma Denemesi: Necile Tevfik Arşivi Açıklamalı Kataloğu (19241954)”nu ortak yayın olarak bastı. Vakıf başkanı, araştırmacı yazar Aslı Davaz’ın kaleme aldığı bu ki tap, yaşamı boyunca kadınlar için eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermiş, 1944’ten 1952’ye kadar Merkez Bankası’nın Kambiyo servi sinde çalışmış, Hollywood’a senaryo satmış, kadın hakları üzerine yazdığı yazılar ulusal ve uluslararası basında yer almış yazar, senarist Necile Tevfik (19111964)’in arşivinden hareketle bir Cumhuriyet kadınının “aydınlanma” mücadelesini ortaya koyuyor. Konunun uzmanı olan Davaz, bir arşivden nasıl bilgi üretilebileceğini de gösteriyor. l Kültür servisi Karya’da Açan Çiçekler: Milas Halıları Halı koleksiyoncusu Selçuk Mergen’in Milas halılarından oluşan “Karya’da Açan Çiçekler” halı sergisi, Şerefiye Sarnıcı’nda açıldı. Koleksiyoncu Selçuk Mergen’in kırk yıllık halıcılık mesleğinde biriktirmiş olduğu Milas halılarından oluşan sergi, Sultanahmet Şerefiye Sarnıcı’nca açıldı. Mergen: “Bu sergi, günde 810 saatlik bir çalışmayla 3 haftalık bir emeğin sonucu. Halıların hepsi de antika. 19.yüzyıldan kalma halılar.” dedi. Bir sarnıç içerisinde açılan ilk halı sergisi olma özelliğini taşıyan “Karya’da Açan Çiçekler” için Mergen: “Bir sarnıcın içerisinde bir halı sergisi olmaz. Çünkü sarnıç lar rutubet alır ve halılar bundan zarar görür. Bunun için halılarımızı özel olarak koruduk” diye belirtti. Yaptığı işin Anadolu kültür mirasına bir hizmet olduğunu söyleyen Mergen: “Tek koleksiyonum Milas halılarına yönelik değil ama bu sergi sadece Milas halılarından oluşan bir sergi. Karya, Milas sınırları içerisinde bulunan bir bölge olduğu için serginin adını ‘Karya’da Açan Çiçekler’ koyduk. Bu çiçekleri de bugün herkes toplamaya geldi” dedi. Mergen, halıların uzun süre iyi muhafaza edilebilmesi halinde serginin 5 Aralık tarihine kadar açık kalacağını belirtti. l AYLİN GÖKDEMİR Parion’da 1900 yıllık ‘anıt mezar kitabesi’ Çanakkale’nin Biga ilçesindeki Parion antik kentinde, arkeologların araştırmaları sırasında 1900 yıllık olduğu tahmin edilen anıt mezar kitabesi bulundu. Kazı heyeti başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş, “Bu bize, Parion’un Roma kolonisi olduktan sonra ve belki olduğu zamanda burada yaşayan bir Grekli halkın varlığını gösteriyor.” dedi. İlçenin Kemer köyü yakınında yer alan antik çağın önemli liman kentlerinden Parion’un 2 bin 700 yıllık geçmişinin gün ışığına çıkarılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ve des teğiyle kazılara devam ediliyor. Bakanlık tarafından yılın 12 ayına çıkarılarak İÇDAŞ AŞ’nin resmi sponsorluğunda yürütülen kazılarda önemli bir buluntuya daha ulaşıldı. Antik kentte ters çevrilmiş taşın üzerindeki yazıyı inceleyen arkeologlar, bunun bir anıt mezar kitabesi olduğunu belirledi. Parion Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş, bu epig rafik eseri kazılarda değil, köyün girişindeki su kemeri civarında ters çevrilmiş şekilde bulduklarını belirtip “Yazıt üzerinde iki ‘Grek’ ismi var. Bir Romalı tarafından çocuğu ve ölen annesine adanmış bir mezar yazıtı. Muhtemelen bu bir anıt mezar yazıtı. Bunun üzerinde ‘Diyogenes’ ve ‘Tykhe’ adlı iki Grekli ismi var. Dolayısıyla bu bize, Parion’un Roma kolonisi olduktan sonra ve belki olduğu zamanda burada yaşayan bir Grekli halkın varlığını gösteriyor” ifadelerini kullandı. l AA T E L E V İ Z Y O N Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK YAY IN A K I Ş I [email protected] ‘Mükemmellik kavramı bile mükemmelleştirilebilir!’ “Olağanüstü Arabalar” adlı belgesel bugün saat 17.05’te National Geographic kanalında gösterilecek. Makine uzmanları Shane ve Dan efsanevi bir ikinci sezonla Olağanüstü Arabalar’a dönüyor. Shane ve Dan olağanüstü arabaları alıp onları daha iyi, daha da mükemmel bir hale getiriyor ve arabaların bile sınırlarını zorluyor. Neredeyse 300 km. hızla giden Masseratiller, buz üstünde adeta dans eden Porsche arabalar, çölde giden Bentley’ler... Mühendislere göre mükemmellik kavramı bile mükemmelleştirilebilir! 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.15 Mucize Doktor 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal İle Fox Ana Haber 20.00 Yasak Elma 00.15 Fatih Savaş İle Sohbet Gecesi 07.00 Can Ataklı İle Gün Başlıyor 10.00 Haber 10 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 15.30 Gün Başlıyor 16.00 Tele Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber Bülteni 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 18 Dakika 21.00 Halk İçin Halk Adına 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Sendromsuz Pazartesi 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 13.15 Ekonomide Haftaya Başlarken 14.00 Haber Masası 16.00 Günün Raporu 17.40 Piyasalar Kapanırken 18.00 Halk Ana Haber (İrfan Değirmenci) 19.30 Mehmet Tezkan 20.00 Halk Ana Haber 21.00 Bi De Bunu İzle 23.00 Ayrıntılar 11.45 Uçak Kazası Raporu Özel 12.40 Yıldızlarla Buluşma 13.35 Olağanüstü Arabalar 14.25 Nat Geo İle 90’Lar 16.10 Hazen Audel İle Kabile Yaşamı 17.05 Olağanüstü Arabalar 20.00 Cosmos. Bir Uzay Serüveni 21.00 Sular Çekilince 22.00 Uçak Kazası Raporu Özel 22.40 Kabusa Dönen Yolculuklar 23.35 Uçak Kazası Raporu Özel 00.15 Yıldızlarla Buluşma 01.05 Sular Çekilince 11.45 Kısa Bir Ara 12.00 Resim Sevinci: Bob Ross 13.30 Koleksiyoner 15.00 Tarihin Ruhu 16.50 Randevu 17.00 Eskici 18.00 Hayat Sanat 18.30 Nakkaşın Fırçası 19.50 Yeryüzleri 21.00 Yabancı Sinema: Kış Işığı 22.30 Tarihin Ruhu 23.00 Tarih Söyleşileri 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Televizyon Gazetesi 12.00 Bunu Bilmek Lazım 12.30 Gün Ortası 15.00 Mavi Yeşil Akdeniz 16.00 Haber 16.00 17.00 Otizmde Farkındalık 18.00 Ekonomi Notları 18.30 Ana Haber 20.00 Çıkış Yolu 23.00 Gece Görüşü 06.00 Güne Merhaba 09.00 Haber 10.00 10’Dan Sonrası 13.00 Bugün 15.00 Günlük 16.35 Her Şeyden Önce 17.00 Günlük 18.00 Haber 19.00 Ana Haber 21.00 Tarafsız Bölge 23.30 Limitsiz Futbol 01.00 Gece Haberleri 11.25 Avustralya Kamyoncuları 12.15 Alaska’yı Mesken Tuttuk 13.05 Nasıl Yapılmış? 13.55 Altın Peşinde 14.45 Avustralya Kamyoncuları 15.35 Eşsiz Araçlar 16.30 Alaska’yı Mesken Tuttuk 17.25 Hurda Avcıları 18.15 Nasıl Yapılmış? 19.10 Avustralya Kamyoncuları 20.05 Altın Peşinde 22.50 Bering Boğazı’nda Altın 23.45 Eşsiz Araçlar 24.30 Altın Peşinde 02.00 Avustralya Kamyoncuları 1328 EKİM 2019 PAZARTESİ İki efendinin uşağı “İki Efendinin Uşağı” ünlü İtalyan commedia dell’arte yazarı Carlo Goldoni’nin (17071793) son halini 1753’te tamamladığı, en bilinen, en çok sahnelenmiş oyunlarından biri. Goldoni İtalyan commedia dell’arte stilinde reform yapan, doğaçlamayı (tuluat) kaldırıp yazılı metni hâkim kılan, oyunlarını günlük hayatın içinden seçtiği kahramanlarının duyguları ve düşünceleri etrafında ören bir yazar. Commedia dell’arte, İtalyan halk tiyatrosu geleneklerine dayanan profesyonel topluluklar tarafından 16. yüzyıldan başlayarak sergilenen ve 18. yüzyıla kadar Avrupa’nın başka ülkelerine de yayılıp çok tutulan bir tiyatro biçimi. Değişmeyen simge tipleri (Arlekino, Pantalone, Colombina, Dottore...), bir konu kanevası üzerinden doğaçlamalarla gelişen üslubu, seyirciyle kurduğu günümüzün deyimiyle interaktif ilişkiyle aslında bizim ortaoyunuyla da birçok benzerlik barındırıyor. Diğer yandan, 20. yüzyıldaki yeni tiyatro arayışlarında, Meyerhold’dan Strehler’e varıncaya dek birçok usta tarafından tekrar tekrar, farklı açılardan ele alınmış bir evrensel tiyatro geleneği söz konusu. İtalyan komedisi ve biz Giorgio Strehler’in defalarca sahneye koyduğu “İki Efendinin Uşağı”nı 2006’da İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında seyretme şansını bulmuştum. Arlekino (metinde Truffaldino diye geçer) rolündeki oyuncu finalde maskını çıkardığında, bütün salonla birlikte benim de soluğum kesilmişti. Çünkü karşımızdaki “yaşlı adam” (Ferrucio Soleri o sırada 75’indeydi herhalde) yaklaşık 3 saat boyunca sahnede bir akrobat enerjisiyle oynamıştı. İşin diğer bir yönü, Soleri’nin on yıllardır bu rolle bütün dünyayı dolaşmasıydı. Devrinin en önde gelen tiyatro ustalarından Strehler’in commedia dell’arte karşısında sergilediği sahiplenici yaklaşım bizim açımızdan düşündürücüydü. Haldun Taner 1973’te kaybettiğimiz komiki şehir İsmail Dümbüllü’nün ardından şu soruyu dile getirmişti: “Biz ortaoyununa İtalyanların commedia dell’arte’lerine gösterdikleri saygı ve özenin yüzde birini gösterdik mi ki, şimdi ortaoyunumuzun son temsilcisi öldü diye hayıflanmak hakkını gülünç olmadan kendimizde görebilelim?” Darülbedayi yıllarımda bizim tiyatronun geleneksel ustalarının “İtalyan komedisi” oynarken hiç yabancılık çekmediklerini, hatta ona bizim çeşnimizi de kattıklarını defalarca görmüş, oynayarak da yaşamıştım. “İki Efendinin Uşağı”nı İBBŞT’de, son oynanışından otuz yıl sonra Aslı Öngören rejisiyle izlerken gurur duydum. Darülbedayi’ye kolay kolay bir şey olmaz dedim içimden. Çünkü sahnede gördüğüm kolektif enerji, iyi yapma isteği ve mükemmeliyetçi bir yönetmenin kılı kırk yaran titizliğinin en ufak ayrıntılara kadar yansıması yine başarılı bir “İtalyan komedisi” çıkarmış ortaya. Aslı Öngören metne eklediği “önsöz” ve “şarkılar” aracılığıyla Goldoni’ye epik dokunuşlar yapıp sahnesel geçişleri pürüzsüz halletmiş; oluşturduğu hızlı ve akışkan kurguyu bütün oyuna yaymış. Sahnedeki orkestra oyuna canlı olarak eşlik ediyor. Eraslan Sağlam (Dottore), Murat Coşkuner (Florindo), Murat Bavli (Pantalone), Yılmaz Aydın (Brighella), Seda Çavdar (Smeraldina), Volkan Öztürk (Silvio), Dolunay Pircioğlu (Clarice), Yeliz Gerçek (Beatrice), Hamit Erentürk, Çağlar Ozan Aksu ve Ali Murat Altunmeşe enerjisi yüksek bir ekip oyunculuğu sergiliyorlar. Truffaldino (Arlekino) rolünde Müslüm Tamer’in pırıltısına da ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. H İBBŞT’nin yeni genel sanat yönetmeni Mehmet Ergen’e başarılar diliyor, her şeyin daha güzel olmasını umuyorum. Disonance Ensemble ile Barok Müzik Oda müziği topluluğu Disonance Ensemble eşliğinde solist sanatçılar; Özgecan Gu¨nöz (keman), Sezai Kocabıyık (obua), Bu¨lent Evcil (flu¨t) ve Timuçin Abacı (trompet) 31 Ekim Perşembe günü saat 20.00’da Cemal Reşit Rey salonunda konser verecekler. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) gibi Türkiye’nin çeşitli orkestralarında ve eğitim kurumlarında sanat yaşamlarını başarıyla su¨rdu¨ren sanatçılardan oluşan topluluk ve solistler konserde A. Vivaldi ve J.S. Bach’ın konçertolarını seslendirecekler. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle