21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 1128 EKİM 2019 PAZARTESİ Otomotiv pazarı 2019’un ilk 9 ayında yüzde 40 daraldı. Bu küçülme sürdürülemez Türkiye arabada ucuzluğa dünya çevreciliğe bakıyor ABD’den ‘demokrasi’ dersleriBD’de Başkan Trump’ı azletmeye yönelik süreç, kapitalist demokrasi Aüzerine önemli dersler içeren “atan mışlarseçilmişler” çatışmasını gündeme getirdi. OSD Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün: Bizim memlekette araba alırken öncelik fiyat. PLANLAR HEP Bu konu bize yabancı değil! Türkiye’de, siyasal İslamın rejimi inşa edilirken, demokratlığı kimseye bırakmayan liberal entelijan Pazara çıkıyor, en ucuzu ve en gösterişlisini alıyor. Diğer ülkelerde şu anda en büyük Vedat ArIK DEĞİŞİYOR hassasiyet aracın çevreciliği. Hibrit mi, ne kadar karbondioksit salıyor, bunlara bakıyorlar. n Ekonomide çok fazla belirsizlik var, bu dönem de plan yapmakta zorlanı ŞEHRİBAN KIRAÇ Bu yılın OcakEylül döneminde toplam oto pazarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 daralarak 289 bin 131 adet düzeyine geriledi. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, bu yılı en fazla 400 bin adet seviyesinde bitireceklerini anlatarak, “Eskiden üç aşağı beş yukarı bir tahmin yapma yeteneğimiz vardı. Bir şeyleri okuyup oradan bir şey çıkarabiliyorduk ama son dönemlerde o da pek mümkün olmuyor. Bir tweet’le değişen ekonomi bizim planlarımızı da o hızda değiştirmemizi gerektiriyor” dedi. Volkswagen’in Türkiye’ye gelmesinin her açıdan çok önemli olduğunu vurgulayan Yenigün, “Verilen teşvikler konusunda, devleti anneye yavaş yavaş olması gerekiyor. Vergi yükselecekse, dolar çıkacaksa birden olmamalı. Pazar daralacaksa da birden olmamalı. Yavaş yavaş olmalı ki ekosistem kendini ona alıştırsın. Pazarı hep 2017 ile kıyaslıyorum, 2015’ten itibaren satışlar yaklaşık 1 milyona çıktı. 2018 Ağustos’ta ise çakıldı. Bu seneki beklentimiz en fazla 400 bin olur diyorduk. Haziranda ÖTV ve KDV desteğinin bitmesi olumsuz hava estirdi. Şimdi faiz indirimiyle biraz canlanıyor gibi, ama açıkçası nereye varır bilmiyorum. Eskiden üç aşağı beş yukarı bir tahmin yapma yeteneğimiz vardı. Bir şeyleri okuyup oradan bir şey çıkarabiliyorduk ama son dönemlerde o da pek mümkün olmuyor. Çok fazla değişken var. Sadece içerideki olaylar değil, ABD Başkanı Donald Trump’ın tweet’leri, Av yor musunuz? Türkiye çok hareketli bir memleket. Bizim planlarımız hep kısa orta uzun vadeli olur. Bu planlar da hep değişir. Geçen dönemlerde iyi olarak değişiyordu, 2018 başından itibaren olumsuz olarak değiştirmeye başladık. Bir tweet’le değişen ekonomi bizim planlarımızı da o hızda değiştirmemizi gerektiriyor. Buna ayak uydurmazsanız pazarda olmanız mümkün değil. Bazı dönemlerde planları haftada bir gözden geçiriyoruz. Son dönemde olumsuza karşı hazır olma anlamında planları değerlendiriyoruz ve revize ediyoruz. OSD Başkanı Haydar Yenigün, Şehriban Kıraç’a konuştu. Ona var, sana yok olmaz benzetiyorum. Anne bir çocu rupa’daki daralma çok hoş de ğuna öyle, bir çocuğuna böyle ğil. Önceki dönemde ihracat n Volkswagen (VW), Suri mesinde de hiçbir sıkıntı yok. ruz, satıyoruz. davranmaz. Ona veriyorum, sana vermiyorum demek yanlış bir şey olur” ifadesini kullandı. Şu anda insanların psikolojik olarak kendini alışverişe yakın hissetmediğini anlatan OSD Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün ile Torkiye otomotiv pazarını ve sorunlarını konuştuk. n 2019 OcakEylül döneminde toplam otomotiv pazarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 küçüldü. Bu daralma ne kadar sürdürülebilir? Beş ay önce de konuşsaydık sürdürülemez derdik. Bu durumun ne kadar süreceği de belli değil. Bir şey olacaksa da Oto satışları la kendimizi emniyette tutarken, şimdi ihracatta da olumsuz sinyaller gelince bizim için sıkıntılı bir süreç başladı. Türkiye’deki büyük şirketlerin yurtdışı satışları yaklaşık yüzde 8085 seviyesinde. Gelecek dönem sıkıntılı olacak. Normale dönülmeli n Bu yıldan daha sıkıntılı bir süreç mi bekliyorsunuz? Gelecek sene ne olacak, bir diğer bilinmez soru. 2018 başında bu yılı tahmin ederken şunu söylemiştim, 2019’un ilk yarısı biraz zayıf geçer, ortasına doğru toparlanma başlar, son iki çeyrekte toparlanırız demiştik. Ama öyle olmadığını gördük. 2019 başında da 2020’yi tahmin ediyorduk ama bugün geldiğimiz nokta ye operasyonu nedeniyle yatırımı askıya aldı; nasıl değerlendiriyorsunuz? VW önümüzdeki haftalarda resmi açıklama yaparak Türkiye’de kurulan şirket, teşvikler ve iş planı da dahil tüm yatırım detaylarını paylaşacaktı. Ancak yapılması planlanan bu açıklamayı ileri bir tarihe erteledi. Dolayısıyla konu yatırım kararının değil, açıklamanın ertelenmesidir. n VW’ye sağlanacak teşviklerden sizin üyeleriniz de faydalanabilecek mi? VW’nin Türkiye’ye gelişi, her açıdan çok önemli. Türkiye’nin bir otomobil üssü olma durumunun kuvvetlenmesi açısından, ilk defa büyük çapta bir Alman üreticinin gelmesi açısından, birçok noktadan çok çok önemli. Buraya teşvik veril Her firmanın Türkiye’ye geldiği zaman bu şekilde aldığı teşvik vardır. Bunların uygulanmasında devletin bir ayrımcılık yapacağını düşünmüyorum. Devleti anneye benzetiyorum. Anne bir çocuğuna öyle, bir çocuğuna böyle davranmaz. Sonuçta o çocukların hepsi bu ülkedeki 32 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştiriyor. Ona veriyorum, sana vermiyorum demek çok zor, kompleks ve yanlış bir şey olur. Burada teşvikten ziyade yapısal bazda sıkıntılar var. Dünya çevreci bir sisteme dönmüşken bizim sistemimizin de buna uyması lazım. Üretim vergi sistemimizin bunu desteklemesi lazım. Bizim, dünyadaki eğilimlerle hareket etmemiz gerekiyor. Şu anda biraz onun dışındayız. Farklı önceliklerle araç seçiyo En ucuzu seçiyoruz n Neye göre araç seçip alıyoruz ki? Bizim memlekette öncelik fiyat. Pazara çıkıyor, en ucuzu ve en gösterişlisini alıyor. Bu bize özel bir şey. Diğer ülkelerde şu anda en büyük hassasiyet aracın çevreciliği. İşte hibrit mi, ne kadar karbondioksit salıyor, bunlara bakıyorlar. “Ben bu arabayı aldığımda ne kadar vergi vereceğim” diyor. Kullandığımız araçtaki yol vergisini motor büyüklüğü ve yaşa göre veriyoruz, oysa dünyada böyle bir şey yok. Diğer ülkelerde ne kadar salımda bulunuyorsun ya da ne kadar yer işgal ediyorsun, aracın ne kadar yeni, bunlar önemli. Bizde tam tersi, aracın ne kadar eskiyse o kadar az vergi veriyorsun. Tersi olmalı. hareketlendi n Taşıt kredilerinde faizler indirildi, bu hareketlilik getirdi mi? 1 Ekim’den itibaren artış görüyoruz. Üyelerimizin üretimindeki rakamlar da bunu gösteriyor. Ama şöyle bakmak lazım bu faiz indiriminin maliyetini firmalar karşılıyor. Bu çok sürdürülebilir bir şey değil. Ancak işimizi sürdürmek için mecbur kaldığımız bir süreç bu. n Hayat pahalılığı artarken, insanlar nasıl oto almak için para ayıracak ki? Araba fiyatları da çok yüksek değil mi? Avro ve doların artışına baktığınız zaman otomotiv ürünlerinin fiyatında o kadar artış yok aslında. Bugün dolar 5.78 TL ama çok yakın zamanda 2.50 liraydı. Otomobiller, ticari arabalar dünyada ortak paydayla satılan malzemelerden üretiliyor. Sac dediğiniz zaman tonu 700800 dolar. Plastik hammadde fiyatı artıyor. Arabaların fiyatı dolar, Avro’daki artış oranında arTmadı. Üretim maliyetleri de artıyor, elektrik, doğalgaz sürekli zamlanıyor. da pek toparlanacak gibi gö zükmüyor. Ekonomiyi rahatlatacak olan psikolojik durumdur. Suriye ile olan kar KALICI ÇÖZÜMLER ŞARTmaşık sürecin açıklığa kavuş ması lazım. Avrupa ile artık oturup ciddi şekilde uyum çalışmalarına ve Gümrük Birliği genişletme çalışma Psikoloji düzelmeli n Pazarın canlanması için talepleriniz neler? Bir şeyi değiştirmekle sistemi çöz rada da düştü. Dünyada da böyle. Türkiye’de şu anda 55 tane marka var, bir otomobil alacaksanız 55 mar larına başlamamız gereki mek çok zor. Vergi az toplayalım veya ka arasından seçim yapıyorsunuz. yor. Bunlar olursa 2020’de toparlar. Hayatın normale n Türkiye ekonomisiyle ilgili bir değer hurda indirimi olsun işler açılsın, fa Müşteri de o kadar artmadı. Eskiden iz insin işler açılsın, bunun olmaya olan yüzde 1213’lük kârlar dünya dönmesi lazım. lendirme yapabilir misi cağını yıllardır yaşaya yaşaya öğ nın hiçbir şirketinde yok. Dünyadaki n Kayıplarınızı he niz, YEP’te 2020’de yüzde rendik. Ekosistemi düzeltmemiz dnylvmdnmsjlvaen2mtvieuıımleaeiüü0eoeklrıekieTarrymmşe1zşsoaknniınobüvoüke5ieşnnlilisenrkelonekn,eaynetdtcakkr,onirer2iüekdiaaytizildnaypbotşı0bnüyoikna?ltkyeaiman1ieıse,kpylryosörit68o1dkaısii1rdariolnnlym,0a0irpeas.eturkciem2eı0n0ymYdrhypirelok0idıdaukuaeiiks9tlyas,1lbeboia.iayiy0yonapsko7jinitŞo5odrai0erlialto’keırib.enıd0tnörşmalşğ.cmDecoaesttelEiıtmıkeıadaemayi.şkkryliüeaoıozyşfrıte,anennrı,idisnvsratnyıbeaıtyeonükYokiri5lynçtraeianaürpsdauoınhbskike1zhazakkernrcaılmmüdktrlaiaisıdaagvaabzyteamhsuoaikkaaebö.liltühalnymrtala5İlaiarpmkvnymeamulolezüdsırırscabasr.zrzınaüneıneiicminaapnB,yüğkkbteldüayaanbaııouyoöhizuymrmrkzidtızliügmri.jlanaorliaüşi.oiıe.ufa.mmirühgpl,mrzvBjıttaİendlnniabnömaaalle.kicauiivatresrkkarrrEbpnao,oe.ae,süasdtnok.kidss.csıdarlinkskeohllbansiagaamirkoüuıeazıraen.ntanindopainblndvıraotknavşııükdlndaokizseaormzamşirrı,ııiamrirçişzgjlraanümdsiieiia,kboknünsisnıaaürsrbaiıazlıiüzn?lırzşimkzmmunenaçcnüıvlillaıaaııaadkkraücrnşaYetylSoübılpevkmaekdutaKmadTmzieszbfngküanhizmiıDüııaykeiiytimynm.autnrünroöSlçVıiyrBÖekbnyie?p..rgrioia’cuiyana.dysddTrSFeyyndiionçşiüdVaVeeeonaraasıbilrçhice’,idlnenvarbdünzakleeesriKaearediilrüidgâköndğıtmnçrcemDieriiurrltzieıenleüdzidklVeecoçirinfıdsşliuiaeskelotfçheçydkaıtiaioiyrkökknreeöbi,itbhsirmsorp,zzeddzikmaaiiysnlerüiyalbekiieıomkkü.orrnesiizmerifnintmkFryaiaimikkvioezzmsedvlasarkıee.,salvleieiipimaodaeyprçirzAikabvkşmm.cyakikuhadandniit,laatoyrteaeyeaecvlevilağradesndaalkakeessÖicıziedemzkrtasrduaıçygTegme,tkvnkefoeaVeiği,a,eye.tk.i,ki bir anda toparlar. Diğer sektörlerde olduğu gibi bu en iyi şirketlerde bile kâr en fazla yüzde 56’dır. n Bu yıl yine ihracat şampiyonu olur mu sektör, ne kadar ihracat olacak? Evet, yine oluruz. Geçen yılı 32 milyar dolar ihracatla bitirmiştik. Bu yıl muhtemelen bu rakamı geçeriz. Önümüzde iki sıkıntılı süreç var. Birincisi Avrupa’nın yavaşlayan ekonomisi, ikincisi Brexit. Ama işin bir de güzel tarafına bakalım; OSD üyelerinin ihracat birim değerleri artıyor. Çünkü daha yüksek teknolojide araçlar yapmaya başladık. Otomotiv ekosistemi değişiyor, insanlar artık hibrit arabalara biniyorlar. Elektrikli arabalar zaman içinde hayatımıza girecek, otonom araçlar telaffuz ediliyor. Bizim insan kaynağımızla, üretimimizle tamamen ona konsantre olmamız lazım. Ama maalesef şu ara hep satışları, vergileri konuşuyoruz. siyanın, “seçilmişleratanmışlar” ikilemini, biteviye AKP’den yana vurgulamış olması, kapitalist demokrasinin işleyişine, “hukuk devletinin” kurumlarına ilişkin bir cahilliği sergiliyordu. Kapitalist demokrasi... Kapitalist demokrasi, totaliter/faşist projelere karşı kendini, anayasa ve hukuk düzeni ile korur. Devletin günlük olağan işleyişini yönetenlerin, siyasi partilerden bağımsız atanmışlardan oluşması bu düzenin korunması açısından kritik öneme sahiptir. Atanmışlar, seçilmiş hükümetlerin, anayasanın ve düzenin sınırları içinde kalmalarını sağlamakla yükümlüdürler. Bu nedenle, seçimlerle hükümete gelen “Yeni Faşist” eğilimli liderler, hareketler ilk önce, devraldıkları atanmışları, yandaşlarıyla değiştirmeye, anayasayı işlemez kılmaya, giderek yeniden yazmaya koyulurlar. “Yeni Faşizm”e uygun, yeni devlet, atanmışların bağımsızlığı yok edilerek kurulur. Pratik hükümetin direnişi Seçilmişatanmış ikilemini, en açık biçimde, anayasa profesörü Michael J. Glennon’un sergilediği, AngloAmerikan devlet geleneğinin “ikili hükümet” yapılanmasında görmek olanaklıdır. Hükümetler seçimlerle gelir gider, böylece yönetilmekte olanlar, hükümetlerin politikalarını belirlediklerine inanmaya devam ederler. Bu nedenle, Glennon, seçilmişlerin hükümetine “törensel hükümet” diyor. Bu gelip gitmelerden etkilenmeyen atanmışlar, özellikle de ulusal güvenlik ve ekonomi bürokrasisini oluşturan, devleti fiilen yürüten kurumlar için Glennon, “pratik” hükümet kavramını kullanıyor. Düzenin bekası bu ikisi arasındaki uyuma dayanıyor. Cumhuriyet boyunca, benzer bir ikili devlet yapısı, daha sınırlı düzeyde de olsa, Türkiye’de de görülebilir. 2000’li yıllarda güvenlik ve dışişleri bürokrasisinin, yargının AKP’ye direnme çabaları da bu bağlamda anlaşılabilir. Bugün de, İngiltere’de, Boris Johnson’ın hukuk ve gelenek açısından, kuşkulu, totaliter tonlar taşıyan uygulamalarına, Amerika’da da Trump’ın keyfi, totaliter eğilimlerine, devletin olanaklarını, dış politika süreçlerini, kendine ekonomik çıkar sağlamak için kullanma girişimlerine karşı bir direniş görebiliyoruz. İngiltere’de Boris Johnson hükümeti ve Muhafazakâr Parti, ABD’de Trump, Beyaz Saray sözcüleri ve kimi Cumhuriyetçi Parti temsilcileri atanmışları, “halkın yaptığı tercihi iptal etmeye çalışmakla” suçluyorlar. Halbuki, İngiltere’de Brexit referandumunun sonuçları, yalanlara, yolsuzluklara dayanıyordu. Bugün, Boris Johnson hükümetinin mecliste çoğunluğu bile yok. Johnson genel seçimleri kazanarak değil partisinin üyelerinin oyuyla başbakan oldu. ABD’de Trump, 2016 seçimlerinde oyların ancak yüzde 46’sını alabilmişti. İngiltere’de, devlet bürokrasisinin üst kademelerinden müsteşarlar sık sık Brexit’in zararlarını vurguluyorlar. Johnson hükümetinin parlamentoyu askıya alma kararı, muhalefet sözcülerince “darbe” girişimi olarak nitelenmiş, “yüksek mahkeme” tarafından “geçersiz” ilan edilmişti. Amerika’da, önce FBI’nın, TrumpRusya ilişkisini soruşturmasına, daha sonra, “dış politikayı, diplomatları bypass ederek, kişisel siyasi çıkar için kullanmak” konulu (CIA) kaynaklı şikâyetlerin azil sürecini tetiklemesine, şimdi de diplomatların, meclis komisyonunda ifade vermek için adeta sıraya girmelerine bakarak “pratik hükümetin” direnmeye başlamış olduğunu söyleyebiliriz. Geçen hafta, Politico’da yayımlanan bir yorumda, yazar, “diplomatlar Trump’tan intikam alıyor” diyordu. New York Times’da yedi yazarlı bir araştırma “Trump’ın ‘derin devlete’ açtığı savaş geri tepiyor” sonucuna ulaşılıyordu. Bugün Türkiye’de muhalefet, bu “ikili yapının” artık ortadan kalktığı, “bir”leştiği bir ortamda çalışmak zorundadır. Totaliter rejimlere direnmek isteyenlerin, pratik hükümetin tarafsızlığının kaybolduğu ortamda, süreci salt seçimlere indirgemesi yeterli olmuyor, toplumun aktif desteğini de almaya çalışmaları gerekiyor. KISA... KISA... 5.8’lik deprem 1.4 milyon TL ödetti Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında 26 Eylül’de meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından başta İstanbul olmak üzere Tekirdağ, Kocaeli, Bursa ve Balıkesir’den 10 bini aşkın Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi için hasar ihbarı yapıldı. Depremin ardından Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından yaklaşık 1.4 milyon TL ödeme gerçekleştirildi. Dep reme karşı sigortalanan konutların oranı İstanbul’da yüzde 66’ya, Tekirdağ’da yüzde 80’e, Kocaeli’nde yüzde 66’ya, Balıkesir’de yüzde 58’e ve Bursa’da yüzde 57’ye çıktı. Öte yandan, Türkiye genelinde 17 milyon 682 bin 80 konutun yüzde 53’ü Zorunlu Deprem Sigortası’nı yaptırdı. DASK, kurulduğu 2000 yılından bu yana 26 bin hasar için 193 milyon TL tazminat ödedi. l AA Farklı bakış açılarını dinlemeliyiz Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, “Siyasi ve ekonomik belirsizliklerin karar almayı güçleştirdiği, yeni teknolojilerin ekonomileri ve hayat tarzlarını hızla değiştirdiği günümüzde, aksamaya başlayan küresel ticaret ve işbirliğinin gelecekte nasıl şekillenebileceğini farklı bakış Levent Çakıroğlu açılarıyla tartışmak gereki yor” dedi. Chatham House’un Türkiye Proje si kapsamında her yıl düzenlenen “Chatham HouseKoç Holding Yuvarlak Masa Toplantısı”nın üçüncüsü yapıldı. Çakıroğlu, “İş dünyası olarak küresel ticaret ve ekonomik işbirliği anlamında 21. yüzyıl gerçeklerine nasıl uyum sağlayacağımıza dair farklı bakış açılarını tarafsız bir şekilde dinlememiz büyük önem taşıyor” diye konuştu. l Ekonomi Servisi l ING Türkiye, 3 aydan 120 aya kadar tüm vadelerde konut kredisi faiz oranını yüzde 1.09’a indirdi. Kampanyadan yeni kredi müşterilerinin yanı sıra konut kredisini ING Türkiye’ye taşımak isteyen müşteriler de yararlanabilecek. l Muğla Milas Belediyesi’nin 2019 bütçesini 180 milyon TL oldu. Belediye hizmetlerine ise yüzde 15 zam yapıldı. Defin hizmetleri ücretsiz hale getirildi. Sağlığında defin isteyen vatandaşlardan 500 TL alınacak. l Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, Barış Pınarı Harekâtı’na sınırı olan bölgelerde yaşayanlara insani yardım sağlamak amacıyla başlattığı kampanya kapsamında toplanan 35 TIR insani yardımın bir kısmı, Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesi ile Kilis’te dağıtıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle