15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 30 OCAK 2019 ÇARŞAMBA EMAİL: [email protected] EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN SAĞLIK Ayrıntılar Her pisliğin başı ABD mi? Gazetede yazıyoruz, dolayısıyla okuryazar kitle ile muhatabız. Biri çıkıp “yahu halk sizin söylediklerinizle meşgul değil” diyebilir. Soğanın, maydanozun kaç liradan satıldığı kadar, düşünsel meseleler önemli değilse, çürüme son aşamaya gelmiştir. Yaygın kültür düşünmeye engeldir, derinlik, incelik istemez. Dünyada giderek artan milliyetçilik, dincilik hep bu kolaycılığı besler. Demokrasi kötü bir yönetim biçimi, sandıktan filozof çıkmaz, vasatın uzlaşısı egemenliği ele geçirir. Sağlam ideolojik yaklaşımınız yoksa olguları/olayları kavramak olanaksız hale gelir, çözüm üretemezsiniz. Venezüella tartışması, tam da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Soru açık: “Herhangi egemen bir devlete dışarıdan müdahaleyi doğru bulur musunuz?” Burada “ama” denecek bir ayrıntı yoktur. Devamında şu da sorulabilir: “ABD’nin herhangi bir ülkeye demokrasi, özgürlük götürdüğüne inanır mısınız? Varsa eğer örnek verir misiniz?” Bu sorulara verilecek yanıt, sizin Suriye başta olmak üzere, tüm bölgeye nasıl gözle baktığınızı ortaya koyar. Eğer sömürüye karşıysanız, gerekçe ne olursa olsun işgalci ABD ordusuna “sakın gitme” diyemezsiniz. Esad için sözde aydın, yazar kimseler “çekil” diye mektup yazmıştı örneğin. Sonuç ne oldu? Ayrıntıya girmeyeyim, ideolojik tutum dediğim odur, “liberalizm” büyük yanılgıdır. Ya kandırılırsınız, ya kendinizi aptal hissedersiniz. İki önemli örnek daha vereyim. Geçende göçmen sorunuyla ilgili bir yazı yazdım ve dedim ki “Suriyeli düşmanlığı yapmayın, asıl sorumlu iktidardır”. Bana, üstelik gün görmüş olduğunu sandığım kişilerden türlü milliyetçi iletiler geldi. Dün Antep’te Suriyelilerin yaşadığı bir eve ırkçı saldırı oldu ve üç kişi öldü, içinde çocuklar var. Soru şu: “O saldırıyı yapanla, bana alaycı, hakaret dolu ileti yazan arasında ne fark var?” Sorunun özünü görmezseniz, sığ milliyetçilikle davranır, duvara toslarsınız. Sağlam ideolojik yapısı olmayan kimse ABD ile yan yana düşer de, haberi olmaz! Benzer durum “Kürt Açılımı” için söz konusu oldu. “Bu masa yanlış” dediğimizde kıyamet koptu. “Vay sen barışa karşı mısın?” diye bizi tefe koydular. Kürt halkının sorunları büyük, hepimiz laik Cumhuriyette, eşit yurttaş olarak yaşamalıyız. Lakin bunu siyasal İslamcı partiden beklemek mümkün mü? Geçici kazanımlar adına ödün vermeye başlayınca er ya da geç kaybedersiniz. Kürt sorunu, hem ülke içinde hem bölgede, ancak laik zemin üzerinde tartışılmalıdır. Hacı, hoca, imam, mele işe karışınca, AKP türü hızlı kılık değiştirme becerisinde olan iktidarlar hep kazanır. Kaldı ki, Kürt halkının esenliği kadar Arap, Türk her kim varsa hepsi için barış, kardeşlik önemlidir. Bunu AKP’nin ve elbette ABD’nin kuyruğuna takılarak başarma olasılığı yoktur! Aydınların, sanatçıların tavrı, büyük kesimleri doğrudan etkilemez gibi görünür. Oysa etik/siyasal tutum toplumun biçimlenmesinde önemlidir. Hangi sorunda ne türden tavır aldığınız ilk anda tam anlaşılamasa bile, zaman, ki her derde devadır, hakikati ortaya koyar. Sosyal medyada aniden tepki vermenin sakıncası buradan doğuyor. Her konuda “aman geri kalmayayım, bir çift söz edeyim” derken düşünmeyi, demlenmeyi unutuyor kişi. Toplum önünde olan kimse güdüyle tepki verirse, güç odaklarının yanına düşer. Tuzaklarla dolu siyasal ortamda yönümüzü gösteren ideolojik varlığımızdır. “Her kötülüğün başı ABD mi?” sorusunun yanıtı kolaydır: Evet! Sınırlı dünya kaynaklarını sadece kendi için kullanmak isteyen, jandarmalığa soyunmuş bir devletten söz ediyoruz. Orada da vasatın, bayağılığın iktidarı egemen durumda! Taliban’la anlaşma imzalayan, Suudi Arabistan’ın cinayetlerini görmezden gelen, Mısır darbe lideri Sisi’yi hemen tanıyan ABD değil mi? Irak, Suriye, Libya halklarının kanını emen ABD! Türkiye’de gerici iktidarlar için darbeler kurgulan ABD! Siz siz olun tutum takınırken ABD ile yan yana düşmemeye özen gösterin, sonra utanırsınız! Ulusal Beslenme Konseyi kuruluyor Bakanlık, beslenmede bilgi kirliliğinin önüne geçmeyi amaçlıyor Sağlık Bakanlığı, “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” kapsamında 9 bakanlık, 7 sivil toplum kuruluşu, YÖK ve RTÜK temsilcilerinin katılımıyla Ulusal Beslenme Konseyi’nin kurulacağını açıkladı. Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada, beslenme konusunda bilgi kirliliğinin önüne geçmek, kafa karışıklığına son vermek ve tartışmalı noktaları açığa kavuşturmak için Ulusal Beslenme Konseyi kurulacağı belirtilerek, konsey çalışmalarıyla beslenme okuryazarlığının artırılması, sağlıklı beslenme kültürünün ülke genelinde yaygınlaştırılması, gıda güvenliği ve kronik hastalıklarla mücadele kapsamında politikalar geliştirilmesinin hedeflendiği kaydedildi. Hayata tutunanDünyaya erken merhaba diyen bebekler Ayrıntılar Ayrıntılar minik bedenler Dünyada her yıl 13 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak dünyaya geliyor ve bu bebeklerin bir milyonu birinci yaş gününü göremeden, hayatını kaybediyor. Prematüre doğumda bebeklerin sorunlarının, taburcu sonrası da devam ettiğini belir ten uzmanlar, “Bu bebeklerde beyin, karaciğer, böbrek, kalp, akciğer, ba ğırsaklar gibi hayati öneme sahip organ ve organ sistemlerine ait bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Uzun dönemde; görme, işitme, kronik akciğer hastalığı, algılama, hareket bozukluğu, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlükleri gibi nörogelişimsel sorunlarla da karşılaşabiliyorlar” dedi. 1.5 kilonun altındalar Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Esin Koç, gebelikte 37. hafta tamamlanmadan gerçekleşen doğumların prematüre olduğunu belirterek “Tüm dünyada doğumların yüzde 812’si ise 37’nci hafta tamamlanmadan gerçekleşmektedir. Ülkemizde bu rakam yüzde 12 civarındadır, yani yaklaşık 150 bin bebeğin prematüre olarak doğduğunu düşünebiliriz. Doğumların yüzde 2’sin Prof. Koç: Prematüre yani erken dünyaya gelen bebekleri bekleyen ba lamda desteklenmesi gerek zı sağlık sorunları oluyor. Solunum sorunları, beyin kanamaları, görme problemleri, bağışıklık sistemlerinin gelişmemiş olması sebebiyle enfeksi mektedir” dedi. Koç, özetle şöyle devam etti: “Erken doğan bebeklerde yonlara eğilim gibi sorunlar, bu bebeklerde daha sık karşımıza çıkabiliyor yaşanan ilk sorun, akciğerle de ise bebekler 32 haftadan önce ve bizim çok düşük doğum ağırlığı dediğimiz 1500 gramın altında doğmaktadır” diye konuştu. rin gelişmemesine bağlı olarak ortaya çıkan solunum problemi, daha sonra kronik bir hastalığa dönüşebilir. Özellikle beyin kanamaları çok kolay gelişebilir. Yine bu bebeklerimizde körlüğe kadar götürebilecek, prematüre re Stres faktörü Koç, prematüre doğum nedenlerini şöyle sıraladı: “Er Prof. Dr. Esin Koç ken doğum çok sayıda nedene bağlıdır. Bunlardan en önemlileri çoğul gebelik ve bebeğin anne rahminde içinde bu Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde her 10 bebekten biri prematüre olarak dünyaya geliyor. lunduğu sıvının fazla olduğu lıkları da erken doğum nede kım yatak sayısı doğum sayı polihidramnios durumlarıdır. nidir. Anne adayının çok kü sı ile karşılaştırıldığında ge Suyun erken gelmesi, genital çük ya da ileri yaşta olması, lişmiş ülkeler düzeyindedir. ve idrar yolları enfeksiyonları düşük sosyokültürel düzeyde Türkiye’de yenidoğan uzman da erken doğum eylemini baş bulunması, yetersiz beslen lığı eğitimini almış hekim sa latan önemli nedenlerdir. Pla mesi, aşırı yorgunluk ve aşırı yısı, özellikle son beş yılda sentanın doğum kanalını ka stres varlığı, kansızlık, siga katlanarak artsa da 2018 yı patması ya da erken ayrılması ra ve alkol kullanımı gibi ba lı sonunda eğitimi bitecek he gibi durumlarda da doğum ey zı önlenebilir nedenler de do kim sayısı yaklaşık 370 kadar lemi erken başlayabilir. Anne ğum eylemini erken başlat olacaktır. Yapılan bir çalışma tinopatisi (ROP) adını verdiğimiz bir görme problemi ile de karşılaşılabilir. Sindirim ve bağışıklık sisteminin gelişmemiş olması sebebiyle nekrotizan enterekolit (NEC) görülebilmektedir. Bağışıklık sistemlerinin gelişmemiş olması sebebiyle enfeksiyonlara eğilimi de yüksek olup, her an ağır enfeksiyonlara da rastlanabilmektedir. Uzun dönemde öğrenme problemleri, işitme ve görme sorunları, yaşıtlarına göre gelişim gerilikleri yaşanabilir. Erken doğum yapan annenin hem ailenin diğer bireyleri, hem de sağlık personeli tarafından çok iyi nin gebelikte ortaya çıkan, ge mada etkili olabilir. Pasif ya da her 10 bin bebeğe 4.3 gibi desteklenmesi gerekir. Ancak beliğe ait bazı hastalıkları ya da aktif sigara maruziyeti pre bir neonatolog varlığında ye aslında anne iyi desteklenirse da önceden sahip olduğu kro matüre doğum için bilinen bir nidoğan bebek ölümünün an tüm bu engelli maratonun asıl nik hastalıklarının kötüleşme risk faktörüdür.” lamlı şekilde azaldığı göste yürütücüsü olabilir. Bizim si gibi durumlarda da hekim erken doğum kararı alabilir. Anneler eğitilmeli rilmiştir. Ülkemizdeki doğum için prematüre bebeklerde ansayısına göre bu orana ulaş ne sütü olmazsa olmazımız Tüm erken doğumların yak Prematüre bebeklerin bakı mak için yaklaşık 550 neona dır. Anne sütü yokluğu ya da laşık yüzde 30’luk kısmı dok mının zor olduğunu, yenido tolog bulunmalıdır. Bunun yetersizliğinde ise normal for tor kararıyla gebeliğin sonuç ğan yoğum bakımların bu sü la birlikte, çok yoğun emek mül sütlerin değil bu bebekle landırılması şeklinde gerçek reçte önemli olduğunu vurgu ve özveri isteyen yenidoğan re özgü formül sütlerin kulla leşir. Bebeğin anne karnında layan Prof. Koç, “Türkiye’de yoğun bakım hemşireliğinin nılması gereklidir. Tüm anne başlayan bazı genetik hasta toplam yenidoğan yoğun ba ekonomik, hizmet ve idari an leri bu yönde eğitmeliyiz.” Ülkemizde kayıtlı 2 bin 500 kadar cüzam hastası bulunuyor Cüzam korkutuyor SAVAŞ KÜRKLÜ Dermatoloji Uzmanı Dr. Nalan Kükürt, cüzamın (lepra) yarattığı tahribat nedeniyle hasta insanların toplum, hatta yakınları tarafından bile dışlanabildiğini belirterek “Bulaşıcılığı son derece düşük olsa da tarih boyunca en korkulan hastalıklarından biri olan cüzam, yapılan başarılı çalışmalar sonucunda günümüzde tamamen iyileşebilen bir hastalık haline gelmiş durumda. Ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre; dünyada hâlâ yaklaşık 4 milyon, ülkemizdeki ise 2 bin 500 kadar cüzamlı olduğu tahmin ediliyor” dedi. Cildi ve sinir sistemini etkiliyor Cüzam Haftası nedeniyle açıklama yapan Kükürt, cüzamın öncelikle deri ve sinir sisteminde belirtilerle kendini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu Prof. Dr. Türkan Saylan’ın mücadelesiyle on binlerle ifade edilen hasta sayısı günümüzde 2 binlere dek indi anımsattı. Kükürt “Hastalığın dünyanın geri kalmış ülkelerinde; daha çok kırsal bölgelerdeki yoksul ve sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamayan toplum kesimlerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Bebeklik çağından ileri yaşlara kadar her iki cinste de görülebilen cüzam, genellikle çok çocuklu ailelerde yaygınlaşmış durumda. Tek odada yaşayan, aynı kaptan yemek yiyen, yetersiz ve tek tip beslendiği için vücut direnci düşük ailelerin bireylerinde enfeksiyon daha çabuk yayılıyor” diye konuştu. Cüzam mikrobu taşıyan bir hastayla uzun süreli ve yakın temas sonucunda hastalığa yakalanma riskinin olduğunu ifade eden Kükürt, günümüzde erken teşhis ve düzenli tedavi sonucu tamamen iyileşme görülebildiğini kaydetti. Kükürt, şöyle devam etti: “Cüzam hâlâ bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar listesinde yer almaktadır. Teşhisi gecikmiş veya hiç tedavi almamış hastalarda 10 ila 15 yıl sonra sakatlıklar gelişebilir. Hastaların ilk teşhis ve tedavileri deri hastalıkları uzmanları tarafından yapılır. Aynı verem tedavisinde olduğu gibi birden fazla ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en fazla 2 yıl içinde hastalar tamamen iyileşebilirler. Tedavide etkin ilaçların varlığı ve bulaşıcılık durumu baskı altına alınabildiğinden hastalar sadece ön tedavi için hastaneye yatırılırlar. Bu arada meydana gelmiş vücuttaki şekil bozukluklarının düzeltilmesi ise ancak ameliyat yoluyla gerçekleştirilebilir.” Göğüs hastalıkları polikliniğinde göğüs hastalıkları uzmanı yok Mardin Nusaybin’deki Devlet Hastanesi’ndeki göğüs has nu yöneltti. Günay, önergesinde, Nusaybin talıkları polikliniğinde 5 yıldır gö Devlet Hastanesi’nde son beş yıl ğüs hastalıkları uzmanı bulunmu dır göğüs hastalıkları uzmanı bu yor. Konuyu TBMM gündemine taşıyan Nusabin Devlet lunmadığını ve göğüs hastalıkları poliklini ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Hastanesi’nde son beş yıldır göğüs hastalık ği için bakanlıkça zaman zaman kadro açıldığını ancak hastaneye doktor gönderilme HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay, “Göğüs hastalıkları polikliniği için bakanlıkça ları uzmanı bulunmadığı ve hastaneye dok diğini söyledi. Günay, “Nusaybin Devlet Hastanesi göğüs hastalıkları polikliniğine han zaman zaman kadro açılmış ancak hastaneye doktor gönderil tor gönderilmediği iddia edildi gi gerekçe ile uzman doktor atamaları yapılmamaktadır? Nusay memektedir. Nusay bin Devlet Hastanesi bin Devlet Hastanesi göğüs has göğüs hastalıkları polikliniğinde talıkları polikliniğinde son beş yıl uzman doktor bulunmaması va dır uzman doktor bulunmaması tandaşın sağlık hakkının ihlali de bilginiz dahilinde midir” sorusu ğil midir” sorularını sordu. 3 yaşındaki Yağız bebek 55 kiloya ulaştı “Leptin hormonu eksikliği” nedeniyle sürekli kilo alan 3 yaşındaki Yağız bebek, ilacına kavuşmasına karşın kilo almaya devam etti. Leptin ilacına vücudu direnç kazanan Yağız bebek 55 kiloya çıktı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Aydın, “Yağız bebeğin iştah merkezi aşırı çalışıyor. Bunun nedeni doyma hissini bildiren leptin hormonunun eksikliği. Artık verdiğimiz ilaç etki etmiyor” dedi. lİHA SAĞLIK REHBERİ Çocuklarda horlamanın 5 nedeni Horlama yetişkinler kadar çocuklarda da sık görülen bir sorun. Üstelik horlamanın şiddeti, burun tıkanıklığının derecesine göre çok kuvvetli olabiliyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Uğur Çınar, çocuklarda horlamanın en sık görülen 5 nedenini anlattı. 4 Geniz eti ve bademcikler: Üst solunum yolu enfeksiyonlarının ardından 2 hafta içinde hâlâ geçmemiş burun tıkanıklığı ve horlamayı dikkate alın ve hekime başvurun. Büyük geniz eti ve bademcik eğer çocukta ağızı açık uyuma, horlamaya neden olacak boyutta ise mutlaka tedavi edilmeli. Geniz etinin tedavisi, geniz etinin alınması şeklinde yapılıyor. Sık bademcik enfeksiyonu geçirmeyen çocuklarda büyük bademcikler küçültülerek tedavi ediliyor. İrilik nedeni ile bademciğin tamını almaya gerek yok. Ancak bademciklerin sık enfeksiyon geçirmesi söz konusu ise bademciklerin tamamen alınması gerekiyor. 4 Burun ve sinüs enfeksiyonları: Çocuklar üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiklerinde burun içi şişerken, ateş, öksürük, bu rundan sulu akıntı ve boğaz ağrısı olabiliyor. İki haftayı geçen burun tıkanıklığı ve horlama durumunda çocuğunuzun uzman hekim tarafından değerlendirilmesi ve ilaç tedavileri uygulanması gerekebilir. 4 Alerjik nezle: Hapşırık, sulu burun akıntısı, burunda kaşıntı ve tıkanıklık gibi bulgularla kendini gösteriyor. Ev tozu, ağaç veya çayır polenleri, küfmantarlar, hayvan tüyleri burun alerjisine neden olabilen etkenler. Tedavide öncelikle alerjen etkenin ortaya konulması ve bundan kaçınılması önemli. 4 Obezite: Kilonun yüksek olması nedeni ile boyun yağ dokusunun artması, küçük dil ve yumuşak damak bölgesinin yağlanarak gevşemesi uykuda bu bölgenin aşırı titreşmesine ve horlamaya neden olabiliyor. 4 Burun içinde yapısal bozukluklar: Özellikle küçük yaşta düşme sonrasında travmatik eğrilikler ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle özellikle travma sonrasında oluşan burun tıkanıklığı horlama gibi belirtilerin varlığında mutlaka uzman hekim değerlendirmesi gerekir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle