15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 30 OCAK 2019 çarşamba [email protected] TASARIM: EMİNE BİLGET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ‘Basın, TV, dijital’ dedikleri Bilgi toplumu Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Yönetenler demokrasi tramvayından inmek isterlerse, büyük ölçüde kendilerine bağımlı bir iletişim ağı kurup onu uzunca sürdürebilirler. Ancak böylesine biçimlendirme, doğal, kaçınılmaz ve değişmez değildir. Kamunun isteği, bilgisi ve onayıyla da oluşmamıştır. İktidar ikide bir “millet adına” dese bile, ulusun çoğunun gerçeklerden, bıçak kemiğe dayanıncaya değin, haberi bile olmayabilir. Eline verilen gazete, TV’deki sunumlar, dijital devrimin sınırları da doğru bilgilendirme sayılmaz. ABD’ye, Fransa’ya, İsrail’e, Arabistan’a ya da Filipinler’e bakın. Basın ağaları, TV’lerde vakit öldüren yayınlar ve Amazon ile Google’un sahipleri demokrasi sevdalıları değillerdir. Sever göründükleri yeniliberal anlayış içinde bile eşit rekabet yoktur. Şunlar sorulmalı: Basın, TV ve uluslararası ağ kimlerin, toplumun pazar yapısı ne, para nerede birikiyor, teknolojide kimler egemen, yazılıp söylenenler nelere odaklı? 26 zenginin geliri 3.8 milyarınkine eşit. Beş anakarada da neredeyse her yerde medya, toplumun en varlıklı ama sayıca piramidin doruğunda ufak bir azınlığın ve onun iktidarının hizmetinde. Bu konum halkı ve demokrasiyi korumaz, çökertir; İyiye doğru değişim için ufak tefek törpülemeler değil, temel reformlar gerekir. Bunun için uyanık yurttaşların demokratik örgütlenmesi, ayrıca sendikalar ve uluslararası ağ gibi kitlesel dayanakları kazanması ilk koşuldur. Basın ağaları, TV’lerde vakit öldüren yayınlar ve Amazon ile Google’un sahipleri demokrasi sevdalıları değillerdir. gerçek bilgi aktarmaz, yanlış masal kotarır; adalete değil, oligarşiye odaklıdır. Kurucu babalardan Jefferson ve Hamilton ABD’de özgür basın yanlısıydılar; bunun önünde eşitsizliği ve militarizmi iki engel olarak gördüler. Şimdi orada, ufak bir azınlık zenginliğin çoğuna sahip. Militarizme gelince: Pentagon’da gizlice yeni bir dünya savaşı tasarlayan bir generaller hücresinden LeMay adlı olanı Savunma Bakanı McNamara ondan bir belge istediğinde, “onu görme yetkiniz yok” demişti. Yurttaş çoğunluğunun değişim için barışçı yöntemle eyleme geçecek olgunluğa ulaştığını varsayalım. Nasıl başlamalı? Her şeyden önce insan beynini tutsak eden çarpık iletişim siyasetinin güç kaynağı olan ekonomik düzenin demokratikleşmesi gerekmez mi? “İletişim Çağı”nda olduğumuz doğru, ama kitlenin bilgilendirilmediğinden yakınanlar tekelci sermayeyle eşitsizliği de eleştirmiyorlar mı? Tekelcilikle birlikte gelen eşitsizliğe, hukuksuzluğa, haksız kazanca, rüşvete, çürümüşlüğe, eğitimsizliğe ve yargı zaaflarına da karşı değiller mi? İletişim ağı demokrasi karşıtı bir ekonomik düzenin aracı olmuyor mu? ‘Başka seçenek yok’ O zaman, 1980’lerde Reagan ile Thatchater’in “bundan başka seçenek yok” dedikleri ve ABD sözcüsü F. Fukuyama’nın da “tarihin sonu geldi” diye ekleme yaptığı “neoliberalizm”, eldivenlerini çıkarmış tekelci kapitalizmdir. Tekelcilere küreselleşmeyle dünya çapında kâr etme yolları açıldı. Aynı buyruğun hizmetindeki basın toplum zenginliklerinin küre ve ulus çapında en varlıklılara aktarılmasında gö rev üstlendi. Bu oluşumda büyük sermayenin ikiz kardeşliğini savunanlar hükümetlerdir. Büyük sermayeyi yaratan, kayıran ve büyüten iktidarlar yoksullara yasal yardımı kısar, okulları azaltır, zindanları çoğaltırlar. Örneğin, ABD yoksul, işçi, siyah ve muhalif idamlarında dünya birincisidir. Zararı bilimselliğe Ancak, daha 1990’ların sonunda neoliberalizmin iflası belliydi. “Tarihin sonu geldi” demiş olan Amerikan sözcüsü bile bu sözünü geri aldı. Ne var ki, haksızlığa yandaş olanların en büyük zararı bilimselliğe, eleştiri olanağına ve demokratik eylemciliğe oldu. Bu nedenledir ki, demokrasi düşmanlığından yana olanlar eleştiriyi “aşırı” sanırlar. Oysa, eleştiri vazgeçilmez ilk koşuldur. Her eleştiri haklı olmayabilir de, ama yönetenlerin yalakacı masallara değil, yanlışları, tehlikeleri ve yitikleri gösteren eleştirilere gereksinimi vardır. İyiye doğru değişim için ufak tefek törpülemeler değil, temel reformlar gerekir. Bunun için uyanık yurttaşların demokratik örgütlenmesi, ayrıca sendikalar ve uluslararası ağ gibi kitlesel dayanakları kazanması ilk koşuldur. Aybay ailesinden anlaml ı z iya ret Turan Karakaş Yrd. Doç. Erdem Aybay Elif Aybay Fatma Burçin Aybay Alev Coşkun Şükran Soner Aykut Küçükkaya Hüseyin Yıldız Emre Kongar ‘Cumhuriyet’i hepimiz korumalıyız’ Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluş senedini hazırlayan ve 2013 yılında yaşamını yitiren hukukçu Prof. Dr. Aydın Aybay’ın ailesi dün gazetemize dayanışma ziyaretinde bulundular. Aybay’ın eşi Fatma Burçin Aybay, oğlu Yrd. Doç. Erdem Aybay ve kızı uzman psikolog Elif Aybay, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vak fı Başkanı Alev Coşkun, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Turan Karakaş ile Hüseyin Yıldız, Genel Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya, yazarlarımız Emre Kongar ve Şükran Soner ile görüşerek, gazetemiz yöneticilerine başarılar diledi. Prof. Dr. Aydın Aybay’ın eşi Fatma Burçin Aybay, Cumhuriyet ziyare tiyle ilgili duygularını şöyle açıkladı: “Cumhuriyet ailesine bizim de bir katkımız olduysa bundan çok memnuniyet duyarız. Sınıf arkadaşım Alev Coşkun’un mücadelesi bizi memnun etti. Cumhuriyet gazetesi bu kadrosuyla Cumhuriyetle yeniden buluşmamızı sağladı. Cumhuriyet, Türkiye için çok önemli bir gazete. Biz onunla bü yüdük, onunla gözümüzü açtık ve Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet gazetesini hepimizin koruması, kollaması gerekiyor. Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet gazetesine bağlılığımız hiçbir zaman bitmeyecek. Ve bu mücadeleyi Cumhuriyetçilerin hiçbir zaman kaybetmeyeceklerine inanıyorum.” l İSTANBUL/ Cumhuriyet Prof. Dr. Yakut Irmak ÖZDEN 31Ocak’ta alçakça bir saldırıyla katledilen Prof. Dr. Muammer Aksoy’u yitireli 29 yıl geçmiş. Ülkemizde, pek çok değerli insan, yaşarken topluma kattıklarıyla değil, yok olma ya da yok edilme biçimleriyle anılıyor öncelikle. Oysa aslolan hayat değil midir? Keşke ölüm değil, doğum yıldönümlerinde anabilsek tümünü... Ben de Muammer Aksoy’u yaşamdan koparan saldırıyı nefretle kınarken, özetle de olsa, bu değerli in Muammer Aksoy’u anarken sanın yaşarken toplumumuza kattıklarına değinmek istiyorum. 1917 yılında, Antalya’nın İbradı ilçesinde, daha sonra CHP milletvekili olan Numan Aksoy ve eşi Nadire’nin oğlu olarak dünyaya gelen Muammer Aksoy, 1939’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra doktorasını Zürih Üniversitesi’nde tamamladı; yurda dönüşünde İstanbul ve Ankara üniversitelerinde öğre tim üyeliği yaptı ve 1957 yılında siya yol açan bir maddeyi keşfederek, yal sete girdi. 27 Mayıs 1960 sonrası ye nızca toplumumuza değil, tüm insan niden bir süre üniversiteye dönen Ak lığa katkıda bulunmuş olan kardeşi, soy, daha sonra Antalya Temsilcisi seçkin bilim adamı Prof. Dr. Muzaffer olarak Kurucu Meclis’e ka Aksoy’u da bu sevgi ve say tıldı ve 1961 Anayasası’nı gı çemberinin içine almak iste hazırlayan komisyonun ku rim. Yazımı, sevgili Muammer rucu başkanlığını yaptı. Hoca’yla paylaştığımız mut 1977’de CHP İstanbul lu bir günü anarak bitirmek is Milletvekili olarak Meclis’te tiyorum. İstanbul Üniversitesi yeniden yer aldı. Daha son Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tari ra, Avrupa Konseyi Tür hi Enstitüsü’nün kurucuların kiye Temsilciliği ve Türk dan olan babam Ord. Prof. Sa Hukuk Kurumu’yla Ankara Barosu başkanlıkları görevlerini yürütttü. Prof. Dr. Muammer Aksoy di Irmak’ın “Acul Sadi” lakabına yaraşır biçimde, enstitü başkanlığı görevini üstlenir 1989’da Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, üstlenmez düzenlediği ve 1014 Ara Bahriye Üçok, Münci Kapani ve Bahri lık 1973 tarihleri arasında gerçekleş Savcı gibi aydınlarla birlikte Atatürk tirilen “Atatürk Devrimleri 1. Milletle çü Düşünce Derneği’ni kurdu. rarası Sempozyumu”na, ben de “Çağ Aksoy bugün doğum yerinde, İb daş Atatürkçülük” başlıklı bir bildiriy radı Belediyesi ve ADD’nin ortakla le katılmıştım. Sunumumun sonunda, şa düzenledikleri bir törenle anılıyor. izleyiciler arasında yer alan Muammer Toroslar’ın şirin bir yamacında kuru Aksoy’un hızla yerinden fırlayıp kürsü lu olan İbradı, yetiştirdiği çok sayıda ye yanıma gelerek, her zamanki coş hukukçu ve sanatçıyla anılır. kulu tarzıyla “İşte! Atatürk’ün kızı bu Yörede çok bilinen bir fıkraya rada!” diye bağırışını hiç unutamam. göre, İbradı’yı ziyaret eden İsmet Muammer Aksoy da diğer devrim İnönü’nün “Buralarda ne yetiştirir şehitlerimiz gibi bu kadim coğrafya siniz” sorusunu ilçenin bir yaşlısı, nın geleceğinin aydınlığa kavuşma “Adam yetiştiririz, Paşam” diye ya sı uğruna yok edilmeyi göze almıştı. O nıtlamıştır... Kısa bir süre önce yitir da diğerleri gibi gerek yaşamı gerek diğimiz değerli insan, seçkin sanatçı se ölümüyle bizlere, yakınmak ve kay Gülriz Sururi’nin atası da bu satırla gılanmakla yetinmeyip çözümler üret rın yazarının da dedesi olan İbradılı memizi söyleyen ortak belleğimizde Şehit Kadı Abdurrahman Paşa idi. ki saygın yerini aldı. Pusuda, bağdaş Bu yazımda, Muammer Aksoy’u kurmuş karanlık öyle istiyor diye yıl derin bir sevgi ve saygıyla anar dızlar yok edilemezler elbette. ken, aynı vesileyle, kan kanserine Işıklar içinde yatsın... ve gazeteler Gazeteler günümüz için olduğu kadar, geçmişimizi anlama ve iyi değerlendirmek için olmazsa olmaz, birincil derecede önemli kaynaklardır. Meral Alakuş Yaşadığımız çağın diğer çağlardan ve toplumlardan farklı özellikleri nelerdir? Öncelikle bunları tanımlamamız gerekir. “Bilgi toplumu” diye adlandırılan çağımız, 1950’li yıllarda başlamıştır. Bu dönemde ileri ülkeler endüstri toplumu çağını tamamlamış, postendüstriyel çağına girmiştir. İletişim teknolojisinde gerçekleşen gelişmeler sonucunda da bilgi toplumuna geçilmiştir. Bilgi toplumu olarak adlandırılan bu çağın en büyük özelliği ise “bilginin toplanması, düzenlenmesi ve hızlı yayımı” için yeni imkânların ortaya çıkması olmuştur. (Bell, Daniel, Coming of Industrial Society) Bu çağın aslında “teknoloji çağı” olarak adlandırılması daha uygun olur kanısındayım. Evet, bilginin yayılması, yaygınlaşması ve en çabuk biçimde gerekli kişilere/yerlere iletilmesi, iletişim teknolojisi alanında gerçekleşen gelişmeler sonucu mümkün olmuştur. Bilginin denetimi Bilgi toplumu, bilginin ilk kez denetim altına alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu aşama yüzyıllar önce, kütüphanecilikte bir devrim yaratmış olan İskenderiye Kütüphanesi’nin kütüphanecisi Callimachus tarafından başlatılmıştır. MÖ 3. yüzyıl ortalarında, Callimachus ilk kez kütüphanesindeki ruloları konularına göre sınıflandırarak bir katalog hazırlamıştır. Callimachus bilgiyi önce genel ana konulara, sonra ana konuları daha alt konulara ayırmış, sınıflandırmış, bilgiye hiyerarşik bir düzen getirmiştir. Hatta zaman zaman belgeleri ana konular altında kronolojik veya alfabetik biçimde sıralamıştır. İskenderiye Kütüphanesi’nde 500 bin ila 700 bin kitap olduğu sanılmaktadır ve bu bağlamda böyle bir sınıflandırma sistemi uygulamasının boyutlarını tahmin etmek de güç olmasa gerekir. Bugün “bilgi yönetimi” alanında benzer uygulamalar bazı değişikliklere uğrayarak, üstüne teknolojinin getirdiği olanaklar eklenerek bir bakıma insanlığı bilgi çağına taşımanın öncülüğünü yapmıştır. Bugün de her kütüphanede uygulanan işlemler kitapları öncelikle konularına göre sınıflamaktır: 1876’dan bu yana Dewey Onlu Sistemi veya 20. yüzyılın başlarından bu yana Kongre Kütüphanesi Sınıflama Sistemi’ni kullanılarak, bilgi hiyerarşik biçimde düzenlenmektedir. Bu sistemlerin hepsi için amaç, akademisyen, araştırıcı, uygulayıcı, gazeteci, yazar vb. olmak üzere, her kesimden okurların bilgiye en kolay ve çabuk biçimde erişebilmelerini sağlamaktır. Bilginin yönetimi Gelecek, “bilginin yönetimi ve yayılımı ve kullanımı” üzerine kurulacak ve yapılandırılacaktır. Kendi bilgilerini denetim altına alan ülkeler, dünyayı şekillendirecek gelişmiş, öncü ülkeler konumunda olacaklardır. Önümüzdeki yüzyılların en iyi meslekleri arasında gösterilen sosyal medya yöneticiliği, web geliştiriciliği, veri analistliği ve içerik yöneticiliği, gerçekte bilgibelge yönetimi içinde yer alan mesleklerdir. (Herkese Bilim Teknoloji; 20.04.2018). Bilgibelge yöneticiliği temelde “İçerik Yöneticisi” (Content Management) olarak değerlendirilmelidir! Teknoloji değişik alanlarda olduğu gibi, bilgi yönetiminde de işlemleri kolaylaştırır, çabuk erişimi sağlar, ancak içerik analizi yapmaz. Gazete arşivleri Arşivler genelde kütüphanelerden farklı olarak daha değişik yayın / format türleri içerir: raporlar, kupürler, kurumsal bilgi ve belgeler, istatistik veriler, fotoğraflar, yazışmalarmektuplar, yasal basılı belgelerin yanı sıra mikrofilm, mikrofiş, disk / disket, bilgisayar vb. farklı ortamlarda bulunan bilgiler de bulunur. Bunların raflarda düzenlenmeleri farklı materyallere ayrılan farklı bölümlerde, kendi aralarında sıralana rak yapılır. Kurumun içinde konulara göre saptanmış olan anahtar sözcük dizinleri oluşturulur; bu listelerde yer alan anahtar sözcükler değişik formatlarda kayıtlı bilgilerin tümüne aynen uygulanır. Bu şekilde aranan konu ister kupür ister fotoğraf olsun ya da bilgisayarda yüklü olsun, tek bir konu başlığı ile aranır ve erişim sağlanır. Çalışma ortamında gazete arşivlerinde önemli bir farklılık da bilgi ve belgelere erişimin en çabuk biçimde yapılabilmesidir; son dakikada bir yeni bilgiye, habere veya bir fotoğrafa gereksinim duyulabilir, zamanlama çok önemlidir. Gazeteler bilgi üreten ve bilgi satan işletmelerdir ve bu nedenle hem güncel ve haber nitelikli ham bilgiler hem de geçmişe dayalı bilgi ve belgeler arşivlerde saklanmalıdır. Eğer gazete bilgi merkezleri işlevlerini etkin olarak yerine getirebilirlerse, gazetenin kalitesini geliştirmekte de önemli bir rol oynarlar. Örneğin, haberlerin en doğru ve eksiksiz biçimde verilmesi için gerekli bilgileri sağlamak, uygun fotoğrafları yazarlara ve editörlere sunabilmek, bir gazetenin kalitesini geliştirmek için önemli faktörler sayılır. Gazetelerde genel olarak yer alan konuları üst başlıklara ayırırsak, aşağı yukarı şu konuların işlendiğini görürüz: Güncel olaylar, ülke ve dünya gündemi, fikir yazıları, köşe yazıları, ekonomifinans, eğitim, politika, dış ilişkiler, teknoloji, sağlık, kültürsanatsinema, seyahat, magazin, spor vb. Bu başlıkların her biri “taksonomi” diye adlandırılan üst konuyu gösterir. Bunların dışında gazetelerde yer alan özel adlar da farklı taksonomi bölümleri oluşturur; bunlar da şu şekilde sıralanabilir: Yerliyabancı şirket adları, resmi ve uluslararası kurumlar, ilanlar, anketler, ölüm ilanları, hava durumu, astroloji, biyografiler, kitaplar ve her yıl tekrarlanan olaylardır (bayramlar, festivaller, anma günleri vb.). Özel adların hatalı yazılmaması bilgiye erişim bakımından çok önemlidir. Gazete belgebilgi Gazetede yer alan genel konuları üst başlıklara ayırdıktan sonra, kesin ve belirgin bir şekilde anahtar sözcüklerle tanımlamak ve bunları alfabetik düzen içinde sabitleştirmek çok önemlidir. Böylece, günlük gazetelerin içerdiği konular için kurumsal bilgisayar ortamında ya da internette olsun, bir veritabanı oluşturulur. Gazete bilgibelge merkezleri, aynı zamanda içinde bulundukları ülkenin de beynini ve kimliğini oluştururlar. Yerel veya ulusal kapsamda, olayları kayıt altına alır, halkı günü gününe bilgilendirir, ama daha önemlisi de tarihini güncellik üzerinden en doğru biçimde yansıtır. Buna örnek olarak verilecek bir gazete arşivi, New York Times indeksidir. Gazetenin başlangıç tarihinde, 1851 yılında bir deftere önce elle yazılarak başlamış olup 2008 yılına kadar basılı olarak yayımlanmıştır; 2013’ten bu yana internet ortamında yer almaktadır. Değişik ülkeler bilgi ve belgelerine değerli mülkleri olarak sahip çıkmaktadırlar. Ülkemizdeki durum Burada önce düşünmemiz gereken, kendi bilgilerimizin sahibi miyiz, sorusudur. Eski süreli yayınları, dergileri başlangıç yıllarına geri gidip tarama yapabiliyor muyuz? Cevabımız olumsuzsa, o zaman biz tarihimizi başka ülkelerin indekslenmiş kaynaklarından yararlanarak mı yorumlayacağız? Gazetelerin eski sayıları elde olmadan nasıl tarih yazılır? Yıllar önce olaylara nasıl tepki verilmiş, sorunlar nasıl çözülmüş, halkın tepkisi ne olmuş, yorumlar neymiş, tüm bunları kitaplarda bulmak olası değildir. Tarih yazarları geçmiş zamanın gazetelerine başvurmadan kitap yazamazlar; gazeteler günümüz için olduğu kadar, geçmişimizi anlama ve iyi değerlendirmek için olmazsa olmaz birincil derecede önemli kaynaklardır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle