14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 1125 OCAK 2019 CUMA Dış kaynağa muhtacızDavos Zirvesi’ne Türkiye’den giden yatırımcılar dış sermayenin önemine dikkat çekti Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Yurtdışından kaynak çekmeye mecburuz” derken Sabancı Holding CEO’su da Türkiye’nin tekrar yabancı yatırımcının ilgi alanı haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, dünya ekonomisinin yavaşladığını belirterek bu durumun dünyada daha korumacı ve daha milliyetçi liderliği ortaya çıkardığını söyledi. Davos’ta düzenlenen 49. Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) Bloomberg HT’ye konuşan Ateş, “Dünya ekonomisi yavaşlıyor. Bu durum ABD’de de böyle ama özellikle ihracatı ön plana çıkmış olan Çin, Almanya ve Japonya gibi ülkelerin ekonomilerinin yavaşlaması, Almanya’nın resesyonun hemen kıyısından dönmesi bu kanıyı güçlendiriyor. Bu durum dünyada korumacı, daha milliyetçi liderliği ortaya çıkarıyor” dedi. Güven tesis edilmeli 2019’daki kredi büyüme öngörüsü hakkında da bilgiler paylaşan Denizbank Genel Müdürü, “Yurtdışından kaynak çekmeye mecburuz. Kendi birikimlerimiz tasarruflarımız buna yetmiyor. Bunun için, finans sistemine güven tesis edilmeli. Uluslararası finans sistemi bizim bilançolarımızın durumuna bakıyor. Hem kamudan hem de özel sektör bankalarından sermaye artışları peş peşe geldi. Burada konu problemli veya yakın takipteki kredilerin nasıl yönetileceği, bu durumun iyi yöne tilmesi yurtdışındaki güvenin tekrar tesis edilmesini sağlar. Tekrar fon akışının bize doğru olmasını bizden de sisteme doğru olmasını sağlayacak” diye konuştu. Yeni hikâye lazım WEF’yi değerlendiren Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Göçmen de, “Temelde konuşulan küreselleşme 4.0. İş dünyası bunun üzerinde duruyor. Ama dünyanın diğer gündemleri var. Bir tarafta jeopolitik riskler, ticaret savaşları, diğer yandan Brexit, AB ülkelerindeki sosyal sorunlar. Bunların ışığında burada karamsar hava hâkim. Bu hava, Avrupa ve ABD ekonomisinin resesyona girme ihtimalinden de kaynaklanıyor. Türkiye gibi ülkelerin bundan bir ticari fayda sağlama durumu da var. Yeter ki bunu yeni Türkiye hikayesine dönüştürüp tekrar yabancı yatırımcının ilgi alanı haline getirelim” şeklinde konuştu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise, 2019’un Türkiye için iyi bir yıl olacağını savunarak, “Büyümede yavaşlama göreceğiz ama resesyon olmayacak” dedi. l Ekonomi Servisi Dünya Ekonomik Forumu’nda iklim değişikliği ana konu olmasına rağmen, şirketlerin üst yöneticilerini ve siyasi liderleri taşıyan 1500 jet İsviçre’ye inerken, 16 yaşındaki İsveçli bir iklim aktivisti Greta Thunberg Davos’a trenle gelerek soruna dikkat çekti. Berat Albayrak, Davos’ta Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire ile bir araya geldi. Davos’tan medet umulmasın Uzmanlara göre ticaret savaşları, vergi kaçakçılığı, acımasız rekabet ve iklim değişikliği gibi konularda Davos’tan medet umulmamalı. Katılımcıların yaraya parmak basmadıkları söylenemez ama sözlerinin arkası nedense hiç gelmiyor. Davos’ta dünyanın kurtarılması bir kez daha ertelenmiş oldu. Dünya Ekonomik Forumu’nda iklim değişikliği ana konu olmasına rağmen, şirketlerin üst yöneticileri ve siyasi liderleri taşıyan 1500’ü aşkın jet İsviçre’ye inerken, 16 yaşındaki İsveçli bir iklim aktivisti Greta Thunberg Davos’a trenle gelerek soruna dikkat çekti. Thunberg, Avrupa, Japonya ve ABD’de küresel ısın maya karşı hükümetleri daha güçlü adımlar atmaya çağıran liseli eylemlerinde de yer almıştı. Dünya Ekonomik Forumu ve Birleşmiş Milletler (BM) EAtık Koalisyonu tarafından hazırlanan “Elektronikte Yeni Bir Dairesel Vizyon” raporuna göre, dünyada her yıl 62 milyar dolar değerinde elektronik atık üretiliyor. Raporda, dünyada her yıl üretilen elektronik atık miktarının 50 milyon ton olduğu, bu rakamın 2050’de 120 milyon tona yükselmesinin beklendiği kaydedildi. Ticaret savaşları risk Öte yandan Davos’ta konuşan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagar de, büyüme tahminlerini aşağı yönlü rezive ettiklerini, resesyon riski görmediklerini ve ticaret savaşları ile Brexit’in en önemli riskler olduğunu belirtti. Lagarde, “Bana bir resesyon riski görüp görmediğimi soracak olursanız size cevabım hayır olacaktır. Eğer ufukta gördüğümüz riskler gerçekleşecek olursa ki biz bu ufka ekimde olduğumuzda daha yakın bir noktadayız. İşte tam bu sebepten dolayı büyüme tahminimizi aşağı yönlü revize ettik. Eğer bu riskler gerçekleşecek olursa o zaman tamamen farklı bir hikâye oluşacak. Benim için en önemli risk ise eğer çözülmezse ticaret gerginlikleri ve Brexit belirsizlikleri olacak” ifadesini kullandı. Ekonomi bu yıl resmen duracak Citigroup, Türk ekonomisindeki daralmanın 2018 dördüncü çeyrekte yüzde 2, 2019 ilk çeyrekte yüzde 2.7 ve ikinci çeyrekte yüzde 6.2 olmasını bekliyor. Citi ekonomistleri, Türkiye ekonomisinin 2019’un tamamında ise yüzde 3.4 daralacağını açıkladı. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (Betam) öngörüsüne göre, 2018’in dördüncü çeyreğinde GSYH büyümesi negatife dönerek bir önceki çeyreğe göre yüzde 2.2 ve yıllık bazda yüzde 3.5 daralma yönünde olacak. Betam’a göre, ekonomide dördüncü çeyrek itibarıyla bariz bir durgunluk yaşanacak. l Ekonomi Servisi 1 Şubat’ta kümesler civcivsiz kalacak Sektörde bulunan 100 üreticiden 90’ının borç batağında olduğunu söyleyen Yenişehir ve İznik Kanatlı Hayvan Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Basri Lapacı, “Banka borçları ödenemez hale geldi. Yükselen girdi maliyetleri sebebiyle kümeslere 1 Şubat’tan itibaren civciv koymayacağız” dedi. Birlik olarak 2 milyon kapasiteli kümeslere sahip olduklarını aktaran Lapacı, “Bu, Türkiye genelinde 20 milyon civciv demek. Elektrik, kömür ve akaryakıta gelen yüksek zamlar ile işçi maliyetine gelen yüzde 16’lik zamdan sonra tamamen çaresiz kaldık. Bizi buna iten sebep budur” dedi. l Ekonomi Servisi Dünyanın borç yükü ikiye katlandı Kredi derecelendirme şirketi Fitch, kamu borçlarının küresel düzeyde hızla yükseldiğine dikkat çekti ve bu borçların gelişmekte olan ükelerde GSYH’nin yüzde 80’ine ulaştığı uyarısı yaptı. Fitch’in Küresel Kamu Borçları Raporu’na göre, 2018 sonu itibarıyla dünya genelinde kamu borç yükleri, 2007’ye göre ikiye katlanarak 66 trilyon dolara ulaştı. Gelişmekte olan ekonomilerin borçları ise 2012’den bu yana yüzde 50 artarak 15 trilyon dolara yükseldi. Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki gelişmekte olan ekonomilerin borcunun yüzde 104, Sahra altı Afrika’nın borcunun ise yüzde 75 arttığına dikkat çekildi. l Ekonomi Servisi 3 bin 500 çalışanı bulunan Türkiye’nin en köklü şehirlerarası otobüs şirketi battı Pamukkale Turizm iflas etti İzmir 1. Asliye Mahkemesi, Pamukkale AŞ’nin konkordato talebini reddederek şirketin iflasını kararlaştırdı. Şirketin mali durumuna ilişkin raporları inceleyen mahkeme heyeti, firmanın ticari faaliyetlerini sürdürmesine imkân olmadığına hükmederek konkordato talebini reddetti ve iflas kararı verdi. Üç ay önce konkondato talep eden şirket çalışanlarına gönderdiği yazıda, “İçinde bulunduğumuz ekonomik şartların yarattığı olumsuzluklar sonucu borçlarımızı yapılandırmak zorunlu hale geldi. Bu kısa yapılandırma ve planla ma sürecinde amacımız, 3 bin 500 çalışanımız, aileleri, iş ortaklarımız, yolcularımızdan oluşan tüm Pamukkale Turizm ailesinin haklarını korumak ve yolumuza çok daha sağlam adımlarla devam etmektir” ifadesini kullanmıştı. Adını Denizli’nin doğa harikası (Hierapolis) Pamukkale’den alan ‘Pamukkale Turizm’ Bababalım ailesi tara fından 16 Ocak 1962’de kurulmuştu. 2018’in son çeyreğinde 7 büyük banka, konkordatolu firmaların kredi borçlarının yapılandırılması için çalışma başlattı. Firmaların mali durumları analiz edildi; borçlarını ödeme niyetinde olup, borçları yapılandırıldığında ticari faaliyetine devam edebilecek olan firmalar tespit edildi. Bankalara olan kredi borçları yapılandırılan 100 kadar firmadan 22’si konkordatodan çıktı. l Ekonomi Servisi 22 yıllık barış projesi Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin tanıtımı Akkan Suver (solda) katılımıyla yapıldı. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe (sağda), Brexit sonrası İngiltere’nin Gümrük Birliği’nde kalmaması ve Türkiye’nin bu ülkeyle bir serbest ticaret anlaşması imzalamaması durumunda Türk moda endüstrisinin 2 milyar dolarlık bu pazarında ağır darbe alacağını söyledi. Türk diyasporası oluşturulmalı Yurtdışında Türkiye’nin subjektif bir algılama ile karşı karşıya olduğunu belirten Akkan Suver, “Türkiye’nin yurtdışında 6 milyon civarında bir vatandaş topluluğu vardır. Buna karşılık diyaspora etkinliği yok denecek kadar azdır. Türk diyasporasını oluşturmaya ülkemizin büyük çapta ihtiyacı bulunuyor” dedi. Çin’in beş yıl önce ortaya koyduğu Bir KuşakBir Yol Projesi’ne büyük önem verdiğini belirten Suver, “Bu yeni ticaret yolunun aynı zamanda bir barış ve istikrar yolu olacağına inanıyorum. Türkiye de bu projeye sıcak yaklaşıyor. Çinlilerin deyimi ile bu proje kazankazan (winwin) projesidir” değerlendirmesinde bulundu. Zirvede de konuşulacak olan göçmen sorununa da değinen MGV Başkanı “Düne kadar, daha iyi yaşamak için, savaştan veya terörden canını kurtarmak için oluşturulan zoraki göçleri yarınlarımızda suya olan ihtiyaç daha da arttıracaktır. Su göç için yarınların en önemli unsuru ol maya adaydır” dedi. Suver, ayrıca “Suriye’den gelenleri, Suriye’de barış oluşumundan sonra oraya geri göndermenin en iyi çözüm olacağını” belirtti. Su sorununa da değinen Suver, “Elli yıl için de Afrika’nın önemli bir bölümünde içme suyunun bulunmayacağı konunun uzmanlarınca ısrarla belirtilmektedir. Aynı şekilde Otadoğu’da sınırlı su kaynakları da bu ülkenin insanlarını yarınlarda daha çok göçe özendirecektir” ifadelerini kullandı. Avrasya Ekonomi Zirvesi için geri sayım başladı. MGV Başkanı Akkan Suver 27 ülkeden devlet yöneticilerinin geleceğini söyledi. Emre Deveci Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin 22’ncisi bu yıl ‘Geleceğe Sorumluluk’ ana temasıyla 67 Şubat tarihlerinde düzenlenecek. Marmara Grubu Vakfı (MGV) tarafından organize edilen zirveye 27 ülkeden cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar ile birlikte yurtiçi ve yurtdışından 6 bin kişinin katılması bekleniyor. Dijital ekonomi ve enerjnin küresel boyutlarıyla ele alınacağı zirvede, popülizm, din, göç, yapay zekâ, su sorunu gibi birçok konu mercek altına alınacak. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov’un da katılacağı zirvede ağırlıkla Balkan ve Orta Asya ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir yanından üst düzey yetkililer konuşma yapacak. ‘Eğitim şart’ “22 yıllık bir barış ve diyalog projesi” olarak adlandırılan zirve öncesinde konuşan MGV Başkanı Akkan Suver, Türkiye ekonomisinde 2018’in verdiği tahribatı bu yıl aşılabilmesinin çaresinin istihdam ve ihracatta olduğunu vurguladı. Suver, “Türkiye’nin varlığını iyi bir biçimde sürdürebilmesi için üç şart var: Üçü de eğitim, eğitim, eğitim” dedi. Neden sorun çözmesini bilmiyoruz? Bir soru: Sorun çözmesini bilen bir ülke miyiz sizce? Yanıtınız büyük olasılıkla hayır olacaktır. Trafikten eğitime, çöpten kadına şiddete, cinayet gibi iş kazalarından çarpık kentleşmeye, neden tarım ürünlerini bu kadar pahalı tükettiğimize, oturduğumuz semtte yeşil alanların giderek azalmasına kadar büyük bir yelpazenin içinde sorunlarla debelenip duruyoruz. Peki, neden hiçbirinde bir arpa boyu yol alamıyoruz? Üstelik, sürekli bir yenilmişlik duygusu içinde kalıp ardından boş veriyor, hatta duruma alışıyor, normalleştiriyoruz. Tınaz Titiz, bu hafta Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nde “Karşı karşıya kaldığımız sorunlar gerçekten birbirinden farklı mı, yoksa bir bütün mü” sorusunu ortaya attı. Titiz, uzun yıllardan beri “toplumun sorun çözme kabiliyeti üzerine” kafa yoran biri. Bir dönem kültür ve turizm bakanı olarak da görev yapmıştı. Bu konuda oluşturduğu bir grubu var ve sürekli düşünce üretiyor. Kronik toplumsal sorunları sistem mühendisliği yaklaşımıyla ele alan biri. “Kalıcı çözüm üretmek için sistemin parçaları arasındaki ilişkileri anlamamız gerekir. Problemlere yaklaşım yöntemimiz, sorun çözme kapasitemizi belirler” diyor. Bu son derece önemli bir konu. Ve sürekli göz ardı ediliyor. Problem çözme becerimiz zayıf. Hatta uluslararası alanda bile tescilli. OECD tarafından yürütülen bir program var: Uluslararası Yetişkin Becerilerinin Ölçülmesi Programı (PIAAC). PIAAC da PISA gibi çeşitli alanlarda becerileri ölçüyor. Fakat, programın ölçeği 15 yaşındaki öğrencilerle sınırlı değil. PIAAC’ta 1665 yaş arası nüfusun sözel, sayısal ve  teknoloji zengin ortamlarda problem çözme becerilerini ölçülüyor. Sonuç? Türkiye’deki yetişkinler, diğer OECD ülkeleri ile kıyaslandığında değerlendirme yapılan her üç ortalamanın altında performans göstermiş. PIAAC raporunda şu da vurgulanıyor: Bilgi işleme becerileri ile başkalarına karşı güven, kişinin siyasi süreçlerde etkin olduğuna dair inancı, sağlık gibi bazı sosyal sonuçlar arasındaki ilişki Türkiye’de diğer ülkelere nazaran oldukça zayıf. Durum sadece yetişkinlerle de sınırlı değil. OECD’nin bir de 15 yaş grubuna uyguladığı “Ortaklaşa problem çözme testi” var. Ve ne yazık ki Türkiye’de öğrenciler “ortaklaşa problem çözme” becerisinde 52 ülke arasında 48’inci. 32 OECD üyesi arasında ise sonuncu sırada. Başa dönersek; tüm bunların toplum olarak neden sorunlarımızı çözemediğimizle de yakın ilişkisi var. Tınaz Titiz şunu söylüyor: Örneğin İstanbul’un trafik sistemini yönetmek ile sokakların temizliği birbirinden bağımsız iki farklı alan gibi görünür. İlkinde sorunlar daha fazla yol yaparak, ikincisinde ise daha çok otomatik süpürge satın alarak çözülmeye çalışılır. Sorunları “parçalara ayırarak algılama” kolaycılığıdır bu. Halbuki ortada, artık masif hale gelmiş, iç içe geçmiş bir “bütün sorun” mevcuttur. Ana noktada da “güç kaynaklarından nemalanma” isteği yatar. Yani şunu anlatmak istiyor: Nerede bir sorun, yani kirlilik varsa; orada mutlaka istismar yoluyla sağlanan bir çıkar vardır. Örneğin; bir trafik düzeninde “başkasının hakkını çiğnememe” kuralını bozan “kuralı çiğneyerek zaman kazanma” dürtüsü. Ya da vergisini zamanında ödemek yerine, ödemeyip bir seçim affını bekleyerek maddi kazanç sağlama dürtüsü... Peki, ya çözüm? Bu noktada Titiz’in önerisi ilginç. “Bu işler, parçalara ayrılmış sorunların her birine sıkı denetimler getirme gibi çözümler getirerek yürümez. Üstelik tam tersi etkiye bile yol açabilir” diyor. Çözüm olarak da merkezi otoritelerin katkısı olmaksızın sivil yurttaş inisiyatifini öneriyor. Trafik şikâyet sistemi ya da diğer sorun konularda yaygın şikâyet sistemleri. Kısaca “ben ne yapabilirim ki” söylemi ile kendi köşesine çekilmiş, sadece eş dost meclislerinde ya da sosyal medya da yakınmayı seçen, üstelik sayı olarak hayli kalabalık bir kesime sesleniyor. KISA... KISA... l Konya Karapınar’da 1000 megavat kapasiteli güneş enerjisi santrali kurma ihalesini kazanan Kalyon ile Güney Koreli ortağı Hanwha yollarını ayırmaya karar verdi. Kalyon Enerji ve Hanwha’nın, projeyi hayata geçirmek için 1.3 milyar dolar düzeyinde yatırım yapması öngörülmüştü. l Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, bilişim sektöründeki mesleklerde İŞKUR tarafından düzenlenen iş başı eğitim programlarında günlük ödeme miktarını 75 liradan 85 liraya çıkardıklarınıaçıkladı. l Almanya merkezli araba üreticisi Volkswagen, ABD’nin araba ithalatına uygulamayı değerlendirdiği ek gümrük vergilerinden muaf olabilmek için ABD yönetimiyle görüşmelere başladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle