16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 321 Ocak 2019 Pazartesi 110/6 0 140/4 0 100/1 0 120/8 0 110/6 0 10/ 8 0 100/ 2 1 0 30/0 0 130/7 0 80/ 1 0 40/0 0 140/8 0 20/ 6 0 170/1 2 0 60/3 0 70/ 8 0 30/ 2 0 ?0/? 0 50/ 6 0 110/4 0 90/ 1 1 0 110/3 0 TARİHTE BUGÜN 2012: Türkiye’de ilk yüz nakli, Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi tarafından Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gerçekleştirildi. 2016: Kalp krizi geçiren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç hayatını kaybetti. Sayıştay’dan kaçak ocak tespiti: Organize yapı haline geldi Olüm tünelleri Sayıştay’ın Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) için hazırladığı 2017 denetim raporunda, 3 yılda 840 kaçak ocağın tespit edildiği ve 19922017 yılları arasında 129 işçinin kaçak ocaklarda yaşamını yitirdiği açıklandı. Raporda, “Hesabı tam olarak yapılamayan, kontrol edilemeyen ticari bir faaliyet şekline dönerek üzerinden rant sağlanan organize bir yapı haline gelmiştir” denildi. Sayıştay’ın TBMM KİT Komisyonu’na sunduğu 2017 TTK denetim raporunda, Zonguldak’ta son günlerde gündeme gelen Sayıştay raporunda, 2015’te özel şirketlere ait maden ocağında 6, kaçak ocaklarda 7, 2016’da kaçak ocakta 2, özelde 1, 2017’de ise kaçak ocaklarda 3, özel sektörde 4 ölümlü iş kazası meydana geldiği belirtildi. ve geçen yıl 21 Kasım’da metan gazı zehirlenmesi sonucu 3 kişinin öldüğü kaçak ocaklarla ilgili önemli tespitlere yer verildi. Raporda, 2015 yılında tespit edilerek müdahale edilen kaçak ocak sayısının 197, 2016 yılında 293, 2017 yılında 350 olmak üzere 840 kaçak ocağın tespit edildiği, kaçak ocak sayısının arttığı na ve ocakların tespit edilip kapatılarak mühürlenmesinin sorunu çözmediğine dikkat çekildi. Raporda, kaçak ocakların mühürlendikten sonra tekrar açılmasına örnek olarak ise 21 Kasım 2015’te 1 kişinin öldüğü kaçak ocağın kapatılmasının tekrar açılması ve 2,5 ay sonra 2 işçinin de gazdan zehirlenerek ölmesi gösterildi. l DHA İPTAL EDİLDİĞİ resmi olarak açıklanmayan termik santral için EYLEM Zbeahcairsını yıktılar Kuzey Ormanları Savunması aktivistleri dün, geçen aralık ayında iptal edildiği duyurulan ancak iptale ilişkin resmi bir açıklama yapılmayan Çerkezköy termik santral projesine yönelik sembolik bir kapanış töreni düzenledi. Çerkezköy’de kurdukları termik santral bacası maketi önünde bir araya gelen aktivistler, “Trakya termiği durdurdu, sen de Çevresel Etki Değerlendirmesi’ni (ÇED) iptal et” yazılı pankartı açtı. Kurulan kürsüde konuşan Kuzey Ormanları Savunması aktivistlerinden Oruç Karacık, “Ömründe hiç kömürlü termik santral kurmak istememiş in sanlar, hoş geldiniz. Kömüre kader demeyeceğiz” dedi. Karacık yaşam savunucularının bölgede termik santral kurulmaması gerektiğini daha önce de dile getirdiğini anımsattı. Karacık’ın konuşmasının ardından alkışlar eşliğinde baca maketi yıkıldı. Aktivistler adına yapılan açıklamada da “Çerkezköy termik santral projesinin tamamıyla iptal edildiği resmi olarak duyurulmalı. Bölgedeki diğer iki termik santral projesi bir an önce askıya alınmalı. Projelerin önünü açan Çevre Düzeni Planı değişiklikleri ivedilikle iptal edilmeli” talepleri sıralandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Eylem, sembolik olarak yıkılan termik santral baca maketi önünde “Trakya termik istemiyor” ve “zehir solumak istemiyoruz” sloganlarıyla son buldu. Prof. İlhan Berktay yaşamını yitirdi İnşaat Yüksek Mühendisi emekli Profesör İlhan Berktay yaşamını yitirdi. 88 yaşında yaşama veda eden Berktay’ın Berktay ölüm haberini kızı Ayşe Berktay sosyal medya hesabından duyurdu. Berktay’ın cenazesi bugün Zincirlikuyu Mezarlığı Camii’nde ikindi namazı sonrası kılınacak cenaze namazının ardından defnedilecek. İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’nde (İYTGD) iki dönem dernek başkanlığı yapan Berktay, “Nâzım Hikmet’i Kurtarınız” kampanyasının ardından 1951 tevkifatında tutuklanmıştı. Yaklaşık üç yıl cezaevinde kalan Berktay, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Betonarme Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. l Haber Merkezi Emniyet müdürü ve 4 polise kaçakçılıktan gözaltı Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde tarihi eser kaçakçılarına yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda Silvan İlçe Emniyet Müdürü Ö.Ö. ile 4’ü polis 7 kişi, gözaltına alındı. Gözaltına alınan 8 şüpheli Diyarbakır Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne götürüldü. l DHA Manisa’daki TARİHİ BİNAYLA İLGİLİ sevindiren gelişme Beyaz Fil kurtuluyor 367. eylem ‘Havaalanları bitti Haydarpaşa bitemedi’ Haydarpaşa Dayanışması, 367’nci kez gerçekleştirdiği pazar nöbetinde ‘Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak’ dedi. Haydarpaşa Dayanışması’nın öncülüğünde toplanan gruba Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, eski CHP milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ve TCDD çalışanları da destek verdi. Nuhoğlu, “Haydarpaşa uzun zamandır restorasyonunun bitmesini bekliyor ama bir türlü bitmiyor. Köprüler bitti, havaalanları bitti, yollar bitti; peki Haydarpaşa Garı niye bitmiyor? Bizim geçmişle olan bağlantılarımızın kesilmesini istiyorlar” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Manisa’da, 30 milyon 450 bin TL’ye, tekstil firması Teksan Brode AŞ’ye satılan ve yıkılıp otel, rezidans ya da AVM yapılması planlanan tarihi Beyaz Fil binasına ilişkin davadan “sevindirici” karar çıktı. Manisa 2. İdare Mahkemesi, binanın AVM yapılmasına ilişkin “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Karar ile “binanın riskli yapı statüsünden çıkarılarak aslına uygun hale getirilip korunması ve güçlendirilmesi” gerekiyor. Manisa’nın merkezinde yer alan ve inşa edildiği 1960’lı yılların mimari özelliklerini barındıran binanın adını, “heybetli uzun kolonları ve beyaz renginden dolayı” aldığı rivayet ediliyor. Binanın dört tarafı caddelerle çevrili. Üç yönünde de tarihi eserler bulunuyor. Binayı özel kılan ise “ünik” yani “döneminin özelliklerini yansıtan, eşi ve benzeri olmayan niteliği.” l ANKARA / Cumhuriyet Satacak başka şey kalmadı mı? CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Üsküdar’da satışa çıkarılan camiyi TBMM gündemine taşıdı. Hazine ve Maliye Bakanı Berak Albayrak’ın yanıtlaması istemiyle Meclis’e önerge veren Tekin, “Satacak devlete ait başka yer kalmadı da kutsal mekânlarımıza mı göz diktiniz” diye sordu. CHP’li Tekin, “AKP iktidarında, belediyelere ait ve üzerinde ibadet yeri olan kaç adet taşınmazın vergi borcuna mahsuben bakanlıklara devri yapılmıştır? Kutsal mekânların alınıp satılmasını doğru buluyor musunuz” diye sordu. l ANKARA / Cumhuriyet Fatih’te iş hanında yangın: 1 ölü İstanbul Fatih’te sabaha karşı bir iş hanında çıkan yangında can pazarı yaşandı. Mahsur kalan 2 işçi kurtarıldı, sahibi olduğu çaydanlık atölyesinde yaşadığı öğrenilen Yaşar Çakıcı (70) hayatını kaybetti. Kurtarılan işçilerden Hacı Karagülle, iş hanında yaşayan 10 işçi olduğunu anlattı. Öte yandan İzmir Aliağa’da Liman Yolu Köprüsü inşaatında çalışan işçi Zakir Çetinkaya (53), 25 metre yükselikten düştü. Aliağa Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Çetinkaya, tüm çabalara rağmen kurtarılamadı. Çetinkaya’nın 4 çocuk sahibi olduğu öğrenildi. l DHA / İHA Erdoğan’ın gittiği genelev “Eskiden TRT olarak her hafta MEB Şura, Bilkent Senfoni, CSO, Resim Heykel Müzesi gibi salonlarda konserler çekerdik. Soğuk bir perşembe gecesi sucuk bile yapmıştık CSO’nun arkasında. Sucuk ekmek verdiğimiz korumalar söylemese Ahmet Necdet Sezer’in salona geldiğini bile anlamazdık.” Eski TRT çalışanı Haluk Hatırnaz hatırlattı. Bir zamanlar kimseye haber vermeden klasik müzik dinlemeye giden cumhurbaşkanları vardı. Yalnız Sezer mi? Süleyman Demirel, “İşte çağdaş Türkiye’nin muhteşem tablosu” sözlerini 28 Şubat’ın ardından gittiği klasik müzik konserinde söylemişti. Parmağı orkestrayı gösteriyordu. “Süleyman Demirel’i bir gün on dakika ayakta alkışlayacağımı söyleseler gülerdim, ama alkışlıyordum işte.. Demirel’den öte, ‘Çağdaş Türkiye’yi alkışlıyordum” diye anlatıyor Sabah yazarı Hıncal Uluç salondaki havayı. Atatürk ve İsmet İnönü’den söz etmiyorum bile. Sahi, biz bu noktaya nasıl geldik? Bir cumhurbaşkanı ülkenin dünyada en çok tanınan müzisyeninin konserine gidiyor. Herkeste neredeyse “devrim oldu” havası… Genelevde olağanüstü hal  1989 yerel seçimleri arifesi. Yine bir mart ayı. Beyoğlu’ndaki genelevde o gün sıra dışı bir hareketlilik var.  Mahallenin Milli Görüşçü delikanlısından bir cılız ses duyuldu:  “Biraz sonra belediye başkan adayımız Recep Tayyip Erdoğan sizleri ziyaret edecek.”  Kadınlar şaşkındı. Kimileri başına tülbent aldı. Sarıklı cüppeli bir adam bekliyorlardı. İçeri takım elbiseli, tıraşlı Erdoğan girdi. “Biz sizi içine düştüğünüz karanlık dünyadan kurtarmak istiyoruz” sözleriyle niyetini anlatıyor, “oyunuzu, gönlünüzü, desteğinizi istiyorum” diye beklentisini aktarıyordu. Erdoğan’ın genelev ziyareti ilk olmadı. 5 yıl sonraki seçimde de gitti. Sadece oraya değil, meyhaneye de, birahaneye de gitti, içki masalarına da oturdu. Hatta Refah Partisi’ne ikna olan kadınlardan bazıları seçim çalışmalarına katılıp, partiye oy istedi. Menzilcilerin kahvesinden kovuldu O kadar ilginç ki… Erdoğan, seçim gezisinde Menzil Cemaati’nin Eyüp yakınlarındaki kahvehanesine girerken durduruldu. Kahvehane sahibi durumu açıklıyordu: “Menzil’dekiler ‘Biz RP’ye değil başka partiye oy vereceğiz’ dediler. Bunun için sizi içeri alamayız.” Hep kazanan ata oynayan tarikatın müridi, Erdoğan’ın içerdekilere propaganda yapmasına izin vermiyordu. Kavga çıkmasını araya giren o adam önledi: “Efendim, benim dükkânım karşıdaki meyhanedir. Arzu ederseniz size ben orada çay ikram edeyim.” Erdoğan, Menzilcilerin kahvesinde bulamadığı sandalyeyi karşısındaki meyhanede buluyordu. Vedalaşırken  “Biz de sizin gibi inançlı insanlarız. Biz de bu ülkenin kalkınmasını istiyoruz. Bizi ihmal etmeyin” sözleriyle uğurlandı. Bülent Arınç, o günleri “Meyhanelere birahanelere girmişimdir, şişeleri saklamaya çalışan insanlar görmüşümdür, tanıdığım insanların yüzleri kıpkırmızı olmuştur” diye anlatıyor, “İster oy versinler ister vermesinler, bu bizim toplumla barışma modelimiz oldu” sözleriyle devam ediyordu.  Milli Görüş’e yakın gazeteci ve dönemin tanığı Fehmi Çalmuk’un Ruşen Çakır’la birlikte yazdığı “Recep Tayyip ErdoğanBir Dönüşüm Öyküsü” kitabında bunlardan daha fazlası da anlatılıyor. Konuştuğum Çalmuk, “18 kitabım arasından en az satanı” diye anlattı 2001’de çıkan kitabı. Genelev ziyaretine, İlahiyatçı Ali Rıza Demircan’ın Kasımpaşalı kabadayı akrabalarının refakat ettiğini söyledi. Öyle ya, Erdoğan’ın rol modeli de belinde silahı eksik olmayan Kasımpaşalı kabadayı ağabey Sultan Demircan’dı. Yüzde 50’lerin düzeni  “Eski Türkiye” diye iç çekiyorsunuz… Erdoğan, 1994 seçimlerini yüzde 25.6 oy ile kazandı. 1999 seçimlerinde ise yüzde 27.5 ile sürdü. 2014’te geldiğimiz yerde ise CHP adayı Mustafa Sarıgül’e yüzde 40 oy alması yetmedi. Zira karşısındaki Kadir Topbaş yüzde 48 almıştı. Önümüzdeki 31 Mart’ta da İstanbul’u Ankara’yı kazanandan, seçmenin yarısının oyunu alması bekleniyor. Herkesin kendince temsil edildiği sistem gitti. Yüzde 50 düzenindeyiz. DYP’den ANAP’a merkez sağı yutan AKP, Türk siyasetini iki başlı hale getirdi. Artık her seçimde Erdoğan’ın ittifakları ile karşıtları olarak tasnif edilen bir tarih yazılıyor. Ülkenin ortadan ikiye bölündüğü resmi gösteriyor. Muhalefet bile siyasete ya da yeteneğe değil, yüzde 50’ye aday arıyor. Başkanlık sistemi de tuz biber oldu. Türk halkının ortasına, iktidar eliyle hendek kazıldı. Bir yanında savcının kapısında tost yiyen Metin Akpınar, polis eliyle adliyeye götürülen Müjdat Gezen ya da birkaç yıl önce adeta vatan haini ilan edilen Fazıl Say var. Şarkıcı Zuhal Olcay’ın bir el hareketiyle Erdoğan’a hakaretten hapis cezası aldığı düzendeyiz. Anadolu’nun bir kasabasında attığı mesajdan tutuklanan insanlara bakınca, iktidarın ülkenin en az yarısına yabancılaştığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Her dönemin semireni yandaş Engin Ardıç, “herkesi kucaklayacak Cumhurbaşkanı” arayanlara, “o dediğin genelevde bulunur” demişti. O küfürbazlığı, yıllar önceki ziyaretlerini unutanların pek sevdiğini aklınızdan çıkarmayın. 30 yıl önceki mart seçimlerinde geneleve giden Erdoğan’ın, 30 yıl sonra yine bir mart seçimi arifesinde klasik müzik konserine gitmesine şaşırıyoruz ya... Doğru şaşırma “30 yılda nereden nereye geldik” diye olmalı. Değişmeyen bir şey var tabii ki! 30 yıl önce genelev kapısında Erdoğan’a anlatılan o düzen: “Başkan, sen bizi kurtaramazsın. Bize senet imzalattılar. Ne kadar olduğunu bilmiyorum. 13 yaşında bu tuzağa düştüm. O gün bu gündür borç ödüyorum.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle