Katalog

kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 1321 OCAK 2019 PAZARTESİ Oyuncak Müzesi’nde sahnelenen mekÂn tiyatrosu ‘Helikon’un yönetmeni Ali Ozan Akın seyircileri köşkün perili odalarına davet ediyor Köşkün“Dans” “Tarih” perileri geri döndü“Tragedya” Oyuncak Müzesi her pazar ve pazartesi “Helikon” adlı oyuna ev sahipliği yapıyor. Oyunda köşkün farklı odalarında 9 ayrı hikâye anlatılıyor. “Pandomim”de Mehmet Erbil rol alıyor. Tarihi bir köşk, önünde kurşun askerler, köşkün bulunduğu sokak Zürafa Sokak. Köşkün sokağında Ali Ozan Akın, oyunu Mehmet Erbil ile birlikte kaleme almışlar. Akın, “Helikon”un oluşum süreci ve önünde zürafa heykel ni şöyle anlatıyor; “İlk kez mekân ti leri var. Bu beyaz üç katlı yatrosuyla New York’ta karşılaştım. köşk 2005 yılından bu ya 2012’de bir oyun gördüm ve orada çok na Oyuncak Müzesi. Su etkilendim, bir mekânın komple tiyat nay Akın’ın kurduğu bu ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK müze aslında tarihe bir yolculuk. ro mekânına dönüştürme fikri ve orada seyircinin performansın bir parçası oluşu çok etkiledi beni.” Bu perili köşkte bu aralar müze ka Sunay Akın ile Ayhan Doğan’ın pandıktan sonra saat tam 21.00’de pe Oyuncak Müzesi’ni birlikte tasarladık riler dolaşıyor. Bunlar ilham perile larını söyleyen Ozan Akın, “müze ku ri... Ne mi yapıyorlar? bizlere tam do rulurken ziyaretçiler kendilerini ti kuz tane hikâye anlatıyorlar. 9 oda yatro sahnesinde hissetsin istemişler. lı köşkün sekiz odasında anlatılan hikayelerin toplamının adı “Helikon”... Son olarak dinlediğimiz öykü ise Sunay Akın’ın sesinden... Helikon, Yunan mitolojisinde sanat ve ışık tanrısı Apollon’un yaşadığı dağın ismi. Apollon, Musalar denilen, Zeus’un 9 güzel kızıyla birlikte yaşıyor. Bunlar sanatın 9 farklı disiplinini temsil ediyorlar. Bu dokuz ilham perisi: Kleio (tarih), Erato (aşk şiirleri), Kalliope (epik şiir), Polymnia (Pandomim), Euterpe (müzik), Thalia (Komedya), Melpomene (tragedya), Urania (yıldızlar bilimiAstroloji), Terpsikhore (dans). 9 oyun 9 öykü... Her oyunda içeriye sadece 50 seyirci alanabiliyor. Bir oyun süresince dokuz oyunu görmek mümkün değil. O nedenle çabuk karar verip mümkün olduğunca hızlı hareket etmek gerekiyor. En azından 6 oyun görebilmek için. Dokuz oyunuda görmek istiyorum derseniz müzeyi tekrar ziyaret etmeniz gerekiyor. Dokuz periden esinlenen “Helikon” adlı oyunun yönetmeni Biz de o sahnelere hak ettikleri performansları verdik. Yani sahne dekor hazır, bir tek oyuncu eksikti oyuncuyu koyduk içine” diyor. İlk aşk ve kırmızı ceket Müzeye daha önce gitmiş olanlar hemen hatırlayacaktır, girişte bir terzi dükkânı ve vitrinde kırmızı bir ceket durur, işte ilk oyun bunun üzerine yani Sunay Akın’ın annesi ve babasının aşkının başladığı o kırmızı ceket ile ilgili. Dans adındaki gösteride, isminden de anlaşılacağı üzere dans eden iki oyuncu yer alıyor. Aşkın doğuşunu bizlere dans ederek anlatıyorlar. Sonrasında köşkün diğer odasında bir İstanbul oyuncakçısı çıkı yor karşımıza, benim çok beğendiğim ve oyunculuğuna, bedenine olan hâkimiyetine tek kelimeyle hayran kaldığım Mehmet Erbil... Erbil’i izlediğimiz “Pandomim” adlı öyküde, yaşlı Agah Efendi adlı bir Eyüp oyuncakçısını canlandırıyor. Agah Efendi, seyirciyle sohbet ediyor, konuşuyor ve yönlendiriyor. Karşınızda yaşlı bir adam var ve onun özlemlerine babasına olan hasretine tanıklık ediyorsu nuz. Bizim oyuncak tarihimizin en önemli oyun kahramları Karagöz ve Hacivat’ı canlandırdığı bölümde Erbil’in müzik ile olan uyumu tek kelimeyle mükemmel. Pandomim’i iki gün üst üs te seyrettim ve bu kadar genç bir oyuncunun yaşlı bir adamı bu kadar başarılı candırdığı başka bir oyuncu bugüne kadar görmedim. Ses ve beden uyumu dikkat çekiciydi. Kısacası bü yü hiç bozulmadı. Burada bir sahne ve koltuklar yok, seyirciler her odaya girdiklerinde oyuncuya yakın bir şekilde ayakta duruyor, bazen de oyunlara katılıyorlar. Asıl zor olan seyirciyle bire bir te masta olan oyuncuların per formansları. “Komedya”... Adından çok güleceksiniz izlenimi ne kapılmayın. Eğlenceli diye adlandırabileceğimiz “Astroloji” adlı öykünün oyuncusu Barkın Aydın... oyunda oyuncu seyirci ile birebir temasta. Hiç konuşmayan sadece el ve kol hareketleriyle seyirci ile temas kuran oyuncu seyirciler arasından birini seçiyor ve oyun onun üzerine ilerliyor. Bu oyunun sonunda ise seyirciye bir hatıra kalıyor. Trabzon’da çekilen imzalı bir fotoğraf... Deprem... “Müzik” adlı oyunda bir depreme tanıklık ediyorsunuz. Elinde bebeği olan ve enkaz altında kalan bir kız çocuğu... Bir sonraki odaya girdiğinizde bir şair çıkıyor karşınıza. “Epik Şiir”, burası bir tren kompartımanı elinde kâğıt gemiyle yolculuk eden bir şair. “Tragedya”, Naziler... Hitler’in çocukları nasıl oyuncuklarla kandırdığını ve nasıl cepheye sürdüğünü görüyoruz. İki oyuncu yer alıyor oyunda. Biri Nazi subayı ve bir kız çocuğu ve her oyunda olduğu gibi bir oyuncak, küçük bir top... Nazi subayını canlandıran Yağız Şanal’ın tırmanan öfke geçişleri etkileyici. Tüm performans sırasında seyirciyle birebir yakın temas kuran oyuncu karakterin dışına hiç çıkmıyor. Bu oyunda konuşma yok, ama etkisi çok diyebiliriz. Yıldızlara bakmanın tarihi ilk uzay oyuncağı... “Astroloji” adlı oyunda bir uzay oyuncağı ile uzayı fetheden bir çocuk görüyoruz. ‘Tarih’... Sonra, başka bir odada denizaltı Dumlupınar’ın hüzünlü öyküsüne ta nıklık ediyorsunuz. “Tarih” adlı bu performansta batmak üzere olan deni zaltı tek başına kalan askerin soluk suz performansı... Bir oyuncağın öykü sü burada da çıkıyor karşımıza. Çocu ğunun oyuncak tavşanını sefer boyun ca yanında taşıyan asker, seyirciye bir kâğıt ve bir oyuncak tavşan veriyor. Notta şu yazıyor: “Oyuncak tavşanımı za iyi bak”... Çatı katında da yani köşkün en üst katında neler oluyor? İşte bu sürp riz. Oyun her pazar ve pazartesi Oyun cak Müzesi’nde saat 21.00’de başlıyor. Sunay Akın’ın da dediği gibi “Müze ler ilham perilerin mekânıdır. Bir top lumun ne kadar çok müzesi var sa geleceğini aydınlatacak gü zelleştirecek o kadar çok il ham perisi var demektir. Zaman ilham perilerinin müzelerden dışarı çıkıp insanlarla buluşma, ül Ali Ozan Akın kemizin geleceğini aydınlatma zamanıdır”... Pazar ve pazartesi... Oyunun koordinatörlüğünü Ege Ertez, sahne tasarımını Ayhan Doğan, dekor ve kostüm tasarımını Başak Cankeş, ışık ve ses tasarımını Ali Ozan Akın yapıyor. Oyunun perileri ise Buğra Agalday, Barkın Aydın, Kübra Balcan, Mehmet Erbil, İlkay Eren, Aycan Ersal, Ece Ertez, Uğurcan Günay, Onur Gürçay, Görkem Kasal, Yağız Şanal, Köksal Ünal ve Koray Can Yanaşık rol alıyor. Oyunun sahne asistanları ise Barış Akbaba, Agah Akbaş, Burcu Bilge, Emrecan Cömert, Samet Karahasanoğlu, Yaşarcan Kocaaslan, Bekir Öztürk, Eda Nur Pilav, Emre Tuğrul ve Melikcan Yenişen’den oluşuyor. Mihail Ceban’ın koreograflığını yaptığı oyunun, görsel tasarım ve posterinde ise Berkay Dağlar’ın imzası var. Oyunun sporsorluğunu ise DenizBank üstleniyor. ‘Güneşin Sustuğu Yer’ açılıyor Sanatçı Aykut Öz’ün yeni sergisi “Güneşin Sustuğu Yer” 24 Ocak Perşembe günü sanatseverlerle buluşacak. Saat 19.00’da Cermodern’de gerçekleşecek açılış kokteylinin ardından, ziyaretçiler eserleri görebilecek. Yeni nesil sergi: SKEE ER çağdaş sanat dizisinin ilk projesinde Iain Ball ve Bora Akıncıtürk’ün ortak hazırladıkları SKEE adlı sergi, 2 Şubat’ta Londra’daki narrative projects galerisinde açılacak. Küratörlüğünü Cem Hamlacıbaşı’nın üstlendiği sergi genç kuşakların estetik güçlerinden ilham alarak, yeni nesil kolektif düşünme şekillerine ve özgün yaşanmışlıklarına dikkat çekiyor. Sanatçılar sergide moda, internet kültürü ve rap müziği konusundaki ortak ilgilerini bir araya getiriyor. Bir şarkı sözünden esinlenen SKEE, 2018 yılında XXXtenracion, Lil Peep gibi müzisyenlerin ölümü ve yine bir müzisyen olan 6ix9ine’ın tutuklanması ile popülaritesi artan Cloud Rap olgusuna ve bu yeni müzik türünün popüler kültür üzerindeki etkisine yakından bakıyor. Sergilenen projede Cloud Rap’in diğer internet alt kültürleri, mem kültürü, RnB müziği, 4. dalga Emo akımı ve Vaporwave ile ilişkisini de irdeleniyor. Oruç Aruoba’nın ‘Şiir Evreni’ Uzun yıllardır Şiir Kütüphanesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Şairin Şiir Evreni” söyleşileri; yazar, şair, akademisyen, çevirmen ve felsefeci Oruç Aruoba’yı ağırlayacak. Söyleşide, edebiyat ve düşünce dünyasının önemli isimlerinden olan Oruç Aruoba’ya sorularıyla Ümit İnatçı eşlik edecek. Oruç Aruoba ile Şairin Şiir Evreni söyleşisi, 22 Ocak Salı 19.00’da Şiir Kütüphanesi’nde gerçekleşecek. 1973’ten başlayarak Hacettepe, Tübingen, VictoriaWellington üniversitelerinde akademisyenlik ve öğretim görevliliği yapan Aruoba’nın, Metis etiketiyle raflarda olan 16 kitabı var. Aruoba’nın ayrıca Hume, Nietzsche, Kant, Wittgenstein, Rilke, von Hentig, Celan ve Başo’dan çevirileri de bulunuyor. Moda Kayıkhane’ye Tiyatro Geliyor Kadıköy’ün sevilen konser mekânı Kayıkhane, ilk kez bir tiyatro oyununu misafir ediyor. Ilgın Sönmez’in ünlü Yunan şairi Euripides’in kült hikayesi Medea’dan esinle yazıp yönettiği K! Kültüral Performing Arts yapımı Teessür, 21 ve 28 Ocak Pazartesi 20.30’da sahnelenecek. Nihan Büyükağaç, Taner Rumeli, Ahmet Uz, Gülru Pekdemir, Dicle Alkan, Kübra Balcan, Mesut Yılmaz, Pınar Ünsal ve Mehmet Şeker’in rol aldığı oyun, beş ekranlı bir video art ortamında geçiyor. Çok disiplinli bir dille anlatılan Teessür’e Volkan Topakoğlu oyun boyunca kontrbasıyla canlı eşlik ediyor. Yazım sürecinden sahneleme tekniğine dek, izleyiciyi de içine alan Teessür, yaratımı merkezde tutan, yüksek ritmiyle soluksuz izlenen zihin açıcı bir beyin oyunu. IPO’da Bilgili ve Hadiş yarışacak Ulusal Felsefe Olimpiyatı’nda ilk on arasına giren öğrenciler Eyüboğlu Lisesi’nde düzenlenen törenle madalyalarını Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Başkanı Ioanna Kuçuradi, Çocuklar İçin Felsefe Birim Başkanı Nuran Direk ve TFK üyelerinin elinden aldılar. TFK tarafından aynı gün yapılan yabancı dil sınavı sonucunda ise, Ulusal Felsefe Olimpiyatı birincisi, Eyüboğlu Lisesi öğrencisi Aslı Sara Bilgili ve Ulusal Felsefe Olimpiyatı’nda ilk on arasında yer alan Darüşşafaka Lisesi öğrencisi Defne Hadiş ülkemizi mayıs ayında Roma’da yapılacak olan Uluslararası Felsefe Olimpiyatı’nda (IPO) temsil etme hakkını kazandılar. Ioanna Kuçuradi Aslı Sara Bilgili’ye madalyasını taktı. C MY B