15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 21 OCAK 2019 PAZARTESİ YORUM AB’de ve ABD’de ‘göç sorunu’ Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika Birle şik Devletleri yıllardır ciddi bir “göç sorunu” yaşıyorlar. Bu konu bu ülkelerin en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden milyonlarca insan, ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan daha gelişmiş olan ülkelere göç etmeye çalışıyorlar. Göç edenlerin bir kısmı savaşlardan kaçıyor ve can güvenliğini sağlamaya çalışıyor, bir kısmı da ekonomik, sosyal ve siyasi nedenlerden göç ediyor. Avrupa Birliği ülkeleri göçmenleri ülkelerine almamak için direniyorlar, gelecek göçmenlerin sayısını sınırlıyorlar. Yasadışı yollarla bu ülkelere ulaşmaya çalışanların birçoğu yollarda yaşamını yitiriyor. ABD yönetimi Meksika sınırına binlerce kilometrelik bir duvar örmeye çalışıyor. Bir zamanlar sınırları ortadan kaldırmaya veya esnetmeye çalışan gelişmiş ülkeler, şimdi sınırların aşılmasını zorlaştırmaya çalışıyorlar. Sadece yönetimler değil, bu ülkelerdeki vatandaşların da çoğunluğu ülkelerinde böyle bir göç görmek istemiyorlar. AB ve ABD öyle bir noktaya geldi ki, sınırları ve kapıları açmayı savunan bir siyasi parti liderinin artık seçimleri kazanma şansı neredeyse kalmamış durumda. Avrupa Birliği’nde ve ABD’de vatandaş ve halk, söz konusu göç hareketi ile kendi ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel yapısının gerileyeceğini düşünüyor. Yüzlerce yıllık bir mücadele sonucunda ulaşılan noktadan geriye düşmek istemiyorlar. Ancak şunu görmüyorlar ki, “göç sorunu” olarak anılan sorun gerçekte bir kapitalizm ve emperyalizm sorunudur. Buna “göç sorunu” denerek gerçek sorunun üzeri örtülmeye çalışılıyor. Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD bu konuda etkin ve yaygın bir özeleştiri süreci başlatamadıkları için de, sorun bir türlü çözülmüyor. Yoksulluğa karşı mücadele veren bir araştırma kurumu olan Oxfam’ın 2018 raporuna göre, dünyadaki refahın yüzde 82’si dünya nüfusunun yüzde 1’inin elinde toplanmış durumda. Böylesine büyük bir küresel dengesizliğin sonucunda böylesine büyük göçlerin yaşanmasına da şaşırmamak gerekiyor. Avrupa Birliği ülkeleri ve belli bir ölçüde ABD, kendi vatandaşlarının sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel seviyesini son elli yılda geliştirmeyi başardı ve bu anlamda dünya için de iyi bir örnek oldu. Ancak aynı Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD, bu konuda diğer ülkelere yeterince destek olmadılar. Aksine, onları sömürülecek bir pazar gibi gördüler. Sömürgeci zihniyet, başka bir formda devam etti. Avrupa Birliği ve ABD, tüm insanların aynı yerküreyi paylaştığını unuttu, diğer ülkelerde yaşayanları adeta Mars’ta yaşayan insanlar olarak düşündü. Bu dışlayıcı yanlış politika da sonunda kendisine olumsuz biçimde döndü. Elbette söz konusu azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yönetimlerinin de yaşananlarda büyük bir sorumluluğu bulunmaktadır. Ülkeyi yönetenlerin tüm sorumluluğu Avrupa Birliği ülkelerine ve ABD’ye atmaları, sorumluluktan kaçarak sorumsuz davranmaktan başka bir şey değildir. Yönetimlerin kendi ülkelerindeki sorunların faturasını sadece gelişmiş ülkelere çıkarmaları ciddiyetten uzak bir tutumdur. Ancak yine de, Avrupa Birliği ülkelerinin ve ABD’nin de bu konuda etkin ve sorumlu bir davranış içinde bulundukları söylenemez. Bu ülkeler küresel kapitalizme karşı yeterli bir mücadele vermedikleri gibi, genellikle, “küreselleşme” adı altında, küresel kapitalizmi teşvik ettiler. Sınır kapılarını kapatmakla veya duvar örmekle küresel kapitalizm sorunu çözülmez. Küresel kapitalizmin sonuçları şovenist milliyetçi bir anlayışla da çözülemez. Belli başlı ülkelerde gelgit durumunda olan sosyalist veya sosyal demokrat iktidarlar da sorunu çözemez. Küresel kapitalizm sorunu ancak küresel sosyalizm ile çözülebilir. 21 OCAK 2019 SAYI: 34074 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım [email protected] l Mali ve İdari İşler Müdürü: Hasan Talay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 06:46 Ankara 06:29 İzmir 06:50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:17 13:22 15:51 07:59 13:07 15:38 08:18 13:30 16:05 Akşam 18:15 18:03 18:29 Yatsı 19:39 19:25 19:49 Geçen hafta dünya siyaset tarihinde önemle yer alabilecek bir olay yaşandı; İngiltere parlamentosu bu ülkenin adına kısaca Brexit denilen AB üyeliğinden ayrılmasıyla ilgili düzenlemeyi ezici bir çoğunlukla reddetti. Parlamentoların önemsizleştirildiği bir dünyada çağdaş parlamentonun doğum yeri olan İngiltere’de yaşanan bu parlamento başkaldırısının hiç kuşkusuz kalıcı yansımaları olacaktır. Gerçekten halkın seçtiği olunca İngiltere’de parlamentonun, Lordlar ve Avam kamaraları olmak üzere iki kanadı var. Ancak, ülkeyi asıl yöneten House of Commons da (Halkın Evi) denilen ve halkın seçimiyle gelen temsilcilerinden oluşan Avam Kamarası’dır (Halkın Meclisi). Haziran 2017’de yapılan son seçimlerde Muhafazakâr Parti 650 üyeli Avam Kamarası’nda 330, İşçi Partisi de 232 üye elde etti; kalan üyelikler İskoçya Milli Partisi, Liberal Parti arasında paylaşıldı. Olayımıza dönelim, 634 üyenin katıldığı Brexit oylamasında, anlaşmaya yalnızca 202 üye evet dedi; 432 üye ret oyu verdi. Hükümet, İngiltere tarihinde şimdiye dek hiç görülmemiş olan 230 karşı oy farkıyla çok ağır bir darbe aldı. Ertesi gün yapılan oylamada da ise aynı hükümet, aynı parlamentoda, 306 oya karşı 325 oyla güvenoyu aldı. Başbakan çıkış yolu bulmak üzere tüm parti liderleri görüşeceği sözünü vermek zorunda kaldı. İngiltere parlamentosunun gücünü anlatmak için, tarihin eleğinden geçerek günümüze gelen güzel bir deyim vardır: Parlamento kadını ‘Parlamento’ erkek, erkeği kadın yapmak dışında her şeyi yapabilir. Bu gücün gerçek kaynağı halktır. İngiltere’de milletvekili adaylarını, partilerin genel başkanları değil, toplumla iç içe olan parti örgütleri belirler. Her seçim çevresinden bir milletvekili çıkar ve bu durum seçmen ile vekilini deyim yerindeyse bütünleştirir. Türkiye siyaseti başaramadı! Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet MeclisiTBMM o günün olağanüstü koşullarının da bir sonucu olarak, diğer dönemlere göre daha güçlüdür. Cumhuriyet düşmanları ne kadar yalan söylerse söylesin, o günlerin TBMM’si, Hitler faşizminden kaçıp ülkemizde çalışma olanağı bulan bir büyük hukukçunun sözleriyle: üyeleri sadece tek parti mensubu oldukları halde Hitler döneminin Alman Rayhstag’ı …gibi politik nüfuzu sıfır olan bir evet efendimciler topluluğu hiç değildi (Hirsch, E. Hatıralarım, A.Ü. Hukuk Fakültesi, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 1985, s. 348). Sonraki yıllarda TBMM’nin özgür kimliğini sergileyebildiği yalnızca iki olay var. Bunlardan biri 14 Mayıs 1950’de seçilen Meclis’te, Demokrat Parti DP grubunun tutumudur. İkti dardaki CHP’’nin 69, buna karşı, muhalefetteki DP’nin 416 milletvekilliği kazandığı 1950 seçimlerinden sonra cumhurbaşkanı seçilen DP Genel Başkanı Celal Bayar yemin töreni için TBMM Genel Kurulu’na girer. İşte o sırada olan olur; DP Meclis Grubu ayağa kalkmaz. Gerekçeleri nedir biliyor musunuz? Milli irade hiç kimsenin karşısında ayağa kalkmaz! Çünkü DP milletvekilleri henüz genel başkanlarına bağımlı kılınmamıştır; “Yeter Söz Milletindir” diyerek ve yüzde 70 dolayında bir bölümü bu partinin yerel örgütleri tarafından saptanmasıyla milletvekili olmuşlardır. İkinci olay, 1 Mart 2003’te “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresinin, o yıllarda iki partili olan TBMM’de, 178 milletvekilinden oluşan CHP Grubu’nun, Genel Başkan Deniz Baykal’ın öncülüğünde tam kadro barışçı duruşu ve kimi AKP’lilerin oy vermemeleri sonucu anayasaya göre reddedilmiş sayılmasıdır. Bugün böyle bir tezkerenin TBMM’den geçmeyeceğini rüyanızda bile göremezsiniz. Bugünkü TBMM’nin yasama görevi esas olarak Başkan’ın çıkardığı kararnamelere kalmıştır; bütçe hakkı Başkan’ındır; yürütme gücü Başkan’da toplandığından bu gücü denetleme görevinden de söz edilemez. İngiltere’de parlamento büyük gücüyle ben varım derken Türkiye’de artık parlamento kalmamıştır denilirse, bu hiç yanlış olmaz! Parlamento olmayınca rejimin adı da demokrasi olmuyor! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] LEVENT MAROMUZ Hepsi bir yerdeydi, Çocuktular, sevgileri gözlerindeydi, 42 kişiydiler, kızlı, erkekli, Güleçti, karagözlüydü içlerinden biri, Adı gibiydi, Levent’ti, 42 yürek tek, tek yürekte 42 kişiydi, 5A’nın aslanıydı, bugün gitti... Zaten meleği idi sınıfın, şimdi yer değiştirdi, Kapattı güzel yüzünü, gözlerini, Bıraktı arkadaşlarına sevgisini. TED ANKARA KOLEJİ İLKOKUL ARKADAŞLARI Ekonomi sopası, tampon havucu Erdoğan ve Trump, birincisi 14 Aralık 2018’de, ikincisi de 14 Ocak 2019’da iki konuda anlaştılar. İlki ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve vekâletini AKP’nin almasıydı. Peki, nasıl? ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo birkaç kez belirtti: “Erdoğan Kürtlerin korunması için taahhüt verdi” (10.1.2019). Nitekim Saray’dan yapılan açıklamalarda Kürtlerle bir problem olmadığı belirtiliyor, hatta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Kürtlerin hamisiyiz” diyordu (14.1.2019). Ve Erdoğan da artık “genç Suriyelilerin seçeneği olmadığı için PYD’li olduğunu” söylüyordu (7.1.2019). İkinci konu ise güvenli bölge adı altında tampon bölgeydi. Hazırlığı için ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton 5 maddelik planla Ankara’ya geldi. Maddelerden biri “Suriye’nin kuzeydoğusunun hava sahasında ihtilaf yaşanmasının önlenmesi için işbirliği”ydi (10.1.2019). Çünkü karada bir güvenli/tampon bölge için uçuşa yasak hava sahası gerekliydi. Ancak Bolton’un Türkiye’ye gelmeden önce İsrail’de yaptığı açıklamalar, onu tampon konusunda arabulucu yapmaktan uzaklaştırdı. Planı üzerinde gerekli müzakereleri yapamadan dönmek zorunda kaldı fakat AKP medya üzerinden “5 kırmızı çizgi” haberiyle pazarlığı yanıtladı. Tehdide, ‘ortağız’ yanıtı AKP’nin “kırmızı çizgi” pazarlığına Trump’ın yanıtı 14 Ocak’ta sosyal medyadan geldi: “Eğer Kürtleri vurursa Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız.” Bu yapılmış en büyük tehditti. Normalde yer yerinden oynaması gerekirdi, fakat oynamadı! Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın sosyal medyadan Trump’a “teröristler ortağınız olamaz” dedi ve “ABD’nin stratejik ortaklığımızı onurlandırmasını bekliyoruz” diyerek alınabilecek en alt seviyeden alttan almış oldu! Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “Stratejik ortaklar sosyal medyadan konuşmaz” dedi (14.1.2019). Aynı akşam Erdoğan ve Trump telefonda görüştü. Ertesi gün Erdoğan şöyle diyordu: “Trump’ın verdiği mesajlar bizi üzdü. Dün gece bu meseleleri tekrar konuştuk. Gayet müspet bir görüşme oldu” (15.1.2019). Sonuçta ne mi olmuştu? Trump “ekonominizi mahvederiz” diyerek sopa sallamış, “güvenli bölge” ile de havuç önermişti! Tampon arabulucusu Senatör Güvenli bölgenin kabul edilmesi üzerine de detayları için bir müzakereci/arabulucu belirlendi: ABD’li senatör Lindsey Graham. Zaten Graham, Trump Suriye’den çekilme kararını ilan ettiğinde onunla görüşmüş ve “Trump’ın, Türkiye’ye tampon bölge güvencesi vereceğini” açıklamıştı (31.12.2018). Tampon arabulucusu olarak Ankara’ya gelen Graham, 2.5 saat Erdoğan’la, ardından ayrı ayrı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Akar ve MİT Başkanı Fidan ile görüştü. Sonrasında da mutabakatı ilan etti: “Güvenli bölge Türkiye’nin güvenliği için kurulacak.” Peki, nasıl? “General Dunford’ın bu hedefleri tamamlayacak bir planı var” diyordu Graham ve ekliyordu: “YPG unsurlarını buradan uzaklaştıracak, Türkiye’nin kendisine tehdit hissetmeyeceği yönünde bir plan. Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygılarını giderecek bir tampon bölge” (19.1.2019) Böylece ABD’nin Irak’taki şablonu, Suriye’de de devreye alınmış oluyordu! Güvenli bölge, ABD tuzağı! Türkiye’nin bu konudaki zaafı, “fetih” peşinde koşan bir hükümetle yönetiliyor olmasıdır. “Kuzey Suriye Misakı Milli içindedir” diyen iktidar, en başından beri Suriye’nin bir parçasında “ÖSO bölgesi” istiyor. Fakat belirtelim: 1. Ha PKK güvenli bölgesi, ha ÖSO güvenli bölgesi; güvenli bölge Suriye’yi böler! 2. ABD’yle güvenli bölge Astana sürecini bozar, Türkiye’yi Rusya ve İran’la karşı karşıya getirir. 3. ABD’yle güvenli bölge Türkiye’yi komşusu Suriye’yle bu kez silahlı olarak karşı karşıya getirir ki, bölge için en kötü senaryodur! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Adı hemen 1 anımsanmayan ufak ve önemsiz şeyleri an 2 3 4 latmakta 5 kullanılan sözcük. 2/ Herhangi bir 6 7 törende ya da 8 gösteride yer alan kalaba 9 lık... Bertolt Brecht’in bir oyunu. 3/ Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 MÜS T AN T İ K 2 E RM İ N A L O 3 REAL İ ST R Uzaklık işareti. 4 K Ç A L I O D 4/ Fırça gibi dik 5 A T V İ R A N E kesilmiş erkek saçı. 5/ “Dağtavuğu” da denilen bir kuş... ABD Merkezi Haberalma 6 7 8 9 NEDEN BUL TART HARA İ TA NAŞ T L İ MNO L O J İ Örgütü’nün simgesi. 6/ Sahip... Perakende olarak yiyecek, içecek gibi şeyler satılan dükkân. 7/ Başa örtülen tülbent, yemeni, yazma gibi şey... Daha iyi ürün elde etmek için bir ağaçtan başka bir ağaca dal nakletme işi. 8/ Uzak... Horoz, hindi gibi hayvanların tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı. 9/ Atın baş vurması nı engelleyen kayış. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yere cüzdan ya da çanta atarak bulanı soyma yoluyla yapılan dolandırıcılık. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... Fransa’da bir ırmak. 3/ Uydurma söz... Denizli’nin bir ilçesi. 4/ Karı, eş... Çorum’un Mecitözü ilçesinde bir kaplıca. 5/ Kısa saplı odun baltası. 6/ “Çavuşkuşu, hüthüt” gibi adlar da verilen kuş... Duman lekesi. 7/ Sodyum elementinin simgesi... “Köle, kul” anlamında eski sözcük. 8/ Pasta, çörek... Bir dinsel törende Kuran’dan okunan on ayetlik bölüm. 9/ İhtimal. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle