14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Zorunlu din eğitiminin 4. sınıfta başlamasına karşın Diyanet bir yılda 48 ila 72 aylık çocukları camiye taşıyor 917 Ocak 2019 PERŞEMBE 4yaşa bile türban Diyanet İşleri Başkanlığı, AKP iktidarının “dindar nesil” projesi kapsamında ra yönelik din eğitimi yönelik ilk olarak 1999 yılında, Kuran kurslarına yaş sınırlaması getirilmiş 4 yaşındaki çocuklara din eğimi ilköğretim 5. sınıftan küçük ço vermeyi hızlandırdı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Er OZAN ÇEPNİ cukların kurslarda resmi olarak eğitim alması sınırlandırıldı. An baş, önceki gün ellerine pan cak, 2011 yılında yapılan deği kart verilen çocuklarla camide etkin şiklikle yaş sınırlamasının kaldırıl lik düzenledi. Diyanet, 46 yaş grubu masıyla, Diyanet 2013’ten başlaya çocuklara yönelik kurs sayısını 5 bi rak 46 yaş grubu çocuklara yönelik ne yaklaştırsa da Milli Eğitim Bakan Kuran kursu projesi başlattı. lığı (MEB) programlarında din eğitimi için en küçük yaş sınırının “5 ya Pankartlı çocuklar camide şını tamamlanmış” olarak belirlendi Son 2 yılda projeye hız verilirken, ği ortaya çıktı. kursların sayısı 5 bine ulaştı. Diyanet Hükümet, “dindar nesil” projesi verilerine göre, 48 ila 72 aylık çocuk kapsamında milyarlarca lira yatırılan ların kabul edildiği programda 2017 imam hatiplerden beklediğini alama 2018 eğitimöğretim yılında kayıt yap yınca, Diyanet gözünü 46 yaşındaki tırılan çocuk sayısı 131 bin oldu. çocuklara dikti. Okul öncesi çocukla Proje kapsamında Diyanet İşle ri Başkanı Erbaş, “Cami Çocuk Buluşması” adı altında önceki gün onlarca çocuğu Ahmet Hamdi Akseki Camiisi’ne götürdü. Ankara İl Müftülüğü tarafından düzenlenen programda okul çağı öncesindeki ve okuma yazma bilmeyen çocukların ellerinde “Çankaya Müftülüğü”, “Camiyi seviyorum”, “Diyanet çocuk diyor, 46 yaş Kuran kursu”, “Camiye gidiyorum” yazılı pankartlar yer aldı. Erkek çocuklarına takke taktığı, kız çocuklarının ise tamamının başının örtüldüğü etkinlikte, Diyanet çocukların “Kuranıkerim tilavet ettiler, ilahi seslendirip, şiir okudular ve dua yaptılar” iddiasında bulunsa da hazırlanan videolarda çocukların yaşananları oyun gibi algıladıkları görüldü. l ANKARA MEB: Yaş sınırı 5 Diyanet’in din eğitimine yönelik yaşı düşürme çabasına karşın MEB’in hazırladığı öğretim programlarındaki yaş sınırı dikkat çekti. Bakanlık zorunlu din eğitimini örgün eğitimde 4. sınıf düzeyinden başlatsa da, yaygın eğitim için hazırlanan öğretim programında Diyanet ile çelişen koşullar olduğu ortaya çıktı. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından resmi yaygın eğitim kurumları için hazırlanan “Çocuklar için etkinliklerle Kur’anı Kerim eğitimi” programında “5 yaşını tamamlamış olmak” ve “Kursun amaçlarını yerine getirebilecek bedensel ve zihinsel özelliklere sahip olmak” programa giriş şartı sayıldı. MEB’in kriterlerine karşın Diyanet’in kurslarında yaş grupları arasında bir ayrım gözetmeksizin eğitime devam etmesi dikkat çekti. Hemşeriler üst kurulu RTÜK’te akraba ve Konyalı kriteri SİNAN TARTANOĞLU AKP’liler dahil son dönemde eleştirilerin odağında olan RTÜK’ün başkan İlhan Yerlikaya’nın atamalarda “hemşehri” kriterini işlettiği ileri sürüldü. Yerlikaya’nın yakın ekibindeki 6 kişi, kendisi gibi Konyalı. Üst düzey bürokratlardan Konyalı olmayanlar da “tanıdık.” Üst kurulun özel kalem müdürlüğüne getirilen Cüneyt Yasin Keskin, Yerlikaya gibi Konyalı. Keskin, önce istisnai kadrolardan biri olan özel kalem müdürlüğüne geçişle birlikte kamu görevlisi vasfını kazandı, daha sonra RTÜK’ün İzmir bölge temsilcisi olarak görevlendirildi. Keskin’in zaten Yerlikaya’nın AKP Konya Milletvekili olduğu dönemde danışmanı olduğu belirtildi. Kamu görevlisi vasfını kazanabilmesi için istisnai olarak özel kalem müdürlüğünde görevlendirilen Aziz Yavuz da Konyalı. 3 dairede Konyalı Daire başkan yardımcısı kadrosunda bulunan Fatih Turgut, Dinser Şahin ve Şükrü Öztürk de yine “başkanları” gibi Konyalı. RTÜK’ün mevcut İdari ve Mali İşler Daire Başkanı Ömer Yerlikaya, Başkan İlhan Yerlikaya’nın amcasının oğlu. Ömer Yerlikaya’nın amcasının oğlu İlhan Yerlikaya’nın RTÜK başkanlığına seçilmesinden önce da daire başkanlığı görevinde bulunduğu ifade edildi. Ankara’da İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Osman Arvas’ın da “Seyit” Abdülhakim Arvasi’nin torunu olduğunu öğrenildi. Arvas’ın İngilizce öğretmeni olduğu için üst kurulun uluslararası İlişkiler dairesinde görevlendirildiği belirtildi. Arvas’ın görevli olduğu dairenin başkanı ya da başkan yardımcılığı görevine getirilebileceği ifade edildi. Tanıdık atamalar Daha önce Şırnak Gençlik ve Spor İl Müdürü Lokman Ekinci, RTÜK’te İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı görevine getirildi. Eski AKP milletvekili Ebubekir Gizligider’in eşi İngilizce öğretmeni Feyza Gizligider de Eğitim Daire Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Kendi işini yürütüyor RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşcı, atama ve görevlendirmelerle ilgili olarak, “Sayın İlhan Yerlikaya, ben yaptım oldu anlayışını yöntem olarak benimsemiş. Kimse ‘dur’ demediği için bu şekilde RTÜK’ü yönettiğini düşünüyor. RTÜK yönetilmiyor, yalnızca başkan kendi işini yürütüyor. Kurumsal kimliğin içi boşaltılıyor. RTÜK bir hemşeri dayanışma derneği değildir. Benim itirazım bu kişilere değil, bu yönteme ve atama yöntemine. Çünkü bu yöntem, anayasal üst kurulun ağırlığını hafifletiyor. RTÜK’te yükselmek ya da görev almak isteyenlerin nüfuslarını Konya’ya aldırmaları gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu. Taşcı, Yerlikaya’nın özel kalem müdürlüğünü hemşerilerini kamuya taşımak için asansör olarak kullandığını, bu isimlerin neredeyse tamamının da özel kalem müdürlüğünde çalışmadan başka görevleri üstlendiklerine dikkat çekti. l ANKARA Eğitimci Kılıç: Eğer başıma bir iş gelirse bunun sorumlusu tetikçi medyadır. KURTULUŞ ARI Şimdi de tehdit ediyorlarKılıç için yapılan destek eylemine eğitimciler ve yurttaşlar katıldı ECE PİROĞLU Eğitim İş Sendikası üyeleri, “Ateistleri Müslümanlara göre Kuran’a daha uygun yaşıyor” dediği için Akit gazetesi tarafından hedef gösterilen ve ardından görevden alınan ilahiyatçı Cemil Kılıç’a destek için Sultanahmet’teki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaptı. Eyleme katılan Cemil Kılıç, Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini savunmaya devam edeceklerini belirterek, “İnanç özgürlüğü sadece inanma özgürlüğü değil, aynı zamanda inanmama ve farklı inanma özgürlüğüdür. Biz bu özgürlüklerin savunucusuyuz. Birtakım tehditler sıralanıyor. Devletin bizi açığa almasını değil güvenliğimizi sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Kendimi güvende hissetmiyorum. Eğer başıma bir iş gelirse bunun sorumlusu tetikçi medyadır” dedi. Eğitimİş ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyeleri ile Kılıç dün İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya geldi. “Laik, bilimsel, çağdaş, karma eğitim”, “Tetikçi yandaş basın eğitimden elini çek” yazan pankartlar taşıyan grup, “AKP elini eğitimden çek”, “Cemil Kılıç yalnız değildir”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attı. Eyleme katılan Cemil Kılıç, Cumhuriyet’i ve Atatürk devrimlerini savunmaya devam edeceklerini belirterek, “İnanç özgürlüğü sadece inanma özgürlüğü değil; aynı zamanda inanmama ve farklı inanma özgürlüğüdür. Biz bu özgürlüklerin savunucusuyuz” dedi. “Tehdit ediliyor musunuz?” sorusu üzerine Kılıç, “Birtakım tehditler sıralanıyor. Devletin bizi açığa almasını değil güvenliğimizi sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Kendimi güvende hissetmiyorum. Eğer başıma bir iş gelirse bunun sorumlusu tetikçi medyadır. Bunun sorumlusu Türkiye’deki cemaat ve tarikat liderleridir. Gerici medya ve yobaz takımıdır” yanıtını verdi. Kılıç’ın yanındayız Eğitimİş Genel Başkanı Orhan Yıldırım ise Kılıç’ın yanında olduklarını belirterek, “3 saat boyunca müfettişlerin sorgusuna maruz kalan Cemil hocaya, sosyal medya paylaşımları gösterilmiş ve ‘Niye yazdın?’ diye sorulmuştur. Bir sendika yöneticisinin yaşadığı ülkenin sorunlarına dair açıklamalar yapmasına ‘Sen kamu çalışanısın’ diye karşı çıkmak, kamuda çalışanlar ülke sorunlarıyla ilgilenmesin ve konuşmasın, sendikalar sus pus otursun demektir. Tehlikeli birilerini arıyorsanız dini siyasileştirenler, şov malzemesi yapanlar, mezhep yarışlarıyla toplumu kutuplaştıranlara bakmalısınız. Haklı ve doğru kavgamıza, dini siyasete alet edenler ile bunlara tetikçilik yapan satılmış kalemler kırılana kadar devam edeceğiz” dedi. ADD’den tepki Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Cemil Kılıç’ın MEB tarafından görevinden uzaklaştırılmasına tepki gösterdi. ADD Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada Kılıç’ın görevden uzaklaştırılmasına tepki gösterildi. Açıklamada, “Bir öğretmen sırf Atatürkçü olduğu, derslerinde Nutuk okuttuğu ve laikliği savunduğu için zulme uğramaktadır. Son örneği, Akit gazetesinin hedefe koyduğu, Cemil Kılıç’tır. Kılıç, Atatürk, laiklik, Cumhuriyet gibi konulara ağırlık vermiş; öğrencilerine Nutuk okutmuştur. Kılıç, aydınlanmacı bir duruş sergilediği için görevinden alınmıştır. Siyasi iktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Yapboz tahtasına çevirdiğiniz, milli olmaktan çıkardığınız, sözde eğitim sisteminin içinde yer alan Cemil Kılıçlara dokunmayın. Laik ve bilimsel eğitime bir an önce dönün” denildi. l İSTANBUL Batman’da Müzik öğretmeni Şenay Aybüke’nin şehit edilmesi 5 sanığa 18 yıl hapis cezası Batman’ın Kozluk ilçesinde PKK’li teröristlerce AKP’li Belediye Başkanı Veysi Işık’a yönelik düzenlenen uzun namlulu silahlı saldırıda müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın’ın şehit olmasına ilişkin tutuklu yargılanan 5 sanık, 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanıkların cezalarında “pişmanlık göstermedikleri” gerekçesiyle indirim yapmadı. PKK’li teröristler, 9 Haziran 2017’de AKP’li Kozluk Beledi ye Başkanı Mehmet Veysi Işık’ın, içerinde bulunmadığı özel aracına uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Ancak saldırıda, karne dağıtım töreninden dönen 5 öğretmenin bulunduğu araç isabet aldı. Saldırıda müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın şehit oldu. Saldırıya ilişkin tutuklanan 5 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Batman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamanın 6. duruşmasında Cumhuriyet savcısı, sanıkların, “teröristlerle birlikte uyumlu hareket etmek”, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ile “Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi” suçlarından iddianame hazırladı. Son savunmaları sorulan sanıklar ise suçlamaları reddedip beraatlarini talep etti. Mahkeme, 5 sanığa, “terör örgütüne silah sağlamak” suçundan 18’er yıl hapis cezası verdi. l DHA ABD’ye kafa mı tutuyoruz, çanak mı? A merika ile ilişkilerimize, daha doğru anlatımla, ErdoğanTrump diyaloğuna bakınca insanın aklına şu şarkı geliyor: “Bırak böyle kalalım, bir dargın bir barışık. Nasıl olsa dünyada bütün işler karışık.” Bazen aralarından su sızmıyor, bazen birbirlerini vurmaya sopaları yok. Bazen, “İki ülke ilişkileri hiç bu kadar iyi olmamıştı” demeçlerinden geçilmiyor, bazen atışmaların arasına BM barış gücü şart hale geliyor. Kim bilir belki de gerilim ve sarılma iki ülkenin iç politikasına da iyi geliyor! HHH Ancak bu kez işin kara mizah kaldıracak yanı yok. Suriye’de ABD ile Rusya’nın nüfuz mücadelesi çevre ülkeleri de arkalarına alma girişimiyle atbaşı gidiyor.  Rusya, Türkiye ve İran’ı yanında tutmanın mekanizmalarını geliştirdi. Hem Suriye’de gücünü arttır hem Türkiye’ye S400 sistemleri satıp para kazan! ABD bu; hiç Rusya Türkiye’ye silah satar da suskun kalır mı? O da patriot sistemlerini masaya koydu. Rusya 2.5 milyar dolarlık sattıysa ABD de 3.5 milyar dolarlık! Ancak ABD’nin koşulu var. Diyor ki: “Rusya’dan alacağın silahlar NATO sistemlerine uymaz... Asıl bize uymaz. Sen S400’lerden vazgeç, ben sana o parayı harcayacağın silah bulurum!” Ankara’daki Amerikan heyetinin ana konusu buydu. Silah işinin ucundaki konu ise ABD’nin Suriye’den çekilme kararının altındaki maddeler. YPG’yi büyütüp besleyen, 50 bin kişilik bir ordu haline getiren ABD, “Türkiye’nin Kürtlere zarar vermesini asla kabul etmeyiz” diyor. Bu yolla bölgede bir türlü başaramadıkları TürkKürt çatışmasına “gel gel” yapıyorlar. Bütün bunların üstüne Trump’ın “Türkiye ekonomisini mahvederiz” içerikli sosyal medya paylaşımı iki ülke ilişkilerinin “mükemmelleşmesini” sağladı. Zira, sosyal medyadan verilen bu “füze tipi” mesaj sonrası Erdoğan’la Trump telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmenin sonucunu AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organları şu başlıkla duyurdu: “Trump’la tarihi önemde anlayış birliğine vardık!” Gel de girişte anımsattığımız şarkıyı mırıldanma. HHH Tarihi önemdeki anlayış birliğinin en ciddi sonucu Suriye’nin kuzeyinde 20 mili aşan derinlikte tampon bölgenin oluşturulması... Biz bu tür planları Kuzey Irak’tan biliyoruz. Orada yıllarca 36. paralelin kuzeyinde oluşan yapı Türkiye’nin terörle mücadelesini olağanüstü zorlaştırdı. Suriye, Irak gibi değil. Irak sınırımız 350 kilometre, Suriye 900.  Tampon bölgenin gerisinde ne pişecek? Bu bölgeyi biz ABD’ye kafa tutmak için istiyoruz derken, ABD planlarının daha güvenli yürümesi için çanak tutuyor olmayalım! Adana’da Adalet Nöbeti’ne beraat Adana Adliyesi önünde düzenlenen “Adalet Nöbeti” eylemi nedeniyle yargılanan Adana Baro Başkanı Veli Küçük’ün de aralarında bulunduğu avukatlar beraat etti. Tutuklu avukatlara destek amacıyla Türkiye’nin birçok ilinde eşzamanlı olarak düzenlenen “Adalet Nöbeti” eylemleri kapsamında Adana Adliyesi önünde 18 Mayıs 2017 tarihinde yapılan basın açıklaması nedeniyle Adana Baro Başkanı Veli Küçük ile avukatlar Ali Akıncı, Sebahattin Demir, Sevil Aracı, Şiar Rişvanoğlu, Tugay Bek ve Ümit Büyükdağ hakkında “OHAL kapsamında Adana Valiliği’nin aldığı tedbirlere aykırı hareket etme iddiası” ile açılan davada avukatlar beraat etti. Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava dün görüldü. Baro Başkanı Veli Küçük hakkındaki davanın düşürülmesine karar veren mahkeme diğer avukatların ayrı beraatine karar verdi. Davanın ardından açıklama yapan Baro Başkanı Küçük, “Her koşul altında haksızlığa uğrayan herkesin, mağdurun ve mazlumun yanında olmaya ve herkes için adalet istemeye devam edeceğiz” dedi. l ADANA / Cumhuriyet Karabat’tan ‘basın özgürlüğü’ soruları CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat Sarı Basın Kartı Yönetmeliğinin basın özgürlüğüne darbe niteliğinde olduğunu belirterek, değiştirilmesi hakkında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmaz bir koşulu olduğunu belirten Karabat, “Demokratik ülkelerin hiçbirinde basın kartı devlet tarafından verilmez. Basın kartı meslek örgütleri ve sendikalarca verilmelidir” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle