25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 17 Ocak 2019 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: FUNDA YAŞAR ER 39 ödüllü yönetmene KÜLTÜR 15 yıl hapis istendi MEHMET KIZMAZ Türkiye’de muhaliflere yönelik dava ve soruşturmaların son hedefi, 45 yaşındaki yönetmen Kazım Öz oldu. Film çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da destek verdiği ve Ankara, İstanbul, Milano dahil pek çok uluslararası film festivalinde toplam 39 ödül alan Öz, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla yargılanacak. Öz hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Gezi Direnişi’nin suç delili olarak gösterildiği iddianameyi değerlendiren Öz, “Ben, ‘silahlı bir örgütün’ değil, ‘kameralı bir örgütün’ üyesiyim. Işık taşıyanların, karakter canlandıranların, senaryo yazanların, dünya çapında yüz binlerce üyesi olan, ‘sinema örgütü’nün üyesi... Bana Gezi’den iddianame yazılıyorsa, ülkenin yarısından fazlasına da yazılmalı” dedi. n Aile ziyaretinden dönerken Tunceli’de gözaltına alındınız. Emniyette nelerle karşılaştınız ? Komiser, internette benimle ilgili araştırma yaparken, ‘Zer’ filmimin fragmanını açtı ve filmim karakolda yankılandı. Bittikten sonra da “Çok güzelmiş, nereden izleyebiliriz” diye sordu. İnsanların yüreğine dokunmak... Yaptığımız her şey bu. Eminim iddianameyi yazanlar filmlerimi izlememiştir. n Neyle suçlanıyorsunuz? Bir şey bulamadıkları için 9 yıl öncesine gitmişler. İddianamede, 2010’da yasal bir siyaset akademisinin bazı eğitimlerinde, birinin yazdığı bir yazıya dayandırılarak, orada olduğum ve konuştuğum iddia ediliyor. İddia edilen tarihlerde, Küçükçekmece Belediyesi’nin açtığı Atıf Yılmaz Sinema Okulu’nda ders verdim. Aynı anda iki yerde nasıl olabilirim? Telefonuma gelen bir mesaj üzerinden Gezi Direnişi’nde yer aldığımın tespit edildiği söyleniyor. Gezi, bu ülkenin yarısından fazla yurttaşının, kısıtlamaları protesto etmek, eşitlik ve özgürlük istekleri için, meşru bir şekilde sokağa Yönetmen Kazım Öz: 90’ları eleştiriyorduk, artık 90’ları arar olduk. Ülkemizin bu zorlamalarla bir yere gitmeyeceği kesin. Bu gidişin sonu yok. Bırakın demokrasiyi, insanların can güvenliğinin dahi sağlanamayacağı ortada. En mutsuz insanlar, Türkiye’de. Herkes çok yoruldu... Tarih sormayacak mı bize, “Bu kirli savaşlar yaşanırken siz ne yapıyordunuz? KURTULUŞ ARI çıkmasıydı. Gezi’den yargılanıyor olmam, milyonların yargılanıyor olması anlamına geliyor. Abimle yaptığım bir telefon konuşmasında fonda slogan sesi geliyor diye ‘sen yürüyüştesin’ deniliyor. Yani iddianamede elle tutulur bir şey yok. ‘90’ları arar olduk’ n Kültür Bakanlığı’ndan destek alan bir yönetmenken, şimdi hakkınızda dava açılıyor... Bana soruşturma açılıyorsa o zaman filmimi destekleyerek kendileri de suç işlemiş oldular. Bu iddianameyi hazırlayan savcılar da bir ‘örgüt üyesi’ olmadığımı biliyorlar. 20 yıldan fazladır hiç durmadan sinema yapıyorum. Film çekmek için evimi bile kiraya veriyorum. Örgüt üyesi olan biri, bakanlıktan destek alıp film çekebilir mi? Bu kadar yetenekli olduğumu bilmiyordum. Zamanın KGB ajanlarına bile taş çıkartıyormuşum! n Yargılanmanızdaki asıl amaç ne sizce? Filmlerimin toplumsal sorunla ra dokunan bir anlamı olduğu için filmlerimle yargılanıyorum. O filmleri yapmıyor olsaydım, bu iddianame kabul edilmezdi. Son filmim Zer’le dünyayı dolaştım. Dünyayı dolaşıp buraya döndüğümde çok üzülüyorum. Dünyanın gündemi çok başka. İnsanlar, bu yaşadıklarımıza anlam veremiyor. Haklılar, bir ülke niye bu hale gelsin? İnsanlar bana, “Niye bu ülkede yaşıyorsun, başka bir ülkeye gitsene” diyor. Ayrılmıyorum, çünkü ülkem burası. Bir sanatçı en başta ülkesinden beslenir ve orada nefes alır. Bir zamanlar, 90’ları eleştirdik ama şimdi 90’ları arar duruma geldik. ‘Sanat muhaliftir’ n Nasıl geldik? Kendileri için alan açmak istediklerinden, sanatçıları ve sanat eserlerini engel olarak görüyorlar. Müjdat Gezen’e ve Metin Akpınar’a yapılanlar tesadüf değil. Her hafta karakolda imza atıyor olmamız, sanat eserlerimizin seyirciye ulaşmasındaki engellemeler, Son filmi ‘Zer’ Öz’ün son filmi Zer, 2017’de olaylı bir şekilde beyazperdeye sunuldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği filmin bazı sahneleri daha sonra sansürlendi. Öz, o sahnelere “Kültür Bakanlığı tarafından sakıncalı bulunduğu için izleyemiyorsunuz” bildirimini koyunca, filmin tamamı sansürlendi. Festivallerden 9 ödülle dönen Zer, Amerika’da konservatuvar okuyan bir gencin, Dersim katliamından kurtulan babaannesinin söylediği bir şarkının peşinden köklerine doğru yolculuğunu anlatıyor. kültür ve sanata müdahalenin yansımasıdır. Bizlere, ‘tokat atarak’, kültür sanatı yapılandırmak istiyorlar. Ama bu nafile bir çaba çünkü sanat özünde muhaliftir. n Sinema sizin için ne demek? İnşaat mühendisliği yapmadım, sinema için. Sinema benim varoluşum. Başka bir şey yapamam. Şu anda da yazdığım senaryoyu bitirmek ve filmini çekmek için çalışıyorum... Sinema yapma serüvenim kendi başına bir film. Misal, Bahoz filmimin Batı’da izlenmemesi için iktidar baskı uygularken Doğu ve Güneydoğu’da, üyesi olduğum iddia edilen örgüt tarafından da filmim yıllar önce sansürlendi. Zer filmim de bakanlıktan destek aldığı için sansürlendi. n Ülkenin geleceğiyle ilgili neler söylersiniz? Bu siyaset ülkeyi felç etmiş durumda. Sanatçılar da ‘Ses çıkarırsam, benim de kapımı çalarlar’ diye düşündükleri için bir araya gelmekten çekiniyor. Ama unutmayalım ki, bugün bana, yarın başka bir sanatçıya. ‘Orada kimse var mı?’ Fotoğraf sanatçısı Ali Borovalı’nın “ Orada kimse var mı? ” isimli fotoğraf sergisi Fransız Kültür Merkezi ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile, 17 Ocak10 Şubat tarihlerinde Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde sergilenecek. “Orada Kimse var mı?” 3 ayrı sergiye bölünerek gectiğimiz ocak ayında ilk kez Fransız Kültür Merkezi’nin Ankara, İstanbul ve İzmir sergi salonlarında eşza manlı olarak ziyarete açılmıştı. Sergide yer alan tüm eserler ilk kez Eskişehir’de bir araya geliyor. Sergi fotoğraf sanatçısı Ali Borovalı’nın yalnızlık temalı uzun soluklu projesinde yer alan fotoğraflardan oluşuyor. Son yıllarda dünyanın önemli fotoğraf merkezlerinde gerçekleştirdiği sergilerle adını duyuran Ali Borovalı, yapıtlarında insan yaşamına, çevresine ve kültür temalarına yaratıcı bir bakış ile odaklanıyor. l Kültür Servisi T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2014/370 KARAR NO: 2017/210 Davacı İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ tarafından davalılar MHP Genel Başkanlığı MHP Güngören İlçe Başkanlığı, Taşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim Kurumları Ltd. Şirketi, Ali Büyükterzi, Doğal Ekmek Gıda Tekstil Sanayi Ticaret Ltd. Şirketi ve DSP Genel Başkanlığı DSP Güngören İlçe Başkanlığı aleyhine mahkememizde açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda; Mahkememizin 20/04/2017 tarihli kararı ile; Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 1Doğal Ekmek Gıda Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. Yönünden feragat nedeni ile davanın REDDİNE 2 Davalı DSP Genel Başkanlığı DSP Güngören İlçe Başkanlığının yönünden davanın pasif husumet nedeni ile REDDİNE 3Davalı MHP Genel Başkanlığı MHP Güngören İlçe Başkanlığının yönünden davanın pasif husumet nedeni ile REDDİNE A) Davalı MHP Genel Başkanlığı MHP Güngören İlçe Başkanlığı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. Gereğince 1.980,00TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4Davalı Ali Büyükterzi yönünden 7.414,29 TL’nin dava tarihinden itibaren( asıl alacak ve teminat bedeli ile 1/8 hisse oranı ile ) işleyecek yasal faizin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE A) Davacı kendisinin vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.980,00 TL’nin davalı Ali Büyükterzi’den tahsili ile davacıya verilmesine B) Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 506,47TL’ nin den peşin alınan 800,00TL’ nin 1/8 hisse oranı100,00TL’den mahsubu ile eksik alınan 406,47TL’ nin davalı Ali Büyükterzi’den alınarak hazineye irad kaydına C) Davacı tarafından yapılan 2.197,00TL yargılama giderinin 1/8 hissesi oranında hesap edilen 274,62TL’ nin davalı Ali Büyükterzi’den tahsili ile davacıya verilmesine 5Davalı Taşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim kurumları Ltd. Şti yönünden 7.414,29 TL’nin dava tarihinden itibaren( asıl alacak ve teminat bedeli ile 1/8 hisse oranı ile ) işleyecek yasal faizin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE A) Davacı kendisinin vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.980,00 TL’nin davalı Taşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim kurumları Ltd. Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine B) Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 506,47TL’ nin den peşin alınan 800,00TL’nin 1/8 hisse oranı100,00TL’den mahsubu ile eksik alınan 406,47TL’ nin davalıTaşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim kurumları Ltd. Şti’den alınarak hazineye irad kaydına C) Davacı tarafından yapılan 249,62TL yargılama giderinin davalı Taşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim kurumları Ltd. Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine 6Davacı tarafça yatırılmış olan 800,00TL ‘nin harçtan 6/8 ‘e tekabül eden 600.00TL harcın talep halinde ve ilamın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 19/09/2018 tarih 2018/1092 esas, 2018/8759 karar sayılı ilamı ile; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 4. maddesininbendinde yer alan “Davacı kendisinin vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.980,00 TL’nin davalı Ali Büyükterzi’den tahsili ile davacıya verilmesine” cümlesinin çıkarılmasına, hükmün 5.maddesinin A bendinde yer alan “Davacı kendisinin vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.980,00 TL’nin davalı Taşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim kurumları Ltd. Şti.den tahsili ile davacıya verilmesine” cümlesinin çıkarılarak yerine “ Davacı kendisinin vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.980,00 TL’nin davalılar Taşer Motorlu Taşıt Sürücüleri Eğitim kurumları Ltd. Şti.ve Ali Büyükterzi’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine hükmün davalı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde davacı için karar düzeltme yolu açık davalı için kapalı olmak üzere, 19.09.2018 tarihinde verilen YARGITAY İLAMININ DAHA ÖNCE İLANEN TEBLİĞ EDİLEN ALİ BÜYÜKTERZİ’YE TEBLİĞ YERİNE GEÇMEK ÜZERE İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. İŞBU İLANIN YAYINLANDIĞI TARİHTEN İTİBAREN 7 GÜN SONRA TEBLİĞ YAPILMIŞ SAYILACAĞI İLAN OLUNUR.11/09/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 930749) Yok edilen özgürlükleri ve aşkı anlatan 1984 Bugün hem zamanın içinde, hem de dışında bir yapıttan söz etmek istiyorum. Dünya klasiklerinden George Orwell’in 1984 adlı romanından... Roman, 70 yaşında ve yıllardır gündemde. 1984 yılında İngilizler filmini yaptı. Michael Radford yönetti.  Başlıca rolleri John Hurt, Richard Burton, John Hughes, Cyril Cusack, Annie Lennox, Suzanna Hamilton oynadı. Bu yıl Rutkay Aziz ve Taner Barlas tarafından Büyük Gözaltı adıyla sahneye uyarlandı, Perdeci Oyuncuları ile AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından değişik tiyatrolarda seyirciyle buluşmaya başladı.  Okuyanlar bilir, alegorik bir politik romandır. Rivayet odur ki, Orwell, Stalin dönemi Rusya’sını eleştirmek için yazmıştır. Ama zamanla özgürlüğü, aşkı ve distopya (totaliter, baskıcı) olan her toplumu yansıtır hale gelmiştir. Türkiye’de ilk kez 1960’ta Maarif Vekâleti’nce Haldun Derin’in (19122004) çevirisiyle okurla buluşan roman, Can Yayınları’nın kurucusu, yazar Erdal Öz tarafından 1984 yılında, Nuran Akgören çevirisiyle yeniden yayımlandı. Bu çeviriyle yayım 29 yıl sürdü. 30. baskıyla birlikte çeviri ve çevirmen değişti, Celal Üster’in çevirisi yayıma girdi. Kitap künyesindeki bilgiye göre, şu anda 63. baskıda ve bu basım 50.000, özel ciltli basım ise, 10.000 adet yapılmış! Dünyanın En Güzel 1984’ü sloganıyla tanıtılan kitap, uzun bir süredir de en çok satan kitaplar listesinde yer alıyor. George Orwell ve romanı George Orwell’in (asıl adı Eric Arthur Blair, 19031950) son romanı olan 1984, ölümünden bir yıl önce 1949’da Nineteen Eightyfour adıyla İngilizce olarak yayımlandı. Klasik bilimkurgu türünde olan yapıt, 37 yaşındaki Winston Smith’in yaşamından bir kesiti, yanı sıra da İç Parti yönetimini, bu partinin gerçekleri, özgürlükleri ve aşkı nasıl yok ettiğini anlatıyor. Olaylar 1984’te Okyanusya’da (İngiltere’de) geçer. Totaliter hükümetin Gerçek Bakanlığı için Arşiv Dairesi’nde çalışan Winston Smith, günlük tutmakta, bu totaliter yönetime karşı, özgürlükleri elde etmek için 2x2=4 denilebilirse, bunun arkası gelir diye yazmaktadır. Ancak, Parti 2x2=5 demektedir. Parti’nin doğruları Winston Smith’in doğrularıyla örtüşmez. Ülkeyi yöneten İç Parti, herkesin tüm yaşamını gözaltında tutmaktadır. Her yerde tele ekran vardır. Tele ekrana yansıyan her şey izlenir. BÜYÜK BİRADERİN GÖZÜ SENDE yazıları yer alır. En olmadık yerlerde mikrofonlarla herkes dinlenir. Ama Parti, Büyük Birader diye bir şey olmadığını savunmaktadır. Devletin gerçek yöneticileri beyinleri olmayan kişilerdir. Yöneticiler, Okyanusya Avrasya ile savaşmıyor, der. Oysa savaşmaktadır. İç Parti lideri Büyük Birader her şeye egemendir. Büyük Birader, toplumu sınıflara bölmüştür. Düşünce polisi iktidar dışında düşünmeye izin vermemektedir. Parti’nin şiarı Savaş Barıştır. Özgürlük Köleliktir. Cehalet Kuvvettir sloganı her yerde yazılıdır. Winston, bir gün tele ekrana yakalanmadan adını sonradan öğrendiği Julia’dan eline sıkıştırdığı kâğıtta “Seni seviyorum” pusulasını alır. Bu pusulayla yaşamı değişir. Sonraki günlerde kırlarda daha sonra Winston’un kiraladığı bir odada buluşurlar. Üstelik Julia, İç Parti’nin Gençlik AntiSeks Örgütü’nün aktif elemanıdır. Seksle mücadele etmektedir. Onun da yaşamı değişir, aşksız, sevgisiz yaşanmayacağını anlar, Winston’a tutulur. Ne var ki yakalanırlar. Sonrası ayrı bir karabasandır. 1984, karabasan içinde umut parıltıları içeren, distopya toplumunu ve ondan kurtulma yolunu en güzel biçimiyle anlatan bir roman. İstanbul Müzik Festivali’nde iki dünya prömiyeri İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 47. İstanbul Müzik Festivali bu yıl 1130 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. 2011 yılından bu yana çağdaş müzik üretimine katkıda bulunmak amacıyla yurt içinden ve yurt dışından bestecilere eser siparişleri veren İstanbul Müzik Festivali, bu yıl da sipariş ettiği iki yeni eserin dünya prömiyerine ev sahipliği yapacak. İstanbul Müzik Festivali’nin, Avrupa’da adından sıkça söz ettiren ve dünyada sadece kadın bestecilere verilen tek ödül olan Heidelberg Kadın Sanatçı Ödülü’nün geçen yılki sahibi Zeynep Gedizlioğlu’na sipariş ettiği iki piyano eseri ile, Sochi Festivali ile ortak olarak, günümüzün üretken bestecilerinden Alexander Tchaikovsky’e sipariş ettiği eser, dünyada ilk kez İstanbul Müzik Festivali kapsamında izleyicilerle buluşacak. Zeynep Gedizlioğlu’na verilen eser siparişi, Ufuk ve Bahar Dördüncü tarafından 14 Haziran Cuma akşamı Süreyya Operası’nda dinleyiciyle buluşacak; Alexander Tchaikovsky’nin eseri ise 20 Haziran Çarşamba akşamı Aya İrini Müzesi’nde Yuri Bashmet ve Moskova Solistleri tarafından seslendirilecek. 47. İstanbul Müzik Festivali’nin tüm programı 5 Şubat Salı günü açıklanacak. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle