14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 17 Ocak 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER ‘PostModern’ şarlatanlık “Postmodernizm” 21. yüzyılda moda olan terimlerden birisi olarak karşımıza çıktı. “Postmodern bir çağa girdik” ifadeleri sağda solda sık sık dile getiriliyor. Aslında “postmodern” bir çağa girdiğimiz yok. Sadece üniversitelerde, medyada ve yayıncılık çevrelerinde bunu papağan gibi tekrarlayan ve bir klişe olarak pazarlayan çığırtkanlar var. Kökeni Latince olan “modern” sözcüğü, çağa ait olan, çağdaş olan, şimdiki zamana ait olan, geçmişte olmayan anlamına gelmektedir. Bu anlamda, insanlık tarihindeki her dönem, yaşandığı zaman diliminde, modern sözcüğü ile anlatılabilir. 3. yüzyılda yaşananlar 3. yüzyılda moderndi, 10. yüzyılda yaşananlar 10. yüzyılda moderndi, 16. yüzyılda yaşananlar 16. yüzyılda moderndi. “Post” sözcüğü  “sonrası” anlamına geldiğine göre, “postmodern”, şimdiki zamandan sonrası, yani, gelecek anlamına gelmektedir. Bu durumda, henüz yaşanmamış olan, yani gelecekte yaşanacak olan bir zaman dilimi, şimdiki zamanı ve yaşanan bir çağı anlatmak için kullanılamaz. Ancak “modern” terimi, anlamı değiştirilerek, belli ve sınırlı bir zaman dilimindeki belli bir kültürü, genellikle 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Avrupa’da yaşanan dönemi ve kültürü anlatmak için kullanıldığından, “postmodern” terimi de, bu zaman diliminde yaşananlardan sonrasını anlatmak için kullanılan bir sözcük oldu. Oysa, bu açıdan bakıldığında da terimin elle tutulur bir yanı bulunmamaktadır. Çünkü, 20. yüzyıldan itibaren yaşananların homojen bir yapısı olmadığı gibi, 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Avrupa’da yaşananların da homojen bir yapısı yoktu. Bu dönemde, felsefede, bilimde, sanatta ve siyasette birbiriyle çatışan ve çelişen akımlar ortaya çıkmıştı. Rasyonalizm, empirisizm, idealizm, materyalizm, pozitivizm, liberalizm, sosyalizm, empresyonizm, ekspresyonizm, realizm buna dair birkaç örnek olarak verilebilir. Ayrıca aydınlanmanın, 17. ve 18. yüzyılda Avrupa’da bilim ve felsefe alanlarında yaşanan gelişmelerle birlikte başladığını ileri sürmek de tarihsel olgulara aykırıdır. Aydınlanma bir dönem değildir, bir harekettir, bir anlayıştır, bir akımdır. Aydınlanmanın kökeni de, kronolojik olarak geriye gidildiğinde, önce Rönesans’ta, daha sonra da Antik Yunan’da yatmaktadır. M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda Batı Anadolu’da Miletos kentinde yaşayan Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes gibi filozoflarla birlikte mitos’tan logos’a, yani söylenceden akıl yürütmeye yönelik geçiş keskin bir biçimde başlamıştır. Bu daha sonra Sokrates, Platon, Aristoteles, Zenon, Kleanthes, Epikuros gibi filozoflarla devam etmiştir. Bu filozoflar anlaşılmadan, Descartes, Leibniz, Spinoza, Bacon, Hobbes, Locke, Rousseau, Hume ve Kant gibi filozoflar anlaşılamazlar. Bazıları da “postmodernizm” kavramını, nesnel ve evrensel doğruluğun ve gerçekliğin olmadığı, her şeyin göreli, öznel ve değişken olduğu teziyle özdeşleştirdiler ve bu görüşün 19. yüzyılda Nietzsche ile başladığını, 20. yüzyılda Foucault ve Derrida gibi filozoflarla sürdüğünü iddia ettiler. Oysa, 20. yüzyılda bu filozofların tezlerini eleştiren filozoflar da olduğu gibi ve homojen bir “postmodernizm” yaşanmadığı gibi, öznelci, görecelici ve görünüşselci tezler, Antik Yunan’da, farklı bir bağlamda da olsa, Protagoras, Gorgias, Arkesilaos, Karneades, Kleitomakhos, Piron ve Aenesedimos tarafından zaten geliştirilmişti. “Postmodern” cahiller nasıl oluyorsa, bilimdeki gelişmeleri ıskaladıkları gibi, bunu da atladılar ve görüşlerini yeni bir şey gibi pazarladılar. Çünkü modacılık bunu gerektiriyordu. Bir şeyin yeni olması için onun yeni olduğunu söylemek yeterli oluyordu. Yeni olup olmadığı konu dışıydı. Özetle, 21. yüzyılda “postmodern” bir çağda yaşadığımız iddiası bir safsatadan ve hurafeden ibarettir. Bu durumda, İslamcıların kendilerine başka bir can simidi bulmaları, “postmodernlerin” de “postmodernizm” terimini literatürlerinden çıkartarak, İslamcıları beslemek için başka bir araç bulmaları gerekecek. 17 OCAK 2019 SAYI: 34070 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım [email protected] l Mali ve İdari İşler Müdürü: Hasan Talay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 06:49 Ankara 06:33 İzmir 06:54 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:19 13:19 15:46 08:01 13:03 15:34 08:20 13:26 16:01 Akşam 18:09 17:56 18:23 Yatsı 19:33 19:19 19:44 A hmet Hakan Türkiye’nin tüm çelişkili konularına her gün parmak basıyor. Birkaç kampa bölünmüş bir Türkiye’de polemiğe açık konulara dalıyor. Hedefi, orta yolu bulmak, kanamayı durdurmak. Sonuçta da birilerini düşündürüyor, birilerini kızdırıyor, birilerine “işte bu”, öte yandan başkalarına da bazen “Hadi canım sen de!” dedirtiyor. Ama bir şey kesin: Ahmet Hakan Türkiye’nin en çok okunan 23 köşe yazarından biri. Ben de onu her gün okuyorum. Bazen doğru söylemiş diyorum, bazen kızıyorum. Kendine has vurucu, ilginç özetleri, madde madde sıralama seçimleri, özlediklerisinir oldukları tarzından listeler de uzayıp gidiyor. Ahmet Hakan günümüz lügatında “eski Türkiye” ve “iktidarın Türkiyesi” arasında çarmıha gerilirken, uzlaşması güç konular arasında dil seçimi ve mantık kullanımı açısından bazen zorlanıyor. Son günlerde değindiği iki konuda olduğu gibi... Bir yanda Ayasofya’da çekilen malum bale fotoğrafı, diğer tarafta Deniz Çakır olayı. Leyla Alaton, Ayasofya Müzesi’ni (Dikkat edin: Müze!) gezerken, Instagram’dan bir balerin pozu paylaşmış, ardından bir fırtına kopmuştu. Olay çıkarma fırsatı arayanlar ortalığa dökülüp yine ağır tepkiler vermişlerdi. Ahmet Hakan, Alaton’a köşesinden olayın neden alevlendiğini anlattı: Ayasofya’nın muhafazakâr kesimin kanayan yarası olduğunu, “kırılgan, katmanlı duygusal” olarak nitelendirdiği durumları... Ama köşesinde de bu fotoğrafı yayımlamak Ahmet Hakan’a sormak istediğim bazı sorular tan çekinmedi. Böylece Alaton’un sildiği bu fotoğraf, çok daha geniş kitlelere ulaşmış oldu! Tabii öncelikle insanın aklına “Neden Ayasofya’da namaz ısrarı?” sorusu geliyor. Mesela Hıristiyan bir ülkedeki bir camide, “Biz burayı kendi ayinlerimize açacağız” deseler, bu çok hoşumuza gider mi? Türkiye’de cami eksikliği mi var? Bir bale figürü, bu kadar mı provokatif geliyor? Neyse geçelim, Ahmet Hakan orada özetle “bunlar cıslı konular Leyla Hanım, aman lütfen dikkat” demiş oluyor, nezaketle. Sıra geliyor ikinci konuya, Deniz Çakır olayı. Ahmet Hakan: “Deniz Çakır adlı dizi oyuncusu bir eleman var. Fazla alkol aldığında dağıtmaya temayülü olduğuna dair onlarca haberin konusu olmuş bu elemanın, yine alkol aldığı bir günde başörtülü kadınlara salça olduğuna dair bir iddia ortaya atıldı.” Şimdi herkesten önce Ahmet Hakan’a soruyorum: Burada kullandığı üsluptan memnun mu? Özeleştiri yaptı mı? “Dizi oyuncusu elemansalçaalkol” vs, bu aşağı layıcı üslubu, üstelik böyle bir gerginliğe taşınmış konuda bir kişiyi hedef tahtasına koyarak kullanmış olmaktan mutlu mu? Gazetelere köşe yazıları “yetiştirilir”. Herhalde o acelelere kurban gitti bu kelimeler diyelim. Büyük ihtimalle zaten çok zor olan bu mesleği, İstanbul’da tutunmaya çalışarak, 1001 özel hayat sorununu aşmaya çalışarak yapan genç bir hanımefendi ile görüşmeden tek yönlü bir karalamaya bence girişmemeliydi. Nitekim Çakır suçlamaları yalanlayarak, doğrularını sıraladı. Ama çamur sıçramıştı bir kere. Aynı Ahmet Hakan, üç gün önce “Türbanlı kadının içkili kafede ne işi var?” diye bir özel bölüm kaleme alarak, Deniz Çakır’a destek olmak için bu soruyu soranlara kendi mantığının sesinden birçok yanıt verdi. “Belki şaşırtmak istiyordurşaka yapıyordurçelişki seviyordurkeyfimin kâhyası mısın demeye zemin hazırlatmak için gitmiştirtebliğ yapacaktır.” Bunların her biri, alkollü mekâna giden bu kişileri aklayan bakış açıları (“belki tebliğ yapacaktır” provokasyonu hariç)... İyi de mesela buna benzer uzlaştırıcı, hoşgörülü mantıktan bale fotoğrafımız hiç nasibini almıyor. Aynı mantıkla o balerin ve fotoğrafı çeken “belki o muhteşem mekânda bir klasik bale figürünün nasıl duracağını görmek istemiştir, belki komşu Aya İrini Kilisesi’nde Devlet Opera ve Balesi’nin verdiği açılış konserlerinden farklı bir ortam görmemiştir, belki spontan olarak içinden gelmiştir” şeklinde sayılabilecek mantık kurgularını göremiyoruz Ahmet Hakan’dan. Olayın mantık özeti şu: Zaten toplum da dayatılan hep tek yönlü bir yaşam tarzı baskısı var. Hep muhafazakâr yaşam tarzlarına ve gereklerine hoşgörüyle bakmamız isteniyor, ama bu yazıya sığmayacak kadar uzun bir şekilde aynı açıklık laiközgür yaşam tarzlarına gösterilmiyor. Toplumda estirilen rüzgârla, hep aynı kesimin sesi dinlenip, “demokratik hoşgörü” yalnız onlar için kullanılıyor. Zaten yıllardır tekrarlıyorum: Altımızdaki halı çekilirken, maalesef CHP bile tüm bu süreçte hep “Aman nü heykelresim savunmayalım, bizi sapık zannederler”, “Aman alkol yasaklarına karşı çıkmayalım, sonra bizi alkolik zannederler” şeklinde uzayıp giden bir tutucu mahcubiyet sürüp gidiyor yıllardır. Sonuçta Ahmet Hakan, CHP’ye gidip “Binali Yıldırım üzerinden kampanya yapmayın, projelerinizi anlatın” derken kendi mantığının pozitif siyaset önerisini yansıtmış oluyor. Ama ben onun yerinde olsam, en azından günün 2. manşeti olarak “Binali Bey, Meclis Başkanı olarak size yakıştı mı anayasayı çiğnemek? Şu adaylığı bir daha düşünün veya istifa edin başkanlıktan” diye eleştirirdim. Veya protokol yeri savaşları komedyası devreye girdiğinde yine Yıldırım’ı sıkıştırırdım. Haksızlık yapmayayım, buna benzer bazı yazıları Hürriyet’te gündeme taşıyor, ama fazla orta yollu olarak! Deniz Çakır’ı, hele kendisini dinlemeden infaz etmek kolay. Bale fotoğrafını manşet yapmak kolay. Ama günlük köşe yazarlığı insana başka sorumluluklar yüklüyor. Ben yine de Ahmet Hakan’ı her gün (çarşamba hariç!) okumaya devam ediyorum. ‘Toplum korkutuldu’Müebbet cezalarının verildiği FETÖ çatı davasının gerekçesi yazıldı 15Temmuz darbe girişiminden önce açılan 75 sanıklı FETÖ/ PDY “çatı davası”nın gerekçeli kararı açıklandı. Teokratik totaliter bir devletin FETÖ’nün nihai amacı olduğunun belirtildiği kararda, “Başta TSK olmak üzere emniyet, adliye ve sivil toplumun önemli kesimleri baskı altına alınarak medya tarafından sistemli ve planlı bir şekilde yapılan algı yönetimiyle, yapılan soruşturmalar ve açılan davalar sonucu tüm toplum kesimleri korkutulup baskı altına alınmış, TSK ve emniyette örgüte karşı veya engel olabilecek kadrolar tasfiye edilerek, bu kritik görevlere örgüt mensuplarının gelmesi sağlanmıştır” denildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ çatı davasının gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararda, FETÖ’nün nihai amacının devleti tüm kurumları ile ele geçirip anayasal düzeni değiştirmek, Gülen’in “kâinat imamı” olduğu, cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik to taliter bir rejim kurmak istediği ifade edildi. Kararda; Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk olarak bilinen soruşturma ve davalarda devletin yargı yetkisini kullanan örgüt mensupları ile emniyet teşkilatındaki örgüt mensuplarının, örgütçe kurgulanan operasyonlarla, yüzlerce kişiyi, asılsız ihbarlar, uydurma iddialar, sahte deliller, usulsüz dinlemeler ve takiplerle gözaltına aldığı, bunların örgüt medyası tarafından profesyonelce yapılan algı operasyonları ile birlikte gerçekleştirildiği kaydedildi. Kararda, MİT Tır’larının durdurulması da örgütün anayasayı ihlal suçu yönünden işlediği bir başka suç olarak gösterildi. Gerekçeli kararda “Hükümet tarafından 17/25 Aralık 2013 tarihlerindeki darbe girişimi püskürtülerek, örgütün emniyet, yargı ve medya yapılanmasına yönelik operasyonlara başlanması üzerine, 1 ve 19 Ocak 2014’te MİT’in KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kullandığı insani yardım TIR’larının örgütçe durdurulması suretiyle devletin Suriye’deki terör örgütlerine yardım ettiği intibasının oluşması istendiği” savunuldu. Bununla da “dış güçler vasıtasıyla devletin ve hükümetin zora sokulup kaos ortamı yaratılmasının amaçlandığı” öne sürüldü. Kararda; sanık eski milletvekili İlhan İşbilen’in örgütün kurucularından olduğuna, elebaşı firari sanık Fetullah Gülen’e ilk biat eden kurucu çekirdek kadrosunda yer aldığına dikkat çekildi. Kapatılan Zaman Gazetesi’nin yöneticilerinden Alaeddin Kaya’nın da örgütün elebaşı Gülen’in en çok güvendiği danışmanı ve sözcüsü, bu rolüyle örgütün üst düzey yöneticilerinden olduğu vurgulandı. Eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da örgütün televizyon, radyo ve internet sitelerinden oluşan medya grubundan sorumlu imamı ve örgüt yöneticisi olduğu vurgulandı. l ANKARA/Cumhuriyet [email protected] [email protected] Osmaniye’de daha önce haklarında işlem yapılan ve yakalama kararı bulunan 6 kişi gözaltına alındı. FETÖ’den 42 gözaltı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 6’sı muvazzaf 21 asker ile örgüt içinde “imam” olarak adlandırılan ve aralarında 3 polis memuru, araştırma görevlisi, infaz koruma memuru, BDDK uzmanı ile 3 öğretmenin bulunduğu 12 kişi hakkında yakalama ve gözaltı talimatı verildi. Ankara’da Hacettepe Teknokent A.Ş. ile ilgili yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 9 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Ankara ve İstanbul’da eş zamanlı operasyon düzenlenerek 4 şüpheli gözaltına alındı. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1 1/ Kapı arkalarına 2 çakılan kalın ağaç kuşak. 2/ Madenle 3 4 ri yontmada kullanılan çelik araç... 5 6 Genellikle gömlek yapı 7 mında kulla 8 nılan çizgili ve ince bir 9 kumaş. 3/ Bir parçanın ağır çalınacağını anlatan müzik terimi... Baş çoban. 4/ Kendiliğinden yetişen yenilebilir otlara verilen ad... Yayla fır 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 FR İ J İ D İ TE 2 LÖKEŞE AR 3 ATOL PESO 4 MANAMA A T 5 AR TORERO latılan ucu sivri çubuk. 6 N B İ R K I M 5/ Kırmızı mercimekle 7 L Y O N A S M A yapılan bir tür çorba. 8 A N A L İ N 6/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan 9 RÖNTGENC İ ek... Eskimiş giyecek. 7/ Kabadayı... Padişah ya da şehzadeye eş olmaya aday gözde cariye. 8/ Kendi alanında en önde gelen kimse ya da nesne... Kars’ın doğusundaki ünlü eski çağ kenti. 9/ Duvarcı ve dülgerlerin yaptığı her tür yapı... Düğme deliği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ At ve benzeri hayvanların sırtına vurulan keçe, meşin ya da kalın kumaş parçası. 2/ Göğüs kafesini oluşturan eğri kemiklerden her biri... Soluk verme. 3/ Kapı ve pencerelerin üst eşiği... Büyüklere özgü söz ve davranışları olan çocuk. 4/ Eski Romalıların ulusal giysisi olan geniş ve uzun harmani... Y.K. Beyatlı’nın hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri. 5/ Orhan Elmas’ın yö nettiği ve Fatma Girik’in başrolünü oynadığı bir film. 6/ Kuzu sesi... Akılsız, budala. 7/ Zeybek... Baht açıklı ğı. 8/ Bilgisayarda üzeri tıklanan küçük simgelere ve rilen ad... Apansız. 9/ Başıboş gezen hayvan sürüsü... Gördek balığına verilen bir başka ad. T.C. KAYSERİ 4. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/487 HAKİM: YUNUS ÇAKIR 137384 KATİP: FERİDUN ÖZTÜRK 14437 DAVACI: YAŞAR AFŞAR47491425028 Selimiye Mah. Ihlara Sk. No:5 İç Kapı No:6 Melikgazi/KAYSERİ VEKİLİ: Av. AHMET HATİPOĞLU Fatih Mahallesi İstasyon Cad. Avukat Plaza No:66/338010 Kocasinan/ KAYSERİ DAVALI: NURETTİN DİLBEROĞ47524423922 Selimiye Mah. Ihlara Siteleri Küme Evleri No:3/6Melikgazi/ KAYSERİ DAVA: Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Katılma Alacağı) DAVA TARİHİ: 04/06/2018 Mahkememizce verilen 05/12/2018 tarihli ara kararı gereğince; Davacı Yaşar Afşar vekili tarafından Davalı Nurettin Dilberoğ’un aleyhine Mahkememiz’in yukarıdaki esas sayılı dosyasında Katılma Alacağı davası açılmış olup, davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili ile davalının boşandıklarını, boşanma ilamının kesinleştiğini, evlilik birlikteliği devam ederken, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Keykubat Mah., 2420 ada, 3 Parsel, 1. Kat, 6 Nolu Bağımsız Bölümde bulunan taşınmaz satın alınarak tapuda davalı üzerine kayıt edildiğini, müvekkilinin edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan bu taşınmazdan dolayı 4721 sayılı TMK. Gereği katılma alacağının söz konusu olduğunu, yapılacak olan yargılama neticesinde müvekkili ile davalı arasında evlilik süresince devam eden mal rejimi tasfiye edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5,000,00.TL katılma alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının belirtilen adresine tebligat yapılamadığı, yeni adresinin tespit edilemediği anlaşılmakla, tebligat yapılamayan davalı Nurettin Dilberoğ’a ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Davalı taraf olarak dava dilekçesine karşı iki hafta içerisinde cevap verebileceğiniz. Süresinde cevap verilmemesi halinde dilekçedeki iddia edilen vakaları inkar etmiş sayılacağınız. Durum ve koşullara göre cevap dilekçesini bu sürede hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu hallerde iki hafta içinde mahkemeye müracaatınız halinde bir ayı geçmemek üzere ek süre verilebileceği HMK 122, 127 ve 128 maddeleri gereğince ihtar olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 930726) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle