Katalog

Salı 25 Eylül 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY İki bakanın kardeşine dokunamadı Milli Eğitim Bakanı Selçuk, genel müdürleri yenilerken biri eski 2 AKP’li bakanın kardeşleri görevde kaldı OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanı (MEB) Ziya Selçuk’un göreve gelmesiyle başlayan değişim MEB’de hızlanarak devam ediyor. İlk iş olarak bakanlık müsteşarı ve yardımcıları ile başlayan Selçuk, ardından gelen dalgada genel müdürleri görevden alma sürecini hızlandırdı. Lise giriş sisteminde yaşanan kaosun ardından konu ile ilgili müsteşar yardımcısı ve Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü’nü görevden alıp, soruşturma açarak başlayan Selçuk, yeni yönetimine ilişkin yeni görevlendirmelerle MEB’in üst kademesinin yarısından fazlasını değiştirdi. Bakanlıkta değişmeyen isimler arasında biri eski AKP’li 2 bakanın kardeşi kaldı. Bakan Selçuk’un güvendiği isimler arasında olduğu belirtilen Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu’nun dışında MEB’de koltuklarında kalan isimler, Ada let Bakanı Abdülhamit Gül’ün kardeşi Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kardeşi Teftiş Kurulu Başkanı Atıf Ala, Talim Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş ve Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz oldu. Bakan Selçuk’un MEB’i yenileme süreci Erdoğan’ın kabinesine girmesinden önce başladı. MEB kulislerine göre, kendisine bakanlık görevi teklif edilen Selçuk, ilk olarak dönemin MEB Müsteşarı Yusuf Tekin ile çalışamayacağını Saray’a iletti. MEB kaynakları, Tekin’in İsmet Yılmaz’ın bakanlığı döneminde de Saray’a daha yakın hareket ettiği, eğitim politikalarının belirlenmesi noktasında aktif rol aldığını ve bu durumun Yılmaz başta olmak üzere bakanlıkta rahatsızlıklara neden olduğunu kaydetti. Tekin ile başlayan süreç ise bakanlığın üst kademesininin yarısının değişimine neden oldu. l ANKARA ‘Onlar sürü biz cemaat’ Çanakkale’de Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından meslek liselerinde öğrenim gören öğrencilerin Kitap okuma etkinliğinde yer alan kitapta “Komünizme ve kapitalizme inanan insanların meydana getirdiği topluluk, ancak sürüdür. Ama Müslüman okuması istenen kitaplardan birinde skandal ifadeler yer alı lardan meydana gelen topluluğun adı cemaattir, ümmettir’ deniyor yor. Cahit Zarifoğlu’nun yazdığı ‘’Bir Değirmen dir Bu Dünya’’ başlıklı kitabın bir bölümünde, “Komünizme ve kapita FİGEN ATALAY lizme inanan insanların meydana getirdiği toplu luk, ancak bir sürüdür. Ama Müslümanlardan meydana gelen topluluğun adı cemaattir, ümmettir’’ deniyor. Kitabın bazı bölümler şöyle: l Bu şuur verildiği takdirde ter temiz Müslümanlar oldukları hal de kapitalist, faizci, Kemalist ve la ik zihniyetli, gayri İslami bir gidişa tın temsilcisi parti ve örgütlerin ar kasından gidenler, hatalarını idrak edip doğruya yönelebilir. l Diğer yandan Müslümanların isla mi konuları okuyup, öğrenip kendi ya kınlarına özellikle çocuklarına öğretmelerini istiyoruz. Bu davanın askerli İmam Hatip’e talepğini yapmak için o davayı enine boyu na bilmek gerekir. olmayınca açılmadıl İslam düşmanları, cemiyeti bu günkü şahsiyetsiz, içkici, faiz sever, laik ve başıbozuk hale getirmek için nasıl uzun yıllar gayret sarfetmişler Denizli’nin Merkezefendi ilçesinde, daha önce meslek lisesiyken tadi dımcısı görevlerine devam ederken, iddiaya göre, atanan 7 öğretmen de baş ama eylül ayına geldik sadece 7 öğrenci kayıt yaptırmış. Biz imam hatip olmasına se onları susturmak, insanları bu ha lat yapılıp, imam hatip ortaokuluna dö ka okullara tayin istedi. Okul yetkilileri karşı değiliz, saygı duyuyoruz; ancak bu inlerin elinden kurtarmak için de gayret göstermek gerekli. Müslümanların siyasi alanda bilinçlenmelerini arzu ediyoruz. nüştürülen; müdür, müdür yardımcısı ile öğretmenlerin atandığı, 4 katlı ve 18 derslikli Gerzele İmam Hatip Ortaokulu, yeterli öğrencinin kayıt yaptırmaması nedeniyle eğitim öğretime açılma ise binanın tadilatı bitmediği için açılışının yeni eğitim öğretim dönemine yetişmediğini söyledi. Eğitimİş Sendikası Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan “Okul, geçen mayıs ayında açıl bölgede ihtiyaç yok. Boş kalan bu bina, Anadolu lisesi olarak değerlendirilebilirdi. Okullar ihtiyaca göre açılmalı. İmam hatiplerin çoğu boş, öğrenci yok. Kriz varken bu binaların boşa harcanmaması ‘Açıkça hakaret var’ dı. Okulda halen müdür ve müdür yar dı. Yöneticileri ve öğretmenleri atandı; gerekiyor.” l DHA Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Yürütme Kurulu’nca bu kitapla ilgili yapılan açıklamada, kitabın eğitim ve öğretimin bilimsel ve felsefi ilkelerine, Anayasa’ya, Milli Eğitim Temel Kanunu ile ilgili hukuki mevzuata aykırı olduğu vurgulandı. Kitapta baştan sona bir dogmanın övgüsü yapıldığı belirtilen açıklama şöyle: “Kitap adeta açıkça ayrımcılık yapmak ve ötekileştirmek için yazılmıştır. Bu anlamda öyle ileri gidilmektedir ki, ileri sürülenlerle, Müslümanlık sözde savunulurken insanlıktan uzaklaşılmaktadır. Kendi düşünceleri dışındaki fikirleri benimseyen insanları sürü olarak niteleyen yazar, onlara ‘şahsiyetsiz, içkici, faiz sever, başıbozuk’ diyerek açıkça hakaret etmektedir. Üstelik bu hakaretler arasına ‘laikliği’ de katarak, laik dünya görüşünü benimseyen insanları aşağılamaya çalışmaktadır. Yazar, cinsel eğitimi, ‘seks eğitimi’ olarak lanse etmekte; buna bağlı olarak da kadınerkek eşitliğinin savunulmasını “...hayvani bir yaşayışın, alkol ve dansın, flörtün taraftarlığını yapıyorlar...” diyerek aşağılamakta ve iğrenç hakaretler savurmaktadır. Kitapta bazı siyasi parti ler hakkında hakarete varıcı sözler sarfedilmekte, insanlara belli partilere oy vermeme çağrısı yapılmaktadır. Dinci, gerici, yobaz bir içeriğe sahip olan ve hiçbir pedagojik ilkeye uymadığı gibi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda okutulması ilgili yasalara da aykırı olan bu kitabın belirlenmesi tam bir skandaldır.’’ l İSTANBUL ALTIPARMAK İSTİFA ETTİ Hakikati aramak için... OZAN ÇEPNİ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğretim üyesi ve in san hakları üzerine çalışmaları ile bilinen Dr. Öğretim Üyesi Kerem Altıparmak üni versiteden istifa etti. ‘Veda yazısı’ ile is tifasını duyuran Altıparmak, “Dayanama yıp, yenik düştüğüm için değil tam tersi ne hakikati daha özgürce savunabilmek için bilime daha yakın olabilmek için üni versiteden ayrılıyorum” dedi. Altıparmak istifasına ilişkin “Ben ‘daha iyi bir iş bul duğum’ için değil, üniversite emekli olma yı hayal ettiğim yerin çok gerisine düştü ğü ve hatta artık üniversite sayılamayaca ğı için ayrılıyorum” ifa delerini kullandı. 27 yıldır içinde bu lunduğu SBF’ye ve da eden Altıpar mak, istifasına ilişkin Cumhuriyet’e konuş tu. Altıparmak, “İnsan Hakları Merkezi’ni ku rup hayata geçirmiş tim. Son süreç bir çok insanın burada ki bütün varlığımızı anlamsızlaştıran meka Altıparmak nizmaya çevirdi. Ger çek anlamda üretme mizi engelleyen bir sürece dönüştü” de di. Ankara Üniversitesi’nde Rektör Erkan İbiş yönetimine ilişkin ise Altıparmak, “Er kan İbiş’in meselesinde değilim. Ankara Üniversitesi’ni çok kötü ve yanlış yönetti. Ama bu sadece bir kişinin yapacağı iş de ğil. Buradaki atmosferde de sorun var. Be nim rahatsızlığım içinde bulunduğumuz üniversite ortamının bütününe. Birçok in san aynı şeyi hissediyor, ‘lanet olsun’ di yerek çalışmaya devam ediyor” diye ko nuştu. Altıparmak istifasının ardından yo luna araştırmalarına devam ederek, danış manlık yaparak ve avukatlık yaparak de vam edeceğini söyledi. l ANKARA TÜSİAD Başkanı Bilecik, MEF’TE öğretim yılının ilk dersini verdi: İşin özü Atatürk’ün yolu Erol Bilecik TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, eğitimin en önemli amacının Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine bağlı çağdaş bireyler yetiştirmek olduğuna dikkat çekerek, ‘’İşin özü Atatürk’ün yolundan yürümektir’’ dedi. MEF Üniversitesi’ndeki 20182019 akademik yılı açılış töreninde ‘’İş’in Özü’’ başlıklı dersi veren Bilecik, özveriyle çalışan insanın hayatta her amacına ulaşacağına dikkat çekti. Öğrencilere ‘‘Kendiniz için çalışmanıza değecek bir neden bulun’’ diye seslenen Bilecik, şöyle devam etti: ‘’Hemen bugün kendinize uğruna çok çalışacağınız bir ideal bulun. Sonra da bunu gerçekleştirmek için kendinize söz verin. Hepimiz sadece hayalimiz kadarız. İnsanı ayakta tutan hayalleridir. Risk almaktan ve başarısızlıktan korkmayın. Riskten uzak durmak, yaşamdan uzak durmaktır. En kö tüsü yere düşersiniz. Başarısızlık yere düşmek değil ayağa kalkmayı reddetmektir. Başarının tek sihirli formülü çalışmak, daha çok çalışmaktır.’’ 10 yetkinlik Rektör Prof. Dr. Muhammed Şahin de 2022 yılında iş dünyasının mezunlarında arayacağı 10 yetkinliği şöyle sıraladı: ‘’Analitik düşünme ve yenilikçilik, aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri, yaratıcılık, özgünlük ve inisiyatif alma, teknoloji tasarımı ve programlama, eleştirel düşünme ve analiz, karmaşık problem çözme, liderlik ve sosyal etki, duygusal zekâ, akıl yürütme, problem çözme ve düşünme, sistem analizi ve değerlendirmesi.’’ Açılış töreninde viyola virtüözü Doç. Dr. Beste Tıknaz ve arkadaşları konser verdi. l Eğitim Servisi OHAL kalktı, komisyonu kaldı KHK ile ihraç edilen 7 akademisyenin geri dönüş talebini rektörlük OHAL Komisyonu’na yönlendirdi. ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul Üniversitesi (İÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışırken KHK ile ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut ile beraber Prof. Dr. Hakan Ongan, Doç. Dr. Ahsen Deniz Morva Kablamacı, Dr. Erhan Keleşoğlu, Dr. Levent Dölek, Dr. Barkın Asal ve Dr. M. Cemil Ozansü ayrı ayrı İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne görevlerinin azline neden olan OHAL’in kalktığını gerek çe göstererek işlerini iade edilmelerini talep eden bir dilekçe verdi. Dilekçede görevinden azledilmelerinin OHAL kapsamında alınmış geçici tedbir niteliği olduğunu hatırlatan Karabulut, OHAL’in kalktığını hatırlatarak işlerine iade edilmelerini talep eden dilekçe verdi. İ.Ü. Rektörlüğü’nün dilekçelere verdiği yazılı yanıtta ise “29957 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince oluştu rulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunca değerlendirilmesi gerektiğinden bahse konu dilekçenize herhangi bir işlem yapılamamıştır” denildi. Karabulut’tan tepki Karabulut rektörlüğün yanıtını eleştirerek, “Kurumsal kimliği yitirmiş bir üniversite ve aydın duruşu olmayan bir yönetici ve anlayışının vereceği bir cevap olamaz. İstibdat rejiminin ağzına bakmaktan ileriye gidemez. Akıl mantık almıyor. Kendileri isimlerimizi verip, OHAL kalktığı halde komisyon bilir diyorlar” dedi. l İSTANBUL haber 9 Afedersiniz! T üpteki diş macununa benzeyen konulardan biri de aftır. Tüpten çıktı mı geri girmez. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, dün bir basın toplantısıyla nasıl bir af istediklerini kamuoyu ile paylaştı. Önce rakamı verdi; 162 bin kişinin yararlanacağını söyledi. Ardından kimlerin yararlanamayacağını saydı. Ancak kimlerin yararlanacağını saymadı! Affın, AKP iktidarını ayakta tutmaktan sorumlu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hapiste bulunan mafya lideri Alaattin Çakıcı’yı ziyaretinden sonra gündeme geldiği bir gerçek.  Affa soğuk baktığı havası yayan AKP’nin de Alaattin Çakıcı’ya sahte rapor veren altı kişiyi bir kalemde tutuklattığı da bir başka gerçek. Perde önündeki bu tahterevallinin perde gerisindeki gerçeği şu olsa gerek: Erdoğan’la Bahçeli af konusunda anlaştılar. Meclis’ten geçirilmesi sürecinde karşılıklı gerilim havasının daha uygun olacağı görüşünde birleştiler. Bu tablo affın yılbaşına dek hayata geçeceğini gösteriyor. HHH Yıllardır yaşanan bunca haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlikten sonra gündeme gelecek af, toplumun vicdanında nasıl bir karşılık bulacak? Genel anlamda adalete olan güven sarsıldığı için affa bakış da buna paralel olarak karışık görünüyor. Her şey bir yana özellikle 2010’dan 2016’ya dek yargıyı büyük ölçüde ele geçiren FETÖ yapılanmasının verdiği kararlar son derece tartışmalı. Davaların açılma şeklinden hüküm oluşturulmasına kadar hemen her aşamasında sakatlık var.  Hapishanelerdeki doluluk oranı ise kapasitenin en az üç kat üstünde. Yedi kişilik planlanan koğuşlar, ranzaların iki katlı yapılmasıyla önce 14’e, ardından yan yana ranzalarla 21’e, devamında 28’e çıkarıldı. Sonrasında ip koptu, yere yatak serme, nöbetleşe uyuma yöntemleriyle sıkıntı giderilmeye çalışıldı. AKP iktidara geldiğinde hapishanelerde 52 bin kişi vardı. Şimdi 240 bin.  Bunun 50 bine yakını başta FETÖ olmak üzere terörle bağlantılı. Son 15 yılda şiddet artışı, toplumsal dokudaki bozulmalar, durumu bu noktaya getirdi. Cumhuriyetin kuruluşundan beri zaman zaman af gündeme geldi, uygulandı. Sonuçları çok tartışmalı oldu. Ancak hiçbir dönemde adalet mekanizması bugünkü kadar erozyona uğramamıştı. Aklın yolu şu: Adil yargılama ve suçüstü halleri dışında ilke olarak tutuksuz yargılama benimsendiğinde sorun önemli ölçüde çözülmüş olacaktır. HHH Hapishanelerin başlıca gündemi aftır. Her yılbaşı, her dini bayram, her resmi bayram, her önemli yıldönümü, her seçim öncesinde affın yolda olduğu konuşulur. Bunları yan yana getirince zaten geriye fazla gün kalmaz.  İçinde af geçen her sözcük genel affı çağrıştırır. Örneğin, avukat görüşü ya da benzer nedenle koridorda karşılaşan mahpuslardan biri ötekine çarpıp “afedersiniz” dese, şu yanıtı alır: Af mı geliyor? Özellikle çocuk suçlularda hapse girenlerin yüzde 60’ı çıkınca yeniden hapse giriyor... Halen hapiste olanların büyük çoğunluğu haksız yargılandığını düşünüyor... İktidarın intikamcı yaklaşımı davaların seyrini değiştiriyor... Böyle bir ortamda kimsenin haksız yere hapiste tutulmasını istemeyiz. Dileğimiz o ki, toplum vicdanı da dikkate alınarak bütün haksızlıklar giderilsin... Özgürlük esas olsun... Ensar Vakfı protokolüne yürütmeyi durdurma Eğitim Sen’in Ensar Vakfı İle Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokolün iptali için açtığı davada yürütmenin durdurulması kararı verildi. Sendikadan yapılan açıklamada, “Danıştay 8. Dairesi, protokolün örgün eğitime ilişkin kısmı açısından gerekçelerimizi ve kaygılarımızı haklı bularak yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Ancak protokolün yaygın eğitim kurumlarına yönelik kısmı yönünden, üyelerin bir kısmının karşı oyuna rağmen, uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmediği gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı vermemiştir’’ dendi. C MY B