19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Camın büyüsü ile festival Odunpazarı 6. Uluslarlararası Cam Festivali, yarın sanatseverlerle buluşuyor. Odunpazarı Cam Sanatları Merkezi, Uluslararası Cam Festivali’nin altıncısını düzenliyor. “Camın büyüsü” sloganlı festivalin açılışı yarın 14.00’te Odunpazarı Kurşunlu Külliyesi’nde yapılacak. Festival, 30 Eylül’e kadar devam edecek. Cam eserlerin üretileceği festivalde; Amerika, Almanya ve Hollanda’dan sanatçı ve bilim insanları katılım gösterecek. Amerika’dan Alexis Silk, Almanya’dan Simone Fezer ve Hollanda’dan Josja Caecilia Schepman sanatseverlerle bir araya gelecek. Festival kapsamında bir de fotoğraf sergisi yapılacak. lANKARA (Cumhuriyet) Salı 25 Eylül 2018 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] 13 ‘NeşeDertAşk’ Abdallık geleneğinin temsilcilerinden, bozlak ustası Neşet Ertaş’ı ölümünün altıncı yılında anıyoruz. Bozlak geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden bağlama ve ses sanatçısı İsmail Altunsaray, “İnsan hayatında ‘NeşeDertAşk’ olmazsa sanat olmaz” diyor. Kalan Müzik ise Ertaş’ın ilk orijinal kayıtlarının albüm olacağının müjdesini veriyor. Halk ozanı, Abdallık geleneğinin büyük ustalarından Neşet Ertaş’ın bugün ölü Kardeş Türküler olarak Neşet Ertaş’ın “Yanıyorum” parçasını birlikte seslendirdik ve albümde yer münün altıncı yılı. Yaşar Kemal’in verdik. “Bozkırın Tezenesi” diye nitelediği Abdalların dünyasına hâkimim. Neşet Ertaş’ı halk müziği sanatçıla Ankara ile Kırşehir’i Kızılırmak bö rı Sabahat Akkiraz, Pı ler. Kırşehir tarafında Abdallar ya nar Aydınlar, Bozlak şardı. Bizim tarafa düğünlere gelip geleneğinin genç ku türkü söylerlerdi. Abdallar, Neşet şak temsilcisi İsmail ler kültür toplayıcılarıdır. Geleneği Altunsaray, eserlerinin ni sadece müzikle de CEREN ÇIPLAK DRILLAT takibini yapan Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık ve “Yanıyorum” parçasını birlikte ses lendiren Kardeş Türküler grubun dan Vedat Yıldırım anlattı. Hasan Saltık, Neşet’in ilk orijinal kayıtlarının kayıp olduğunu ancak yıllardır eski plak şirketlerinin de polarından ve stüdyolarından bu ka yıtları topladıklarını belirterek gele cek yıl Ertaş’ın ilk orijinal kayıtları nı plak olarak yayımlayacaklarının haberini verdi. ğil sözüyle edebi yatıyla taşıyan lardır. Neşet Er taş makam sal olarak çok zengin dir. İspanya’da Vedat Yıldırım flamenko ney se Türkiye’de boz lak dünyasında Ne şet Ertaş’ın yarattığı müzik öyledir. Kürtlerde de bu dengbejlere denk gelir. Şarkı sözlerinde toplumsal sı ‘Yoksulluğun dili’ Pınar Aydınlar (Halk müziği sanatçısı): Neşet Ertaş bu ülkenin en önemli değerle rindendir. Bozkı rın Tezenesi di ye anılan yok sulluğun, aş kın, vefanın dilidir. Müzi Pınar Aydınlar ği özgürdür. Bir ülkenin tür külerini yapanlar yasalarını yapanlar dan daha gerçek ve güçlüdür, bu as la unutulmamalıdır! ‘İnsan olma çabası’ İsmail Altunsaray (Bozlak geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden, bağlama ve ses sanatçısı): Neşet Ertaş “sanat” kelimesinin tanımıdır. Sanat gerçeğin ta kendisidir. Neşet Ertaş, başkasının ürettiği bir sanat eserini kendi gerçeğiyle bürüyüp yeni bir sanat eseri üreten bir “innovatör”dür. Neşet Ertaş’ı hiç tanımayan gençlerin Neşet Ertaş’tan alacakları en büyük ilham ve yol budur. İnsan hayatında “NeşeDertAşk” olmazsa “sanat” olmaz. seri için gelmesini sağlamıştık. Kon serde izdiham olmuştu. Neşet’in tek rar Türkiye süreci böyle başlamış tı. İlk geldiğinde küskündü, öldü di ye haberleri çıkıyordu.. Konserde halkla tekrar kucaklaş mıştı. Böylece burada tekrar üretim yapma sını sağladık. Güvensizdi çünkü daha önce albümleri kor Hasan Saltık san çıkıyordu, hak ları verilmiyordu, telif ödenmiyor du. Tekrar güvenini kazandık. Telif kazanmasıyla İzmir’deki evini aldı. Biz onun eser takibini yaptık. Hâlâ eser takibini ve çalışmalarını Kalan Müzik takip ediyor. Neşet’in ilk ori jinal kayıtları kayıptı. Yıllardır eski plak şirketlerinin depolarından ve stüdyolarından topluyoruz tek tek. Yüzde 80’ini toparladık. Şimdi bu kayıtları hazırlıyoruz. Önümüzde ki yılın başında plak olarak yayın layacağız. Neşet Ertaş’ın en önemli özel liği herkes tarafından sevilme siydi. Herkesi kucaklıyordu. Bü tün siyasi görüşler onu seviyordu. Muhafazakârından sola herkesin kucakladığı bir isimdi. Konserlerine her görüşten insan gelirdi. ERratpaçşişEazrhkeılla’dreı n Neşet Son Abdal’dı. Bozlak geleneğinde üretici olarak yer aldı. Babaoğul bozlak ustası. Bugün popçular rockçılar onun parçalarını söylüyor. Neşet Ertaş her döneme ait parçalar üretti. Onun modası geçmez. Bugün mesela rap moda. Rapçi Ezhel de Neşet Ertaş’ın parçalarını kullanmak istiyor. Ezhel, Neşet Ertaş’tan 56 parçalık bir çalışma yapıyor. Neşet Ertaş kendi Abdallarına da düşkündü. Onlara iş bulmak için uğraşırdı. İzmir’de onların hurdacılık yapması Neşet’i çok rahatsız ederdi. Onlar için mücadele etti. Konuyu, Kültür Bakanlığı ile görüştü. Erkan Mumcu zamanında Kültür Bakanlığı Abdallar grubu kuruldu. Neşet, Abdalları tekrar müziğe kazandırdı. ‘Bozkırın yalnızlığı’ Vedat Yıldırım (Müzisyen, Kardeş Türküler, Bajar gruplarının kurucularından): nıf ayrımının izleri görülebilir. Kendi sınıfı dışında birini sevi yorsa kavuşamıyordur. “Sevsem öldürürler, sevmezsem ben ölürüm” der... Toplumsal sınıf farkından kaynaklı yaşanmamış aşklar, dünyayı anlama çabası, mistik aşk vardır müziğinde. Parçalarında Bozkır hayatının ruh hali hâkimdir. Bozkırın yalnızlığı görülür. Neşet Ertaş aynı zamanda Bektaşi sözlü geleneğinden felsefi olarak yararlandı. 90’larda gençler yeniden keşfetti Geçim sıkıntısı vardı. Almanya’ya gitmişti. Ellerinde de bir dönem sorun vardı, bir dönem bağlama çalamayınca büyük sıkıntılar yaşadı. Şimdi Kırşehir’de heykeli var ama Neşet Ertaş son 15 yıl öncesine kadar sahipsiz bırakıldı. Eserleri talan edildi. Telif alamadı. Kalan Müzik sahip çıktı haklarına. 90’ların başlarında Halk Müziği’nde yeniden bir canlanma oldu. Gençler ilgi göstermeye ve keşfetmeye başladı. İnsanın hayattaki temsil ettiği en büyük gerçeklik, insan olma çabasıdır. Dolayısıyla şimdiye kadar kim insan olmak ile ilgili bir çaba içeri ‘İnsana güzellik kattı’ sinde olmuşsa o “efsane” olmuştur. Efsane olabilmek için çoğunluk tarafından takip edilmenizin ya da edilmemenizin hiçbir önemi yoktur. Gerçekler ortadadır ve bunu görebilen insanlar daima o sığ çoğunluktan ileridedir. Dolayısıyla “insan olma çabası” yeryüzündeki en büyük temsiliyettir. ENretşaeşt’ın ilk Sabahat Akkiraz (Halk müziği sanatçısı): Neşet Babayı 12 yaşımda tanıdım. Âşık Mahzuni Şerif’le Ankara’daki konserinde onu canlı dinlemiştim. Neşet Ertaş, Abdal müziğinin son büyük ustasıdır. Bu müziği geniş kitlelere taşımıştır öyle ki Zeki Müren’den tu tun rock gruplarına kadar... Diyebilirim ki TRT’nin hemen hemen bütün arşi gibi sunun” derdi. Çoğu kesim tarafından eğlen ce müziği yapıyor gibi algılansa da bizim için son derece klasik ve derin anlamlı sözleri olan insanlara güzel duygular ulaştıran bir ustadır. Diyebilirim ki Abdal müziğinin son ustasıdır, yeri dolmaz... Âşık Mahzuni Şerif’in Feyzullah Çınar’ın Muhlis Akarsu’nun yeri dolmadı. Bizim de kaderimiz bu, halk müziğindeki büyük ustala ‘Sözleriyle gönlümüzü cilaladı’ Neşet usta her zaman başımızın tacıdır. Kişiliğiyle, sanatıyla anlam itibariyle bize ve müziğimize çok şey katmıştır. Güzellikler katmıştır insana. Düşünsenize “Analarımız insan, biz insanoğluyuz”, diye binlerce güzel sözleriyle gönüllerimizi cilalamıştır. Çok derin insanları anlatmaya dil kayıtları plak oluyor vi Neşet Ertaş eserleriyle rımızın maalesef yeri dolmuyor... doludur. Neşet Ertaş’ın Duayenlerimizin bize ulaştırdıbazen bizi de uyardığı ğı o müziği şimdi gençler okuyor kâfi değildir ama ben onu hep sevgiyle, muhabbetle, o enginliğiyle gönlümde tutarım ve onu çok severim. Hasan Saltık (Kalan Müzik): Sabahat Akkiraz olurdu. “Bu deyişle ama ben dinleyemiyorum çünkü En son İzmir’de havalimanında karrin anlamları çok ustalardan dinlemiştim. Bazen di şılaşmıştık. Bir iki dakika da olsa yi Neşet Ertaş’ı 2000 derin, anlamaya yorum gençler keşke ustaları din ne gönlümüzü cilalamıştı. Rahmet yılında 30 yıl aradan bilirler biraz daha leseler o güzel müzik onları alıp le anıyorum. Sevgiyle her zaman sonra Almanya’dan onların anlayacağı götürecek... gönlümde buluyorum Neşet Ertaş’ı. buraya açık hava kon Festivalde 12 saat aralıksız müzik... Pan Daijing Red Bull Music Festival İstanbul, 2630 Eylül 2018 tarihleri arasında beş güne yayılan dört farklı konsept, film gösterimleri, iki farklı sergi ve 60 sanatçıyla kentte özel bir dalga yaratmaya hazırlanıyor. 7 ayrı mekânda farklı disiplinleri ve farklı müzik türlerini bir araya getiren festival, kapanışı Red Bull Music Academy’nin 20’nci yaşının 12 saat aralıksız müzikle 29 Eylül’de Beykoz Kundura’da kutlanacağı “20 Years of RBMA: A Celebration” sahnesinde yapacak. Uluslararası bir müzik enstitüsü olarak 1998 yılında Berlin’de kurulan Red Bull Music Academy, Red Bull Music Festival temalarından en sonuncusunu oluşturuyor. 20’nci yaşı Red Bull Music Festival Istanbul’da 12 saat aralıksız müzikle kutlanacak olan RBMA gecesinde işitsel olduğu kadar görsel şölenler de yer alacak. 29 Eylül Cumartesi akşamı Beykoz Kundura Fabrikası’nın büyüleyici atmosferinde gerçekleşecek olan gecede Rave sahnesinde Robogeisha ve Seretan, Sassy J ve Volcov, John Talabot ve Axel Boman’ın projesi Talaboman ve ardından sabahın ilk ışıklarında Barış K ve Vladimir Ivkovic B2B performans sergileyecek. Gecenin Experimental (deneysel) sahnesinde ise Pan Daijing, The Bug vs Miss Red, İpek Görgün ve Fennesz ortak performansı ile Dopplereffekt yer alacak. Kültürel çoğulculuk ve sanat İKSV’nin, Kültür Politikaları Çalışmaları kapsamında hazırladığı ve yayımladığı raporlar bu alanda önemli sorulara ve sorunlara cevap arıyor. 2011 yılından başlayarak bugüne kadar çıkan raporları sıralayacak olursak: “İstanbul’da Kamusal Alanda Sanat Uygulamaları İçin Öneriler,” “İstanbul Kültür Sanat Vakfı Ekonomik Etki Araştırmaları (2012),” “Uluslararası Güncel Sanat Bienallerinin Finansmanı (2013),” “Türkiye’de Sanat Eğitimini (Yeniden) Düşünmek (2014),” “Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama (2016),” “Kültür Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar (2017),” “Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu Sanat Yoluyla Geliştirmek (2018).” Kaotik bir tablo İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece, “Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu Sanat Yoluyla Geliştirmek” başlıklı son raporun sunuş yazısında, bugün dünyanın yüzleştiği gerçeklerden söz ediyor: “2017 sonu itibarıyla dünya genelinde yerinden edilmiş yaklaşık yetmiş milyon insan, neredeyse yarısı on sekiz yaşın altında olan yirmi beş milyon mülteci, kendi ülkesi içinde yerinden edilmiş kırk milyon kişi ve üç milyondan fazla sığınmacı vardı” diyor. Bu insanların en az on milyonunun bir ülkeyle vatandaşlık bağları olmadığı için sağlık, eğitim, kültürel hayata erişim ve katılım gibi temel haklardan mahrum olduklarını belirtiyor. İstatistiki verilere dayanan iç acıtıcı ve düşündürücü gerçekler... Böyle kaotik bir bütün içinde Türkiye ve Suriye’ye bakacak olursak: Yaklaşık üç bucuk milyon Suriyeli ile halen dünyanın en kalabalık mülteci grubunu barındırıyoruz. Ve devam ediyor sözlerine Özlem Ece: “Bütün bu veriler kültür politikalarının birlikte yaşamın eşitlik ilkesi temelinde nasıl yeniden kurulabileceğine odaklanmasının şimdi her zamankinden daha büyük önem taşıdığını gösteriyor. Yerleşik halklar ile yeni gelenler arasında özellikle kültür ve sanat aracılığıyla oluşturulacak dayanışma bağlarının yeni aidiyetler çıkarabileceğine olan inancımız, bu raporun çıkış noktasını oluşturuyor.” Birlikte yaşamak Söz konusu raporu hazırlayan Dr. Feyzi Baban (Trent Üniversitesi) ve Dr. Kim Rygiel (Wilfrid Laurier Üniv) giderek çeşitlenen ve çoğulculaşan toplumlarda barış içinde birlikte yaşama konusunda karşılaşılan zorluklarla mücadele etmenin bir yolunun kültürsanata yatırım yapmaktan geçtiğini belirtiyorlar. Tabi ki burada kültürsanata yapılacak yatırımların paralelinde özgürlükler ve demokrasi gibi İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin olmazsa olmaz maddeleri öne çıkıyor; hem yerleşik halklar hem de yeni gelenler için... Derinlemesine tartışılması gereken konular... Baban ve Rygiel bu raporun ülkeye yeni gelenlerle yerel nüfusun uzun vadede birlikte yaşamalarını kolaylaştırmada kültürsanatın rolüne odaklanıyorlar. Türkiye’den ve Avrupa’dan kültürel çoğulculuğun geliştirilmesi yolunda başarıyla gerçekleştirilen ve yerelde çeşitli açılardan etkili olan birçok projeye dikkat çekiyorlar. Özellikle Gaziantep’te yerleşik ‘Kırkayak Kültür’ gibi oluşumlar bu alanda çalışmak isteyenlere örnek teşkil ediyor. Öte yandan, Türkiye’de bu alanda entegrasyonu destekleyen girişimlerin çok kısıtlı olduğu da bir gerçek. Bunun temel nedeni de devletin ve sivil toplumların ellerindeki kaynakları, zorunlu olarak, yaşamsal ihtiyaçlar için kullanmaları olarak belirtiliyor. Sonuçta, “Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu Sanat Yoluyla Geliştirimek” başlıklı raporda kültürsanatın önemi bir kez daha vurgulanıyor. Bu arada, raporun sonunda dile getirilen politika önerileri İKSV’nin diğer raporlarında olduğu gibi süreci hızlandırmak için atılması gereken somut adımları tanımlıyor, çok yönlü tartışma zeminleri oluşturuyor.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle