23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 25 Eylül 2018 BALIK VE DENİZ SUYUYLA HAYATA TUTUNDU Okyanusta 49 gün Adilang Endonezya’da akıntıya kapı Adilang, verdiği röportajda larak okyanusa sürüklenen büyük korku yaşadığını ifade 18 yaşındaki genç, balık tuta ederek “Önümden 10 büyük ge rak, deniz suyu içerek 49 gün mi geçti. Onlara kendimi gös boyunca hayatta kalmayı başar termek için elimden geleni yap dı. Jakarta Post gazetesinin ha tım ancak başaramadım” dedi. berine göre, 14 Temmuz’da Ba Yanındaki cihazla gönderdiği tı Sulevasi eyaletine bağlı Guam sinyallerin 49 gün sonra bir yük kenti açıklarında çalıştığı balık gemisine ulaştığını anlatan Adi tuzağıyla okyanusa sürüklenen lang, gemi mürettebatının ken ve 49 gün sonra bir yük gemisi disini Guam yakınlarında kur tarafından kurtarılan Aldi Novel tardığını kaydetti. Bitkin halde Adilang, uzun yolculuğunun ar bulunan Adilang’ın sağlık duru dından ailesine kavuştu. mu iyi. l AA Nüfusun yarısı uyuyamıyor Uykusuz geceler Türkiye nüfusunun yarısı uykusuzluktan yakınıyor. Yüzde 10’unun uykusuzluk sorunu kronik. En önemlisi de uykusuzluk vakalarında her geçen yıl artış gözlenmesi. Ancak son 20 yılda uyku tıbbı teknolojisindeki gelişmeler kalitesiz ve az uykunun kader olmadığını gösteriyor. Davranışsal, tıbbi, medikal tanı ve tedavi yöntemleriyle uykusuzluk sorununa çözüm bulmak mümkün... Türk Uyku Tıbbı Derne ği, 26 30 Eylül arasında 19. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi düzenleyecek. Kongrede uyku ve uyku bozuklukları konusundaki yeni araştırmalar, tanı ve tedavi yöntemleri masaya yatırılacak. Nüfusun yarısının uyku rahatsızlığından mustarip olduğunu söyleyen Dernek Başkanı Prof. Dr. Fuat Özgen, bu nedenle tıbbın her alanında uyku bozukluklarının da dikkate alınmasının son derece önemli olduğunu vurguluyor. l AA Mahkeme ÇED’i durdurarak uyardı: Su kaynakları zarar görür YUSUF ÖZKAN İzmir 6. İdare Mahkemesi, Kozak Yaylası’ndaki Dikili’ye bağlı Çukuralan köyünde kayyıma ait Koza’nın işlettiği altın madeni için 3. kez verilen kapasite artırım ÇED izninin yürütmesini durdurdu. Kararda, madenin 6 kilometre kuzeybatısında Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından içme suyu amaçlı kullanılan Madra Barajı’nın yer aldığı anımsatıldı. Ayrıca maden atık sularının gönderileceği Çökek Deresi’nin doğal SİT ve mesire alanı statüsündeki Nebiler Şelalesi’ne za rar vereceği vurgulandı. ÇED iznine karşı dava açan kuruluşlardan Ege Çevre ve Kültür Platformu’nun avukatı Arif Ali Cangı, Çukuralan Altın Madeni’nin 2010 yılından bu yana çalıştırıldığını anımsatarak, “İki kez yapılan kapasite artırımının ardından manzara çok çarpıcıydı. Yok edilen ormanı, rehabilite edildiği iddia edilen yerdeki toprak kaymalarını, derede akan suyun rengini, ciğeri sökülmüş doğayı gözlerimizle gördük. Şimdi yapılması gereken, bu son kararı uygulamak ve Çukuralan’daki yıkımı durdurmaktır” dedi. l İZMİR BÜYÜKELÇİLİK ÖNÜNDE EYLEM Alman çevrecilere Türkiye’den destek ‘KEDİ DEDE’ ABD’nin Wisconsin eyaletinde, emekli İspanyolca öğretmeni 75 yaşındaki Terry Laurmen, barınaktaki kedilerle şekerleme yaparken çekilen fotoğrafları internet üzerinde yayılıp ünlü oldu ve gönüllü çalıştığı barınağa 40 bin dolar bağış yapıldı. l BBC Türkçe ON NUMARA 03, 04, 09, 10, 11, 16, 17, 19, 24, 26, 29, 30, 31, 40, 41, 49, 52, 53, 55,62, 65 ve 77 10 BİLEN: 162 bin 649’ar TL (2 kişi) 9 BİLEN: Bin 936.30’ar TL 8 BİLEN: 113.75’şer TL 7 BİLEN: 21.35’şer TL 6 BİLEN: 3.75’şer TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.30’ar TL EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET Ayder olmasınYeşil Yol proje güzergâhında 2. gün Zaten yaylalara patikalardan çıktıklarını söyleyen yöre halkı, ‘Demek ki Yeşil Yol arabalara ve minibüslere yapılıyor’ diyor ‘İmar barışı’nı fırsata çevirmek isteyenler ‘Yeşil Yol’un komşusu olmak için harıl harıl çalışıyor... Yaylalarda hayvancılık çok önemli. Geçimini hayvancılıktan sağlayan çok aile var. Karadeniz’de 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak tartışmalı Yeşil Yol Projesi’nin Çamlıhemşin güzergâhında 2. gün. Diğer yaylalarda da durum pek farklı değil. Yeşil Yol tahribatı yol boyu karşımıza çıkıyor. Son yıllarda tu rizm patlaması yaşayan Pokut Yaylası’nda ise bölge sakinleri bu yaz trafikten yuka rı çıkamadıklarını, bu yaylaların bu ka dar insanı kaldıramadığını belirterek yay lalarını korumak için çözüm arıyor. Pokut Yaylası’nda evi olan bir böl ge sakini, bu yaz otlayan hay vanların bırakılan çöpleri ye diğini, midesinden poşet ve cam kırıkları çıktığını anla tıyor ve ekliyor: “Ayder’den ders aldık. Diğer yaylalar Ay HAZAL der gibi olmasın” diyor. OCAK Yolculuğumuzda 2. güne Samistal Yaylası’nda uyanıyoruz. Süreyya Abla, bostanından topladığı marulları yı kıyor. Bizi yayla evinde misafir eden Me miş Akay ise dağlardan gelen kaynak su yun yolunu açıyor, Fatih Tarakçı odun kı rıyor ve tepeye varan bulutları gösterip “Onlar bizim denizimiz” diyor. ‘Yaylaları kadınlar yönetiyor’ ESKİDEN ÇOK GÜZELDİ... Dere tepe düz gidiyoruz. Karşımızda uçsuz bucaksız dağlar yanınızda vargit çiçekleri ve yaban mersini... Buralarda yabani hayat da varmış. Yaylacılar bu dağlarda yaban keçisi, yaban tavuğu, çakal ve ayıların da yaşadığını söylüyor. Patika yollardan geçiyoruz. Süreyya Abla bize “İşte bu bizim yayla yolumuz” diyor. Kocaman iki kayanın arasına vardığımızda İbrahim Demirci “İşte burası Demirkapı” ifadelerini kullanıyor ve Hazindağ Yaylası görünüyor. Süreyya Abla, bu yaylanın eskiden çok güzel olduğunu, şimdi birçok evin yapıldığını anlatıyor. Gerçekten de yoğun bir yapılaşma söz konusu. Hatta yeni inşaatlar da başlamış. Yeşil Yol çalışması burada da sürüyor. Bölge sakinleri çalışmaların bazen gece gündüz sürdüğünü belirterek tepki gösteriyor. Üstelik buranın yakınına yapılması planlanan kayak merkezine de tepkililer. Süreyya Yücel, bostanından topladığı marulları yıkıyor. Süreyya Abla, marulları yıkarken bir yandan anlatıyor: “Burada yaylacılık bir kültür. Mayısta yaylalara çıkmaya başlarız. Haziranın yarısına kadar alt yaylalarda kalınır. Hayvanlar orada otları yer. Havalar ısındıkça bir üst yaylaya çıkılır. Alt yaylada ot da kalmaz. Her aileden bir kadın yaylacı olur. Eğer yaşlıysa yanına bir de genç bir kadın verilir. Yaylaları kadınlar yönetir. Aslında asıl amaç hayvancılık. Hayvanlar yaylalarda rahat ediyor. Hayvancılık yapan ve geçimini hayvancılıktan kazanan hâlâ çok aile var. Burada hayvancılık çok önemli, bütün hizmet onlara.” ‘Ekolojik dengeyi bozuyor’ Sabahın erken saatlerinde Samistal Yaylası’nda inekler otluyor, yaylacılar peynir ve tereyağ yapıyor. Yaylada vanak dedikleri evlerin olduğu alanın dışında, yolun geçtiği bölgede yapılan yeni evler de göze çarpıyor. Üstelik bu evler yaylanın özgün tek katlı taş evlerinin aksine ahşap ve daha yüksek katlı. Bazıları ise Yeşil Yol çalışmasının yanındaki alanları taşla çevirmiş. Güzel bir köy kahvaltısının ardından yüzyıllık patika yollardan Hazindağ’a doğru yola çıkıyoruz. Süreyya Abla bize beyaz bir çiçek göstererek “Bak bunun adı vargit çiçeği. Bu çiçekler çıkmaya başladı mı anlarız ki yayladan dönme zamanı gelmiş” diyor. İbrahim Demirci de tekrar karşımıza çıkan Yeşil Yol çalışmalarını gösterip “Bu yol çalışmasından çıkanlar nehirlere iniyor, sularımızı kapatıyor” diye anlatıyor. Eşsiz güzellikteki Pokut Yaylası’na sislerin arasında uzun bir yolculuğun ardından varılıyor. Yaylaların denizi bulutlar... Kuzey Ormanları Savunması, Köln yakınlarında 12 bin yaşındaki Hambach ormanını korumak için devam eden direnişe destek vermek için Almanya büyükelçiliği önünde dün eylem yaptı. Kuzey Ormanları Savunması adına Zerrin Bayraktar, 3. Havalimanı için yolcu uçak bindirme köprüleri üreten Thyssen Krupp ile Hambach ormanını kat leden RWE şirketlerinin amaçlarının aynı olduğunu belirtti. Polis müdahalesi ile ölen Steffen ve direnen tüm dostlarıyla dayanışma içerisinde olduğunu belirten grup, “Hambach ormanında direnen dostlarımız, mumlarınızı yakın, şarkınızı söyleyin. Burada kimsenin pes etmediğini onlara gösterin” sözleriyle eylemi sonlandırdı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Sisin arasında uzun bir yolculuğun ardından Pokut Yaylası’na varıyoruz. 2 günlük yolculuğumuzda belki de en güzeli burası. Bir yanda inekler otluyor, bir yanda da bulutlar yükseliyor. Manzara görülmeye değer. Ancak bu yayla da yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya. Yaylanın üst tarafına baktığımızda çok katlı oteller görüyoruz. Alt tarafında ise yayla evleri çoğunlukta. Bölge sakinleri ise dertli. Bu yıl Pokut Yaylası’na çıkarken yoğun trafik oluşmuş. Sadece trafik değil dertleri. Burada evi olan bir bölge sakini şöyle anlatıyor dertlerini: “Turistler geliyor. Çöplerini bırakıyor. Otları eziyor. Fotoğraf çekiyor. Hayvanlar ürküyor. Yaylalarda hayvanlar serbest gezer, sonra evinin yolunu bulur. Hayvanlar ayrıca turistlerin bıraktığı çöpleri yiyor. Bu yaz bir hayvanın midesinden poşet ve cam kırıkları çıktı. Pokut bu kadar trafiği de turisti de kaldırmaz. Pokut Ayder gibi olmasın.” Pokut’tan Fırtına Vadisi’ne taksiyle iniyoruz. Yol yemyeşil ağaçlarla ve sisle kaplı. Bu kez taksici anlatıyor: “Yazın buraya günde 100 araç çıkıyor. Bu yıl ilk kez trafikten yukarı çıkamadım ve yolcularla geri döndüm.” Pokut’tan İstanbul’a dönüş yoluna geçerken son kez İbrahim Demirci’yi dinliyoruz: “İnsanlar zaten yaylalara patikalardan çıkıyor. Demek ki bu yol arabalara ve minibüslere yapılıyor. Bu kadar yol yapıp insanları buraya getirdiğinizde bir şekilde besleyip barındırmak için tesisler kuracaksın. Burası bu yükü kaldırmaz. İnsanların talepleri karşılanınca buranın Kadıköy’den farkı kalmaz. Böyle giderse burada yöre insanı da kalamayacak.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle