19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 20 Eylül 2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Her şey zamlanırken vatandaşlık ucuzladı TL’deki erime nedeniyle zam yağmuru yaşanırken, yabancılara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için gerekli bedel yüzde 75 oranında düşürüldü Dolardaki yükseliş nedeniyle iğneden ip liyordu. Bundan böyle 50 kişilik istihdam oluşturan yabancıla liğe her şeye zam ge ra da vatandaşlık veri lirken yabancıla lecek. Eskiden en az 3 ra vatandaşlık bedeli “ucuzlatıldı.” MUSTAFA ÇAKIR milyon dolar mevduatı 3 yıl tutma şartıy Türk Vatandaşlı la Türkiye’deki ban ğı Kanununun Uygulanma kalara yatıranlar vatandaş sına İlişkin Yönetmelik değiştirildi. Şartları taşıyan yabancıların Türk vatandaşlığı kazanıp kazanamayacağına Cumhurbaşkanı tarafından karar verilecek. Eskiden 2 milyon dolar sabit sermaye yatırımı gerçekleştirenlere Türk vatandaşlığı veriliyordu. Değişiklik ile bu rakam 500 bin dolara düşürüldü. Ayrıca paranın dolar olması da şart değil. 500 bin dolar karşılığı döviz ya da TL yatırımı yapanların başvuruları da kabul edilecek. 1 milyon dolar tutarında taşınmazı tapu kayıtlarına 3 yıl satılmaması şehri konulmak şartıyla satın alanlara da vatandaşlık veriliyordu. Buradaki rakam da 250 bin dolara düşürüldü. Burada da 250 bin dolar karşılığı döviz ya da TL de kabul edilecek. Yabancılar en az 100 kişilik istihdam oluşturduklarında Türk vatandaşlığı alabi lık alıyordu. Artık 500 bin dolar getirip bankalara yatıranlar vatandaşlık alabilecek. 500 bin dolar karşılığı döviz ya da TL yatıranlara da aynı hak tanınacak. En az 3 milyon dolar tutarında devlet borçlanma araçlarını 3 yıl tutmak şartıyla satın alanlarda koşul, 500 bin dolara düşürüldü. Eskiden en az 1 milyon 500 bin dolar tutarında gayrimenkul yatırım fonu katılma payı veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma payı alan ve 3 yıl süre ile elinde tutanlara vatandaşlık veriliyordu. Buradaki miktar da 500 bin dolara indirildi. Burada da paranın dolar olması şart değil. Dolar karşılığı döviz ya da TL de olabilecek. Parasal değerlerin belirlenmesinde Merkez Bankası’nın efektif satış kurunun yanı sıra çapraz döviz kuru da esas alınacak. Yabancıya rekor satış Ekonomik zorluklar nedeniyle yerlilerin konut alımı hızla düşerken, yabancılara yapılan konut satışları ağustosta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 129.6 artarak 3 bin 866 oldu. Sözkonusu satışlarda ilk sırayı bin 141 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla 675 konut satışı ile An talya, 307 konut satışı ile Bursa, 305 konut satışı ile Ankara ve 263 konut satışı ile Yalova izledi. Ağustosta Irak vatandaşları Türkiye’den 944 konut satın aldı. Irak’ı sırasıyla, 394 konut ile İran, 275 konut ile Suudi Arabistan, 271 konut ile Kuveyt ve 192 konut ile Rusya Federasyonu izledi. Komisyon kurulacak Yabancıların vatandaşlık başvurularını takip etmek için İçişleri Bakanlığı içerisinde, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakan lığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurulabilecek. Belirtilen süreleri tamamlamak şartıyla yabancılar yatırım türleri arasında geçiş de yapabilecek. l ANKARA İnşaatçılar karardan memnun 4 Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur: “Türkiye’de geçen sene yabancılara satılan konut satış adedi 22 bin seviyesindeydi. Bu satıştan Türkiye 4.6 milyar dolar gelir elde edilmişti. Bir evin ortalaması 206 bin dolardı. Yabancıların bu sene ilk yarıda aldıkları konut adedi 11 bin 816 adet iken, ödedikleri tutar ise 2.1 milyar dolara ulaştı. Bir ev için ortalama ödeme 177 bin dolar oldu. Mütekabiliyet çıktığından beri yabancıya 118 bin konut satışı gerçekleşmiş.250 bin dolarlık gayrimenkul alan yabancıya vatandaşlık teşviği ile Türkiye’den ev alan yabancıların vatandaşlık için tutarı artıracağını da söyleyebiliriz.” 4 Omran İnşaat Genel Müdürü Ergin Bayram: “Düzenlemeler son derece mutluluk verici. Ayrıca vatandaşlık almak isteyen yabancılar için özel ofisler açılacağı ve işlemlerin en kısa sürede tamamlanacağı da belirtiliyor. Bunlar Türkiye’de gayrimenkul yatırımı yapmak üzere bekleyen yabancı yatırımcılar için son derece cazip düzenlemelerdir. Özellikle, Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin vatandaşlarını ülkemize yoğun şekilde çekeceğimizi düşünüyorum.” Konut satışında faiz şoku Konut faizlerinin yüzde 20’yi aşmasıyla ipotekli konut satışları yüzde 67 azaldı. Ağustosta toplam satışlarda da yüzde 12.5’lik daralma kaydedildi Emre Deveci Kur ve faizdeki şok artışlar konut satışlarına da yansıdı. Türkiye genelinde konut satışları ağustosta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12.5 oranında azalarak 105 bin 154 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 15 bin 262 konut satışı ve yüzde 14.5 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u, 9 bin 291 konut satışı ve yüzde 8.8 pay ile Ankara, 5 bin 64 konut satışı ve yüzde 4.8 pay ile İzmir izledi. Haziranda kamu bankalarının öncülüğünde başlatılan kampanya ile ortalama yüzde 13’lere kadar inen yıllık konut faizleri, ağustosta yüzde 20 se viyesini aştı. Faiz şoku sonrasında Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67.1 oranında azalış göstererek 12 bin 743 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 12.1’e düştü. Temmuzda bu oran yüzde 24.5, haziranda yüzde 39.9’du. Fiyatlarda sert düşüş Merkez Bankası verilerine göre, temmuzda konut fiyatları yıllık yüzde 9.4 arttı. Aynı dönemdeki yüzde 15.8’lik tüketici enflasyonundan arındırıldığında geriye yüzde 5.5 reel kayıp kaldı. İstanbul’da yüzde 4.05 nominal artış ve yüzde 10.2 reel gerileme görüldü. Melih Çelet Yılın ilk yarısında yüzde 90 büyüyen Desa, 156 milyon TL ciro kaydederken, ihracat kazancı da yüzde 353 arttı. Desa ihracat gelirini yüzde 353 büyüttü Özelin kredi borcu 240 milyar dolar Özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu temmuzda bir önceki aya kıyasla 56.3 milyon dolar azalarak 221.6 milyar dolara, kısa vadeli kredi borcu da (ticari krediler hariç) 165.1 milyon dolar gerileyerek18.9 milyar dolara indi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam kredi borcu temmuz sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 70,5 milyar dolar olduğu görüldü. l Ekonomi Servisi Deri sektöründe faaliyet gösteren Desa, İtalya’nın en ünlü rotalarından Porto Cervo’da açtığı yeni mağazasıyla ihracat pazarını büyütmeye devam ediyor. Gazetemizde yer alan konkordato yapan şirketler arasında sehven yer alan Desa’dan yapılan açıklamaya göre, şirket 2018’in ilk 6 ayında yüzde 90 büyü me kaydederek 156 milyon TL’lik ciro elde etti. KAP’a yapılan açıklamada “Şirketimiz Desa Deri normal ticari faaliyetlerini başarıyla sürdürmekte olup herhangi bir mahkemeden konkordato talebinde bulunmamıştır. Bu veya benzeri yönde herhangi bir başvurusu da yoktur” denildi. Melih Çelet’in 1970’li yıllardaki girişimi ile kurulan Desa, 1972’de yüzde 100 deri üretim kadın çantaları ile kendini tanıttı. 1973 senesinde ilk mağazasını Erenköy’de açan şirket, kendi üretim tesisleri dahil olmak üzere, yaklaşık 2 bin kişilik ekibiyle Türkiye’deki 131 mağazası ve dünya çapındaki satış kanallarıyla hizmet veriyor. Desa, geçen yıl da 207.4 milyon TL’lik büyüme kaydetmişti. l Ekonomi Servisi Yapılandırmalar uygulamada Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması’nın toplam kredilerdeki payı yüzde 90 olan banka ve diğer finansal kuruluşlar tarafından 19 Eylül 2018 itibarıyla imzalandığını ve uygulamaya girdiğini açıkladı. TBB tarafından yayımlanan duyuruda, “Finansal Yeniden Yapılandırma uygulamasının amacı gelirgider dengesi geçici olarak bozulduğu için borçlarını vadelerini ödemekte zorlanan işletmelere destek olmaktır. Bu sayede, borçlarının yeniden yapılandırılması veya yeni bir itfa planına bağlanması sonucunda borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağı tespit edilen işletmelerin ekonomik faaliyetlerinin sürdürülerek nakit akımlarının düzenlenmesine ve yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı olunacaktır” ifadelerine yer verildi. l Ekonomi Servisi ekonomi 11 Dengeleri değiştiren 10 yıl II Pazartesi günü, finansal krizden bu yana geçen 10 yılda “değişmeyen şeyler” üzerinde durmuştum. Bunlar esas olarak ekonomik dinamiklere ilişkindi. Bu yazıda değişen, gelecek krizi yönetmeyi, öncekine göre çok daha zorlaştıracak olan “değişen şeyler” üzerinde duracağım. Bunlar siyasi dinamiklere ilişkin. Kısaca sıralarsam, (1) “popülizm” olarak tanımlanan, kitlelerin öfkesinin siyasete geri dönüşü. (2) Çin’in ekonomik ve siyasi bir güç olarak yükselişi. (3) Büyük güçler arası, ekonomik ve siyasi rekabetin artmasına paralel, küresel çapta işbirliği olanaklarının azalması. Finansal kriz ve popülizm Funke, Schularick ve Telebesch’in (European Economic Review, No 8, 2016) çalışmalarında gösterdikleri gibi kapitalizmin tarihinde finansal krizler ile kitlelerin tepkilerinin, buna bağlı olarak “popülist” partilerin, yükselmesi arasında güçlü bir korelasyon var. Çalışma, 1870 2014 arsındaki dönemde 20 gelişmiş ülkede yaşanan 100’den fazla finansal krize bakmış; bu krizlerin, sanayi krizlerinden, ekonomik daralmalardan çok daha güçlü siyasi sonuçlar yarattığını saptamış. Merkez partileri zayıflıyor, siyasette parçalanmışlık artıyor. İşsizlik yoksulluk hızla artarken, finansal kriz beraberinde banka kurtarmalarını da getirdiğinden, “yönetici sınıfın” önceliklerini teşhir ediyor. Kitleler yalnızca ekonomiyi yönetenleri beceriksizlikle suçlamakla kalmıyor, egemen ekonomik modeli de sorgulamaya başlıyor. En son finansal krizin, ABD ve Avrupa merkezli olmakla birlikte hızla küreselleşmesi, önceki paragrafta aktardığım dinamikleri güçlendirdi. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, banka kurtarmalarının boyutlarının, bankaları batıran yöneticilerin, kendilerine verdikleri milyonlarca dolarlık ikramiyelerin bilgisinin halkın arasında hızla yayılmasına olanak sağladı, siyasi ve ekonomik liderliklerin güvenilirliğini ayaklar altına aldı. Bu gelişmelerin üzerine bir de sığınmacılar krizi eklenince, ABD ve Avrupa’da, liberal demokrasiyi, neoliberal küreselleşmeyi savunan merkez partileri gerilemesi, küreselleşmeye, liberal demokrasiye karşı bir taraftan yabancı düşmanı ırkçı faşist akımların, diğer taraftan, İspanya’da Podemos hareketi, Fransa’da Melanchon, İngiltere’de Corbyn, ABD’de Sanders gibi politikacıların yükselmesi hızlandı. Sığınmacılar kriziyle, 2008 finansal krizinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki, yıkıcı ekonomik, siyasi, kültürel etkileri arasında güçlü bir nedensellik ilişkisi vardı. Çin’in yükselişi Finansal kriz, ABD liderliğinde kurulmuş ekonomik modelin neoliberalizmin artık bir kriz yönetim biçimi olarak tükendiğini gösteriyordu. Gerçekten de o zaman İngiltere maliye bakanı olan Alistair Darling, “Hayatım boyunca, dinlediğim devlet müdahalesi, kamu mülkiyeti aptallıktır, serbest piyasanın alternatifi yoktur nutuklarını atanlar, şimdi benden bu s..tiğimin bankalarını devletleştirmemi istiyorlar” diyecekti (Rawnsley, Observer, 16/09/18). ABDAB’de neoliberal kriz yönetim modelinin tükenmesi, ona eşlik eden liberal demokrasi modeline yönelik eleştirileri kolaylaştırıyor, devlet kapitalizmine, devlet müdahalesine dayalı otoriter seçeneklerin cazibesini arttırıyordu. Bu bağlamda, Çin’in güçlü ekonomik büyüme temposu, teknolojik gelişme hızı, farklı bir kapitalist ekonomik modelin de olabileceğine işaret ediyordu. Dünya ticaretinde, kredi piyasalarında hızlı bir daralma yaşanırken Çin ekonomisi, önemli bir ihracat pazarı, ithalat gücü olarak yılda yüzde 6+ oranında büyümeye devam etti. Çin, hazinesindeki 2 trilyon dolardan fazla rezervlerle, krizden korunmak amacıyla 550 milyar dolar harcayabildi, sermaye ihracı yoluyla, uygun koşullarda verdiği kredilerle Afrika’dan Avrupa’ya siyasiekonomik etkisini artırdı. Çin, Pekin’den Madrid’e uzanan bir bölgeyi ekonomik olarak canlandırmaya aday “Tek Yol ve Tek Kuşak” projesiyle, bunu destekleyecek yeni bir yatırım bankasıyla, ekonomik ve siyasi çekim merkezi olarak yükselmeye başladı. Kısacası ABD ve Avrupa’da yerleşik neoliberal mutabakat bozuldu. Merkez partileri zayıflarken siyasi iklim hızla değişmeye başladı. Küresel düzeyde, yükselen güçler neoliberal/liberal demokratik mutabakatın dışına çıkıyor, ABD eliyle kurulmuş küresel yönetişim modelini sorguluyorlar. Bu zeminde gündeme gelen ticaret savaşları, yeni bir finansal krizin bir öncekinden çok farklı, daha sert ve siyasi çatışmalar da içerecek bir ortamda yaşanacağını düşündürüyor. Fitch’ten yasak uyarısı Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’de dövizle sözleşme yasağı nedeniyle bankaların yurtdışından fonlama hacminin azalacağını belirtti. Türk bankaları ihracatçı şirketlerden alacakları ve yurtdışı havale akımları karşılığında DPR seküritizasyonlar aracılığıyla yabancı bankalardan fonlama temin ediyorlar. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle