23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Ceylan Ertem Muğla’da sahne alacak Ceylan Ertem bu akşam Muğla Club Gümüşlük’te sevilen şarkılarını seslendirecek. Konserin başlangıç saati 21.00 olarak belirlenirken etkinliğin biletleri Biletix’ten satışa çıktı. Geçen yıl beşinci stüdyo albü mü “Yine de Amin”i piyasaya süren sanatçı Cumartesi Anneleri için söylediği şarkıyla büyük beğeni toplamıştı. Sanatçının yeni albümü “Seni Senin Gibiler Sevsin” ise bu yıl sonunda yayımlanacak. Çok kimlikli festival12 [email protected] EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Çarşamba 29 Ağustos 2018 75. Venedik Film Festivali, Altın Aslan’a ikinci kez aday olan Damien Chazelle’in, Ryan Gosling’in Neil Armstrong’u canlandırdığı ‘First Man/İlk Adam’ filmiyle bu akşam başlıyor Venedik festivali, derinden derine sürdürdüğü değişim sürecini artık tamamlayıp rayına oturtmuş gözüküyor. Uzun yıllar boyunca ‘sanat sinemasının kalesi’ olarak tanımlanan “Mostra İnternazionale d ‘Arte Cinematografica” artık farklı bölümleri ve geniş yelpazesiyle, ana akım filmlerden deneysel sinema örneklerine, belgesellerden sanal gerçekliğe, öğrenci filmlerinden klasik başyapıtlara dek açılan çok kimlikli bir etkinlik. Aslında, tüm büyük festivallerin izlemek zorunda oldukları bir çizgi bu. Kısaca, pazarın ve küreselleşmenin koşullarına uyum sağlamanın kaçınılmaz sonucu diyebiliriz. Tıpkı, çok farklı bir alanda, otomobil sanayiinde tüm markaların giderek iç donanımları ve dış görünümleriyle birbirini anımsatan yeni modeller üretmesi gibi... Hollywood artık Venedik’i tercih ediyor! 2010’ların başından bu yana adım adım gözlemlenen oluşum, artık, soru işaretleri yerine ünlem işaretiyle ifade edilmekte. Hollywood sanat sinemasının, yani ana akıma yakın ‘bağımsız’ yapımların, bu yıl Venedik ana seçkisinde Altın Aslan için yarışan filmlerin üçte birini oluşturmasının, festival yönetiminin açık kapı politikası dışında iki temel nedeni daha var: Netflix ağıyla dost olmak ve zamanlamanın Oscar ödülleri yarışı için Cannes’dan daha uygun olması... Sinema salonları yerine televizyon ya da bilgisayar üzerinde abonmanla izleneceği için Cannes’a alınmayan Netflix yapımları arasında bulunan Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron “Ro ma”; Joel ve Ethan Coen kardeşler de, “The Ballad of Buster Scruggs” ile Altın Aslan yarışına katılabilecekler. Platformun ana seçkide yer alan üçüncü yapımıysa, Anders Brevink’in, Utoya ve Oslo’da giriştiği katliamı konu alan Paul Greengrass’ın filmi “22 Temmuz”... Sinema dünyasının amiral gemisi Cannes Festivali’nin Netflix’e karşı sergilediği direniş, bu yıl etkinliğin kapanışını yapan Terry Gilliam’ın filmi “Don Kişot”un simgelediği nafile bir savaş mıydı yoksa? Altın Aslan’ın diğer bağımsız Amerikalı adayları, “The Mountain” ile Rick Alverson; Natalie Portman’lı “Vox Lux” ile Brady Corbet ve Willem Dafoe’in Vincent Van Gogh’u yorumladığı “At Eternity’s Gate” ile Julien Schnabel... Geçen yıl Altın Aslan kazanan Guillermo del Toro başkanlığındaki ana jürinin değerlendireceği, çoğunluğu Avrupa sinemasını temsil eden diğer yönetmenler arasında Jacques Audiard, Olivier Assayas, Yorgos Lanthimos, Mike Leigh, Mario Martone, Laszlo Nemes ve Carlos Reygadas yer almaktalar. Ana yarışta, erkeklerin ezici bir çoğunluk oluşturduğu 21 aday arasındaki tek kadın yönetmen, Avustralyalı Jennifer Kent... ‘First Man/ İlk Adam’ Türk sinemasının somut ve sanal gerçekliği Bu konumda, Mostra’nın ayrı bir jüri tarafından değerlendirilen ikinci yarışmalı bölümü “Orizzonti” (Ufuklar) seçkisi, giderek farklı ve yenilikçi sanat sinemasının kalesi olma işlevini yükleniyor. Bir noktada, Venedik’in geçmişteki ana kimliğini koruyan son kale mi oluyor yoksa? Mahmut Fazıl Coşkun’un “Anons” ile yarışacağı bu bölümdeki 19 yönetmen arasında pek ‘tanıdık’ adlara rastlamamak ne yazık ki çok doğal. Çin, Endonezya, Estonya, İran, İsrail, Kazakistan ya da Suriye sinemaları için önemli olan, umut veren bu yaratıcı yönetmenlerin, kameraları, mikrofonları ve kalemleri üzerleri ne çeken ‘yıldız’ adlar arasından sıyrılıp geniş kitlelere ulaşabilmeleri için kuşkusuz ödüllere ve zamana ihtiyaçları var ama yarış adaletli değil... Türk sineması, geçen yıl ilk kez gündeme gelen çok başlıklı “Sanal Gerçeklik” seçkisinde de Deniz Tortum’un “Sel Yatağı” adlı 12 dakikalık çalışmasıyla sesini duyuracak. “Sel Yatağı”, yarışma dışı sunulan 9 filmin yer aldığı “Best of VRLinear” başlığı altında sunuluyor. Ayrıca, “Venezia College Cinema” atölyesinin desteğiyle çekilen dar bütçeli üç yeni proje arasında, geçen yıl “Venedik Eleştirmenler Haftası” seçkisinde ilk filmi “Körfez” ile beğenilen Emre Yeksan’ın yeni filmi “Yuva” da yer almakta... Adaletsizliğe Karşı Şiir etkinliği Dünya Şiir Hareketi’nin Ataol Behramoğlu (World Poetry Movement / WPM) çağrısıyla bu yılın ağustos ayında bütün ülkelerde “Şiirin Halka Dönüşü / Adaletsizliğe Karşı Şiir” başlığı altında şiir etkinlikleri düzenleniyor. Türkiye’de de WPM, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) İzmir Temsilciliği, Konak Kent Konseyi ve Düşgezginleri müzik grubunca bugün aynı başlık altında bir etkinlik düzenlenecek. TYS İzmir Temsilcisi gazeteci, yazar, şair M. Mahzun Doğan’ın sunacağı ve açılış konuşmasını Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu’nun yapacağı etkinlik Gündoğdu Meydanı’nda saat 19.00’da başlayacak. Etkinlikte katılımcı şairler Ataol Behramoğlu, Özlem Tezcan Dertsiz, Tuğrul Keskin, Hüseyin Yurttaş, Hülya Deniz Ünal, Asım Gönen, Hüseyin Ferhad, Namık Kuyumcu, Mehmet Hameş, Gülce Başer şiirlerini seslendirecek. Atatürk için besteDünyaca ünlü Rumen sanatçı Eugen Doga’dan Romanya’nın dünyaca ünlü kompozitörü Eugen Doga, Mustafa Kemal Atatürk için bestelediği eseri bugün ilk kez Yenimahalle Nâzım Hikmet Kültür ve Kongre Merkezi’nde (NHKM) seslendiriliyor. Konser öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Doga, “Atatük dik durdu ve Türkiye’yi kurtardı şüphesiz ki marşlarla birlikte çok büyük bir saygıyı da hak ediyor” dedi. Dünyaca ünlü kompozitör ve besteci Romanyalı Eugen Doga, Mustafa Kemal Atatürk’e olan hayranlığını anlattığı besteyi bugün NHKM’de seslendiriyor. Yenimahalle Belediyesi, Ankara Konağı’nda düzenlediği basın toplantısında Doga’nın Türk milletine hediye edeceği bestenin sergileneceği Atatürk Konseri hakkında bilgi verip tüm halkı konsere davet etti. TürkiyeRomanya diplomatik ilişkilerinin 140. yılında düzenlenecek konserde sanatçıya Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da eşlik edecek. Müziğin ve sanatın ülkeleri ve insanları birbirine bağlayan bir araç olduğunu söy leyen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Böyle bir yabancı devlet sanatçısının Türk milletinin kurtarıcısı Atatürk konusunda gösterdiği ilgiye ve duyarlılığa da şükranlarımı sunuyorum” dedi. Eugen Doga ise “Atatürk, Türkiye için çok önemli bir insan. Biz de onunla gurur duyuyoruz. Başka ülkeden gelenler ola rak keşke biz de Türkiye Cumhuriyeti olabilseydik. Atatürk gelecek nesiller için bir örnektir. Atatük dik durdu ve Türkiye’yi kurtardı. Şüphesiz ki marşlarla birlikte çok büyük bir saygıyı da hak ediyor. Bundan sonra Atatürk gibi birinin gelebilmesi için çok zaman geçmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet ENKA Kültür Sanat Buluşmaları 30 yaşında 1 Bu yıl Enka Kültür Sanat Açıkhava Buluşmaları 30. yılını kutluyor. ENKA Vakfı Sadi Gülçelik Spor Sitesi içinde yer alan ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’nda 20 Haziran 15 Ağustos tarihleri arasında yer alan sanat olayları; “Hayata bir nefes, gökyüzüne umut, alkışlara vesile ve en temel ihtiyaçlardan biri olan özgürlüğe bir kavuşma” olarak tanıtılıyor. Müzik, tiyatro, sinema gibi sanatların çeşitli renklerini kapsıyor. Yerli ve yabancı pek çok sanatçıya uzanıyor. Seyircinin (yetişkin ve çocuk) dünyasını zenginleştiriyor. Çiğdem TüzünSühan Muratlı tarafından yazılmış olan “Şarık Tara Sınırların Ötesinde” adlı kitap bir dünya şirketinin hikâyesini anlatırken ENKA Vakfı’nın kuruluş öyküsünü de dile getiriyor. İnsana verilen kıymet ve insan ilişkilerine duyulan saygıdan doğan; spordan eğitime, kültürden sanata kucak açan bir kuruluştan kısaca söz etmek kolay değil. Bilindiği gibi, Şarık Tara’nın arkadaşı, ortağı ve eniştesi olan Sadi Gülçelik’in genç yaşta vefatından sonra kuruluyor vakıf. Şarık Tara’nın değerli eşi ve kendi sözleriyle “başarılarının mimarı” Lale Tara Hanı ENKA Kültür Sanat’ın Direktörü Gül Mimaroğlu ve Koordinatör Murat Ovalı. mefendi de her alanda olduğu gibi ENKA Vakfı’nın gelişiminde de daima Şarık Tara’nın yanında yer alıyor. Bugün ENKA Kültür Sanat’ın Direktörü Gül Mimaroğlu. Koordinatör ise Murat Ovalı. Yakından tanıdığımız iki değerli isim. Ve, ben soruyorum, onlar anlatıyor: Enka Kültür Sanat sadece açıkhava temsilleri vermiyor. Okul mekânında da yıl içinde önemli işler yapıyor. ENKA Kültür Sanat Buluşmaları, ilk olarak sanatı ödüllendirerek başladı. 1988 yılı itibarıyla Açıkhava etkinlikleri düzenlendi. 2006 yılından bu yana hem ENKA İbrahim Betil Oditoryumu’nda hem de Açıkhava Tiyatrosu’nda, etkinlikler düzenlenmeye devam ediyoruz. ENKA Kültür Sanat olarak, yılda yedi aya yayılıyoruz. Buluşmalarımız tiyatro ile başlıyor, Açıkhava ile devam ediyor ve müzik ile bitiyor. ENKA’nın kültür sanat faaliyetleri öncelikle bu civardaki insanlar, çalışanlar, üyelerimiz ve sporcularımız tarafından biliniyordu. ENKA Spor Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı, kuşak kuşak kendi seyircisini yaratan bir kurum oldu. Fakat aşağı yukarı 10 12 yıldır biz bu çalışmaları daha bilinir hale getirmeye gayret ediyoruz ve daha çok genç kitleye ulaşma çabası içindeyiz. Açıkhava için seçimlerinizde kriterler nedir? Açıkhava Buluşmalarımızda tüm sanat dallarını kucaklayacak şekilde bir seçki yapıyoruz; müzik, sinema ve tiyatro aynı zamanda modern dansları da konuk ediyoruz. Açıkhava tiyatrosunda sinema gösterimleri yapan ve buna yıllardır devam eden tek kurum olma özelliğine sahibiz. Ayrıca, bugüne kadar hem İstanbul hem de yurtdışından pek çok ekibi de sahnemizde ağırladık. Örneğin Baltık Dans Tiyatrosu’ndan solist dansçı Radoslaw Palutkiewicz ile bir dans tiyatrosu atölyesi düzenledik. Rusya’dan Vladimir Spivakov Sanat Vakfı adına dünyanın çeşitli yerlerinde konserler düzenleyen Genç Moskova Virtüözleri, Norveçli caz müzisyeni Nils Petter Molvaer ve çağımızın en önemli davulcularından biri kabul edilen Carl Palmer’ı sahnemize konuk oldular. Çok kültürlü bir orkestra olan Mannheimer Ensemble, Erdal Akkaya ile birlikte Duisburg Filarmoni Orkestrası ve Trilok Gurtu gibi sanatçıları da konuk ettik. Ayrıca Eskişehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nı, Bursa’dan Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu ile Ankara Sanat Tiyatrosu’nun pek çok oyununu, yine Ankara’dan Orkestra Akademik Başkent ekibini sahnemizde ağırladık. Bu anlamda sadece İstanbul’a odaklanmıyor, farklı il ve ülkelerden sanatçı ve sanat topluluklarını seyircimizle buluşturmaya gayret ediyoruz. DEVAMI YARIN Gürgün Hanım A caba kaç anne vardır ki şöyle der: Benim çocuğum üstün yetenekliydi, doğru ellerde eğitildi ve bugün dünya sahnelerinde yerini aldı; şimdi ben onun deneyimlerine dayanarak başka ailelere nasıl faydalı olurum? İşte Fazıl Say’ın annesi Gürgün Hanım yıllarca bu amacı güttü. Fazıl Say, Ankara’da sesini duyurmaya başlamış gencecik bir piyanistti. Ben de henüz Güneş gazetesine adım atmış, çiçeği burnunda bir müzik yazarıydım ve TRT televizyonunda Müzik Dünyası’ndan dizisini hazırlayıp sunuyordum. Bir gün Gürgün Hanım’dan bir mektup aldım: Öncelikle gençlere sahip çıkmamı, onları hiçbir zaman kırmamamı öğütlüyordu. O günden bugüne, elimden geldiği kadar genç sanatçılara sahip çıktımsa bunda Gürgün Hanım’ın payı vardır. 1990’dan beri mektuplarını saklamışım. Toplumumuzda pek çok üstün yetenek bulunduğunu, onların ortaya çıkarılıp parlatılması için bugüne kadar dünyanın dört bir yanında uygulanmış metotları incelememiz gerektiğini anlatıyordu. Üstün yetenekli çocukların ailelerine tavsiyelerde bulunuyordu. 1937’de İzmir’de doğmuş, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden ve İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nden master derecesi almış, aynı kurumun Endüstriyel Eczacılık Bölümü’nde de doktora yapmıştı. İstanbul’da bir eczane sahibiydi. Eczacılığının yanı sıra sivil toplum örgütleri aracılığıyla çağdaş eğitime gönüllü olarak katkıda bulunan projeler yaratmıştı. Mesleki yayınlarından başka, Türkiye’de kadın sorunları, kadın hakları üstüne yazılmış kitapları da vardı. Kendi oğlunun nasıl yetiştiğini, olağanüstü yeteneğin nasıl ortaya çıkarılıp korunması gerektiğini anlatan kitabı “Müziğin Doruğunda Fazıl Say” başlığını taşıyordu. Hastalığının belirtileri ortaya çıkmaya başlamadan son olarak hazırladığı kitapta toplumumuzdaki üstün yetenekli sanatçıların mercek altına alınmasını, onların aile yapısını, eğitimini inceleyerek yetişme tarzlarından yararlanılması gerektiğini ileri sürüyordu. Böylece Pekinel’lerin, İdil Biret’in, Fazıl Say’ın deneyimleriyle daha genç kuşakları yetiştirebileceğimizi söylüyordu. Son çalışmasını şöyle anlatmıştı: “Günümüzde Fransa, Almanya ve Japonya’da çok sayıda küçük çocuk yetiştirmek için yeni müzik eğitimi yöntemleri gelişiyor. Onları inceledim. Bunun yanında müzik tarihinde yer alan tüm ‘Harika Çocukları’ araştırdım. Ortak özelliklerini ve hangi şartlarda yetiştirildiklerini bulmaya çalıştım. Bugün Avrupa, Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda ve Asya’da küçük çocuklara hangi yöntemlerle müzik eğitimi verildiğini, ülkemiz çocuklarına bu eğitimlerin tam yarar sağlayacak şekilde nasıl uygulanabileceğini araştırdım. Müzik dünyasında bebeklikten başlayan müzik eğitimi konusunda yöntem geliştiren sanatçılardan Albert Lavignac, Shinichi Suzuki ve Carl Orff’un aralarında karşılaştırma yaptım. GüherSüher Pekinel Kardeşlerin ‘Anadolu Müzik Eğitimini İyileştirme Projesi’ni inceledim.” Gürgün Özsoyeller’in bu çalışması ne durumda kaldı bilemiyorum ama mutlaka içinde müzik eğitimine yararlı olacak ipuçları vardır. Mersin Kenti Edebiyat Ödül’ü İpek Ongun’a SAVAŞ KÜRKLÜ Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) öncülüğünde düzenlenen ve 12 yıldır kültür ve sanata emek veren yazar ve sanatçılara verilen, “Mersin Kenti Edebiyat Ödülü” bu yıl yazar İpek Ongun’a verilecek. Ödülün değerlendirme kurulunda Celâl Soycan, Metin Cengiz, Yavuz Özdem, Cemal Sakallı ve Ogün Kaymak bulunuyor. Ongun, ödülünü 14 Aralık’ta düzenlenecek törende alacak. Ödül Değerlendirme Kurulu üyeleri kararı şöyle açıkladı: “Ülkemizde, ‘İlk gençlik Edebiyatı’nı özgün ölçütler ve değerler ışığında kurumsallaştıran öncü eserler yarattığı; bu eserlerdeki yetkin dil kullanımı üzerinden genç okurların toplumsal ve kültürel değerlerle temasını sağladığı; genç okurların özdeşleşebileceği kendi varlık koşullarına özgü sorunlar ve çözüm seçenekleri üzerinden, onları derinliğine tartışabilen etkin okurluğa hazırladığı; vicdan, sorumluluk, vefa, sabır, metanet, şefkat ve aile bağı gibi temel insanî düzeyleri, bir yaşama kültürü olarak üç kuşak okura aktardığı; kadın sesini, koruyucu duruşunu, inceliğini ve bakım etiğini öne çıkardığı ve genç okurlarla didaktik olmayan, sahici ve şefkatli bir edebiyat dünyasında buluşarak kuşaktan kuşağa gürleşerek süren bir bağ kurduğu için; değerli yazar İpek Ongun ödüle değer bulunmuştur.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle