25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Ağustos 2018 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY Bir kredi yapılandırma 9İ4Ş’.TYEIL kampanyası yok 4 İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kredi 4 ‘Zor günlerden geçiyoruz’ diyen Bali’ye yapılandırmalarını standart işlemmiş gibi bir göre, ihtiyacı olanla olmayanın ayrıştırılmadan hale getirmenin irrasyonel olduğunu söyledi işlem yapılması ahlaki çöküntü yaratır Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bankanın 94. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada dünya, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son dönemlerde sıkça gündeme gelen kredi yapılandırmalarına ilişkin, bir kredi yapılandırma kampanyası olmadığını, bu konuda samimiyet gerektiğini, kaynakların gerçekten gereksinimi olanlara kullanılması gerektiğini dile getiren Bali, herkesin sorumlu davranması gerektiğini belirtti. Bali’nin 94. yıl dolayısıyla yaptığı değerlendirmeler özetle şöyle: n Cumhuriyet’ten bir yaş küçük aynı amaçlar için kendi alanında mücadele eden bir kurumuz... n Bütün özkaynağını bu ülkeden kazanmış bir kurum olarak bu ülkeye olan borcumuzu, sorumluluklarımızı biliyoruz. İş Bankası, zor ve meşakkatli zamanlarda hep ülke yararına tavır gösterdi. Bu, artık bir kurum kültürü haline geldi. Samimiyet olmalı n Kredi yapılandırmalarını standart işlemmiş gibi bir hale getirmek rasyonel de 100 yıla emin adımlarla... Adnan Bali, Bankanın, Cumhuriyet’ten bir sene sonra 1924’te, Büyük Taarruz ile aynı tarih olan 26 Ağustos’ta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Siyasi bağımsızlık, iktisadi bağımsızlıkla perçinlenmediği sürece payidar olamaz” öngörüsüyle kurulduğunu hatırlattı. Bali, “Cumhuriyetin bir yaş küçük iktisadi kardeşi olan Bankamız, bir asırlık ömre doğru emin adımlarla, güçlü ve sağlam bir şekilde ilerliyor” dedi. İş Bankası’nın, o dönemin kısıtlı koşullarında Anadolu insanının da katkılarıyla oluşturulan mütevazı bir sermaye, 37 çalışan ve 2 şube ile yolculuğuna başladığını ifade eden Bali, “Gazi Mustafa Kemal’in, ‘Sermayenizi yetersiz düşünerek ümitsizliğe kapılmayın, en büyük sermaye zekâ, dikkat, iffet ve metotlu çalışmaktır’ sözleri hep kulağımızda” diye konuştu. ğil. Yapılanlar bir kredi yapılandırma kampanyası değil, kaynaklar kısıtlı, bu nedenle önceliklendirilerek doğru alanlara tahsis edilmesi gerekir. n İhtiyacı olanla olmayanın ayrıştırılmadan taleplerin yerine getirilmesi, bana göre ahlaki çöküntüdür. Doğru bir şey olmaz. Bu, sektörün daha sonra haklı olmayan taleplerle karşılaşmasına yol açar. Bali: Banka kredi vermiyor başka, bana vermiyor başka n Açık konuşmak gerekirse, kolay günlerden geçmiyoruz, zor günlerden geçiyoruz. Herkesin sorumlu davranması lazım... Burada ihtiyaçların ve imkânların doğru birleştirilmesi, doğru buluşturulması esastır. Bankacılık sektörü, bu konuyu ciddi bir hassasiyet içerisinde yürütmeye çalışıyor. Kurda istikrar gerek n İkinci yarıda çok başka koşullar ortaya çıktı. Ne düzeyde bir dengelenme yaşayacağını bilemiyorum. Büyük ölçüde kamu bankalarının ve yabancı para üzerinden ivmelenen kredi büyümesinin, yılın ikinci yarısında dengelenmesini beklemek lazım. n Kurları tekrar istikrarlı bir seviyeye oturtursak, çok büyük bir artış olmadan ihtiyaçları karşılayacak şekilde kredi hacmini yıla yayarak büyütebiliriz. Kurlarda belirli bir istikrar oluşmazsa bizim de kredi artışı yapmamız pek mümkün değil. Kur artışı nedeniyle sermaye yeterliliğindeki durum da yasal açıdan bizi farklı şekilde hareket etmeye zorluyor. Tedbirli bir bankanın da böyle yapması lazım zaten. Güçlü dolar sürmez n IMF, tüm dünyada değerlenen dolar kurunun üzerine ticaret savaşlarının eklenmesiyle büyüme açısından bundan en olumsuz etkilenecek ülkelerden birinin ABD ekonomisi olduğunu öngörüyor. Bu yönüyle bakıldığında aslında güçlü ABD Doları’nın, o kadar sürdürülebilir olmadığı görünüyor. n ABD’nin, toplam 570 milyar dolar düzeyindeki açığının yüzde 68’i oluşturan 389 milyar dolarlık kısmı Çin’den kaynaklanıyor. l Ekonomi Servisi Bankaların kredi vermediği iddiasının gerçek olmadığını dile getiren Bali, ülkenin reformcu ruhunu yeniden kazanması gerektiğini de söyledi Reaktoinngodmkauihrpiulolulitşilğaerı kmğsrçkvrkkokmay3kdlaanmniaaiaorelçliiöeeeureoi.ttıyl,aiil8fraÖnnneırns.ertyşlemıtleğdşlnm.ün,uaiırdmteTyrnrıiAymZaidiGiTlılrnmatüıelmkaeuGlıkahaavfiaüyyielünhrnelşrşkkldarzmiıükkS.krnğianel.trl..likkribaoibzKiiYkeıirekrBadyİrbnBaidddirnşoyüeHyrmyurenızuıj,ü;ueeeuaiorrezelar,lıuntk.yGyçAedenilitu’oamg1bolçsnanelütGldaşigfdüalapmaaeiön,rutismtnrenia3enanrgniıo.kçbyiuuşkr,adnornv,ermelmlalıiln‘rymaiemauemeetçaeTyts.ckaüu’kan.biierkülanieAek.şeoytAz.7,omuyyiorlrıdmtl,ndnnntnbfKk,eneiapnelı4erzpıaeuacnüicnapoaibadby.otkldramgditçrldımı1yiaueadüidlBüalrkaeieayaıil,tbl’kiyteınirü5ynaoerkkabryvribilürlpekt’nid.adabtriiüeieblönnnçmlilr,odedrtGiajiznrıiyregireıiTlerle.dgaınnnıe,iüilirtekküütkelKleeıgıbaiıindttnlrşolyaeia,e n Türk bankacılık sisteminde 2002’de toplam aktiflerin içerisinde kredilerin payı yüzde 23 iken, 2017’nin sonunda yüzde 65’e yaklaşmış. Kredi vermeyen bankacılık sistemi bu mu? Mutlak rakam söy leyeyim; 2002’de 50 milyar TL, bugün 2.4 trilyon TL kredi rakamı var. Rakamlar net… Bir banka niye kredi vermesin? Mevduat almışsın, faiz yükünü de üstlenmişsin, peki ne olacak? Üzerinde oturarak mevduatın maliyeti çıkmaz. Adnan Bali n Dolayısıyla yapısı gereği bir banka zaten, maliyetli topladığı kaynakları getirili aktiflere dönüştürmek durumunda… Kredilerin verilmediği gibi bir durum söz konusu değil. Sonuç olarak bir banka maliyetli kaynak topladığı için, mutlaka onu getirisiyle plase etmek durumunda. Farklı model gerekiyor n Artık bir üst lige geçmek için farklı bir büyüme modeline ihtiyaç var. n Bu da ancak katma değerli üretim, ArGe, teknoloji, eğitim, hukuk, işgücü alanlarında mesafe alınması ile mümkün olabilir. n Orta uzun dönemli reformlarla, yüzde 5.7 olan cari açığın GSYH’ye oranının daha aşağı çekilebilmesi yönünde adımlar atılmasında fayda var. Büyük ölçüde yurtiçinde katma değerli üretim yapmaya yönelik bir dönüşüm süreci geçirmeliyiz. Aynı zamanda ihracat pazarlarımızın genişletilmesi büyümeye pozitif katkı yapacaktır. Türkiye’nin bütün bunları gerçekleştirebilmesi için de reformcu ruhunu yeniden kazanması önemli. l Ekonomi Servisi Reel sektör zorlanacak Juncker ve Trump geçen ay bir araya gelmişti. ABDAB çalışma grubu toplandı ABD ile Avrupa Birliği arasında bir sü redir devam eden ticaret geriliminin çözümü için tarafların adım attığı açıklandı. Almanya’nın ABD Büyükelçisi Emily Haber, ABD Başkanı Donald Trump ile Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker’in, 25 Temmuz’da Washington’da bir araya gelmesinin ardından oluşturulması kararlaştırılan çalışma grubunun bu hafta ilk kez toplandığını belirtti. ABD’li yetkililerin “hızlı sonuç için” baskı yaptıklarını söyleyen Haber, “Avrupa Parlamentosu’nun gelecek yılki seçimlerini hatırlatırım. Dolayısıyla bir anlaşmaya varacaksak, bunun seçimlerden önce gerçekleşmesi gerekir” ifadesini kullandı. Haber, mevcut “durum tespit çalışmalarının” ötesinde bir noktaya geçmek için AB yetkililerinin resmi bir şekilde görevlendirilmeleri gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin borçlarından dolayı yabancı kaynağa gereksinim duyacağı üzerine yazılan haberde, şirket zararlarının 600 milyar lira olduğu belirtildi Türkiye’nin bir yılda ödemesi gereken borçlar, kur farkı nedeniyle artan yükümlülükler nedeniyle ülkenin dış kaynak bulmak zorunda kalacağı uyarısı yapıldı. DW’de yer alan haberde, eski FED araştırma direktörü Erkin Şahinöz’ün reel sektör hakkındaki görüşlerine yer verilerek, “Zorlanacak kesim reel sektör olacak” değerlendirmesi yapıldı. Habere göre, TL’deki değer kaybı en çok şirketleri vurdu. Eski FED araştırma direktörü Erkin Şahinöz, Şubat’ta borçlarını çevirmek için 3,70 TL’den döviz alan firmaların şu anda 6 TL’den döviz aldıklarını hatırlatarak, “Firmalar, 600 milyar TL’nin üzerinde kur zararı yazdı. Geçen yıl en büyük 500 firmamızın faiz, amortisman vergi öncesi kârları 97 milyar TL idi. İki ayda kârın altı katını kambiyo zararı yazdık” dedi. Haberde hükümetin, 179 milyar doları özel sektöre ve bankalara ait olan borcun geçen yıl olduğu gibi dış finansmanla karşılanabileceğini düşünmesine karşılık, ekonomistlerin mevcut ekonomik tablonun böyle devam etmesi halinde, Türkiye’nin dış kaynak bulmak zorunda kalacağı uyarısını yaptığına dikkat çektildi. l Ekonomi Servisi AaeaVrsztnMatıalkıfyçoar Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye’de AVM sayısının 2005 yılında 106 iken, bu yıl sonuna kadar 410’a ulaşmasının beklendiğini belirterek, “AVM’ler ziyaretçi sayısını ve kârını artırdıkça, o bölgedeki esnaf sayısı azalıyor. AVM’lerin açılışlarına ve konumlanmalarına düzenleme getirilmesi gerekiyor” ifa desini kullandı. Palandöken, yazılı açıklamasında, Türkiye’de AVM sayısının 2005 yılında 106, 2010’da 263, 2011’de 278, 2012’de 334 olduğunu ve bu yıl sonuna kadar 410’a ulaşmasının beklendiğini bildirdi. Palandöken, AVM’lerin yüzde 80’inin Ankara, İstanbul, İzmir gibi kalabalık şehirlerde bulunduğuna işaret etti. l Ekonomi Servisi Akkalay, kurun oto pazarını çok etkilediğini söyledi. ekonomi 9 İç piyasada satışlar durdu Ege Otomotiv Derneği (EGOD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Akkalay, döviz kurlarındaki hızlı artış nedeniyle iç piyasada satışların durduğunu söyledi. Akkalay, “İthal girdisi olan bir sektörüz, bu sebeple dövizin yükselmesi ve dalgalı seyri bizleri çok etkiliyor. Aynı şekilde araç alımlarında da tüketici alımı durduruyor. Temmuz verilerinde iç piyasada yüzde 35’e yakın bir düşüş söz konusu ve ağustos verilerinde bu oran daha da artacak. Acilen bunun önüne geçmemiz gerekiyor” dedi. Döviz kurunun kontrol edilmesi gerektiğini belirten Akkalay, özellikle iç piyasada teşviklerle üreticiyi yatırıma ve üretime yönlendirmeye gereksinim olduğunu vurguladı. Otomobil ticaretinde ABD ile Türkiye arasında 1’e 7 oranında dengesizlik olduğunu da söyleyerek “Bir otomobil ithalatımıza karşılık ABD’ye yedi otomobil ihraç ediyoruz. Orada da bir yaptırım söz konusu olursa otomotiv sektörümüz ciddi hasar alır. Bu nedenle ikili ilişkilerimizin bir an önce makul seviyelere çekilmesi önemli” diye konuştu. l İZMİR / Cumhuriyet AKP’nin ‘istihdam atağında’ fiyasko Basın İlan Kurumu (BİK) ve Tür kiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) birlikte düzenlediği ‘Yeni Nesil Gazetecilik Eğitim ve İstihdam Programı’nda’ yerel ve ulusal gazetelerde istihdam edilme vaadi verilen ve neredeyse tamamı İletişim Fakültesi mezunu olan 20 genç, mağdur edildi. Programın ardından istihdam edilecekleri söylenen gazeteci adayları, kurumların oyalamaları sonucu işsiz kaldı. Kursun bitimi olan 10 Mayıs’tan sonra 2 ay boyunca çeşitli gerekçelerle gazetelerde işe başlamalarının aksatıldığını belirten bir kursiyer yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi: “İlk başta 24 Haziran’daki genel seçimler gerekçe gösterildi ve devlet bürokrasisi hiçe sayıldı. Sırf ‘seçim var’ gibi bahaneyle gazetelerde işe başlamamız sekteye uğradı. Sonra da işe başlamamız için gerekli prosedürler İŞKUR’daki ve Basın İlan’daki yetkililerin ilgisizliği nedeniyle çıkmaza girdi. Diğer yandan İŞKUR ile Basın İlan Kurumu arasında olması gereken iletişim ve koordinasyon yoktu.” l ANKARA / Cumhuriyet İlaç sanayisine de gereksinim var Novartis Grup Türkiye Başkanı Altan Demirdere, “Başka sanayilere bilhassa ilaç sanayisi gibi elit sanayilere de yurdumuzun ihtiyacı var” dedi. “Bugün yatırayım yarın kazanayım” anlayışının son 5 6 senede daha da kötüye gittiğine işaret eden Demirdere, Türkiye’de kalıcı olduklarını ve 100 ülkeye ihracat yaptıklarını belirtti. Demirdere, “Türkiye’de 60 yıldan uzun bir süredir üretim yapıyoruz. Dört tane fabrikamızda ürettiğimiz ilaçların yüzde 80’ini dünyada 100’e yakın ülkeye ihraç ediyoruz. Son 10 yılda gerçekleştirdiğimiz toplam 1.2 milyar dolarla Türkiye’nin en çok ilaç ihracatı yapan firması olduk” dedi. l Ekonomi Servisi Beko: Bu kriz hem yerli hem de milli CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, bayram boyunca yaptığı ziyaretlerde gündemin doların yükselişi ve ekonomik kriz olduğunu belirterek, “İşten çıkarmalar artıyor. AKP iktidarı ülke iflas etmeden yarattığı krizi bitirecek önlemi almalı! Bu kriz gayet yerli ve millidir” dedi. Bayram boyunca İzmir’in çok sayıda ilçesini, köy köy, mahalle mahalle gezdiğini belirten Beko, yurttaşların ortak gündeminin ekonomik kriz olduğunu söyledi. Beko, İzmir’de son aylarda işten çıkarılanların sayısının 2 bin 500’ü bulduğuna dikkat çekti. l İZMİR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle