25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ Yapılandırma sona eriyor Yapılandırmadan yararlanmak isteyenler için son gün 27 Ağustos Pazartesi. Bu tarihe kadar başvurmayanlar borçlarında indirim ya da taksitlendirme hakkını kaybedecek. 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY 214 milyar lira çöp olduEKİBSOORNAYOFUIMTNUİK BTSO ihracata kilitlendi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) ABD’den Çin’e, Almanya’dan Kazakistan’a geniş katılımlı 11 yurtdışı programına 350’den fazla firmadan temsilci katılacak. Pazar 26 Ağustos 2018 Yalnızca yıllık ekmek israfının 1.7 milyar adedi bulduğu Türkiye’de, gıda israfının toplam bedeli 214 milyar TL olarak açıklandı. Yaş meyvesebzede kayıp 12 milyon ton Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu’na (TGDF) göre, Türkiye’de gıda israfının boyutu yıl lık 214 milyar liraya ulaştı. Dünya da ise israfın ekonomik bedeli 800 milyar dolar değerinde. TGDF Başkanı Şem si Kopuz, yalnızca günlük ekmek israfı nın 4.9 milyon adet, yıllık ise 1.7 milyar GAMZE BAL adet olduğunu belirtti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) veri lerine göre yılda 18 milyon ton mey ve ve sebzenin çöpe atıldığı belirti lirken, Kopuz ise her yıl üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüz de 25 ila 40’ının, daha sofraya gel meden üretim, dağıtım ya da tüke tim aşa masında kaybedildiğini vurguladı. “En iyimser tahminle kayıp miktarı yaklaşık 12 milyon ton. Bu miktar bile, yıllık yaş sebzemeyve ihracatımızın yaklaşık 4 katına karşılık geliyor” diyen Kopuz, “Sebze meyvede 100 milyar TL’lik ticarete konu olan ürünün, en az 25 milyar TL’lik bölümünü çöpe atıyoruz. Bu, açıkça ülke kaynaklarının heba edilmesidir” dedi. Otellerde 5 kat fazla Türkiye’de israfın büyük bir kısmının her şey dahil otellerde sunulan açık büfelerde yaşandığını kaydeden Kopuz, “Sabah, öğle ve akşam sunulan açık büfelerde tadımlık amacıyla her yiyecek alınıyor. Ancak alınanların hepsi yenmediği için yiyeceklerin yarısı çöpe dökülüyor” dedi. Diğer yandan Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) aldığımız bilgiye göre ise Türkiye’deki israfın ekonomik boyutu şu şekilde: 4 Kişi başı ekmek israfı günlük 20 gr. Bu miktar az gibi gözükse de ülke nüfusu göz önünde bulundurulduğunda israfın yıllık ekonomik boyutu, ekmekte minimum 1.5 milyar TL. 4 Bir yılda israf edilen ekmeğin parasal karşılığı ile: 104 bin aile (5 kişilik) bir yıl boyunca yoksulluk sınırında geçinebilmekte, 162 bin asgari ücretli kişi bir yıl boyunca geçinebilmekte, 460 bin üniversite öğrencisine 12 ay boyunca aylık 280 TL burs verilebilmektedir. Ambalajlı gıda vurgusu Yaş sebze ve meyve tedarik zincirindeki kayıpların en aza indirilmesi için nakliyede soğuk zincirin korunması ve bu amaçla işletmelerin teşvik edilmesini önemli bulduklarını kaydeden Kopuz, ürünlerin ambalajlı olarak satışa sunulmasıyla ka yıpların büyük oranda önüne geçilmesinin sağlanacağını aktardı. Gıda tedarik zincirindeki kayıplara, tüketici ayağında da israfın eklendiğini dile getiren Kopuz, israfı önleme çağrısı yaparak, “Kayıp ve israfın 4’te bir azaltılması halinde bile dünyada 815 milyon kişiyi etkileyen açlık sorunu kalmayacak” diye konuştu. 2 milyonu aşkın çocuk işçi var CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ekonomik sorunların doğrudan etkilediği kesimlerin başında çocukların geldiğini belirterek “Bugün çalıştırılan çocuk sayısının 2 milyonu aştığı farklı araştırmalarla ifade ediliyor. Resmi verilere göre 100 binlerde olduğu bakanlıkça belirtilse de işyerlerinde, sokakta çalışan çocuk sayısı ciddi boyutlara ulaştı” dedi. Niğde’de ziyaretlerde bulunan Gürer, ekonomik krizin yansımasının farklı alanlarda belirgin şekilde görüldüğüne dikkat çekerek işgücünde daha ucuz ve güvencesiz çocuk işçi çalıştırmaya yönelişin artacağına vurgu yaptı. Yaş 10’a indi Çalışmak zorunda kalan çocuk sayısındaki artışın hak ihlali, istismar, iş cinayeti gibi olumsuzlukları da beraberinde getirdiğini kaydeden Gürer, resmi verilere göre 2013 yılında 59, 2014 yılında 54, 2015 yılında 63, 2016 yılında 56 ve 2017 yılında ise 60 çocuğun iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybettiği ne dikkat çekti. Çocuk işçiliğinin artmasındaki temel nedenlerin başında artan yoksulluğun geldiğini ifade eden Ömer Fethi Gürer, “Bugün ülkemizde çeşitli işkollarında çalışan çocuk işçi sayısının artmasının yanında, çalışan çocuk işçi yaşı 10’a kadar inmiştir. Çocukların yüzde 46’sı ücretsiz aile işçileri olarak belirlenirken karın tokluğuna çalışmak zorunda kalan çocuk sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Vodafone 1 milyar dakika konuşturdu BBİALAYNRÇAOMSU Turkcell’in internet trafiği 19 kat arttı Vodafone aboneleri, arife günü ve Kurban bayramını kapsayan 5 günde yaklaşık 1 milyar dakika ses, 490 milyon SMS ve 17 milyon GB mobil internet kullandı. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Engin Aksoy Aksoy’un verdiği bilgiye göre kullanıcıların Kurban Bayramı süresince mobil internet kullanımı geçen yıla göre yaklaşık 2 kat arttı. Vodafone kullanıcılarının bayram süresince en çok konuştukları 10 il İstanbul, Ankara, Şanlıurfa, İzmir, Antalya, Bursa, Adana, Samsun, Konya ve Van diye sıralandı. Abonelerinin en çok aradığı ülkelerise sırasıyla Almanya, Afganistan, KKTC, Mısır, Fransa, Suudi Arabistan, Hollanda, Belçika ve Yunanistan oldu. l Ekonomi Servisi Arife dahil 5 günlük bayram tatili boyunca 22.5 milyon GB data kullanan Turkcell müşterileri, bayram süresince 1.7 milyar dakika konuşma yaptı. Türk mühendislerinin geliştirdiği yerli ve en yenilikçi sesligörüntülü görüşme uygulaması BiP ile bayramlaşanların sayısı önceki Kurban bayramına göre 3 kat arttı. Turkcell’in GSM trafik istatistiklerine göre, bu bayram data kullanımı geçen Kurban bayramına göre 5 milyon GB daha arttı. Beş yıl önceki Kurban Bayramı’na göre internet trafiği 19 kat artış gösterdi. En fazla data kullanımının yapıldığı ilk 10 il ise sırasıyla İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Muğla, Bursa, Mersin, Balıkesir, Hatay ve Kocaeli oldu. Turkcell’liler yurtdışıyla yaklaşık 6 milyon dakika konuştu. l Ekonomi Servisi Cevapsızlığın şiddeti Dayak, gaz, plastik mermi, yerlerde sürükleme. Gözaltında kaybedilen evlatları için 699 haftadır Galatasaray Meydanı’nda toplanan annelere, 700. haftada polis “aldığı talimat” gereği zor ve şiddeti reva gördü. Cumartesi Anneleri, kimi on yıllar önce götürülüp bir daha dönmeyen, nerede, nasıl öldürüldüğünü, nereye, hangi şartlarda, kim tarafından gömüldüğünü, hatta gömülüp gömülmediğini dahi bilmedikleri, son sözünü, bakışını öğrenemedikleri çocuklarının kemiklerini istiyor. Yas tutamamış annelerin, kardeşlerin 13 yılı aşkın bir süredir her cumartesi ellerinde karanfille oturarak yaptığı bu hatırlatmanın 700’üncüsüne tahammül edilemedi. 2018 bütçesinden 28 milyar lira ödenek ayrılan Emniyet Genel Müdürlüğü, maaşı halkın parasıyla ödenen polis, halkın parasıyla satın alınan mühimmatı yaşlı insanları dağıtmakta kullandı. Beyoğlu’nda dünkü manzaralar, gerçekte haksız oluşun, bir cevap veremeyişin şiddetiydi. Uygulanan şiddet AKP kurulmadan çok önceki “kaybetmelere” bugün devleti yönetenlerin dolaylı yolla sahip çıkma anlamına mı geliyor? Olabilecek en meşru bir eylem ile oğullarının akıbetini soranlar ile destek için gelenlere ortada hiçbir şey yokken plastik mermi sıkılması başka nasıl izah edilir? Bu ülkede adalet, adında “adalet” kelimesi olan iktidar partisinin, katlanmakta en çok zorlandığı taleptir artık. Ama evladını gözaltında kaybetmiş, devletten kemik ve mezar yeri isteyen annelerin kaybedip korkacağı da hiçbir şey olamayacağının tahmin edilmesi gerekir. Ev eşyası olsaydı Cumartesi Anneleri, evlatlarının kemiklerini değil de misal “satın alacak gücüm yok” deyip bir mobilya takımı talep etseydi iktidar nezdinde makbul vatandaş sayılırdı. Değil 700. hafta, ikinci haftasında kapılarının önüne bir nakliye kamyonu yanaşır, ihtiyaçlarından da fazla eşyayla donatılırdı evleri. Talep edilen, satın alma değeri olan, mideye hitap eden dünyalık nimetler değil de rejim partisinin adındaki “adalet” olunca reva görülen de zulüm oluyor. Akkuyu’da neler gizlenmiş neler... Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) önündeki “can sıkıcı”(!) bir hukuk engeli kalktı biliyorsunuz. Kaldıran da bizatihi Danıştay. İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, üç büyük meslek örgütünün açtığı davada, “ÇED olumlu” raporunu hukuka aykırı bulmadı. Temyiz talebini reddetti. Bu demek oluyor ki Rusya, dünyanın en pahalı elektriğini üretecek Akkuyu NGS’yi kurarken, işletirken o bölgede çevre ve insan yaşamı bakımından endişe edecek hiçbir şey yok! Neyse ki bu feci karar oyçokluğuyla alınmış. Karara muhalif üyeler, nihai ÇED raporundaki eksikliklere dikkat çekmiş. Dava konusu ÇED raporuyla ilgili uzman görüşleri ve raporlardan hayati önemde konuları aktararak karara kayıt düşüyorlar. Muhalefet şerhi ibretlik! Saklanan ve yer verilmeyen çok sayıda hastalıklar, bölgedeki balıkçılık ile ilgili bulguları, Alican Uludağ imzalı geçen haftaki haberde yer aldı. Danıştay’ın da olumlu bulduğu ÇED raporunda saklananlar saymakla bitmiyor. Bakınız 2018/337 numaralı karara itiraz eden üyelerin dehşet verici tespitlerine: Kıbrıs’ın güneyinde oluşabilecek yüksek ölçekte bir depremin bölgede yaratacağı etkiler. Nükleer tesisin işletimi sırasında oluşacak asit yağmurlarının bölgedeki tarıma etkisi. Bölgedeki kuyulardan içme ve kullanma suyu ve sulama suyu elde eden yerleşim yerlerinin, tesisin yapım ve işletim sürecinde nasıl etkileneceği. ÇED raporunda belirtildiğinin aksine, yöredeki yağışların sadece yükselti düzeneği ile açıklanamaya cağı, bölgede Akdeniz ve orta enlem siklonlarının bulut ve yağış oluşum düzeneklerinin birinci derecede önemli olduğu, bu konuda raporda yeterince değerlendirme yapılmadığı. Santralın reaktörlerinde çevreye salınması öngörülen 23 radyoaktif izotop envanterinde, çevre etkileri çok önemli olan “Trityum” ve “Karbon” izotoplarının gösterilmediği. 4 reaktörden çevreye yayılacak salım miktarı 60,740 Curi iken, bu değer ÇED raporunda 20 kat daha düşük gösterildi. Soğutma suyu sisteminde kullanılacak “Sodyum Hipoklorit” kimyasalı denize bırakılırken özelliğini kaybettiği belirtilse de bu gerçeği yansıtmıyor. Helen yayında (Yunanistan’dan gelip, on iki adaların üzerinden geçen deprem kuşağı) dalmabatma veya volkanik patlama kaynaklı tsunami riski var. Bu nedenle Doğu Akdeniz havzasının tamamının tsunami modellerine yansıtılması gerekirken yapılmadı. Örtülü ödenek 19 kat arttı 2019bütçe hazırlıkları başladı. Cumhurbaşkanı’nın TBMM’ye sunacağı ilk bütçede, örtülü ödeneğin tek kullanıcısı da Cumhurbaşkanı olacak. AKP’nin hazırladığı ilk bütçe olan 2003 ile hükümet tasarısı olarak hazırlanmış “son bütçe kanunu” olan 2018 bütçesi boyunca kullanılan örtülü ödenek tutarlarını çıkardım. (2018 henüz tamamlanmadığı için 20032017 yılını esas aldım.) Bu konuyla ilgili olarak iki çarpıcı nokta var. Biri örtülü ödenekteki oransal ve kümülatif artış. Diğeri ise devletin gelirlerindeki artış ile örtülü ödenek harcamasındaki artışın karşılaştırması. Bu karşılaştırmanın anlamlı olmasının sebebi, örtülü ödeneğin bütçe gelirlerinden harcanması. 2003’te 103 milyon TL ile başlayan örtülü ödenek harcaması, 2017’de 1 milyar 977 milyon TL’ye ulaştı. 19 katın üzerinde bir artıştan söz ediyoruz. Bütçe gelirleri açısından 2003’te 98.3 milyar TL olan bütçe gelirleri, 2017’de 630.3 milyar TL gerçekleşmiş. Bu da 6.4 artış demek. Sonuç: On beş yılda örtülü ödenek harcamaları, bütçe gelirlerinden 3 kat fazla artmış. “Ne olursa olsun gelir gelsin” denilen bir dönemde not düşelim istedik. Ayrıntıları yakında paylaşacağım. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle