Katalog

DUNYA Papa’dan İrlanda’ya tarihi ziyaret Katoliklerin ruhani lideri Papa Françesko, İrlanda’ya yaptığı ziyarette bu ülkedeki Katolik Kilisesi’ne bağlı kurumlarda yaşanan çocuk tacizi skandallarını “iğrenç suçlar” diye niteleyerek, “acı ve utanç” duyduğunu söyledi. İrlanda’nın ilk eşcinsel başbakanı Leo Varadkar’la birlikte Dublin Şatosu’nda bir konuşma yapan Papa, taciz vakalarının “Katolik cemaatinde acı ve utanç kaynağı olmayı sürdürdüğünü” ifade etti. Varadkar ise “Çocukları taciz edenlere sıfır tolerans gösterilmeli” şeklinde konuştu ve Papa’dan “sözlerin eyleme dönüşmesini” talep etti. Bir papanın 39 yıldır ilk kez ziyaret ettiği İrlanda’da, 1990’lardan itibaren, kilise merkezli çok sayıda çocuk tacizi vakası ortaya çıktı. Pazar 26 Ağustos 2018 dishab@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: SERPİL ÜNAY BM’den Venezüella uyarısı Ekonomik krizin pençesindeki Güney Amerika ülkesini terk edenlerin sayısı iki milyona yaklaştı. Uluslararası Göç Örgütü durumu Akdeniz’de yaşanan göçmen krizine benzetti Şiddetli bir ekonomik krizle sarsılan Venezüella, Güney Amerika tarihinin en büyük göç hareketlerinden birine sahne oluyor. Birleşmiş Milletler (BM), son 3 yılda 1.6 milyonu aşkın kişinin ülkeden göç ettiği Venezüella’daki durumun, Suriye krizinin zirve yaptığı 2015 yılında Akdeniz’deki sığınmacı dramına benzer bir noktaya vardığı uyarısında bulundu. ‘Önlem alınmalı’ Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) 1960’taki kurucu beş ülkesinden biri olan Venezüella, çok uzun süre dünyanın en çok petrol üreten ülkelerinden biri konumundaydı. 300 milyar varil ile dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olan ülke ekonomisi, son yıllarda siyasi kriz, petrol fiyatlarının düşmesi, gelir çeşitlendirmesi yapılamaması ve ABD merkezli yaptırımlar nedeniyle büyük yara aldı. Fiyatların ortalama her 26 günde bir ikiye katlandığı ülkede gıda ve ilaç kıtlığı yaşanıyor. Bu yıl enflasyon oranı yüzde1618 bin bandında seyreden ve para biriminden beş sıfır atmak zorunda kalan Venezüella’da son krizin başladığı 2015’ten itibaren büyük bir göç dalgası da baş gösterdi. BM’ye bağlı çalışan Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Sözcüsü Joel Millman, “Durum, dünyanın diğer yerlerinde, özellikle Akdeniz’de ol duğu gibi bir krize doğru gidiyor” ifadelerini kullandı ve önlem alınmasını istedi. Millman, Venezüella’nın komşu ülkelerle sınırlarında yaşananların bölgenin yardıma ihtiyacı olduğuna dair uyarı işaretleri olduğunu söyledi. Komşularının ise ağır kriz altında temel ihtiyaç ürünlerine erişimin zor olduğu Venezüella’dan göçmen akışını kontrol altına almak için yeni kısıtlamalar getirme çalışmaları sürüyor. Son olarak Peru, daha önce sadece kimlik göstererek ülkeye girişlerine izin verdiği Venezüellalılara dün itiba riyla pasaport zorunluluğu getirdi. Düzenleme yürürlüğe girmeden, binlerce Venezüellalı önceki gece Peru’ya geçiş yaptı. AFP’ye konuşan 18 yaşındaki Jonathan Zambrano 5 gündür yollarda olduklarını anlattı. Sadece önceki gün 2 bin 500’den fazla Venezüellalının sınır kasabası Aguas Verdes’ten Peru’ya geçtiği belirtildi. İki ülke arasındaki ana sınır geçişi Tumbes’te de binlerce kişinin beklediği kaydedildi. Peru gibi Ekvador hükümetinin de benzer şekilde aldığı karar, mahkeme tarafından bozulmuştu. Brezilya’nın Amazon Venezüella’ya komşu ülkeler, göç akışını kontrol edebilmek için yeni kısıtlamalar peşinde. Peru dün itibarıyla sınır geçişlerinde pasaport zorunluluğu getirdi. Brezilya ve Ekvador hükümetlerinin benzer girişimlerini mahkeme kararları bozmuştu. bölgesindeki Roraima eyaletinin sınırı kapatma girişimi de mahkeme tarafından engellenmişti. Birleşmiş Milletler, ülkeden Ekvador, Peru, Kolombiya ve Brezilya’ya her gün göç eden ortalama 4 bin kişinin, bu ülke vatandaşları ve otoriteleri tarafından da kötü muameleye maruz kaldığını açıklamıştı. Kolombiya şu ana kadar 870 bin Venezüellalıya geçici ikamet izni verildiğini bildirirken, Peru bu ay başında bir günde 5100 kişinin ülkeye sığındığını duyurmuştu. GÖÇMEN KRİZİ RomaAB hattı gergin Avrupa Birliği (AB) ile aşırı sağsağ popülist koalisyonun iktidarda olduğu İtalya arasındaki sığınmacı krizi, önceki gün yapılan Avrupa Komisyonu toplantısından sonra daha da derinleşti. Sicilya kıyılarına demirlemesine izin verilen ancak içindeki göçmenlerin karaya çıkmasına onay verilmeyen kurtarma gemisine ilişkin çözüm beklenen toplantıda herhangi bir karara varılmamasının ardından İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, AB’yi “ikiyüzlülükle” suçladı. İtalya Başbakan Yardımcısı, sağ popülist 5 Yıldız Hareketi’nin lideri Luigi Di Maio AB’ye ödenen yıllık 20 milyar Avro’luk fonu kısma çıkışında bulundu. Di Maio’nun “tek taraflı adım atma” yönündeki ifadelerine yanıt veren Avrupa Komisyonu Sözcüsü ise “Avrupa Birliği’nden kurallar esastır, tehditler değil” şeklinde konuştu. Açlık grevi başladı 15 Ağustos’ta Akdeniz’de kurtarılan göçmenlerin alındığı Diciotti adlı geminin uzun süren bekleyişin ardından Katanya limanına yanaşmasına izin verilmişti. Göçe karşı sert politika izleyen hükümetle yapılan görüşmeler sonucunda çocukların karaya çıkmalarına izin verilirken, 150 civarı yetişkin gemide tutuldu. Karaya çıkmalarına izin verilmeyen göçmenlerin önceki gece açlık grevine başladıkları belirtilirken, aşırı sağcı Lig lideri, İçişleri Bakanı Matteo Salvini, açlık grevine karşılık “istediklerini yapsınlar” ifadelerini kullandı. Dün akşam saatlerinde ise Roma hükümetinin çeşitli rahatsızlıkları bulunan 16 göçmene karaya çıkma izni verdiği gündeme yansıdı. Birleşmiş Milletler de AB’ye çağrıda bulunarak Diciotti’de bekleyen göçmenlerin ülkeler arasında acilen paylaşılmasını istedi. Arakanlılar adalet istiyor Myanmar’da Arakan Müslümanla rının Bangladeş’e göç etmesine neden olan çatışmaların birinci yılında sığınmacılar hükümeti protesto etti. Arakanlılar geçen yıl 25 Ağustos’ta İslamcı Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu’nun karakollara saldırısına ordu ve Budist çetelerin sert yanıt vermesiyle iki ateş arasında sıkışmış, 700 binden fazla kişi komşu Bangladeş’e sığınmıştı. “Adalet istiyoruz” diyen Arakanlılar, yeni bir şiddet dalgasından endişeli olduklarını da kaydetti. Filistinlilerin Büyük Dönüş Yürüyüşü kapsamında dün Gazze’de düzenledikleri protesto gösterilerinde İsrail askerlerinin saldırıları sonucu 189 Filistinli yaralandı. Yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu belirtildi. 30 Mart tarihinden bu yana devam eden eylemlerde şu ana kadar 171 kişi hayatını kaybetti. Washington 200 milyon dolar daha kesti ABD Dışişleri Bakanlığı, Başkan Donald Trump’ın Gazze ve Batı Şeria’ya yapılan 200 milyon dolarlık ekonomik yardımın başka alanlara kaydırılmasını istediğini açıkladı. Bakanlık Sözcüsü, Trump’ın “Fonların ABD çıkarlarına uygun şekilde harcanmasına yönelik” değerlendirme toplantısı sonrası bu kararı verdiğini söyledi. Sözcü bu kaynakların daha “yüksek önceli ği olan projelere” kaydırılacağını belirtti ancak hangi projeler olduğu konusunda detay vermedi. Gerekçe olarak ise Gazze’deki Hamas kontrolü gösterildi. Trump’ın kararına Filistin cephesinden “ucuz şantaj” çıkışı yükseldi. Filistin Kurtuluş Örgütü Genel Sekreteri , Filistin Başmüzakerecisi Saib Erakat yaptığı açıklamada, “Yardımlar, Filistin halkına minnet değildir. Bilakis Filistin toplumu nun ilerlemesi ve gelişmesinin önündeki engel olan İsrail işgalinin sürmesinin sorumluluğunu taşıyan uluslararası toplumun görevidir. ABD bu adımla, uluslararası meşruiyete olan bağlılığından vazgeçtiği gibi uluslararası vaatlerini de terk etmiştir” ifadelerini kullandı. ABD yıl başında Birleşmiş Milletler aracılığıyla Filistin’e yaptığı yardımın 65 milyon dolarlık kısmını askıya almıştı. Baku’da gaz zirvesi Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkelerinden Almanya, ülkenin ve birliğin enerji seçeneklerini artırma arayışında. Üç günlük Güney Kafkasya turunun son durağında Azerbaycan’a giden Almanya Başbakanı Angela Merkel’in gündeminde Güney Gaz Koridoru projesinin genişletilmesi ve enerji güvenliği vardı. 12 yıllık iktidarında Azerbaycan’a ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Merkel, bu ülkenin Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi. Gürcistan ve Ermenistan ziyaretlerinin ardından geldiği Azerbaycan’da basının karşısına çıkan Merkel, Almanya ve Avrupa Birliği’nin, enerji ve özellikle de doğalgaz konusunda Rusya’ya olan bağımlığı azaltma yönünde istekli olduklarını belirtti. Alternatif arayışları Aliyev ile ikili görüşmede, Hazar Denizi kıyısındaki devasa Şahdeniz doğalgaz sahasından çıkan gazı Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi aracılığıyla Avrupa’ya taşıması öngörülen Güney Gaz Koridoru’nun Merkel, Kafkasya turunun Azerbaycan ayağında Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüştü. genişletilmesinin ele alındığı bildirildi. 2020’de devreye girmesi beklenen proje kapsamında çıkarılan 16 milyar metreküpün bir bölümünün Türkiye’ye, 10 milyar metrekepünün ise Avrupa’ya taşınması hedefleniyor. Öte yandan, söz konusu rakamların Avrupa’nın gaz ihtiyacı için yeterli olmadığı değerlendirmesi yapılıyor. Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacı açısından en önemli kaynaklardan biri olan Rus doğalgazı için bu ülkey le yürütülen Kuzey Akımı 2 projesi, son aylarda ABD Başkanı Donald Trump tarafından eleştirilmişti. Öte yandan, geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya gelen Merkel, söz konusu projenin siyasallaştırılmaması konusunda uyarıda bulunmuştu. Avrupa için önemli bir diğer doğalgaz kaynağı olan İran’la ticaret ise yine ABD’nin hedefinde. ABD yaptırımları nedeniyle İran’la Avrupa ülkeleri arasındaki enerji ticaretinin akıbeti belirsizliğini koruyor. Merkel’le görüşmesinin ardından değerlendirmede bulunan Aliyev Güney Gaz Koridoru’nun hayata geçirilmesini “tarihi bir olay” olarak nitelendirirken, enerjinin güvenliğine önem verdiklerini de vurguladı. İki lider Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ ihtilafına da değindi. Merkel, ihtilafın siyasi bir çözüme ulaşması için ülkesinin çaba göstermeye devam edeceğini kaydederken, Aliyev’in de barışçıl çözüm için Berlin’den destek istediği belirtildi. 11 RUS SAVUNMA BAKANLIĞI ‘Suriye’yi yine vuracaklar’ Suriye’de gözler olası bir operasyonun gündemde olduğu İdlib’in üzerindey ken Rusya Savunma Bakanlığı’ndan, ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’yi yeniden vurmaya hazırlandığı iddiası geldi. “Özel bir İngiliz askeri şirket rehberliğinde eğitilen militanların İdlib’de olduğunu” söyleyen Ba kanlık Sözcüsü İgor Konaşenkov, “yine bir kimyasal saldırı provokasyonu üzerinden Suriye’nin suçlanacağını, ABD, İngiltere ve Fransa’yı Suriye hükümet güçlerinin kim yasal silah kullan dığı bahanesiyle Suriye’yi yeniden vuracağını” ‘Dörtlü zirve başka tarihe’ savundu. Konaşenkov, İdlib’deki Cisr el Şuğur’da “kimyasal saldırı düzenlemek için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Eylül’de düzenleneceğini açıkladığı dörtlü Suriye zirvesiyle ilgili Fransız cum Tahrir el Şam (es hurbaşkanlığı kaynak ki adıyla El Nusra) larından açıklama gel militanlarının klorin dolu 8 tankeri, Cisr el Şuğur’un yalnızca birkaç kilometre uzağındaki bir köye konuşlandırdığını” be di. Alman haber ajansı dpa’ya konuşan kaynaklara göre, dört ülkenin liderleri “bu görüşmenin zirve seviyesinde gerçekleşmesi için çok erken olduğu konusunda” anlaştı. Erdo lirtti. Sözcü, zehir ğan İstanbul’da Fransa, li maddeleri kulla Almanya ve Rusya’nın nabilmek için eği katılacağı bir Suriye zir tilen bir grup militanın da İdlib’e vardığını belirtirken “Militanlar, Beyaz Berelilerin kıyafetlerini giyip kimyasal vesine ev sahipliği yapacağını söylemişti. Fransız kaynaklar, zirveye dâhil olmadan önce ateşkes ve politik reformların gündeme alınacağına dair anlaşılması konusunda garan saldırı kurbanla ti istediklerini aktardı. rını kurturma mi İdlib’de hükümet güç zanseni yapmakla görevlendirildi” dedi. Konaşenkov ayrıca ABD’nin bu amaçla Basra Körfezi’ne 56 kruz füzesi taşıyan USS The Sul lerinin operasyon başlatmasına dair “çok ciddi bir tehdit” olduğuna da dikkat çekti. Eylül’de İstanbul’da bir görüşme yapacağı ancak toplantının diplomatlar seviyesinde gerçekleştirileceği belirtildi. livans isimli dest royeri gönderdiği ni ve Katar’daki El Hudeyd hava üssüne de 24 havadan karaya füze taşıyabilen B1B bombardıman uçağını konuşlandırdığını öne sürdü. ABD, İngiltere ve Fransa, geçen nisan ayında Doğu Guta’da sivillere yöne lik kimyasal silah kullandığı iddiasıyla Esad güçlerini hedef alarak başkent Şam ile Ha ma, Humus, Dera ve Suveyda illerindeki as keri noktalara bombardıman düzenlemişti. ABD’li diplomat Haseke’de Ankara’nın terör örgütü olarak gördüğü YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Şam hükümeti ile görüşmelere başladığı Suriye’de ABD’li diplomat William Roebuck dün Haseke’yi ziyaret etti. Geçen mart ayında Mınbiç’e, geçen hafta Rakka ve Kobani’ye giden ABD’nin eski Bahreyn büyükelçisi Roebuck, Kobani’de SDG’ye destek çerçevesinde bir hastaneye tıbbi malzeme yardımı yapmıştı. Roebuck yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın açıkça belirttiği gibi IŞİD’in tamamen yenilmesini sağlayana kadar buradayız. Ayrıca İran güçleri ve müttefiklerinin Suriye’den çekilmesini sağlamaya da odaklanmış durumdayız” dedi. AFP’nin haberine göre Roebuck’ın gezisinde ABD destekli SDG ile IŞİD’in çatışmalarının sürdüğü Deyr ez Zor’a geçmesi bekleniyor. Trump’ın kararı Güney Kore’yi üzdü ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun gelecek hafta yapılması planlanan Kuzey Kore ziyaretinin iptali Güney Kore ve Çin’de rahatsızlık yarattı. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Kore Yarımadası’nın nükleerden arındırılmasında yeterince yol alınmadığı” gerekçesiyle ve yaşanan ticaret savaşı nedeniyle Çin’in de sürece katkı yapmadığını belirterek aldığı karar karşısında Seul yönetimi “üzüntü duyduğunu” ifade etti. Pekin ise ABD’nin tavrını “gerçeklerden uzak ve sorumsuz” olarak nitelendirdi. Protesto gösterisini intihar saldırısı vurdu Afganistan’ın doğusundaki Nangarhar vilayetinin merkezi Celalabad kentinde dün bir protesto sırasında düzenlenen intihar saldırısında 2 kişinin öldüğü bildirildi. Afganistan Nangarhar Valiliği Sözcüsü Ataullah Hogyani, bir saldırganın üstüne yerleştirdiği bombayı, Celalabad’daki Seçim Komisyonu ofisi önünde gösteri düzenleyen kalabalığın arasında patlattığını belirtti. Hogyani saldırıda 4 kişinin de yaralandığını söyledi. C MY B