18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Ağustos 2018 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Borsa İstanbul kur farkıyla zengin oldu Döviz mevduatlarını artıran Borsa İstanbul yüksek kurdan bozduruyor. Bilanço hesaplamalarına göre kurum üç yılda en az 2.4 milyar lira kazandı Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri do Bu rakamın TL karşılığına bakıldığında, 2017’de bir yıllık ka larizasyon olmayı sür zanç dolar üzerinden dürürken, bunun önü 162 milyon 149 bin li ne geçmek için en önce adım atması gere PELİN ÜNKER ra, Avro üzerinden 986 milyon 750 bin TL ol ken resmi kurumlar du. Toplam kur kazancı dövizini bozdurmuyor. Bor ‘faiz hariç’ 1 milyar 148 mil sa İstanbul’un (BIST) konsoli yon 899 bin liraya ulaştı. de bilançosuna göre kurumun Borsa İstanbul’un 2015 bi nakit varlıkları içinde dolar ve lançosunda 607 milyon 860 Avro cinsinden vadeli mevdu bin dolar ve 247 milyon 309 at önemli bir yer tutuyor. bin Avro’luk döviz mevduatı Borsa İstanbul, Aralık var. Buna göre bir yılda dolar 2016’da Cumhurbaşkanı Re mevduatı 33 milyon 573 bin cep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı dolar, Avro cinsinden mevdu nın ardından nakdi varlıkları at 15 milyon 710 bin Avro art nın hepsini Türk Lirası’na çe mış. Hesaplamalarda 2015 vireceğini açıklamıştı. Ancak için dolar kuru 2.91, Avro ku veriler bu tarihten sonra döviz ru 3.18 olarak alınmış. mevduatındaki artışın devam Buna göre, dolar mevdu ettiğini gösteriyor. atları üzerinden 488 mil Yabancı parada artış yon 459 bin lira, Avro mevduatlar üzerinden 189 mil Borsa İstanbul’un 2017 bi yon 334 bin lira olmak üzere lançosuna göre kurumun 641 kurdan 2016’da toplam 677 milyon 449 bin dolar ve 434 milyon 793 bin lira kazanç milyon 620 bin Avro’luk vade sağlanmış. li döviz mevduatı bulunuyor. Kurumun 2014 bilançosun Borsanın 2016 bilançosuna da ise 634 milyon 282 bin do göre 641 milyon 433 bin do lar, 147 milyon 145 bin Av lar ve 263 milyon 19 bin Avro ro cinsinden döviz mevdu cinsinden döviz mevduatı var atı bulunuyor. Buna göre dı. Buna göre Borsa İstanbul, 2015’ten sonra kurumun dö bir yılda döviz mevduatını Av viz mevduatıları artıyor. 2016 ro cinsinden 171 milyon 601 ve 2017’deki kazanç 1 milyar bin Avro, dolar cinsinden 16 826 milyon 692 bin lirayı bu bin dolar artırdı. Oysa döne luyor. Borsa İstanbul’dan nak min Borsa Başkanı ‘dolar boz di varlıkların TL’ye çevirdi durduklarını’ açıklamıştı. ği açıklamaları birkaç kez gel Bilançolarda 2017 için do di. Ancak son üç bilançoya ba lar kuru 3.7719, Avro kuru kıldığında döviz mevduatının 4.5155; 2016 için dolar ku arttığı görülüyor. ru 3.5192, Avro kuru 3.7099 Konuyla ilgili değerlendir alınmış. me yapan analistler, Borsa İstanbul’un döviz mevduatlarındaki artışa dikkat çekerek bu artışın kurumun düşük fiyattan alıp yüksek fiyattan döviz bozdurduğunu gösterdiğini söyledi. Bir analist “Dolarizasyona karşı önlem alınacaksa en başta devlet kurumlarının adım atması lazım. Borsa İstanbul geçen sene de mevduatını TL’ye çevirdiğini duyurmuştu. Bozdurduysa bu kadar dolar nereden geldi” dedi. Bozdurdukça kazandı Dolar kurunun 4.8450 lirayı görmesinin ardından Borsa İstanbul, kısa vadeli ihtiyaçları dışında kalan döviz varlıklarının tamamını TL’ye çevirdiğini duyurmuş ancak bir rakam dile getirilmemişti. Kurumun 2017 bilançosuna göre kısa vadeli borçlanmalar 3 milyar 179 milyon 5 bin lira seviyesinde bulunuyor. Dolar cinsinden kısa vadeli borç ise 3.77’lik kur üzerinden 347 milyon 664 bin dolar. Buna göre bu borç dışında tüm dolar mevduatı 293 milyon 785 bin dolar ediyor. Söz konusu para 4.8450’den bozdurulduğunda (2017 sonundan bu yana dolar mevduatı artmadığı düşünüldüğünde) 1 milyar 423 milyon 488 bin lira ediyor. Kısa va BORCUN ÇOĞU DÖVİZ CİNSİNDEN 31Aralık 2017 tarihli Borsa İstanbul bilançosunda ilgili nakit ve nakit benzerleri kaleminde 10.8 milyar Türk Lirası karşılığı var. İlgili finansal tablo dipnotlarında açıklamasına bakıldığında bu miktarın tamamına yakınının, 10.7 milyar liralık kısmının banka vadeli mevdutları olduğu görülüyor. Banka vadeli mevduatlarının 6.3 milyar liralık kısmı TL mevduat, 2.42 milyar lira karşılığı dolar ve 1.96 milyar lira karşılığı da Avro cinsinden. Bu mevduatların faiz oranı TL için yüzde 13.22, dolar için yüzde 4.42, Avro için yüzde 2.47. Yükümlülüklerdeki 3.18 milyar liralık kısa vadeli borçlanmalar bundan çıkarıldığında net nakit yaklaşık 7.62 milyar lira tutarında. Kısa vadeli borcun 806 milyonu TL borçlanma. 1.31 milyar lira karşılığı dolar, 1.06 milyar lira karşılığı da Avro borçlanması var. deli döviz borçları dışında kalan rakam 2017 kuruna göre 1 milyar 108 milyon 127 bin lira ediyordu. Buna göre dolardan bir yıllık kur kazancı 315 milyon 361 bin lira oldu. Buna göre Borsa İstanbul’un dolardan üç yılda kazandığı rakam en az 965 milyon 969 bin TL oldu. Avro cinsinden mevdutları da hiç artırmadığı düşünüldüğünde ise son kur artışları sonrası ortalama Avro kuru üzerinden kurumun kazancı 287 milyon 240 bin liraya denk geliyor. Buna göre Borsa İstanbul’un son üç yıllık kur kazancı en az 2 milyar 429 milyon 293 bin lirayı buluyor. Donald Trump AB’ye yeni vergi şoku ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa Birliği’nden (AB) ithal edilen otomobillere yüzde 25 ek gümrük vergisi getirileceğini söyledi. Trump’ın açıklamaları, ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un otomobil vergilerine ilişkin raporun ertelendiğine ilişkin iddiaların ardından gelirken, The Wall Street Journal’da yer alan habere göre Ross raporun Avrupa Komisyonu, Meksika ve Kanada ile süren görüşmeler sebebiyle ertelendiğini ve yayımlanması için henüz bir tarih belirlenmediğini belirtti. l Ekonomi Servisi Fed: 34 artış olmalı Dallas Fed Başkanı Robert Kaplan, ABD ekonomisi tam istihdamda ve enflasyon Fed’in yüzde 2 hedefindeyken Merkez Bankası’nın kademeli faiz artışına en az 912 ay devam etmesi gerektiğini söyledi. Kaplan, kısa vadeli faizler ‘nötr’ seviyeye ulaşınca bankanın faiz artırımını durdurması gerektiğini ifade ederek “O noktada da geri çekilip ekonomideki görünümü ve getiri eğrisinin seviyeleri gibi bazı faktörleri değerlendirmeli” dedi. Kaplan ekonominin bu sene yüzde 3 büyüyeceğini, gelecek sene de vergi indirimlerinin etkisiyle büyümenin yavaşlayacağını dile getirdi. l Ekonomi Servisi Cepte Çin rüzgârı Türkiye’de ayda yaklaşık 950 bin ila 1.1 milyon adet cep telefonu satılıyor. Pazarda Çinli firmalar hızla büyüyor. Honor yüzde 20 pazar payı amaçlıyor Türkiye’de cep telefonu pazarı yıllık 2.5 milyar liralık büyüklüğe ulaşırken yılda ithal edilen cep ade di ise 12 mil yonu buluyor. Türkiye’de cep telefonu satış larının yüzde 1820’si ABD ŞEHRİBAN KIRAÇ menşeli cihazlardan oluşuyor. Kore ve Çin menşeli cihazların pazar payı yüzde 6065. Yerli üre tim cihazların pazar payı ise yüzde 810 civarında. Son yıllarda cep telefonu pazarında özellikle Çinli fir maların hızla büyümesi gö ze çarpıyor. Huawei başta ol mak üzere Honor, Xiaomi, Oppo, Vivo, Meizu, OneP lus ve ZTE gibi isimler gele cek yıllarda önemli yerlere gelecek gibi görünüyor. Ya kın zamanda Türkiye paza rına giren Çinli cep telefonu markaları Honor ve Xiaomi uygun fiyatlı ürünlerle reka bette öne geçmeyi çalışıyor. Honor Türkiye Başkanı Kevin Wang, “Tür kiye en önem verdiğimiz pa zarlar liste mizde yer alı yor. Türkiye’yi bir ülke olarak görmüyoruz, çünkü Türki ye sadece bir ül ke olarak görül seydi, bir bölge başka nına Kevin Wang bağlı ola cak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) 2018 Yılı 1. Çeyrek Pazar Verileri Raporu’na göre Türkiye’deki toplam mobil abone sayısı 79 milyonu, Türkiye’deki mobil operatörlerin açıkladığı finansal ve operasyonel sonuçlara göre akıllı telefon kullanım oranı ise yüzde 70’leri aşmış durumda. GFK ve DigitalTalks işbirliğiyle yapılan ‘Çocukların Cihaz Sahipliği ve Sosyal Medya Kullanımı’ araştırmasına göre, Türkiye’de 615 yaş grubundaki çocukların yüzde 59’unun akıllı telefonu, yüzde 42’sinin tableti ve yüzde 44’ünün bilgisayarı var. Her yıl 8 model gelecek Honor Türkiye Başkanı Kevin Wang, “Hedef grubumuz ağırlıklı teknoloji alanındaki tüm ayrıntıları takip eden gençlerden oluşuyor. Türkiye’de pazar payımızı yüzde 20’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Türkiye pazarına beş ay önce girdik. Honor 7X, Honor9 Lite ve Honor 10 modellerimizi sunduk. Türkiye’de hoş karşılandığımızı düşünüyoruz” dedi. Hedeflerinin her yıl 8 yeni ürünü piyasaya sürmek olduğunu dile getiren Wang, “4 5 yeni model daha lanse etmeyi planlıyoruz. Yeni ürün grupları da gündemimizde. Eylülde yeni ürün lansmanları ile yine Türk tüketicisine sürprizler yapabiliriz” diye konuştu. Kur etkiliyor Wang, Türk tüketicileri için değişen kur oranlarına gö re en uygun fiyatlandırmayı gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirterek, “Türk halkı yeni teknolojilere ve cihazlara çok ilgi gösteriyor. Fiyat artırımına direnmemize rağmen, dolardaki değişim fiyatları etkiliyor. Gelecek ayların fiyatları için tahminler üzerinde çalışıyoruz. Dolardaki değişimi müşterimize yansıtmamak ve en uygun fiyatı sunabilmek için çalışıyoruz” dedi. tı. Ancak biz Türkiye’yi başlı başına bir bölge olarak kabul ettiğimizden dolayı doğrudan genel merkeze bağlıyız. Türkiye’ye ve Türk ekonomisine güveniyoruz. Ülkenin çok genç bir nüfusu ve hızlı büyüyen ekonomisi var. İş yapmanın modern bir yöntemi ve küresel iş algısı var. Türk halkı değişi me, modernleşmeye ve yeni trendlere alışık. Bu ülkede faaliyet gösteren yabancı markalar için harika bir ortam olduğuna inanıyoruz” dedi. 142 milyon telefon Yılda ortalama 12 milyon cep telefonu ithal eden Türkiye, 20072017 yılları ara sında yurtdışından toplam 142 milyonu aşkın cep telefonu ithal etti. Söz konusu bu telefonlar için 10 yılda ödenen toplam tutar ise 24 milyarı buldu. Türkiye’nin 10 yıllık cep telefonu ithalat faturası içinde Apple’ın iPhone modelleri için ödenen tutarın ise 7 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. ekonomi 9 Kriz içinde, büyüklere masallar Bu kriz, sıradan ve öngörülebilir bir gelişmeydi. Tek bir merkeze dayalı totaliter rejimin keyfi yönetiminin uluslararası yansımaları, tutsak pazarlıkları bu krizi daha da ağırlaştırdı. Bu krizi üreten modelin egemen sınıfları, krizin yükünü halkın sırtına yıkmanın yollarını ararken, “Ülke batarken” diye başlayan, “ya Erdoğan’ın gemisindesin ya da Amerika’nın” gibi saçmalıklar, “Ekonomimize yönelik saldırının, doğrudan ezanımıza ve bayrağımıza yönelik saldırılardan hiçbir farkı yoktur” türünden “büyüklere masallar” yoğunlaşıyor. Krizin gerçeği Bir ekonomik krizde, bazı işletmeler batar, çalışanların, emeklilerin yaşamları altüst olur. Ülkeler böyle değil, iç savaşla, açık askeri saldırılarla batar. Bugün iç savaş veya askeri saldırı olasılığı gündemde değil ama, siyasi sonuçlar da üretmesi olası bir ekonomik yıkım artık kaçınılmaz. AKP döneminde şekillenen “ahbap çavuş” kapitalizminin krizinin arkasındaki mantık ise basittir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında, zaten yapısal olarak dış kaynak girişine bağımlı olan ülkenin dış borç stoku 130 milyar dolar düzeyindeydi. Borç stoku 2005’ten itibaren hızlanarak arttı, 453 milyar dolara ulaştı. AKP döneminin ekonomisi işte bu balonun üzerinde büyüdü. Bir ülkeye veya bir kapitalist işletmeye verilen borç, “alıcı gelecekte bu borcun faizini, ana parasını ödeyecek kadar artıkdeğer üretebilecektir” varsayımına dayanır. Çünkü kâr, rant ve faiz artıkdeğerin içinden çıkar. Borçlar artıyorsa, artışı sürdürebilmek için, artıkdeğer üretimi de artmalıdır. Halbuki, AKP döneminde inşaata, rant paylaşımına, proje komisyonlarına (yolsuzluklara) indeksli bir büyüme modeli şekillenmiştir. Bu model ülkenin inşaat malzemesi, eşyası üreten sektörlerine talep sunarak onları beslemiştir ama kendisi yalnızca rant, komisyon üretmiş, diğer bir deyişle ülkede üretilen toplam artıkdeğerden beslenerek birikim yapmıştır, onu üreterek değil. Dahası Türkiye’nin ahbap çavuş kapitalizmi, ülkede üretilen artıkdeğerin çok üstünde bir büyümeyi dış borçlara dayanarak sürdürmüş. Rant gelirleri gittikçe artan oranda ülke dışından gelen kaynaklarla gerçekleşmiştir. Bu süreçte elde edilen rantın önemli bir kısmı da siyasal İslamın yönetici sınıfı içinde paylaşılmak üzere servete dönüşerek ekonominin üretim ve tüketim devrelerinin dışına, bazı durumlarda da ülke dışında çıkmıştır. Çok, kabaca betimlediğim bu manzara karşısında uluslararası sermaye, sürdürülemez bir borçlanma süreciyle yüz yüze olduğunu görmeye, bu piyasayı terk ederek, risk primi daha düşük piyasalara yönelmeye başlamıştır. Küresel finansal kriz içinde merkez ülkelerde, merkez bankalarının faizleri yeniden artırmaya başlaması süreci daha da hızlandırmıştır. Bu gidiş içinde bir döviz ve borç ödeme krizinin patak vermesi kaçınılmazdır. Ve seçenekler Bir mali kriz patlak verdiğinde kapitalizmin dinamikleri, ödenemez hale gelen borç stoku üzerinde oluşmuş işletmelerin, istihdamın ve ekonomik büyümenin dayandığı zemini yıkar. Eğer bu yıkım doğru yönetilebilirse, yeni bir ekonomik büyüme başlayabilir. Ancak kapitalizm yalnızca ekonomi değildir. Bu yıkım sürecinin politik, toplumsal maliyeti de, her zaman egemen sınıfın iktidarını tehdit edecek potansiyellere sahiptir. Kapitalizmin sınırları içinde, tüm seçeneklerin yolu hep bu yıkımdan geçecektir. Örneğin radikal bir seçenek olarak borçların ödenmemesi, konvertibilitenin kaldırılması, sermaye hareketlerinin denetlenmesi söz konusu olabilir. Ancak bu seçenek, dış kaynak girişini durduracağından, dış kaynak girişine dayalı kapasiteler hızla yok olacak, iflaslar, işsizlik hızla artacak, tüketim düşecek, özel sektörün borç ödeme kapasitesi hızla eriyecek, kimi bankalar, AVM’ler batacaktır. Daha az radikal bir seçim olan IMF yardımı, ülkenin kaynaklarının öncelikle borç ödemeye ayrılmasını dayatacak, ekonominin geri kalanını daralmaya zorlayacaktır. Yine yıkım, iflaslar, işsizlik... Bir üçüncü, çok daha radikal bir seçenekten, birinci seçeneğin bir versiyonu olarak düşünülebilir. Bu versiyonda ahbap çavuş kapitalizmi içinde toplumsal artıkdeğeri yağmalayarak biriken servetler yeniden ekonomi içine çekilerek, yıkımın şiddeti sınırlanabilir. Dış kaynağa eskisi kadar bağımlı olmayan, ya da bu bağımlılığı kontrol edebilen yeni bir ekonomik model aranabilir. Bu da tabii ki bugünkünden farklı bir siyasi şekillenmeyi, devlet biçimini, hatta kapitalizmin sınırlarını zorlamayı gerektirecektir. Eximbank’tan ihracatçıya destek Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türk Eximbank’ın bu yıl ocaktemmuz döneminde ihracatçılara sağlanan finansman desteğini geçen yıla göre yüzde 9 artırarak 24.1 milyar dolara yükselttiğini belirterek, “Eximbank yıl sonuna kadar ihracatçımıza toplamda 46 milyar dolarlık finansman desteği sağlayacak” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle