23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Ağustos 2018 2 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN UMUtları FUTBOL Amatör ligde mücadele eden Hasköyspor, birçok amatör takım gibi göçmen sporculara kapılarını açtı. Göçmen futbolcuların hedefi ise bir gün keşfedilebilmek LEYLA KILIÇ İstanbul’un amatör futbol kulüpleri, ülkelerini, ailelerini ve arkadaşlarını geride bırakarak; hayalleri, tutkuları ve gelecekleri için sonu olmayan bir yola adım atan göçmen gençler için bir sığınak. Şimdi her biri yeteneklerini gösterip keşfedilmek için amatör sahaların yeşilinde ter döküyor. Türkiye futbol liglerindeki yabancı futbolcu kuralı sebebiyle ara liglerde oynayamayan yetenekli göçmen gençler, amatör liglerde boy gösteriyor. İstanbul Süper Amatör Ligi’nde mücadele eden Hasköyspor da birçok amatör takım gibi göçmen oyunculara kontenjan açan bir takım. Yabancı pahalı Takımın teknik direktörü Aytaç İçten, göçmen oyuncuların vize problemelerinin olduğunu, bir eksiklik olduğunda federasyon kabul etmediğini söylüyor. İçten, “Yabancı oyuncuların maliyeti çok fazla. Takımda dört tane yabancı oyuncu bulundurup sadece iki tanesini oynatabiliyoruz. Bir kişinin yıllık 10 bin lira lisans bedeli var. Her kulüp bu maliyeti kaldıramaz. Göçmen sporcular ülkelerini, evlerini bırakıyorlar, bazıları savaştan kaçıp geliyor. Biz de onlara burada bir nevi sosyal sorumluluk gereği kucak açıyoruz” diyor. O bir gol kralı 1923’te kurulan takımda bu sene yer kapmaya çalışan İranlı Davud, Filistinli Muhammad, Gürcistanlı Gaga, Özbekistanlı Doniyor ve Sunnat ile hayallerini konuştuk. Konuştuğumuz isimler arasında Türkiye’deki en deneyimli isim. Hasköyspor’dan önce İstanbul Malatyaspor ve Zeytinburnu Damlaspor’da futbol oynayan Filistinli Muhammad Zereeney. 22 yaşındaki Muhammad, takımın ve hocasının gözdesi. Kudüs’ten ailesinin isteğiyle Türkiye’ye okumaya gelmiş. Okul ve futbol dışında ülkesinden gelenlere yardım ediyor. Ülkesinde de amatör liglerde top koşturmuş. Oynadığı takımlarda iki kez gol kralı olmuş. Futbolcu olma tutkusunu dört yıldır Türkiye’de sürdüren Muhammad’a hangi takımı tuttuğunu soruyoruz: “Önemli olan Türkiye. İlk tanıdığım takım Galatasaray. Yıldızı daha fazla o yüzden onu tutuyorum ama hangi takımı tuttuğum ya da oynadığım önemli İranlı Davud Ezzeti Yaşımın yettiği kadar Haliç kıyısındaki tesislerde karşılaştığımız ilk isim takıma katılmak için İran’dan yeni gelen Davud Ezzeti oldu. Tractor Sazi, Naft Tehran gibi birinci lig takımlarının yanı sıra İran ulusal takımının 15 yaş altı kadrosunda da oynamış olan Davud’un ülkesinde biriktirdiği on senelik bir futbol deneyimi var. Tahran’dan iyi bir futbolcu olma hayaliyle ailesini, evini, yaşadığı çevreyi geride bırakıp Romanya’ya gitmek isterken bir arkadaşının çağrısıyla Türkiye’ye geliyor. Daha önce profesyonel liglerde yer alan Davud Türkiye’de amatör ligde oynayacak. Bu durumdan go cunmadığını, önemli olanın futbol oynamak ve bu alanda tutunmak olduğunu söylüyor. Davud, “İran’da takım az, futbolcu çok. Türkiye’de takım da çok, para da çok. Futbol oynayarak Türkiye’de para kazanabileceğime inanıyorum” diyor. Davud, kazanacağı yıllık 3040 bin TL ile İran’da rahatlıkla yaşayabileceğini istediği arabayı ve evi alabileceğini söylerken yüzünde bir tebessüm beliriyor ve hayallerini anlatıyor: “Galatasaray’da oynamayı çok isterdim. Büyük takım ama benim yaşım çok. Yıllık en az 100 bin TL kazanmak istiyorum. Yaşımın yettiği kadar futbol oynayıp daha sonra İran’a ve aileme dönmek istiyorum. Kariyerime antrenör olarak devam edeceğim.” değil.” Ül kesini çok FİLİstinli Muhammad Zereeney özlediğini belirten Muhammad, “En çok an nemi özlü yorum” di yerek uzak lara dalıyor. Tekrar sohbe te döndüğünde özlemi gözlerine yansımıştı. Takı mın forvet oyuncu su olan Muhammad, tarzının Real Madrid’in yıldızı Karim Benzema’ya ben zetildiğini ancak kendisinin kimse yi örnek almadığını söylüyor. “İyi bir futbolcu olmak için hem çalışma hem yetenek lazım. Onun için bu radayım ve çok çalışıyorum. Ben özgünüm, Ronaldo, Messi ya da Benzema olmak istemiyorum. Ben Muhammad’im. Herkesin de beni böyle tanıyacağına inanıyorum” diyor. Süper Lig’de oynarım Muhammad, ikinci ve üçüncü liglerdeki profesyonel takımların kendisiyle çok ilgilendiğini ancak futbol federasyonun bu liglerde yabancı oyuncu oynatmama kuralı nedeniyle amatör ligi tercih ettiğini söylüyor. Türk vatandaşı olma şartlarını tamamlamayı bekleyen Muhammad, “Daha 22 yaşındayım, zamanım var. İki buçuk yıl sonra Türk vatandaşı olmaya hak kazanacağım o zaman yolum daha da açık olacak. Bir gün Süper Lig’de de oynayacağım” diyor. tSaamhabdiar savaşçı Antrenmanın başlamasına dakikalar kala 19 yaşındaki Gürcistanlı Gaga Pailodze ile tanışıyoruz. Türkçeyi hiç bilmediği için antrenmanlara babasıyla geliyor. Gaga, ülkesinin önemli takımlarından Dinamo Tiflis ve Torpedo Kutaisi’nin alt yapılarında futbol oynamış. İstanbul’da belediye işçisi olarak çalışan babasının isteğiyle beş ay önce Türkiye’ye gelmiş. Çekingen tavırlarıyla dikkatimizi çeken Gaga sahada gösterdiği performansla bizi yanıltıyor. Sol açık oynayan Gaga’nın babası, “Onun fiziğine ve çekingenliğine aldanmayın, sahada tam bir savaşçıdır” diyor. Gürcü Gaga Pailodze Vedat ARIK Özbek Sunnat Rkzomou Özbek doniyor uzogou HAYAL ÇOK Özbekistan’dan gelen Doniyor Uzogou ve Sunnat Rkzomou İstanbul’da birlikte yaşıyorlar. Bir yıl önce Türkiye’ye gelen 21 yaşındaki Doniyor, 8 yıl kendi ülkesinde futbol oynamış. Türkiye’de sezonu kaçırdığı için bir kargo şirketinde haftalık 400 TL’ye çalışıyor. Doniyor, “İşe gidiyorum. Onun dışında zamanımı burada geçiriyorum” diyor. Ailesi Özbekistan’da, o burada özlem çekiyor. Hayallerin nedir dediğimizde “Hayal çok” diyor. Forvet hattında oynayan Doniyor, “Türk takımlarından Beşiktaş, Özbek takımlarından ise Nasah’da oynamak isterdim” diyor. Hasköy futbol takımının elemelerine hazırlanan Doniyor ve Sunnat’e burası olmazsa ne yapacaksınız diye sorduğumuzda umutlu bir gülümsemeyle olacağına inandıklarını hatta başka bir ihtimali düşünmediklerini söylüyorlar. Hayallerimi ülkemde yaşatmak istiyorum Sunnat ise Kapalıçarşı’da bir çantacıda çalışıyor. Türkçesi çok az olan Sunnat, iki ay önce Doniyor’un isteğiyle Türkiye’ye gelmiş. Tek düşüncesi futbol. Özbekistan’da ikinci liginde 7 yıllık bir futbol geçmişi var. Orta sahada oynuyor. Çalıştığı çantacıdan haftalık 200 TL kazanıyor. “Elemelerden geçip burada futbol oynamak istiyorum. Para kazanıp kendimi geliştirdikten sonra ülkeme profesyonel sporcu olarak dönmek istiyorum. Buranın olmayacağını hiç düşünmüyorum. Sadece bu kulübü biliyorum başka bir yere gidemem” diyor. Antrenmanın ardından Davud ve Muhammad’i tesislerde bırakıp antrenman sahasından ayrılıyoruz. Gaga babası ile dolmuşa atlarken, Sunnat ve Doniyor ile otobüs durağına kadar yürüyoruz. İleride hepsinin hayallerini gerçekleştirmelerini dileyerek onlarla da vedalaşıyoruz. Devalüasyon: Develüasyon Son günlerde ülkemizde (ABD ile kriz bahane edilerek) yapılan DevAlüasyon, bir ülke parasının yabancı paralara göre değerinin düşürülmesi anlamına geliyor... DevElüasyon ise cebinizdeki paranın “deve olması” demektir! Her devAlüasyon, yoksul ya da sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız için devElüasyon anlamını taşır. DevAlüasyon yapıldığında aynı ülkede yaşadıkları için aynı gemide seyahat ettiklerini sanan çalışanların ceplerindeki paralar devElüe olurken, kaptan köşkünde veya lüks kamaralarda yaşayan yöneticilerimizin ve zenginlerimizin paraları artık ceplerine sığmayacak kadar çoğalır. Kısacası, ülkedeki devAlüsyonda, yoksul ya da dar ve sabit gelirlilerin cebindeki paralar devElüe olur, yöneticilerin ve zenginlerin cebindeki paralar ise çarpan etkisiyle çoğalır! HHH DevAlüasyonDevElüasyon ilişkisindeki esas soru, “deve olan” paralarının nereye gittiğidir... Ne yazık ki bu paralar, verimli üretim yatırımlarına pek gitmezler: Ya Arabistan’a deve olmaya giderler... Ya kupon arazi yağması için kullanılırlar... Ya Boğaz İstanbul, Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı gibi yeni projelerle değer kazanan arsaların kapatılmasına harcanırlar... Ya yerli veya yabancı bankalara döviz olarak yatırılırlar... Ya yerli ve yabancı hisse senetlerine ya da tahvillerine harcanırlar... Ya da para sayma makinelerinin bulunduğu evlerdeki kasalarda nakit Avro ve Dolar olarak istiflenirler. HHH Sevgili İktisat Hocamız, rahmetli Besim Üstünel, DevAlüasyonun halk üzerindeki etkilerini yani DevElüasyonu anlatırken, “Çarşıdan, pazardan, alışverişten eve döndüğünüzde, ‘Cebimden para mı düşürdüm’ diye düşündüğünüz olaydır” derdi. Eskiden, Anadolu tabiriyle, “Cambaza bakıtıp” cebinizdeki paraları çarparlardı... Şimdi, “Rahip Brunson’a bakıtıp”, cebinizdeki paraları devElüe ediyorlar. Siz bakmayın Ezan, Kuran, Vatan, Millet, Bayrak soslu saldırı ve ihanet edebiyatına: ABD ile kriz bahane edilerek yapılan bu devAlüasyon, cebinizdeki paranın devElüasyonu için bilinçli olarak gerçekleştirilen bir operasyondur! FRANSIZ BİSİKLETÇİ TÜRKİYE’DE ‘Bana en çok İstanbul heyecan verdi’ Fransa’da teknoloji mühendisliği yapan 48 yaşındaki Jean Claude, güneş enerjili bisikletiyle çıktığı dünya turunun Türkiye durağında Sultanahmet’te mola verdi. Claude, kendi tasarladığı bisikletin tavan kısmına yerleştirdiği panellerle güneşten aldığı ışınları enerjiye dönüştürüyor. Aküde biriken enerji sayesinde ise bisiklet yol alıyor. Bisikletin tamamen kendi ürettiği güneş enerjisiyle çalıştığını belirten Claude, amacının bu şekilde çok uzun mesafe yapılabileceğini göstermek olduğunu söyledi. İstanbul’a ilk defa geldiğini söyleyen Claude, “Dünya turumda beni en heyecanlandıran yer burası oldu. Sultanahmet Camii’ni özellikle çok merak ediyordum. Buradan sonraki durağım Gürcistan olacak, ardından Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan üzerinden Çin’e kadar gideceğim. Toplamda yaklaşık15 bin kilometre yol yapacağım. Geleceğin araçları güneş enerjisi ile çalışacak. Böylelikle temiz enerji ile uzun yollar yapılacağını göstermeyi hedefliyorum” dedi. l İHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle