18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Savunma Sanayii’nde TL kararı Savunma Sanayii Başkanlığı’na göre imzalanan sözleşmelerde dolar olarak verilmiş teminatlarla yeni sözleşmelerle veri EKONOMİ lecek teminatlar TL’ye çevrilecek. İş Bankası’ndan hisse geri alımı İş Bankası, Borsa İstanbul’daki C grubu hisseleri için geri alım programı başlattı. Buna göre 130 milyon adet hisse geri alınabilecek ve geri alımda kullanılacak azami miktar 550 milyon TL olacak. 8 EDİTÖR: EMRE DEVECİ TASARIM: SERPİL ÜNAY Türkiye kara para cenneti midir? 24Haziran seçimlerinden kısa süre önceydi. AKP TBMM’den önemli bir yasa geçirdi. “Barış” kelimesinin suç konusu edilip insanları işlerinden ettiği, geleceksiz bıraktığı bir siyasi iklimde, konusu para olan bu düzenleme, kimbilir kaçıncı kez mali barış adıyla anıldı. Çoğu “vergi cenneti” adacıklardaki hesaplarda tutulduğu bilinen varlıklara getirilen bu “barış”, bir “torba yasa” ile sağlandı. (Varlık derken hemen her tür; döviz, altın, menkul kıymet…) Bütün “torba”lar gibi, 7143 sayılı kanun da “bazı” kelimesiyle başlıyordu. AKP, 7143 sayılı bu torbayla, “millet”, “bayrak” kelimelerini dilinden düşürmeyen, yeterince millet, bayrak demediğini düşündüğü herkesi vatan hainliğiyle itham eden fakat artık niyeyse vergi ödemekten pek hoşlanmayan vatansever Türk evlatlarına ve dahi tüzel kişilerine “Paranı Türkiye’ye getir inceleme yapmayacağız” demiş oldu. Yasadan sonra bir de tebliğ çıkararak duruma açıklık getirdi. Bu yasanın yeni mali yaklaşımda “suç geliri” diye özetlenen olası kara paraları dolaylı olarak affetme anlamına geldiği konuşuldu. Yanı sıra vergisini düzenli ve dürüst biçimde ödeyen yurttaşların affedersiniz aptal yerine konulduğu konusunda aklı başında herkes hemfikirdi. Fakat bu ayrıntılı tebliğ yetmemiş olmalı ki, üzerinden henüz bir buçuk ay geçmiş ken (4 Temmuz 2018) bir değişiklik daha yapıldı. Dünkü Resmi Gazete’de “Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliği” diye yayımlanan değişiklik ile eski tebliğe iki paragraf eklendi. Teknik vergi kavramlarına boğmadan açarak anlatalım: Diyelim ki X kişisinin veya şirketinin y adasında 100 milyon doları var. X kişisi, bu paranın Türkiye’ye transferi için yurtiçinde bir bankada hesap açtı ve Maliye’ye “barıştan” yararlanmak için başvurdu. Yeni tebliğe göre artık, İNCELEME YAPILMAMASI VE VERGİ ALINMAMASI İÇİN parayı gönderen ile gönderilen kişinin aynı kişi olma zorunlululuğu yok!.. “Y adasından vatanıma 100 milyon dolar getirmek istiyorum” diye başvuran kişi ile, parayı yurtdışından gönderen kişi farklı kişiler olabilecek. Tebliğe eklenen diğer madde de bununla paralel. X şirketinin ortağına ait olduğu halde şirketle hiçbir ilgisi olmayan kişilerin kullandığı varlıklar için de “Bu para şirket kayıtlarında görünmüyor ama aslında şirketindi. Biz şirket adına diyelim, getirelim. Siz de vergi almayın” denilebilecek. Diyelim ki, yurtdışında faaliyet gösteren bir insan kaçakçısı… Savaştan, yoksulluktan kaçan çaresiz insanları, bebekleriyle birlikte ucuz plastik botlara bindirip geçirme karşılığında binlerce dolarlarını almakla iştigal ediyor. Suç gelirlerini evindeki kutularda tutuyor. Yasaların suç saydığı bu faaliyetten “kazandığı” kara parayı sisteme sokması için altın bir fırsat sunuyor bu tebliğ. Türk Maliye ve Hazine Bakanlığı, bu tür girişimlere karşı “Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin” diye sessiz mi kalacak? Türkiye MASAK diye bir kurumu varken suç gelirlerinin aklanmasıyla ilgili uluslararası taahhütlerinden vaz mı geçti, haberimiz yok? Yurtdışında tutulan parayı getirmesi için “vergi incelemesi yapmam” demek zaten yeterince büyük bir “jest” (!) iken bir de parayı transfer eden ile edilenin farklı kişiler olmasına “buyurun” diye kapı açmak, kara para riskine aldırış etmemek anlamına geliyor. Belli ki kur riski büyüyen bir ekonomide, Kuru düşürmek için TL’nin ürkütücü değer kaybı karşısında gelmesi beklenen dövizle kayıpların azaltılması amaçlanıyor. Ak/kara servet sahiplerinin gelirini inceleyip vergi almaktan neden kaçınır ki bir devlet? Nasıl olsa vergiyi “dolaylı” yolla alacağı milyonlarca vatandaşına güvendiği için olabilir mi? ParaPazar 19 Ağustos 2018 aklamanın önü daha da açıldı EMRE DEVECİ Varlık Barışı adı altında kara paranın ülkeye girişine kapı aralayan hükümet, üçüncü kişilerin para transferine de izin vererek paravan şirketlerin önünü açtı Kara para aklamanın önünü açtığı eleştirilerine konu olan ‘Varlık Barışı’nda şartlar daha da esnetildi. Hükümet, para transferinde bildirimde bulunan ile hesap sahibinin farklı kişiler olmasına imkân tanıyarak kara paraya kapıları sonuna kadar açtı. Resmi Gazete’de dün yayımlanan düzenlemeye göre, yurtdışında bulunan varlıkların Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak hesaba transferi işlemlerinde, bildirimde bulunan hesap sahibiyle yurtdışından varlığı transfer edenin farklı kişiler olması halinde de vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak. Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde şirketin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıklar, şirket adına bildirim veya beyana konu edilerek ilgili kanun hükümlerinden yararlanabilecek. Üçüncü kişilere izin Gerçek kişilere ait olduğu halde bu kişilerin ortağı veya kanuni temsilcisi oldukları yurtdışındaki şirketlerce tasarruf edilen varlıkların da ilgili gerçek kişiler adına bildiri lerek aynı hükümlerden yararlanması mümkün olacak. Düzenlemeyi gazetemize değerlendiren Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı Oya Özarslan, Türkiye’nin kaynak sıkıntısına bir çözüm ola Oya Özarslan 153 milyar dolar cennetTE! TBMM’de mayısta kabul edilen “varlık barışı” düzenlemesine göre, yurtdışındaki varlıklarını 30 Kasım 2018 tarihine kadar Türkiye’deki banka ya da aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek. Bu kişiler yüzde 2 oranında hesapladıkları vergiyi 31 Aralık 2018 tarihine kadar beyan edip ödeyecek. 31 Temmuz 2018’e kadar bu varlıklarını getirenler vergiden muaf oldu. 2013’teki “varlık barışı”nda 69.8 milyar lira beyan edilmiş ancak Türkiye’ye getirilip vergisi ödenen tutar 10.5 milyar lirada kalmıştı. 1.4 milyar lira vergi tahakkuk ettirilmiş ancak bu tutarın da sadece 209.2 milyon lirası tahsil edilmişti. ABD merkezli Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu’nun araştırmasına göre, vergi cennetlerinde 32 trilyon dolarlık finansal varlık bulunuyor. Ülkelerin milli gelirlerinin dünyada ortalama yüzde 9.8’i vergi cennetlerinde tutulurken, Türkiye için bu oranın yaklaşık yüzde 18 olduğu öngörüldü. 2017’de milli gelirin 851 milyar dolar olduğu düşünülürse, Türkiye’de yerleşik kişilerin vergi cennetlerinde 153 milyar doları bulunuyor. rak nasıl kazanıldığı ve nereden geldiği belli olmayan paraya bel bağlanmasını eleştirdi. “Çocuğunuza bile belli miktarın üzerinde para gönderirken veraset intikal vergisi ödersiniz” diyen Özarslan, ‘Varlık Barışı’ adı altında ülkedeki yasaların bypass edildiğini vurguladı. Daha önceki düzenlemelerden farklı olarak son adımla birlikte üçüncü kişiler üzerinden para transferine de imkân tanındığını belirten Şeffaflık Derneği Başkanı, vergi cennetlerinde tutulan paraların hiç vergi vermeden ülkeye transfer edilebileceğini söyledi. Vergi cennetlerinde şirketlerin ortaklık yapısının gizli tutulduğunu ve genelde paravan kişi ve şirketlerin kullanıldığını hatırlatan Özarslan, herhangi bir suç işleyerek elde edilen ve vergi cennetlerine transfer edilerek vergiden kaçırılan paranın, bu düzenlemelerle yine vergi ödenmeden aklanabileceğine işaret etti. Vergi uzmanı Ozan Bingöl, ülkenin ihtiyacı var diye kaynağı terör, uyuşturucu ya da herhangi bir suç olabilecek paraya kapıların açılmasının yanlış olduğunu vurguladı. Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bumin Doğrusöz, şirketlerin gelirlerinin bir kısmını ortaklar üzerinde tutabildiğini, bu açıdan son düzenlemenin bu tür durumlar için para transferini kolaylaştırabileceğini belirtti ancak uyardı: “Çok sıkı bir denetim olmaması durumunda kara paranın ülkeye girişine de yol açabilir.” Bumin Doğrusöz Spiegel: Almanya’dan ‘Kuzu’ların sessizliği ABD’yi protesto adına kalkışılan işlerin kimisi müptezel, kimi iç bulandırıcı. Yaptırım dediğinizin etki doğurması gerekir. Siyaseten gösterilen “sert” tepkinin, görünüşteki sertliğiyle mütenasip, gerçekten hüküm icra edecek etkili bir girişim yok. Biraz şov biraz bağırış, dostlar alışverişte görsün. Tartışma sürerken 12 Eylül darbesinin üçüncü yılında Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) alanından koparılmış bir arazi üzerinde yükselen ABD’nin yeni Ankara Büyükelçilik binası da ısınan konulardan birine dönüştü. 1983’te Gazi Üniversitesi’ne tıp eği timi koşuluyla verilen, fakat oradan TOKİ’ye geçen bu araziyle ilgili daha önce birkaç kez yazdık. Konunun gündeme gelmesi vesilesiyle Sayıştay raporlarına da konu olmuş cevapsız soruya tekrar değinelim. AOÇ’ye ait toplam 137 bin 76 metrekare büyüklüğündeki arazinin satış bedeli olan 5 milyon 934 bin 420 TL’nin Gazi Üniversitesi bütçesinden ödemesi gerekirken neden Kuzu Toplu Konut İnşaat ile Park Gazi İnşaat Yatırım AŞ adlı şirketler tarafından ödendi? Kuzu Grup’un sessiz kaldığı bu sorunun yanıtını merak eden var mı acaba? Akkuyu’da 12.35 cent’e devam mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaştan yastık altındaki birikimini TL’ye çevirmesini istiyor. Bu talep tekrarlandıkça döviz üzerinden geçi, trafik, yolcu garantisi verilen Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri ile Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın akıbetini merak ediyoruz biz de. Hazır Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Akkuyu NGS’nin çevre ve sağlık sorununa yol açmayacağı düşüncesiyle (nasıl bir iç huzuruysa artık) bu nedenle ÇED olumlu raporunun iptalini reddetmişken soralım: Türkiye Cumhuriyeti, Rusya’nın yapıp işleteceği Akkuyu’da üretilecek elektriğin kilovatsaatini 12.35 cent’ten satın alma taahhüdünü koruyacak mı? Dört reaktörün her biri için ayrı ayrı 15 yıl süreli garanti geçerli mi? Rusya ile bir araya gelip milletlerarası anlaşmayı gözden geçirecek mi? Devlet bu kadar pahalı elektriği kime satmayı planlıyor? Türkiye’ye IMF tavsiyesi Diyarbakır’dan çözüm önerileri Ekonomik kriz, Diyarbakır’daki yatırım çevrelerini de harekete geçirdi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği (DESOB), Diyarbakır Ticaret Borsası (DTB) ve Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği son ekonomik gelişmeler ile ilgili değerlendirme ve önerileri içeren bir rapor hazırladı. Son günlerde ekonomik alanda belirsizliğin hâkim olmaya başladığı kaydedilen raporda “Döviz kurlarındaki değişim, hammadde tedarikinde yaşanan sorunlar, iç piyasada talebin azalması, finansa erişimde yaşanan sorunlar, kamu alımlarında hak ediş, mal ve hizmet alım ödemelerindeki gecikmeler” ana sorunlar olarak sıralandı. Çözüm önerileri arasında “AB sürecinin hızlandırılması, demokratikleşme, kamudan başlamak üzere tasarruf tedbirleri, yerli ürün kullanımının özendirilmesi, Irak ile ticaret koşullarının gözden geçirilmesi, KGF destekli krediler, döviz bazlı kredilerde kurun sabitlenmesi, hayvancılıkta yem desteği” yer aldı. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR Alman Der Spiegel’e göre Almanya Maliye Bakanı, Albayrak’a IMF’ye başvurmayı önerdi Haftalık Der Spiegel dergisi, Alman hükümetinin Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvurması için Türkiye’yi ikna etmeye çalıştığını öne sürdü. Derginin haberinde, Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Alman mevkidaşı Olaf Scholz’un perşembe günü yaptığı telefon görüşmesinde de konunun gündeme geldiği belirtildi. Haberde, Scholz’un telefon görüşmesinde Türkiye’nin IMF’ye başvurma konusunu bir kez daha gözden geçirmesi yönünde Türk mevkidaşı Albayrak’ı teşvik etmeye çalıştığı iddia edildi. Buna karşılık Albayrak’ın gelecek hafta Körfez ülkelerini ziyaret ederek mali destek isteyeceğini söylediği aktarıldı. Albayrak, bu hafta içinde yabancı yatırımcılara yaptığı açıklamada, Türk hükümetinin IMF’ye başvurma gibi bir planının olmadığını, hedeflerinin yabancı yatırımcı çekmek olduğunu vurgulamıştı. Ancak Maliye Bakanlığı sözcüsü, Scholz ve Albayrak’ın görüşmesinde Türkiye’nin IMF yardım programına başvurması konusunun gündeme gelmediğini belirtti. Maliye Bakanlığı sözcüsü iki bakanın 21 Eylül’de görüşeceğini de teyit etmedi. Sözcü, “somut bir tarih veremeyeceğini” söyledi. Anka ra, iki bakanın bu tarihte görüşme konusunda anlaştığını bildirmişti. Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert de, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çarşamba günü yaptığı telefon görüşmesinde, Erdoğan’ın Berlin ziyareti öncesinde iki ülkenin maliye ve ekonomi bakanlarının bir araya gelmesi konusunda mutabık kaldığını hatırlattı. Öte yandan, Albayrak, Fransız mevkidaşı Bruno Le Maire de önceki gün telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İki bakanın 27 Ağustos’ta Paris’te bir araya geleceği açıklandı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle