23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 10 Ağustos 2018 4 Deniz’leri idam değil, katlettik Toplumumuz çözümü yüzyıllardır, astığı astık kestiği kestik adamda arayagelmiştir. Baksanıza! Turhan Sultan, oğlu IV. Mehmet’in saltanatı sırasında çareyi “sahibül seyf” (kılıç sahibi, yani ele sopalı) Köprülü Mehmet Paşa’da bulmamış mıydı. Bu geleneği iyi bilen aziz dostum Prof. Dr. Gencay Şaylan, yıllar önce Süleyman Demirel başkanlık sistemini gündeme getirince, zamanla haklı çıkacağı şu öngörüde bulunmuştu: Tek adam tutkunu olan bu toplum kaçınılmaz olarak eninde sonunda başkanlık sistemini uygulayacak. Ben de derim ki, tek adamın kerametine inanmış olan bu “Asacaksın üç beş kişiyi bak gör!” toplumu, her daim idam cezasını çare olarak ısıtıp ısıtıp önümüze getirecektir. Nitekim öyle de oluyor. “Yeni Cumhuriyet”in ilk büyük tartışması idam oldu. BBP Başkanı Mustafa Destici hafta başında “vatan haini teröristler ve çocuk katilleri için” idamın yeniden konmasını teklif edeceklerini açıkladı. Reis de “Önüme gelirse imzalarım” dedi. Şimdi heyecanla ekim ayını bekliyoruz. HHH Eğer idam yeniden kabul edilirse, Türkiye ölüm cezası uygulayan tek ülke olmayacak ama, idamı 21. yüzyılda yeniden getiren yegâne ülke olma “onurunu!” kazanacak ve Avrupa Konseyi dahil tüm Avrupa kuruluşlarına veda etmek zorunda kalacak. Ayrıca idamın geri gelmesi için yasa değişikliği de yetmez, anayasa değişikliği de gerek. Destici’yi eleştiren hukuk adamları bu yüzden, açıklamaları her ne kadar ciddiye almıyorlarsa da ben yine de sorunlarını yüzyıllardır, yasaklamakla, bastırmak ve “iki üç kişi sallandırmak”la çözmeye inanan bir toplumda, idamın her an yeniden geri geleceğinden korkuyorum. Gerçi idamın çağımızda hiçbir anlamı kalmamıştır. Çağdaş ceza hukukunun temellerinden olan caydırıcılık unsuruna da sahip değildir. Devletin taammüden adam öldürmesi anlamına gelen ve çağımızda cinayetten daha vahşi kabul edilen idam cezası yalnız kin ve intikam duygularına yanıt verir ki, çağdaş devlet kin tutmaz, intikam almaz. Artık idamlar toplumların utanç vesilesi haline gelmişlerdir. Hele hele siyasal suçlarda... Toplumumuz, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun 1961 yılında asılmalarının utancından henüz kurtulamamışken, 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ı idam etmiştir. Sağcı milletvekilleri TBMM’de cezanın infazı kararını onaylarken, üçe üç diye bağırarak, nasıl bir kin ve intikam peşinde olduklarını haykırmışlardır. Menderes ve arkadaşlarının idamını, bu sütunlarda etraflıca ele aldık ve olayın hukuki bozukluklarını anlatmaya çalıştık. Menderes ve arkadaşlarınınki gibi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamları da hukuki dayanaktan yoksundur. Hocam Rona Aybay ve Ümit Aktaş’ın yayına hazırladıkları “Yaşam ve Yargıda Devrimci Duruş Halit Çelenk” kitabında üç fidanın avukatları Halit Çelenk, olayın hukuki yönünü şu şekilde özetliyor: “1 Deniz Gezmiş’leri ölüme mahkum eden mahkeme anayasaya aykırı olarak kurulmuştur. Böyle mahkeme olmaz, bunlar mahkeme değil, kuruldur. 2 Deniz’lerin 146. madde ile ilgili hiçbir eylemleri yoktur. Onlar ne kimseyi vurdular, ne kimseyi öldürdüler. Bu çocuklar emniyette, ‘Biz sosyalistiz, Marksizme de inanıyoruz, fakat anayasal düzeni ortadan kaldırmak bir an bile aklımızdan geçmedi’ dediler. Kaldı ki, bu çocuklar Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal yürüyüşü yaptılar, ‘Anayasanın olduğu gibi uygulanmasını istiyoruz’ sloganı attılar. 3 Olayda kasıt unsuru oluşmamıştır. 4 Mahkeme, anayasanın ‘güçler ayrılığı’ ilkesine aykırı davranmıştır. Mahkeme, kararında bu ilkeye aykırı hareket ederek, ‘sanık müdafileri hafifletici sebep olarak şunları, şunları ileri sürmüşlerdir, bu konuda kararı Meclis versin’ diyerek, yargının yetki alanına giren konuyu Meclis’e havale etmişlerdir.” Görülüyor ki, Deniz’ler hukuken idam edilmiş olmayıp, fiilen ve resmen katledilmişlerdir. Şimdi idamın yeniden gelmesi halinde, benzeri yeni cinayetlere tanık olmamız da kaçınılmazdır. PAYLAN MECLİS’E TAŞIDI Turkuaz’ın ‘izinsiz vericilerini’ sordu HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın abisi Serhat Albayrak’ın Yönetim Kurulu Başkan Vekili olduğu Turkuaz A.Ş.’nin Kınalıada’daki izinsiz televizyon vericileri hakkında soru önergesi verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye iletilen soru önergesinde verici kulelerin, yıkım kararına rağmen neden muhafaza edildiğine yanıt istendi. Paylan, önergesinde “Vericiler, ada halkının sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir. Bu bölgede kanser vakaları artmıştır” ifadelerini kullandı. haber TASARIM: EMİNE BİLGET Muhalifler toplanıyor Genel merkez kararlı CHP’de muhalifler tüzük kurultayı ve yargı seçeneklerini masaya yatırmak için toplanıyor. Genel merkez ise seçime odaklanmaya dair duruşunun arkasında CHPGenel Merkezi’nde gözler yeni açıklanacak Merkez Yürütme Kurulu’na (MYK) çevrilmiş ken, isteklerinin MYK değişikliği ol madığını söyleyen mu halefet de bundan sonra nasıl bir strateji izleye ceğine ilişkin kendi yol haritasını belirleyecek. İKLİM ÖNGEL İmza veren delegelerle 12 Ağustos Pazar günü Ankara’da bir otelde buluşmayı planlayan muhalefet, seçe neklerini masaya yatıracak ve delege lerin çoğunluğunun isteğine göre kara rını verecek. Toplantıya imza veren 12 PM üyesi ile 7 milletvekilinin tam kad ro katılması bekleniyor. Muhaliflerin 3 seçeneği Toplantı gündeminde en çok dillendirilen üç seçenek bulunuyor. Bunlardan ilki tüzük kurultayı. İmza veren delegelerin çoğunluğunun ‘tüzük kurultayı’ için imza toplanması yönünde görüş bildireceği belirtiliyor. İmza sürecinde yaşandığı savunulan usulsüzler için yargı seçeneğinin devreye sokulma olasılığının da konuşulacağı toplantıda, bazı imza verenlerin partiyi yargıya taşıma konusunu kesinlikle reddettiği, hatta böyle bir durumda tüzük kurultayı için imza vermeyebilecekleri dillendiriliyor. Bu nedenle toplantıda yargı ile ilgili olarak İnce’nin net tavır koyması gerektiği belirtiliyor. Ancak süreç bir delegenin dahi yargıya gitmesiyle başlatılabilir. Salt çoğunluk hesabı Tüzük kurultayı kararı alınması durumunda gündemin, seçimli olağanüstü kurultay için salt çoğunluk isteyen tüzük maddesinin değiştirilmesinin amaçlandığı ve bu oranın partiler yasasına uygun hale getirileceği konuşuluyor. Tüzük kurultayında, seçimli olağanüstü kurultayı düzenleyen 48. maddenin değişikliği için kapalı oylama önerilebiliyor, ancak maddenin değişikliği için tüzüğe göre yine salt çoğunluk gerekiyor. Tüzük kurultayı toplamak için ise beşte bir im Yeni MYK bugüne kaldı Kılıçdaroğlu’nun duyuracağı yeni MYK’de kimlerin olacağına dair kulisler hızlandı. Genel başkan yardımcısı sayısının da düşmesi bekleniyor Sürecin uzamaması için dün açıklanması beklenen MYK’yi Kılıçdaroğlu’nun bugün yazılı bir açıklamayla ilan edeceği belirtiliyor. Kılıçdaroğlu’nun yeni MYK’de parti içi tansiyonu düşürmek için “denge’’ gözeteceği, bu nedenle seçimli olağanüstü kurultay için imza verenlere de yer vererek o kanatta bir kırılma yaratılabileceği belirtiliyor. Kısa süre kalan seçimler nedeniyle yerel yönetimlerde başarı kazandıracak, örgütten gelen isimlere yer verilmesi de gündemde. 17 olan genel başkan yardımcılığı sayısının 12’ye düşürülmesinin planlandığı belirtilirken, yerel seçimlerde belediye başkanlığı isteyenlerin, yeni MYK’de olmayacağı konuşuluyor. Ku lislerde yeni MYK’de görev verilebilecek isimler arasında, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı için Oğuz Kaan Salıcı’nın adı öne çıkıyor. Hukuk İşleri için Haluk Pekşen, Eğitim Politikaları için Yıldırım Kaya isimleri dillendirilirken, Yüksel Taşkın, Yunus Emre, Gökhan Zeybek, Orhan Sarıbal yeni MYK’de adı geçenler arasında. Bülent Tezcan’ın alanının değiştirilip kendisinin kalabileceği ifade edilirken, Gamze Akkuş İlgezdi, Faik Öztrak, Ünal Çeviköz gibi mevcut MYK’de yer alan isimlerin yeni MYK’de de olabileceği belirtiliyor. Yerel seçimler zorda İsimler netleşmese de kulislerde yeni MYK’yi oldukça zor bir dönemin beklediğinin altı çiziliyor. Parti içi tartışmalarla seçim değerlendirilmesi dahi yapılamayan ve yerel seçimlere odaklanamayan CHP’de yerel seçim senaryoları iç açıcı değil. Kulislerde parti içi karışıklığın ancak Ankara veya İstanbul gibi birçok büyükşehrin alınması durumunda bitebileceği belirtilirken, mevcut belediyeleri dahi kaybetme olasılıkları dillendiriliyor. Bu karanlık tablonun en büyük nedeni olarak da 24 Haziran için umudu yükseltilen seçmene beklediğinin verilmediği gibi, seçim sonrası sürecin de kötü yönetilmiş olması gösteriliyor. CHP seçmeninin partiye olan güvenini yitirdiği konuşuluyor. za, yani şu anki delege yapısıyla 249 ıslak imza yeterli oluyor. Kulislere göre en net sonucuna tüzük kurultayı toplayarak ulaşılabileceğine inanılıyor. Disiplin kurulu hesapları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son MYK’de bundan sonra partiyi zaafiyete uğratacak ve kamuoyu önünde tartışmaya açacaklara ilişkin “Bu konuda tavizimiz yok, haklarında gereği yapılacak’’ diyerek “disiplin’’i işaret etmişti. Ancak muhalefetin disiplin sürecinden çekincesi yok. CHP’nin Yüksek Disiplin Kurulu’ndaki (YDK) 15 üyeden 4’ü kurultay için imza veren isimler arasında. Muhaliflerin görüşüne göre; bu sayı herhangi bir disiplin süreci aşamasında kendi lehlerine artacak. l ANKARA ‘Teslim olursak ülke elden gider’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, DİSK Başkanı Arzu Çer kezoğlu, KESK Başkanı Aysun Gezen, TMMOB Başkanı Emin Koramaz ve TTB Başkanı Sinan Adıyaman’ı genel merkezdeki makâmında kabul etti. Görüşmede Türkiye gündeminde yer alan konular ele alındı. Edinilen bilgiye göre basına kapalı gerçekleşen toplantıda Kılıçdaroğlu, yaşanan krizin ekonomik değil siyasi olduğunu söyledi. Türkiye’de rejimin değiştiğini, buna karşı birlikte mücadele etmek gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Korkuya teslim olursak bu ülke elimizden gider” dedi. Sosyal medya üzerinden de açıklama yapan CHP lideri, Türkiye’nin siyasi krizde olduğunu, yönetilmek yerine savrulduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bugün yabancı paralar karşısında Türk Lirası pula dönüyorsa, bunun sebebi ‘tek adam rejimi’dir” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet MHP intikam istiyor Seçimden önce oylarını düşük gösteren anketçileri tehdit eden MHP, araştırmacılara hapis cezası öngören bir kanun teklifi verdi MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, konuya ilişkin yaptığı açıklamada , demokratik sistemlerde, seçmen eğilimlerinin yanıltıcı ve aldatıcı araştırma sonuçlarıyla manipüle edilmesinin kamu düzenine karşı işlenen büyük bir suç olduğunu ve özellikle seçim zamanlarında bu sahtekârlıklardan en çok zarar gören ve en fazla hedef yapılanın MHP olduğunu savundu. 24 Haziran seçimleri öncesinde MHP’yi baraj altında gösteren anket şirketlerinin olduğunu anımsatan Karakaya, “Bu sahtekârlara artık dur demenin vakti de geldi. Bizi yüzde 2’lerde, yüzde 3’lerde gösteren ahlak fukaraları bile çıkmıştı; doğruyu eğri, eğriyi doğru ilan eden, haramzadelerin kirli oyunlarına artık son verilmelidir” dedi. ‘Kararı TÜİK versin’ Teklife göre, araştırmacı, kamuoyu araştırmasının veri toplama, analiz etme ve yayınlama dâhil her aşamasında dürüst, doğru ve tarafsız olmakla yükümlü tutulacak. Güvenilirliği ve geçerliliği konusunda şüphe duyulan ya da bağlamından koparılarak müşteri tarafından yayımlanan bir araştırma sonucuna, araştırmacı müdahale edecek. Kişisel veriler arşivlenemeyecek, imha MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 24 Haziran seçimlerinde partisini baraj altı gösteren şirketlere “Şerefsiz bir kumpasın aracı olan kiralık anket şirketleri ne söylerse söylesin, MHP okyanusları aşa aşa geliyor, her geçen gün yükseliyor” diyerek tepki göstermişti. edilecek. Araştırmacı olmak ve kamuoyu araştırma kuruluşu kurmak için gerekli bilimsel ve teknik yeterliliğe ilişkin nesnel koşullar, TÜİK tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Bunlara uymayan araştırmacı veya kamuoyu araştırma kuruluşuna; ilgili araştırmayı yapmak için fatura karşılığı aldığı ücretin 10 katına kadar kurumca idari para cezası kesilebilecek. Kamuoyunu bir kurum, kuruluş, ürün, hizmet veya kişi hakkında olumlu ya da olumsuz yönlendirmek veya etkilemek maksadıyla yalan, yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgiler sunan araştırmacı veya kamuoyu araştırma kuruluşunun sorumlu yöneticisi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. l ANKARA OZAN ÇEPNİ yi Parti’de 12 Ağustos Pazar günü ger İYİ Parti’de İçekleştirilecek olağanüstü kurultay öncesi hazırlıklarda son noktaya gelindi. Yönetim kurulları için adaylık seferberliği Akşener başlarken, Genel Başkan Meral Akşener’in hazırlığı adaylığı krizi sırasında gelen istifalar da partinin gündemine oturdu. İstifalar, henüz 1 senesi dolmamış olan partide istedikleri konumlara gelemeyen kişilerin “kişisel ik bal” istifaları olarak yorumlandı. Kurultayın ardından daha fazla istifa yaşanacağı yolundaki iddialara da kulak asılmıyor. Tek aday olarak gösterilecek Akşener’in, kurultay yokmuş gibi rutin çalışmalarına devam etmesine karşın, partinin TBMM için yaptığı hazırlıklar, liderlerine yönelik ‘sürpriz yapabilir’ iddialarını yok saydığını gösteriyor. Parti genel merkezi tarafından dün grup bölümüne asılmak üzere hazırlanan Akşener fotoğraflarının Meclis’e gönderilmesi de bunun işareti olarak yorumlanıyor. l ANKARA ERDOĞAN ZİYARETİ KRİZİ Alman siyaseti bölündü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2829 Eylül tarihlerinde Almanya’ya yapacağı ziyaret Alman siyasetinde tartışma yarattı. Sosyal Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Heiko Maas ziyareti savunurken muhalefetteki Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Genel Başkanı Christian Lindner, ziyaret tarihinin sorgulanmaya değer olduğunu söyledi. FDP Genel Başkanı Christian Lindner, Funke Medya Grubu’na yaptığı açıklamada, “Alman hükümeti Batılı bir Türkiye’yi partner olarak gördüğümüzün, İslamcı bir başkanlık diktasına Avrupa Birliği’nde yer olmadığının altını çizmelidir” ifadelerini kullandı. ‘Seçimin galibi’ Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise RheinNeckar Zeitung gazetesine verdiği mülakatta, “Türkiye’deki başkanlık sistemi beğenilse de beğenilmese de Erdoğan’ın Türkiye’nin seçilmiş devlet başkanı olduğunu ve Almanya’da üç milyondan fazla Türk kökenli insanın yaşadığını hatırlatarak, Türkiye’nin temsilcilerinin Almanya’da istenmediği mesajı vermenin büyük bir hata olacağını” kaydetti. Kuzey RenVestfalya Bakan Yardımcısı ve Entegrasyon Bakanı Joachim Stamp da Türkiye’deki insan hakları durumunun siyasi görüşmelerde net bir şekilde ele alınmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Bu arada Alman basınına yansıyan haberlere göre, Erdoğan’ın ziyareti, aşırı sağ tandanslı ırkçı AfD’li siyasetçiler tarafından da yoğun eleştiri alıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle