18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 31 Temmuz 2018 4 Sırça köşkte oturan Başkan Bush’un İkinci Körfez operasyonuna hazırlandığı sıralarda, Washington’daki bir kaynak, Türk gazeteci Cengiz Çandar’a şunları söylüyordu: Seneye bu zamanlar, ABD Irak’a müdahale etmiş olacak ve o sırada Türkiye’nin başında bugünkü iktidar bulunmayacak. Bu öngörü olduğu gibi gerçekleşti. Ama şu kaderin cilvesine bakın ki 16. yılına girmiş olan AKP iktidarında (Tayyip Erdoğan olarak da okuyabilirsiniz) TürkAmerikan ilişkileri hem görünüşte hem de özde hiçbir zaman olmadığı derecede gergin bir döneme girdi. HHH Şu anda Ankara ile Washington arasında, F35’lerin teslimi, Rus F400 füzeleri, New York Mahkemesi’nin beklenen Halk Bankası kararı üzerine uygulanması söz konusu olan yaptırımların yanı sıra, Suriye ve özellikle PYD YPG ye Amerikan desteği gibi majör sorunlar var. Buna bir de İran’a yaptırımların yansımalarını eklemek gerek. Ama şu anda öne çıkmış olan sorun, gerçekte önem sıralamasında en sonda yer alan Rahip Andrew Bronson olayıdır. Amerika’da evanjelist kilisenin mensubu olan tutuklu Bronson’ın ev hapsi ile tahliye edilmesi, açıklamalarıyla, bu konuya angaje olduğunu kendi ve dünya kamuoyu önünde açıkça ilan etmiş olan Trump yönetimini tatmin etmedi. Trump yönetimi rahibin tümüyle serbest bırakılması konusunda bastırıyor ve geri adım atmayacağını, yaptırımlar uygulayacağını söylüyor. İçten içe uzlaşmadan yana olsa bile, kendi kamuoyu önünde, “kimseye boyun eğmez, herkese postasını koyar liderin önderliğinde” görüntüsünü vermek zorunluluğunu hisseden Ankara’da da iktidarı ve muhalefetiyle tüm çevreler aynı tavrı koyuyorlar: Türkiye baskılara boyun eğecek bir devlet değildir. Politikanın rasyonalizmden uzaklaşıp, irrasyonel bir algı operasyonuna dönüştürüldüğü ortamlarda herkesin bir ağızdan dünyaya kafa tutma türküsünü tutturmasına şaşmamak gerek. Hele hele seçim sonrasında yaşananlarla, John Nash’ın ünlü kazan kazan formülü yerine kaybet kaybet yöntemini şiar edindiğini herkese kanıtlamış olan CHP’nin tavrını, genel şaşkınlığının yeni bir göstergesi olarak kabul etmek gerekir. HHH Türkiye’nin baskıya boyun eğmeyiz tavrının zayıf noktalarını şöyle özetlemek mümkündür: 1 İnsan hakları, demokrasi ve adalet konularında içişlerine müdahale defi’ini kullanmak mümkün değildir. Bu konular devletlerin bağımsızlık ve hükümranlık alanlarına girmezler, bunlara uyulmasını her zaman talep etmek mümkündür. 2 Türkiye’nin yetkililerinin zaman zaman, Bronson’ın da Alman gazeteci Deniz Yücel, Alman ve İsveçli insan hakları aktivistleri Steudner, Gharavi ve Fransız gazeteci Depardon örneklerinde görüldüğü gibi bunlara rehine gözüyle baktıkları izlenimini veren beyanları olmuştur ve nihayetinde de, sözü edilenlerin hepsi pazarlık sonucunda serbest bırakılmışlardır. 3 Türk yetkililer baskıya boyun eğmez direniriz derken, dış taleplerle bağımsız yargıya müdahale edemeyeceklerini ileri sürmektedirler. Böyle bir sav, bağımsız bir yargının mevcudiyeti varsayımına dayandığı için çürüktür. Çünkü herkes bilmektedir ki Türkiye’de bağımsız yargıdan söz etmek imkânsızdır. Bu durumda, Bronson’ın serbest bırakılmaması halinde yaptırımlar uygulayacağını açıklayan ABD’nin baskılarına karşı tıpkı yukarıda saydığımız daha önceki olaylarda da olduğu gibi, daha fazla direnmek mümkün olmayacak ve ne denmiş olursa olsun, talepler karşılanacaktır. Zaten Türkiye’nin bulunduğu bölge içindeki konumu ve sorunlarıyla ekonomik durumu dış müdahale ve baskılar karşısında direnmeye elverişli değildir. Unutmamak gerekir ki Türkiye gibi ürettiğinden çok üreyen ve tüketen toplumlar, sırça köşkte oturanlar misali kimseye fazla karşı koyabilecek konumda değillerdir. İyisi mi, bu durumda tartışmayı daha fazla uzatıp, kendimizi daha fazla ezdirtmeden şu rahip efendiyi bırakalım gitsin de yine yiğitlik bizde kalmış olsun! haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Yerel seçim gündemi Başkanlık Divanı’nı toplamak üzere partide olduğunu hatırlatan Akşener, “Kurultayımıza hazırlık çalışmalarımızı hızla bitirip, 12 Ağustos’tan sonra da yerel seçim için hazırlanıp adaylarımızı hızlı bir şekilde ortaya çıkarıp çalışmalarını sağlamak üzere toplantı yapacağız. İnşallah her şey Türkiye için hayırlara vesile olur” ‘Adayım’dedi. demedi kurultayı işaret etti 25 gün sonra döndüğü genel merkezde, genel başkanlığa adaylık açıklaması yapmayan Akşener, ‘başarısızlığın’ sorumluluğunu üstlendi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Afyon kampında doruk noktasına çıkan krizin ardından partililerin yoğun desteği ile dün partisinin genel merkezine döndü. Akşener, en son 4 Temmuz’da seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere kurmaylarını Başkanlık Divanı’nda toplamıştı. “Yüzünü bize dön” sloganı ile partisinin başında kalması için kampanya başlatan partililer, genel merkez önünde saatlerce Akşener’i bekledi. Aracından inmesinin ardından başından gül yaprakları dökülen Akşener için “Türkiye’nin umudu Meral Akşener” ve “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı. Kurmayları da Akşener’i kapıda karşıladı. Başkanlık Divanı toplantısı öncesinde açıklamalarda bulunan Akşener, seçim sürecini şu ifadelerle değerlendirdi: “Biz henüz 6 aylık bir parti olarak seçime girdik. Şartları biliyorsunuz ama biz bu şartları bilerek yola çıktık. Dolayısıyla şartlarla ilgili şikâyet etmiyorum, etmiyoruz. Ve sonuç itiba rıyla şahsen ben ikinci tura kalabileceğimi hedef koyarak, kalacağımı hedef koyarak yola çıktım. İYİ Partili arkadaşlarımız da Meclis’te yüksek oranda seçilecek temsil edilecek bir siyasi ‘Ciddiye almayın’ İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, haftasonu Akşener’in evinin önünde yaptığı, “liderimiz Devlet Bahçeli” gafına ilişkin MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın tepkisine yanıt verdi. Yalçın’ın “Oradaki kitle kimi yuhaladı? MHP lideri Bahçeli’yi mi, yoksa Koray Aydın’ın gafını mı? Bu soruların cevabı verilmelidir” sözlerine karşılık Aydın, “Geride kaldı. Semih Yalçın cevap vereceğimiz bir muhatabımız değil. Onun işi gücü yok. Çok ciddiye almıyoruz. Siz de ciddiye almayın. Pek ciddiye almış bir haliniz var. Onun görevi mikserlik. Ona böyle bir görev yüklenmiş. Ciddiye almayın” dedi. parti olarak yola çıktık. Hedeflerimiz somut ve yüksekti” dedi. ‘Büyük hayal kırıklığı’ Akşener, seçim sonuçlarına ilişkin ise şunları söyledi: “Biz kendi hedeflerimize inandık. Sonuç itibarıyla 24 Haziran akşamı ikinci tura kalamadığım ortaya çıktı. 7.3 oranında bir oy aldım. Partimizin de 43 milletvekiliyle Meclis’te temsil edilebilir olduğu ortaya çıktı. İki yönden bakılabilir. Birinci yön 6 aylık bir sürede seçime girmiş ve seçim boyunca yok farz edilmiş, stantlarına saldırılmış her türlü iftira, hakarete uğranılmış, korkutulmak denenmiş, seçime girmemesi için her şey yapılmış bir siyasi partinin altı aylık sürede 5 milyonun üzerinde oy almış olması Türkiye’deki siyasi tarih açısından siyasi partiler açısından bakıldığı zaman yarın okullarda okutulacak bir vaka analizidir. Diğer yönüyle de hedeflerimizin somut ve yüksek olmuş olması ve o hedeflere ulaşamamış olmamız, oradan bakıldığı zaman da gerçekten kendi adıma söylüyorum büyük bir hayal kırıklığının sonucu olmuştur.” Akşener, “Uzunca bir zaman arkadaşlarımızla konuştuk. Sonra Afyon’da bir çalıştay yaptık. Orada herkesi bizzat dinledim. Ve sonuç itibarıyla biz Türkiye’de demokrasinin rafa kalktığına inandığımız için, demokrasiyi en azından biz işletir halde olmamız, buna örnek olabilmemiz için, öbür yönden yani hayal kırıklığı açısından bakıldı ğında bir başarısızlık tanımı söz konusu ise elbette o sorumluluk da Genel Başkan olarak şahsıma aittir. O nedenle 12 Ağustos’ta olağanüstü kurultay kararını tüzüğümüzün şahsıma verdiği yetkiyle aldım” ifadelerini kullandı. En üst organ olarak kurultayı işaret eden Akşener, “Orada yeniden konuşulacak, tartışılacak. Nerede eksik yaptık, nerede fazla yaptık, nerede şartları zorlamalıydık, nerede zorlayamadık, hangi problemleri çözemedik ya da çözülmez miydi bunları tartışıp bir sonuca ulaşacağız. Ondan sonra İYİ Parti yerel seçimlerde ciddi bir sonuç alabilmek için her türlü çabayı milletimizin desteğiyle gösterecek” dedi. Başkanlık Divanı toplantısının ardından yazılı açıklama yapan İYİ Parti Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Çıray ise kurultayda Akşener’in tek aday gösterilmesi kararınım arkasında olduklarını açıkladı. Toplantı sonrası sessizliği sürdü Akşener, toplantının ardından genel merkez binası çıkışında gazetecilerin “Delegenin genel başkanlığınızla ilgili talebine ne yanıt vereceksiniz” sorusunu da yanıtsız bıraktı. l ANKARA / Cumhuriyet BAHÇELİ’DEN ‘YUHALAMA’ TEPKİSİ: Herkes ayağını denk alsın TBMM Başkanı Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yıldırım’ın Meclis’teki makamında bir araya geldi. Görüşmeye, TBMM Başkanvekili Celal Adan, MHP Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Erhan Usta, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın eşlik etti. Görüşmenin ardından açıklama yapan Bahçeli, İYİ Parti’de kopmaların olabileceği iddialarına ilişkin konuştu. Bahçeli, “Kopmalar olur mu, olmaz mı bilemiyoruz. Bizden koptukları biliniyor. Tekrar kopanlar bize gelir mi onu bilemiyorum. Ama bazıları var ki hiçbir şart altında MHP ile beraberlikleri kalmamıştır” dedi. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ın “Liderimiz Devlet Bahçeli” gafının ardından yuhalanmasına ilişkin de değerlendirme yapan Bahçeli, “Orada bir siyasi partinin genel başkanını yuhalattırabilecek bir tarzda gaf olmaz. Eğer bu yuhalama başlarsa, bunun altından İYİ Parti kalkamaz. Herkes ayağını denk alsın. Ne yapmak istiyorlarsa ona göre hareket etsinler” ifadelerini kullandı. l ANKARA /Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle