23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 29 Temmuz 2018 8 EDİTÖR: SERKAN OZAN / TAMER KAYAŞ Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı? AKP’den nefret eden, onun Reisi’ni günahları kadar sevmeyenler günlerdir el oğuşturuyorlar. Bizim meslekten olanlar köşelerinde, köşesi olmayanlar sosyal medyanın bataklık kesimlerinde klavyeye yumulmuş döktürüyorlar. Kahve sohbetlerinden farksız bir üslupla döktürüyorlar hem de: Ne biçim posta koydu ama Amerika. Önce Başkan’ın yardımcısı, ardından Başkan’ın kendisi... Haydi bakalım, sıkıysa bırakmayın Amerikan papazını... Yav yeni değil ki bu. Eski Alaman başbakanı Schröder birader geldi, Deniz Yücel’i çekip çıkardı mapus damından, sonra da ver elini Almanya oldu Deniz Yücel. Ya Macron... Fransızların başkanı Macron da “Bırakın lan bizim fotoğrafçı Mathias Depardon’u. Yoksa ne silah, ne kredi size” deyince yelken suya indi, fotoğrafçı da uçağa bindi... Büyükada gözaltılarını, ardından tutuklanmaları unutmayın. Haklarında nasıl da dehşet casusluk hikâyeleri anlatıldı. Hem de AKP Reisi’nin ağzından. Sonra ne oldu? Schröder birader yeniden devreye girdi. Alaman olanlar serbest. Bereket onlar sayesinde bizim TC yurttaşları da serbest... Nedir bu şimdi? On binlerce (eğer yüz binlerce değilse) “TC Yurttaşı” Türk’üyle, Kürt’üyle yurdum hapishanelerinde volta atıyor, salt AKP  Reisi tükürdüğünü yaladı, AKP’nin siyasetçisi ile, medyası ile “yargı bağımsızdır” fetvaları verenler mosmor oldu diye bu sevinmekler nasıl utanılası bir aymazlıktır? HHH Bir de tersinden bakalım. Yargı bağımsızdır yavesini savuramaz olanlar, ne yapıp etsek de Reisimizi ve iktidarını aklasak diye taklalar atanlar da klavyelerine yumuldular: Utanın be... Amerikan emperyalizminin en tepesi Türkiye’yi hizaya getirmek için alçakça açıklamalar yapıyor, siz  seviniyorsunuz... Yaptırım uygulayacaklarmış. Çin Halk(!) Cumhuriyeti ile 3.9 milyar dolarlık kredi anlaşmasının daha mürekkebi kurumadı. İşte Trump’a da, ha bire bize ders vermeye kalkan AB faşistlerine de en güzel cevap budur. Dünya lideri derken işte tam da bunu söylüyor, yazıyorduk... Gün ABD’sine, AB’sine karşı milli ve yerli bir tavır koyma günüdür. Bize diz çöktürmek isteyenlere karşı aynı safta kenetlenme günüdür... Peki bu kepazelik nedir? Hukuk devleti ayaklar altında çiğnenirken, yargı bağımsızlığı kâğıt üstünde bile kalmamışken bu efelenmeler, bu hamaset nutukları ile kim, kimi uyutacağını sanıyor? HHH Hepimizin gözü önünde sürüp giden ve sürüp gideceği besbelli olan bir hukuk ayıbı yaşıyoruz. Bir yanda literatüre neredeyse “rehine hukuku” diye bir kavram armağan(!) eden AKP iktidarı. Bir yanda ise kendi yurttaşları söz konusu olduğunda “Hak, hukuk, insan hakları, özgürlükler, hukuk devleti” diye şaha ve dörtnala kalkan, Türkiye’nin akademisyenleri, gazetecileri, yazarları, öğrencileri, demokratları sudan bile olmayan gerekçelerle tutuklanır, mahkum edilirken sade suya tirit protesto açıklamalarıyla yetinen ABD’si, AB’si... Niye bunlardan birinin (herhangi birinin) yanında saf tutacakmışız? Kundakçıyla yangın arasında itfaiyeden yanayız. Kolera ile veba arasında bir tercih yapmayı reddediyoruz. Biz tıp biliminden ve hekimlerden yanayız. Tercihimiz hukuktan, özgürlüklerden, evrensel insan haklarından ve sahici bir demokrasiden yana... Bu karar yalın, bu kadar kesin... ‘Roboski’ye Adalet’ talebi yinelendi İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakikat ve Adalet Komisyonu, Roboski katliamının 79. ayında ‘başka katliamlar yaşanmasın ve diğer yaşanan tüm katliamların da sorumluları cezalandırılsın’ diye İstanbul Galatasaray Meydanı’nda adalet talebinde bulundu. “Edi bese! Artık yeter! Roboski katliamı 7. yılında” yazılı pankartın açıldığı anmada, Roboski katliamında hayatını kaybedenlerin fotoğrafları taşındı. Anmada İHD Yönetim Kurulu üyesi Ali Gök “Savaş uçakları tarafından 34 kişinin katledilmesinin üzerinden 79 ay geçti. Katliamdan sonra siyasi ve askeri sorumluların belli olmasına rağmen failler yargılanmadı, hesap sorulmadı” dedi. Temmuz ayı içinde yaşanan katliamlara değinen Gök, “93 Sivas Madımak, 91 Vedat Aydın ve 2015 Suruç katliamı. İçinde aydın, yazar, sanatçıların bulunduğu 33 kişi kaldıkları Madımak otelinde kamuoyu, devlet, kolluk kuvvetlerinin gözü önünde yakılarak katledildi. Biz insan hakları savunucuları olarak, her ayın 28’inde yaptığımız bu eylem ile, o ay içinde yapılan katliamları dile getiriyoruz. Failler yargılanıp hesap verinceye kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber ABD ile Brunson için 48 saatte 2. görüşme Çavuşoğlu bir kez daha Pompeo ile telefonda görüştü. Görüşmenin içeriğiyle ilgili ilk etapta bilgi paylaşılmadı Trump yönetimi rahip Andrew Brunson’ın derhal serbest bırakılmaması halinde Türkiye’yi ekonomik alanlar dahil geniş çaplı yaptırımlarla tehdit ederken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir kez daha ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile telefon görüşmesi yaptı. Görüşmenin içeriğiyle ilgili ilk etapta bilgi paylaşılmadı. İkinci temas Andrew Brunson Çavuşoğlu ve Pompeo, Rahip Andrew Brunson’ın 2 yıldır devam eden tutukluluğunun ev hapsine çevrilmesi sonrası Beyaz Saray’dan gelen yaptırım tehditlerinin ardından bir görüşme yapmıştı. Mevlüt Çavuşoğlu ilk görüşmede Pompeo’ya hukuk kurallarının herkes için geçerli olduğunu ve Türkiye’nin kimsenin tehdidine boyun eğmeyeceğini söylemişti. İki bakanın dünkü görüşmesi gerilim sürerken kurulan ikinci temas niteliğinde. Çavuşoğlu, dün Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr ile de telefon görüşmesi gerçekleştirdi. l Haber Merkezi Brunson, 2 yıldır devam eden tutukluluğunun ardından ev hapsi şartıyla tahliye edilmişti. Bahçeli’den ABD’ye ‘küstahlık’ çıkışı ABD’nin yaptırım tehdidiyle ilgili Twitter üzerinden açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “On yıllardır müttefiklik hukuku içinde bulunduğumuz ABD, Evanjelistlerin dolduruşuna gelip bir papazı bahane göstererek Türkiye’yi tehdit etmektedir. Bu ayıptır, ahlaki kural ihlalidir, stratejik ortaklığa gölge düşürmektir, haddi ve hududu aşmak demektir. Malum papaz serbest bırakılmazsa yaptırım uygulayacaklarmış! Bu üslup küstahça değil midir? Buyurgan, bulanık ve buruşmuş bir tavır sayılmayacak mıdır? Türkiye’nin tehditlere pabuç bıraktığı nerede görülmüş, nerede duyulmuştur?” ifadelerini kullandı. Bahçeli, mesajını “şantaja boyun eğmeyiz” sözüyle bitirdi. MESUT ÖZİL İLHAM OLDU Göçmenler içini döküyor: #MeTwo Yıldız futbolcu Mesut Özil’in “ırkçılık ve saygı sızlıkla” karşılaştı ğını söyleyerek Al man milli takımından ayrılmasının ardın dan Almanya’da ya şayan binlerce göç men, sosyal medya da yeni bir akım baş lattı. Kadınların ma ruz kaldıkları cinsel istismar olaylarını anlatmak için başlatılan #MeToo kampanyasından esinlenerek #MeTwo etike Arsenal’de kaptanlığa getirilen Özil, PSG’yi 51 yendikleri hazırlık maçında bir de gol attı. tini kullanan sosyal medya kullanıcıları, etnik kökenleri nede niyle günlük yaşamda maruz kaldıkları ırk çılık hikâyelerini anlatıyor. TürkAlman sosyal medya kullanıcısı Ali Can, Facebook üzerinden başlattığı kam panya hakkında Reuters’e yaptığı açıkla mada, “İki milliyetim olduğu için iki ifade sini kullandım. Kampanyanın bu kadar bü yüyebileceğini tahmin etmemiştim” ifade sini kullandı. Alman Bakan: Okuyun Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da #MeTwo hareketine ilişkin “Almanya’da ırkçılığın artık sorun olmadığını düşünü yorsanız, #MeTwo tweetlerini okumanızı tavsiye ederim. Burada kaç kişinin konuş tuğunu görmek etkileyici ve acı verici. Se simizi onlarla birlikte yükseltelim; ırkçılığa karşı her zaman, her yerde” açıklamasını yaptı. l Dış Haberler Hukuk devletine son verildi KESK İstanbul Şubeler Platformu, KHK’lerle işinden edilen arkadaşları için Şişli Cevahir AVM önünde eylem yaptı. Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak, eylemlerinin haksız hukuksuz süreçler bitene kadar devam edeceğini belirterek “KHK’ler gi decek biz kalacağız şiarıyla başlattığımız eylemin 76. haftasındayız. KESK İstanbul sokaklarında üyelerine, mesleklerine ve geleceklerine sahip çıkıyor. OHAL sürecinin yarattığı hukuksuzluğun kaldırılması için yapılması gerekenler var diyoruz” dedi. İhraç edilen Eğitim Sen 4 No’lu Şube üyesi İlhan Koyu basın açıklamasını okudu. Koyu, Sürekli OHAL anlamına gelen, anayasaya aykırı yasa teklifinin Meclis’te kabulünün Türkiye’de kanun hâkimiyeti ve hukuk devletine son verdiğini belirtti. Avukatın KYK zaferi Kredi Yurtlar Kurumu’nun kendisine haber vermeden krediye çevirdiği burs borcunu mahkemeye başvurarak iptal ettirdi EMRE DEVECİ İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) borçlu olan yüz binlerce kişiyi ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Avukat Baran Kaya, KYK’den aldığı bursun kendisine haber verilmeden “başarısız olduğu” gerekçesiyle krediye çevrilmesiyle ortaya çıkan 9 bin 879 lira 25 kuruşluk borçla ilgili düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açtığı davayı kazandı. Mahkeme, bursun krediye çevrildiği yönünde bir bildirim yapılmadığı gerekçesiyle ödeme emrini iptal etti. Mahkeme kararında “KYK Burs Kredi Yönetmeliği’nde de bursun öğrenciye karşılıksız verilen para olarak tanımlandığı göz önüne alındığına, öğrenim kredisi borcunun istenebilmesi için davacıya verilen bursun kesilerek öğrenim kredisi borcuna dönüştürüldüğünün davacıya bildirilmiş olması, diğer bir deyişle davacının öğrenim kredisi borcunun olduğu mun krediye çevrildiği ve taahhüt ettiği borcu, im ni söylediler. KYK Kredi zalanmış olduğu senetteki Yönetmeliği’nde okulu ta şartlarla ödeyeceğini bildi rafından başarısız yazı ği halde söz konusu borcu sı gönderilen öğrencilerin vadesinde ödememiş olma bursunun kesileceğini, sı gerekmektedir” denildi. bu yönetmeliğe göre kre ‘yYoarnulmışlanıyor’ di verilebileceğine ilişkin bir madde var. Dayanak noktaları da burası. Ama 2009’da üniversiteye gir bu yönetmelik maddesi, diğinde KYK bursu almaya bursiyere haber verme hak kazandığını ve üniver den, otomatik olarak bur site süresince bursu aldığı sun krediye çevrilebilece nı belirten Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) avukatı Baran Kaya ği şeklinde yorumlanıyor. Ben de bunun böyle yo Kaya, süreci Cumhuriyet’e rumlanamayacağını, ba anlattı: na bildirilmeden bursumun kredi “Okul bittikten sonra KYK’nin ye çevrilmesinin, hem bu başarısız 2011 yılından itibaren bursu yazısı işlemine itiraz hakkımı elim mu krediye çevirdiğini öğren den aldığını hem de kredi olduğu dim. Bununla ilgili KYK’ye yaptı nu bilsem almayacağım bir paranın ğım başvuruda, okulum olan İs zorla tarafıma verilerek borçlandı tanbul Üniversitesi’nin KYK’ye ba rılma işlemi kurulmasının hukuka şarısız olduğumla ilgili yazı gön aykırı olacağını belirterek dava aç dermesi gerekçesiyle, bana hiç tım. Mahkeme 25 Temmuz’da iptal bir şekilde bildirilmeden bursu kararını verdi.” AKADEMİSYEN KARABULUT: OHAL kalktı ama her şey aynı kaldı KHK ile ihraç edilen ve ardından baklagil satarak geçimini sağlamaya çalışan Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut, OHAL’in kalkması ile birşeylerin değişiceğini ümit ettiklerini fakat kendileri için hiçbir şeyin değişmediğini belirtti. Karabulut, “Devletten tek istediğimiz bilimsel bilgiyi üretme hakkımızın engellenmemesi”diyor. Karabulut şimdilerde annesi ve babasının üç kayısı ağacından toplayıp kuruttuğu kayısıları satıyor. İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışırken ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut ile OHAL’in kaldırılmasından sonraki süreci konuştuk. Dönemin toplumsal kayıpları için hukuki sürecin aynı şekilde devam edeceğine değinen Karabulut, “Yeni dönem ihraçlar açısından da bir başlangıç olmayacak. Yeni yayınlanan KHK’ler ile ihraç edilenlerinde, mahkemeler yerine OHAL komisyonuna başvuruya devam etmeleri, bu sürecin şimdilik benzer şekilde devam ettiğinin en temel kanıtıdır. Kamu görevinden ‘sosyal medya paylaşımı, kurum kanaati ve idari amirin izlenimleri vb.’ nedenlerle ihraç edilenleri özel kılan, gelecekte kaybedilecek yeni kitlelere açık olarak bir çağrı niteliği taşımasıdır. İhraç edilmek istemiyorsan ve yine de anlamıyorsan ‘SUS’. Zaten korku toplumuna dönüştürülmüş memleketimin insanına, yeni başlangıçların da pek hayırlı olmayacağını bir kez daha anlatılmış oldu” diyor. Kayısı sürprizi Fiili olarak çalışması engellense de saygın dergilerde makaleler yazarak topluma karşı borcunu ödemeye devam ettiğini söyleyen Karabulut şöyle devam ediyor; “Bu günlerde, büyük İstanbul depremi sırasında İstanbul’da depremin nereleri fazla etkileyeceği sorusuna yanıt veren makalemin ‘Geophysical Journal International’ adlı saygın bir dergide yayımlanmasını beklemekteyim... Baklagiller sezonu açılınca fasulye, nohut tükettirmeye devam edecek, yeni sezon zeytinyağlarını bekleyecek ve arıların ürettikleri meyveleri tükettirmeyi bekleyeceğim. Tabii bizim beklemek gibi bir lüksümüz de yok. Bu süreçte dik durmanız için asla yalnız kalmamanız gerekiyor. Bu yazın bana güzel hediyesi ise babam Ali Karabulut’un bahçedeki üç kayısı ağacındaki meyveleri sıcak altında toplaması ve annem Cemile Karabulut’un ise bu meyveleri tek tek işleyerek, güneşte kurutması ve pestil haline getirip, beni aramaları oldu. Kronik hastalıkları olduğu ve sağlık sorunları yaşadıkları halde mücadelenin ne demek olduğunu bilen ‘emekli işçiler’ olarak her daim dayanışmanın en güzel örneklerini bizlere hep öğrettiler.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle