24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 2 Temmuz 2018 6 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr ‘Cesursunuz öyle mi! Ya biz!’ Filiz Kerestecioğlu HDP Milletvekili Şimdi siz “delikanlı” biz “eksik etek” öyle mi! Almış koskoca devlet gücünü arkasına konuşuyor! Diyor ki “Hiçbirinizi yaşatmayacağız! Bundan sonra göreceksiniz”! Bunu bir kadına söylüyor. Bunu bırakalım bir kenara. Meclis Başkanvekilliği yapmış bir kadına söylüyor. Bunu da bırakalım bir kenara. Bir parti başkanına söylüyor. Bunu da bırakalım bir kenara. Ama asıl kime söylüyor biliyor musunuz; eşini faili meçhul bir cinayette yitirmiş, hem de ikinci çocuğunu kucağına aldığı gün bunu yaşamış, yıllarca kendisi de bir siyasetçi olsa da, o kimlikle değil, kayıp yakını olarak Cumartesi Anneleriyle oturmuş bir kadına söylüyor! Bir telefon hattından söylüyor üstelik, yüz yüze de değil! Ve karşısındakini dinlemeden telefonu kapatıyor! O kadar emin ki kendinden, gücünden, her türlü fütursuzlukla yapabiliyor bunu. Konuştuğu olay, vahşice şiddet uygulanarak öldürülmüş bir bakkal. “PKK yaptı” diyor. Aslında öyle de demiyor “Siz siz siz…” diyerek hırs içinde konuşuyor! Bakan olan kendisi, insanları koruması gereken kendisi, cinayetleri önlemesi gereken kendisi, aydınlatması gereken kendisi, her yurttaşın esenliğinden sorumlu olan kendisi! Yani epeyce görevi var ama yurttaşını tehdit etmek yok bunların için de! Ancak o kendinden emin, devrin onun devri olduğundan emin, bir telefonun ucundan bir kadını tehdit ederek görev yaptığını sanıyor! Hem de bu devletin adalet ve özür borçlu olduğu bir kadını… O “korkusuz erkek” oluyor, bizlerse “korkan kadınlar”, öyle mi! Tek bir yere bile onlarca korumasız gitmeyenler “cesur”; her yerde halka karışan bizler “cesaretsiz” öyle mi! Ama mesele cesaret meselesi de değil zaten, had meselesi! Durmuyor bir de “şehit cenazelerine gidebilecekler listesi” çıkarıyor! Cenazeye gitmek icazet gerektirirmiş gibi! Mesele bu da değil tabii; insanları ayrıştıralım, bölelim de nasıl olursa olsun! Tabii ki bu arada karşılık veren siyasiler “şehitler gelmesin, kimse ölmesin” demeyi de akıl edemiyor. Yıllardır o Meclis’te her türlü şiddeti defalarca kınadığımızı ifade etsek de bizi duymayanlar, duyurmayanlar! Yıllardır o Meclis’te yüzlerce araştırma önergesi verdiğimizi ve bunların reddedildiğini bilmeyenler ya da bilmezden gelenler! Belki bu son şiddet olayında da olacağı gibi, üzerinde bin bir manipülasyon yapılan, Ceylanpınar’da evlerinde öldürülmüş iki polisin davasında tek bir suçlu kalmadığını ve bu konunun da reddedilen araştırma önergeleri içinde yer aldığını görmezden gelenler! Bir kez daha söylüyorum; gücü elinde tutanlar olayları karartır. Sonuç ancak kendileri için elverişli hale getirilirse sonuç olur! Gerçek yoktur, var olan gerçekler gizlenir! Güç ancak böyle sürdürülür. Ne pahasına olduğunun da bir önemi yoktur! Günlerdir doluya koyuyorum olmu Filiz Kerestecioğlu yor, boşa koyuyorum olmuyor! Bu Bakanın nasıl biri olduğunu, nasıl arkasındaki gücün baş dönmesiyle davrandığını, nasıl “sadece benim dediğim doğru” hezeyanıyla kıvrandığını gayet iyi bilenlerdenim! Meclis’te kendisiyle ilgili bir gensoru konuşması yaptıktan sonra yerime döndüğümde, elinde koca koca kartonlarıyla çıkıp, sadece kendi söylediklerinin doğruluğundan yüzde yüzelli emin olarak ve aslında çoğunluk gücü arkasında olduğu için yerinden olmayacağından da yüzde yüz elli emin olarak, cevap vermesi gereken hiçbir soruya cevap vermeyip, sadece suçlama yaparak konuşan bir kişilik! Kürsüden aniden yüzüme dönüp “Ne oldu hanımefendi melek yüzünüze” diyen, nasıl güzel cevap verdiğini düşünen bir kişilik! O gün bu uslup karşısında şaşırarak, hani o çok meşhur “sataşmadan söz alma” hakkımı da kullanmaya değer bulmamıştım açıkçası… Ancak bu olayın ağırlığı bir başka oldu benim için. Çünkü burada incitilen, kalbini yine bu karanlık dehlizlerin yaraladığı bir Cumartesi kadınıydı! “Kim daha delikanlı, kim daha erkek, kim daha bağırgan, kim daha öfkeli , kim daha…” Elimizde mebzul miktarda olanlar bunlar! Her konuşmaları aynı minvalde ve atmosferde olan kişiler! Çünkü atmosfer, dünya, evren her şey onların emrinde! Ha bir de “aman bulaşmayalımcılar” da bol miktarda mevcut elimizde! “Milyonlarca oyu temsil eden koskoca bir Parti Başkanını tehdit edemezsiniz, derhal istifa etmelisiniz” diyemeyen Parti Başkanları, Meclis Başkanları, Başkanvekilleri! Sözün sadece kendilerine değen kısmını duyup, kulaklarını diğerlerine tıkayanlar! Hayali demokrasinin kendi cephesinde umar arayanlar! Bunu hak etmiyoruz. Çok net, haketmiyoruz. Bu ülkede bir nebze olsun insanlık olacaksa o insanlık ancak konuşmayı bilenlerle olacak. Bakın aynı dili konuşanlarla demiyorum; konuşmayı bilenlerle olacak. Asgari saygıyı bilenlerle olacak. Bakın hoşgörü filan da demiyorum; sadece asgari saygıyı bilenlerle diyorum! Bu ülkede bir nebze demokrasi olacaksa, “O demokrasi sadece bana” demeyenlerle olacak. Bu ülke acısız, kedersiz bir ülke olacaksa “sadece benim acım önemli” demeyenlerle olacak. Ve siz korku imparatorluğunun sözümona “korkusuz” bekçileri! Siz demokrasinin “hep bana” bekçileri! Sizler de bir gün insanlığı ve demokrasiyi öğreneceksiniz… Şık ve Tanrıkulu’ndan Doğubayazıt’taki cinayete kınama: Karşı çıkmaya devam edeceğiz HDP milletvekili Ahmet Şık ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Türkmen köyünde bakkallık yapan Mevlüt Bengi’nin terör örgütü PKK tarafından öldürülmesini kınadı. Twitter hesabından açıklama yapan Şık, “Yaşam hakkını, her kim olursa olsun herkes için savunuyorum. Bu hakkın ihlaline yönelik hiçbir eylem ya da infaz arzu ettiğimiz barışa, kan dökülmesinin sonlanmasına asla hizmet etmez. Kınamakla yetinmeyip karşı çıkmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Tanrıkulu da Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Doğubayazıt’ta Mevlüt Bengi’yi katledenler, utanmadan bu alçaklığı gerekçelendirip üstlenmiş. İnsan katlinin hiçbir gerekçesi olamaz. Bizler ölüm ve terör coğrafyasında bir ömür geçirdiğimiz için bu te rörü çok iyi tanıyoruz. Bu terördür insanlığı getirdiği yer bellidir. Lanetliyorum!” dedi. l Yurt Haberleri Öldürülen Mevlüt Bengi Büyük İslam bilim tarihçisi Fuat Hoca’yı uğurlarken Bugün, kaybettiğimiz bir büyük bilim tarihçisini anacağız. İslam dünyasının, şüphesiz ki İslamın Altın Çağı diye tarihsel olarak kabul edilen ve 9.15. yy’ları kapsayan dönemi ortaya çıkaran Prof. Dr. Fuat Sezgin Hoca’yı 94 yaşında kaybettik. Yakından tanıdığım nitelikli bir araştırmacıbilim insanı olan Sezgin, yıllar önce bir pazar günü Cumhuriyet’e gelmişti. Nadir Nadi ve İlhan Selçuk’ın odasını da görmek istemişti. Hocayı yukarı çıkarmış ve Nadir Nadi’nin koltuğuna oturtarak sohbet etmiştik. Kitap ve resim dolu odayı, tarih sayfalarını karıştırır gibi inceden inceye izlemişti. O sırada Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinde, Sezgin Hoca’nın yaptığı büyük çalışmalara yer veriyorduk. Hocanın İslam Bilim Tarihi üzerine 400500 yılı inceleyen yapıtları yayımlanıyordu. 12 cilt halinde İslam Bilim ve Teknik Tarihi üzerine eseri Türkçe de yayımlanmıştı. Sezgin Hoca, İslamın geçmişte özellikle Abbasiler döneminde bilimde büyük başarılara, buluşlara imza attığını bilince çıkartıyordu. Üniversiteden kovuluyor Fuat Hoca 27 Mayıs 1960’ta askerlerin yönetimi devralmasından sonra üniversitelerden uzaklaştırılan 147 bilim insanından biriydi. Türkiye’de siyasi yönetimlerin hedeflerinden biri hep üniversite ve bilim oldu, özellikle radikal siyasi dönüşümlerde. 1940’ların ortasında Cumhuriyet Halk Partisi döneminde kendisine ülkede yaşaması dar edilen, dünya sosyal psikoloji biliminin baş kurucularından Muzaffer Şerif gibi... Siyasi iktidar kültürünün her zaman bilim kültürünü baskıladığı bir ülke olan Türkiye’de bu gelenek, Demokrat Parti zamanında, 1972 ve 1980 askeri darbe zamanlarında sürdü ve tabii ki şimdi de AKP iktidarı döneminde devam ediyor. Özgürlüğün olmadığı yerde bilimin yeşeremeyeceği ve güçlü bilim kültürünün yerleşemeyeceği gerçeğine uygun ve bu geleneğin sonucu olarak Türkiye, kültür yoksunluğunun ve cehaletin kol gezdiği bir ülke niteliğinden kurtulamamaktadır. Ben, siyasilerin özellikle de bunu istediklerini artık kabul ediyorum. T.C. GÖLBAŞI (ADIYAMAN) 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Davacı TEİAŞ tarafından aşağıda ili, ilçesi, köyü, ada ve parsel sayılı davalıya ait taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılmış olup, Kamulaştırma Kanununun 10.maddesi gereğince Kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın TEİAŞ adına tesciline karar verilmesi mahkememizden istenilmiştir. Bu taşınmazdaki hak sahiplerinin ve 3.kişilerin tebliğden itibaren 30 gün içerisinde Kamulaştırmanın iptali için İdari Yargı’da ya da maddi hataların düzeltilmesi için Adli Yargı’da dava açabilecekleri, açılacak davada husumetin kamulaştırmayı yapan TEİAŞ’a yöneltileceği, bu süre içerisinde Kamulaştırma işlemine karşı İdari Yargı’da iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, Kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve Mahkemece tespit edilen Kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malların TEİAŞ adına tescil edileceği, Mahkememizce tespit edilecek Kamulaştırma bedelinin yargılama sırasında hak sahipleri adına T.C. Ziraat Bankası Gölbaşı (Adıyaman) Şubesine yatırılacağı, ilgililerin davaya ve taşınmazların değerine ilişkin bütün savunma ve delillerini de tebliğden itibaren 10 gün içerisinde Mahkememize yazılı olarak ibraz etmeleri gerektiği, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun ilgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. S.No Mahkeme Esas No Davacı Davalı ili ilçesi Köyü Ada Parsel Kamulaştırılacak alan 1 2018/237 TEİAŞ Ali Canan ve diğerleri Adıyaman Gölbaşı Balkar 131 48 21689,84 m2 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 830672) T.C. GÖLBAŞI (ADIYAMAN) 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Davacı TEİAŞ tarafından aşağıda ili, ilçesi, köyü, ada ve parsel sayılı davalıya ait taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılmış olup, Kamulaştırma Kanununun 10.maddesi gereğince Kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın TEİAŞ adına tesciline karar verilmesi mahkememizden istenilmiştir. Bu taşınmazdaki hak sahiplerinin ve 3.kişilerin tebliğden itibaren 30 gün içerisinde Kamulaştırmanın iptali için İdari Yargı’da ya da maddi hataların düzeltilmesi için Adli Yargı’da dava açabilecekleri, açılacak davada husumetin kamulaştırmayı yapan TEİAŞ’a yöneltileceği, bu süre içerisinde Kamulaştırma işlemine karşı İdari Yargı’da iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, Kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve Mahkemece tespit edilen Kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malların TEİAŞ adına tescil edileceği, Mahkememizce tespit edilecek Kamulaştırma bedelinin yargılama sırasında hak sahipleri adına T.C. Ziraat Bankası Gölbaşı (Adıyaman) Şubesine yatırılacağı, ilgililerin davaya ve taşınmazların değerine ilişkin bütün savunma ve delillerini de tebliğden itibaren 10 gün içerisinde Mahkememize yazılı olarak ibraz etmeleri gerektiği, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun ilgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. S.No Mahkeme Esas No Davacı Davalı ili ilçesi Köyü Ada Parsel Kamulaştırılacak alan 1 2018/238 TEİAŞ Ali Aytaş Adıyaman Gölbaşı Balkar 131 57 5560,40 m2 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 830674) T.C. ERZURUM YAKUTİYE İLÇE BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN Belediyemiz Encümeninin 08.05.2018 Tarih – 2018/95 sayılı Encümen Kararına istinaden; Erzurum İli, Yakutiye İlçesi, Dadaş Mahallesi: 86186286386486586686786886987087287387487588317711084 kadastro parselleri ve 7557 ada 1 Parsel, 7558 ada 1 No’lu parseller, 3194 sayılı imar kanununun 18.madde uygulamasına tabi tutulmuştur. Yapılan uygulamaya ait parselasyon ve dağıtım cetvelleri hakkında bilgi almak isteyen vatandaşlarımız Erzurum Yakutiye İlçe Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Harita Servisine şahsen ya da yazılı olarak müracaatta bulunabilir varsa itirazlarını 30 gün içerisinde bildirebilirler. Bildirilmediği takdirde askı süresi sonunda tapu tescili yapılacaktır. 29.06.2018 İLANEN TEBLİĞ OLUNUR; FUAT GÜNÜÇAY ZÜMRİYE GÜNÜÇAY CİHAT GÜNÜÇAYBÜŞRA ERENZÜLEYHA GÜNÜÇAYSEVİLAY KÜÇÜKKENANFATMA YILMAZTUBA YELDA TEMELLİENVER TEMELLİYENER TEMELLİNURAN TEMELLİARZU AKYÜZBAĞNU ALTINRASİM CENK TEMELLİFETHİYE TEMELLİSEZİN TEMELLİMURAT TEMELLİBURAK TEMELLİHAZAL TEMELLİGÜLTEN TEMELLİHÜSEYİN ÜNEŞ MUAMMER MÜFTİGİLSEMİHA GÜNÜÇAYŞAFAK GÜNÜÇAYSUAT GÜNÜÇAYAHMET MİTHAT GÜNÜÇAYNİHAT GÜNÜÇAYYASEMİN GÜNÜÇAYMURAT GÜNÜÇAYGÜLŞAH GÜNÜÇAYEMİR ALİ GÜNÜÇAYSOSYAL GÜVENLİK KURUMUOSMAN TUĞRAZİNNUR KÜDENMUSTAFA ÜLGEHALİL İBRAHİM BALGAYCEMİLE TAŞBURUNBURHAN ARDAHANLITURGUT ŞERBETÇİZEKİ KORKMAZPERİHAN NARMOTMEHMET NURİ KÖSENEVİN DİYARBAKIRBİLAL ÇELEBİEKA YAPI İNŞ.TAAH.ERDAL ÇELEBİFATMA DÜZENLİMUHAMMET SEFA AKTAŞADEM KAYAEMİNE AKBAŞDİNDAR YILDIRIMŞADİ YILDIRIMHATEM YILDIRIMYAŞAR YILDIRIMZÜMRİYE YILDIRIMŞAKİR YILDIRIMRASİME YILDIRIMFATİN AKKUŞGÜLAY İNCEFİKRİYE İŞMENNEDİM AKKUŞNEZİH AKKUŞŞEYDA AKUŞŞEFİKA GÜNÜÇAYMUHSİN GÜNÜÇAYZEKİ GÜNÜÇAYYADİGAR GÜNÜÇAYZENNURE TURGUTSEVİM ÖZTÜRKSANİ DÖRTKOLZENNURE GÜNÜÇAYRAFET TURGUTSAİM TURGUTSEMET TURGUTHALİT YILMAZYASEMİN KOTANZENNURE ATİLAYAKUP ÖZRECEP DEMİRELMURAT ALBAYRAKHALİT YILMAZMEHMET DİYARBAKIRBAHATTİN BUDAKABDULBARİ ÖZTÜRK İPEK ABUŞOĞUSEDRETTİN DELAV ALİ ÖZTÜRKTAHSİN POLATHALİS ÖZMENBURHANETTİN BOSTANCISELÇUK HIZARCIOĞLUHALİS ALABAHRETTİN BUZDAĞLISÜLEYMAN YÜKSELENLERMEHMET SAİT ŞİMŞEKTURGUT KIRBAŞZEKİ POLATEŞREF POLATREMZİ DİYARBAKIRREMZİ ZORLUGÜVEN ZORLUMERAL ERZENEOĞLUMURAT ABUŞOĞLUAHMET ABUŞOĞLUMETİN KARDAŞLARFERİT YÜKSELENERNETİCE KAYAHATİCE SAVAŞ SEMA YANMAZSEVİLAY DEDEŞİNBARIŞ KIZILMUSTAFA DÖNMEZNAİLE ALTUTMEHMET ZEKİ ARTUTEMİNE ÇANKAYAKADRİYE ARTUTRUHİZER SUNGURZEKAİ ARTUTGÖKMEN TIRPANSERMİN BULUTYASEMİN AĞAR MUSTAFA YÜKSELAYİŞE ÖZENSÜLEYMAN ERDEMYASİN ÇAKMAKSABRİ GÜNEYMEHMET ÇAKMAKAKHANIM AYDINREMZİ İŞLEYENMEMNUNE YEŞİLMUSTAFA YÜKSELALİ OSMAN KARAKELLEHATİCE TURANHATİCE GEZERNACİ KELLEMEHMET AKİF SARIKAYATUBA DÜNDARMAHİGÜL ÖZTÜRKHÜSNA MISIRLIOĞLU ŞAFAK YILDIRIMBÜLENT PABUCCUDİLAVER VATANSEVEREBRU VATANSEVERFECRİ VATANSEVERSADİ VATANSEVERABDULLAH YÜCELHAMZA TAŞCINİGAR CANSUMIĞDAT BAYOĞLUMURAT PABUCCUHALİT PABUCCUGÜLAY YILDIZDURAN DUMLUSEVGİNUR ÇELİK YÜKSEL YILDIRIMMUSTAFA NURİ AKBULUTABDULKADİR TAŞTANHANİFİ KAVAKLI YUSUF ÖZTÜRKÜNAL AKARFERİT GÜNÜÇAYNURHAYAT GÜNÜÇAYMUHAMMET SEFA AKTAŞAYŞE SITTIKA İNCEMEHMET HİLMİ İNCEZEHRA İNCEBİRGÜL İNCEMUSTAFA RIZA İNCEMURAT İNCENİMET DOĞANRIFKI DANIŞMANMEHMET RAUF KASİLNESLİHAN VARLIGÜLER YILDIZERFAHRETTİN KASİLAYŞE DANIŞMANGÜLAY DANIŞMANMEHMET DANIŞMANŞAYAN ZAMANOĞLU ŞİFA ATABEK Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 831188) Gidenlere kızmayın Hayal ettiklerini, bilimsel başarımlarını bu ülkede gerçekleştirmelerinin mümkün olmadığını düşünen beyinlerden en cesurları soluğu yabancı ülkelerde alıyor. Gidenlere hiç kızmamalı, bir tane hayatları ve yapmak istedikleri var, önemli olan kendilerini gerçekleştirecekleri bir ortamda yaşamlarını sürdürmek ve insanlığa katkıda bulunmak. Fuat Sezgin’e Almanya kucak açtı. Frankfurt Üniversitesi’nde daha sonra İslam Araştırmaları Merkezi kuruldu (Frankfurt Üniversitesi Arap İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü). Fuat Hoca, Batı biliminin bugünkü düzeyine ulaşmasında, hep göz ardı edilen İslamın katkılarını gün ışığına çıkardı ve bu çalışmaları geniş kabul gördü. Hoca, aynı zamanda, İslam bilimcilerin teknolojik katkılarının bire bir örneklerinin yapılmasını da sağladı, bu şekilde 800 kadar 3 boyutlu bilim ve teknoloji katkılarını anlatan asıllarına uygun objeler yarattı. Bunlardan bir kısmı Gülhane Parkı’ndaki İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde sergileniyor. 2008’de açılan müzede 570 kadar obje sergileniyordu. Yükseliş ve çöküş İslam bilimi, Avrupa’da henüz modern bilimler doğmadan, mesela Rönesans’tan önce, eski Yunan bilimini ve Hint bilimini kaynaklarından devralmış, o dillerdeki eserleri Arapçaya çevirmiş, üzerine önemli katkılar yapmış, Avrupa bu kaynaklardan hareketle, modern bilime geçmişti. Avrupa’nın ortaçağdan çıkışı ve Rönesansı başlarken, İslam dünyası bilimi terk ediyor ve kendi ortaçağına gömülüyordu. Ve bu ortaçağ hâlâ sürüyor! Dünya bilim tarihi ilginçtir. Eski Yunan’ın bilime katkıları sona ererken (İS 6. yy), İslam dünyası bilimi üstlenmeye başlayacaktı (8. yy). Özellikle Bağdat merkezli Abbasi İmparatorluğu’nun etkileri Kuzey Hindistan’dan İspanya’nın Endülüs’üne kadar geniş bölgeye yayılmıştı. Akıllı halifeler, bilimin önemini biliyorlardı ve egemen oldukları bölgede bilime, sanata, kent planlamasına, düşünceye, tıbba vb. yapılan katkıları özellikle benimsediler. Yarattıkları ortamda İslam âlimleri bu katkıları çoğalttı. 15. yy’dan itibaren de Avrupa, özellikle coğrafi keşiflere yönelerek dünyaya açıldı ve bilimde İslam egemenliği yıkıldı. Yeniden ayağa kalkması için de ufukta bir işaret yok... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle